Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1554 E. 2020/1288 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1554
KARAR NO : 2020/1288
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/07/2020
DOSYA NUMARASI: 2018/1337 Esas – 2020/440 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 12/11/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı/borçlunun eczacı ve müvekkilinin pazarlamakta olduğu bir kısım ürünlerin bayisi olduğunu, bu surette aralarında bir cari hesap ilişkisi oluştuğunu, müvekkili şirketin alacağını tahsil amacıyla Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile borçlu aleyhinde ilamsız icra takibi başlattığını, borçluya gönderilen ödeme emrinin tebliğinden sonra borçlu tarafından borca ve yetkiye itiraz edildiğini, borçlunun yetkiye ilişkin yapmış olduğu itirazın hukuken geçerli bir itiraz olmayıp, itirazla birlikte yetkili olduğu iddia edilen icra dairesinin bildirilmediğini, bu sebeple Bakırköy …. İcra müdürlüğünün yetkisinin kesinleştiğini, borçlunun cari hesap ekstresinde bakiye borcu kaldığının sabit olduğunu belirterek, Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalının asıl alacak yönünden itirazının iptali ile takibin devamına, müvekkili lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça, hiçbir borç mutabakat mektubunun tarafına gönderilmediğini, muhasebe kayıtlarında mevcut olan bilgilere göre borcunu posta yoluyla 09/07/2018 tarihinde vadesinden önce ödediğini, davanın hem esas hem de usul yönünden yasaya aykırı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/07/2020 tarih ve 2018/1337 Esas – 2020/440 Karar sayılı kararı ile; ” … Dava, davalı aleyhine yapılan icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın iptâli davasıdır. … Somut olayımızda davacının yerleşim yerinin Şişli-İstanbul olduğu, borçlunun yerleşim yerinin ise Beykoz-İstanbul olduğu, uyuşmazlığın para borcundan kaynaklandığı ve her iki tarafın da yerleşim yeri dışında Bakırköy icra dairelerinde icra takibi yapıldığı anlaşılmıştır. İlamsız bir takipte yetkili icra dairesi de İİK 50. maddesinin yollaması ile HMK genel hükümlerine göre belirlenecektir. HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili icra dairesi, davalı gerçek veya tüzel kişinin takibin yapıldığı tarihteki yerleşim yeri icra dairesidir. Aynı Kanunun 10.maddesine göre ise sözleşmeden doğan takiplerde, sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkilidir. Bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Takip davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. Takibin konusu para borcu olduğunda ise, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK 89. maddesine göre, aksi kararlaştırılmadıkça para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilecektir. Bu açıklamalardan sonra tekrar olayımıza dönecek isek, bu haliyle yetkili icra dairesinde takibin yapılmadığı açık olup, usul esasa tekaddüm eder (usul esastan önce gelir-Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye) kuralı gereği, davacının talebi hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın USULDEN REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının icra takibine yapmış olduğu yetki itirazında yetkili icra dairesini belirtilmediğinden; yetki itirazının geçersiz olduğunu, mahkemece sözleşmeden doğan davalarda yetki kuralının, özel yetki kuralı olduğu kabul edilerek karar verilmiş ise de, sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi yetkisinin genel yetkiye ek olarak yetkili olduğunu, kesin yetki düzenlemesi bulunmadığını, bu nedenle başka bir yer icra dairesinde takip açılmasının önünde herhangi bir engel olmadığını, bilirkişi incelemesi yapıldığını, davanın esasına girilmesi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etimşitir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Yerel mahkeme tarafından hükmün verildiği tarih itibarı ile yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’ nun 341/2. maddesinde; “Miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.” hükmü mevcuttur. Ayrıca, 6100 sayılı HMK’ nun Ek 1. Maddesinin 1. Fıkrasında; HMK’nun “341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298’inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. Fıkrasında; HMK’nun “341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme hükmünün verildiği 2020 yılı için HMK’nun 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 5.390,00-TL olmuştur. Dava, itirazın iptali istemine ilişkin olup, dava değeri 3.362,00 TL’ dir. Dolayısıyla dava konusu ve istinaf edilen miktar, kararın verildiği tarih itibarı ile öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından, ilk derece mahkemesince verilen karar kesin niteliktedir.Miktar olarak kesin nitelikteki karar ile ilgili olarak yerel mahkemece karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesinin de sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf dilekçesinin HMK’nın 352. maddesi gereğince reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nın 352. maddesi gereğince REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcı, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/11/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.