Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1506 E. 2020/1165 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1506 Esas
KARAR NO: 2020/1165 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2014/983 Esas
TARİH: 03/06/2020 Tarihli Ara Karar
DAVA: Ticari Şirket – İhtiyati Tedbir Talebi.
KARAR TARİHİ: 22/10/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: İhtiyati tedbir talep eden davalı vekili 31/01/2020 tarihli dilekçesi ile; … Şirketi’nin maliki olduğu İstanbul İli Beyoğlu ilçesi … Mahallesi … mevkii, … Ada, … parselde kayıtlı taşınmaz üzerine taşınmazın üçüncü kişilere devrinin engellenmesi amacıyla tedbiren satılamaz şerhi düşülmek suretiyle teminatsız olarak tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 03/06/2020 tarih ve 2014/983 Esas sayılı ara kararında; “Mahkememizce celb edilen Küçükçekmece … İcra Dairesine ait … esas sayılı dosyasının incelemesinde; alacaklının … Limited Şirketi olduğu, borçlu şirketin … Limited Şirketi olduğu 11/06/2014 Tarihli Sözleşmeden kaynaklandığı ve Mahkememiz dosyası ve taraflar ile dosyamızdaki talep kapsamına nazaran ilgisinin olmadığı anlaşılmıştır. …”gerekçesi ile, Şartları oluşmayan tedbir talebinin yerinde görülmediğinden REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, 31/01/2020 tarihli dilekçe ile; … Şirketi’nin maliki olduğu İstanbul İli Beyoğlu ilçesi … Mahallesi … mevkii, … Ada, … parselde kayıtlı taşınmaz üzerine taşınmazın üçüncü kişilere devrinin engellenmesi amacıyla tedbiren satılamaz şerhi düşülmek suretiyle teminatsız olarak tedbir kararı verilmesini talep edildiği, ancak talep 03/06/2020 tarihli ara karar ile reddedildiğini, bu kararın hukuka aykırı olduğunu, Müvekkili …’nin hissedarı olduğu … LTD. ŞTİ. (…) İstanbul Sicil Müdürlüğü’ne … sicil numarasıyla kayıtlı İkitelli … Mahallesi … sokak … Sit. … Blok Apt. No:… …/… Başakşehir /İSTANBUL merkezli limited şirketi olduğunu, Müvekkili …’nin … şirketinin %25 oranındaki azınlık hissesine sahip olduğunu, şirketin %75 oranındaki hakim hissesi ise … S.A. Şirketinin hakimiyetinde olduğunu, … şirketinin, İstanbul ili Beyoğlu İlçesi … Mahallesi … mevkii … Ada ve … parselde bulunan ”…” isimli yapı projesini tamamlamak amacıyla kurulduğu, ancak yapıda ilerleme kaydedilmesiyle şirketin hakim hisselerine sahip …’nın, müvekkili yönetimden uzaklaştırma girişimleri sonucunda uyuşmazlıklar meydana geldiğini, … 10.04.2013 tarihinde gerçekleştirilen 2012 yılı Ortaklar Genel Kurulu’nda oy çokluğuyla şirketi tek başına yönetme kararı aldığı, müvekkilinin, taraflar arasında imzalanan 15/10/2010 tarihli Ortaklar Sözleşmesi’ne aykırı bu haksız karar sebebiyle İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/294 esas sayılı dava ile söz konusu genel kurul kararlarının iptalini ve şirkete kayyum atanmasını talep ettiğini, Sonrasında …, müvekkilimize hakim hisselerini kullanmak suretiyle huzurda görülmekte olan işbu ortaklıktan çıkarılma davasını açtığı, bu dava devam ederken müvekkil tarafından 30.09.2015 tarihli genel kurul kararlarının iptali için İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1250 esas sayılı dava açıldığı, açmış oldukları bu davada hüküm verilmiş olup gündemin 4 numaralı kararı için talep reddolunduğu, 5. kararın batıl olduğuna ve 7. numaralı kararın iptaline karar verildiğini, Ülkemizin