Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1475 E. 2022/1886 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1475 Esas
KARAR NO: 2022/1886 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/878 Esas – 2020/181 Karar
TARİHİ: 20/02/2020
DAVA: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili ile davalı arasında bayilik sözleşmesi bulunduğunu, davalının istasyonuna yapılan masrafların müvekkilinden alınacak yakıt ile sözleşme gereği kurulan sistem marifetiyle ödendiğini, davalının borçlarını ödemekten imtina etmesi üzerine İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ili ilamsız icra takibi başlattıklarını, davalının bu dosyaya itiraz ederek durdurduğunu, taraflar arasındaki sözleşme 20. Maddesi uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlıkların İstanbul Mahkemeleri ve İcra dairelirnde çözümlendirileceğinin bulunduğunu, bu sebeple huzurdaki davanın açılarak yapılan itirazın iptalini, takibin kaldığı yerden devamını, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını müvekkili şirketin Uşak ili Eşme ilçesinde faaliyette bulunduğunu bu sebeple Eşme mahkemelerinin yetkili olacağı ve bu mahkemelere gönderilmesinin gerektiğini, davacının ödeme emrine konu edilen borcun kaynağını açıklayamadığını, davacının gönderdiği iki adet ihtarnameye itiraz ettiklerini, mutabakat sözleşmesine itiraz ettiklerini sözleşmeyi haklı sebeplerle feshettiklerini, bu sbeplerle açılan takibe itiraz ettiklerini, davanın reddine karar verilmesini, takibin iptalini, davacı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 20/02/2020 tarih 2018/878 Esas – 2020/181 Karar sayılı kararında;”Mahkememizde açılan dava: İİK.nun 67.maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır. Dosyamıza getirtilen İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 18.549,90 TL üzerinden icra takibi yapıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, itirazın süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, buna göre davanın, bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Dava konusu ihtilaf; taraflar arasında bulunan Automatic müşteri sözleşmesi gereği oluşan ticari ilişki gereğince oluşan borcunun tahsili için başlatılan icra takibine yapılmış itirazın iptali noktasında toplanmaktadır.Eşme AHM’ye talimat yazılarak mali bilirkişi marifetiyle anlaşmazlık konusuna ilişkin inceleme yapılması ile rapor hazırlanarak mahkememize gönderilmesi talep edilmiş talimat bilirkişi raporunda “Davalı Şirketin tek taraflı olarak feshettiği sözleşmenin haklı sebeplere dayandığı, dolayısıyla Davacı Şirketin Davalı Şirkete kesmiş olduğu Üç adet fatura bedeli olan toplam 15.246,09 TL alacağın haklı sebeplere dayanmadığı Kanaatine varılmıştır. Sayın Mahkemenizce aksi kanaatin oluşması halinde Davacı Şirketin alacak tutarının hesaplanabilmesi için öncelikle TKÜ (Taşıt Kimlik Ünitesi) cihazının satın alma fiyatının ( adı geçen cihazın teknik bir alet olması ve uzmanlık alanım dışında bulunması nedeniyle) alanında uzman Bilirkişi tarafından belirlenerek tarafıma ek rapor sunulmak üzere tekrar gönderilmesi kanaatine varılmıştır.” şeklinde raporunu sunmuştur.Dosya Mali Müşavir bilirkişiye tevdii edilerek rapor hazırlaması istenmiş olup bilirkişi raporunda “Davacı tarafın Davalı tarafa düzenlediği faturaları Yasal Defterlerinde yer aldığı, Kanuni defterlerin yasaların emrettiği şekilde tutulduğu, Davalının Automatic sisteminden kaynaklı ürün alımlarının enaz %85’ini Dava dilekçesinde de belirttiği nedenle İşyerinin olduğu EŞME ilçesinden yaptığı, Eşme ilçesinde Davacının Bayisi olmaması nedeni ile sözleşmeden beklenilen menfaatin elde edim imkânın azalması ya da kalmaması nedeni ile Sayın Mahkemenin takdirinde olmak üzere, Davalı tarafça “HAKLI NEDEN” olarak değerlendirildiği,Davacı tarafın, kendi mülkiyetinde olan Automatic TKÜ’lerini araçlardan bulunduğu yerde sökülmesi esnasında Ek bir gider yaptığı, TKÜ’ün araçtan sökülme bedeli içinde emsal bir değer olmadığından, Davacı tarafın bu giderden kaynaklı düzenlediği 412,06 TL bedelli faturalardan dolayı Davalıdan 412,06 TL ALACAKLI olduğu” raporunda belirtmiştir.Tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında Automatic müşteri sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşme kapsamında davalının Eşme ilçesinde davacıya ait ürünlerin satıldığı akaryakıt istasyonundan mal alımı yapması gerektiği bu yönde ticari ilişkinin mevcut olduğu, alacağın davalıya fatura edildiği ancak davalı tarafından davacı şirkete ödemede bulunulmadığı,bunun üzerine İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip yapıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu, davanın İ.