Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1513 E. 2022/1619 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1513
KARAR NO: 2022/1619
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/02/2020
DOSYA NUMARASI: 2016/1042 Esas 2020/115 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 10/11/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı arasında 17/08/2015 tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşme gereği 1 adet MR cihazının 285.000 USD + DV karşılığında davalıya satıldığını ve teslim edildiğini, müvekkilinin davalı şirketten 122.800 USD bakiya alacağının olduğunu, davalı yanca ödeme yapılmadığını, bunun üzerine davalı hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itirazında haksız olduğunu beyanla davalının icra takibine itirazlarının iptaline, takibe devam edilmesine, % 20 den az olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan edimlerin davacı tarafından tam olarak yerine getirilmediğini, sözleşmeyle kararlaştırılan ürünün tam ve sözleşmeye uygun tesliminin sağlanmadığını, ürünün modeli sözleşmeye aykırı olarak eski olduğu gibi bir kısım ürüne ait parçaların noksan olduğunu, davacının teslim ettiği modeli itibariyle eski ve eksik ürünün raiç bedeli kadar davacıya 185.000 USD ödeme yapıldığını, pek çok ihtara rağmen davacının üründeki noksanlıkları gidermediğini, davacı tarafın eksik ve ayıplı mal verdiğini ve bunun bedelini aldığını bildiği halde haksız olarak icra takibine başvurduğunu, davalının da haklı olarak icra takibine itiraz ettiğini, davalının kötü niyetli olmadığını, aldığı MR’ın cari bedelini ödediğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla da davacı yanca istenen bedelin yargılamaya muhtaç olduğunu, bu nedenle icra inkar tazminatının koşullarının oluşmadığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 04/02/2020 tarih ve 2016/1042 Esas – 2020/115 Karar sayılı kararı ile; “…Yapılan yargılama, toplanan deliller, dosya kapsamına ve hükme esas alınan bilirkişi raporlarına göre, yanlar arasında 17/08/2015 tarihli MR cihaz satış sözleşmesi ile … marka, … model … seri no lu MR cihazının davacı tarafından davalıya 285.000 USD ve KDV karşılığında satışının kararlaştırıldığı, dosyada mevcut faturadan ve tarafların iddia ve beyanlarından açıkça anlaşılacağı üzere ürünün davalıya teslim edildiği, davalının 185.000 USD ödeme yaptığı, sözleşmeden kaynaklanan ürünün bedelinin geri kalan miktarını ödemediği, davacı tarafından teslim edilen cihazın 2003 yılında üretildiği, 2006 yılında güncellenerek … modele, 2010 yılında ise … modele güncellendiği, hal böyle olunca da cihazın 2010 model olduğu (zira ürünün modelini üretildiği tarih değil cihazın işletimini sağlayan yazılımın güncellendiği tarihi belirlemektedir) dolayısıyla da davalı tarafın ürünün sözleşmede kararlaştırılan ürün modelinden eski olduğu iddiasının yerinde olmadığı, yine bilirkişi kurulu raporunda açıklandığı üzere, GE firmasınca verilen parça listesine göre üründe ayıp ve eksiğin bulunmadığı, ürünün çalışır vaziyette olduğu, davalının ürünün eksik ve ayıplı teslim edildiği iddiasının bu suretle yerinde olmadığı, neticede davalının davacıya sözleşme bedelinden eksik ödenen miktar kadar borçlu olduğu ve bu miktarında takip talebinde ki asıl alacak olduğu, davalının temerrüdünün söz konusu olmaması (bu hususta ispat yoktur) nedeniyle davacının icra takibinde ki 8101 USD işlemiş faiz isteminin yerinde olmadığı sonucuna ve vicdani kanaatine varılarak aşağıda ki karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile davacının davasının kısmen kabulüne, davalının İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı takip dosyasında ki itirazlarının 122.800 USD yönünden iptaline, takibe takipteki diğer koşullarla devam edilmesine, davacının fazlaya dair isteminin reddine, alacak likit olmadığından bu suretle koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından katılma yolu ile olmak üzere her iki taraf vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesi ile; Mahkemece hüküm altına alınan alacak likit olduğundan icra inkar tazminatının reddi kararının yerinde olmadığını, takip ve dava konusu esas alacak