Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/152 E. 2020/704 K. 25.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/152 Esas
KARAR NO : 2020/704 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2019
NUMARASI : 2019/795 Esas 2019/125 Karar
DAVA TÜRÜ : Çek İptali (Hasımsız)
KARAR TARİH: 25/06/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, keşidecisinin …Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, müvekkilinin hamili olduğu …. Bankası Çekmeköy Şahinbey Caddesi şubesi 30/11/2019 keşide tarihli … seri numaralı ve 30.000,00 TL bedelli çekin kaybolduğunu, mezkur çeklerin tedavüle girmesinden ve bu nedenle imkansız zararların doğmasından endişe edildiğini, çeklerin iptalini sağlamak için iş bu davayı açma zorunluluğu doğduğunu, çek hakkında çekin dava sonuna kadar ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve kararın …Bankası Çekmeköy Şahinbey Caddesi şubesine müzekkere yazılarak bildirilmesi ve …Bankası Çekmeköy Şahinbey Caddesi şubesi 30/11/2019 keşide tarihli … seri numaralı çekin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. İhbar eden vekili 23/12/2019 tarihli dilekçe ile, müvekkilinin alacaklısı ve hamili olduğu … Bankası Çekmeköy Şahinbey Caddesi şubesi 30/11/2019 keşide tarihli … seri numaralı ve 30.000,00 TL’lik hesap sahibi …. San. Ve Tic. Ltd. Şti. Tarafından keşide edilmiş çek hakkında ödeme yasağı kararı verildiğini, çekin 18/12/2019 tarihinde mahkeme kasasına konulmak üzere teslim edildiğini ve teslim tutanağı tutulduğunu, davacıya çeke ilişkin olarak çek hamiline karşı istirdat davası açması için 1 haftalık kesin süre verildiğini, bu süre içinde davacının istirdat davası açtığını, istirdat davası açıldığı için mahkemede görülen davanın konusuz kaldığını, ödeme yasağı kararının kaldırılmasını ve mahkeme kasasında bulunan çekin kendilerine iadesine karar verilmesini, ödeme yasağı kararının kaldırılmasına ilişkin bankaya tezkere yazılmasına, davanın reddine ve dava konusu çekin taraflarına iadesine, masraf ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 25/12/2019 tarih 2019/795 Esas 2019/125 Karar sayılı kararında;”Dava, TTK’nun 818/1-s yollamasıyla 757-764. maddeleri hükümlerine göre zayii (kayıp) nedeniyle çek iptali istemine ilişkindir.6102 sayılı TTK’nın 818/1-s maddesinin yollamasıyla dava konusu çek zayii davasında uygulanması gereken TTK’nın 758. maddesine göre: (1) Poliçeyi eline geçiren kişi bilindiği takdirde, mahkeme, dilekçe sahibine iade davası açması için uygun bir süre verir.(2) Dilekçe sahibi verilen süre içinde davayı açmazsa, mahkeme, muhatap hakkındaki ödeme yasağını kaldırır.Kıymetli evrakta hakkın senede bağlı olması nedeniyle, senedin zayii olması halinde hak sahibine iptal kararı alarak hakkını senetsiz olarak ileri sürme ya da yeni bir kıymetli evrak tanzimini isteme olanağı tanınmak istenmiştir. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında öncelikle mahkememizce dava ve talep üzerine dava konusu çeke ilişkin karşılığının ödenmesinin menine dair tedbir kararı verilmiş ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde birer hafta ara ile 3 kez ilan yapılmasına karar verilmiştir. Ayrıca çekin ait olduğu banka şubesinden çeke ilişkin bilgi ve belgeler talep edilmiştir.İhbarda bulunan … vekili tarafından mahkememize verilen dava konusu çekin meşru hamili oldukları ve çekin kendilerinde bulunduğuna dair 05/12/2019 tarihli dilekçesi üzerine 11/12/2019 tarihli ara karar ile davacı vekiline TTK 763. Maddesi gereğince dava konusu çeke ilişkin olarak TTK 790, 792 maddeleri gereğince çek hamiline karşı çek iade davası ( istirdat ) açması için bir haftalık kesin süre verilmiştir. Aynı ara kararımız gereğince ihbar eden vekili tarafından dava konusu çek aslı mahkememize ibraz edilmiş ve tutanak ile mahkememiz kasasına alınmıştır. Yukarıda anılan mahkememiz ara kararı davacı vekiline 17/12/2019 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Davacı vekili tarafından mahkememize verilen 20/12/2019 tarihli dilekçe ile İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/1071 esas sayılı dosyası ile istirdat davası açıldığı beyan edilmiş ve buna ilişkin tevzi formu sunulmuştur. Uyap sistemi üzerinden yapılan denetimde de iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Bütün bunlara göre çek hamilinin ortaya çıkması ve mevcut çek hamiline karşı davacı tarafça çek iade davası açılmış olması nedeniyle davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Yapılan yargılama giderleri davanın çekişmesiz