Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1515 E. 2022/1891 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1515 Esas
KARAR NO: 2022/1891 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/439 Esas – 2020/426 Karar
TARİHİ: 17/07/2020
DAVA: Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 15/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı şirketin 19/12/ 2018 tarihinde müvekkili şirketten Waldkraiburg/Almanya’dan İzmir/Türkiye’ye taşıma yapılması için araç kiraladığını, müvekkilinin Fransa’da bulunan aracını sadece bu yükleme için 21/12/2018 tari- hinde davalı şirketin bildirdiği göndericinin Almanya’daki adresine yönlendirdiğini,ancak araç davalı şirket tarafından bildirilen göndericinin adresine gittiğinde, gönderici firmadan kaynaklı olarak araca yükleme yapılmadığını ve bu taşımanın iptal edildiğini, davalı şirket tarafından bu taşımanın iptal olması nedeni ile müvekkil şirketin zararını aza indirebilmek için tedarikçileri ile görüşüp müvekkil şirkete başka bir taşıma işi verileceğinin belirtildiğini,bu nedenle de aracın Almanya’da bekletildi- ğini, ancak davalı şirketin tedarikçilerinden yanıt alamadığını ve müvekkil şirkete başka bir taşıma işi de veremediğini, müvekkili şirketin aracının boş yere Fransa’dan Almanya’ya gidip Almanya’da da bekletildiğini, burada geçen süre nedeni ile şirkete ait aracın iş bu taşımadan önce bulunduğu Fran- sa’daki adrese gidip orada bulunan yüklerini de taşıyamadığını, …/… plakalı ara- cın Fransa’dan Münih/Almanya yükleme adresine ve sonrasında yüklemenin yapılmaması nedeni ile Strasbourg/Fransa’ya dönmek zorunda kalması nedeni ile Strasbourg/Fransa-Münih/Almanya- Stras- bourg/Fransa arasındaki otoban masrafı mazot ücreti, sürücüye verilen bekleme ücreti ve işbu taşıma- dan kaynaklı yapılan diğer tüm masrafların 1.000 Euro’yu geçtiğini, ayrıca, sırf bu taşıma nedeni ile başka yüklemelerin iptal edildiğini ve aracın yaklaşık 10 gün beklemek zorunda kaldığını, nedenle de günlük 200 Euro olmak üzere 7 gün için bekleme ücreti hesaplandığını ve bu yapılan masraf ve uğra- nılan zararlara ilişkin olarak da 2.400 Euro bedelli fatura kesildiğini, müvekkili şirketin iş bu taşıma sözleşmesi nedeni ile yapmış olduğu masraflar ile taşımanın iptali nedeni ile uğramış olduğu zararlar davalı şirket tarafından da kabul edildiğini, 28/12/2018 tarihinde davalı şirket çalışanı … tarafından, müvekkili şirket çalışanı …’e atılan mailde taşımanın kendilerinden kaynaklı olarak iptal edildiğini, yapılan masrafların farkında olduklarını, müvekkil şirketin zararının olmaması için başkaca tedarikçileri ile görüştüklerini ancak bir dönüş alamadıklarını belirttiklerini beyanla 2.400 Euro fatura bedelinin davalı şirkete tebliğinden itibaren avans faizi ile davacıdan tahsilini yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, taraflar arasındaki mail yazışmalarından da görüleceği üzere; gönderici firmanın taşıma talebinde her hangi bir bildirimde bulunmamasına rağmen yükleme aşamasına gelindiğinde taşınacak malların hassas olması, arkadan yüklenmeye müsait olmaması ve gelen aracın arkadan yüklemeli kapalı kasa araç olması sebebiyle yüklemeyi gerçekleştirmediğini, müvekkili şirket tarafından yüklemenin iptal edildiği ve taşıma konu- su malın özelliği gereği kapalı kasa bir araca yüklenmeyeceği açık ve net bir şekilde aynı gün içeri- sinde davalı şirkete bildirildiğini, müvekkili şirketin ihtiyaç duyulan araç türünü açıkça belirtmesine rağmen davalı tarafın gönderici adresine yönlendirdiği aracı bir hafta kadar göndericinin adresinde beklettiğini, ardından 7 günlük bekleme ücreti olarak 1.400 Euro ve masraflar için 1000 Euro olmak üzere müvekkili şirkete toplam 2.400 EUR tutarında 17/01/2019 tarihli ve … numa- ralı faturanın düzenlendiğini,söz konusu faturaya Beşiktaş … Noterliği’nin 23/01/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile yasal süresi içinde itiraz ettiklerini, müvekkil şirketin anılan faturadan kaynaklı ve fatura muhteviyatında belirtilen bir borcu bulunmadığını, zira aracın bekletil- mesi yönünde hiç bir talimat veya bilgi verilmediği halde kendi inisiyatifi ile aracını belirtilen süre kadar gönderici adresinde beklettiklerini, dolayısıyla meydana geldiği iddia edilen masraflardan mü- vekkili şirketin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, esasen davalı taraf yükleme iptal oldu- ğunda aracın bulunduğu konumda başka bir taşıma işi bulmaya çalıştığını,bulamadığında aracın müvekkil şirket için beklediğini iddia ederek fatura keşide ederek haksız kazanç sağlamaya çalış- tığını, müvekkilinin davalı şirket ile uzun süreli bir ticari ilişkisi bulunduğundan iyi niyet ile yardımcı olma gayesi ile aracın taşıyabileceği yeni bir yük bulmaya çalıştığını, ancak davacı tarafın iddialarının