Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1529 E. 2022/1777 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1529 Esas
KARAR NO: 2022/1777 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R Iİ
NCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/706 Esas / 2019/1255 Karar
TARİH: 26/12/2019
DAVA: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 01/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında bulunan cari hesap ilişkisi çerçevesinde davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı tarafından ödenmemesi nedeniyle cari hesap alacağı olduğunu, İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının haksız olarak itiraz ettiğinin bu nedenle itirazın iptali ve alacağın %20 sinden az olmaması ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve itirazın iptalini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı şirket ile aralarında cari hesap ilişkisi bulunmadığını, davacının cari hesap ilişkisine dayansa da icra takibi ekinde fatura alacağının dayandığını ve fatura fotokopilerinin ibraz ettiğini, her halükarda davacıya borçları olmadığı, davalı tarafından teslim edilmeyen mallara ilişkin faturalara istinaden bir ödeme yapılmadığını, bu faturaların davalı şirkete teslim edildiğine ilişkin herhangi bir kaşe ve imzalı belge bulunmadığını, faturalar usulüne uygun olarak müvekkiline tebliğ edilmediği gibi içerik olarak da karşı tarafça düzenlenen faturaları kabul etmelerinin mümkün olmadığını, zira karşı tarafça müvekkili şirkete bir hizmet verilmiş olsa dahi verilen bu hizmete ilişkin fiyatlandırmaya esas olacak bir anlaşma bulunmadığını, davacı herhangi bir anlaşma olmadan fiyatlandırmayı kendi kendine yaparak futaralandırma yaptığını, bu nedenle faturalarda belirtilen miktarların piyasa rayiçinin çok üzerinde olduğunu, bu yönden de davacının talebinin haksız ve fahiş olduğunu, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydı ile taraflar arasında bir borç alacak ilişkisi olduğu düşünülse bile, bir kısım iş hiç yapılmadığı gibi gerçekleştirilen bir kısım iş de karşı tarafça ayıplı olarak yapıldığını, bu nedenle müvvekkili şirketçe davacıya ödeme yapılmadığını belirterek açıklanan nedenlerle davanın reddine ve % 20 az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/12/2019 tarih ve 2018/706 Esas – 2019/1255 Karar sayılı kararında; “…Bilirkişi tarafından yapılan inceleme neticesinde, davacının ticari defterlerinin davalı lehine 35461,38 TL alacak bakiyesi verdiği, davalı tarafın ticari defterlerinin ise davacı lehine 33263,78 TL alacak bakiyesi verdiği, 05/07/2017 tarihli 2384,93 TL fiyat farkı faturasının davacının defterlerinde bulunmadığı, davalının bu faturayı davacı şirkete tebliğ ettiğine ilişkin herhangi bir belge sunmadığı, ayrıca bu fiyat farkı faturasının ilişkili olduğu ve aynı zamanda davalının defterlerinde kayıtlı olan 18/03/2017, 24/04/2017, 25/04/2017, 23/05/2017, 30/05/2017 tarihli faturalara süresinde itiraz edildiğine ve davacı şirkete iade edildiğine ilişkin bir delil ibraz edilmediği, bu durumda bu 5 adet faturaya düzenlenen 05/07/2017 tarihli 2384,93 TL’lik faturanın cari hesaptan düşülemeyeceği, davalının ticari defterlerinde 33263,78 TL alacak bakiyesine fiyat farkına ilişkin 2384,93 TL.nin de eklenmesi gerektiği, bunun sonucunda davacının davadan 35648,71 TL alacaklı olduğu, davacının defterlerindeki 35461,38 TL’lik alacak kaydından dolayı 187,33 TL farkın sebebinin tespit edilemediği, taraf defterlerindeki faturaların birbirleri ile uyumlu olmasından dolayı davacı şirketin davalı şirketten 35461,38 TL alacaklı olduğunu kabul etmek gerektiği, bilirkişi raporunda tebliğ mazbatasının dosyada bulunmaması nedeniyle işlemiş faiz hesabında ihtarnamenin düzenlendiği tarih esas alınmış ise de, Kartal … Noterliğinin 12/02/2018 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesinin davalıya tebliğinden itibaren 5 günün geçmesi ile 21/02/2018 tarihinde temerrütün gerçekleştiği, her ne kadar davacı tarafça icra takibinde 893,18 TL işlemiş faiz talep edilmiş ise de, mahkememizce re’sen yapılan faiz hesaplamasında davacının temerrütün gerçekleştiği tarihten icra takibine kadar geçen süre içerisinde 729,91 TL işlemiş faize hak kazandığı, noter gideri de noterlik makbuzu ile