Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1446 E. 2022/1569 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1446 Esas
KARAR NO: 2022/1569 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/623 Esas – 2020/212 Karar
TARİH: 05/03/2020
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 03/11/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin perakende satış ve tedarik lisansı kapsamında ticari faaliyetlerini sürdüren bir şirket olduğunu, bu ticari faaliyet kapsamında; davacı şirket tarafından, OTC (Tezgah üstü Piyasa) da elektrik ticareti gerçekleştirildiğini, enerji şirketlerinin her gün ilerideki döneme ait açık/fazla pozisyonlarını birbirine aktarması ve fiyat pazarlığı yapması şirket sayısının fazlalığı dolayısıyla mümkün olmadığı için piyasada broker şirketlerin bu görevi üstlendiğini, brokerin anlaşmanın her iki tarafı ile de pazarlık ederek tarafların işlem yapmasını sağlamaya çalıştığını, an itibariyle en uygun alım/satım fiyat brokerlar tarafından duyurulduğu için brokarla iletişimde olan tüm şirketlere de aynı anda ulaştığını, mevcut fiyatlardan daha iyi bir fiyata almak/satmak isteyen şirketler tarafından yeni fiyat verilerek mevcut fiyatların iyileştirildiğini, bu fiyatların taraftarın alım/satım planına uygun olması durumunda brokerın üstünden pazarlık sürecine başlayarak en uygun fiyat sağlanmaya çalıştığını, broker ile görüşülürken verilen tekliflerin şirket adına bağlayıcı kabul edildiğini, protokol yapma iradesini doğurduğunu, protokol yapma iradesinden dönülmesi halinde Enerji şirketleri arasında basiretli tacirden beklenmeyecek durum olarak kabul edildiğini ve bir daha işlem yapılmamak üzere ilgili Enerji şirketi nezdinde kara listeye alındığını ve varılan anlaşmaya ifa edilmemesinden kaynaklanan zararın da talep hakkını saklı bıraktığını, açıklanan piyasa faaliyetleri kapsamında davacı şirketle, aynı piyasa koşulları dahilinde faaliyetlerini sürdürmekte olan davalı şirket arasında … Tic. Ltd. Şti. aracılığı ile 16.12.2016, saat 16:00 itibariyle satıcısının davalı şirket, alıcısının müvekkili şirket olduğu 1 Nisan 2017- 30 Haziran 2017 dönemlerini kapsayan, tüm saatlerde 5 MWh miktara ilişkin 123,50 TL/MWh fiyat üzerinden finansal baz yük ticareti yapıldığını, dava konusu ticaretin davacı şirket adına … ile davalı şirket adına … tarafından … aracılığı ile gerçekleştirildiğini, söz konusu ticari ilişkinin e-mail trafiğinde de açıkça görüleceğini ve davalı şirket tarafından hiçbir itirazda bulunulmadığını ve icap-kabulün gerçekleştiğini, bu icap-kabul neticesinde davalı şirket tarafından davacı şirkete 20/12/2016 tarihli e-mail ile sözleşme gönderildiğini, çift nüsha sözleşmenin imzalanarak kendilerine gönderilmesini talep ettiklerini, davacı şirket tarafından da incelenmesi amacıyla davalı şirkete 26/12/2016 tarihli e-mail ile bir sözleşme gönderildiğini, davalı şirket tarafından 26/12/2016 tarihinde kendileri tarafından gönderilen sözleşmenin incelenme aşamasının tamamlanıp tamamlanmadığının sorulduğunu, bu süreçte sözleşme metinlerinin incelenerek davalı şirket yetkilisi tarafından 02/01/2017 tarihli e-mail ile sözleşme üzerinde değişiklik yapılmadığını, çift nüsha gönderilirse bir nüshasının davacı şirkete geri gönderileceğinin belirtildiğini, imza aşamasına gelindiğinde yapılan telefon görüşmelerinde davalı şirket adına ticareti gerçekleştiren trader …’nun davalı şirket tarafından işten çıkarıldığının bilgisinin davalı şirket tarafından davacı şirkete bildirildiğini ve yapılan ticaret ile bağlı olunmadığını, herhangi bir sözleşme imzalanmayacağının bildirildiğini, bunun üzerine davacı şirket tarafından davalıya Samsun … Noterliğinin 14/03/2017 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderildiğini, Nisan 2017 döneminde ticareti yapılan baz yük finansal risk paylaşım ürününün dayanak varlığı olan … A.