Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1455 E. 2022/1885 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1455 Esas
KARAR NO: 2022/1885 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/763 Esas – 2019/1231 Karar
TARİHİ: 25/12/2019
DAVA: Tazminat (Bağlılık yükümlülüğü ve rekabet yasağından kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin bağlı bulunduğu … unvanlı şirketler grubunun sağlık sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirketin % 95 hissesinin … olduğunu, davalının davacı şirkete %5 oranında hissedar olduğunu ve davacı şirkette müdür olarak görev yaptığını, ancak görev yaptığı sürede kendisine duyulan güveni suiistimal ederek şirket olanaklarının şahsi menfaati için kullandığını, bu hususta müvekkili şirket çalışanlarının beyanlarının bulunduğunu, söz konusu beyanların Bakırköy 2.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015-96 D.iş sayılı dosyasında mevcut olduğunu, müvekkili şirketin bilgisayarlarından silinen verilerin daha sonra davalı tarafından kullanıldığını ve kendi adına patent başvurusunda bulunduğunu, davalının söz konusu eylemleri ile haksız rekabet hükümlerini ihlal ettiğini, şirket ortağı olan davalının şirket sırlarını korumadığını, aksine bunları kendi menfaatine kullandığını, davalının TTK’nin 613. maddesindeki bağlılık yükümlülüğünü açıkça ihlal ettiğini, bu nedenle davalnın hukuka aykırı eylemleri nedeniyle tazminat ödemekle yükümlü olduğunu beyan ederek, müvekkili şirketin zararlarının tazmini için 150.000,00 TL manevi, 1.450.000,00 TL maddi tazminat olmak üzere şimdilik toplam 1.600.000,00 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Davalı süresinde cevap vermemiş olup, medical ürünler sektöründe 20 yıldır çalışmalar yaptığını, bu sürede tıbbi cihaz tasarımı ve üretiminde uzmanlaştığını, takriben 2010 yılı başında … ile birlikte davacı şirketi kurarak müdürlüğünü üstlendiğini, görevini yürüttüğü sıra davacı şirkete yeni ürünler üretmesini ve ihraç ederek tüm dünyaya pazarlamasını sağlayacak çalışmalar gerçekleştirdiğini, davacı şirketin iddia ettiği gibi şirket aleyhine herhangi bir çalışma yapmadığını, şahsi menfaat sağlamadığını, patent başvurularının bir kısmının davacı şirkette çalışmasından önce yapıldığını, davacı şirket ortağı ve profesyoneli olduğu dönemde herhangi bir patent başvurusunun olmadığını, dolayısı ile davacı şirketi zarara uğrattığının söz konusu olmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 25/12/2019 tarih 2016/763 Esas – 2019/1231 Karar sayılı kararında;”Dava, bağlılık yükümlülüğü ve rekabet yasağından kaynaklanan maddi tazminat ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Davanın dayanağı TTK’nin 613. Maddesidir. Davacı şirket, davalı ortağın şirket sırlarını korumadığını, şirketin çıkarlarını zedeleyecek davranışlarda bulunduğunu, davalının kendisine özel menfaat sağladığını, şirket adına olması gerekli olduğu halde kendi adına patent başvurusunda bulunduğunu, rekabet yasağına aykırı davrandığını belirterek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.Taraflar arasında, “davalının, davaya konu dönemlerde davacı şirketin hissedarı ve müdürü olduğu” hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, a-Davalının şirket sırlarını ifşa edip etmediği, b-Davalının, şirketin çıkarlarını zedeleyecek davranışlarda bulunup bulunmadığı, c-Davalının, şirket müdürü iken kendisine özel menfaat sağlayıp sağlamadığı, ç-Davalının, şirketin sahip olması gereken ürünle ilgili kendi adına patent başvurusunda bulunup bulunmadığı, d-Davalının rekabet yasağına aykırı davranıp davranmadığı,e-Davalı, yukarıda sayılan eylemleri hukuka aykırı olarak işlediyse, davacının maddi zararının ne kadar olduğu, f-Davalı, hukuka aykırı eylemde bulunduysa, davacının manevi tazminat isteyip isteyemeyeceği, isteyebilecekse miktarının ne kadar olduğu noktalarında toplandığı tespit olunmuştur. 