Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1535 E. 2022/2013 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1535 Esas
KARAR NO: 2022/2013 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/453Esas – 2019/1305 Karar
TARİHİ: 17/12/2019
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili firmanın … plakalı aracına davalı tarafından klima takıldığını ve bu klima için 02/07/2013 tarihli … nolu fatura karşılığında 2.250,00.TL ödenmiş olduğunu, klima takılan dava konusu aracın 14/08/2013 tarihinde saat 15:30 sularında İstanbul … Mahallesi … Caddesi üzerinde seyrederken motordan alev başlamış olduğunu ve yapılan incelemeler neticesinde motor tesisatı ve sigorta tablası bölümünde alevli yangın meydana geldiğinin anlaşıldığını, ekspertiz raporunda belirtildiği üzere söz konusu yangına araç üzerine davalı şirket tarafından takılan klimanın düzgün montajının yapılmamasının sebep olduğunu, klima sisteminin elektrik tesisatına takılan rölenin sigorta tablasının altına koyulduğunu, rölede meydana gelen aşırı ısınma nedeniyle tesisatın kavrulduğunu ve kısa devreye sebebiyet vererek yangının meydana geldiğinin belirlendiğini, davalı tarafından yapılan satış ve montaj işleminden 1-1,5 ay sonra böyle bir olayın meydana gelmesi nedeniyle davalının ayıplı mal satış ve ayıplı montaj yaptığının anlaşıldığını, müvekkil tarafından aracın tamiri için … Tic. Ltd. Şti.’ne aracın bırakılmış olduğunu ve müvekkili şirketin aracında 3.540,77 TL zarar oluştuğunu, 18/09/2013 tarihli ve … nolu faturalar ile ortaya çıktığını, söz konusu faturalarda müvekkili şirketin aracında yapılan işlemlerin kalem kalem bulunduğunu, müvekkili şirketin bu faturayı ödediğini, bu nedenle hasar bedelinin tahsili için icra takibi başlatıldığını ve davalının haksız ve kötüniyetli itirazı ile takibin durduğunu; bu sebeple itirazın iptali ile 2.250,00 TL bedelin iadesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, her ne kadar davaya konu olan borcun kaynağı olarak ayıplı maldan kaynaklanan hasar sonucu doğan bir borç ise de müvekkillerinin davaya konu olan borç ile ilişkilendirilmesi mümkün olmadığını, mahkemeye sunulmuş olan 20/09/2013 tarihli rapor yargılamanın hiçbir aşamasında dikkate alınmaması gerektiğini, hasarın 14/09/2013 gerçekleşmiş ise de raporun tüm deliller ortadan kaldırıldıktan sonra 21/08/2013 tarihinde inceleme yapılmasının hatalı olduğunu, davalı tarafından alınan her yönüyle hatalı kasko ekspertiz raporunun davada kusur nitelendirilmesi yapılması amacıyla kullanamayacağını, yangının klima sisteminden meydana geldiğini davacı uzman incelemesi görevlilerine beyan etmiş ve raporda buna göre düzenlendiğini, kabul etmemekle beraber hatalı röle sonucu yangın yönüyle itirazlarının olduğunu, araç klima sisteminin gerekli olan enerjiyi aküden değil motor fan sistemine bağlı kayışlar ile sağladığını, aracın radyatör sistemi takılan kayış araç klima kompresör hareket vererek gerekli soğurmayı yaptığını, araç klima sistemin çalışması akü veya başka güç kaynağın da değil motorun kendi hareket merkezinden alarak çalıştığını, elektrik tesisatına takılan rölenin ısınması ve sigorta kutusuna gevretmesi söz konusu olmayacağını, söz konusu röle (sigorta) aracın elektrik sisteminde bir yangın veya olumsuz bir durumu karşı sigorta görevi yapan bir sistem olduğunu, sigorta tesisatın var denilen ısıya dayanıksız olup olmadığı, raporda yangına kısa devrenin mi yoksa aşrı ısınmanın mı sebep olduğu konularında yeterli açıklıkta bilgi olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 17/12/2019 tarih 2018/453 Esas – 2019/1305 Karar sayılı kararında;”Davalar hukuki niteliği itibariyle, hasar bedelinin iadesine ilişkin olarak başlatılan icra takibine itirazın İİK 67. Maddesi kapsamında iptali davası ile ayıplı mal bedelinin iadesine ilişkin alacak davasıdır.Dava basit yargılama usulüne tabi olup, dilekçelerin teatisi tamamlandıktan sonra ön inceleme duruşması yapılarak ihtilaf noktaları belirlenmiş tahkikat ile deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.