Ş. bünyesindeki Elektrik Gün Öncesi Piyasası ( GÖP ) de 145,1310556 TL olarak gerçekleştiğini ve davacının 91.888,72 TL zararının oluştuğunu, Mayıs 2017 döneminde 126.697,90 TL zararının oluştuğunu, davalı şirket tarafından ihtara rağmen sözleşme imzalamamak suretiyle edim yerine getirilmediğini ve davacı şirket tarafından gönderilen 30/04/2017 tarih … nolu faturaya, davalı şirket tarafından 30/04/2017 tarih … nolu iade faturası kesildiğini, davacı şirket tarafından 16/05/2017 tarih, 1917 sayılı yazı ile söz konusu iade faturasının kabul edilmediği ve Nisan 2017 dönemi için fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla doğmuş KDV dahil, 91.888,72 TL zararın tazmini ile, doğacak tüm zarar için fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğunun davalı şirkete bildirildiğini, davacı şirket tarafından 02/06/2017 tarihli e-mail ile davalı şirkete bilgilendirme mahiyetinde, Mayıs 2017 döneminde fatura miktarı mail yolu ile bildirildiğini, davalı şirketin menfi cevap verdiğini ve söz konusu ticaretin yapılmadığını beyan ettiğini, bunun üzerine davacı şirketçe iki şirket arasında gerçekleşmiş olan ticaretin davacı şirket nezdinde geçerli kabul edildiğini ve faturanın düzenlenerek gönderileceğinin davalı şirkete iletildiğini, davacı şirket tarafından 31/05/2017 tarih … nolu fatura gönderdiğini, davalı şirket tarafından 31/05/2017 tarih, … nolu iade faturası kesilerek davacı şirkete gönderildiğini, davacı şirket tarafından 08/06/2017 tarih, … sayılı yazı ile söz konusu iade faturasının kabul edilmediğini ve Mayıs 2017 dönemi için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla doğmuş KDV dahil, 126.697,90 TL zararın tazmini ile doğacak tüm zararı için fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğunun davalı şirkete bildirildiğini, dolayısıyla gerçekleşen ticaretin, sözleşmenin imzalanmaması suretiyle askıda bırakılması neticesinde, aynı ürün için piyasadaki yüksek fiyat ile, davacı şirketin davalı şirket ile anlaşmaya vardığı referans fiyat arasında kalan fark itibariyle müvekkili şirketin Nisan 2017 dönemi için KDV dahil 91.888,72 TL, Mayıs 2017 dönemi için KDV dahil 126.697,90 TL ve Haziran 2017 dönemi için KDV dahil 106.369,57 TL zararı olmak üzere toplam 324.956,19 TL zararının oluştuğunu belirterek bu zararın ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalı … A.Ş.’nin tedarik lisansı kapsamında ticari faaliyetlerini sürdürmekte olan bir şirket olduğunu, tedarik lisansı kapsamında faaliyet gösteren tüm benzer şirketlerin gerçekleştirdikleri elektrik alım satım işlemleri için aralarında yaptıkları çerçeve sözleşmeleri mevcut olduğunu, çerçeve sözleşmenin sektörde standart olduğunu, maddeler ve eklerden oluştuğunu, eklerin sözleşmenin ayrılmaz birer parçasıdır ifadesinin her sözleşmede yer aldığını, bu maddeler içerisinde elektrik alım veya satımının veya finansal işlemlerin hangi esaslara göre yapılacağından, edimlerin yerine getirilmemesinde nasıl bir ihtar ve ceza uygulaması yapılacağına kadar tüm ayrıntıların mevcut olduğunu, çerçeve sözleşmenin ekinde yer alan eklerden birisinin “ticari uygulama protokolü” örneği olduğunu alım veya satımı yapan tarafın karşı tarafa onay için gönderdiği belge olduğunu, anlaşmanın olması için bu belgenin karşı tarafça uygun denilerek geri gönderilmesi gerektiğini, çerçeve sözleşmenin ekinde yer alan bir diğer ekin “Onaylar ve Yetkili Kişiler Protokolü” belgesi olduğunu, bu protokolün şirketin adına kimin alım satım yapmaya yetkili olduğunu gösteren belge olduğunu, tarafların mutlaka birbirlerine