Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1445 E. 2022/1807 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1445 Esas
KARAR NO: 2022/1807 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/284 Esas – 2020/349 Karar
TARİHİ: 25/06/2020
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 22/04/2019 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özet olarak ” müvekkil ile davalı şirket arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, davalı şirketin etiket, problem ve reklam hizmeti verildiğini, müvekkil … ticari işletmesine gönderilmek üzere davalı şirkete, para ve aynı zamanda 3 farklı bankadan farklı vade ve farklı tarihlerde ki çeklerin davalı şirket lehine çektiğini, davacının muavin defter kayıtları ve davacıya verilen çeklerin davalıya ödendiği ilgili bankaya yazılacak yazılar ile ispat edileceğini, müvekkilinin muhtelif tarihlerde davalı şirkete etiket ve siparişler için para havale ettiğini, bunun ticari defter ve davalı şirket defter kayıtları ile ispat edileceğini, tarafların ticari faaliyetten ötürü arabulucuya başvurduğunu, ancak anlaşmanın sağlanmadığını, bu sebepten dolayı söz konusu davanın açıldığı beyan ederek ,davacı şirketten 7.690,00 TL tutarının en yüksek banka faiziyle davalı şirketten tahsiline, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;23/05/2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle şirket yetkilisi … şirket kuruluş aşamasında … ile ortaklık kurmak istediğini, ancak ortaklığı …’un oğlu … ile gerçekleştirdiğini, fakat tüm işlerin … tarafından yürütüldüğünü, müvekkili şirketin tek yetkili ile faaliyetine devam ettiğni, …’un şirkette bulunduğu dönemde kızı olan davacıya çeşitli evraklar verdiğini ve evrakta sahtecilik yaptığını, konu ile alakalı savcılığa şikayet haklarının saklı olduğunu, davacı ile müvekkili şirket arasında hiçbir ticari faaliyetin olmadığını, ancak varmış gibi göstererek muhasebesel olarak borçlu gösterdiğini, bu durumun kendisinin şahsi menfaati adına olduğunu, davacının ne iş yaptığı, hangi alanda faaliyet gösterdiğini hakkında bir bilgiye sahip olmadığı, davacının kötü niyetli olduğunu beyan ederek, davanını reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 25/06/2020 tarih 2019/284 Esas 2020/349 Karar sayılı kararında; “Dava, cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, davacının davalıya etiket, amblem ve reklam hizmeti almak amacıyla yaptığı nakit ödeme ve çekle ödemeler karşılığında davalının edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle davalıdan alacaklı olup olmadığı alacaklı ise miktarının ne olduğu hususlarındadır. … A.Ş. Genel Müdürlüğü’nün 17/05/2019 tarihli müzekkere cevabında; … Siteler İkitelli Başakşehir Şubesi’ne ait, keşidecisi … olan, … çek seri numaralı, 20/06/2017 vade tarihli, 5.000,00-TL bedelli çekin … Bankası tarafından elektronik takas ortamına ibraz edildiğinin bildirildiğinden ilgili bankaya müzekkere yazılmış, gelen müzekkere cevabının incelenmesinde; 20/06/2017 tarihinde … Ticaret Limited Şirketi tarafından ibraz edildiği, ibraz ve ödeme bilgilerinin ekte gönderildiği anlaşılmıştır. … T.A.