Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1543 E. 2022/1323 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1543
KARAR NO: 2022/1323
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 11/03/2020
NUMARASI: 2018/487 Esas – 2020/239 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/09/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalılardan …’ın davacı şirkette çalıştığı dönemde rekabet yasağı ve ticari sır saklama taahhüdü bulunan sözleşme imzaladığını, ancak davalının işten ayrıldıktan sonra sözleşmeye aykırı olarak diğer davalı …’nde çalışmaya başladığını beyanla davanın kabulü ile fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla davalıların Rekabet Yasağı ve Ticari Sır Saklama Taahhüdüne aykırı hareket etmesi neticesinde ceza-i şart ve diğer davalı şirket çalışanını, müvekkili şirketi zarara uğratma kastı ile ayartarak işe alması neticesinde müştereken tazminat sorumluluğuna istinaden şimdilik 50.000,00 TL’nin ihlal tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduatı faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile, kendilerine yönelik davanın usule uygun olmadığını, husumetin kendilerine yöneltilemeyeceğini, husumetten davanın reddini talep ettiklerini, dava dilekçesinde yer alan iddialar konusunda kendilerinin bilgisinin bulunmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile, rekabet sözleşmesinin işe başlarken davacı tarafça mecburen imzalattırıldığını, davacı şirketin ticari sırlarını bilecek bir görevde çalışmadığını, işten ayrıldıktan sonra başka bir şirkette çalışmaya başladığını, ticari sır kapsamında herhangi bir bilgiye sahip olmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 11/03/2020 tarih ve 2018/487 Esas – 2020/239 Karar sayılı kararında;”Gerek tarafların dosyaya sunmuş olduğu bilgi, belge ve deliller ile iddia ve savunmalar, gerek 01.04.2019 tarihli rapor ile bu rapora sonradan eklenen mali müşavir ve sektörde uzman bilirkişi heyeti tarafından sunulan 10.10.2019 tarihli raporlar dosya kapsamı ile birlikte değerlendirildiğinde;Taraflar arasında 12.10.2015 tarihinde “Rekabet Yasağı ve Ticari Su Saklama Taahhüdü” imzalandığı, 15.10.2015 tarihinde ise Süresiz İş Sözleşmesi akdedildiği, dosyaya celbedilen SGK kayıtları da dikkate alındığında, davalının 04.10.2017 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığı, 2017 yılında benzer alanda faaliyet gösteren davalı … Tic. AŞ’nde çalışmaya başladığı, davacı şirkette “müşteri geliştirme uzman yardımcısı” sıfatıyla çalıştığı, davalının, gerek sosyal medya hesabında ve gerekse e-mail yazışmalarında; davacının müşterilerini aldığına dair beyanının bulunduğu anlaşılmaktadır. Diğer yandan taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinin, davalıya davacı şirketin çevresi hakkında bilgi edinme imkanı sağladığı, nitekim tanık beyanlarının da bu durumu doğruladığı, davalının davacının müşterilerine ulaştığını ve müşterilerini aldığını sosyal medya hesabında beyan ettiği, taraflar arasındaki Rekabet Yasağı Taahhüdünün, TBK m.445/l’e uygun olarak yazılı şekilde yapıldığı ve rekabet etmeme süresinin 2 yıl ile sınırlandırıldığı anlaşılmıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının taraflar arasındaki “Rekabet Yasağı Taahhüdü”’ne aykırı davrandığı, böylelikle davanın kabulü gerektiği, taraflar arasındaki Rekabet Yasağı sözleşmesinde, davalının son brüt ücretinin 24 katı cezai şart ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, davalının brüt ücretinin 3.681,17 TL olduğu dikkate alındığında cezai şart tutarı 3.681,17 x 24 = 88.344 TL olduğu, davacının davayı 50.000 TL üzerinden açtığı ve 88.344 TL üzerinden ıslah ettiği, her ne kadar davalı …’ın sorumlu olduğu miktar 88.344 TL ise de, TBK m. 182/2 “hâkim aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir”. Hükmü uyarınca, davalının gelir durumu, eyleminin ağırlığı dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları uyarınca cezai şarttan 1/3 oranında tenkis yapılmak suretiyle 58.900 TL’nin davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Diğer taraftan davalının davacı şirketten ayrıldıktan sonra işe başladığı davalı şirket …olmayıp, SGK kayıtlarına göre … AŞ olduğu, diğer yandan davacının talebinin, … ile aralarında yapmış oldukları “Rekabet