aksine hiçbir şekilde bu yönde bir taahhüt vermediğini, aracın bekletilmesini de talep etmediğini, fahiş ve doğruluğu teyide muhtaç masrafları kabul etmediklerini beyanla davanın reddini savunduğu, yar- gılama gideri ile vekalet ücretinin davacıya yüklenmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/07/2020 tarih 2019/439 Esas – 2020/426 Karar sayılı kararında; “Dava, taşıma işleminin davalı şirket tarafından iptal edilmesi nedeni ile davacı tarafça sarf olunan masraf ve bekleme ücretine ilişkin 17/01/2019 tarihli 2.400 Euro tutarlı fatura bedelinin tahsili talebine ilişkindir.Dava konusu taşımaya dair taşıma belgeleri , taşıma sözleşmesi, sevk irsaliyeleri ve faturalar, mazot fişi, ödeme dekontları, gider pusulaları, mail yoluyla yapılan yazışmalar, banka kayıtları vs deliller celp ve ibraz edilmiştir.SMMM … ve Taşıma -Lojistik Uzmanı Dr. … tarafından tarafların ticari defter ve kayıtları ile dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen 15/11/2019 tarihli rapora göre ;Davacı şirket taşıyıcı, davalı ise taşınmasını üstlendiği iş için davacıyı yurt dışında gönderen adresine yönlendiren akdi taşıyıcı-taşıma işleri organizatörü konumundadır. Davalı şirket, davacıyı gönderen adresine yönlendirdiğine ve taşıma ilişkisine itiraz etmemekte, bek- leme talimatı vermediğini ileri sürmektedir. Bu durumda davacının sözleşme kapsamında , davalı yandan aldığı iş için ve davalının talebi ile yurt dışında gönderen adresinde taşıt hazır ettiği tartışmasızdır.Öyleyse davalının ‘yükleme için bekleme süresinin ne kadar olacağı, yük yoksa beklememesi konu- sunda’ davacıya emir ve talimat vermesi gerekmektedir. Yoksa davacının makul sürelerle yükleme için gön- deren adresinde beklemesi, yükün gönderen için beklemesinin de davalı yana karşı akdi taahhüt kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.Somut olayda, fiilen taşıma ifa edilmemiş olup davalı taşıma sözleşmesinden caymıştır. CMR Konvansiyonunda sözleşmenin feshine dair düzenlemeler yoksa da, MÖHUK m.29 gereği uy- gulanacak TTK m.865 hükmü gönderene-somut olay bakımından akdi taşıyıcıya her aşamada sözleşmeden cayma-fesih hakkı vermektedir.Davalının talebi üzerine, davacı tarafından temin edilen …/ … plakalı araçların Fransa’dan Münih /Almanya yükleme adresine ve sonrasında yüklemenin yapılmaması nedeni ile Strasbourg/ Fransa’ya dönmek zorunda kalması karşısında, davalının söz konusu fesih hakkı kullanımı nedeni ile davacı yana TTK m.865/2 gereği bekleme ücretini ödemesi gerekmektedir. Ayrıca, navlundan tasarruf edilen kısımlar düşülünce kalan navlunu da ödemesi gerekirken; davacı yan sadece masraflar olarak ödeme talep etmektedir.Bekleme ücreti hesabı bakımından ise; yine TTK m. 863/3 gereği ticari teamüllere uygun günlük bek- leme ücreti ödenmesi gerektiği açıktır. Bu noktada davacı yanın talebi günlük 200 Euro bakımından UND bekleme ücreti tarifesine göre tenteli birim taşıt beklemesi için günlük bu miktar ticari uygulamaya uygun gözükmektedir.Davacının beklenen yedi (7) gün için 1.400 Euro ve masraf kabilinden 1.000 Euro olmak üzere; sözleşmenin feshi kaynaklı tazmin talebinin yerinde olduğu belirtilmiştir.Davalı vekili 10/12/2019 tarihli dilekçesi ile “davacı tarafın, taşımanın müvekkil şirket tara- fından iptal edilmesi sebebi ile zarara uğradığından bahisle 7 günlük bekleme ücreti olarak günlük 200 Euro üzerinden 1.400 Euro ve masraflar hariç 1.000 Euro olmak üzere toplam 2.400 Euro tutarın- daki faturanın müvekkil şirkete tebliğinden itfbaren avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava ettiğini,bilirkişi heyeti tarafından yapılan inceleme sonucunda “….taşıma ve lojistik sektorel ticari teamülleri ve TTK hükümleri gözetildiğinde, davacının davalı yandan makul sürelerle beklemesi için günlük bekleme ücreti ve sözleşmenin feshinden kaynaklı zararlarının tazminini talep etmesinin müm- kün olduğu” tespitinin yapıldığını, ancak bu tespitleri kabul etmediklerini, bilirkişi heyetinin değerlen- dirmelerini yaparken davacının ihtiyaç duyulan aracı göndermemesi nedeniyle taşıma işleminin ger- çekleşmediği hususunu incelemediğini, mail yazışmalarından da görüleceği üzere gönderici firmanın yükleme aşamasına gelindiğinde taşınacak malların hassas olması arkadan yüklenmeye müsait olma- ması ve gelen aracın arkadan yüklemeleri kapalı kasa araç olması sebebiyle taşıma talebinde işbu gerekliliği bildirmemesine rağmen yüklemeyi gerçekleştirmediğini, müvekkil şirket tarafından yükle- menin iptal edildiği ve taşıma konusu malın özelliği gereği kapalı kasa bir araca yüklenemeyeceğinin açık ve net bir şekilde, aynı gün içerisinde davalı şirkete bildirildiğini, müvekkili şirketin ihtiyaç duyulan araç türünü açıkça belirtmesine rağmen davacı tarafın göndericinin adresine yönlendirdiği aracı bir hafta