Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1488 E. 2022/360 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1488 Esas
KARAR NO: 2022/360 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2014/358 Esas – 2020/62 Karar
TARİH: 06/02/2020
DAVA: Alacak (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BİRLEŞEN İSTANBUL 45.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN
2011/453-2012/98 E.K. SAYILI DOSYASI
DAVA: İstirdat-Tazminat (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/03/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Asıl davada davacı vekili, müvekkili ile davalı … Ltd. Şti. arasında üzerinde akaryakıt satış ve servis istasyonu kurulu bulunan bir taşınmazın müvekkiline 10 yıl süreyle kiralanmasına ilişkin kira sözleşmesi akdedildiğini ve tapuya şerh edildiğini, kira bedelinin tamamının müvekkili tarafından peşin ödendiğini, söz konusu taşınmaz üzerinde kurulu akaryakıt istasyonunun işleticiliğinin/bayiliğinin ise … marka ve logosu altında faaliyette bulunmak üzere akdedilen bayilik anlaşması ve ekleri gereğince davalı … Ltd. Şti.’ye tevdi edildiğini, söz konusu istasyonda müvekkili ürünlerinin satışının kira hakkı süresince devam edeceği inancıyla müvekkili tarafından akaryakıt istasyonunun faaliyetinin geliştirilmesi ve iyileştirilmesi için önemli değere sahip yatırımlar yapıldığını, davalı bayinin satış faaliyetinin geliştirilmesi ve diğer diğer bayiler arasındaki rekabetçi konumunu güçlendirmesi için satış teşvik primi veya başka adlar altında finansal destek ödemelerinde bulunulduğunu, Rekabet Kurulu’nun 12/03/2009 tarihli bildirimi nedeniyle müvekkili lehine tanınan kira hakkının ve bayilik anlaşmasının 18/09/2010 tarihini aşan sürelerinin geçersiz kılındığını, bu nedenle müvekkilince ödenen tutarların geçersiz kalan süreye tekabül eden kısımlarının sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca iadesinin gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalıya ödenen peşin kira bedelinin geçersiz kılınan süresine tekabül eden kısmının denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanacak güncelleştirilmiş miktarı olan 370.447,28 TL’sinin davalı … Ltd. Şti.’nden temerrüt(ödeme) tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, prim, yatırım destek ve/veya her ne nam altında olursa olsun ödenen ticari teşvik bedellerinin işlememiş süreye tekabül eden kısmının denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanacak güncelleştirilmiş miktarı olan 107.984,33 TL’sinin davalı … Ltd. Şti.’nden temerrüt(ödeme) tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, kalıcı yatırımlar bedelinin işlememiş süreye tekabül eden kısmının denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanacak güncelleştirilmiş miktarı olan 70.773,56 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen temerrüt(ödeme) tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl davada davalı … Ltd. Şti. vekili, kira sözleşmesinin müvekkilinin isteği dışında otomatik olarak sona erdiğini, müvekkilinin halihazırda sebepsiz zenginleşmesinin söz konusu olmadığını, alınan bedelin akaryakıt istasyonu için kullanıldığını, davacı alacak iddiasında haklı bulunsa bile talep edebileceği tutarın ancak 156.666,00 USD karşılığı 232.963,00 TL olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Asıl davada davalı … Ltd. Şti. vekili, müvekkilinin kendisine yapılan ticari inkişaf bedelini amacına uygun olarak kullandığını, bu ödeme ile müvekkilinin mamelekinde bir artış meydana meydana gelmediğini, müvekkilinin iyiniyetli olduğunu, davacı taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun ve fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Birleşen davada davacı vekili, davalıya tanınan intifa hakkı ve akdedilen akaryakıt bayilik anlaşması nedeniyle teminat olarak 250.000,00 TL bedelli teminat mektubu verildiğini, Rekabet Kurulunun kararı gereğince sözleşmelerin geçersiz kalması üzerine davalının intifayı kaldırdığını, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcu olmadığı halde davalının haksız bir şekilde teminat mektubu bedelini tazmin ettiğini, müvekkilinin bu nedenle ticari itibarının da