Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1495 E. 2022/1889 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1495 Esas
KARAR NO: 2022/1889 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/1219 Esas – 2020/49 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında imzalanan ve davalının teklifine dayanan 04.02.2013 tanzim tarihli 3+2 yıl süreli Automatic Müşteri Sözleşmesi hükümleri uyarınca, davalı tarafın müvekkili şirketin otolarına akaryakıt alımlarında yüzde beş indirim yapmayı kabul ettiğini, taraflar arasında akaryakıt alımına bağlı olarak oluşturulan cari hesaplara bağlı ödemelerin kesilen faturalara istinaden düzenli olarak müvekkili tarafından yapıldığını, ancak sözleşmenin ilk 3 yıllık dönemi devam ederken, davalı tarafın, müvekkiline herhangi bir bilgi vermeden ve müvekkilinin güvenini de kötüye kullanarak 2015 yılından itibaren, sözleşme hükümlerine aykırı şekilde indirim oranını yüzde beş yerine binde beş şeklinde uyguladığını ve bu suretle fatura tanzim ettiğini, uzunca bir süreden sonra tespit edildiğini, davalı ile e-posta yazışmaları yapıldığını ve davalı şirket yetkililerinin hatalarını kabul ettiklerini ve müvekkiline Nisan 2018 ayında yeni bir indirimli sözleşme teklifi yaptıklarını, müvekkili şirketin davalı tarafça fazla tahsil edildiği tespit edilen 87.233,82 TL’lik tutar için davalıya 03.04.2018 tarihli … nolu iade faturası kestiği ve mevzuat gereği e-fatura olarak e-tebligatla gönderildiğini, davalı şirketin bu iade faturasına yasal 8 günlük süre içinde (TTK.m.21/2 hüküm uyarınca) herhangi bir itirazda bulunmadığını ve fatura alacağının kesinleştiğini, iade faturası sonrası da taraflar arasında yazışmaların devam ettiğini hatasını telafi etmeyi kabul eden davalı tarafın daha sonra bundan caymış olduğunu ve söz konusu miktarı tazmin etmediğini, 27/08/2018 tarihinde 87.233,82 TL’lık asıl alacak ve 4.520,62 TL lık işlemiş avans faizi ile birlikte toplam 91.754,44 TL üzerinden İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından takip yapıldığını, ödeme emrinin 06/09/2018 tarihinde davalı tarafa tebliğ edildiğini ve davalının borca itiraz ettiğini beyanla, davalı şirketin, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından yapılan takibe yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, davalının %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Müvekkili şirket … Ofisi A.Ş. (… Ofisi) ile … A.Ş. (…) arasında 04.02.2013 tarihli Automatic Müşteri Sözleşmesi (Sözleşme) imzalandığını, sözleşmenin Ödemeler Başlıklı 8. maddesinde “Fatura bedeli, pompa satış fiyatının KDV’siz tutarından %5 (yüzde beş) iskonto yapılarak hesaplanır. Ancak …, beklenmeyen ekonomik olumsuzluklar veya kar marjında oluşan anormal değişiklikler nedeni ile değişen piyasa koşullarına bağlı olarak müşteriye satış koşullarında değişiklik yapma hakkına sahiptir.” hükmünün yer aldığını, söz konusu maddeye göre, …’nin indirim oranını tek taraflı olarak değiştirme hakkına haiz olduğunu, ancak bu indirimin müvekkili tarafından keyfi olarak yapılmadığını, 2015 yılında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (“EPDK”) müdahalesiyle birlikte, piyasada meydana gelen beklenmeyen ve öngörülemeyen ekonomik olumsuzluklar sebebi ile iskonto oranı %5’den %0,5’e düşürüldüğünü, indirim oranında yapılan değişikliğe davacı şirket tarafından itirazda bulunulmadığını ve bu durmun açıkça kabul edildiğini, müvekkili şirketin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığına dair 31.07.2018 tarih … yevmiye no.lu ihtarını … Noter marifetiyle sebeplerini açıklayarak göndermiş olduğunu ve davacıyı bu konuda bilgilendirdiğini, davacı tarafından sözleşme yenileme sürecinde uzun yıllardır devam eden ticari ilişki dolayısı ile iskonto oranı olarak yeni ve yüksek bir oran teklif edilmiş olmasına rağmen davacının