2-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Mahkememizce davacı tarafın delilleri toplandıktan sonra uzman bilirkişi kurulu vasıtasıyla yukarıdaki uyuşmazlık konularında gerekli incelemeler yaptırılarak uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir. 2-a)Davacı ile ilgili ve davacı-davalının ilişkisine ilişkin genel bilgiler: Davacı şirketin sicil kayıtlarına göre kayıtlı sermayesinin 12.500.000,00 TL olduğu, şirket ana sözleşmesinin ise 09.03.2010 tarihi olduğu görülmüştür. Davacı şirketin hali hazırda tek ortağının … olduğu ticaret sicil kayıtlarından tespit edilmiştir. Davalı yanın ticaret sicil kayıtları incelendiğinde ise, … Ltd. Şti.’de % 95 oranında hissesinin bulunduğu, işbu şirketin % 5’lik kısmına isabet eden hissenin ise dava dışı … isimli şahsa ait olduğu görülmüştür. Davacı şirketin kurulduğu dönemde şirketin % 95 oranındaki hissesinin, … firmasına ait olduğu, % 5 hissenin ise davalı yana ait olduğu, bununla birlikte davalının şirket müdürü olarak görev yaptığı anlaşılmaktadır.Huzurdaki davanın, davalı yanın, davacı şirkette ortak ve müdür olduğu dönemde güveni suiistimal ederek şirket olanaklarının şahsi menfaati için kullandığı iddiası ile ikame edildiği görülmektedir. Dava tazminat davasıdır.2-b)Davacının iddiaları: Davacı vekili, kök bilirkişi raporuna karşı sunduğu itiraz dilekçesinde; davacının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda, defterlerin usulüne uygun tutulduğunun tespit edildiğini, bilirkişi heyetinin delil listesinde yer alan zararlara ilişkin fatura ve belgelerle bir tespit yapmadığını, muhtemelen Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelecek yazı cevabını beklediklerini, ancak bazı hususların Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelecek yazı olmadan da tespit edilebileceğini, davalının şirket yetkilisi olduğu dönemde şirketin kasasında kaydi olarak belirtilen paranın bulunmadığı için 6111 ve 6522 sayılı yasalar kapsamında açığın kapatılması için ödeme yapılmak zorunda kalındığını ve bu nedenle zarara uğranıldığını, davalının müvekkili şirketin yetkilisi olduğu dönemde aynı zamanda yetkilisi olduğu dava dışı … Ltd. Şti.’ye maddi menfaat sağlayarak müvekkili şirketi zarara uğrattığını, Davalının müvekkili şirketin yetkilisi olduğu dönemde aynı zamanda ortaklık ilişkisinin bulunduğu dava dışı … Ltd. Şti’ye maddi menfaat sağlayarak şirketi zarara uğrattığını, davalının … ve … isimli kişilere maddi menfaat sağlayarak şirketi zarara uğrattığını, davalının müvekkili şirkete ait personeli gizlice yürüttüğü projelerde kullandığını ve bu yönde şirkete zarar verdiğini, davalının müvekkili şirket adına kiraladığı araçları kendi şahsi ve diğer şirketlerin menfaati için kullandığını, müvekkili şirketin temiz oda hizmeti almadığı halde davalı tarafından … Tic. Ltd. Şti.’ye borçlandırdığını, Davalının müvekkili şirkette yetkili olduğu dönemde hatalı ürün imalatı nedeniyle şirketi zarara uğrattığını, buna ilişkin faturaların sunulduğunu, davalının kendi şahsi seyahat masraflarını da müvekkiline ödettiğini, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmayan personele bu ücretleri müvekkili şirkete ödeterek zarara uğrattığını, davalının yürütmek ve tamamlamak zorunda olduğu …, … ve …, …, …, … (…) projeleri süresinde tamamlamayarak bunların geç sertifikalandırılmasına neden olduğunu, bu nedenle bahse konu ürünleri piyasaya sürülemediği için müvekkili şirketin kazanç kaybına uğradığını beyan etmiştir. 2-c)Tanık beyanları: Davacı tanığı …, 11/07/2018 tarihli duruşmadaki ifadesinde; “6 yıldır davacı şirkette teknik ressam olarak çalışırım, davalı bu süre içerisinde şirketin genel müdürüydü, benden şirketin geliştirdiği bir ürünün kalıbını yapmamı istedi, yaptım, ürünü tasarladım, kalıpçıda kalıpları yaptırıldı, daha sonra üründen numune üretildi, bir gün davalı şirkette yokken, davalının kuzeni olan şirketin fabrika müdürü … benden kalıpların çizimlerini silmemi istedi, ben de sildim, bilgim bundan ibarettir.” demiş, davacı vekilinin “Size … beyden silme talimatı gelmeden davalı ile … beyin konuşmasına şahit oldunuz mu?” sorusuna “hayır” şeklinde cevap vermiştir. Davacı tanığı … 14/11/2018 tarihli duruşmadaki ifadesinde; “2010 yılından beri davacı firmada Arge teknik sorumlusu olarak çalışırım, bizi işe alan davalı …’dır, patron oydu, onun getirdiği ürünleri tasarlar, geliştirir ve yapardık, arge müdürü davalıydı, olayla ilgili bilgim görgüm bundan ibarettir.” demiş, davacı vekilinin “bu ürünle ilgili özel olarak ne yaptı, bu ürünleri üretti mi?” sorusuna “Ürünü tasarladık, çizimciye verdik, kalıbı üretildi, üretime verdik, üretimi yapıldı, çıkarıp … beye teslim ettik, daha sonra üretimi yapılmadı, rafa kaldırıldı, sonra ne olduğunu bilmiyorduk, bu davalar ortaya çıkınca durumdan haberdar olduk.” demiştir. Davacı tanığı … 14/11/2018 tarihli duruşmadaki ifadesinde; “2010 yılından beri davacı firmada çalışırım, usta başıyım, sanırım 2013 yılıydı, davalı bir ürün getirdi, tasarlanmış bir üründü, ürünü kalıpladık, hazır bir şekilde kendisine verdik, ondan sonraki akıbeti ile ilgili bir bilgim olmadı, bu ürün bir daha da bize gelmedi.” demiştir. 