zedelendiğini ileri sürerek haksız olarak tahsil edilen 250.000,00 TL’nin davalıdan istirdatına, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davacı vekili 22/10/2015 havale tarihli ıslah dilekçesinde, 250.000,00 TL teminat mektubu bedeli ile 50.000,00 TL manevi tazminatın teminat mektubunun nakde çevrildiği 16/09/2011 tarihinden itibaren avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davalı vekili, teminat mektubu bedelinin müvekkilinin … Ltd. Şti.’nden olan 357.984,33 TL prim bedeli alacağından mahsup edilerek asıl davanın açıldığını, davacının aktif husumetinin de bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 06/02/2020 tarih ve 2014/358 Esas 2020/62 Karar sayılı Kararı ile; “Davalı … Ltd. Şti.’nin zamanaşımı itirazları yargılama sırasında 09/04/2012 tarihli celsede reddedilmiştir. Birleşen davada hernekadar davalı … tarafından husumet itirazında bulunulmuş ise de teminat mektubu veren davacı olmakla, husumet itirazı yerinde görülmemiştir. Tüm dosya kapsamı, toplanan tüm deliller, iddia ve savunma, mahkememizce hükme dayanak etmeye elverişli 18/01/2018 tarihli 5 kişilik bilirkişiler heyeti raporu referans alınarak karar verilmiştir. Davacı ile davalı … arasında bağıtlanan kira sözleşmesinin süresinden evvel rekabet kurulu kararı gereğince geçersiz sayıldığı tartışmasızdır. Davacı geçersiz kalan süre yönünden denkleştirici adalet ilkesine göre geçersiz kalan süreye ilişkin kira bedelinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacının bu talebi sebepsiz iktisap kurallarına dayanmaktadır. Davalı, kira sözleşmesinin hükümsüz kalan süresine isabet eden kira bedelini, kıstelyevm usulü gereğince yapılan hesaplama ile davacıya iade yükümü altındadır. Ne var ki, davalı-kiraya veren … Ltd.Şti.’nin iyiniyetli olduğu, ne sözleşmeyi kurarken ne de 400.000 USD’yi iktisap ederken, kira sözleşmesinin (24.08.2014’de sona erecek) normal ömrünü tamamlamadan 18.09.2010 tarihinde Rekabet Kurulu Kararı gereğince geçersiz kılınacağını bilmemektedir, bilmesinin de gerekmediği anlaşılmaktadır. İyiniyetli sebepsiz zenginleşenin iade yükümünün şümulü, sebepsiz iktisabın ortaya çıktığı 18.09.2010 tarihinde yürürlükte bulunan ve olaya uygulanması gereken1 818 sayılı Borçlar Kanunu çerçevesinde gerçekleşecektir… Somut olayda iyiniyetli iade yükümlüsü davalı … Ltd.Şti.nin, iade mecburiyetini öğrendiği anda (kiranın bitiş tarihi olan 18.09.2010 tarihinde) malvarlığında davacı tarafından istirdatı istenen kazandırmanın mevcut bulunup bulunmadığı dosyadan anlaşılamamaktadır. Taraflar arasındaki 24.08.2004 tarihli Kira Sözleşmesinin 7.maddesinde kiracı …’nin ihtiyarı dışında herhangi bir resmi makamın emir, karar veya müdahalesi gibi sebeplerle mecurda akaryakıt satış ve servisinin yapılamaması durumunda kiralayan … Ltd.Şti. 10 yıllık süre için kendisine ödenen peşin kiranın işlememiş bölümünü kiracıya nakden ve defaten derhal iade etmeyi kabul ve taahhüt eder hükmü de bu doğrultudadır. 10 yıllık (=120 aylık) kira bedeli 400.000 USD, yıllık kira bedeli 40.000 USD ve aylık kira bedeli 40.000 + 12 = 3.333 USD’dir. Kira sözleşmesinin geçerli kaldığı ve davalı kiraya veren … Ltd.Şti.nin kira bedeline hak kazandığı süre 24.08.2004 ila 18.09.2010 arasındaki yaklaşık 73 aydır. Kalan süre 120 ay – 73 ay = 47 ay olup, iadesi gereken kira bedeli toplamı 47 ay X 3.333 USD = 156.651 USD’dir. TCMB verilerine göre 18.09.2010 tarihinde 1 USD’nin efektif satış fiyatı 1.4981 TL olup, buna göre davacı davalıdan 156.651 X 1.49 = 234.663,19 TL talep edebilecektir. Davacının bu meblağın üstünde kalan talebinin reddi gerekmiştir. Bu konuda davalı … Ltd. Şti.’nin kıstalyevm usulüne ilişkin esas alınan kriterler yönünden itirazları haklı ve yasal bulunmuştur. Zira USD olarak ele alınan kira üzerine herhangibir denkleştirme yapılamayacağı yüksek mahkemece kabul edilmektedir. Mahkememizce de aynı kanaate varılmıştır (Yargıtay 19 H.D. 2014/8740 – 2015/6137 E.K.Sayılı 27/04/2015 tarihli kararı). Tespit edilen alacağa 18.09.2010 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi işletilmiştir. Davacı ile davalılardan … Ltd.