Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1504 E. 2022/1549 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1504
KARAR NO: 2022/1549
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/01/2020
DOSYA NUMARASI: 2018/233 Esas – 2020/41 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/10/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketle müvekkilinin müştereken yetkilisi bulunduğu … Ltd. Şti. arasında 14/02/2007 tarihli acentelik sözleşmesi imzalandığını ve teminat olarak davalı şirkete çeşitli teminat senetleri verildiğini, acentelik sözleşmesinin feshedildiğini, müvekkili tarafından bütün borçların ödendiğini, fakat buna rağmen davalı şirketin dava konusu senedi icra takibine koyduğunu ve müvekkiline ödeme emri gönderdiğini, işbu ödeme emrinin 07/03/2018 tarihinde tebliğ edildiğini, 5 günlük itiraz süresi içerisinde iş bu davayı açtıklarını, davalı şirketin sözleşmeyi feshedip müvekkilinin ekranını kapattığı için hiçbir müşterisinin bilgisine ulaşamadığını, ödeme yapıp yapmadıklarını takip edemediğini, tüm takip işlemlerinin davalı tarafından yapıldığını, buna rağmen davalı şirket yetkililerinden borcun ne kadar olduğu bilgisini istediklerinde kendilerine bildirilmediğini, müvekkilinin davalı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, buna rağmen davalı şirket müvekkilinin teminat olarak verdiği kendi şahsına ait bonoyu sebepsiz yere işleme koyduğunu beyanla müvekkilinin davalı tarafa teminat olarak verilen 20.03.2017 vadeli, 17.000,00 TL bedelli bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve icra takibinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili ile davacının müşterek yetkilisi olduğu … Hizmetleri Ltd. Şti. arasında 14/02/2007 tarihinde acentelik sözleşmesinin imzalandığını, davacı acentenin belirli aralıklarla acentelik sözleşmesine aykırı faaliyetlerinin tespit edildiğini ve ihtarnamelere rağmen acentelik sözleşmesine aykırı faaliyetlerini sürdürmesi, müşterilerden tahsil edilen primlerin müvekkili şirkete intikal ettirilmemesi neticesinde Beykoz … Noterliği’nin 07/06/2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihbarnamesi ile acentelik sözleşmesinin haklı sebeple tek taraflı olarak feshedildiğini, davacının müştereken yetkilisi olduğu acentenin prim borcu nedeniyle müvekkili şirket lehine düzenlemiş olduğu 17.000,00 TL bedelli bononun İstanbul …lcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibine konulduğunu, davacı tarafın da ilgili takibin durdurulması amacıyla haksız mesnetsiz olarak açılan işbu menfi tespit davasının ikame edildiğini, davacı tarafın, işbu bonoyu teminat senedi olarak müvekkili şirkete verdiğine dair iddiasını hiçbir süratte kabul etmediklerini, bononun teminat olarak değil, borç senedi olarak müvekkili şirket lehine düzenlendiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/01/2020 tarih ve 2018/233 Esas – 2020/41 Karar sayılı kararı ile; ” …İddia, savunma, toplanan deliller ile alınan bilirkişi raporu bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davalı … ile davacının müştereken yetkilisi bulunduğu … Hiz. Ltd. Şti arasında 14/02/2007 tarihinde acentelik sözleşmesi akdedildiği, davalı … şirketinin Beykoz … Noterliğİ’nin 07/06/2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle acentelik faaliyetleri neticesinde oluşan prim borçlarının ödenmemesi sebebiyle sözleşmenin “Sigorta Primi ve Ödeme Şekli” başlıklı 18. Maddesi uyarınca acentelik sözleşmesini feshettiği, davalı … şirketinin lehine delil vasfına haiz ticari defterleri itibariyle dava dışı … Sigorta şirketinin borç bakiyesinin 32.246,73 TL olduğu, aksinin davacı yanca ispat olunamadığı, davacı yanca takip/ dava konusu senedin acentelik sözleşmesi kapsamında “teminat senedi” olarak verildiği iddia olunmuşsa da senedin teminat olarak verildiğinin senet metninden veyahut başkaca elverişli delilden anlaşılamadığı, dava dışı şirketin güncel borç bakiyesine nazaran davacının takip/ dava konusu senedin teminat senedi olduğu yönündeki iddiasının yerinde olmadığı kanaatine varılmış ve davanın reddine dair aşağıdaki hüküm fıkrası oluşturulmuştur. ” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; öncelikle mahkemenin, kararını verirken usul ve esas açısından