2-ç)Davacının iddialarının incelenmesi, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Yukarıda belirtildiği üzere davalı süresinde cevap dilekçesi sunmadığından davalı delilleri toplanmamış, sadece davacının iddiaları ve delilleri üzerinde inceleme yapılmıştır. Bu çerçevede, davalının patent başvurusuna konu … sayılı patent dosyasının tümünün dosyaya ibraz edildiği görülmektedir. Bahse konu patentin başvuru tarihinin 21.12.2012 olduğu, patent sahiplerinin; … ve … olarak göründüğü, buluşu yapanların; …, …, …, …, … ve … olduğu tespit edilmiştir. Davacı şirket vekili tarafından, davalı yanın şirketi zarara uğrattığı iddiasına ilişkin olarak Sayın Mahkemenizce incelenmesi istenen ve tarafımıza sunulan faturaların içerikleri mali müşavir bilirkişi tarafından incelenmiş olup, bilirkişi ek raporunda gösterildiği gibi icmali aşağıdaki gibidir. Tarih Açıklama Fatura No Tutar TL 29.03.2010 Araç Kiralama … 2.215,00 9.04.2010 Araç Kiralama … 220,00 12.04.2010 Araç Kiralama … 912,00 10.05.2010 Yakıt … 720,00 20.05.2010 Araç Kiralama … 295,00 29.06.2010 Araç Kiralama … 1.711,00 29.06.2010 Araç Kiralama … 1.711,00 23.07.2010 Araç Kiralama … 1.711,00 23.07.2010 Araç Kiralama … 1.711,00 18.08.2010 Araç Kiralama … 1.711,00 2.09.2010 Araç Kiralama 1.711,00 25.09.2010 Araç Kiralama … 1.711,00 25.09.2010 Araç Kiralama … 1.711,00 22.10.2010 Araç Kiralama … 1.711,00 22.10.2010 Araç Kiralama … 1.711,00 3.11.2010 Araç Kiralama … 4.980,49 12.11.2010 Araç Kiralama … 1.711,00 24.11.2010 Araç Kiralama … 1.711,00 3.12.2010 Araç Kiralama … 4.923,44 8.12.2010 Araç Kiralama … 1.711,00 3.01.2011 Araç Kiralama … 5.187,75 3.02.2011 Araç Kiralama … 5.479,65 3.03.2011 Araç Kiralama … 5.608,79 4.04.2011 Araç Kiralama … 5.487,70 3.05.2011 Araç Kiralama … 5.661,79 3.06.2011 Araç Kiralama … 5.771,82 4.07.2011 Araç Kiralama … 5.887,39 3.08.2011 Araç Kiralama … 81 6.056,96 5.09.2011 Araç Kiralama … 6.241,61 3.10.2011 Araç Kiralama … 6.312,72 3.11.2011 Araç Kiralama … 6.165,24 15.11.2011 Araç Kiralama … 456,90 5.12.2011 Araç Kiralama … 6.948,74 3.01.2012 Araç Kiralama … 6.898,17 3.02.2012 Araç Kiralama … 6.532,92 5.03.2012 Araç Kiralama … 6.593,37 3.04.2012 Araç Kiralama … 6.714,26 3.05.2012 Araç Kiralama … 6.544,21 4.06.2012 Araç Kiralama … 6.507,77 3.07.2012 Araç Kiralama … 6.447,32 3.08.2012 Araç Kiralama … 6.238,84 3.09.2012 Araç Kiralama … 6.457,76 3.12.2012 Araç Kiralama … 6.560,88 4.02.2013 Araç Kiralama … 6.763,71 4.03.2013 Araç Kiralama … 6.642,80 3.04.2013 Araç Kiralama … 6.558,05 3.01.2013Araç Kiralama … 6.664,56 5.11.2012 Araç Kiralama … 6.516,81 3.10.2012 Araç Kiralama … 6.540,26 30.11.2012 AR-GE Test ve Deney … 19.547,71 31.12.2011 AR-GE Danışmanlık … 19.487,00 15.09.2010 AR-GE Ve I.T. Danışmanlık … 7.478,00 15.06.2012 Kalıp Revizyonu … 8.315,49 2.05.2011 Av. Serbest Meslek Makbuzu … 7.782,16 TOPLAM 275.568,04 Tarih Açıklama Fatura No Tutar USD 30.11.2010 AR-GE Ve I.T. Danışmanlık … $ 5.000,00 31.12.2010 AR-GE Ve I.T. Danışmanlık … $ 5.000,00 31.01.2011 AR-GE Ve I.T. Danışmanlık … $ 2.500,00 28.02.2011 AR-GE Ve I.T. Danışmanlık … $ 2.500,00 29.04.2011 AR-GE Ve I.T. Danışmanlık … $ 5.000,00 31.05.2011 AR-GE Ve I.T. Danışmanlık … $ 2.500,00 1.07.2011 AR-GE Ve I.T. Danışmanlık … $ 2.500,00 29.07.2011 AR-GE Ve I.T. Danışmanlık … $ 2.500,00 22.09.2010 AR-GE Danışmanlık … $ 4.000,00 5.11.2010 AR-GE Danışmanlık … $ 4.000,00 25.12.2010 AR-GE Danışmanlık … $ 4.000,00 28.02.2011 AR-GE Danışmanlık … $ 4.000,00 29.04.2011 AR-GE Danışmanlık … $ 4.000,00 31.05.2011 AR-GE Danışmanlık … $ 2.000,00 30.06.2011 AR-GE Danışmanlık … $ 2.000,00 29.07.2011 AR-GE Danışmanlık … $ 2.000,00 26.08.2010 AR-GE Danışmanlık … $ 2.000,00 30.09.2011 AR-GE Danışmanlık … $ 2.000,00 31.10.2011 AR-GE Danışmanlık … $ 2.000,00 30.11.2011 AR-GE Danışmanlık … $ 2.000,00 30.12.2011 AR-GE Danışmanlık … $ 2.000,00 31.01.2012 AR-GE Danışmanlık … $ 2.000,00 29.02.2012 AR-GE Danışmanlık … $ 2.000,00 30.04.2012 AR-GE Danışmanlık … $ 4.000,00 30.05.2012 AR-GE Danışmanlık … $ 2.000,00 31.10.2012 AR-GE