Şti. arasında 14.10.2004 tarihinde yukarıda anılan taşınmazdaki akaryakıt satış ve servis istasyonu hakkında İşleticilik Sözleşmesi akdedilmiştir. …..Sözleşmenin 12.maddesi “Müddet” kenar başlığını taşımaktadır. Buna göre “İşbu anlaşmanın müddeti imza tarihinden itibaren 5 yıldır”. Bu hüküm gereğince sözleşme 14.10.2009 tarihinde sona ermiştir. Ne var ki sözleşmenin yenilenmesi söz konusu olmaksızın sözleşmenin taraflar arasında yaklaşık 11 ay daha uygulandığı ve davacı ile diğer davalı arasındaki Kira Sözleşmesinin son bulduğu 18.09.2010 tarihinde sona erdiği anlaşılmaktadır, zira her iki sözleşme, bileşik sözleşme niteliğindedir. İşleticilik Sözleşmesinin 12.maddesinin 2.fıkrasında “Anlaşmanın süresi sonunda … ve İşleticinin (…) mutabakata vararak aralarında yeni bir İşleticilik Anlaşması imzalanmaması halinde İşletici satış yerini derhal terk ve …’ye teslim etmeyi kabul ve taahhüt etmiştir”. Bu hüküm çerçevesinde, İşleticilik Sözleşmesinin doğal ömrünü doldurduğu 14.10.2009 tarihinden sonra, taraflar arasında yeni bir İşleticilik Anlaşması akdedilmediğine göre İşleticilik Sözleşmesinin yenilenmesinden bahsedilemez. Davacı, akaryakıt satış istasyonunun faaliyetinin ve satışının geliştirilmesinde kullanılmak üzere, davalı …’e ödediği “prim”, “yatırım destek” ve “ticari teşvik” bedellerinin, işlememiş süreye tekabül eden kısmı olan 107.984,33-TL’nin temerrüt (Ödeme) tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmektedir. Davacının davalıya “prim”, “yatırım destek” ve ticari teşvik bedelleri ödediği dosyadan anlaşılmaktadır; Davacı ve davalılardan … arasında akdedilen 14.10.2004 tarihli İşleticilik Sözleşmesi, sözleşmede öngörülen 5 yıl süre boyunca yürürlükte kaldığına göre, davacının prim, yatırım destek ve ticari teşvik ödemeleri amacına ulaşmıştır. Yeni bir İşleticilik Anlaşması da taraflar arasında akdedilmediğine ve sözleşmemin yenilenmesi söz konusu olmadığına göre, davalı …’ün herhangi bir iade yükümü altında bulunduğundan söz edilemez. Davacı dava dilekçesinde üçüncü talebi olarak, akaryakıt istasyondaki ticari faaliyetin geliştirilmesi için gerçekleştirilen kalıcı yatırımların (mütemmim cüz niteliğindeki yatırımlar, malzeme-teçhizat, demirbaş desteği) işlememiş süreye tekabül eden miktarı olan 70.773,56-TL’nin her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmektedir. Davalılardan … açısından kalıcı yatırımların işlememiş olan süreye tekabül eden kısmı söz konusu olamaz. Zira adı geçen davalı ile akdedilen 14.10.2004 tarihli 5 yıllık İşleticilik Sözleşmesi, daha sonra bu sözleşmenin yenilenmesi söz konusu olmaksızın normal ömrünü tamamlamıştır. Bu itibarla davacının dava dilekçesinde talep ettiği kalıcı yatırımlar için davalı … petrol’ün herhangi bir iade mükellefiyeti söz konusu olamaz. Davalılardan/Kiraya veren … Ltd.Şti’nin, kalıcı yatırımların işlememiş olan süreye tekabül eden kısmı bakımından bir iade mükellefiyetinin bulunup bulunmadığı, Kira Sözleşmesi hükümleri çerçevesinde ele alınmalıdır. 24 Ağustos 2004 tarihli 10 yıl süreli Kira Sözleşmesinin 1-2-3-4.madde hükümlerinde kira konusu taşınmaz üzerinde halihazırda akaryakıt satış ve servis istasyonu bulunduğu tekraren ifade edilmektedir. Dosyada bulunan Kocaeli İdare Mahkemesinin 31.05.2007 tarihli E. 2006/1854 K. 2007/959 sayılı kararında söz konusu yapıya 1968 yılında inşaat ruhsatı ve yapı kullanma izni alındığı, yapıda imar mevzuatınca ruhsata tabi bir uygulama yapılmadığı, restorasyon yapılan işlerin zemin kaplaması, asma tavan yapılması vb. basit tamir ve tadilatlar olduğu ve ruhsata tabi olmadığının anlaşıldığı belirtilerek yıkıma yönelik dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı belirtilmiştir. Kira Sözleşmesinin 2. ve 4.maddelerinde servis istasyonunda inşaat ve sair tadilat işlemleri yapılacağı öngörülmüş ise de, 4.maddeye göre “Mecur üzerinde yer alan akaryakıt satış ve servis istasyonunun inşaatı ve sair tadilat işlemleri gerekli hür türlü ruhsat ve izinler tüm masrafları uhdesinde kalmak üzere kiralayanlar tarafından … standartlarına uygun olarak temin edilecektir” 24.08.2004 tarihli Kira Sözleşmesinin başlangıcında davacı … A.Ş. “kiracı” ve davalı … Ltd.