yabancı para alacağı olmakla birlikte bu alacağın, tutar itibariyle sözleşmede açıkça belirtilen satış bedelinden davalının yaptığı ödeme neticesinde bakiye kalan tutar olduğunu, satış bedeline istinaden fatura gönderildiğini ve faturanın kabul edildiğini, karşılığında davalı tarafından tutarı belirli kısmi ödemede bulunulduğunu, tarafların cari hesap kayıtlarında da bu durumun açıkça görülmekte olduğunu, bu doğrultuda alacağın belirlenebilir ve likit olduğu görüldüğünden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, yerleşik uygulamaya göre yabancı para alacaklarına icra inkar tazminatının takip tarihindeki TCMB kuru üzerinden hükmedilmesi gerekirken icra inkar tazminatı talebinin reddi kararının hatalı olduğunu, bu nedenle yerel mahkeme kararının icra inkar tazminatı hükmü yönünden ortadan kaldırılarak asıl alacak tutarı üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini, takipten önce işlemiş faizin reddi kararının isabetsiz olduğunu, dava konusu ticari mal satımı olup TTK madde 1530/2-3 uyarınca sözleşmede belirtilen vade tarihi itibariyle davalının temerrüde düştüğünü ve temerrüt faizinin işlemeye başladığını, bu durumda ödemenin sözleşme uyarınca cihazın demonte edilmesinden itibaren 2 gün içerisinde yapılması gerekmekte iken yapılmaması nedeniyle teslim tutanağında belirtilen 28.05.2015 tarihinden iki gün geçmesiyle temerrüt tarihinin 31.05.2015 olduğunu, bu tarihten takip tarihi olan 28.07.2016 tarihine kadar 122.800 USD esas alacağa TTK madde 1530 ve 3095 Sayılı Kanun madde 4/a uyarınca faiz işleyecek olup; faiz oranının ekli TCMB Elektronik Veri Dağıtım Sistemi istatistiklerinde görülen kamu bankalarınca uygulanan 1 yıla kadar vadeli USD en yüksek mevduat faiz oranları olduğunu, buna göre takip öncesi işlemiş faiz tutarının 31.05.2015-30.05.2016 tarih aralığı için 122.800 * 0,0325 = 3.991 USD ve 31.05.2016-28.07.2016 tarih aralığı için 122.800 * 0,0275 / 365 * 58 = 536,62 USD tutarında olup netice olarak toplam takip öncesi işlemiş faizin 4.527,62 USD olarak hesaplandığını, bu nedenle takip öncesindeki işlemiş faiz taleplerinin reddine ilişkin yerel mahkeme hüküm fıkrasının ortadan kaldırılarak faiz yönünden de itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep ettiklerini beyanla yerel mahkeme kararının faiz ve icra inkar tazminatı yönünden kaldırılması ve düzeltilerek karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; davacının müvekkilinden alacak talebiyle başlattığı İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali için açılan davanın yapılan yargılaması sonucunda müvekkilin 122.800 USD yönünden itirazının iptaline, faiz ve icra inkar tazminatı talepleri yönünden istemin reddine karar verildiğini, verilen kararın itirazın iptaline karar verilmesi yönünden usul ve yasaya uygun olmayan, mevcut delillerin değerlendirilmemesi sonucunda yanlış kurulan bir hüküm olduğunu, müvekkili ile davacı arasında imzalan 17.08.2015 tarihli sözleşme ile davacının müvekkiline … (…) marka, … model, … seri no’lu MR cihazını 285.000 USD+KDV karşılığında satmayı kabul ve taahhüt ettiğini, müvekkili tarafından davacıya 185.000 USD ödeme yapıldığını, bakiye bedelin malın sözleşmede taahhüt edilen mal olmadığı, ayıplı ve eksikli olduğunun ortaya çıkması sonucunda ödenmediğini, davacının sözleşmede 2006 model cihaz satmayı kabul ve taahhüt etmiş olmasına rağmen müvekkiline 2003 model cihaz teslim ettiğini, bu hususun yargılama sırasında yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda da sabit olduğunu, davacının satılan malın esaslı unsurunda müvekkilini yanılttığını, alenen eski mal teslimi gerçekleştirdiğini, yerel mahkemenin yaptırdığı bilirkişi incelemelerine istinaden makinenin 2003 yılında üretildiği, 2006 yılında ve 2010 yıllarında güncellendiği, ürünün modelini üretildiği yıl değil güncellendiği yılın belirlediği, bu haliyle müvekkilinin iddiasının yerinde olmadığı gerekçesi ile davayı kabul ettiğini, mahkemenin bu gerekçesine katılmanın imkansız olduğunu, bir malın üretildiği yıl neyse o makinenin yaşı ve modelinin üretildiği yılı o olduğunu, yoksa güncellendiği yılın makinenin yaşını ve modelini değiştirmeyeceğini, müvekkilinin bu cihazı % 95 sahibi olarak açtığı … A.