Danışmanlık … $ 6.000,00 24.12.2010 AR-GE Danışmanlık … $ 6.000,00 30.06.2012 AR-GE Danışmanlık … 10.518,00 ₺ 2.12.2010 AR-GE Danışmanlık … $ 6.000,00 TOPLAM $ 102.018,00 Tarih Açıklama Fatura No Tutar Euro 28.02.2011 Gözetim Denetimi … 5.495,00 28.02.2011 Gözetim Denetimi … 115,14 31.03.2011 Teknik İnceleme … 6.120,00 30.08.2011 Sertifika Verilmesi ve Kurye … 116,00 30.03.2012 Yıllık Denetim … 3.241,26 TOPLAM 15.087,40 Yukarıya alıntılandığı şekilde görüleceği üzere, davacı şirket vekili tarafından dosyaya sunulan TL cinsinden düzenlenen faturaların toplam 275.568,04 TL, ABD Doları cinsinden düzenlenen faturaların toplam 102.018,00 ABD Doları, Euro cinsinden düzenlenen faturaların ise toplam 15.087,40 Euro’dur. Bahse konu faturaların dava dışı üçüncü şirketler tarafından, davacı şirket namına keşide edildiği, mezkur faturaların içeriklerinin (Uçak bileti faturası hariç) ticari iş niteliğinde olduğu, incelenen fatura içeriklerinde, davalı adına ve davalının şahsi harcama yaptığına ilişkin herhangi bir veriye rastlanmamıştır. Dava dilekçesinde belirttiği “gizlice yapılmış ARGE” çalışmalarına ilişkin herhangi bir veri olmamakla birlikte, incelenen faturalar içerisinde yüklü miktarda (102.018 USD) tutarında ARGE faturasının bulunduğu, davaya konu ARGE çalışmasının gizli olup olmadığı hususunun tespitinin ise uzmanlık alanımızın dışında kaldığı, ancak şirket ticari defterlerine kayıt edilen bir faturanın gizlilik niteliğinin olmasının KAYDİ anlamda mümkün görülmediği, davacı şirketin şirket kayıtlarını tetkik imkanının her zaman mümkün olduğu, bu açıdan bakıldığında, davacının “gizlilik” iddiasını ispat edemedeği kanaatine varılmıştır. Davacı tarafın, davalının haksız yere patent başvurusunda bulunduğu iddiasıyla ilgili olarak ise, davalının, davacı şirkette yönetici ve ortak olduğu dönemde sadece bir adet patent başvurusu bulunduğu(…) anlaşılmaktadır. Davalı, bu patente ilişkin araştırmalarını, davacı şirkette çalışmaya başlamadan önce yürüttüğünü beyan etmiştir. Davacı şirket vekili ise, davalının, gizli arge dosyalarını yok ederek kendi adına patent başvurusu yaptığını öne sürmektedir. … sayılı patente ilişkin belgelerin incelenmesinde, davalının söz konusu patentin başvuru sahipleri arasında bulunmadığı tespit edilmiştir. Yani, davalı … sayılı patentin mülkiyetine sahip değildir.Sadece buluş sahipleri arasında yer almaktadır. Bununla beraber, her ne kadar kendisi patent başvuru sahipleri arasında yer almasa da, haksız rekabet ihtimali teorik olarak mevcuttur. Çünkü davacı şirkete ait bilgilerin şirket haricinde patente dönüşmüş olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir. Buna göre, Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen patent dosyası incelendiğinde, söz konusu patent başvurusunun ligaman ve tendon tamir sistemi ile ilgili olduğu görülmektedir. Diğer yandan; bilirkişi heyetince www…com alan adlı sitenin incelenmesi sonucunda, davacı şirketin iştigal alanının ve ürünlerinin bütünüyle …(İngilizce olarak …) ürünlerden ibaret olduğu tespit edilmiştir. Nitekim, davacı şirketin ticaret unvanı da İngilizce “…” ve “…” ibarelerinin birleşmesinden ibarettir. Türkçe karşılığı “kapayıcı, tıkayıcı” anlamına gelen bu ibare, “kalp” veya “göz” gibi organlarda kullanılmaktadır. Bu durumda; davalının buluş sahipleri arasında yer aldığı … sayılı patentin davacı şirketin iştigal alanı veya ürünleriyle bağlantılı olmadığı sonucuna varılmaktadır. Sonuç olarak; davalı tarafın davacı şirkette ortak olarak yer aldığı dönemde tek bir patent başvurusunun bulunduğu, bu başvurunun davacı şirket iştigal alanı ve ürünleriyle bağlantılı olmadığı, bu sebeple davalının buluş sahipleri arasında yer aldığı patent başvurusunun davacı şirkete haksız rekabet teşkil etmediği sonuç ve kanaatine varılmış ve gerek maddi tazminat, gerekse manevi tazminat davalarının reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. “gerekçesi ile, Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu; Davalının şirketin %5 hissedarı ve müdürü olarak görev yaptığı; diğer ortağın yabancı bir şirket olduğu göz önünde bulundurulduğunda, davalının şirketin tüm imkanlarını tek başına kullandığı ve olanaklarından tek başına yararlandığı husususu göz ardı edilerek davanın reddine karar verildiğini, Davacının müdür olarak görev yaptığı süre zarfında birtakım arge çalışmaları yaptırdığını bu çalışmalara ilişkin başta müvekkili şirket çalışanları olmak üzere şirketin her türlü imkanını kullandığını; bu ürünlerden birinin de davaya konu “delikli occluder” adıyla bilinen ve kalp hastalıklarının tedavi sürecinde kullanılan bir ürün olduğunun ve davalının “delikli occluder” isimli bu ürünü bilgisayarından sildirdiğinin ve üretilen tüm kalıpları yok ettiğinin açıkça ortaya çıktığını; nitekim dosyaya sunulan 2015/96 D.