Şti. ise “kiralayan” olarak adlandırılmaktadır. Bu durumda, 4.maddeye göre akaryakıt istasyonundaki inşaat ve sair tadilat işlemleri gerekli hür türlü ruhsat ve izinler tüm masrafları uhdesinde kalmak üzere kiralayan davalı … Ltd.Şti. tarafından karşılanacağına göre, davacının talebinin sözleşme ile uyuşmadığı görülmektedir. Sözleşme metninden çıkan anlam, tüm masrafların kiralayan … Ltd.Şti. tarafından üstlenileceğidir; davacı kiracının kalıcı yatırımlara ilişkin istirdat talebi sözleşmeye aykırı olduğundan, davacı taraf sözleşmenin 4.maddesinde öngörülmesine rağmen tüm masrafları davalı … Ltd.Şti.’nin değil de kendisinin üstlendiği konusunda yazılı sözleşmenin hüküm ve kuvvetini değiştiren yeni bir yazılı delil ile iddiasını ispat etmek zorunda olup, bu husustaki ispat külfeti davacı tarafından yerine getirilmiş değildir. Bu itibarla, davacı tarafın, davalı kiraya veren … Ltd.Şti’nden, kalıcı yatırımların işlememiş olan süreye tekabül eden kısmı adı altında bir talepte bulunma hakkı yoktur. Birlesen dava bakımından ise; …..Asıl davadaki davacı … A.Ş.’nin talepleri bakımından yapılan incelemede, …’ün … AŞ’ne karşı herhangi bir sözleşmeye aykırılığı bulunmadığı ve sebepsiz zenginleşme hukuki/sebebinden kaynaklanan bir iade borcu altında olmadığı tespit edilmiş bulunmaktadır. Teminat mektubunu veren ve bu bedeli bizzat ödediği … Bankası A.Ş.’nin 16.09.2011 tarihli dekontundan anlaşılan …, işbu haksız paraya çevirme dolayısıyla 16.09.2011 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte teminat mektubu tutarı olan 250.000-TL’nin kendisine tazminini isteyebilecektir. Birleşen davada davacı … ayrıca 50.000-TL tutarında manevi tazminat talep etmiş ise de, hangi kişilik hakkının saldırıya uğramış olduğu, kişilik değerlerinde ne gibi bir manevi zarara uğradığını kanıtlayamamış olup, Kanunun manevi tazminat istemi için aradığı koşulların, birleşen davada davacı yararına gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Davalı … rekabet kurulu kararı doğrultusunda sebepsiz zenginleşmeye dayalı iade talebi doğrultusunda işlem yapmıştır. Ancak yargılama sonucunda davacı …’ın yetkilisi olduğu … Petrolün iade borcu altında olmadığı tespit edilmiş olmakla manevi tazminat koşulları da oluşmamıştır.” gerekçeleri ile; “Asıl davada, Davanın kısmen kabulüne, 1-) 156.651-USD karşılığı 234.663,19-TL kullanılmayan süreye isabet eden kira alacağının 18/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı … Ltd.Şti.’den tahsili ile davacıya verilmesine, Fazla talebin reddine, 2-)Davacının ticari teşvik bedelleri yönünden davalı … Ltd. Şti. aleyhine açtıkları davanın reddine, 3-)Davacının kalıcı yatırımlar yönünden her iki davalı aleyhine açtığı davanın reddine, Birleşen davada, Davanın kısmen kabulüne, 14-)250.000-TL teminat mektubu bedelinin davalıdan 16/09/2011 tarihinden itibaren işleyecek avas faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, 15-)Koşulları oluşmayan manevi tazminat taleplerinin reddine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı-birleşen dava davalısı … A.Ş. vekili, asıl dava davalısı … Ltd. Şti. vekili ve birleşen dava davacısı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı-birleşen dava davalısı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Kira bedelinin güncelleme yapılmaksızın iadesine karar verilmesinin doğru olmadığını, denkleştirici adalet ilkesinin dikkate alınması gerektiğini, Yargıtay’ın da bu konuda emsal kararları olduğunu, Sabit yatırım bedelinin davalı …den talep edilemeyeceği yönündeki tespitin hatalı olduğunu, kira sözleşmesinin 4.maddesinde kararlaştırılan hususun inşaat ve tadilat bedellerine ilişkin değil, alınacak izin ve ruhsatlara ilişkin olduğunu, sabit yatırım bedelinin müvekkilince karşılandığının dosyaya sunulan faturalara, virman talimatı ve bilirkişi raporları ile sabit olduğunu, 10/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda yatırımların müvekkilince sağlandığının, sözleşme sona erdikten sonra da kullanılmaya devam edildiğinin ve taşınmaza değer kattığının tespit edildiğini, bu tespitlere rağmen talebin reddinin doğru olmadığını, Davalı …’e ödenen prim, yatırım desteği ve ticari teşvikler yönünden davalı …’in iade borcunun