ispatladığı anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. …”gerekçesi ile, 1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında davalının itirazlarının KISMEN İPTALİ ile, takibin 35461,38 TL asıl alacak, 729,91 TL işlemiş faiz, 192,58 TL ihtarname gideri bakımından DEVAMINA, 35461,38 TL’nin % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE, 35461,38 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren %9,75 oranında geçmemek kaydı ile avans faizi UYGULANMASINA, Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme tarafından, taraflar arasında cari hesap ilişkisi olmadığı ve ödeme yaptıkları yönündeki savunmalarına ilişkin açıklama yapılmayarak, sadece mali müşavir tarafından tanzim edilen hesap raporunun göz önüne alınarak davanın kabulü yönünde tesis edilen kararının usul ve yasaya, kökleşmiş Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, Davacı tarafından İstanbul Anadolu 12. İcra dosyasında borcun sebebinin cari hesap alacağı olduğunun belirtildiğini ve takip dosyasına 15 adet fatura sunulduğunu, Davanın takibe bağlılığının alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerli olduğunu, işbu davada uyuşmazlık noktasının taraflar arasında cari hesap ilişkisi olup olmadığı noktasında toplandığını, Davacı tarafında kabulünde olduğu üzere taraflar arasında Türk Ticaret Kanunu uyarınca geçerli bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, bu nedenle davacının cari hesap alacağı talebinde bulunamayacağını, cari hesap sözleşmesi bulunmamasına rağmen borcun dayanağının cari hesap olarak gösterilmesinin davanın reddi için yeterli olduğunu, Taraflar arasında mevcut ticari ilişki kapsamında açık hesap ilişkisi bulunmadığını, yargıtayın kökleşmiş içtihatları gereği taraflar arasında cari hesap sözleşmesinin bulunmaması halinde aradaki ticari ilişkinin açık hesap ilişkisi olduğunun kabul edilmesi gerektiğini belirterek cari hesabın incelenmesinin kanuna uygun olmadığını, takip dayanağında fatura sunulduysa sadece bu faturalar hususunda inceleme yapılması gerektiğinin vurgulandığını, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Tarih: Esas: 2017 / 19 -1634 Karar: 2018 / 633 sayılı ilamı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Tarih: 25.04.2018 Esas: 2017 / 903 Karar: 2018 / 974 sayılı ilamı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi E: 2017/5168 K: 2018/6211 K.T.: 29.11.2018) Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında yapılan ödemelerin takibe konu edilen faturalara ilişkin borçtan mahsup edileceğinin belirtildiğini, “makbuzda ödemenin hangi borca mahsup edileceği gösterilmediği takdirde, tediye muaccel olan borca mahsup edilir. Birden çok borç muaccel ise tediye, borçlu aleyhinde birinci olarak takip edilen borca mahsup edilir. İcra takibi yapılmamış ise tediye, vadesi daha önce gelmiş olan borca mahsup edilir.”Hukuk Genel Kurulu 2015/1830 E. , 2016/98 K. Sayılın ilamı; “Mahkemece, tarafların ticari defterlerinde yer alan tüm ödemelerin bu fatura için yapıldığının kabulü gerekirken, takibe ve dolayısıyla davaya konu edilmeyen faturaların davacı alacağına ilave edilmesi suretiyle sonuca varılmış olması doğru değildir. ” sonucuna ulaşıldığını, Sadece takip dayanağı olarak sunulan 5 adet faturalar ve buna ilişkin ödemelerin göz önüne alındığında müvekkili şirketin takip dayanağı olarak sunulan faturaları ödediğinin sabit olduğunu, bu dönemde müvekkiline icra dosyasına da sunulan 31.03.2017-31.08.2017 tarihleri arasında toplam 15 adet 38.605,65 TL TL bedelli faturanın tanzim edildiğinin iddia edildiğini, müvekkili tarafından yapılan ödemelerin toplamının ise 45.461,38 TL olup davacının faturalarını fazlasıyla karşıladığını, Davacı tarafından cari hesaba dayalı takip yapılması ancak taraflar arasında yazılı cari hesap sözleşmesi bulunmaması nedeniyle davacının iddiasını ispatlayamadığı, bu halde Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararları çerçevesinde taraflar arasında ki ilişkin açık hesap ilişkisi olarak kabul edileceği ve incelemenin sadece takibe konu edilen faturalar bakımından inceleneceği ve müvekkili tarafından yapılan tüm ödemelerin takibe konu edilen faturalara karşılık yapıldığının kabulü ile davanın reddine karar verilemesi gerektiğini, yerel