içerisinde bulunduğu ekonomik koşullar, oluşan kur dalgalanmaları inşaat sektörünü olumsuz etkilediği, söz konusu inşaatın masrafları artırdığı, aynı zamanda projede satışların beklenilen düzeyde olmaması sebebiyle proje tamamlanamadığı, projenin inşası bu sebeplerle tamamen durduğunu, Müvekkilinin bir süredir şirketin yönetim çoğunluğunu elinde bulunduran …’nın, şirketin tek malvarlığı olan taşınmazı satmak suretiyle paraya çevirerek, elde edilen gelirin yurtdışına kaçırılacağından ciddi endişeler duymakta olduğu, bu endişe günümüz itibariyle somutlaştığı ve müvekkili … şirketinin taşınmazı satmak için araştırmalara başladığını öğrendiğini, bu sebeplerle telafisi imkansız bu devri engellemek için Mahkemeden tedbir talebi istendiğini, Taşınmazın satışının gerçekleşmesi durumunda, tahsil edilecek paranın hızlı bir şekilde yurtdışına çıkarılmasıyla müvekkilinin hisse payına düşen kısmı tahsil etmek amacıyla yapacağı bütün girişimlerin sonuçsuz kalacağını, Bu durumda müvekkilinin hakkını elde etmesi tamamen imkansız hale geleceği, bu durumda telafisi mümkün olmayan bir zarar meydana geleceği, müvekkilinin proje için yaptığı tüm yatırımı kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğunu, Hissedarı bulunduğu … Şirketi’nin ticaret hayatına devam edebilmesi için tek sermayesi bu taşınmaz olduğunu, bu sebeple bu taşınmaz müvekkili için hayati önem taşımakta olduğunu, taşınmazın mülkiyetinin 3. kişiye devredilmesi halinde TMK 1023 gereği iyiniyetle iktisap gereği, bu kişi taşınmazın mülkiyetini hukuka uygun şekilde kazanabilecek ve müvekkilinin zararını karşılayabileceği bir hukuki yol kalmamış olacağını, TTK Madde 408’de Genel Kurulun devredilemez görev ve yetkileri sayıldığı, önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı Genel Kurulun devredilemez yetkilerinden olduğu, Kanun’un, bu hususta emredici hüküm ortaya koyduğu, … şirketinin yegane taşınmazı olan malvarlığının satılması durumunda şirketin ticari hayatına devam edebilmesi mümkün olmayacağını, bu durumda önemli miktarda şirket varlığının satılmış olacağı açık olduğu, istenilen önlemin, kanunun emredici bu hükmü ve yukarıda açıklanan sebepler ile düşünüldüğünde ne kadar yerinde bir talep olduğu görüleceğini, TTK Madde 638/2, mahkemenin ortaklıktan çıkarma davalarında ortakların durumunu teminat altına alan her türlü önleme karar verilebileceğine hükmettiği, iş bu davada şirket ortakları tarafından her zaman bu yönde talepte bulunulabileceği, bu hüküm gereği, şirketin yegane malvarlığı olan taşınmazın üzerine tedbir konulması müvekkilinin hakkını teminat altına alacağını, anılan sebeplerle haklı talebinin kabulüyle tapuya şerh düşülmesi durumunda hak kayıpları tamamen önlenmiş olacağını, Ayrıca tedbir kararı verilip uygulandığı takdirde şirketin ve diğer hissedarın zarar görme ihtimali bulunmadığını, ihtiyati tedbir kararı verildiği takdirde tedbir konusu taşınmazın üçüncü kişilerin mülkiyeti geçme imkanı kısıtlanmış olacak ve taşınmaz … şirketi üzerinde kalmaya devam edeceğini, poje tamamen durmuş olduğundan dolayı verilecek ihtiyati tedbir kararının daire satışlarını engelleyerek şirketin ticari faaliyetine zarar verme ihtimali de bulunmadığını, Yukarıda izah edilen hususlar sebebiyle taraflarınca İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nden ihtiyati tedbir kararı talep edildiği, ancak bu talep reddedildiğini, karar gerekçesinin hatalı olduğunu, İhtiyati tedbir talebinde … Şirketi ortakları … A.