bulunmadığı kararının hatalı olduğunu, 302.429,77 TL ve 162.557,98 TL bedeli bu ödemeler karşısında istasyonun inşasının ve iyileştirmesinin sağlandığını, … nolu faturanın dayanağı olan ve taraflarına sunulan 16 adet fatura incelendiğinde bu faturaların toplamı ile davalı faturası toplamının birebir örtüştüğünün görüldüğünü, yapılan harcamaları istasyon iyileştirme teşvik primi adı altında ????? müvekkiline faturalandırıldığını, Protokolde de yapılacak inşaat işlerinin belirlendiğini ve bedelinin müvekkilince karşılanmasının kararlaştırıldığını, 10/05/2017 tarihli raporda bu hususun tespit edildiğini, davalıya peşin satış teşvik primi adı altında yapılan ödemenin aslında inşaat ve sabit yatırım bedeli olduğunu ve güncellenmiş değerinin iadesi gerektiğini, Birleşen davada verilen kararın da hatalı olduğunu, zira müvekkilinin davalı …den teşvik prim ve diğer prim bedelleri yönünden alacaklı olduğunu, Birleşen dava dilekçesinde faiz talep edilmemişken faize hükmedilmesinin doğru olmadığını, ıslah yoluyla dahi talep edilemeyeceğini, kaldı ki zamanaşımına uğradığını, ayrıca ancak yasal faiz talep edilebileceğini belirterek asıl ve birleşen davada verilen hükümlerin kaldırılmasını, asıl davanın kabulünü, birleşen davanın reddini istemiştir. Asıl dava davalısı … Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle; İyiniyetli sebepsiz zenginleşenin elinden çıkmış olduğunu ispat etmiş olduğu kısmın dışında kalanın geri vermekle yükümlü olduğunu, Ayrıca davacının dava öncesi ihtarı ile sözleşmeyi feshettiğini ve bu nedenle müvekkilinin kira kaybına uğradığını, ihtardan sonra taşınmazın müvekkiline teslim edilmediğini, alt kiracı tarafından kullanılmaya devam edildiğini, müvekkilinin bu kayıplarının dikkate alınmadığını, Yine kira sözleşmesinin 4.m. uyarınca müvekkilince yapılan masrafların da düşülmesi gerektiğini, Teminat mektubunu verecek kişi bu teşebbüs kontrol eden kişi değilse sözleşmenin rekabet hukukuna aykırılığı bulunmadığından sözleşmenin davacı tarafça feshini hukuka aykırı olacağını, aksi kabul edildiğinde ise mahsup taleplerini dikkate alınması gerektiğini, Temerrüt şartları oluşmadığından 18/09/2010 tarihinden itibaren faiz işletilmesinin doğru olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir. Birleşen dava davacısı … vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; Manevi tazminat isteminin reddinin doğru olmadığını, teminat mektubu miktarının yüksek olduğu dikkate alındığında ticari itibarının zedelendiğinin açık olduğunu, bankalardan kredi çekmek istediğinde bu hususun karşısına engel olarak çıkacağını belirterek birleşen davaya ilişkin hükmün kaldırılmasını ve davanın tümden kabulünü istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl dava, kira ve bayilik sözleşmeleri uyarınca ödenen kira bedeli, prim, yatırım destek ve ticari teşvik bedeli ile kalıcı yatırım bedelinin, Rekabet Kurulu’nun kararı gereği işlememiş süreye tekabül eden kısmının denkleştirici adalet ilkesine göre tahsili istemine, birleşen dava ise bayilik sözleşmesi kapsamında haksız olarak tazmin edilen teminat mektubu bedelinin iadesi ve bu nedenle oluşan manevi zararın tazmini istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı ile davalı … Ltd. Şti. arasında Gebze …Noterliği’nin 24/08/2004 tarih … yevmiye sayılı kira sözleşmesi akdedilmiş olup, sözleşme ile 10 yıl süreyle davalıya ait üzerinde akaryakıt satış ve servis istasyonu bulunan taşınmaz kiralanmıştır. Söz konusu kira sözleşmesi 27/08/2004 tarihinde tapuya şerh edilmiştir. Yine davacı ile davalı … Ltd. Şti. arasında kullanım hakkı davacıya geçen bu taşınmaz üzerindeki akaryakıt istasyonuna ilişkin olarak 14/10/2014 tarihli 5 yıl süreli İşleticilik Sözleşmesi ve bila tarihli Protokoller akdedilmiştir. Ne var ki Rekabet Kurulu’nun 12/03/2009 tarihli bildirimi nedeniyle kira sözleşmesinin 18/09/2010 tarihini aşan kısmı geçersiz hale gelmiştir. İşleticilik sözleşmesi ise 14/10/2009 tarihi itibariyle sona ermiş olup söz konusu duyuru nedeniyle yenilenmediği, ancak taraflarca fiilen devam ettirildiği anlaşılmaktadır. Nihayet davacı davalılara gönderdiği Kadıköy …Noterliği’nin 29/09/2010 tarih … yevmiye