Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1561 E. 2022/1729 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1561
KARAR NO: 2022/1729
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/03/2020
NUMARASI: 2019/111 Esas – 2020/246 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 24/11/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu hakkında Malatya İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, borçlu tarafından ödeme emrine itiraz edildiğini, borçlunun ödemeye ilişkin herhangi bir belge sunmadığını, bu nedenle icra emrine yapılan itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek, davalının haksız olarak borca ve faize ilişkin yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin 23.098,68 TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; faturaya dayalı ilamsız takipte icra dairesinin yetkisinin İİK 50.maddesinin yollaması ile HMK genel hükümlerine göre belirleneceğini, müvekkilinin sermayesinden çok bedeni çalışması ile iktisadi faaliyete bulunduğunu, esnaf odasına kayıtlı olduğunu, davaya bakmaya görevli ve yetkili mahkemenin Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, takip dayanağı faturanın herhangi bir akdi ilişkiye dayanmadığını ve açık düzenlenmiş bir fatura olduğunu, malların teslim edildiğini ispat unsurlarını da ihtiva etmediğini, müvekkilinin davacı tarafa hiç bir borcu bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 06/03/2020 tarih 2019/111 Esas 2020/246 Karar sayılı kararında; “… bilirkişi raporuna göre ticari defterlere delil olarak dayanan davacının usulüne uygun ve alacağın kaynağını oluşturan kayıtları içeren ticari defterlerinin lehine kati delil teşkil ettiği, davacı tarafın kendi defter ve kayıtlarına göre davalı taraftan 23.097,42 TL alacaklı olduğu sabit ise de uyuşmazlık konusu fatura muhteviyatındaki malların davacı tarafından davalıya teslim edildiği hususunun mevcut bilgi ve belgeler doğrultusunda ispatlanamadığı, davacı vekili BA kayıtlarının celbini talep etmiş ise de dava dilekçesinde bu delile dayanmadığından Mahkememizce bu talebin yerinde görülmeyerek reddine karar verildiği, davacının dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla icra takibine konu alacağın davacı tarafın usulüne uygun tutulmuş ticari defter ve kayıtları ile ispatlanamadığı anlaşılmakla davanın reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, Davanın REDDİNE” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Mahkemece eksik inceleme yapıldığını, yargılama sırasında mahkemece bilirkişi raporunun aldırıldığını, bilirkişi raporu neticesinde ise davanın reddine karar verildiğini ancak bilirkişinin, tespit ve görüşlerini belirtiği bölümde “…Davalı taraf ticari defterleri ve Vergi Dairesi kayıtları üzerinde inceleme yapamadığımızdan…” diyerek eksik inceleme yaptığını ikrar ettiğini; müvekkiline ait ticari defter kayıtlarının doğru olup olmadığı davalı tarafın ticari defterlerinin ve Vergi Dairesi kayıtlarının incelenmesi ile ortaya çıkacak bir durum iken, davalı tarafın ticari defterlerinin ve Vergi Dairesi kayıtlarının incelenmemesinin davanın esasına etki edebilecek büyük bir eksiklik olduğunu; bu sebeple davalı tarafın ticari defter kayıtları ve Vergi Dairesi kayıtları incelenmeden rapor hazırlanmış olması ve rapora dayanılarak davanın reddine karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, bilirkişinin kanaatini açıklamaya yetkisi olmadığını, yetkisini aştığını, bilirkişi raporunun, eksik inceleme neticesinde hükümsüz olacağından karara esas alınmaması gerekirken söz konusu rapora dayanılarak davanın reddine karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, Müvekkilinin ticari defterleri incelendiğinde, müvekkiline ait ticari defterlerin açılış tasdiklerinin ve yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yasal süreler içerisinde yapıldığını, kapanış tasdiki yaptırılan ticari defterlerin borç ve alacağa ilişkin hususlarının ispatında delil olarak kullanılabileceğini, HMK’nın 222/2. Fıkrasında ticari defterlerin delil olarak kullanılması için gereken şartların sıralandığını; anılan kanun maddesi gereğince ticari defterlerinin, delil olarak kabul edilmesi ve takip konusu meblağı ispatlar nitelikte olduğunu, Gerekçeli kararın kendi içinde çelişkili olduğunu, mahkemece gerekçeli kararda müvekkili şirketin alacaklı olduğunun tespit edildiğini ancak davanın reddine karar verildiğini; davalı yanın defterlerini sunmaktan çekindiğini, mahkemece davalı yanın defterleri incelenmeden müvekkili aleyhine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, gerekçeli