sözleşme yenilemeyi kabul etmediğini, sözleşmenin yenilenmesi kabul edilmeyince bu kere muhatap şirket tarafından iskonto fark bedeli olarak haksız ve hukuka aykırı olarak 87.233,82-TL tutarlı fatura düzenlendiğini, haksız ve hukuka aykırı olarak düzenlenen bu faturaya 25.05.2018 tarihinde müvekkili şirket tarafından iade fatura düzenlendiğini, faturanın sözleşmeye uygun biçimde düzenlenmiş olması gerektiği sözleşmeye aykırı olarak düzenlenmiş faturaya süresi içinde itiraz edilmemesinin aleyhe sonuç doğurmadığını beyanla, davanın reddine, davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/01/2020 tarih 2018/1219 Esas – 2020/49 Karar sayılı kararında; “Dava; İİK.nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir. İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır. Yasal dayanağını İİK’nın 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir. Dosyaya getirtilen İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 28/08/2018 tarihinde 7 örnek nolu ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin 06/09/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 12/09/2018 tarihine borca, fer’ilere, faiz oranına itiraz ettiği, itirazın ve davanın süresinde olduğu görülmüştür. Somut olayda; Davacı tarafından davalı ile aralarındaki 04/02/2013 düzenleme tarihli Automatic Müşteri Sözleşmesinde %5 olarak kabul edilen indirim oranının sözleşme hükümlerine aykırı olarak %0,5’e indirilmesi nedeniyle davacı tarafa fazla ödendiği belirtilen 87.233,82-TL’sının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talep ve dava edilmektedir. Yargılama sürecinde görevlendirilen Bilirkişi …’ün 04/11/2019 tarihli raporunda özetle; davalı yanın 15/03/2014-15/04/2018 tarihine kadar indirim oranlarını 2014 yılı 15 Mart’a kadar %5, 31/03/2014 tarihine tadar %2,245 üzerinden, sonrasında indirim oranlarını %0,5 üzerinden hesaplamış olduğu, sözleşmede yer alan %5 lik indirim oranının diğer yıllarda da uygulanması gerektiğinin kabulü halinde eksik iskonto bedeli 83.149,66-9.213,33=73.936,33 TL, bu tutara KDV ilave edilmesi neticesinde davacı yanın düzenleyebileceği fiyat farkı faturasının KDV dahil 82.244,87 TL olarak hesaplandığı, davacı yanın keşide ettiği fiyat farkı faturasının KDV dahil 87.233,82 TL olduğu dikkate alındığında davacı aleyhine 11,05 TL bir farkın söz konusu olacağının müşahade edildiği, incelenen davacı şirkete ait 2018 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdik/beratlarının yasal süresinde yaptırılmış olduğu, bu anlamda ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, Davacı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran, 28.08.2018 takip tarihi itibariyle davalı yandan 87.233,82 TL alacaklı olduğu, incelenen ddavalı şirkete ait 2018 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdik/beratlarının yasal süresinde yaptırılmış olduğu, bu anlamda ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, davalı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran 28/08/2018 takip tarihi itibarıyla davacı yana herhangi bir borcunun bulunmadığı, taraflar arasındaki cari hesap farklılığının, davacı yanın düzenlemiş olduğu 30/05/2018 tarihli … numaralı 87.233,82-TL bedelli e-faturanın davalı yan kayıtlarında yer almasından kaynaklandığı, davalı yanın Beyoğlu … Noterliği’nin 31/07/2018 Tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacı yana faturayı kabul etmediğini ihbar ettiğinin görüldüğü, davalı yanın bu ihtarname ile davacı yanın keşide etmiş olduğu fiyat farkı faturasına yasal süre içerisinde itiraz etmemiş olduğunun anlaşıldığı, bu hususta takdirin mahkemeye ait olduğu, davacı yanın dava dosyasına sunduğu ve iskonto oranlarındaki indirme dayanak olarak gösterdiği 20/03/2014 tarihli Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Kurul kararında, iki ay süreyle uygulanacak