mahkeme tarafından tesis edilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişkiden kaynaklı bakiye cari hesap alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dosya kapsamından taraflar arasında TTK. 94 Madde kapsamında cari hesap sözleşmesi olmadığı, takibe konu alacağın taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişkiden kaynaklı bakiye alacağın tahsili talebine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.Taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle cari hesap (açık hesap) alacağının olup olmadığının tespiti için ticari defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekmektedir.Mahkemece, taraf ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle alınan bilirkişi raporu doğrultusunda istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır. Faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde veya davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekir. (Yargıtay 19. HD’ nin 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve 2014/11846-15110 E.K. sayılı kararları da bu yöndedir.) Yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere, 6100 Sayılı HMK.’ nın 222 maddesi uyarınca kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı,sahibi ve halefleri aleyhine delil sayılır. Somut olaya döndüğümüzde, davalı icra müdürlüğüne verdiği itiraz dilekçesi ve cevap dilekçesi ile, davacının taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak fahiş bir fiyat üzerinden fatura keserek icra takibi başlattığını, daha önceden de fahiş fiyat üzerinden faturalar kesilmesi nedeniyle davacıya fiyat farkı faturaları kesildiğini, kabul anlamına gelmemekle beraber faturalara konu ürünlerin satıldığı düşünülse bile satılan ürünlerin ayıplı olduğunu ve davacıya borcu olmadığını savunmuştur. Davalı taraf ayıp iddiasında bulunmuş ise de bu iddiasının dosya kapsamı itibariyle ispatlanamadığı anlaşılmıştır. Davaya konu icra takibinin faturaya dayalı olmayıp cari hesap (açık hesap) alacağına ilişkin olduğundan taraflar arasındaki cari hesaba dayalı olarak alacak miktarının tesbiti gerektiği, davaya konu cari hesabın dayanağı olan faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekir. Davalının kendi ticari defterlerine göre de davacıya 33.263,78 TL. Borçlu gözüktüğü, davalı tarafından davacı adına kesilen ve taraf ticari defterleri arasındaki farkı oluşturan 05/07/2017 tarihli 2384,93 TL. bedelli fiyat farkı faturasının kaydını davalının kanıtlaması gerekmektedir. Davalı tarafından davacı adına düzenlenen 05/07/2017 tarihli 2384,93 TL. bedelli fiyat farkı faturasının davacının ticari defterlerinde kayıtlı bulunmadığı, davalının bu faturayı davacı şirkete tebliğ ettiğine ilişkin herhangi bir belge sunmadığı, ayrıca bu fiyat farkı faturasının ilişkili olduğu ve aynı zamanda davalının defterlerinde kayıtlı olan 18/03/2017, 24/04/2017, 25/04/2017, 23/05/2017, 30/05/2017 tarihli faturalara süresinde davalı tarafından itiraz edildiğine ve davacı şirkete iade edildiğine ilişkin davalı tarafça delil ibraz edilmediği, bu durumda bu 5 adet faturaya istinaden düzenlenen 05/07/2017 tarihli 2.384,93 TL’lik fiyat farkı faturasının davalı cari hesabından düşülemeyeceği, davalının ticari defterlerinde 33263,78 TL alacak bakiyesine fiyat farkına ilişkin düzenlenen fatura bedeli olan 2384,93 TL.nin de eklenmesi gerekmektedir. Bu durumda ispat külfeti davalı tarafta olup tüm bu değerlendirmeler ışığında, davalının ticari defterlerinde kayıtlı olan borcun ödendiğini kanıtlaması gerekmektedir. Davalı tarafından ödeme yapıldığına dair ödeme belgesinin sunulmadığı anlaşılmakla; İlk Derece Mahkemesinin kabul ve gerekçesine göre davalı vekilinin aksi yöndeki tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak, dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesince davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı,kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, fazla yatırılan başvuru harcının talep halinde davalıya iadesine,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.485,38.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan (743,00.TL + 605,60.TL=) 1.348,60.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.136,78.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.