niteliği gereği davacı üzerinde bırakılmıştır. Ayrıca ödeme yasağına ilişkin tedbir kararının hükmün kesinleşmesine kadar devamına ve karar kesinleştiğinde çek aslının teslim eden yetkili hamile iadesine karar verilerek …”gerekçesi ile, Dava konusuz kaldığından; davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 25’inci maddesinin birinci fıkrasında, hâkimin kanunda öngörülen istisnalar dışında, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamayacağı ve onları hatırlatabilecek davranışlarda bulunamayacağı düzenlendiği, aynı maddenin ikinci fıkrasında yine kural olarak hâkimin kendiliğinden delil toplayamayacağı, taraflarca getirilme ilkesi olarak kabul edilen bu düzenleme ile özel hukuk uyuşmazlıklarında kural olarak, tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin vakıaların ve bu vakıaların delillerinin bizzat taraflarca getirilmesi ve yargılamada ileri sürülmesinin düzenlendiği, böylelikle dava malzemelerinin toplanmasında ve bunların ileri sürülmesinde hâkimin pasif olması kabul edildiği, bununla birlikte, dava malzemesinin taraflarca getirilmesi, hâkimin bu hususlar hakkında hiçbir yetkisi olmadığı ve tamamen etkisiz olduğu anlamına gelmediği, Son dönemde hâkimin yargılamada daha fazla aktif olması karşılaştırmalı hukukta da ifade edilmekte olduğu, bu özellikle hâkimin yargılama sonucunda, verdiği hükmün maddi gerçekle örtüşür olabilmesinin bir sonucu olduğu, tarafların getirdiği ve ileri sürdüğü dava malzemeleri bazı durumlarda maddi veya hukuki açıdan eksik, belirsiz yahut çelişkili olabileceği, bu durum davanın yürütülmesini zorlaştırabildiği gibi hâkimin doğru bir hükme varma ihtimalini de tehlikeye sokabileceği, bu nedenle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31’inci maddesinde, bu durumlarda, hâkimin taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve tarafların delil göstermelerini isteyebileceğinin düzenlendiği, hâkimin davayı aydınlatma ödevi olarak düzenlenen bu hüküm ile hâkimin bir davanın yürütülmesinde tamamen pasif olmasının engellendiği, yargılamaya seyirci kalan değil de yargılamayı yöneten olarak etkin olmasının sağlandığı, bu hükmün getirilme amacı, tarafların getirmiş oldukları dava malzemelerindeki eksiklik, belirsizlik veya çelişki nedeniyle yargılama sonucunda hâkimin doğru hükme ulaşmasındaki engelin giderilmesi olduğu, Aydınlatma ödevinin yerine getirilmesi gereken durumlarda hâkim, yönelteceği uygun sorularla uyuşmazlığın temelini belirleyebilecek ve bu çerçevede yargılamaya yön verebilecektir. Böylelikle eksiklik, belirsizlik veya çelişki nedeniyle davanın reddinin önlenmesi ve maddi gerçeğe uygun doğru bir hükme varma ihtimali güçlenmekte olduğu, Yargıtay’da vermiş olduğu bir kararında (3. HD, 11.10.2012, 9908/21367) “… Hâkimin davayı aydınlatma ödevi olarak ifade edilen bu düzenlemeyle doğru hüküm verebilmesi ve maddi gerçeğin bulunabilmesi amaçlanmıştır. Düzenlemede her ne kadar ‘açıklama yaptırabilir’ denilmişse de, bunun hâkimin davayı aydınlatması için bir ‘ödev’ olduğunu kabul etmek gerekir. Çünkü, davayı aydınlatma ödevi sayesinde hâkim, iddia veya savunmanın doğru ve tam olarak anlaşılmasını sağlayacak ve bu şekilde doğru olmayan bir kararın verilmesini önleyecektir …” diyerek bu durumu açıkça belirttiği, Davayı aydınlatma ödevinin kapsamında vakıalar, talep sonucu, hukuki sebepler ile deliller bulunmakta olduğu, hâkimin aydınlatma ödevini mutlaka yerine getirmesi gerektiği, bu hâkim için bir yük olmayıp, yükümlülük olduğu, ayrıca unutulmamalıdır ki, aydınlatma ödevinin yerine getirilmemesi hukuki dinlenilme hakkına aykırılık teşkil etmekte olduğu, bu nedenle hâkim, eksik, belirsiz veya çelişkili hususların giderilmesini talep etmeden, yargılamayı sonuçlandıramayacağı, aksi takdirde, hâkimin aydınlatma ödevini yerine getirmeden davayı kabul veya reddetmesi, hükmün bozulmasına yol açacağını, hâkimin aydınlatma ödevini gereği gibi yerine getirmesi, sadece yargılama için değil ayrıca verilen hükmün doğru şekilde icra edilebilmesi bakımından da son derece önemli olduğunu, Somut olayda mahkemece yargılama yürütülmüş ve mahkemenin 11/12/2019 tarihli ara kararı gereğince istirdat davası açılması için taraflarına bir haftalık kesin süre verildiği, oysa ki Resmi Gazete de 19 Aralık 2018 günü yapılan düzenleme ile Ticaret Kanununun 5. maddesine ekleme yapılmış ve bu ekleme sonucunda; 1 Ocak 2019 dan itibaren konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerini içeren tüm ticari uyuşmazlıklara dava şartı olarak arabuluculuk