kadar göndericinin adresinde beklettiğini, davacı tarafın yükleme iptal olduğunda aracın bulunduğu konumda başka bir taşıma işi bulmaya çalıştığını, ancak bulamadığını ve bunun üzerine aracın müvekkil şirket için beklediğini iddia ederek fatura keşide ettiğini ve haksız kazanç sağlamaya çalıştığını, bilirkişi heyeti tarafından TTK m.865/2 gereği bekleme ücretinin ödenmesi gerektiği yö- nünde tespit yapılmışsa da Türk Ticaret Kanunu’nun ‘gönderen tarafından fesih’ başlıklı 865. Maddesi gereğince taşıma sözleşmesinin feshi, taşıyıcıdan kaynaklanan sebeplerle veya sözleşmenin ifasında gönderenin menfaati yoksa taşıyıcının herhangi bir istem hakkının bulunmayacağını, davacı tarafın bekleme ücreti dışında masraf alarak talep ettiği bedelin de bilirkişi raporu kapsamında incelen- mediğini, raporun bu haliyle hükme elverişli olmadığını beyanla ek rapor alınmasını talep etmiştir.Taraflar arasında akdi ilişkide, yükleme zamanından bekleme süresi sonuna kadar olan e mail yazışmaları şöylece tespit edilmektedir: 20/12/2018 günü -Saat:15:38 ve 17.06 itibarı ile davalı … adına yükleme sorulmaktadır. -Saat 17:11 itibarı ile davacı … tarafında aracın henüz yükleme mahalline gelmediği ve 250 km yol bildirilmektedir. 21/12/2018 günü , -Saat 09:19-09:21 araç yükleme mahallindedir. -Saat 10:36,araç “kapalı kasa olduğu için” gönderen-asıl yük ilgilisine yüklemede sorun çıkar- maktadır.-Davalı taraf 21/12/2018 saat 14:37 itibariyle araca yükleme yapılamayacağını, tenteli araç için 02/01/2019 için yükleme sözü aldıklarını davacıya bildirmiştir.-Davacı, 21/02/2018 günü davalıya ‘ Almanya için çalışmadıklarından yük bulamayacağını,bu araca yük bulması gerektiğini, aksi takdirde beklemeye girileceğini’ bildirmiş olup araç davalının yük bulması için Almanya’da beklemiştir. Davalının ‘artık bekleme yapılmaması ” hususunda bildirimde bulunmaması nedeniyle bekleme 28/12/2018 tarihine kadar sürmüştür.- Davalı 21/12/2018 tarihli bildirime cevap vermediği gibi, 28/12/2018 tarihinde beklemenin kendilerine yansıtılamayacağını ,iptal ücretini kabul edeceklerini ,ancak Noel sürecinde araç bekle- mesinin davalıya yansıtılamayacağını ileri sürmektedir.Davacının iddiası, davalının savunması , ibraz olunan belgelere göre ,esasen davacı taraf davalı ile yapılan görüşme neticesinde yükleme mahallinde araç tedarik etmiştir. Daha başlangıçta dava- lının “yüke uygun araç” ile ilgili olarak davacı tarafa bir bildirimi bulunmamaktadır.Davacı ,sözleşme gereğince, henüz davalı taşıma işini iptal etmeden önce yükleme mahallinde taşıt hazır etmiştir. Tarafların rızası ile kurulan sözleşmede davalının “yüke uygun araç” ile ilgili bir talebinin bulunmadığı gözetildiğinde taşıma işinin davalı tarafça iptali tek taraflı fesih bildirimi olarak değerlendirilmelidir. Bu nedenle davacı 3.000 Euro navlunun 1/3’üne isabet eden 1.000 Euro navluna hak kazanmıştır.Diğer yandan ,davalının araç geldiğinde aracın kapalı kasa/tenteli vs niteliği görülerek yüke elverişli olmadığını görüp derhal sözleşmeyi feshi ve bekleme yapılmaması hususunda talimat vermesi gerekmektedir. Ancak taşıma işleri organizatörü olan davalının iptal bedeli ödememek için aracın beklemesi ve yeni yük bulma çabası içine girdiği , hem davacı, hem de davalı yük bulmaya çalıştığı davacıya ait aracın yeni yük bulunması için 7 gün beklediği, ancak Noel Tatili de olması sebebi ile yeni yük bulunamadığı anlaşılmaktadır.Davalı, davacıya yeni yük bulsaydı, navlundan iptal ücreti 1.000 EURO dahi talep edilemeye- cekti. Yani 21/12/2018-28/12/2018 beklemesi, hem davacının yeni yük bulması için davalıdan talepte bulunması ve davalının buna karşı çıkmaması, hem de davacının kendi yeni yük arayışına dayan- maktadır. Davalı ancak 28/12/2018 tarihinde bekleme yapılmaması, bundan davalının sorumlu tutula- mayacağı bildirimi yapmıştır. Bu aşamada zaten 7 gün bekleme olmuştur. Yapılan beklemede hem davacının 21/12/2018 tarihli mailine davalının cevap vermemesi, hem de zaten o dönemde taşınacak yük bulmada büyük zorluk, ayrıca Noel Tatili olması etkilidir.Bu durumda davacının navlundan kaynaklı 1.000 Euro tutarındaki alacak hakkı sabittir. Taşıyıcı dilerse 1/3 ücreti talep etmek, dilerse masraflarını ve tasarruf ettiği olası giderleri navlundan mahsup ile kalan navlun farkını istemek, dilerse 1/3 navlunu istemekte serbesttir. Zira sipariş sırasında yüke uygunluk talep edilmemiş, davacı yan uluslararası eşya taşımaya uygun elverişli bir karayolu taşıtını hazır etmiştir. 