akaryakıt filatının tespit edildiğinin anlaşıldığı, bu hususta da takdirin mahkemeye ait olduğu, ayrıca davacı yanın takipte işlemiş faiz talep ettiği görülmekle, dava dosyasında davacı yanın davalı muhatabını temerrüde düşürdüğünü gösteren herhangi bir ihtarnameye rastlanmadığından davacı yanın takipte işlemiş faiz talep edemeyeceği belirtilmiştir. Taraflar arasındaki 04/02/2013 tarihli AutoMatic Müşteri Sözleşmesi’nin 8. maddesinde “…Fatura bedeli pompa satış fiyatının KDV’siz tutarından %5 (yüzde beş) iskonto yapılarak hesaplanır. Ancak … beklenmeyen ekonomik olumsuzluklar ve kar marjında oluyan anormal değişiklikler nedeni ile değişen piyasa koşullarına bağlı olarak MÜŞTERİ’ye sunulan satış koşullarında değişiklik yapılabilir”, 14.maddesinde “…Ancak 8.madde ile belirtildiği üzere, … beklenmeyen ekonomik olumsuzluklar veya kar marjında oluşan anormal değişiklikler nedeni ile değişen piyasa koşullarına bağlı olarak MÜŞTERİ’ye sunulan satış koşullarında değişiklik yapma hakkında sahiptir” hükümleri düzenlenmiştir. TBK 78/1 maddesi uyarınca borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir. Bilirkişi incelemesi sonucunda alınan 04/11/2019 tarihli raporda, davalı yanın 15/03/2014-15/04/2018 tarihine kadar indirim oranlarını 2014 yılı 15 Mart’a kadar %5, 31/03/2014 tarihine kadar %2,245 üzerinden, sonrasında indirim oranlarını %0,5 üzerinden hesaplandığı belirtilmiştir. Davacının %0,5 üzerinden indirim yapılarak hesaplanan faturaları ticari defterlerine kaydederek ödediği, sözleşmeyi feshetmediği ve sözleşmenin iskontoya ilişkin hükmünün değiştirilmesine rıza gösterdiği anlaşılmaktadır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 27/09/2016 tarih ve E.2016/2415 K.2016/12712 sayılı kararında “…Davacı ile davalı arasında düzenlenen sözleşmenin 9.maddesinde davalı satıcıya iskonto oranlarının tek yanlı değiştirilmesi konusunda yetki verildiği görülmektedir.Davalı taraf kendisine tanınan bu yetkiye istinaden satış faturalarını davacıya göndermiştir. Davacı taraf iskonto oranları değişik faturaları ödemiş ise de, ödeme yaparken ihtirazi kayıt koyup koymadığı mahkemece araştırılmamıştır. Bu durumda mahkemece yazılı şekilde eksik incelemeyle hüküm kurulması doğru görülmemiş,…” gerekçeleri ile mahkeme kararının bozulmasına karar vedilmiştir. İstanbul Bölge Adliyesi 12. Hukuk Dairesi’nin 24/10/2019 tarih ve E.2018/707 K.2019/1326 sayılı kararında “…Sözleşmeye göre davalının davacıya %5 oranında iskonto yapmayı taahhüt ettiği hususunda ihtilaf yoktur. Alınan bilirkişi raporuna göre bu oran iskonto 2011 yılı 12.ayına kadar yapılmıştır.Ancak 15.12.2011 tarihinden itibaren iskonto oranı %3,5 oranına düşürülmüş ,her ay içerisinde iki ayrı fatura davacı adına düzenlenmiş ve sözleşme süresi sonuna kadar bu faturalar itiraza uğramaksızın davacı ticari defterlerine kaydedilerek ödenmiş ve 15.3.2014 tarihinden sonra da %0,5 olarak uygulanmış sözleşme süresi sona ermiştir. Sözleşmede taahhüt edilen iskontonun yapılmamasına rağmen yılları aşacak şekilde alıma devam eden davacı sözleşmenin iskontoya ilişkin hükmünün değiştirilmesine rıza göstermiştir.Sözleşmenin haklı sebeble fesih imkanı var iken kullanmayan davacının faturalara itiraz etmeden ticari defterlerine kaydedip ödediği bu bedelleri yukarıda yazılı TBK 78.madde hükümlerine dayalı talep hakkı yoktur.Zira sözleşmede ki iskonto oranını bilen davacı tacirin kendisini borçlu sanarak ödediği kabul edilemeyecektir…” denilmiştir. Tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan inceleme sonucunda; taraflar arasındaki sözleşmede yer alan indirim oranının altında yapılan iskonto oranları üzerinden düzenlenen faturalara itiraz edilmeden ödeme yapan ve sözleşmeyi feshetmeyen davacının bu iskonto oranlarına rıza gösterdiği, dolayısıyla tacir olan davacının icra takibine konu