Ş. için aldığını ve bu cihaza dayalı olarak sahibi bulunduğu şirket adına İzmir … Hastanesi’nin açtığı ihaleye katılmak için başvurduğunu, ancak cihazın yaşının 10 yaştan büyük olduğu gerekçesi ile bu ihaleye katılamadığını, Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün tıbbi cihazlarla ilgili mal ve hizmet alımına dair yayınladıkları genelgeler incelendiğinde cihaz yaşının 10 yılı geçmemesi koşulunun ileri sürülmekte olduğunu, müvekkilinin satılan cihazın yaşının söylenenden büyük olması sebebiyle ihaleye katılamadığını, kazanç kaybına uğradığını, bunun ötesinde satılan cihazda 2. konsolun olması gerekirken bunun da gönderilmediğini, oysa tanıtım yapılırken bu cihaz ile birlikte tanıtıldığını, gönderilmediği görülünce davacı firmanın bu konsolu kendilerinin kullandıklarını, …den yenisini sipariş ettiklerini, gelince göndereceklerini bildirdiklerini, bu cihaz ile meme ve beyin spektroskobi tetkiki çekildikten sonra raporlanabilmesi için 2. konsolun varlığının şart olduğunu, bu eksiğin giderilmesi konusunda defalarca davacı şirket ile görüşüldüğünü, ancak sürekli oyalama taktiği içerisinde bulunulduğunu, yine nöro paketinin içide bazı eksiklikler bulunduğunu, coillerin tam olmadığını, müvekkilinin devam eden süreçte girdiği ekonomik darboğaz sebebiyle konkordato talebiyle dava açtığını ve İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesi Başkanlığının 2019/254 E.,2020/173 K.sayılı kararıyla konkordatosunun tasdik edildiğini beyanla İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1042 E – 2020/115 K sayılı ve 04/02/2020 günlü kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir.Davacı taraf İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine, 19.08.2015 tarihli alacak açıklaması ile 122.800 USD asıl alacak ve 8.101 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 130.901 USD alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatmış, davalının süresi içerisinde yaptığı itiraz üzerine takip durmuş ve eldeki dava açılmıştır. Davacı taraflar arasındaki satım sözleşmesine konu MR cihazının eksiksiz olarak teslim edildiğini ve fakat bakiye alacağın ödenmediğini, davalı taraf ise cihazın modelinin sözleşmeye aykırı olarak eski tarihli olduğunu ve bir kısım parçalarının teslim edilmediğini, bu nedenle kalan bedeli ödemediklerini beyanla davanın reddini savunmuş, Mahkemece asıl alacak yönünden davalının takibe itirazının haksız olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ve alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. Davalı tarafın istinaf başvurusunun incelenmesinde; dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, davalı tarafça ileri sürülen sözleşme konusu MR cihazının modelinin eski ve bir kısım parçalarının eksik olduğu yönündeki tüm istinaf sebeplerinin yargılama aşamasında sunulan cevap, itiraz ve beyan dilekçeleri ile de ileri sürüldüğü ve alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında cihazın sözleşmeye uygun olduğu, eksik parçasının olmadığının tespit edildiği, kaldı ki davacının model düşüklüğü ile eksik parça iddiasının açık ayıp niteliğinde olduğu, Türk Ticaret Kanunu’nun 23/1-c maddesi uyarınca ticari alım satımlarda satılanda bulunan ayıp açık ayıp niteliğinde ise alıcının teslim tarihinden itibaren 2 ve 8 günlük süreler içerisinde satıcıya bildirimde bulunması gerektiği, dava konusu cihazın davalı tarafa 28.08.2015 tarihinde teslim edildiği ve bu tarihten itibaren davalı tarafından davacıya TTK’nın 18/3. maddesinde düzenlendiği şekilde ayıp ihbarında bulunulmadığı, bir kısım ödemenin yapıldığı ve cihazın kullanılmaya devam edildiği, dolayısıyla ayıbın ispatı halinde dahi ayıptan doğan bedelden indirim hakkının kullanılamayacağı anlaşıldığından davalı vekilince ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Davacı tarafın istinaf başvurusunun incelenmesinde; taraflar arasında imzalanan sözleşmede MR cihaz bedelinin 10.000 USD’lik kısmının en geç 19.08.2015 tarihine kadar, kalan 275.000 USD + KDV’lik kısmının ise cihazın alıcı tarafından demonte edilerek davacıdan yüklenmesini takiben 2 gün içinde ödeneceği kabul edilerek bir