1.000 Euro talebi için masraf ya da tasarruf edilen miktar irdelemesi şartı yoktur. Burada davacı seçimlik hakkını 1/3 navlundan yana kullanmıştır.Bundan sonra derhal mi, yoksa 7 gün sonunda mı sözleşmeden cayıldığı önemlidir. İbraz olu- nan delillere göre cayma bildirimi ancak 28/12/2018 tarihinde yapılmıştır.Beklemede davalının maile cevap vermemesi, feshi derhal bildirmemesi, yük bulma çabasının devam etmesi kadar, sürecin notel tatili dönemine isabet etmesi de etkilidir. Bu nedenle hesaplanan 1.400 Euro bekleme ücreti % 50 oranında davalıya, % 50 oranında davacıya yüklenmelidir. Buna göre davalının sorumlu tutulabileceği bekleme ücreti 700,00 Euro olarak hesaplanmıştır.Davacının söz konusu taşıma sözleşmesinin davalı tarafça iptali nedeniyle sarf ettiği masraf ve bekleme ücretine karşılık davalıya 2.400 Euro tutarında fatura düzenlediği ve alacak talebinde bulunduğu, toplanan delillere göre talep edilebilecek miktarın 1.000 Euro navlun + 700 Euro bekleme ücreti olmak üzere toplam 1.700 Euro olarak tespit edildiği anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilip aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, Davanın KISMEN KABULÜNE, 1.700 Euro alacağın faturanın davalı şirkete tebliğ tarihi olan 17/01/2019’dan itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Tek taraflı olarak davalı kusur ve sorumluluk alanından kaynaklanan hususlardan müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Davalı şirketin, 19.12.2018 tarihinde müvekkili şirketten Waldkraiburg/Almanya’dan İzmir/Türkiye’ye taşıma yapılması için araç kiraladığını; müvekkili şirketin, Fransa’da bulunan aracını sadece bu yükleme için davalı şirketin bildirdiği göndericinin Almanya’daki adresine 21.12.2018 tarihinde yüklemenin yapılması için yönlendirdiğini ancak, aracın davalı şirket tarafından bildirilen göndericinin adresine gittiğinde, gönderici firmadan kaynaklı olarak araca yükleme yapılmadığını ve bu taşımanın iptal edildiğini, Davalı şirket tarafından bu taşımanın iptal olması nedeni ile müvekkili şirketin zararını aza indirebilmek için tedarikçileri ile görüşüp müvekkili şirkete başka bir taşıma işi verileceğinin belirtildiğini, bu nedenle de aracın Almanya’da bekletildiğini ancak davalı şirketin tedarikçilerinden yanıt alamadığını ve müvekkili şirkete başka bir taşıma işi de veremediğini,Müvekkili şirketin davalı şirketin talimatı ile Fransa’dan Almanya’ya aracını gönderdiğini, taşıma iptali nedeni ile başka tedarikçiden iş ayarlanacağı belirtilerek aracın bekletildiğini ancak herhangi bir başka tedarikçiden de yükleme alınamadığını; bu nedenle, müvekkili şirketin aracı davalı şirketin talimatı ile boş yere Fransa’dan Almanya’ya gittiğini ve Almanya’da da bekletildiğini; burada geçen süre nedeni ile müvekkili şirket aracının işbu taşımadan önce bulunduğu Fransa’daki adrese gidip orada bulunan yüklerini de taşıyamadığını, Tüm bu hususların yerel mahkeme tarafından incelendiğini ve tespit edildiğini; dosyadan alınan kök bilirkişi raporunda da davada talep ettikleri tüm alacak kalemlerinde haklı olduklarının tespit edildiğini ancak, aynı bilirkişilerden alınan ek raporda bilirkişilerin dosyada hiçbir veri değişmemişken bekleme ücretini hiçbir somut gerekçe belirtmeksizin yarı yarıya indirdiklerini; yerel mahkemenin de eksik inceleme ile karar verdiğini; bu nedenle, işbu davada tümüyle haklı olunmasına karşın, bekleme ücretinde yapılan indirimin ticari teammüllere aykırı olduğunu aynı zamanda hukuka ve hakkaniyete de aykırı olduğunu, Yerel mahkemenin 1.000 Euro navlundan kaynaklı davacının hakkının sabit olduğunu belirttiğini; bu hususu kabul ettiklerini ancak, tarihleri ile birlikte davalıdan kaynaklı sebeple 7 gün bekleme yapıldığının raporlarda tespit edilmesine, kök raporlarında da günlük 200 Euro bekleme ücretinin ticari uygulamaya uygun olduğunu belirtmiş olmasına karşın , ek raporda 7 günlük bekleme ücretini iki tarafa yarı yarıya yüklemesinin ve yerel mahkemenin de bu hususu incelemeden karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu; bu nedenle davanın reddedilen kısmına itiraz ettiklerini ve davalarının kabulüne karar verilmesini arz ve talep ettiklerini, Bekleme ücretine ilişkin olarak %50 kusur paylaşımı yapılmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Dosya içeriğinden de görüleceği üzere; mail yazışmalarından, davacı müvekkili ile davalı arasında daha sözleşme kurulurken yükün, aracın durumunun ve özelliklerinin nasıl olması gerektiği hususunda bir belirleme yapılmadığının anlaşıldığını; yani; davalı şirket tarafından yüke uygunluk talep edilmediğini; dolayısıyla müvekkili şirketin basiretli tacir gibi davranarak uluslararası taşımacılığa uygun bir araç ile göndericinin adresine gittiğini; bu noktada herhangi bir kusurunun söz konusu olmadığını ve birlikte, belirlenen tarihte Almanya’daki gönderici adresinde olması ile yükümlülüğünü yerine getirdiğini ve sorumluluğunun sona erdiğini, Müvekkili şirketin işbu taşıma sözleşmesi nedeni ile yapmış olduğu masrafların ve taşımanın iptali ile uğramış olduğu zararların davalı şirket