yapılan ödemeyi kendisini borçlu sanarak ödediği kabul edilemeyeceği kanaatine varılmakla davanın reddine, alacaklının icra takibinde haksız ve kötüniyetli olması koşullarının bir arada bulunması gerektiği ancak davacının kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.”gerekçesi ile, -Davanın REDDİNE, -Davalı tarafın kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, gerek dava öncesi süreçte gerekse dava sırasındaki dilekçe ve beyanları ile davalı taraf sözleşmede kararlaştırılan iskonto oranını müvekkilinin bilgisi dışında %5’ten %0.5′ düşürdüklerini kabul ettiğini; bu iskonto oranının düşürülmesi sebebi olarak ise ekonomik gelişmeleri ileri sürdüğünü; dolaysıyla sözleşmede kararlaştırılan iskonto oranın davalı tarafça tek taraflı olarak düşürüldüğünü ve bundan müvekkilinin haberdar olmadığı konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlığın bulunmadığını, Gerekçeli kararda müvekkilinin değiştirilen iskonto oranını yapmış olduğu ödemeler ile kabul ettiği şeklindeki gerekçenin doğru olmadığını, Müvekkilinin somut olayda sözleşmeye aykırı bir şekilde değiştirilen iskonto oranından haber olduğu andan itibaren davalı şirket ile iletişime geçtiğini ve bu duruma itiraz ettiğini; davalının, keyfi şekilde yaptığı iskonto oranı değişikliğini müvekkile hiç bir zaman bildirmediğini; müvekkilin, yerel mahkeme kararında ifade edilenin aksine durumdan haberdar olduğunu ilk andan itibaren itiraz ettiğini; sözleşmedeki tek taraflı değişiklikten haberdar olmayan bir kimsenin buna itiraz etmesinin kendisinden beklenemeyeceğini; müvekkilinin, davalının tek taraflı uyguladığı haksız durumu tespit ettikten sonra davalı şirketten akaryakıt alımını durdurduğunu, Müvekkili şirketin, davalı borçlu tarafça fazla tahsil edildiği tespit edilen 87.233,82 TL lık tutar için davalıya 03.04.2018 tarihli … nolu iade faturası da kestiğini ve mevzuat gereği e-fatura olarak e-tebligatla gönderdiğini; davalı şirketin, bu iade faturasını yasal 8 günlük süre içinde (TTK.m.21/2 hüküm uyarınca) herhangi bir itirazda da bulunmadığını; bu suretle fatura alacağının kesinleştiğini, Öte yandan, müvekkilinin davalı tarafça yapılan iskonto değişikliğinden haberdar olmasının da mümkün olmadığını; 04.02.2013 tarihli “AutoMatic Müşteri Sözleşmesi” nin ihtiva ettiği hükümlerin belli olduğunu ve tarafların bu hükümlere uymak zorunda olduğunu; müvekkilinin, sürekli olarak, sözleşmenin karşı tarafının sözleşme hükümlerine uyup uymadığını denetleme imkanının ve zorunluluğunun olmadığını; taraflar arasındaki sözleşmenin 8’inci maddesi hükmüne göre her yakıt alımında fatura düzenlenmemekte olduğunu, müvekkili şirketin araçları tarafından alınan yakıtlar toplu olarak fatura edilerek müvekkiline ödendiğini; davalı şirketçe düzenlenen faturalarda iskonto oranlarının belirtilmediğini; davalı müvekkilinin güvenini kötüye kullandığını; somut olayda davalı tarafça müvekkilinden gizlenen bir durumun olduğunu, Davalının önce bu değişikliğin bir hata olduğunu kabul ettiğini sonrasında taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 8’inci maddesini dayanak yaparak EPDK’nın düzenlemelerine bağlamaya çalıştığını; yapılan değişikliğin davacının iddia ettiği gibi “ekonomik gelişmeler”, “piyasa koşulları”, “kar marjındaki anormal değişiklikler” vs. ile ilgisinin bulunmadığını; davacının, yapmış olduğu hatayı anladığını ve bunu telafi etmeye çalıştığını ancak sonrasında kötü niyetli olarak sözleşmeye aykırı eylemine kılıf uydurmaya çalıştığını; eğer ekonomik koşullar bu kadar kötü ise davalı tarafın niçin 2018 nisan ayında müvekkiline % 8.25 lik indirim teklifinde bulunduğunu, 6098 Sayılı TBK nun 21 ila 25 inci madde hükümlerinin uygulanması gerektiğini, Davalının, tarafların karşılıklı iradelerinin yüzde beş oranında indirimli akaryakıt satışı yapılması olan bir