vade belirlendiği, davalı çalışanı tarafından imzalanan teslim tutanağı uyarınca cihazın davalı tarafından 28.08.2015 tarihinde teslim alındığı ve 2 gün sonrası olan 21.05.2015 tarihi itibariyle borç ödenmediğinden ihtara gerek olmaksızın davalının temerrüde düşmüş olduğu, buna göre 122.800 USD esas alacağa TTK madde 1530 ve 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca faiz işletilerek (31.05.2015-30.05.2016 tarih aralığı için 122.800 * 0,0325 = 3.991 USD ve 31.05.2016-28.07.2016 tarih aralığı için 122.800 * 0,0275 / 365 * 58 = 536,62 USD) toplam 4.527,62 USD takip öncesi faize de hükmedilmesinin gerektiği, yine her ne kadar davalı tarafından cihazın ayıplı olduğu iddia edilmiş ve Mahkemece bu yönde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de, cihaz bedelinin sözleşme ile açıkça belirlendiği, fatura edildiği, bir kısmının ödendiği ve davalı tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunularak ayıptan doğan haklar da kullanılmamış olduğundan takip ve dava konusu alacağın miktarının yargılama gerektirmediği, likit olduğu anlaşıldığından davacı lehine kabul edilen USD alacağın takip tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden Türk Lirası’na çevrilmesi ile %20’si olarak hesaplanan 77.073,95 TL icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, Mahkemece takipten önce temerrüdün gerçekleşmediği ve alacağın likit olmadığı gerekçeleri ile işlemiş faiz ve icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu sebeplerle davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, B-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/02/2020 tarih ve 2016/1042 Esas – 2020/115 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; 1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davalının İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı takip dosyasındaki itirazının asıl alacak 122.800 USD, işlemiş faiz 4.527,62 USD olmak üzere toplam 127.327,62 USD yönünden iptali ile takibe takipteki diğer koşullarla devam edilmesine, fazlaya dair istemin reddine, 2-Hüküm altına alınan 385.369,78 TL alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 77.073,95 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 26.859,53 TL ilam harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 4.920,98 TL’nin mahsubu ile bakiye 21.938,55 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 4.954,48 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edildiği anlaşılan 7.755,85 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre ( dava % 97 kabul ) hesap ve takdir edilen 7.523,18 TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 6-İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından sarf edildiği anlaşılan 2.221,80 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre ( dava %3 ret ) hesap ve takdir edilen 66,66 TL’ sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına, 7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dava tarihindeki efektif satış kuru üzerinden ve dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 58.048,06 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dava tarihindeki efektif satış kuru üzerinden ve dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN:10-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 6.477,00 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 11-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 12-Dairemiz karar tarihi itibariyle ve Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 26.859,53 TL istinaf karar harcından, istinaf aşamasında davalı tarafından peşin olarak yatırılan 6.477,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 20.382,53 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 13-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 31,5 TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gidiş – dönüş masrafı olmak üzere; toplam 180,1 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 14-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen yargılama giderinin kendi uhdesinde bırakılmasına, 15-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 10/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.