hataya düştüğünü, çünkü davalı sigortanın sözleşmeyi feshettiği tarihte müvekkilinin şahıs olarak herhangi bir borcunun olmadığını, davalı … şirketinin, müvekkilinin acentelik sözleşmesi ile birlikte ekranını ve kendi programlarına ulaşmasını da iptal ettiğini ve müvekkilinin hiçbir müşteri bilgisine ulaşamadığını, dolayısı ile sözleşme yapmış olduğu tüm müşterileri ile bağlantısının koptuğunu ve bilgilerine erişmesinin engellendiğini, dolayısı ile bu müşterilerin sözleşmelerini ve ödemelerini davalı … şirketinin takip etmesi gerektiğini ancak davalı … şirketinin bu müşterilerin ödemelerini takip etmediğini ve bu müşterilerin ödemesi gereken sigorta bedellerini müvekkilinin hanesine borç olarak yazdığını, kendi sistemlerinde ve defterlerinde müvekkilinden alacaklı görünmelerinin sebebinin bu olduğunu, bu durumu dava dilekçesi ile mahkemeye bildirdiklerini, fakat mahkeme ve bilirkişilerin bu beyanlarını dikkate almadıklarını, davalı … tarafından müvekkiline verilmiş olan herhangi bir şahsi borç ve hizmet olmadığını, söz konusu borcun acentelik sözleşmesi sebebi ile yapılmış olan sigorta poliçelerine ait müşteri borçları olduğunu, dava konusu senedin teminat senedi olarak verildiğini, sözleşmenin feshi tarihinde müvekkilinin tüm borcunu kapattığını ve davalıya borcunun kalmadığını, buna rağmen davalı … şirketinin müvekkilinin teminat olarak vermiş olduğu kendi şahsına ait bonoyu sebepsiz yere işleme koyduğunu, mahkemenin bu hususu incelememiş olması ve bu belge ve dökümleri davalıdan istemeden karar vermiş olmasının usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, Mahkemece eksik inceleme ile davanın reddine karar verildiğini beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve icra takibinin iptali talebine ilişkindir. Davacı taraf İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile işleme konulmuş 19/08/2016 tanzim, 20/03/2017 vade tarihli, 17.000,00 TL bedelli senedin, davalı ile yetkilisi olduğu dava dışı … Hizmetleri Limited Şirketi arasında akdedilen acentelik sözleşmesinin teminatı olarak verildiğini, kendisinin ve dava dışı şirketin davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını iddia etmiş, davalı ise dava dışı şirketin acentelik sözleşmesinin prim borçlarının ödenmemesi sebebiyle feshedildiğini ve davacı tarafından senedin dava dışı acentenin prim borcu nedeniyle verildiğini savunmuş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dava konusu bono malen kaydını taşımaktadır. Bono üzerinde bulunan malen kaydı, bononun mal karşılığında verildiği ve malın teslim edildiğine karine teşkil etmekte olup aksini ve bononun teminat olarak verildiğini iddia eden davacının bu iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerekir. Bono üzerinde dava dışı şirket lehine teminat olarak verildiğine dair bir kayıt bulunmadığı gibi acentelik sözleşmesi de, davacı tarafından dava dışı acente adına teminat olarak bono düzenlenip davacıya verileceğine dair bir kayıt içermemektedir. Bununla birlikte davalı taraf da bononun dava dışı acentenin prim borcu nedeniyle verildiğini iddia etmiştir. Bu noktada bononun davalıya dava dışı acente ile olan ticari ilişkisi kapsamında verildiği noktasında taraflar mutabıktır. Acentelik sözleşmesinin sigorta primi ve ödeme şekli başlıklı maddesi ile dava dışı acentenin müşterilerinden sigorta poliçe primlerini tahsil edeceği ve davalıya intikal ettireceği kabul edilmiştir. Davalı taraf sigorta primlerinin intikal ettirilmemesi sebebiyle acentelik sözleşmesini feshetmiş ve mahkemece alınan bilirkişi raporu ile davalının fesih ve takip tarihi itibariyle dava dışı acente tarafından intikal ettirilmeyen prim alacağının bulunduğu tespit edilmiştir. Yapılan bu tespit ile davacının kendisinin ve dava dışı şirketin davacıya borcu olmadığı ve bononun haksız olarak takibe konulduğuna yönelik beyanı nazara alındığında bononun dava dışı acentenin prim borcu nedeniyle verildiği ve takip tarihi itibariyle de borç ödenmemiş olduğundan yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmıştır.Açıklanan nedenlerle dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine de aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/10/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.