İş Dosyasındaki bilirkişi raporunda “Mevcut data üzerine yeni data yazıldığı ve davaya konu olan delikli occluder isimli ürüne ait dataların üzerine data eklenmek suretiyle davalı bilgisayarından silindiği ve veri kurtarma programlarıyla dahi kurtarılmayacak biçimde yok edildiği tartışmaya mahal vermeyecek biçimde ortaya çıkarılmıştır.” şeklinde ifade edildiğini, Mahkemede dinlenen tanıklardan davacı tanığı …’ün, 11/07/2018 tarihli duruşmadaki ifadesinde; “6 yıldır davacı şirkette teknik ressam olarak çalışırım, davalı bu süre içerisinde şirketin genel müdürüydü, benden şirketin geliştirdiği bir ürünün kalıbını yapmamı istedi, yaptım, ürünü tasarladım, kalıpçıda kalıpları yaptırıldı, daha sonra üründen numune üretildi, bir gün davalı şirkette yokken, davalının kuzeni olan şirketin fabrika müdürü … benden kalıpların çizimlerini silmemi istedi, ben de sildim, bilgim bundan ibarettir.” dediğini, Davacı tanığı …’ın 14/11/2018 tarihli duruşmadaki ifadesinde; “2010 yılından beri davacı firmada Arge teknik sorumlusu olarak çalışırım, bizi işe alan davalı …’dır, patron oydu, onun getirdiği ürünleri tasarlar, geliştirir ve yapardık, arge müdürü davalıydı, olayla ilgili bilgim görgüm bundan ibarettir.” demiş, davacı vekilinin “bu ürünle ilgili özel olarak ne yaptı, bu ürünleri üretti mi?” sorusuna “Ürünü tasarladık, çizimciye verdik, kalıbı üretildi, üretime verdik, üretimi yapıldı, çıkarıp … beye teslim ettik, daha sonra üretimi yapılmadı, rafa kaldırıldı, sonra ne olduğunu bilmiyorduk, bu davalar ortaya çıkınca durumdan haberdar olduk.” dediğini, Davacı tanığı …’ün 14/11/2018 tarihli duruşmadaki ifadesinde; “2010 yılından beri davacı firmada çalışırım, usta başıyım, sanırım 2013 yılıydı, davalı bir ürün getirdi, tasarlanmış bir üründü, ürünü kalıpladık, hazır bir şekilde kendisine verdik, ondan sonraki akıbeti ile ilgili bir bilgim olmadı, bu ürün bir daha da bize gelmedi.” dediğini,Söz konusu davalının müvekkilinin imkanlarını kullanarak tasarladığı söz konusu delikli occluder çizim ve kalıplarını müvekkil şirketten kaçırdığını; bu durumun TTK m.613 hükmünde de belirtilen bağlılık ve özen yükümlülüğüne aykırı bir davranış olmasının yanı sıra aynı zamanda şirketin kullanımına bırakılması gereken bu ürünün müvekkili şirketten kaçırılması/verilerin delil tespit dosyasında belirtildiği üzere davalının işten ayrılış süresinde davalı tarafından yok edilmesi sebebiyle bu ürünün tasarlanmasında şirket personeli ve olanaklarının kullanılması sebebiyle müvekkilinin zarara uğraması ve beklenen karı zamanında elde edememesi gibi nedeniyle zarara yönelik bir tespitin yapılmamasının da hatalı olduğunu, Yargıtay’ın 11. HD’sinin 16.06.1997 tarihli E. 1997/4268, K. 1997/4712 sayılı haksız rekabete ilişkin kararında da bu hususun ifade edildiğini, Bilirkişi raporunda bu yönde hesaplamaların yapılmamasının, dava dilekçelerinde yer alan taleplerine karşın müvekkilinin zararının hesaplanmamasının mevcut yasa ve yerleşik yargıtay içtihatlarına tamamen aykırı olduğunu,”…” isimli ürünün kalıplarının ve çizimlerinin davacı müvekkilde bırakılması gerekirken davalı tarafından götürüldüğünü; bu kalıpların davalının elinde olmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını ve her an bu malların piyasaya sürülmesi ve üretime geçilmesi tehlikesinin bulunduğunu; bu tehlikenin dahi rekabete aykırılık ve haksız rekabetin varlığının kanıtı olduğunu; yerel mahkemenin bu hususu da tespit etmeden hüküm tesis ettiğini, Davalının yaptırdığı arge çalışmalarını şirketten kaçırdığının tanık beyanlarıyla ve delil tespiti dosyasındaki tespitlerle ortaya çıktığını; dolayısıyla yerel mahkemede tespit olunan arge faturaları nedeniyle şirketin herhangi bir zarara uğramadığına yönelik tespitlerin hatalı olduğunu; bu arge faturalarına ilişkin olarak şirketin herhangi bir ürün piyasaya sürmediğine göre bu ürünlerin davalının kişisel menfaati için kullanılmış