İcra dosyası ve hasar dosyası celp edilmiş, taraflarca dosyaya sunulan ekspertiz raporu, tamire ilişkin belgeler, fatura ve diğer deliller ile birlikte incelenmiştir. İtirazın iptali istemine konu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 3.540,77 TL asıl alacağın tahsili için 01/11/2013 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun süresi içerisinde yapmış olduğu itiraz üzerine takibin durduğu ve davanın hak düşürücü süre içeresinde açıldığı anlaşılmıştır. Konunun incelenmesinin uzmanlık gerektiren yönleri olması ve davacı tarafça delil olarak bilirkişi deliline dayanılmış olması sebebiyle dosya Prof. Dr. Mak. Y. Müh. …, Makine Y. Mühendisi … ve Dr. Makine Y. Mühendisi …’dan oluşan 3 lü bilirkişi heyetine tevdi edilerek rapor alınmış, anılan bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporda; davalı tarafından 02/07/2013 tarihinde satış ve montajı yapılan klimanın araçtaki yangına sebep olduğu, yangında meydana gelen hasarın giderilmesi için yapılan onarımın hasar ile uyumlu olduğu, davacının sunduğu onarım faturasının onarım bedeli olarak KDV dâhil 3.540,77. TL zarar oluştuğu, davalı tarafından satış ve montajı yapılan klimanın yukarıda açıklandığı üzere gizli ayıplı olduğu bildirilmiş söz konusu bilirkişi raporu HMK 282. Maddesi kapsamında denetime elverişli görülerek hükme esas alınmıştır. Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasında davacıya ait … plaka sayılı araçta 14/08/2013 tarihinde meydana gelen yangına, davalı tarafından 02/07/2013 tarihinde satış ve montajı yapılan klimanın sebep olup olmadığı, söz konusu hasarın giderilmesi için yapılan onarımın hasar ile uyumlu olup olmadığı, hasar ile ilgili başlatılan takibe itirazın iptali ile tazminat hüküm koşullarının oluşup oluşmadığı ve bunun yanında davalı tarafından satış ve montajı yapılan klimanın ayıplı olup olmadığı davacının ödediği bedeli davalıdan talep edip edemeyeceği, temerrüt tarihi ve faiz türü noktalarında toplanmaktadır.Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, icra dosyası içeriği ve yargılama sırasında bilirkişiden alınan denetime elverişli rapor içeriğine göre, taraflar arasında 02/07/2013 tarihinde davacıya ait … plakalı araca klima satış ve montajı yapılmasına ilişkin ve karakteristik olarak satış sözleşmesinin unsurlarını ihtiva eden sözleşme kapsamında ticari ilişki kurulduğu, söz konusu araçta 14/08/2013 tarihinde yangın meydana gelmesi sebebiyle aracın kasko sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketine yapılan başvuru neticesinde düzenlenen ekspertiz raporunda, yangına, araca sonradan takılan klimanın sebebiyet verdiği ve hasarın sigorta teminatı kapsamında değerlendirilemeyeceği belirtilerek davacıya ödeme yapılmadığı, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda da yangına sebebiyet veren şeyin araca davalı tarafından satış ve montajı yapılan klima olduğu, oluşan hasarın giderilmesi için yapılan onarım bedelin kadri maruf olduğu ve klimanın gizli ayıplı olduğunun belirlendiği, bilirkişi heyet raporunun denetime elverişli olduğu, davacının araçta oluşan hasar sebebiyle onarım bedelini TBK.m.227/2 hükmü gereğince genel hükümlere istinaden davalıdan talep edebileceği bu nedenle İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına davalı yanca yapılan itirazın iptaline ilişkin davanın kabulü ile; itirazın iptaline, takibin devamına, alacak likit ve itiraz haksız bulunduğundan takdiren alacağın %20’si oranında hesaplanan 708,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; satış bedelinin iadesine yönelik alacak davasına ilişkin olarak ise; davalının klima satış ve montajını meslek edinmiş olması, ayıbın gizli olması hususu ve yangının meydana geliş şekline ilişkin bilirkişi raporundaki tespitler ile TTK’nın 23/1-c son cümlesi yollaması ile TBK’nın 223/2. maddesindeki hemen anlaşılmayan gizli ayıplarla ilgili ihbar süresi ve TBK’nın 225. maddesi gereğince satıcının satım konusu işlemde ağır kusurlu /klima satış ve montajını meslek