tarafından kabul edilmiş olduğunu ve bilirkişi raporlarınca da tasdik edildiğini ancak bekleme yapılmasının ve bu sebeple uğranılan zararların kusurunun taraflar arasında paylaştırılmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, avalı şirket ile yapılan işbu taşıma sözleşmesinde taraflarına iletilen araç uygunluk ibaresi olmadığından 19.12.2018 tarihinde müvekkili şirket aracının, malı yüklemek üzere yola çıktığını ancak 21.12.2018 tarihinde yapılması gereken yüklemenin, gönderici şirketin kusuru sebebiyle yapılamadığını; akabinde davalı tarafın, yapılan hatanın farkında olduğunu ve fakat iptal bedeli ödememek için tedarikçi ayarlayabileceğini kendisinin teklif ettiğini ve taşıyıcı müvekkili şirket aracının Almanya’da bekletildiğini; bu hususun bilirkişi raporunda da tespit edildiğini; karşı tarafın kötü niyetle sadece iptal bedeli ödememek adına şirketlerini daha büyük zarara uğrattığını; böyle bir durumda araçlarının çalışma alanların da olmayan Almanya’da beklemeyeceğini, planlanan diğer işler için kullanılabileceğini; dolayısıyla müvekkili şirketin bu noktada herhangi bir kusuru bulunmadığı gibi mağduriyetinin söz konusu olduğunu, Yukarıda da ayrıntılı belirttikleri nedenlerle, davalının müvekkili şirketin maillerine cevap vermemesinin, fesih söz konusu olabilecekken tedarikçi bulabilme vaadiyle feshi derhal bildirmemesi durumlarının, tek taraflı olarak davalının kusur ve sorumluluk alanından kaynaklandığını; davacı müvekkilinin beklemesinin, davalının yönlendirmesi sonucu söz konusu olduğunu, bu hususun mail yazışmalarında da sabit olduğunu; tüm bu hususların dosya kapsamında da tespit edildiğini; bu nedenle müvekkili şirketin beklemesinin bir tercih olduğu tespitinin kanaatlerince yerinde olduğunu; dış faktörlerden dolayı da şirketin sorumlu tutulamayacağı için müvekkillerinin herhangi bir kusurunun olmadığını; kusurun söz konusu olmaması halinde de kusursuz tarafa zararların paylaştırılmasının kanun hükmüne aykırı olacağını; bu nedenler ileri sürülerek bekleme ücreti hesabının %50 oranla davalıya yansıtılarak, bu şekilde hukuka ve hakkaniyete aykırı karar verilmesine itiraz ettiklerini, önceki tüm beyanlarını ve itirazlarını tekrar ettiklerini, İleri sürerek, istinaf taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalarının tümüyle kabülü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.400 Euro’nun faturanın davalı şirkete tebliğinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınarak taraflarına verilmesine, masraf ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkili şirketin dava dışı gönderici … firmasına ait malların Waldkraiburg/Almanya’dan İzmir/Türkiye’ye taşınması için davalı şirket ile anlaşmaya vardığını; davalı şirketin Almanya’da aracı bulunmadığından Fransa’daki tırlarından birini gönderici firmanın adresine yönlendirdiğini beyan ettiğini; söz konusu taşımanın davacı tarafın da dava dilekçesindeki “Ancak, araç davalı şirket tarafından bildirilen göndericinin adresine gittiğinde, gönderici firmadan kaynaklı olarak araca yükleme yapılmamıştır ve taşıma iptal edilmiştir.” ifadeleri ile ikrar ettiği üzere göndericiden kaynaklanan bir sorun sebebi ile iptal edildiğini; taraflar arasında gerçekleşmiş mail yazışmalarından da görüleceği üzere gönderici firma yükleme aşamasına gelindiğinde taşınacak malların hassas olması, arkadan yüklenmeye müsait olmaması ve gelen aracın arkadan yüklemeli kapalı kasa araç olması sebebiyle taşıma talebinde işbu gerekliliği bildirmemesine rağmen yüklemeyi gerçekleştirmediğini, Müvekkili şirket tarafından yüklemenin iptal edildiğinin ve taşıma konusu malın özelliği gereği kapalı kasa bir araca yüklenmeyeceğinin açık ve net bir şekilde aynı gün içerisinde tarihinde davalı şirkete bildirildiğini, İşbu dilekçelerinin ekinde sunulan ve tarafların yetkilileri arasında yapılan yazışmalarda görüleceği üzere 21.12.2018 tarihinde aracın kapalı kasa olması sebebiyle göndericinin malı araca yüklemeyi reddettiğinin açıkça davacı şirkete bildirildiğini, Müvekkili şirket yetkilisi tarafından gönderilen 21.08.2018 tarihli mailde yüklemenin araç tipinden kaynaklı olarak yapılamayacağının açıkça belirtilerek cayma bildiriminde bulunulduğunu; Nitekim söz konusu mailin; “… Bey merhaba. Gönderici ile yüklemenin yapılabilmesi için tüm baskılarımıza rağmen olumlu bir cevap alamadık. Kapalı kasa araç olduğunu atladıklarını ve yükleme yapamayacaklarını ilettiler. Yükleme hassas ve arkadan yükleye müsait değilmiş. Eğerki bugün 1 saat içinde başka tenteli araç bulabilir isek yükleme yapabilirler. Bizleride mağdur etmemek adına göndericiden 2 ocakta yükleme sözü aldık. Yaşanan yanlış anlaşılmadan dolayı özür dileriz” şeklinde olduğunu ve söz konusu yüklemenin gönderilen araç ile yapılamayacağının açıkça ifade edilerek