Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/151 E. 2022/259 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/151
KARAR NO: 2022/259
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/05/2019
DOSYA NUMARASI: 2017/943 Esas – 2019/538 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 23/02/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı … arasında 01/12/2009 tarihli acente sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin bu sözleşmeye istinaden davalı şirkete ait biletlerin satışını yaptığını, yurt dışı uçak biletlerinin de satışı için diğer davalı … ile müvekkili şirket arasında sözleşme bulunduğunu, yurt dışı biletlerin satış ve tahsilatının … üzerinden gerçekleştirildiğini, …’nin yurt dışı bilet satışlarının bazılarının … üzerinden tahsil edildiğini, davaya konu olaydaki bilet satışlarının da bu türden satışlar olduğunu, belirtilen bazı satışlardan müvekkiline ceza uygulayan …’nin bu tahsilatları … üzerinden sağladığını, 5.878 TL bedelli 3 adet faturanın tahsili için …’nin fatura düzenlendiğini, diğer bedeller için de … üzerinden fatura tanzim edildiğini, müvekkili şirketin eski çalışanı …’ın şirkette çalıştığı dönemde gerçekleştirdiği usulsüz işlemler nedeniyle … ve … tarafından cezai yaptırım uygulandığını, cezai yaptırımlar gereği düzenlenen faturaların ödenmemesi durumunda anlaşmaları iptal edileceğinden müvekkilinin bu bedelleri ödediğini, olay gerçekleştikten sonra …’ın 08/11/2016 tarihinde işten çıkartıldığını, …’ın hâla şirket çalışanıymış gibi 2017 Nisan ve Mayıs aylarında mil hesapları üzerinden bilet satışları yaptığını, bu işlemlerden müvekkilinin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, haksız ödenen bedellerin iadesinin talep edildiğini, ancak bir cevap alınamadığını belirterek, 97.363,42 TL ve 54.410,07 TL tutarındaki 2 adet fatura bedeli ile haksız yere düzenlenip ödemesi alınan her biri 5.878 TL bedelli toplam 17.634 TL’den 169.407,49 TL’nin davalıların sebepsiz zenginleşmesine neden olduğundan dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili 27/11/2017 tarihli dilekçesi ile davalılardan … Birliği aleyhine açtığı davadan feragat etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı şirket arasında 01/12/2009 tarihli … Yurt İçi Yetkili Yolcu Bileti Satış Acenteliği Sözleşmesi düzenlendiğini, bu sözleşmeye göre acentenin çalışanlarının milleri ile düzenlenen biletlerin para karşılığı 3. kişilere satılamayacağı, çalışanların ödül biletleri para karşılığı başka kişilere kullandırması durumunda acentenin biletin düzenlendiği parkurun en yüksek ücretini bildirimden itibaren en geç 3 gün içinde …’ye ödeyeceğinin düzenlendiğini, davacının personellerinin kredi kartı alışverişlerinden ve acentenin satış ve rezervasyon sistemi üzerinden edindikleri yolcu bilgilerini usulsüz şekilde kullanarak, yolcuların uçuşlarından doğan milleri kendi hesaplarına işlemek suretiyle kazanılan millerle, 3. kişiler adına defalarca usulsüz ödül bilet düzenlediklerinin belge ile sabit olduğunu, bu usulsüz işlemlerin ihtara rağmen tekrarlanmasının üzerine acenteye ceza uygulandığını, davacı acente personelleri … ve … tarafından … programının ihlal edilerek oluşturulan hesaplar üzerinden haksız ve usulsüz mil kullanımı, mil harcaması, rezervasyonlara aracılık ettiği kişilerin millerinin başka hesaplara işlenmesi, kendi aralarında ve başka acentelerin kontrolündeki hesaplara mil transferi, usulsüz millerle düzenlenen biletlerin yolculara para ile satılması olmak üzere sadakat programlarına aykırı bir çok usulsüzlük gerçekleştirildiğini, bu usulsüzlüklerin ilk olarak … istasyonundan 3 adet ödül biletin para karşılığı satıldığının tespiti ile ortaya çıkarıldığını, BK 66 maddesi gereğince davacının adam çalıştıran sorumluluğu söz konusu olduğundan usulsüz işlemler nedeniyle düzenlenen cezalardan davacının sorumlu olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 06/05/2019 tarih ve 2017/943 Esas – 2019/538 Karar sayılı kararı ile; “….Davalı …’nin acenteden ayrılan …’a ait milleri 25/08/2015, 27/08/2016, 29/09/2016, 29/01/2017 tarihlerinde kendi hesabına