imza sirkülerlerinin bir örneğini de gönderdiklerini, broker olarak adlandırılan firmaların elektrik sektöründe faaliyet gösteren farklı firmalardan teklifleri toplayarak kendilerine ait ekranlarda özetleyerek yayınladıklarını, bu fiyatlardan işlem yapmak isteyen tarafların Brokerlara bu teklifin uygun olduğunu bildirmelerinin ticareti başlatmadığını ve de yapılmasını gerektirmediğini, ikinci safhada Broker firma her iki firmaya birbirlerinden habersiz bir şekilde isim kontrolü yaptırarak, karşılıklı ticarete uygun olup olmadıklarını öğrenildiğini, her iki firmadan uygunluk gelmesinin karşı taraf ile ticari ilişki içine girebilir anlamına geldiğini, iddia edildiği gibi alıcı ya da satıcı tarafından kara listeye alınmış bir firmanın da bu teklifi vermiş olması mümkün olduğundan bu kontrolden sonra uygunluk alınması halinde Broker tarafından her iki firmaya da yapılacak anlaşmanın hükümlerinin bildirileceğini, bu noktada onay adı verilen 3. aşamaya geçileceğini, onaylamaların şirketlerin temsil ve ilzama yetkili ve önceden belirlenmiş kişilerince elektronik posta, telefon gibi metotlarla karşı tarafa iletilmesi ile gerçekleştiğini, bu nedenle tüm enerji şirketlerinin birbirleri ile ıslak imzalı birer çerçeve sözleşmesi önceden bulundurulduğunu, burada iddia edilen hususta taraflarca hazırlanmış ve imzalanmış bir Sözleşme ve müteakibinde de bir protokol olmadığını, bu nedenle iddia konusu işlemin yok hükmünde olduğunu, 1 Nisan 2017 – 30 Haziran 2017 tarihlerini kapsayan hukuka ve piyasa şartlarına uygun herhangi bir ticari alım-satımın mevcut olmadığını, bu şekilde bir işlem yapılmadığını, iddia konusu bu işlemde ne … ne de … tarafından hazırlanarak imzaya/onaya sunulmuş bir Protokol olmadığını, Elektrik enerjisi kontratları karşılıklı iyi niyet ve dileklerle değil imza yetkili kişilerin onayı ile yapıldığını, Trader olarak o tarihte fiyat toplayan …’nun herhangi bir kontratı kendi kendine onaylamasının hukuken ve fiilen mümkün olmadığını, şekil ve şartları belli olmayan, müzakere edilmemiş, ödeme koşulları, fesih ve tazminat hükümleri olmayan, hangi kanun ve mahkemelerin yetkili olduğuna işaret edilmeyen yani hiçbir temele dayanmayan bir işlemin Şirketleri temsil ve ilzam yetkisine haiz olmayan personel tarafından yapılmasının bağlayıcı olamayacağını, iddia edilen kabul beyanı şirket imza yetkililerince hiçbir zaman yazılı veya sözlü veya elektronik ortamda karşı tarafa iletilmediğini, kabul beyanı açıkça ve net olarak protokole verileceğini, … tarafından gönderilen imzalı bir sözleşme olmadığı gibi onay için sunulan bir Protokolün de olmadığını, sonuç itibariyle taraflar arasında hukuka uygun ve ticari usuller çerçevesinde kurulmuş bir sözleşme bulunmaması, taraflar arasında usulüne uygun hukuken geçerli bir sözleşme olduğu varsayılması halinde dahi davacının doğmuş bir zararı ya da kar mahrumiyetini ispatlayacak herhangi bir delilinin olmadığını, ticaretini hiçbir zarar görmeden başka tacirlerle de yapabilecek imkanlarının da bulunması, davacı yanın müvekkili şirketin sözleşme talebine rağmen kasıtlı olarak sözleşme ve protokol imzalamayarak bizzat sözleşme yapmaktan imtina etmesi nedeni ile kurulmamış olan bir sözleşmeye dayanarak hiçbir hak ve alacağının bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/03/2020 tarih ve 2017/623 Esas – 2020/212 Karar sayılı kararında; ” …Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı ve davalı şirket çalışanları ile aracı firmanın 16/12/2016 tarihli e-maillerle, finansal baz yüklü ürünlere ilişkin işlemin gerçekleştiği, davalı satıcı şirketin alıcı davacı şirkete sözleşme imzalanarak gönderilmesini 20/12/2016 tarihli e-mail ile talep ettiği, 02/01/2017 tarihli e-mail