edinmiş kişi olduğu değerlendirilerek ayıbın süresi içerisinde kendisine bildirilmemesine dayanamayacağı bu sebeple TBK 227 ve 228 madde hükümleri kapsamında davacının ayıplı mal bedelinin iadesine ilişkin seçimlik hakkını kullandığının kabulü ile TBK 229 maddesi gereğince sözleşmeden dönerek satış bedelini faizi ile geri isteyebileceği, satışa konu klimanın yanması sebebiyle de iade yükümlülüğünün olmadığı kanaatine varılmış ve bu istemi yönünden de davanın kabulü ile 2.250,00 TL’nin 02/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, – Davacının İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline ilişkin davasının kabulü ile; İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına davalı yanca yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, – Alacak likit ve itiraz haksız bulunduğundan takdiren alacağın %20’si oranında hesaplanan 708,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -Davacı yanın ayıplı klima satışı ve montaj bedelinin iadesine ilişkin davasının kabulü ile 2.250,00 TL’nin 02/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, davanın, ayıp ihbar hak düşürücü süreleri içinde ihbar edilmediğini ve net olarak reddedilmesi gerektiğini; davanın, ticari satıştan kaynaklanan satıcının ayıplı mal satışından doğan sorumluluğunun hukuksal nedenine dayandığını; dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 23/1-c maddesinin ; “ Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içerisinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içerisinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda TBK’nun 223/2 . maddesi uygulanır.” şeklinde olduğunu, Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 223/2. maddesinde ise “alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılır.” hükmüne yer verildiğini; ayıp ihbar sürelerinin hak düşürücü süre olduğunu re’sen incelenmesinin gerektiğini; bu bağlamda müvekkiline yönelen ayıp ihbarında dahi bulunulmadan hatta bu durum tartışılmadan karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, İhbar sürelerinin geçirilmesinin hükmü sakatladığını; hasarın 14-08-2013 tarihinde gerçekleştiğini; eksper raporunun ise ihbar süreleri geçirildikten sonra müvekkili şirketin haberi olmadan , araç tamir edildikten ve objektif deliller ortadan kalktıktan sonra tek taraflı olarak 21-08-2013’de yapıldığını; ihbar sürelerinin geçirilmesi sonucu ekspertiz raporunun tek taraflı olarak düzenlenmesinin ve bu rapora göre de bilirkişi raporunun hazırlanmasının sonucunda yargılamanın maalesef hükümsüz bir raporuna bina edilerek yapıldığını; buradaki yanlışın da hükmü hatalı hale getirdiğini, Davacı tarafından alınan her yönüyle hatalı olduğunu düşündükleri ve tamirat sonrası alınan kasko ekspertiz raporu ile , işbu davada kusur nitelendirmesinin yapılamayacağını ve hüküm kurulamayacağını; ekspertiz raporunun vakıanın meydana geldiği tarihten çok sonra alındığını; bu arada zaten araç onarılmış olduğu için hem ekspertiz raporu hem de bu ekspertiz raporunu esas alarak düzenlenen bilirkişi raporunun hükümsüz olduğunu, bu rapora göre kurulan hükmün bozulması gerektiğini, Ekspertiz raporunun, davacının tek taraflı ”yangın klimadan meydana geldi” beyanına göre düzenlendiğini, bilirkişi raporunun da ekspertiz raporunun doğruluğu varsayılarak düzenlendiğinini, bu nedenle dava dosyasından alınan raporun aslında kanıta veya delile göre değil tek taraflı sözlü beyana göre, teknik inceleme ve araştırma yapılmadan, bilimsel olmayan yöntemlerle yazılmış olduğunu ve kararın bozulması gerektiğini, Kabul etmemekle beraber hatalı röle sonucu yangın yönüyle itirazlarının; araç klima sisteminin gerekli olan enerjiyi aküden değil motor fan sitemine bağlı kayışlar ile sağladığını; aracın radyatör sisteminin ( soğutma sistemi ) takılan kayış araç klima kompresöre hareket vererek gerekli soğurmayı yaptığını; araç klima sisteminin çalışmasının akü veya başka güç kaynağın da değil motorun kendi hareket merkezinde alarak çalıştığını, Elektrik tesisatına takılan rölenin