devrettiği, bu nedenle usulsüzlükte bulunduğu anlaşıldığından en yüksek tutarlı 2 fatura için düzenlenen bilet parkurunun en yüksek tutarının 10 katı ceza ile arttırılmış hali davacıya fatura edildiği, davacı tarafından usulsüz düzenlenen bu biletlerin paralarını talep etmiş ve davacı tarafça ilgili tutarlar ödenmiştir. Acentenin eski çalışanlarından …’ın 08/11/2016 tarihinde işten ayrılmasına rağmen 30/01/2017 tarihinde bilet düzenlediği belirlenmiş olup işten çıkarılmış olan personelin bilet düzenleme sistemine ulaşımını engellemesi gerekirken söz konusu acentenin bu kapsamda sorumluluğunu yerine getirmediği anlaşıldığından davacının adam çalıştıranın kusursuz sorumluluğu nedeniyle davalı … tarafından kesilen cezaları ödemek zorunda olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davanın seyri esnasında, davalılardan … Birliği’ne karşı ikame ettikleri davadan feragat etmeleri nedeniyle, yerel mahkeme kararının yalnızca kendileri ile diğer davalı şirket olan … A.O. hakkında tesis edildiğini, mahkeme kararının haksız ve hukuksuz olduğunu, Müvekkili şirket yönetiminin, İstanbul Anadolu 10 Sulh Ceza Hakimliği 17.11.2015 tarih 2015/2903 D. İş sayılı kararı ile kayyımlara devredildiğini, sonrasında ise 677 Sayılı KHK ile 22.11.2016 tarihinde TMSF’ ye devredildiğini, Davalının iç düzenlemelerini sözleşme hükmü gibi kabul etmenin hatalı olduğunu, davalı … A.O.’nun müvekkiline isnat ettiği sözleşmeye aykırı hereketin, Acentelik Sözleşmesi’nin eki olarak düzenlenen EK-1 no’lu sözleşmenin 3 maddesinde; sözleşmeye aykırı işlemlerin yaptırımının ise sözleşmenin 5. Maddesinde “ilgili ödül biletin düzenlendiği parkurun en yüksek ücretinin ödenmesi..” denilmek suretiyle belirlendiğini, davalı yan tarafından bahsedilen prosedürün ise, sözleşme olmadığı gibi sözleşme eki de olmadığını, ancak davalı …’nin müvekkiline uyguladığı yaptırımın, bundan çok daha yüksek olduğunu, sözleşme ile iki tarafın yükümlendiği edimler ve mutabık olduğu yaptırımlar dışında davalı …’nin kendi iç işleyişinde kullanmak üzere çıkardığı ve müvekkilinin bir onayı ya da mutabakatı olmayan davalının iç düzenleyici işlemine göre müvekkili şirkete uygulanacak ceza tutarının X 10 olarak hesaplanmasının (on ile çarpılması) yani sözleşmede öngörülen yaptırımın on katının müvekkili şirketten talep edilmesinin sözleşmeye aykırı olduğunu, Sözleşmede 6. maddede yer alan “Acente tarafından gerçekleştirilen bütün satışların, …’nin kural ve düzenlemelerine tabi olacağına” ilişkin maddenin, sözleşme dışında ve sözleşmeden bağımsız …’nin kendi içinde belirleyeceği her ceza tutarı ve ceza belirleme biçiminin sözleşmenin diğer tarafına dayatılabileceği anlamı taşımayacağını, ayrıca bu haliyle bu düzenlemenin herhangi bir süre sınırı da taşımayan ve davalı …’nin kendi iç işleyişinden ve kurum içi kurallarından konu ile ilgilisi olmayan üçüncü kişiler üzerinde baskı ve ticari tehdit oluşturabilecek kötü niyetli bir düzenleme olduğunu, bu düzenlemenin hukuk sistemi tarafından korunmasının mümkün olmadığını, Bilirkişi raporunda ve davalı yanın 06.12.2017 havale tarihli dilekçesinde anılan … no’lu prosedür ’ün 6.5.5 maddesine istinaden hazırlanan genel müdür oluru (?) ve bu olura dayanılarak müvekkili şirkete uygulanacak cezanın 10 katına (11 kar arttırılmış) çıkarılmasının da herhangi bir hukuki dayanağı olmadığını, … içinde çıkarılan bir Genel Müdür olurunun müvekkili ile davalı arasındaki sözleşme hükümlerine aykırı şekilde bağlayıcı bir kural gibi uygulanmasının nedeni, eğer “Acente tarafından gerçekleştirilen bütün satışların, …’nin kural ve düzenlemelerine tabi olacağına” dair düzenleme ise, bu noktada davalı …’nin, müvekkili de dahil olmak üzere ticari iş ilişkisinde olduğu her üçüncü kişiyi, esasında tüzel kişiliğin yalnızca bir çalışanından ibaret olan genel müdürünün bireysel kararlarından dahi sorumlu tutabileceğini, müvekkili şirketin imzalanan sözleşmede yer alan ucu açık ve ne dediği tam olarak açıklanamayan, hukuki ihtilafa konu bir madde düzenlemesinden sorumlu tutularak 11 kat ceza miktarı ödemekle mükellef olmaması gerektiğini, bu