sözleşmede, indirim oranını kendi inisiyatifi ile üstelik karşı tarafa hiçbir bildirim yapmadan ve tek taraflı olarak yine üstelik tam 10 kat indirmek suretiyle belirleme yetkisinin olduğunu ileri sürdüğünü ve bu iddianın hukukun temel ilkeleri ile izah edilebilir bir yanının olmadığını; tarafların böyle bir ortak iradesinin olmadığını; davalının müvekkili aleyhine yapmış olduğu bu değişikliği müvekkiline bildirme gereği dahi duymadığını, Sözleşmelerin, iki tarafın karşılıklı gerçek ve ortak iradelerinin birleştiği hukuki metinler olduğunu; TBK’nın 19 uncu maddesinde bu hususun belirtildiğini, İlk derece mahkemesinin, özellikle, müvekkilince kesilen iade faturasının davalı tarafça itiraza uğramadığı hususunu gözden kaçırdığını ve hatta gerekçeli kararında hiçbir şekilde değerlendirmediğini; oysa TTK .m. 21/2 bu konuda son derece açık olduğunu, Bu açıklamalarının doğrultusunda yerel mahkemenin gerekçesinin ve davayı red kararının usul ve yasaya aykırı olup HMK md. 341 vd. hükümleri gereğince yerel mahkemenin kararının kaldırılmasının gerektiğini, İleri sürerek, istinaf başvurularına konu mahkeme kararının davalı tarafça icraya konulması halinde İİK.m.36 hükümleri uyarınca, ilgili icra müdürlüğünden sunulan mehil belgesine istinaden, istinaf incelemesi süresince icranın geri bırakılmasına, HMK.m. 353 hükmü uyarınca, arz edilen sebepler yönünden, Usul ve yasaya aykırı olan kısmen kabul kararının kaldırılmasına ve dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, yeniden yargılama yapılarak karar verilecek olması halinde haklı davalarının kabulüne, ve davalı şirketin, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından yapılan takibe yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, itirazın haksız ve kötüniyetli olması yanında alacağın likid olduğu dikkate alınarak, davalı tarafın İİK. m.47/2 hükmü uyarınca %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesinine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıtarafa yüklenmesine, karar verilmesini vekil eden adına talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; taraflar arasındaki Automatic Müşteri Sözleşmesi’ne aykırı olarak düşük iskonto yapılması nedeniyle düzenlenen iade faturasına konu alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davacının reddine karar verilmiş, davacı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı, taraflar arasındaki sözlemenin 9.maddesine göre; davalıdan temin edilen yakıt karşılığında düzenlenen fatura bedelleri hesaplanırken uygulanması gereken %5’lik iskonto oranının, 2015 yılından itibaren %0,5 olarak uygulandığının uzun bir süre sonra farkedildiğini, bu nedenle eksik uygulanan iskonto oranı nedeniyle fazla ödenen tutarın davalıya fatura edildiğini, ödenmeyen faturanın takibe konu edildiğini ileri sürmüştür.Davalı, taraflar arasındaki sözleşmenin 9.maddesi uyarınca; davalının beklenmeyen ekonomik olumsuzluklar veya kar marjında oluşan anormal değişiklikler nedeni ile değişen piyasa koşullarına bağlı olarak iskonto oranlarında tek taraflı değişiklik yapma hakkına sahip olduğunu, iskonto oranında yapılan indirimlerin keyfi değil EPDK’nın 19/02/2015 tarihli tavan fiyat belirlenmesi yönündeki kararı doğrultusunda yapıldığını, yıllara sari ilişkide fatura bedellerini itiraz etmeksizin ödeyen davacının, iskonto oranının düşürüldüğünü sonradan farkettiğine yönelik iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savunmuştur. Taraflar arasındaki 04/02/2013 tarihli “Automatic Müşteri Sözleşmesi”başlıklı sözleşmenin 8.maddesinde ” Automatic vasıtasıyla müşterinin çeşitli satış yerlerinden yaptığı alımlar ayda 2 defa … tarafından fatura edilir. Fatura bedeli pompa satış fiatının KDV siz tutarından % 5 iskonto yapılarak hesaplanır. Ancak … beklenmeyen ekonomik olumsuzluklar veya kar marjında oluşan anormal