olduğunun kendiliğinden ortaya çıktığını; müvekkili şirketin bu araştırma ve geliştirmelerden hiçbir şekilde fayda göremediğini; dolayısıyla bu arge faturaları ile ilgili dosya kapsamının gerektirdiği incelemenin yapılmadan müvekkili şirketin zararının oluşmadığı yolunda bir hüküm tesis edilmesinin bozmayı gerektirdiğini, öte yandan aynı kapsamda bordrosu dava dosyasında mevcut işçilerin başta dava konusu delikli occluder olmak üzere diğer ürünler için de çalıştırıldığı göz önünde bulundurularak bu hususta bir hüküm tesis edilmemesinin hata olduğunu, TPE’ de bahsi konu edilen patentin taraflarınca dava konusu edilmiş bir husus olmadığını; patent konusu ürün ile müvekkili şirketin iştigal alanı aynı olmamakla beraber davanın sırf bu ürün üzerinden ele alınmasının ve dilekçelerinde ve delil listelerinde belirtilen hususlar ele alınmadan davacının haksız ve hukuka aykırı davranışlarının var olmadığı yönünde bir tespittte bulunulmasının, gerek bilirkişi heyetinin gerek ise mahkemenin bu dosyayı ve içerisindeki delilleri tam olarak kavrayamadan delilleri incelemeden eksik ve hatalı bir hüküm tesis ettiklerinin göstergesi olduğunu; davalının şirketin imkanlarını şirkette görev yapması gereken zaman diliminde böyle bir eser tasarlayarak meydana getirmesinin özen yükümlülüğene aykırı olduğunu,Davalının, davacının yazılı muvafakati olmaksızın başka bir şirkette müdür görevi yapmasının ve müvekkili şirket ile iş ilişkisinde bulunmasının ve yukarıda anılı tüm eylemleri ile birlikte değerlendirildiğinde tüm vazifelerini savsaklayarak ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ederek eksik ve hatalı ürünlerin ürettirilerek şirketin zararıına sebebiyet vermesinin de ayrıca eksik ve hatalı incelmelerin birer tezahürü olduğunu, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde bozulmasını kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda ‘davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; davalının aynı zamanda %5 ortağı olduğu davacı şirkette genel müdür olarak çalıştığı üç yıllık dönem içerisinde rekabet ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı şekilde gizli ar-ge çalışmaları yaparak geliştirdiği iddia olunan numune ürünleri ve bunlara ilişkin bilgileri yok etmek, yürütmekle yükümlüğü olduğu projeleri de geç bitirmek suretiyle; genel müdürlükten ve ortaklıktan ayrıldıktan sonra da, genel müdür olduğu dönemde şirket kaynakları ile geliştirdiği ürünleri kendi menfaatine kullanmak suretiyle haksız rekabet teşkil eden eylemlerde bulunduğu iddialarına dayalı, bu eylemlerin tespiti ile men’i, eylemler neticesinde oluştuğu iddia olunan maddi ve manevi zararın tahsili istemlerine ilişkindir.Davacı dava dilekçesinde; davalının davacı şirkette 13/03/2013 tarihine dek genel müdür olarak görev yaptığını, davalının yönetici olarak görev yaptığı dönem içerisinde; davacı şirketin bilgisi dışında, şirket kaynaklarını kullanarak gizli bazı ar-ge çalışmaları yaptığını, bu ar-ge çalışmalarına ilişkin bilgi, doküman, çizim, numune/ürün ve kalıplarını davacıdan gizlediğini, davalının bu gizli ar-ge çalışmaları sonucu numunesini ürettiği ürünlerden birinin kalp hastalarının tedavisinde kullanılan “…” isimli ürün olduğunu, davalının gizli ar-ge çalışmalarına ilişkin tüm bilgi ve dökümanların şirket bilgisayarlarından kalıcı olarak silinmesini sağladığını, bu hususun Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/96 D. İş sayılı delil tespiti dosyasında alınan rapor ile sabit olduğunu, davalının numune ürün ve kalıpları gizlice fabrikadan çıkardığını, bu bilgi, doküman, çizim, numune/ürün ve kalıpları kendi menfaati için kullandığını, davacı şirkette oluşturulan fakat şirket hafızasından silinen bu ürünlere ait bilgileri, şirketten ayrıldıktan sonra kendi menfaatine kullandığının ve bu suretle yurt dışında kendi adına patent başvurusunda bulunduğunun öğrenildiğini, bu ürünleri geliştirmek için üçüncü kişilerle gizlice sözleşme yaptığını, bunu yaparken davacı ile olan ilişkisini gerçekte olduğundan farklı bir şekilde gösterdiğini, yürütmek ve tamamlamakla yükümlü olduğu …, … ve … projelerini süresinde tamamlayıp, geç sertifikalandırdığını, bu projeler için kullanılması gereken kaynakları kendi menfaati için gizlice yürüttüğü projelerde kullandığını, böylece davalının gizlice yürüttüğü projeleri için; davacı şirket personelini, imkanlarını