hususun hakkaniyet ve hukuki koruma gereği olduğunu, mahkemenin bu hususa yönelik ihtilafı çözümlemek yerine, dava dosyasını hatalı bir yönden değerlendirdiğini ve haklı iddialarını reddettiğini, Sözleşme içinde bu prosedüre “…’nin yürürlükteki taşıma kurallarına ve bu satışları düzenleyen …’ce yayınlanan tarifelerde, ücret tarifelerinde, duyurularda yer alan ve diğer şekillerde açıklanan yürürlükteki usul, yönetmelikler ve talimatlara tabidir.” (Sözleşme, Madde 6 ) denilmek suretiyle gönderme yapıldığı iddia ediliyorsa; bunun ancak uyulacak kuralların belirlenmesi bakımından bir gönderme olabileceğini, fakat yaptırımların belirlenmesi anlamında bir gönderme olamayacağını, sözleşme hukuk normları gereği her olaya ait yaptırımın ayrıca belirlenmesi gerektiğini, 01.12.2009 tarihli …no’lu sözleşmede, sözleşmeye aykırı olarak ödül biletlerin satılmasına dair yaptırım ile ilgili olarak “zarardan”(m.2), “… ödül bileti düzenleme yetkisinin geri alınmasından”(m.3), “parkurun en yüksek ücretinin … hesabına yatırılmasından”(m.5), “mevcut sözleşmenin haklı nedenle feshinden”(m.5) söz edildiğini, sözleşmeye aykırı ödül bilet satıldığının kabulü halinde uygulanabilecek yaptırımların bunlar olduğunu ve bunun dışında herhangi bir prosedür ile çok daha ağır başka yaptırımlar uygulanmasının sözleşmeye ve hukuka aykırı olacağını, üstelik bu hususun taraflar arasında düzenlenmiş sözleşme hükümlerine de aykırılık teşkil edeceğini, sözleşme hükümlerini atıl hale getireceğini, çünkü bu hali ile hiçbir hukuk kişisinin davalı … ile herhangi bir sözleşme akdetmesine gerek olmadığını, davalı …’nin, karşı tarafı kendi iç işleyişi ve yönetimi dahilinde aldığı her türlü kuralın, genel müdür oluru, prosedür gibi ucu açık ve sürekli değiştirilebilecek tek taraflı bireysel inisiyatiflerden de sorumlu tutmakta olduğunu, Bilirkişi raporunun, teknik değil hukuksal olduğunu, bilirkişiden beklenenin, ceza gerektiren işlemler var ise bunların kim tarafından hangi teknik usullerle işlendiğinin belirlenmesi olduğunu, ancak bundan sonra müvekkili şirketin üzerine düşen özen yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğine bakılabileceğini, müvekkili tarafından işten çıkarılan kişinin bu işlemleri hangi şifrelerle yaptığı işten çıkmasından sonra şifresinin değiştirip değiştirilmediği, bu işlemlerin nasıl bir program üzerinden gerçekleştirildiği gibi teknik hususların bilinmesine ihtiyaç duyulmakta iken Hukuk Uzmanı ve Havacılık uzmanının sözleşmenin yorumlanmasına dair raporlarını hükme dayanak yapmanın hatalı sonuçlar vereceğini, yukarıda sözünü ettikleri 10 kat ceza ile ilgili fatura kesilmesinin, bilirkişi raporunda değerlendirilmediğini, davalı ile müvekkili şirket arasında akdedilen sözleşmede yer almayan bir yaptırımın müvekkil şirkete dayatılması söz konusu ise, bilirkişi tarafından bunun teknik adımları açıklandıktan sonra sözleşmenin ne şekilde uygulanmasının yasaya uygun olacağını en iyi değerlendirebilecek mercinin mahkeme hakimi olduğunu, bu noktada bilirkişi heyetinin kendisini hakim yerine koyarak sözleşme yorumlaması yaptığını, yine, bilirkişi raporunda “şifrenin müvekkili şirket tarafından kontrol altına tutulmamış olması” kusuru müvekkili şirkete yüklenmiş olmakla birlikte, sözleşmede bunun yaptırımı olan edimlerin hatalı uygulanmış olmasının tespit edilmemiş olmasının da eksiklik olduğunu, somut raporu hazırlayan bilirkişilerin bilgi sistemlerinde yapılan hangi çeşit işlemlerin neleri kullanarak yerine getirildiğini bilebilecek teknik bilirkişiler olmadıklarını, bilirkişilerin, “şifrelerin kontrol altında tutulmamış olması” gibi uzmanlık alanları dışında yer alan bir tespiti herhangi bir gerekçe ve yöntem belirtmeden dile getirdiklerini, ilgili raporun hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, Davada, 1-Ortaya çıkan zararın müvekkili şirketin şifreleri kontrol altında tutmamasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, 2-Şifrelerin kontrol altında tutulmaması söz konusu ise bu konuda kusurun müvekkili şirkete atfedilip atfedilemeyeceği, 3-Atfedilebilecek ise sözleşme hükümleri gereği bu kusurun yaptırımının davalı şirket tarafından sözleşmeye uygun uygulanıp uygulanmadığı hususlarının ispatlanması gerektiğini, mahkemece bu üç konu üzerinde durulmadığını, somut dava kapsamında gerekli araştırmaları gerçekleştirmediğini, belirtilen hususlar çözümlenmeden davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak HMK 353/6. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, HMK 353/6. maddesinin uygulama alanı bulmadığı kanaatine varılması halinde kararın kaldırılarak dosya kapsamında yeniden yargılama yapmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, acentelik sözleşmesine aykırılık nedeniyle davalı tarafça tanzim edilen ve davacı tarafça ödenen fatura bedellerinin istirdatı istemine İlişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı ile davalı … A.O. arasında 01.12.2009 tarihinde imzalanan … A.O. Yurt İçi Yetkili Yolcu Bileti Satış Acenteliği Sözleşmesi bulunmaktadır. HMK’nın 297/1-c maddesinde hükmün “Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri”‘ni kapsamında bulundurması zorunludur. HMK’nın 297/2.maddesinde ise; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmü düzenlenmiştir. Davacı vekili 27/11/2017 tarihli dilekçesi ile davalılardan … Birliği aleyhine açtığı davadan feragat etmiştir. Bu durumda mahkemece hakkında açılan davadan feragat edilen … yönünden bir hüküm kurulması gerekirken, adı geçen davalıya yöneltilen davaya ilişkin gerekçesi de açıklanmaksızın bir hüküm kurulmaması usul ve yasaya uygun değildir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, taraflar arasında imzalanan sözleşmesinin Ek-1’inin 3. maddesinde belirtilen, acente çalışanları veya etki edebileceği kişilerin milleri ile düzenlenen biletlerin, para karşılığında 3. kişilere satılmayacağı şeklindeki yükümlülüğüne aykırı olarak acente personelleri … ve … tarafından ortaklıklarının … sadakat programı hükümleri ihlal edilerek oluşturulan hesaplar üzerinden haksız/usulsüz mil kullanımı, mil harcaması, acente rezervasyonlarına aracılık ettiği kişilerin millerinin usulsüz şekilde kendi hesabına işlenmesi, mile esas program hareketinin kurallara aykırı şekilde birden çok mil hesabına işlenmeye yeltenilmesi, kendi aralarında ve başka acentelerin kontrolündeki hesaplara mil transferi, usulsüz millerle düzenlenen biletlerin yolculara para ile satılması olmak üzere sadakat programlarına aykırı bir çok usulsüzlük gerçekleştirilmesi, davacı personellerinin kredi kartı alışverişlerinden ve acentenin satış ve rezervasyon sistemi üzerinden edindikleri yolcu bilgilerini usulsüz şekilde kullanarak, yolcuların uçuşlarından doğan milleri kendi hesaplarına işlemek suretiyle kazanılan millerle, 3. kişiler adına defalarca usulsüz ödül bilet düzenlemeleri nedeniyle söz konusu faturaların düzenlendiği belirtilmiştir. Mahkemece bilirkişi raporu alınarak, davalı … yönünden rapor doğrultusunda karar verilmiş ise de, mahkemece, davacı tarafça yapılan ödemenin ihtirazi kayıtla yapılıp yapılmadığı araştırılmadığı gibi, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava dışı …’a ait millerin kendi hesabına devredildiği belirtilmekle birlikte, aktarılan bu millerle hangi işlemleri yaptığı, davaya dayanak faturaların düzenlenmesine esas usulsüz işlemlerin neler olduğu, ne şekilde yapıldığı, iş akti feshedilen davacı çalışanının sonradan davacı sistemine girerek işlem yapıp yapmadığı, yapmış ise bunu nasıl gerçekleştirdiği, fatura düzenlenmesine esas usulsüz işlemler var ise faturaların sözleşme hükümlerine uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği, bu hususta davacının itirazları değerlendirilmemiş olup, gerekli araştırma ve inceleme de yapılmadan yetersiz bilirkişi raporuna istinaden karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. HMK.nın (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 355 ve 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/05/2019 tarih ve 2017/943 Esas 2019/538 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 355 ve 353/1-a6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/02/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.