ile sözleşmenin çift nüsha gönderilmesinin talep edildiği, buna göre davacı ve davalı çalışanları ile, dava dışı … firması arasındaki e-maillerle finansal baz yük ürününe dair işlemin gerçekleşmesine ilişkin irade uyuşmasının 16/12/2016 tarihinde gerçekleştiği, taraflar arasında imzalı bir protokol ve çerçeve sözleşmesinin bulunmadığı ancak e-mailler ile sözleşmenin kurulacağına ilişkin güven ortamının yaratıldığı, dolayısıyla davacının ihtarname tarihi olan 14/03/2017 tarihine kadar sözleşmenin kurulacağına dair güvenin sonucu başka bir firma ile sözleşme ilişkisine girmemesi nedeniyle davacının sözleşmenin kurulmamasından dolayı 16/12/2016 ile ihtarname tarihi olan 14/03/2017 tarihleri arasındaki doğmuş menfi zararlarını davalıdan tahsilini talep edebileceği, buna göre bilirkişi heyeti tarafından yapılan hesaplamaya göre davacının kaçırmış olduğu sözleşme yapma fırsatlarından dolayı uğramış olduğu 84.595,76 TL zararının davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, 1-Davanın kısmen kabulü ile; 84.595,76 TL nin temerrüt tarihi olan 26.03.2017 tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, karara esas alınan bilirkişi heyeti raporu ve bilirkişi heyeti ek raporunda davacının kaçırdığı sözleşme yapma imkanları tutarında zararının talep edebileceğinin ifade edildiğini ancak zararın hesaplanmasında yanlış fiyatların baz aldığını ve müvekkili şirketin karşılaştığı zararların daha fazla olduğunu, Bilirkişi heyeti ek raporunda kullanılan “…’ın birim elektrik alım maliyeti” ve “Gün Öncesi Ortalama Elektrik Fiyatı” arasında yanlış bir ilişki kurduğunu, müvekkili şirketin zararı bu iki rakam arasındaki farkın çok üzerinde olduğunu, Davalı şirket ile müvekkili şirket arasındaki ticari ilişki her saat aynı miktarda elektrik alımına denk gelecek şekilde olduğunu, bu nedenle müvekkili şirketin kaçırmış olduğu sözleşme yapma imkanları kapsamında oluşan zararının, “Gün Öncesi Ortalama Elektrik Fiyatı” ile davalı … şirketiyle yapılan “anlaşma fiyatı” kullanılarak hesaplanması gerektiğini, Bilirkişi heyeti ek raporunda toplam zarar hesaplaması yapılırken yanlış birim fiyatın hesaba katılmış olduğunu, davalı “…” firması ile yapılan sözleşme kapsamındaki anlaşma fiyatı olan 123,50 TL’nin hesaba hiç dahil edilmemiş olduğunu, müvekkili şirketin davalı “…” firması tarafından teslim edilmeyen her bir birim enerji miktarı sonucunda gün öncesi elektrik piyasasından elektrik almak zorunda kaldığını, doğru zarar hesabında doğru referans fiyatlar alındığında belirtilen nihai zarar tutar olan 324.956,19 TL elde edildiğini, miktar yönünden yeniden hesaplama yapılması yönündeki talebin değerlendirilmeden karar verilmiş olduğunu, İleri sürerek bilirkişi heyeti rapor ve ek raporuna karşı beyanların dikkate alınarak miktar ve hesaplama yönünden yeniden inceleme yapılması açısından istinaf talebinin kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE; Müvekkili … şirketinin davacı tarafa sözleşmeyi göndererek imzalamasını ve geri göndermesini talep ettiğini, müvekkili şirketin basiretli bir tacir gibi üzerine düşen sorumlulukları yerine getirdiğini, sözleşmeyi imzalamaktan kaçan ve imzalama yükümlülüğünü yerine getirmeyen tarafın davacı şirket olduğunu, Davacı … şirketinin, sözleşmede yapılan gözden geçirme ve o tarihte davacı şirketin zararına oluşan piyasa fiyatlandırmaları nedeni ile ticaretten vazgeçtiğini ancak daha sonra piyasada kendileri açısından aşağı yönlü hareket yaşanması nedeniyle sözleşmeyi imzalamayarak sözleşmeden caydıklarını, 3 ay sonra müvekkili ile arasındaki ticareti hatırlayıp hukuki ve ticari hiçbir dayanağı olmayan davayı açtığını, davacının hak kaybı olduğuna hüküm verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının sözleşmenin kurulmasını zımnen reddettiğini, davacı tarafın sözleşme imzalama yükümlülüğünü yerine getirmediğinden; müvekkili şirkete güven sonucu oluşan bir zararın söz konusu olamayacağını, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 28/11/2017 tarihli, 2016/6325 Esas ve 2017/6651 Karar sayılı ilâmı) (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 17/02/2014 tarihli, 2013/555 Esas ve 2014/2455 Karar sayılı ilâmı) Müvekkili şirketin, bir başka enerji şirketiyle Aralık 2016 döneminde yine Nisan-Mayıs-Haziran 2017 tarihleri için 123,00-TL/MWh fiyat üzerinden satış yaptığını ve işlemleri gerçekleştirdiğini, söz konusu Nisan-Mayıs-Haziran kontratı, Aralık 2016 ve Ocak 2017’de döneminde 120,00-TL/MWh ile 127,00-TL/MWh fiyatlarla piyasada el değiştirdiğini çünkü bu şirketler tarafından sözleşme ve bütünü olan protokolün akdedilerek müvekkili şirkete gönderildiğini, Müvekkili şirketin, sözleşmenin imzalanmasını talep ettiğini; ancak davacı şirket tarafından kontrat fiyatının alım değerinin altına düşmesi nedeniyle imzadan imtina edildiğini,Davacının “sözleşmeyi neden imzalayıp müvekkile göndermediğine yönelik açıklama yapması”, davanın seyri açısından önemli olduğunu, bu hususun yerel mahkemeden çok kere talep edildiğini; ancak yerel mahkeme tarafından bu hususta davacı şirkete hiçbir şekilde “açıklama/beyan” yaptırılmadığını, Çerçeve sözleşmenin eklerinden birisi “ticari uygulama protokolü” olup alım veya satımı yapan tarafın karşı tarafa onay için gönderdiği belge olduğunu, anlaşmanın olması için bu belgenin karşı tarafça uygun olduğu belirtilerek geri gönderilmesi gerektiğini, taraflarca hazırlanan ve imzalanan Sözleşme ve protokolün olmadığını, iddia konusu işlemin yok hükmünde olduğunu, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, sözleşmenin imzalanmaması suretiyle yürürlüğe girmemesinden kaynaklı oluşan zararın tazmini istemine ilişkin tazminat davasıdır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, davalı satıcı ile arasında finansal ticarete ait sözleşme konusunda dosyaya ibraz edilen e postalardanda anlaşılacağı üzere davalı şirket yetkililerinin de aralarında bulunduğu trader grubunun onayı dahilinde icap-kabul şeklinde sözleşme ilişkisinin kurulduğu halde son noktada davalı şirket yetkilisinin bu ticareti gerçekleştirmeyeceklerini bildirmesi üzerine sözleşmenin imzalanmadığını belirterek sözleşmenin yürürlüğe girmemesinden kaynaklı zararının tazminini talep etmiştir. Davalı tarafça, İddia edildiği üzere ortada herhangi bir çerçeve sözleşme ve eki protokolün olmadığını, bunun imzalanması için davalı şirketin iyi niyet gösterdiğini, zira taraflarınca davacı firma ile davalı şirket arasında bir çerçeve sözleşme imzalanmasının ileride doğabilecek ticari faaliyetler için gerekli olduğunun belirtildiğini, bu şekilde, davacı şirketin taslağını hazırladığı sözleşmenin gözden geçirilerek, 2 Ocak 2017 tarihinde sözleşmeyi imzalayarak göndermelerinin elektronik posta bilgilendirmesi ile taraflarınca istenildiği halde davacı tarafından sözleşmenin imzalanarak gönderilmediğini, davacı tarafından sözleşmenin kurulmasının engellendiğini, hukuken geçerli bir sözleşme kurulmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığı, zarar istemine ilişkin dava şeklinde tesbit edildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafça dosyaya ibraz edilen mailler ve deliller incelendiğinde; Dava dışı … firması davalı … A.Ş. Çalışanı … ve …’a göndermiş olduğu 16/12/2016 3:57 PM tarihli e-mail’de; ” – … Bey, … Bey Merhabalar. -Aşağıdaki şartlarda işlem gerçekleşmiştir. İşlem tarihi & Saati: 16.Aralık. 