İ.K nun 67. Maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, mahkememizce yapılan bilirkişi incelemelerinde de belirlendiği ve davalı tarafın da iddia ettiği üzere davacıya ait ürünlerin satıldığı akaryakıt istasyonunun Eşme ilçesinde kapandığının iddia olunduğu, davacının bunun aksini iddia etmediği, davalının fesih beyanının mahkememizce haklı olarak görüldüğü, zira davalının davacıya ait ürünleri başka surette temin etmesinin mümkün olmadığı, temin etmeye çalışması halinde başka bir ilçeden alması gerekeceği, bunun da sözleşmenin amacına uygun düşmeyeceği davalıya ayrıca maliyeti olacağı, bu doğrultuda davalının feshinin haklı görülmesi karşısında davacının Automatic söküm bedeli olan 412,06 TL lik fatura dışında diğer fatura konusu kalemleri talep edemeyeceği anlaşılmakla, takibin kısmen iptaline dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. 412,06 TL lik fatura takip öncesi ihtarnamede belirtilmediğinden Auto Araç Çıkarma faturasına ilişkin takip öncesi temerrüt olmadığından bu alacak için takip talebinde belirtilen işlemiş faiz talebinin ve fazlaya dair diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.İşbu davada davalı mahkememizce dosya kapsamı itibari ile haksız görüldüğünden ve talep olduğundan alacağın likit olması sebebiyle %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, “-Davanın kısmen kabulü ile, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına davalı tarafça yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 412,06 TL asıl alacak üzerinden aynı koşullar ile kaldığı yerden devamına, -412,06 TL alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -412,06 TL lik fatura takip öncesi ihtarnamede belirtilmediğinden Auto Araç Çıkarma faturasına ilişkin takip öncesi temerrüt olmadığından bu alacak için takip talebinde belirtilen işlemiş faiz talebinin ve fazlaya dair diğer taleplerin reddine,” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İlk derece mahkemesinin hatalı bilirkişi raporlarına dayanarak davalarının kısmen kabulune karar verdiğini, Dosya kapsamına alınan bilirkişi raporlarında davacı müvekkilinin ticari defter kayıtlarında alacaklı olduğunun tespit edilmesine rağmen sözleşmenin davalı taraf yönünden haklı sebebe dayandığı belirtilmiş olsa da taraflar arasındaki sözleşmenin hükümlerine riayet edilmediğinin dikkate alınmadığını, Bu şekilde düzenlenen raporlara mahkemece itibar edilmiş olsa dahi taraflar arasındaki sözleşmenin 2. Maddesinin tereddüte mahal vermeyecek düzeyde açık olduğunu, sözleşmenin konu başlıklı 2. Maddesindeki iş bu sözleşme ile PO’nun, müşteriyi AutoMatic’e dahil etmek suretiyle müşteri araçlarına akaryakıt ikmal ve data hizmeti vermeyi buna mukabil Müşteri de AutoMatic marifeti ile muhtelif PO işletici veya bayilerden satın almış olduğu akaryakıt ve AutoMatic kullanım bedellerini PO’ya ödemeyi beyan, kabul ve taahhüt ettiğini, Sözleşmede açıkça belirli bir yerdeki bayiden veya bayilerden yakıt alınacaktır gibi ibarenin bulunmadığını; davacı müvekkilinin bir yerde sabit olarak bayi açması ile ilgili veya mevcut bayinin kapatılmayacağına ilişkin bir taahhüdünün de bulunmadığını; davalının yapmış olduğu feshin hukuki dayanağının bulunmadığını; bu sebeple ilk derece mahkemesinin hatalı bilirkişi raporlarının dikkate alarak kurmuş olduğu hükmün hukuka aykırılık teşkil ettiğini, Davalı, davacı müvekkili ile yapmış olduğu anlaşma çerçevesinde yapmış olduğu akaryakıt alımlarının hatalı değerlendirildiğini, Gerek cevap dilekçesinde gerekse dosyaya sunulan raporlarda davalının sanki sadece Eşme İlçesinde bulunan davacı müvekkiline ait akaryakıt istasyonlarını kullanması gerektiğinın belirtilmeye çalışıldığını, Ancak dosya kapsamında yer alan davalıya ait akaryakıt alım tabloları incelendiğinde davalının Eşme ilçesi dışında Salihli, Turgutlu, Kula, Kemalpaşa, Merkezefendi, Dumlupınar gibi yerlerde yer alan ve davacıya ait olan farklı farklı akaryakıt bayilerinden de akaryakıt alımları yaptığının açıkça görüldüğünü, İleri sürerek, ilke derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne yargılama harç ve masrafları ile ücret-i vekâletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesince özetle; yerel mahkemece davanın tamamen reddine karar verilmiş olmasını kabul etmediklerini, Mahkemenin sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olduğuna yönelik tespitinin yerinde olduğunu, ancak mahkemece 426,06-TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu, Mahkemece reddedilen kısım üzerinden değil, davacının vekalet ücretini geçemeyecek şekilde vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının da hatalı olduğunu, İleri