ısınmasının ve sigorta kutusunu gevretmesinin söz konusu olmayacağını; müvekkili şirketin bugüne kadar binlerce araç klima montajı gerçekleştirdiğini; davaya konu olan gibi bir olaya sebebiyet vermediğini; söz konusu rölenin (sigorta ) aracın elektrik sistemin de bir hata yangın veya olumsuz bir duruma karşı sigorta görevi yapan bir sistem olduğunu; esas görevinin söz konusu yangın gibi olumsuzluğun bütün elektrik sistemine yayılmasının önüne geçmek olduğunu; aracın elektrik sigorta kutusunda yangın çıkmasına rağmen kompresörün arıza veya yangına maruz kalmamasının takılan rölenin vazifesini yaptığını gösterdiğini, Davacı tarafından iddia edilen ayıplı mal satış ve montajı yapılmış olduğunu bir an için kabul etseler dahi takılan rölenin işlevini yapmaması halinde araç klima kompresörünün çalışma görevini tam olarak yerine getirmeyeceğini; davacının kaza oluncaya kadar geçen sürede müvekkil şirket ile irtibata geçmemesi rölenin işlevini eksiksiz yerine getirdiğine en büyük delil olduğunu; sigorta tesisatının var denilen ısıya dayanaksız olup olmadığı, raporda yangına kısa devrenin mi yoksa aşırı ısınamanın mı sebep olduğu konularında yeterli açıklıkta bilginin olmadığını, Hüküm kurulurken 2250 TL’nin 02.07.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizine hükmedildiğini; temerrüt oluşmadan faiz oluşmayacağını ödeme tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ve kararın bozulması gerektiğini, Hüküm kurulurken icra inkar tazminatına hükmediğini; Yargıtay içtihatlarına göre icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit bir alacak olması gerektiğini; likit alacağın, miktarı belirli veya belirlenebilir olan, tespiti için mahkeme kararına ihtiyaç olmayan alacak olarak tanımlandığını, alacağın tayininin tespiti için uzman bilirkişi raporu ihtiyaç duyulan alacakların likit alacaklar olmadığını ve bu alacaklar için icra inkar tazminatının söz konusu olmayacağını; alacağın likit alacak olmamasından kaynaklı mahkemenin icra inkar tazminatına hükmetmesinin hukuka aykırı olduğunu ve bozulması gerektiğini, İleri sürerek, yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle, Tehir-i İcra kararı verilerek istinaf incelemelerinin sonuçlanmasına kadar yerel mahkeme kararının icrasının geri bırakılmasına, yerel mahkemenin yasaya ve usule aykırı, eksik inceleme ile kurulmuş yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde ‘kaldırılmasını’ ve yeniden yargılama yapılarak talebimiz doğrultusunda ‘davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, satış ve montaj sözleşmesinde borca aykırılık nedenine dayalı tazminatın tahsili amacıyla başlatılan takibe itirazın iptali, ayrıca satış bedelinin iadesi taleplerine ilişkin olup, mahkemece davacının her iki talebinin kabulüne karar verilmiş, davalı vekilince karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı, 02/07/2013 tarihinde, ticari aracı için davalıdan satın aldığı klima ünitesinin davalı tarafından montajının da yapıldığını, 14/08/2013 tarihinde aracının motor bölümünde yangın çıktığını, aracının kasko sigortacısına başvurduğunda, yangının davalı tarafından araca takılan klima ünitesinin montajının hatalı yapılmasından kaynaklandığının tespit edildiğini, ancak klima araca sonradan takıldığından hasarın teminat kapsamı dışında kaldığını, bunun üzerine tamiratın davacı tarafından yaptırıldığını, 3.540,77-TL onarım masrafının tahsili için davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine davacı tarafından haksız itiraz edildiğini ileri sürerek, davalı tarafından takibe yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiş, ayrıca davacının kusurlu hizmeti nedeniyle satış ve montaj için ödenen 2.500,00-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.Davalı; davaya dayanak ekspertiz raporunun, davacı tarafça aracın tamirine başlandıktan sonra, davacının sözlü beyanlarına dayalı olarak düzenlendiğini, hasar 14/08/2013 tarihinde meydana gelmesine rağmen, ekspertiz incelemesinin tüm deliller ortadan kaldırıldıktan sonra 21/08/2013 tarihinde yapıldığını, taraflarınca satılan klimada ve yapılan montaj işleminde hiçbir kusur bulunmadığını, savunarak davanın reddini talep etmiştir.