Ş. Şubeler Operasyon Takas Çek Senet Gir 15/06/2019 tarihli ve 52 sayılı müzekkere cevabında; … İkitelli Şubesi’ne ait, keşidecisi … olan, 25/09/2017 keşide tarihli, 5.000,00-TL bedelli çekin 25/09/2017 tarihinde takasbank kanalıyla bankaya ödendiği bildirilmiş, ancak ilgili bankaya yazılan müzekkere cevabında, söz konusu çekin numarası bildirilmediğinden araştırma yapılamadığı hususunda cevap verilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularında tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde inceleme günü belirlenerek SMMM bilirkişisinden rapor alınmasına karar verilmiş, alınan bilirkişi raporunda özetle; Davacı tarafından sunulan ticari defterlerin T.T.K. Ve V.U.K.. hükümleri doğrultusunda sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin cari hesap şeklinde olduğu ve davacının davalıdan 31/12/2017 tarihi itibariyle 7.690,00 TL alacaklı durumda olduğu, mahkememizce HMK 220/222 maddeleri çerçevesinde ihtaratta bulunulmasına rağmen, davalı yan incelemeye katılmamış ve defter ibrazında bulunmamış olup, bu nedenle taraflar arasındaki borç/alacak ilişkisini tespit etmenin mümkün olmadığı, mahkememizce … A.Ş. İle … A.Ş. Ne 24/04/2019 tarihinde müzekkere yazılarak davacı tarafından davalıya verildiği iddia edilen çeklerin ödemelerine ilişkin tüm kayıt ve belgeler ile çeklerin ön- arka yüzünün fotokopisinin gönderilmesi talep edilmiş ise de rapor tarihi itibariyle herhangi bir cevabi yazı gönderilmediğinden bu hususta herhangi bir tespitin yapılamadığı, davalı vekilinin” taraflar arasında hiçbir ticari faaliyetin olmadığını, ancak varmış gibi göstererek muhasebesel olarak borçlu gösterdiğini, bu durumun kendisinin şahsi menfaati adına olduğunu, davacının ne iş yaptığı, hangi alanda faaliyet gösterdiği hakkında bir bilgiye sahip olmadığı, davacının kötü niyetli olduğu kanaati bildirilmiştir. Davacı tarafa bilirkişi raporunda belirtilen cari hesap kayıtlarında görülen çeklerin hangi bankalara ait olduğunu ve çek ayrıntı bilgilerini sunması ve yine cari hesap kayıtlarında borç olarak kaydedilen EFT, havale vb. işlemlerin dayanaklarının sunulması için ayrıca cari hesap kaydına 35.400,00-TL’lik alacak kaydı görünen fatura dayanağının sunulması için davacı tarafa süre verilmiş, davacı vekilinin 25/03/2020 tarihli dilekçesi ile … Siteler İkitelli Başakşehir Şubesi’ne ait, 20/06/2017 vadeli, 5.000,00-TL bedelli çeki davalı şirkete verdiğini, buna ilişkin ödeme dekontunun dilekçe ekinde sunduğu, … İkitelli Başakşehir Şubesi’ne ait, 25/09/2017 vadeli, 5.000,00-TL bedelli çekin takasla ödendiğini, buna ilişkin takas çek ödeme dekontunun dilekçe ekinde sunduğu, … İkitelli Şubesi’ne ait, 05/09/2017 vadeli, 3.000,00-TL bedelli çekin davalı şirkete verildiğini, davalı şirketin ilgili bankaya ibraz ederek bedelini aldığını, …’den alınıp davalı şirkete verilen ve daha sonra davalı şirket tarafından takasa ibraz ettiğini 16/11/2017 vadeli, 5.000,00-TL bedelli çekin, … işlem dekontu ile … işlem dekontunu dilekçe ekinde sunduğu, müvekkilinin iki çekini davalı şirkete verdiğini, davalının …’ya verdikten sonra dava dışı şirketin takas odasına ibraz ettiğini, müvekkili defterlerinde yazılı 35.400,00-TL faturanın karşılığının davalı şirkete verildiğini, davalının müvekkiline ödediği ücret karşılığı malları alamadığından davalı şirketten davaya konu olan miktar kadar alacağının bulunduğunu, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirilmiştir. Davacı taraf, davalının kendisine etiket, amblem ve reklam hizmetleri verdiğini, davalıya çekle ve havale yoluyla ödemeler yaptığını, davacıdan cari hesap kapsamında alacaklı olduğundan bahisle icra takibi başlatmış, davalı tarafın itirazı üzerine duran