sözleşmenin feshedildiğinin derhal davacı şirkete bildirildiğini, Müvekkili şirketin ihtiyaç duyulan araç türünü açıkça belirtmesine rağmen davalı tarafın gönderici adresine yönlendirdiği aracı bir hafta kadar göndericinin adresinde beklettiğini, müvekkili şirket tarafından aracın taşımaya uygun olmadığı hususu açıkça bildirilmiş olmasına rağmen aracını bekleten davacı şirketin zararının kendi kusurundan kaynaklı olduğunun açıkça ortada olmasına rağmen zararın müvekkili şirket tarafından karşılanmasının hukuka aykırı sonuç doğuracağını, Davacı tarafın, müvekkili şirket tarafından aracın bekletilmesi yönünde hiçbir talimat veya bilgi verilmediği halde kendi inisiyatifi ile aracını belirtilen süre kadar gönderici adresinde beklettiğini; dolayısıyla meydana geldiği iddia edilen masraflardan müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu,Yerel mahkemenin kararında ibraz olunan delillere göre cayma bildiriminin 28.12.2018 tarihinde yapıldığı yönünde değerlendirmede bulunulduğunu; işbu değerlendirmenin eksik incelemeye dayanmakla taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili şirket tarafından planlanan taşıma günü olan 21.08.2018 tarihinde aracın taşımaya elverişli olmaması sebebiyle derhal davacı şirketin bilgilendirildiğini ve sözleşmenin feshedildiğini; ayrıca müvekkili şirketin 28.12.2018 tarihli mailinde söz konusu aracın beklemesi ve araca yük bulunması yönünde de herhangi bir taahhüdün bulunmadığını; hal böyleyken söz konusu aracın 28.12.2018 tarihinden sonra günlerce göndericinin fabrikasında beklemesinin müvekkili şirketin sorumluluğunda olmadığını,Esasen davalı tarafın yükleme iptal olduğunda aracın bulunduğu konumda başka bir taşıma işi bulmaya çalıştığını ancak bulamadığını ve bunun üzerine aracın müvekkili şirket için beklediğini iddia ederek fatura keşide ettiğini, haksız kazanç sağlamaya çalıştığını; müvekkili şirketin yalnızca davalı şirkete iyi niyet ile yardımcı olma gayesi ile aracın taşıyabileceği yeni bir yük bulmaya çalıştığını ancak davacı tarafın iddialarının aksine hiçbir şekilde bu yönde bir taahhüt vermediğini; aracın bekletilmesini de talep etmediğini, Aynı gönderici ile anlaşılan 02.01.2019 tarihli yükleme için tenteli bir aracın gerektiği yükleme gününde açıkça davalı tarafa izah edildiğini ve fabrikanın önünde bir hafta bekletilen aracın sorumluluğunun hiçbir surette müvekkili şirkette olmadığını; bekleme ücreti olarak talep edilen söz konusu tutarın taraflarınca kabul edilmesinin de mümkün olmadığını, Yerel mahkeme tarafından, müvekkili şirketin davacı şirketin aracını bekletmemesi yönünde bir talimatının olması gerektiği şeklinde yapılan yorumun oldukça geniş bir yorum olduğunu; müvekkili şirketin en başta davacı şirkete bekletme yönünde bir talimat vermediğini, “bekletme yapılmaması için bir talimat vermesi”nin beklenemeyeceğini; davacı şirketin maillerine dönüş yapılmamış olmasının da bekletme için bir gerekçe olamayacağından davacının bu yöndeki taleplerinin reddinin gerektiğini, Yerel mahkeme tarafından, TTK m.865/2 gereği bekleme ücretinin ödenmesi gerektiği yönünde tespit yapılmışsa da, Türk Ticaret Kanunu’nun Gönderen tarafından fesih başlıklı 865. Maddesi’nin; “Gönderen taşıma sözleşmesini her zaman feshedebilir. (2) Gönderen sözleşmeyi feshederse, taşıyıcı; a) Kararlaştırılan taşıma ücreti ile bekleme ücretinden ve tazmini gereken giderlerden, sözleşmenin feshi sonucunda tasarruf ettiği giderlerin veya başka bir şekilde elde ettiği veya kötüniyetli olarak elde etmeyi ihmal ettiği menfaatlerin indirilmesiyle kalan tutarı veya b) Kararlaştırılan taşıma ücretinin üçte birini, İsteyebilir. Taşıma sözleşmesinin feshi, taşıyıcının riziko alanına giren bir sebepten kaynaklanmışsa, bu fıkranın (b) bendi uyarınca bir istem ileri sürülemeyeceği gibi, sözleşmenin ifasında gönderenin menfaati yoksa, taşıyıcının bu fıkranın (a) bendinden doğan istem hakkı da düşer.” hükmünü içerdiğini, Taşıma sözleşmesinin feshinde, taşıyıcıdan kaynaklanan sebeplerle veya sözleşmenin ifasında gönderenin menfaati yoksa taşıyıcının herhangi bir istem hakkının bulunmayacağını,Yine, bekleme ücretini düzenleyen Türk Ticaret Kanunu’nun 863/3. Maddesi’nde; “(3) Taşıyıcı, sözleşme hükümlerine dayanarak veya kendi risk alanından kaynaklanmayan nedenlerle makul yükleme veya boşaltma süresinden daha fazla beklerse, bekleme ücreti olarak uygun bir ücrete hak kazanır.” şeklinde düzenlendiğini, Dava konusu olayda, taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığını; makul yükleme ve boşaltma süresinin de taşıma iptal edildiğinden kaynaklı hiçbir şekilde aşılmadığını; yüklemenin gerçekleştirilmesi gereken günde taşımanın iptal olacağının gönderici tarafından bildirildiğini ve derhal davacı tarafa bu hususta bilgi verildiğini; bu itibarla