getirildiği, “MADDE 5/A- : Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Düzenlemede, konusu bir miktar paranın ödenmesi dendiğinden bu unsuru içermeyen genel kurul kararlarının iptali, iflas kararı verilmesi, konkordato kararı verilmesi ya da ortaklıktan çıkma çıkarılma gibi davalar ile, geçici hukuki koruma tedbirleri olarak bilinen ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir gibi başvurular da, bu düzenlemenin kapsamı içerisine girmediği, Nitekim menfi tespit davalarında alacak ve tazminat talebi değil, kural olarak bir tespit talebi olduğu, bu nedenle arabuluculuğa tabi olmadığı kanaatinde oldukları, ancak dava doğrudan istirdat şeklinde açılıyorsa, bu kez de açıkça alacak talebi olduğundan arabuluculuğa tabi olduğu konusunda bir takım tereddüt yaşanmakta olduğu, Mahkemece verilen 11/12/2019 tarihli ara karar gereği taraflarından arabuluculuk yoluna başvurulmaksızın doğrudan mahkeme ara kararına uyarak çek hamili olarak görülen 3. kişiye karşı taraflarından istirdat davası ikame edildiği, bu hali ile ticari uyuşmalıklarda zorunlu arabuluculuk kapsamında arabuluculuk kurumuna başvurup arabuluculuk tutanağının düzenlenmesini bekleyip devamında çek istirdat davası açılması için 11/12/2019 tarihli ara karar ile taraflarına yüklenen ödev ikmal edilmese mahkemece davanın usulden reddedileceğini, mahkeme ara kararını ikmal ettikleri ve Istanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2019/1071 esas numarası ile istirdat davasını açtıkları için bu seferde Istanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2019/1071 esas numaralı dosyası ile mahkemece taraflarına ticari uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuk tutanağı talep edilmekte olduğu, bu hali ile İstanbul Anadolu 13 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/795 Esas 2019/125 K. sayılı dosyası ile verilen 11/12/2019 tarihli ara karar gereği mahkemece taraflarına yüklenen koşulu yerine getirmiş olmaları müvekkilinin zararına sebebiyet vereceği ve çek istirdat davalarında zorunlu arabuluculuk kurumuna başvurma koşulunun bulunup bulunmadığı konusunda uygulamada bir açıklık olmaması sebebi ile, mahkemece hakimin aydınlatma ödevi ilkesinin ihlal edildiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/795 Esas 2019/125 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK’nun 818/1-s yollamasıyla 757-764. maddeleri hükümlerine göre zayii nedeniyle çek iptali istemine ilişkindir.TTK’nın 818/1-s maddesi yollaması ile çekler hakkında da uygulanacak olan TTK’nın 763. Maddesinde ” Elden çıkan poliçe mahkemeye sunulursa, mahkeme, iade davası açması için dilekçe sahibine uygun bir süre verir. Dilekçe sahibi bu süre içinde dava açmazsa, mahkeme, poliçeyi, sunmuş olana geri verir ve muhatap hakkındaki ödeme yasağını kaldırır.” hükmüne yer verilmiştir,Yargıtay içtihatlarına göre “Çek iptali davaları, özelliği itibari ile hasımsız açılan davalardan olup, yapılan yargılama sırasında çek hamilinin ortaya çıkması durumunda, çek iptali davasını açan davacıya, mevcut çek hamiline karşı çek istirdadı davası açması konusunda süre verilmeli, istirdat davasının açılması halinde, çek iptali davasının konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına, açılmaması halinde ise çek iptali davasının reddi yönünde hüküm kurulmalıdır. (Yargıtay 11. HD 2017/1464 E., 2018/7019 K.; 2018/1083 E., 2019/2952 K.; 2016/13390 E., 2018/5022 K. Sayılı kararları ve aynı mahiyette pek çok kararı)7155 sayılı yasanın 20. Maddesi ile TTK’na eklenen 5/A maddesi gereğince dava şartı olarak arabuluculuk getirilmiş olup, çek istirdat davasının TTK 5/A maddesi gereğince dava şartı olarak arabuluculuğa tabi olup olmadığına istirdat davasının açıldığı mahkemece karar verilecektir. Bu konuda hasımsız zayi nedeniyle çek iptali davasına bakan mahkemece yapılacak bir işlem bulunmamaktadır.Mahkemece, davaya konu iptali talep edilen çek 3. Kişi tarafından sunulmuş olduğundan davacıya çek hamiline karşı TTK 790, 792 maddeleri gereğince çek istirdadı davası açması için süre verilmiş, davacı tarafça İstanbul Anadolu 11. ATM’de 2019/1071 E. Sayılı dosya ile hamil hakkında çek istirdadı davası açıldığına ilişkin belgelerin sunulması üzerine istinafa konu karar verilmiştir. Davacının istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,40.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden yatırılmasına yer olmadığına,yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/06/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.