sayılı ihtarında, Rekabet Kurulunun kararı gereği kira ve bayilik sözleşmelerinin 18/09/2010 tarihi itibariyle geçersiz hale geldiği, bu nedenle istenilen bayi ile sözleşme akdedilebileceği belirtilerek yapılan ödemelerin geçersiz kalan süreye tekabül eden kısımlarının ödenmesi talep edilmiş, 11/11/2010 tarihinde de kira şerhinin tapudan terkini talep edilmiş ve terkin edilmiştir. Asıl davada davacının ilk talebi, davalı … Ltd. Şti.’ne ilişkinin başında peşin olarak ödemiş olduğu kira bedelinin kira sözleşmesinin geçersiz kalan kısmına tekabül eden tutarın iadesi olup, talebinde haklıdır. Davacı bu tutarın denkleştirici adalet ilkesi dikkate alınarak güncellenmiş değerinin iadesini talep etmekte ise de, davalının iyiniyetli olarak sözleşmenin süresinin sonuna kadar devam edeceği düşüncesiyle iktisap ettiği kira bedelinin kendi elinde olmayan nedenlerle sözleşmenin süresinden evvel geçersiz hale gelmesi nedeniyle iyiniyetle elinde kalanı vermekle sorumlu olduğu, iyiniyet ve hakkaniyet kuralı gereği haklı bir sebeple uhdesinde tuttuğu bir bedelden dolayı semerelerin istenilemeyeceği açık olup, kıstelyevm usulünce kullanılmayan süreye göre yapılan hesaplamada bir isabetsizlik görülmemiştir (Yargıtay 19 HD 28/09/2017 tarih 2016/14623 E., 2017/6428 K. sayılı ve 19/09/2017 tarih 2016/19508 E., 2017/6043 K. sayılı emsal kararları). Öte yandan davalı … Ltd. Şti. tarafından hesaplama şeklinde ilişkin bir istinaf nedeni ileri sürülmemiş, davaya cevabında ileri sürülmeyen kira kaybı ve masrafların mahsubu talebine ilişkin istinaf sebeplerine ise itibar edilmemiştir. Bununla birlikte dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun 101. maddesi uyarınca temerrüt için bildirim şart olup, somut olayda sebepsiz zenginleşen davalının temerrüde düşmüş sayılması için ihtar keşide edilmesi gerekir. Davacı davalılara Kadıköy …Noterliği’nin 29/09/2010 tarih … yevmiye sayılı ihtarı göndermiş ise de, söz konusu tarih itibariyle kira şerhinin henüz terkin edilmediği, dolayısıyla ihtar tarihi itibariyle henüz muaccel hale gelmemiş bir alacağın söz konusu olduğu anlaşılmakla, bu tutara ancak dava tarihinden itibaren faiz işletilebileceği kabul edilmiştir. Asıl davada davacının ikinci talebi, prim, yatırım destek ve ticari teşvik bedelinin iadesi olup davalı … Ltd. Şti.’ye yöneltilmiş bir taleptir. Üçüncü talebi ise kalıcı yatırım bedelinin iadesi olup her iki davalıya da yöneltilmiştir. Bu kapsamda dosyaya delil olarak davalı … tarafından davacı … adına düzenlenen peşin satış teşvik primi açıklamalı … nolu 27/12/2005 tarihli 162.557,98 TL bedelli, istasyon iyileştirme teşvik primi açıklamalı … nolu 13/02/2006 tarihli 209.716,09 TL bedelli ve yine peşin satış teşvik primi açıklamalı … nolu 08/05/2006 tarihli 302.539,75 TL bedelli faturalar ile dava dışı firmalar tarafından davalı … adına düzenlenen hakediş bedeli, ekipman bedeli, montaj bedeli açıklamalı faturalar sunulmuş olup, davacı yargılama sırasında davalı … tarafından düzenlenen faturaların aslında kendisi tarafından bedeli ödenen inşaat işlerine ilişkin olduğunu ileri sürmüştür. Peşin satış teşvik prim bedeli, davacı ile davalı … Ltd. Şti. arasında akdedilen bila tarihli Protokolde de belirtildiği üzere bayilik sözleşmesi kapsamında taahhüt edilen miktarda ürün alımı yapılması halinde, istasyonun ticari faaliyetinin geliştirilmesinde kullanılmak şartıyla ödenen bir tutar olup, gerek bu tutarın bayilik sözleşmesi uyarınca verilmiş olması ve sözleşmesinin süresinin sona ermiş olması gerekse sözleşmenin sona ermesi halinde bu bedelin iade edileceğinin düzenlenmemiş olması nedeniyle, davacı peşin satış teşvik primine ilişkin talebinde haklı görülmemiştir(Yargıtay 19.HD 12/10/2017 tarih 2016/5430 E., 2017/6901 K. sayılı kararı). Öte yandan davacı dava konusu istasyona yapmış olduğu kalıcı yatırım bedellerinin koşulları olması halinde sebepsiz zenginleşme nedeniyle bakiye süreye tekabül eden kısmını isteyebilir(Yargıtay 19 HD 17/10/2019 tarih 2018/2253 E., 2019/4818 K. sayılı emsal kararı). Davacı ve … arasında akdedilen bila tarihli Protokolün Malzeme ve Teçhizat başlıklı 2-C maddesinde de, …’nin masrafları uhdesinde