değişiklikler nedeni ile değişen piyasa koşullarına bağlı olarak müşteriye sunulan satış koşullarında değişiklik yapma hakkına sahiptir.” düzenlemesi mevcuttur. Yine sözleşmenin 14. maddesinde “taraflar birbirlerinin yazılı muvafakatleri olmadan işbu sözleşmenin herhangi bir hükmünde, şartında veya ekinde değişiklik veya ilave yapmayacaklarını beyan ve kabul etmişlerdir. Ancak 8.madde ile belirtildiği üzere …. beklenmeyen ekonomik olumsuzluklar veya kar marjında oluşan anormal değişiklikler nedeni ile değişen piyasa koşullarına bağlı olarak müşteriye sunulan satış koşullarında değişiklik yapma hakkına sahiptir.” düzenlemesi yer almaktadır. Mahkemece yaptırılan mali bilirkişi incelemesi sonucu tanzim edilen raporda; davalı yanın indirim oranlarını 15/03/2014’e kadar %5, 31/03/2014 tarihine kadar %2,245 üzerinden, sonrasında %0,5 olarak uyguladığı, mahkemece davacının haklı olduğuna karar verilmesi halinde davacının düzenleyebileceği fiyat farkı faturasının KDV dahil 87.244,87-TL olduğu, davacının 87.233,82-TL tutarında fiyat farkı faturası tanzim ettiği tespit edilmiştir.Yine bilirkişi raporu kapsamından davacının davalıya gönderdiği takip dayanağı 30/04/2018 tarihli 87.244,87-TL bedelli fiyat farkı faturasının davalı tarafından defterlerine kaydedildiği, ancak 25/05/2018 tarihli ve aynı tutarlı bir iade faturasının davacıya gönderilerek bakiyenin sıfırlandığı, davacının bu iade faturasını defterlerine kaydedip davalı borcundan düştüğü, akabinde 30/05/2018 tarihli 87.244,87-TL bedelli ikinci bir fiyat farkı faturasını davalıya gönderdiği, bu faturanın davalı defterlerine kaydedilmediği, hangi tarihte tebliğ edildiğine dair dosyada bilgi bulunmadığı, ancak davalının 31/07/2018 tarihli noter ihtarnamesi faturayı davacıya iade ettiği, davacının 30/05/2018 tarihli faturayı değil, ilk tanzim ettiği 30/04/2018 tarihli faturayı takibe konu ettiği anlaşılmıştır. Takip dayanağının; 30/04/2018 tarihli fatura değil, hem bu faturanın hem de 30/05/2018 tarihli aynı içerikli faturanın konusunu teşkil eden iade alacağı olup; taraflar arasındaki sözleşmenin 04/02/2013 tarihli olduğu, bilirkişi raporu ile davalı tarafından 15/03/2014’e kadar %5 iskonto uygulandığının, bu tarihten sonra sözleşmede kararlaştırılan iskonto oranının uygulanmadığının tespit edildiği, sözleşmenin sekizinci maddesinde davalıya beklenmeyen ekonomik olumsuzluklar veya kar marjında oluşan anormal değişiklikler nedeni ile değişen piyasa koşullarına bağlı olarak iskonto oranını tek taraflı değiştirme hakkı tanındığı, bu maddenin sözleşmenin on beşinci maddesinin de istisnası olduğunun kararlaştırıldığı açık olup, TTK’nun 18 maddesi uyarınca ticaretine ait tüm faaliyetlerinde basiretli tacir gibi davranması gereken davacının, bir sayfadan ibaret sözleşmenin sekiz ve on beşinci maddelerinin mahiyet ve sonuçları hakkında genel işlem koşulu savunmasını ileri süremeyeceği, yine basiretli davranma yükümlülüğü ile TTK’nun 21 maddesi gereği davacının, davalı tarafından ayda iki kez tanzim edilen faturalarının içeriğini kontrol etme, gerekiyorsa itiraz etme hakkı ve yükümlülüğü bulunduğu, şu halde davalı tarafından 15/03/2014 tarihinden sonra ayda iki kez ve %5 oranından düşük iskonto oranı uygulanarak düzenlenen faturaları, 2018 yılına dek dört yıl boyunca, herhangi bir itiraz ileri sürmeksizin defterlerine kaydedip bedellerini ödeyen davacının, artık davalının sözleşmenin sekizinci maddesi koşullarına uygun şekilde iskonto oranını düşürdüğünü kabul etmiş sayılacağı ve TBK’nun 78/1 maddesi uyarınca bedel iadesi isteyemeyeceği, mahkemenin de benzer gerekçe ile davanın reddine karar vermesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış olup, davacının bu yöndeki tüm istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gibi, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.