Ş. ile müvekkili … arasında uyuşmazlıklar olduğu, hakim hisselere sahip … A.Ş’nin şirketin tek malvarlığı olan taşınmazı satabileceği, bu sebeple ihtiyati tedbir talep ettiklerini ayrıntılı olarak açıklamalarına rağmen gerekçede bu yönde bir değerlendirme de bulunulmadığı, Küçükçekmece … İcra Dairesi … E. Sayılı dosya müvekkilinin %25 ortağı olduğu … Şirketi’nin borçlu olduğu bir takip dosyası olduğu, ancak taleplerinin ortaklar arasındaki uyuşmazlıktan kaynaklandığı, bu dosyayla ilişkili olmadığı açık olmasına rağmen, talebi bu gerekçe ile reddedildiğini, (Yargıtay 12. H.D. 2016/22197 E. 2016/25691 K.) Yargıtay’ın süregelen içtihatlarına göre tedbir kararları, sadece malikin taşınmazı üçüncü kişilere rızai devrini ve tasarruflarını engelleyeceği, yoksa üçüncü kişilere cebri icra yolu ile satışını engelleyemeyeceğini, ihtiyati tedbir kararı taşınmazın 3. Kişilere satışını engelleyecek fakat cebri satışları durdurmayacağını, talebin Küçükçekmece İcra Dairesi’nin takip dosyasına yönelik olmayıp …’nin taşınmazı 3. Kişilere satışını engellemeye yönelik olduğu, ihtiyati tedbir kararı için şartları oluştuğuna inandıkları taleplerinin, icra takibindeki dosyaya dayanılarak reddedilmesi hukuka aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, … Şirketi’nin maliki olduğu İstanbul İli Beyoğlu İlçesi … Mahallesi … mevkii … Ada ve … parselde kayıtlı taşınmaz üzerine tapuya şerh düşülmek suretiyle teminatsız olarak tedbir kararı verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı ortağın ortaklıktan çıkarılma davası olup Talep, dava içinde davacı şirket adına kayıtlı taşınmaz hakkında üçüncü kişilere devrinin engellenmesi için HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. Mahkemece, yukarıdaki gerekçeyle şartları oluşmayan tedbir talebinin yerinde görülmediğinden REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. ” Kanun hükmü, tedbirin sadece dava konusu olan şey hakkında verilebileceğini düzenlemiştir. Davanın konusu olmayan mal varlığı hakkında tedbir kararı verilemez. Davalı ortağın ortaklıktan çıkarılması için açılan davada, mal varlığı üzerine tedbir konulamaz. Amaç bakımından ihtiyati tedbir, aynı uyuşmazlık konusu olan taşınır veya taşınmaz malların devrinin önlenmesi, dava sonuna kadar aynen muhafaza edilmesi veya bir tehlike yahut zararın önlenmesi amacıyla HMK’nın 389 vd. maddelerinde öngörülen durumlarda başvurulan bir yol olup ihtiyati tedbirde, hakkında tedbir kararı alınan şey, esasen asıl davanın konusudur. Somut olayda dava, ortaklıktan çıkarma isteminden ibaret olmasına göre, ilk derece mahkemesince dava konusu olmayan davacı şirket adına kayıtlı taşınmaz üzerinde ihtiyati tedbir konulması talebinin reddine yönelik verilen kararda isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Yasada ihtiyati tedbir koruyucu önlem olarak düzenlenmiş olup, yargılamayı esastan yürütüp karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesince dosya kapsamına göre ihtiyati tedbir talebinin reddi yönünde verilen karar ve gerekçesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcı istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/10/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.