2016/16:00 Satıcı: …, işlemi gerçekleştiren … Alıcı: …, işlemi gerçekleştiren … Ürün: Finansal Baz Yük Dönem: 01/04/2017 – 30/06/2017 Miktar: 5MW Fiyat: 123,50 TL.” yazısı gönderilmiştir. … (…), …, … (…)’na … tranding … ve …’a gönderdiği16.12.2016 4:03PM tarihli, …/ işlem tamamlandı-…@123,50 TL. Konulu mailde; ”…, … Bey Merhaba, ticaretimiz hayırlı olsun, bizim için uygundur. ” yazısı gönderilmiştir. … (…) … (…) ve … trading’e (… ve …) göndermis olduğu 16.12.2016 4:41 PM tarihli, …/ işlem tamamlandı-… @123,50 TL. Konulu e mailde; ”…” yazısını göndermiştir. … (..), … (…), Cc: … , … ve…’a göndermiş olduğu 20.12.2016 3:43PM tarihli, …/ işlem tamamlandı-…@123,50 TL. Konulu e mailde; ” Selamlar, ekte sözleşmemiz bulunmaktadır, Çift nüsha halinde imzalayıp tarafımıza yollamanızı rica ederim.” yazısını göndermiştir. … (…), … (…)’na … ve …’a gönderdiği 26.12.2016 10:43AM tarihli, …/ işlem tamamlandı-…@123,50 TL. Konulu mailde; ” … Bey merhaba, çerçeve sözleşmemiz ektedir, incelemenizi bekliyoruz.”yazısını göndermiştir. … (…), …. (…), Cc: …’a göndermiş olduğu 26.12.2016 10:46 AM tarihli, …/ işlem tamamlandı-…@123,50 TL. Konulu e mailde; ” Selamlar, tarafınıza bir sözleşme yollamıştık.” yazısını göndermiştir. … (…), … (…)’a göndermiş olduğu 02.01.2017 1:56 PM tarihli, FM: …-… Konulu e mailde; ” Selamlar, sözleşme ektedir,bir değişiklik yapılmadı üzerinde.Çift nüsha gönderirseniz tarafınıza bir nüshayı geri gönderiyor oluruz.” yazısını göndermiştir. Davacı … AŞ Samsun … Noterinin 14.03.2017 tarih … Yevmiye No’lu ihtarnamesi ile;” … Elektrik AŞ’ne elektrik fiyat risk paylaşımına ilişkin finansal ticarete ait sözleşmeyi imzalama yükümlülüğünün yerine getirilmesi, icap — kabul kapsamında gerçekleşen ticaretin sözleşme imzalanmayarak askıda bırakılması halinde, aynı ürünün başka bir tedarikçiden tedarik edilmesi halinde referans fiyat ile tedarikçiye yapılacak ödeme arasındaki farkın tahsili yoluna gidileceği…,” ihtar etmiştir. Davacı … AŞ, davalı … AŞ adına risk paylaşım bedeli açıklamalı 91.888,72.TL faturayı 30.04.2017 tarihinde düzenlemiş, davalı tarafça 30.04.2017 tarihinde iade faturası düzenlenmiştir. …02.06.2017 tarihli e-mail ile … ‘ye mayıs ayı ticaretine ilişkin tutarların ( 126.697,90 TL) tabloda gösterildiğini, onayları üzerine fatura kesileceğini bildirmiş, aynı tarihli e-mail ile … “böyle bir sözleşme veya işlem olmadığını, faturanın iade edileceğini bildirmiştir. Davacının davalı adına düzenlemiş oludğu “risk paylaşım bedeli” 126.697.90.TL tutarında faturanın düzenleme tarihi 31/05/2017 günlü olup davalıca aynı tarihli iade faturası düzenlenmiştir. Davacı … AŞ, davalıya hitaben 08.06.2017 tarihli yazısında, sözleşme ediminin yerine getirilmemesi nedeniyle fiyat değişimlerinin davacının zararlarına yol açtığını Mayıs 2017 dönemi için 126.697,90 TL zararının tazminini talep etmiştir. Somut olayda, davacının sözleşmenin yürürlüğe girmemesi nedeniyle talep ettiği tazminat talebi menfi zarara ilişkindir. Menfi zarar ise, uyulacağı veya yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi veya yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarardır. Sözleşme görüşmelerine hiç girişilmeseydi karşılaşılmayacak olan zarardır. Sözleşmenin geçerliliğine güvenildiği için kaçırılan fırsat menfi zarar niteliğindedir (Serozan R. Borçlar Hukuku Genel Hükümler 9. Baskı İstanbul 2014,210). Sözleşmeler genellikle iki taraflı hukuki işlemlerdir. Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur. Bu iki irade beyanından birincisine ÖNERİ, ikincisine KABUL denir. Sözleşmenin kurucu unsurları ÖNERİ ve KABUL beyanlarıdır. Bir sözleşmenin esaslı unsurlarını içeren ve bağlanma iradesini taşıyan irade açıklaması “icap”tır. (TBK m.2). İcabın bağlayıcılık süresi “hazırlar arasında” TBK m.4 uyarınca“hemen” kabul edilmezse icapta bulunan önerisi ile bağlılıktan kurtulur. Buradaki “hemen” ibaresi “makul süre” olarak kabul edilmelidir (Kılıçoğlu, A. M, Borçlar Hukuku, 16. B. Ankara 2012, 52 vd.). Somut olaya dönüldüğünde, dosyada mübrez belgelerden davacı ve davalı tarafın çalışanları ile aracı firmanın 16.12.2016 tarihli e-maillerle finansal baz yük ürününe ilişkin işlemin gerçekleştiği, satıcı … AŞ’nin alıcı Yeşilirmak’a 20.12.2016 tarihinde gönderdiği e-mail ile ekte sözleşmenin gönderildiği, çift nüsha halinde imzalanarak gönderilmesini talep ettiği, davalı tarafından gönderilen 26/12/2016 tarihli mail ile gönderilen sözleşmenin akıbetinin sorulduğu ve Davacı tarafça 26.12.2016 tarihli e mail ile, çerçeve sözleşmelerini gönderdiklerini belirtip incelenmesinin talep edildiği, davalı tarafından davacıya gönderilen 02.01.2017 tarihli e-mail ile sözleşmenin ekte gönderildiğini, üzerinde değişiklik yapılmadığı, çift nüsha gönderilmesi halinde bir nüshanın geri gönderileceğinin beyan edilmiş olduğu belirlidir. Hazırlanan yazılı metin imza edilmediği sürece sözleşme kurulmaz ve imza etmeyen kişi için bağlayıcı olmaz.Davalı tarafından davacıya 02.01.2017 tarihli e-mail ile gönderilen sözleşmenin, davacı tarafça imzalanıp gönderildiğine ilişkin delil olmadığı, somut olayda taraflar arasında mail yoluyla iletişim sağlandığından TBK. 4 maddesi uyarınca hazır olanlar arasında yapılmış olduğunun kabulü gerekir. İmza için süre belirlendiği ileri sürülmese de hazırlar arasındaki sözleşmenin makul süre içerisinde imzalanması gerektiği, davalının 02.01.2017 tarihinde gönderdiği mailden sonra davacı tarafından sözleşmenin imzalanıp gönderilmediği, aksinin davacı tarafça ispat edilemediği, yazılı şekle tabi tutulan sözleşmenin davacı tarafından imzalanıp davalıya gönderilmemesi nedeniyle sözleşme ilişkisinin kurulmadığının kabulü gerekir. Davacı taraf sözleşmenin akdedilmemesinde kusurlu olup davacı kendi kusurundan faydalanamayacaktır. Bu durumda davacının sözleşmenin yürürlüğe girmemesinden kaynaklı menfi zarara ilişkin zarar talep edemeyeceği anlaşılmakla; Bu tesbitler doğrultusunda mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yukarıdaki gerekçeyle kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde olmayıp davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür. Dairemizce verilen kararın mahiyetine göre davacı vekilinin istinaf sebepleri değerlendirilmemiştir. Sonuç itibariyle, yukarıda açıklanan nedenlerle Dairemizce verilen kararın mahiyetine göre davacı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak dairemizce davanın reddine yönelik yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/03/2020 tarih ve 2017/623 Esas – 2020/212 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; Davanın REDDİNE, 2)Dairemizce verilen kararın mahiyetine göre davacının istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.TL karar harcının, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 5.549,44.TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.468,74.TL’nin talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,5-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 48.493,87 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Artan gider avansı varsa talep halinde ve karar kesinleştiğinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, karar harçlarının talep halinde iadesine, 9-Davalı tarafından sarf edilen 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-Dosyanın istinafa gidiş – dönüş masrafı davacı gider avansından karşılandığından üzerinde bırakılmasına, 11-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 03/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.