Yasağı Taahhüdü” olduğu, dolayısıyla … Ltd. Şti’ne husumet yöneltilemeyeceği gibi, bir an için bu şirketlerin grup şirket olduğu ve aralarında organik bağ bulunduğu kabul edilse dahi, bu şirketin “Rekabet Yasağı Taahhüdü” ne taraf olmadığı, zira talebin cezai şarta ilişkin olduğu, davalı şirketin hangi eylem veya eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğu davacı tarafca somutlaştırılamadığı gibi bu hususta ispat yükünün de yerine getirilmediği anlaşılmakla bu davalı hakkındaki davanın reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile davanın Kısmen Kabulü ile …hakkında açılan davanın reddine, cezai şart bedeli olan 58.900,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesi ile; Her ne kadar huzurdaki dava şartı arabuluculuğun yürürlüğe girmesinden önce açılmış ise de ıslah tarihinin 01.04.2019 olduğunu, ıslahın yeni bir dava niteliğinde olduğunu, davacı tarafından ıslahtan önce ticari davalarda dava şartı olan arabuluculuğa başvurulması gerekirken bu husus atlanmış, yerel mahkeme tarafından ise dikkate alınmamış olduğunu, Her ne kadar haksız rekabete ilişkin bir dava ikame edilmiş olsa da söz konusu davanın müvekkilinin iş sözleşmesi çerçevesinde konulan cezai şart maddesine dayandırıldığını, taraflar arasında iş ilişkisi mevcut olduğundan görevli mahkemenin İş Mahkemeleri olduğunu, Müvekkili aleyhine kurulan hükmün davacı şirket tarafından tanzim edilmiş rekabet yasağı ve ticari sır saklama taahhüdünün 7.maddesinde yer alan cezai şarta dayanılarak tesis edildiğini, ancak bu hükmün mütekabiliyet ilkesine aykırı olması sebebiyle hukuken geçerliliğinin olmadığını, Müvekkili ile davalı şirket arasında akdedilen rekabet yasağı ve ticari sır saklama taahhüdünün kelepçeleme sözleşme niteliğinde ve hukuka aykırı olduğunu, madde hükmü ile birlikte, müvekkilinin ekonomik geleceğinin sınırlandırıldığını, çalışma özgürlüğünün kısıtlanmış olduğunu, Bilirkişi raporunda müvekkilinin sosyal medya hesabındaki paylaşım esas alınarak üst sınır olan 2 yıllık süre üzerinden yapılmak suretiyle tazminat miktarının belirlenmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, davayı kabul etmemekle birlikte, hesaplanan bu tazminat miktarının indirimi gerekirken, bilirkişi raporunda yer alan meblağa doğrudan hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, Müvekkilinin sosyal medyadaki paylaşımının davada delil olarak değerlendirilemeyeceğini, söz konusu fotoğraf üzerindeki yazıların müvekkili tarafından yazılmadığını, paylaşımın tarihinin bile belli olmadığını beyanla mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, rekabet yasağı ve ticari sır saklama taahhüdüne aykırılık nedeniyle cezai şart ve tazminat talebine ilişkindir. Mahkemece davalı şirket aleyhine açılan davanın reddine, davalı … yönünden ise açılan davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dosyanın incelenmesinde istinaf kanun yoluna başvuran davalının 17/08/2022 tarihinde Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Ön Bürosu’na sunduğu dilekçe ile; istinaf talebinden feragat ettiğini beyanla feragat beyanı doğrultusunda gereğinin yapılmasını talep ettiği, Ön Büro Yazı İşleri Müdürlüğü tarafından ilgilinin kimlik tespitinin yapıldığı ve kimlik fotokopisinin de dilekçe ekine eklendiği anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 349/2. maddesine göre; istinaf başvurusu yapıldıktan sonra başvurudan feragat edilirse, dosya Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmez ve kararı veren mahkemece başvurunun reddine karar verilir. Dosya, Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmiş ve henüz karara bağlanmamış ise başvuru feragat nedeniyle reddolunur. Davada istinaf kanun yoluna başvuran davalı …’ın istinaf talebinden feragat beyanı göz önüne alınarak, istinaf başvurusunun HMK’nın 349/2. maddesi uyarınca feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı …’ın istinaf başvurusunun HMK’nın 349/2. maddesi gereğince FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf eden davalı … tarafından peşin olarak yatırılan 1.060,26 TL (1.005,86 TL+54,40TL) istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı var ise talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 29/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.