Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1567 E. 2020/1298 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1567
KARAR NO : 2020/1298
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/06/2020
DOSYA NUMARASI : 2020/443 Esas – 2020/224 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Alım Satım)
KARAR TARİHİ : 12/11/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil aleyhine davalı şirket tarafından İstanbul Anadolu, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, icra takibine konu alacağın hiç bir hukuki dayanağının bulunmadığını, müvekkili şirketin böyle bir borcunun olmadığını belirterek, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibinin durdurulmasına ve takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/06/2020 tarih ve 2020/443 Esas – 2020/224 Karar sayılı kararı ile; ” Dava başlatılan icra takibi nedeni ile borçlu olunmadığının tespitine yönelik olarak açılan menfi tespit davasıdır. … davacı taraf, arabulucuya başvurmadan, süreç tamamlanmadan eldeki davayı açmıştır. Davacı vekili bila tarihli dilekçesinde arabulucuya başvurulmadan dava açtığını da beyan ettiği görülmüştür. Bu durumda; davadan önce arabuluculuğa başvurulmadığının anlaşılmış bulunması sebebiyle davanın usulden reddi yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. … ” gerekçeleri ile; ” 1-7155 Sayılı Kanunun 20′ nci maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ve 7155 Sayılı Kanunun 23’üncü maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’ na eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2, Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararının usul ve yasalara aykırı olduğunu, davanın menfi tespit davası olup, menfi tespit davalarında arabuluculuk şartı bulunmadığını, icra takibine konu borcun bir kısmının müvekkiline ait olmadığı hususunda takibin iptali talepleri olduğunu belirterek, Yerel Mahkemenin 05/06/2020 tarih ve 2020/443 Esas 020/224 Karar sayılı kararının bozularak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise re’sen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, icra takibi ile talep edilen alacaktan kaynaklanan Menfi Tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, uyuşmazlığın dava şartı olan arabuluculuk kapsamında olduğu kabul edilerek davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Bu durumda, ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmiş olmasının dava şartı olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir.Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’ nin 13.02.2020 T.2020/85-454 E.K. sayılı kararında;” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu’nun kararı 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 35/3-4 maddelerine uygun olarak verildiğinden ve incelenen evrakın kapsamından söz konusu uyuşmazlığın ticari nitelikteki menfi tespit davalarından kaynaklandığı anlaşılmış olup bu tür davaların temyiz incelemesini yapma görevi Dairemize ait olduğundan, talebin Dairemizce görüşülüp değerlendirilmesine karar verilmiştir. HMK’ nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir. Ancak yukarıda açıklandığı gibi menfi tespit davaları sonucunda verilen hükümler esasa yönelik olarak cebri icraya konu edilip infaz edilemeyeceğinden, ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan Yasa Koyucu’ nun bilinçli olarak menfi tespit davalarını arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan nedenlerle 7155 sayılı kanunun 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesi gereğince ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığına ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığına,” uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine 13.02.2020 gününde oybirliğiyle ve 5235 sayılı kanunun 35/4 maddesi gereğince kesin olarak karar verilmiştir. Yukarıda yazılan Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin ilamı ile, Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Daireleri arasındaki ticari mahiyetteki menfi tespit davalarının arabuluculuk başvuru şartına tabi olup-olmadığına ilişkin farklı kararların verilmesine yönelik uyuşmazlık giderilmiştir. Söz konusu Yargıtay 19. HD.’ nin kararı, uygulamada birliğin sağlanması için Dairemizce de benimsenerek görüş değişikliğine gidilmiştir. Buna göre ticari nitelikteki menfi tespit davalarında TTK’na eklenen 5/A maddesi gereğince dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesi zorunlu olmadığından, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden red kararı verilmesi hatalı olmuştur. Bu hali ile, görülmekte olan menfi tespit davası yönünden, taraf delilleri toplanılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkeme kararının HMK 353/1-a4 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 05/06/2020 tarih ve 2020/443 Esas 2020/224 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/11/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.