İncelenen icra dosyası kapsamından; davacının davalı aleyhine 01/11/2013 tarihinde, onarım bedelinin tahsili amacıyla ilamsız icra yolu ile takip başlattığı, dava konusu hasarın 14/08/2013 tarihinde meydana geldiği, 21/08/2013 tarihli ekspertiz raporunda, hasarın teminat kapsamında olmadığının takip öncesinde davalıya yapılmış bir ayıp ihbarının bulunmadığı anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşme, davacının aracına taktırmak istediği klima ünitesinin satışına ve satın alınan ünitenin montajına ilişkin olup, davalı sattığı klima ünitesinin ayrıca montajını da üstlenmiştir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamakla birlikte, davalı tarafından düzenlenen satış faturası incelendiğinde, 1 adet 06 IIP 6S Komple klima montaj açıklamasının bulunduğu, ancak montaj bedelinin faturada ayrıştırılmadığı, KDV dahil fatura tutarının 2.250,00-TL olduğu, diğer ifade ile ayrı bir montaj ve işçilik bedeli kararlaştırılmadığı anlaşılmaktadır. Şu halde satış sözleşmesinde davalının asli edim yükümü satılan klima ünitesini teslim etmek olup, montaj yan edim yükümü niteliğindedir. Yan edim yükümlerinin, asli edim yükümünden ayrı olarak ifası talep edilebileceği gibi, yan edim yükümünün gereği gibi ifa edilmemesi halinde TBK’nun 112/1 fıkrası gereğince sözleşmenin müspet ihlaline ilişkin genel hükme başvurmak gerekecektir. Mahkemece tüm deliller toplandıktan sonra aldırılan bilirkişi heyet raporunda; araç üzerine sonradan monte edilen klima sistemine ait elektrik tesisatına takılan rölenin aşırı ısınması nedeniyle, diğer yanıcı kabloları tutuşturmasıyla yangının çıktığının, araca monte edilen klima sistemi elektrik tesisatına takılan rölenin sigorta tablasının altına koyulması nedeniyle rölede meydana gelen aşırı ısınmadan dolayı sigorta tablasının altında bulunan tesisatın kavrulduğunun buna müteakip tesisatta kısa devre oluşarak tesisat ve sigorta tablasında alevli yangının ortaya çıktığının, akabinde yangının aracın ön kısım karoser aksamına da sirayet ettiğinin, özetle yangının davalı tarafça davalıya satılan ve montajı yapılan klima siteminin elektrik tesisatına montaj için takılan rölenin aşırı ısınması nedeniyle oluştuğunun tespit edildiği görülmüştür. Şu halde esasında yangının ve hasarın ortaya çıkışına montaj işlemindeki hatanın sebep olduğu tespit edilmiş olup, satış sözleşmesine konu klima ünitesinin kendisinde bir ayıp olduğu teknik yönden tespit edilememiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki sözleşmede davacının montaja ilişkin yan edim yükümlülüğü bakımından borca aykırı davrandığı, satıcının ayıba karşı tekeffül hükümlerinin somut olayda uygulanma olanağının bulunmadığı, bu nedenle davalının ayıp ihbarının süresinde yapılmadığına ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Davalının, dava konusu aracın tamirine başlandıktan sonra ekspertiz raporu alındığı, bu rapora dayalı olarak tanzim edilen bilirkişi raporunun yerine olmadığına yönelik istinaf sebebine gelindiğinde; ekspertiz raporu içeriğinden; inceleme sırasında tamirata başlanmış olmakla birlikte tamiratın tamamlanmış olduğunun, bizzat araç üzerinde yangına ilişkin inceleme yapılarak rapor tanzim edildiği, dosyaya sunulan üç kişilik teknik bilirkişiden oluşan heyet tarafından tanzim edilen raporun, teknik açıdan yeterli, gerekçeli ve denetime açık olduğu, hukuki nitelendirmenin mahkemeye ait olduğu, rapordaki teknik tespitlerin mahkemece hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış olup, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davacı TBK’nun 112/1 fıkrası uyarınca, gereği gibi ifa etmediği montaja ilişkin yan edim yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle davacının uğradığı müspet zararların tazmini ile yükümlüdür. Dosyaya mübrez ekspertiz raporu ve mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre, davacının