davacı tarafın bekleme ücreti taleplerinin hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, Yerel mahkeme tarafından, davacı tarafın bekleme ücreti dışında masraf olarak talep ettiği bedelin bilirkişiler tarafından incelenmediğini ve davacının talebi dışındaki bir tazminatı talep edebileceğine dair hesaplama yapılan ve eksik inceleme içeren raporun hükme esas alındığını, Davacı tarafın masraf olarak 1.000,00 EURO talep etmekteyse de bu talebini de somut delillerle destekleyemediğini; tamamen soyut iddialardan kaynaklanan işbu talebin kabul edilerek müvekkili Şirket’ten tahsil edilmesinin mümkün olmadığını; karşı tarafın fahiş ve doğruluğu teyide muhtaç masraf bedelini müvekkili şirkete fatura ettiğini; dolayısıyla dayanağı belirtilmeyen masraf talebinin taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, Hiçbir şekilde davacının diğer taleplerini kabul ettikleri anlamına gelmemek kaydıyla, Bilirkişi Heyeti tarafından yapıldığı iddia edilen bu masraf kalemlerinin incelenmediğini; davacının beyanları esas alınarak zararın doğduğunun kabul edildiğini; oysaki, davacının masraflarını delillendirmediğini, kötü niyetli olarak kendi kusurundan kaynaklanan zararını müvekkili şirketten tahsil etmeye çalıştığını; tüm itirazlarına rağmen yerel mahkeme tarafından da denetime elverişli yeni bir rapor alınmayarak eksik ve hatalı inceleme içeren bilirkişi raporu hükmünün esas alındığını, Yerel mahkeme tarafından her ne kadar davacının seçimlik hakkını kullanmak suretiyle, 1/3 navlundan yana bir seçim yaptığı kabul edilerek 1.000,00 Euro talep etmesinin hukuki dayanağından bahsedilmekteyse de, davacı tarafın dava dilekçesinde de açıkça belirttiği üzere masraflarını talep ettiğini; davacının bir seçimlik hak kullandığından bahisle yapılan tazminat hesaplamasının herhangi bir dayanağının bulunmadığını, eksik ve hatalı inceleme içeren bilirkişi raporunun da hükme esas alınmasının açıkça bozma nedeni olduğunu,İleri sürerek; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, avukatlık ücreti ile her türlü yargılama harç ve giderini davacı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; akdi taşıyıcı davalı ile fiili taşıyıcı davacı arasındaki alt taşıma sözleşmesine konu taşımanın, gönderici tarafından taşımanın iptal edilmesi sonucu gerçekleşmemesi nedeniyle ortaya çıktığı iddia olunan masrafların ve bekleme ücretinin tahsili istemine ilişkindir.Davacı yan; davalı müşterisi olan Almanya’da mukim dava dışı şirkete ait emtianın Almanya İzmir arası taşıma işinin gerçekleştirilmesi amacıyla tarafların anlaştıklarını, anlaşma uyarınca aracın Fransa’dan, Almanya’da bulunan yüklemenin yapılacağı gönderici adresinde 21/12/2018 tarihinde hazır edildiğini, ancak dava dışı göndericiden kaynaklanan sebeplerle yüklemenin ve taşımanın gerçekleşmediğini, davalının Fransa’dan Almanya’ya giden araç için başka yük bulacağını beyan ettiğini, bu nedenle aracın Almanya’da bekletildiğini, ancak davalının başka tedarikçilerden yük bulamadığını, yedi günlük bekleme süresi için 1.400,00-TL bekleme ücreti talep edildiğini, ayrıca aracın Fransa Almanya arası gidiş dönüş sürecinde ortaya çıkan yakıt gideri, otoban ücreti, sürücüye verilen bekleme ücreti gibi masraflarının ortaya çıktığını, bunlar için de, daha fazla masraf olmasına rağmen 1.000,00-Euro talep edildiğini, toplam 2.400,00-Euro’luk faturanın davacı tarafça kabul edilmemesi ve ödenmemesi nedeniyle dava açıldığını ileri sürmüştür. Davalı yan, 21/12/2018 tarihinde davacıya, göndericinin aracın yüke uygun olmadığı gerekçesiyle taşımayı iptal ettiğinin bildirildiğini, davacıya başka yük bulunacağın dair taahhütte bulunulmadığı gibi, bekleme talimatı da verilmediğini, davacıya taraflar arasındaki uzun süreli ticari ilişkiye istinaden iptal olunan yük yerine yeni bir yük bulması hususunda iyi niyetle yardımcı olunmaya çalışıldığını, esasen davacının yükleme iptal olduğunda aracın bulunduğu konumda başka bir taşıma işi bulmaya çalıştığını ancak bulamadığını ve bunun üzerine aracının müvekkili şirket için beklediğini iddia ederek fatura keşide ettiğini, davacının kendi inisiyatifi ile yaptığı beklemeden ötürü davalıdan ücret talep edemeyeceğini, yine yapılan masrafların da ıspata muhtaç olduğunu savunmuştur. Mahkemece; davacının iptal olan taşıma nedeniyle 1/3 oranında 1.000,00-Euro navlun ücretine hak kazandığı, beklemenin her iki taraftan kaynaklanan sebeplerle gerçekleştiği, davacının talep ettiği bekleme ücretinin yarısına hak kazanabileceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 1.700,00-Euro’nun davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dava konusu gerçekleşmeyen taşımanın Almanya İzmir arası olduğu tarafların da kabulünde olup, CMR Konvansiyonu’nun 1. Maddesi uyarınca uyuşmazlık Konvansiyon’a, tabi olmakla birlikte anılan uluslararası sözleşmede taşıma sözleşmenin iptaline ilişkin hüküm bulunmamaktadır. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme mevcut değildir. Taşıyıcının esas iş yerinin bulunduğu ülkenin Türkiye olması, boşaltmanın yapılacağı öngörülen ülkenin de Türkiye olması nedeniyle MÖHUK’un 29/2 fıkrası uyarınca uyuşmazlığa Türk Hukuku uygulanacaktır. Somut olayda; davalının dava dışı gönderenin taşıma işi için, davacıdan alt taşıma talep ettiği, gönderen tarafından, taşımayı yapacak aracın özelliklerine ve uygunluğuna ilişkin daha önce bir talepte bulunulmadığı, araç yükleme yerine gittiğinde, gönderenin kapalı kasa aracın yüke uygun olmadığı gerekçesi ile taşımayı iptal ettiği uyuşmazlık konusu değildir.TTK’nun 865/1 fıkrası uyarınca gönderen sözleşmeyi her zaman feshedebilir. Maddenin ikinci fıkrası uyarınca ” Gönderen sözleşmeyi feshederse, taşıyıcı;a) Kararlaştırılan taşıma ücreti ile bekleme ücretinden ve tazmini gereken giderlerden, sözleşmenin feshi sonucunda tasarruf ettiği giderlerin veya başka bir şekilde elde ettiği veya kötüniyetli olarak elde etmeyi ihmal ettiği menfaatlerin indirilmesiyle kalan tutarı veyab) Kararlaştırılan taşıma ücretinin üçte birini,isteyebilir. Taşıma sözleşmesinin feshi, taşıyıcının riziko alanına giren bir sebepten kaynaklanmışsa, bu fıkranın (b) bendi uyarınca bir istem ileri sürülemeyeceği gibi, sözleşmenin ifasında gönderenin menfaati yoksa, taşıyıcının bu fıkranın (a) bendinden doğan istem hakkı da düşer.” Somut olayda; dava dışı gönderenin taşıtmak istediği yükün özelliklerine uygun araçla ilgili taşıma öncesi herhangi bir talepte bulunmadığı, davalı akdi taşıyıcının talebi üzerine davacının yükleme adresine kapalı kasa tır gönderdiği, gönderenin taşınacak eşyanın hassas olması ve arkadan yükleme yapılamayacak olması nedeniyle taşımadan vazgeçtiği davacı ve davalının kabulünde olup, taşımanın, davacı fiili taşıyıcının riziko alanından kaynaklanmayan bir sebeple feshedildiği anlaşılmaktadır. Davacı dava dilekçesinde bekleme ücreti ve taşımanın gerçekleştirilmemesi nedeniyle aracın Fransa Almanya arası gidiş dönüşü kapsamında yaptığı masrafları talep ettiği açık olup, davacı seçimlik hakkını TTK’nun 865/2 fıkrasının a bendinden yana kullanmış, ancak taşıma ücretini değil, yalnızca bekleme ücreti ile tazmini gereken giderleri talep etmiştir. Hükmün a ve b bendinde düzenlenen kalemlerin birlikte talep edilmesi mümkün olmayıp, taşıyıcı birini seçmek durumundadır. Mahkemece çözülmesi gereken uyuşmazlık; davacının davalıdan bekleme ücreti talep edip edemeyeceği, yedi günlük beklemenin, yeni bir taşıma sözleşmesi yapılacağından bahisle davalının talimatı ile gerçekleşip gerçekleşmediği, yine davacının taşımanın gerçekleştirilmemesi nedeniyle yaptığı masrafların neler olduğu, bunların tazminin gerekip gerekmediği yönündedir. Mahkemece, hem bekleme ücretine hükmedilmiş, hem de davacı seçimlik hakkını TTK’nun 865/2-a bendinden yana kullanmış olmasına rağmen, HMK’nun 26 maddesinde ifadesini bulan talebe bağlılık ilkesine aykırı şekilde, hükmün b fıkrasındaki, taşıma ücretinin 1/3’üne hükmedilmiştir. Dava dilekçesi ekinde; davacının yaptığını belirtiği yakıt, otoban ücreti gibi masraflara ilişkin bir kısım deliller sunulmuş olmasına rağmen bunların yabancı dilde ve okunaklı olmadıkları, mahkemece alınan kök ve ek bilirkişi raporlarında; davacının iddia ettiği masrafların varlığı ve miktarına ilişkin hiçbir değerlendirme yapılmadığı, ek raporda ise davacının talep ettiği 1.000,00-Euro masrafın TTK’nun 865/2 fıkrasının b bendinde belirlen navlunun 1/3’ü olduğu belirtilerek başka değerlendirme yapılmadığı, davalı yanca hem kök hem de ek bilirkişi raporuna karşı bekleme ücretine yönelik itirazlar yanında, davacının iddia ettiği masraflara ilişkin inceleme yapılmamış olmasına da itiraz edildiği, itirazların bilirkişi raporlarında karşılanmadığı gibi, mahkemece de değerlendirilmediği tespit edilmiştir. Mahkemece, dava dilekçesi ekinde sunulan masraflara ilişkin delillerin tercümeleri dosyaya kazandırılarak, davalı yanın itirazlarını karşılar şekilde bilirkişi heyetinden ek rapor alınması gerekirken, davacı talebine de aykırı olarak ve TTK’nun 865/2 fıkrasının a ve b bentlerindeki kalemlerin birlikte talep edilemeyeceği gözden kaçırılarak yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalı olmuş, davalı yanın bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde bulunmuştur. HMK.nın (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, kaldırma sebebine göre davacı ve davalı vekillerinin sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih ve 2019/439 Esas – 2020/426 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, taraf vekilleri tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.