kalmak üzere istasyonu binanın yıkımı ve saha betonu yapımı haricinde projeye göre yeniden inşa edeceği ve gerekli tüm alet ve ekipmanları vereceği, işletici tarafından bedeli ödenmek kaydıyla bir oto yıkama makinesinin temin ve tesis edileceği, işleticinin masrafları üzerinde kalmak üzere mevcut binayı yıkarak molozları kaldıracağı ve inşaatı takiben saha betonu işlerini tamamlayacağı hususları düzenlenmiştir. Dolayısıyla “istasyon iyileştirme teşvik primi” açıklamalı faturaya konu ödemenin bu kapsamda olduğu düşünülebilir, ancak davacının bu ödeme ile sabit yatırım yapıldığını ispat etmesi gerekir. Ancak Kocaeli İdare Mahkemesinin 31/05/2007 tarihli E. 2006/1854 K. 2007/959 sayılı kararında söz konusu yapıya 1968 yılında inşaat ruhsatı ve yapı kullanma izni alındığı, yapıda imar mevzuatınca ruhsata tabi bir uygulama yapılmadığı, restorasyon yapılan işlerin zemin kaplaması, asma tavan yapılması vb. basit tamir ve tadilatlar olduğu ve ruhsata tabi olmadığı belirtilmiş olup, buna göre taşınmaz üzerine yeni bina yapılmadığı, mevcut binada tadilat tamirat işleri yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf da hangi sabit yatırımların yapıldığını açıklamamıştır. Dolayısıyla davacının halen mevcut olup kullanılmaya devam edilen ve taşınmaza değer katan sabit yatırımların bedellerini ödediğini ispat edemediği kanaatine varılmış olup, bu yöndeki talebi de haklı görülmemiştir. Birleşen davada ise, davalı … teminat mektubu bedelinin kendisinin … Ltd. Şti.’nden olan 357.984,33 TL prim bedeli alacağından mahsup edilerek asıl davanın açıldığın ileri sürmüş olup, yukarıda açıklanan nedenlerle davacının adı geçen davalıdan herhangi alacağı bulunmadığı kabul edildiğine göre teminat mektubunun haksız olarak nakde çevrildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davacı teminat mektubu bedelinin tazmini talebinde haklıdır. Dava dilekçesinde faiz talep edilmemiş ise de, 22/10/2015 tarihli ıslah dilekçesinde faiz talebinde bulunulmuş olup, ıslahla faiz talep edilmesine yasal bir engel bulunmamaktadır. Öte yandan birleşen dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı BK 101.m. uyarınca temerrüt için bildirim şart olup, somut olayda sebepsiz zenginleşen davalının temerrüde düşmüş sayılması için ihtar keşide edilmesi gerekir. Ne var ki dosya kapsamında birleşen dava öncesi davalının temerrüde düşürüldüğüne dair ihtara rastlanılmamış olup, bu durumda ancak dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin mümkün olduğu kabul edilmiştir. Davacı aynı zamanda bu haksız nakde çevirme nedeniyle ticari itibarının zedelendiğini ileri sürerek manevi tazminat talebinde bulunmakta ise de, ticari itibarının sarsılıp zarara uğradığını ispatlayamaması nedeniyle manevi tazminatın yasal koşulları bulunmadığı kanaatine varılmıştır. O halde mahkemece asıl ve birleşen davada hükmedilen tutarlara işletilecek faiz başlangıç tarihlerinde hataya düşülerek karar verilmesinde isabet görülmemiş ise de, bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davacı-birleşen dava davalısı … A.Ş. vekilinin asıl davaya yönelik ve birleşen dava davacısı … vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf başvurularının esastan reddine, davacı-birleşen dava davalısı … A.Ş. vekilinin birleşen davaya yönelik ve asıl dava davalısı … Ltd. Şti. vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurularının kısmen kabulü ile HMK 353/1-b2 m. uyarınca asıl ve birleşen davaya ilişkin hükümlerin kaldırılması ve yeninden hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A) Davacı-birleşen dava davalısı … A.Ş. vekilinin asıl davaya yönelik ve birleşen dava davacısı … vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, B)Davacı-birleşen dava davalısı … A.Ş. vekilinin birleşen davaya yönelik ve asıl dava davalısı … A.Ş. vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurularının KISMEN KABULÜ ile; İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/02/2020 tarih 2014/358 Esas – 2020/62 Karar kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle;
İLK DERECE YÖNÜNDEN:
ASIL DAVADA; Davanın KISMEN KABULÜNE, 1-) 156.651-USD karşılığı 234.663,19-TL kullanılmayan süreye isabet eden kira alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı … A.Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine, Fazla talebin REDDİNE, 2-)Davacının ticari teşvik bedelleri yönünden davalı … A.Ş. aleyhine açtıkları davanın REDDİNE, 3-)Davacının kalıcı yatırımlar yönünden her iki davalı aleyhine açtığı davanın REDDİNE, 4-Alınması gerekli 16.029,84.TL harcın peşin alınan 8.155,70.TL ‘den mahsubu ile bakiye 7.874,14.TL’nin … A.Ş.’den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Davacı tarafından ödenen 8.155,70-TL peşin harcın davalı … A.Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine, 6-Davacı tarafından yapılan 6.050,00.TL bilirkişi ücreti 180,00.TL tebligat gideri toplamı 6.230,00.TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre 3.313,00 TL’sinin davalı … A.Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin üstünde bırakılmasına, 7-Davalı … A.Ş. tarafından yapılan 800,00.TL bilirkişi ücretinin red kabul oranına göre 425,42.TL’sinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 8-Davalı … A.Ş tarafından yapılan 60,00.TL tebligat giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 9-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince davacı vekili için hesap ve takdir olunan 24.876,42.TL vekalet ücretinin davalı … A.Ş. alınarak davacıya verilmesine, 10-Davalı … A.Ş. kendisini vekille temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve takdir olunan 16.849,49TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak … A.Ş.’ye verilmesine, 11-Davalı … A.Ş kendisini vekille temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve takdir olunan 14.208,51.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak … A.Ş’ye verilmesine, 12-Davalılar … Ltd. A.Ş. kendilerini vekille temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince reddedilen kalıcı yatırımlar bedeli üzerinden hesaplanan 10.000,56- TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine, 13-Tarafların artan gider avansı varsa talep halinde ve karar kesinleştiğinde kendilerine iadesine,
BİRLEŞEN DAVADA YÖNÜNDEN; Davanın KISMEN KABULÜNE, 14-250.000-TL teminat mektubu bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 15-Koşulları oluşmayan manevi tazminat taleplerinin REDDİNE, 16-Alınması gerekli 17.077,50.TL harcın peşin alınan 4.455,00.TL ‘den mahsubu ile bakiye 12.622,50.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 17-Davacı tarafından yapılan 18,40-TL başvuru harcı, 4.445-TL peşin harç, 2,90-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 4.476,30.TL ‘nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 18-Davacı tarafından yapılan 452,45.TL tebligat giderinin red ve kabul oranına göre 377,04-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 19-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince davacı vekili için hesap ve takdir olunan 25.950,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 20-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesap ve takdir olunan 5.100,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 21-Artan gider avansı varsa talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 1-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 148,60’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden asıl dava davacısından alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından, istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin asıl dava davacısından tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden birleşen dava davacısından alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından, istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin birleşen dava davacısından tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Birleşen dava davalısı tarafından birleşen davaya ilişkin olarak yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5-Asıl davada davalı … A.Ş. tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 6- Davalı … A.Ş. tarafından sarf edilen 148,60.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 7-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 09/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.