yangın nedeniyle araçta meydana gelen hasar nedeniyle ödemek zorunda kaldığı toplam 3.540,77- TL onarım bedelinin ortaya çıkan hasar ile uyumlu olduğu, ayrıca satış konusu klimanın da yangın sonucu tamamen kullanılamaz hale geldiği tespit edilmiştir. Şu halde hem klima ünitesi için ödenen bedel, hem de tamir masrafı davacının müspet zararını oluşturmakta olup, davalıdan talep edilebilecektir. Davalının inkar tazminatına yönelik istinaf sebebine gelindiğinde, davacının itirazın iptali talebine konu ettiği tamirat tutarı, davalının borca kusurlu aykırılığı nedeniyle uğranılan zararın tazmini talebinin içeriğini oluşturduğundan alacağın likit olduğundan bahsedilemez. Bu nedenle mahkemece inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuş, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Davalının klima bedelinin iadesine yönelik hükümde faize hükmedilmemesi gerektiğine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, talebin dayanağının sözleşme konusu borca aykırılık olduğu, davalının davadan önce bu talep bakımından temerrüde düşürülmemesi nedeniyle alacağa ancak dava tarihinden itibaren faiz işletilebileceği anlaşılmış olup, mahkemece ödeme tarihinden itibaren faize hükmedilmesi yerinde olmamış davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde bulunmuştur. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne; ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; itirazın iptali davasının kabulüne, davalının takibe itirazının iptali ile 3.540,77-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi( taleple bağlılık uyarınca yıllık %11 oranını aşmamak kaydıyla) yürütülmesine, alacak likit olmadığından inkar tazminatı talebinin reddine; klima bedeline yönelik talebin kabulü ile 2.250,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE; İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/453 Esas, 2019/1305 Karar sayılı, 17/12/2019 tarihli kararının 6100 Sayılı HMK’nun, 355 ve 353/1-b2 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; 1-Davacının itirazın iptali davasının KABULÜ ile davalının İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 3.540,77-TL asıl alacak yönünden İPTALİNE, takibin 3,540,77-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek avans faizi (yıllık %11 oranını aşmamak kaydıyla) ile birlikte devamına, 2- Davacı alacağı likit nitelikte olmayıp, alacağın varlığı ve miktarının tespiti yargılamayı gerektirdiğinden davacının yasal koşulları oluşmayan icra ve inkar tazminatı isteminin reddine, 3-Davacının bedel iadesi davasının kabulü ile 2.250,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 4- Dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte olan Harçlar Tarifesi’ne göre hesap edilen 395,57-TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 98,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 296,67-TL harcın davalıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,5-Davacı tarafça yatırılan 98,90-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı tarafından tarafından yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 5,20-TL vekalet harcı, 121,70-TL tebligat ve posta gideri, 2.100,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.262,80-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, 7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde geçerli AAÜT’nin 13/2 fıkrası uyarınca itirazın iptali davası için hesap edilen 3.540,77-TL ve bedel iadesi davası yönünden hesap edilen 2.250,00-TL toplamı 5.790,77-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,8- Davalı tarafından ilk derece aşamasında yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 10-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 11-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine 12-Davalı tarafından yapılan dosyanın istinafa gidiş-dönüş gideri toplamı 47,00-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 13-Artan gider avansı olması halinde, yatıran tarafa iadesine, 14-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.