sürerek; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın tamamen reddine, aksi kanaat halinde ise davanın reddedilen kısmı üzerinden vekalet ücretine hükmedilerek kararın düzelterek onanmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava sözleşmenin haksız feshedildiği iddiasına dayalı ceza-i şarta ve fesih nedeniyle sökülen cihazların söküm bedeline dayalı olarak düzenlenip, cari hesaba kaydedilen fatura bedellerinin tahsili amacıyla başlatılmış icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafından, cari hesap bakiyesinin tahsili için yapılan takibe itirazın haksız olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 2 ve 17 maddeleri uyarınca tanzim edilen fatura bedellerinin ödenmesi gerektiği ileri sürülmüş; davalı tarafından, davacının automatic müşteri sözleşmesinin devamı sırasında Eşme’de bulunan akaryakıt bayiini kapattığı, en yakın davacı bayiinin ise 40 km uzaklıkta olduğunu, bu nedenle sözleşmenin taraflarınca haklı nedenle ve tek taraflı feshedildiği, dava konusu faturaların ürün alım bedeli faturası olmayıp, fesih bedeli faturası oldukları, bu faturaların itiraz edilerek iki kez davalıya iade edildikleri, ayrıca bu faturaların toplamını cari hesap bakiyesi olarak gösteren mutabakat mektuplarına da itiraz edildiği savunulmuştur.Tarafların cari hesapları arasındaki farklılık; 30/04/2016 tarihli 8.834,02-TL bedelli sözleşme fesih bedeli açıklamalı, 15/03/2016 tarihli 6.000,01-TL bedelli sözleşme fesih bedeli açıklamalı, 09/05/2016 tarihli auto araç çıkarma bedeli açıklamalı 412,06-TL bedelli faturalardan kaynaklanmaktadır. Davacı tarafça bu fatura bedellerinin toplamı 15.246,09-TL asıl alacağın, takip tarihine dek işlemiş faizi ile birlikte tahsili istemi ile takip başlatıldığı görülmüştür.Uyuşmazlık taraflar arasındaki sözleşmenin davalı yanca haklı nedenle feshedilip edilmediği, davacının sözleşmenin 17 maddesine dayalı olarak davacıdan ceza-i şart talep edip edemeyeceği, ayrıca davalı araçlarına takılı TKÜ cihazlarının söküm bedeli için tanzim edilen faturanın sözleşmeye uygun olup olmadığı hususlarındadır. Taraflar arasında 04/08/2014 tarihli üç yıl süreli Automatic Müşteri Sözleşmesi imzalanmış olup, sözleşmenin ikinci maddesinde sözleşmenin konusu ” İş bu sözleşme ile PO, Müşteri’yi Automatic’e dahil etmek suretiyle müşteri araçlarına akaryakıt ikmal ve data hizmeti vermeyi ve buna mukabil Müşteri’de Automatic marifetiyle muhtelif PO İşletici veya bayilerinden satın almış olduğu akaryakıt ve Automatic kullanım bedellerini PO’ya ödemeyi beyan, kabul ve taahhüt etmiştir” şeklinde belirlenmiştir. Sözleşmenin fesih başlıklı 17/1 maddesinde; müşterinin sözleşme ile üstlendiği edimlere riayet etmemesi ve/veya sözleşmenin süresinin bitiminden önce feshine sebebiyet vermesi durumunda, davacının sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebileceği; 17/2 fıkrasında müşteri araçlarına takılan TKÜ cihazlarının iadesi istenildiği halde iade edilmemesi durumunda davacının, TKÜ’lerin işlem tarihindeki satın alma fiyatlarının 6 katına kadar bedel tutarını, işlemin yapıldığı tarihteki TCMB döviz satış kuru üzerinden Türk Lirası ve KDV’si karşılığı olarak talep ve tahsil hakkına sahip olduğu; 17/3 fıkrasında ise sözleşmenin süresinden önce feshinde, davacının araç başı bildirim tarihindeki TKÜ’lerin satın alma fiyatının 6 katına kadar bedel cezai şartı, bildirimin yapıldığı tarihteki TCMB döviz satış kuru üzerinden Türk Lirası ve KDV’si karşılığı olarak talep ve tahsil hakkına sahip olduğu kararlaştırılmıştır. Davacı tarafından sözleşmenin, ağırlıklı akaryakıt alımı yapılan davacının Eşme bayiinin kapatılması nedeniyle haklı nedenle feshedildiği ileri sürülmüş, bilirkişi raporunda davalının 2014 yılı alımlarının %85’ini, 2015 yılı alımlarının %91’ini Eşme istasyonundan yaptığı, kalan alımların muhtelif davacı bayilerinden yapıldığı tespit edilmiştir. Davalı şirket adresinin Eşme İlçesi’nde olduğu anlaşılmıştır. Sözleşmede taşıt tanıma sistemine dahil edilecek davalı araçlarının yalnızca Eşme bayiinden akaryakıt temin edeceklerine, sözleşmenin bu koşulla akdedildiğine dair bir hüküm bulunmamakla birlikte, davacının taşıt tanıma sistemine dahil ettiği davacı araçlarına akaryakıt ve data hizmeti vermeyi taahhüt ettiği, davalının akaryakıt temininin çok büyük kısmını davacının Eşme bayiinden temin ettiğinin bizzat davacı tarafından dosyaya sunulan kayıtlar ve bilirkişi raporu ile tespit edildiği, Eşme’de bulunan ve davacının akaryakıt ihtiyacının yaklaşık yüzde doksanını karşıladığı bayii kapatan davacının, davalıya karşı sözleşme ile taahhüt ettiği akaryakıt temin yükümlülüğüne aykırı davrandığı, sözleşmenin davacının borca aykırı eylemi nedeni ile davalı tarafından haklı nedenle süresinden önce feshedildiği, davacının sözleşmenin 17/3 fıkrasına dayalı cezai şart talep edemeyeceği anlaşılmış olup, mahkemece fesih bedeli açıklamalı fatura tutarları yönünden davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş, davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde bulunmamıştır. Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirmede; mahkemece davalı aleyhine kabulüne karar verilen alacak tutarı 412,06-TL olup, karar tarihi itibariyle 6100 Sayılı HMK’nun 341/2 ve 4 fıkraları uyarınca belirlenen istinaf kesinlik sınırının 5.390,00-TL olduğu, davalının istinafa konu ettiği kabul edilen tutar bakımından kararın kesin olduğu anlaşıldığından, davalı yanın bu yöndeki istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 341/2 ve 4 fıkraları ile 352/1-c bendleri uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirmede; dava alacak davası olup, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/2 fıkrası uyarınca hükmedilen vekalet ücreti, kabul veya reddedilen tutarı geçemez hükmü, davalı lehine redddilen tutarı aşacak şekilde vekalet ücretine hükmedilemeyeceğine ilişkindir. Mahkemece kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine reddedilen 18.137,84-TL esas alınarak, karar tarihindeki AAÜT’nin 13/1 fıkrası uyarınca davalı lehine vekalet ücreti hesaplanması gerekiren, kabulüne karar verilen tutarın esas alınması hatalı olmuş, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi haklı bulunmuştur. Ne varki bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesine dayalı olarak dairemizce hüküm kurulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Yukarıda izah edilen gerekçelerle davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne; ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizce yeniden hüküm kurularak, davanın kısmen kabulü ile, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına davalı tarafça yapılan itirazın 412,06 TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu tutar üzerinden takipteki diğer koşullar ile devamına, fazla talebin reddine, 412,06 TL alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kendisini vekil ile temsil ettiren davacı yararına, dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen tutar üzerinden hesaplanan 412,06-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiline, kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına, dairemiz karar tarihi itibariyle yürülükte bulunan AAÜT’ye göre hesap edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği kanaatine ulaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davacının İstinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine, B-Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; a)-Davalının aleyhine hükmedilen alacak tutarına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 342/1-4 ve 352/1-c maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE, b)-Davalının vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/02/2020 tarih ve 2018/878 Esas – 2020/181 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; 1-Davanın kısmen kabulü ile, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına davalı tarafça yapılan itirazın 412,06 TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu tutar üzerinden takipteki diğer koşullar ile devamına, fazla talebin reddine,2- 412,06 TL alacağın %20 si oranında 82,41-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar harcının, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 316,79 TL harçtan mahsubu ile bakiye 236,09- TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından peşin yatırılan 80,70-TL karar harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat gideri toplamı 166,20-TL yargılama giderinden, kabul oranına göre 3,68 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Davalı tarafından yapılan 1.150,00 TL bilirkişi ücreti ve 4,50 TL posta gideri toplamı 1.154,50 TL yargılama giderinden red oranına göre 1.128,87 TL nin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, 7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/2 fıkrası gereğince hesaplanan 412,06-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin13/1 maddesi gereğince hesaplanan 9.200-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcının hazineye gelir kaydına, davacı tarafından yatırılan 54,40- TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 8-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 9-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 10-Bakiye gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 11-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.