kararda da yer aldığı üzere davalı yanın defter sunmaması halinde müvekkilinin defterlerinin kati delil teşkil edeceğini, taraflarınca sunulan defter kayıtlarının incelendiğinde, müvekkili tarafından davalıya 89.365,59 TL satış yapıldığı, buna karşılık davalı tarafın 66.268,17 TL ödeme yaptığı, ancak dava konusu olan meblağın davalı tarafça ödenmediği, ödenmeyen bakiye kısmın tarihi, fatura numarası ve yevmiye maddesi ile tespit edildiğini ve bakiye kısmın kapanış kayıtlarında yer almadığını, söz konusu meblağın da takip konusu meblağ ile aynı olduğunu; söz konusu hususların bilirkişi raporuyla da tespit edildiğini; mahkemece tüm hususlar ve alacaklarının varlığı tespit edilmiş olmasına rağmen sonuç kısmında tüm bu hususları göz ardı ederek alacaklarının olmadığının tespit etdildiğini; bu sebeple söz konusu gerekçeli kararın kendi içinde çelişkili olduğunu, Müvekkilinin alacağına ilişkin irsaliyeli fatura ibraz etmesine rağmen davalı tarafın ödemeye ilişkin bir belge ibraz etmediğini, müvekkili şirketin davalı adına düzenlemiş olduğu faturaların irsaliyeli faturalar olduğunu, söz konusu faturaların ayrıca sevk irsaliyesi yerine de geçtiğini; bu irsaliyeli faturaların ayrıca ticari deftere de işlendiğini, bu nedenle söz konusu faturaların malın teslim edildiğine karine olduğunu, ancak davalı tarafın söz konusu malın karşılığı olan meblağın müvekkili şirkete ödendiğine ilişkin herhangi bir delili dosyaya ibraz etmediğini, irsaliyeli faturanın varlığına rağmen gerekçeli kararda taraflarınca ürünlerin teslim edilmediğine ilişkin tespitin hukuka aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına veya talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava, ticari satımdan kaynaklanan fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, davalıya yapılan mal satışına istinaden düzenlenen faturadan kaynaklanan borcun ödenmediği, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine de itiraz edildiği belirtilerek, davalının itirazının iptaline, takibin devamına karar verilmesi talep edilmiş; davalı ise, mal alım satımına dair ticari ilişkiyi inkar ederek, takibe dayanak fatura nedeniyle davacıya borcunun bulunmadığını savunmuştur.Malın teslimini ispat külfeti davacı satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve davacı defter kayıtları tek başına alacağın varlığını ispatı için yeterli olmayıp, alacağın varlığının başka delillerle alacaklı tarafından ispatlanması gerekir. Takibe ve davaya konu faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde veya davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların/hizmetin davalıya teslim edildiğinin/verildiğinin kabulü gerekir. (Emsal: Yargıtay 19. HD’ nin 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve 2014/11846-15110 E.K. sayılı ilamı) Somut olayda; davacının yerleşim yerinin mahkemenin yargı çevresi dışında olması nedeniyle ticari defterlerinin incelenmesi için yazılan talimat üzerine yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda ibraz edilen raporda; davacının usulüne uygun tutulan ticari defterlerine göre taraflar arasında 30/04/2019-12/09/2019 tarihleri arasında 6 adet fatura karşılığı mal alış verişi bulunduğu, ihtilafın 27/10/2015 tarihli 23.098,68 TL meblağlı faturadan kaynaklandığı, davacının takip tarihi itibarıyla davalıdan 23.097,42 TL alacaklı olduğu, davalı tarf ticari defterleri ve vergi dairesi kayıtları üzerinde inceleme yapamadığından davacı tarafından da uyuşmazlık konusu mal ve hizmetin alıcısına teslim edildiği hususundaki ispat izah yükümlülüğü yerine getirilmediğinden dosya muhteviyatı belgeler üzerinde yaptığı tespitlere göre davacı … Sanayi ve Ticaret Ltd. Ştinin davalı …’tan herhangi bir alacağı olmadığı belirtilmiş, davalı tarafça ticari defterler inceleme için ibraz edilmemiştir. Davacının kendi ticari defterleri tek başına alacağın varlığını ispata elverişli değil ise de, davacı vekilinin müvekkilinin BS kayıtlarını ibraz edip duruşmada davalının BA kayıtları istenilerek rapor alınmasını talep ettiği, davalının da ticari defterlere delil olarak dayandığı gözetilerek, mahkemece HMK 194. maddesi gereğince tarafların ilgili dönem BA ve BS formları vergi dairesinden celp ettirilmek suretiyle, faturanın BA formu kapsamında kalıp kalmadığı yönünde bir inceleme yapılmadan, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru görülmemiştir. HMK.nın (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/03/2020 tarih ve 2019/111 Esas – 2020/246 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.