ve kaynaklarını kullanarak şirketi zarara uğrattığını, gizlice yürüttüğü projeler sonucu ortaya çıkan ürünü kendi menfaatine kullanarak şirketi bu üründen gelecek gelirden mahrum kılarak zarara uğrattığını, yürütmek ve tamamlamakla yükümlü olduğu …, … ve … projelerini süresinde tamamlamayarak bunların geç sertifikalandırılmasına neden olduğunu ve bu ürünler zamanında piyasaya sürülmediği için şirketi kazanç kaybına uğrattığını, bu eylemleri ile şirketin ticari itibarının da sarsılmasına, şirketin manevi zarara uğramasına neden olduğunu, davalının bu eylemlerinin hem TTK’nun 613, 626 ve 553 maddeleri, hem de TTK’nun 55 maddesi uyarınca davalının sorumluluğunu gerektirdiğini ileri sürmüştür. Davacının temel iddiası, davalının şirkette genel müdür olduğu dönemde şirket kaynaklarını kullanarak gizli Ar-ge çalışmaları yaptığı ve bu çalışmalar sonucu geliştirerek numune kalıbını ürettiği “delikli occulter” isimli ürüne ilişkin tüm bilgileri şirket bilgisayarlarından kalıcı olarak sildiği ve numune kalıpları yanında götürdüğü, ayrıca yürütmekte olduğu projelerin geç tamamlanmasına ve piyasaya geç sürülmesine neden olduğu, bu şekilde yönetici olduğu dönemde şirketi zarara uğrattığı, şirketten ayrıldığı dönemden sonra ise şirket kaynaklarıyla geliştirdiği bu ürünü kendi menfaatine kullandığı ve bu ürün için patent başvurusunda bulunduğu yönündedir. 6102 Sayılı TTK’nun limited şirketlere uygulanacak hükümlere dair 644 maddesi, anonim şirketlerde şirket yöneticisinin rekabet yasağına ilişkin 396. maddeye atıf yapmamış olup, davalının şirket yöneticisi olduğu dönemde ve sonrasında gerçekleştirdiği iddia olunan, yukarıda özetlenen ve esasen bir bütün teşkil eden rekabet yasağına aykırılık eylemi TTK’nun 626 maddesinde düzenlenmiştir. Bu yasağa aykırılık nedeniyle tazminat talebinin yasal dayanağı ise TTK’nun 644/1-a bendi atfı ile TTK’nun 553 ve devamı maddelerinde düzenlenen yönetici sorumluluğuna ilişkin hükümlerdir. Davacı tarafından ön incelemenin duruşmasının icrasından sonra sunulan 30/05/5017 tarihli delil dilekçesinde; davalının şirket yetkilisi olduğu dönemde şirket kasasında kayden bulunduğu belirtilen para bulunmadığı için; 6111 ve 6522 sayılı yasalar kapsamında bu kasa açığını kapatmak üzere ödeme yapmak zorunda kalan şirketi zarara uğrattığı, şirket yetkilisi olduğu dönemde, aynı zamanda yetkilisi olduğu … Tic. Ltd. Şti.’ne maddi menfaat sağlayarak, yine bu dönemde ortaklık ilişkisi olan … Tic. Ltd. Şti.’ne maddi menfaat sağlayarak davacıyı zarara uğrattığı, … ve … isimli kişilere maddi menfaat sağlayarak şirketi zarara uğrattığı, şirket adına kiraladığı araçları kendi şahsi için ve diğer şirketleri menfaatine kullanarak davacıyı zarara uğrattığı, davacı şirket Temiz Oda hizmeti almadığı halde … Tic. Ltd. Şti. firmasına karşı şirketi borçlandırarak, şirkete icra giderleri ile vekalet ücreti ödeterek davacıyı zarara uğrattığı, davalının şirket yetkilisi olduğu dönemde hatalı ürün denetlenmesi nedeniyle davacının ödeme yapmasına sebebiyet vererek şirketi zarara uğrattığı, kendi şahsi seyahatlerini davacıya ödeterek şirketi zarara uğrattığı, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmayan personele bu ücretlerini ödeterek davacıyı zarara uğrattığı iddialarını ve bu iddialara ilişkin bir takım delilleri ileri sürmüş ise de; TTK’nun 1521 maddesi uyarınca basit usule tabi davada 319 maddesi uyarınca iddianın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı davanın açılması ile başlayacağından, davalının açık muvafakatı bulunmadığından ve dava da ıslah edilmediğinden, anılan iddiaların davada dinlenilmesi mümkün değildir. Davacının, davalının yönetici olduğu dönemde şirket kaynaklarını kullanarak gizli ar-ge çalışması yaptığı ve bu çalışma sonucunda elde edilen ürüne ilişkin bilgileri kalıcı olarak sildiği, kalıp ve numune ürünü şirket fabrikasından gizlice çıkardığı, şirketten ayrıldıktan sonra da; bu ürünü kendi menfaatine kullandığı, ürünle ilgili yurt dışında patent başvurusu yaptığı, üçüncü kişi şirketlerle gizlice anlaştığı iddiaları bakımından yapılan değerlendirmede; dosyaya getirtilen delil tespiti dosyası kapsamından; davacının mahkemeden; şirket bilgisayar, harici bellek ve serverlarında, “delikli occulter” isimli ürüne ilişkin çizim, bilgi veya herhangi bir başkaca veri olup olmadığına dair bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ettiği, bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucu tanzim edilen raporda; inceleme esnasında davacının incelenmesini istediği toshiba marka notebook ve harici belleğin yerinde olmadığı, onun yerine şirket yedekleme ünitesi olarak file server alındığı, daha önceki döneme ilişkin bilgilerin aktarmasının yapıldığı, tespiti istenen bilgilere burada rastlanmadığı, bunun üzerine laboratuvar ortamında data kurtarma işlemi yapıldığı, dava konusu olayda verilerin üzerine 2 veya daha fazla veri yazılımı yapıldığı, her ne kadar dava konusu olan “…” isimli tıbbi cihaz ismi ve bununla alakalı olarak “…”, “…”, “tbbi cihaz cizimleri”, “…, …, …, …, …” isimli dosya sorgulaması Laboratuar ortamında yapılmışsa da her hangi bir bilgi, çizim veya her hangi bir başka dosya bulunamadığı, büyük ihtimalle silinen dosyalar üzerine bir yada bir kaç sefer yeni veri girişi yapıldığı sonuç ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır. Bilirkişi tarafından silinen dosyalar mevcut ise dahi bunların davacının iddia ettiği “delikli occulter” ürününe ilişkin bilgiler olup olmadığı tespit edilmiş değildir. Yine dinlendikleri sırada halen davacı çalışanı olan davacı tanıklarının da, davacının tasarlanmış olarak getirdiği bir ürünün çiziminin yapıldığı, kalıbının çıkarıldığı ve bir numunesinin üretildiği, ancak daha sonra ürünün seri üretiminin yapılmadığı yönünde beyan verdikleri, ancak bu ürünün davacının iddia ettiği “…” ürünü olduğuna dair bir bilgi vermedikleri, yine tanıklardan …’ün davalının şirkette olmadığı bir gün davalının kuzeni olan fabrika müdürünün kendisinden kalıpların çizimlerini silmesini istediği, kendisinin de sildiği, bu talepten önce davalının fabrika müdürüyle konuştuğuna ilişkin bir bilgisinin de bulunmadığı yönünde beyan verdiği, öncelikle silinmesi istenilen bilgilerin davacının iddia ettiği ürüne ilişkin olup olmadığının tanık beyanları ile ispatlanamadığı, silme talimatını davalının verdiğinin de ispatlanamadığı, tanık beyanlarında geçen ürünün şirketin normal ar-ge faaliyetleri kapsamındaki bir çalışmaya ilişkin olup olmadığının da belirsiz olduğu, davacı kayıtlarında yer alan ar-ge giderlerine ilişkin faturaların, davalının gizli ar-ge çalışmaları için yapılan giderlere ilişkin olduğunu ispat yükünün de davacı üzerinde olduğu, sonuç olarak, davacının, davalı tarafından şirket kaynakları kullanılarak gizli ar-ge çalışmaları yapıldığı, bu çalışma sonucunda elde edilen “…” ürününe ilişkin çizim ve bilgilerin bilgileri kalıcı olarak silindiği, kalıp ve numunenin de gizlice fabrikadan çıkarıldığı yönündeki iddialarını ispat edemediği anlaşılmıştır. Nitekim TPE’ye yazılan yazı cevabı ile getirtilen patent dosyasından; 2012 yılında TPE’ye yapılan başvurunun konusu buluşun davacının iddia ettiği ürüne ilişkin olmadığı gibi, davacı şirketin iştigal alanı ile de ilgilisinin bulunmadığı, ayrıca davalının başvurucu olmayıp, buluş sahipleri arasında yer aldığı, davalının şirketten ayrıldıktan sonraki dönemde başka bir patent başvurusunun da bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacı tarafından, davalının davacı şirkette yürüttüğü iddia edilen gizli ar-ge çalışmalarının çıktıları ile ilgili yurt dışında patent başvurusu yaptığına, yahut üçüncü kişi şirketlerle görüştüğüne ilişkin ispata yarar herhangi bir delil de sunulmamıştır. Davalının yürütmek ve tamamlamakla yükümlü olduğu …, … ve … projelerini süresinde tamamlayıp geç sertifikalandırarak davacı şirketi zarara uğrattığı iddiası bakımından da, ne anılan proje süreçlerine, ne de alınan sertifikalara ilişkin dosyaya bir delil sunulmuş değildir. Davacı bu projelerin tamamlandığı, ancak geç tamamlandığı yönündeki iddiasını da ispat edememiştir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; mahkemece davacının gizli ar-ge çalışmaları yapıldığına, bu çalışmalar sonucunda elde edilen gizli arge dosyalarının yok edildiğine, bu bilgilerin davalı tarafından kendi menfaatine kullanıldığına, bu ar-ge çalışmaları ile ilgili patent başvurusu yapıldığına, rekabet yasağına aykırı şekilde şirketin zarara uğratıldığına dair iddialarını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmayıp, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacı vekilini istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 15/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.