takibin devamı için işbu dava açılmıştır. Davalı taraf özetle; davacının kardeşi …’un kayıtlar üzerinde esasende babası …’un fiilen davalı şirket ortağı olduğunu, şirket kayıtlarının davacının babası tarafından müdahale edildiğini, davacıya bir kısım evraklar verildiğini, evraklar üzerinde sahtecilik yapıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Yapılan bilirkişi incelemesinde; davalı taraf ticari defter ve belgelerini sunmamış, davacı tarafın ticari defterleri incelendiğinde; davacı tarafça davalıya 2017 yılında 4 adet çek, 6 adet fatura düzenlediği ve 2 adet EFT işleminin kaydedildiği, davalı tarafça davacıya 35.400,00-TL bedelli 1 adet fatura düzenlediği, mahsuplaşma sonrasında davacının davalıdan 7.690,00-TL alacaklı göründüğü anlaşılmıştır. Fakat davacı tarafın defterlerindeki bu kayıtların dayanakları bilirkişi incelemesine sunulmamıştır. Mahkememizce davacı vekiline söz konusu kayıtlara dayanak belgeleri sunmak üzere süre verilmiş, davalı tarafça bildirilen çek bilgilerine göre ilgili bankalara müzekkere yazılmış, verilen cevaplardan davacının kayıtlarında görünen toplam 18.000,00-TL bedelli 4 adet çekin davacı tarafından davalıya verildiği ve tahsil edildiği anlaşılmıştır. Fakat davacının defterlerinde kayıtlı faturalar ile havale ödemelerine ilişkin herhangi bir kayıt davacı tarafça sunulamamıştır. Davacı tarafın ispatladığı 18.000,00-TL’lik ödeme ve davacı kayıtlarına göre davalı tarafça düzenlendiği anlaşılan 35.400,00-TL’lik fatura nazara alındığında davacının söz konusu faturadan daha fazla ödeme yaptığı veya fatura düzenlediği ve söz konusu fatura içeriklerini davalıya teslim ettiği hususundaki iddiasını ispatlayamadığı anlaşılmakla, davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. “gerekçesi ile, DAVANIN REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında uzun zamandan beri ticari ilişki olduğunu, davalı şirketin reklam, amblem ve etiket hizmetleri verdiğini, müvekkilin davalı şirkete para ve farklı bankalardan farklı tarihteki çekleri gönderdiğini ve davalı şirketin çekleri tahsil ederek üçüncü şahıslara verdiğini, davalı şirkete gönderilen para ve çek karşılığında davalı şirketin edimini yerine getirmediğini, yapılan hesaplamalarda 7690,00-TL alacaklarının olduğunu, dosya üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde Bilirkişinin 09.12.2019 raporlarında davacının davalı şirkete yaptığı ödemeler sonucu 7.690.00-TL alacağı olduğu yönündeki rapor göz önünde tutulmadan davanın reddedildiğini, bilirkişini davacı ticari defterleri üzerinde inceleme yaparak raporu hazırlamışsa da davalı şirkete mahkemenin göndermiş olduğu açıklamalı davetiyede ticari defterini ibraz etmesi istenilmişse de davalı şirketin defter ve belge ibraz etmediğini, davacının ticari defterlerinin yasaya uygun olduğunu, ancak davacı lehine delil olarak kabul edilmediğini, davalı şirketin ticari defterlerini ibraz etmemesini mahkemenin göz önünde bulundurmamasının HMK 220 maddesine aykırı olduğunu, davalı şirket vekilinin yargılamanın her safhasında davacı ile aralarındaki ticari ilişkiyi reddettiğini, müvekkilin dosya arasında ticari defterinde kayıtlı bilirkişini raporlarında açıklama yaptığı para gönderileri ile verdiği çekleri üçüncü şahıslardan tahsil etmesi karşısında bu savunmanın geçersiz olup mahkemece göz ardı edildiğini, davalı şirketin bir adet 35 400.00-TL fatura düzenlediğini ve davacıya gönderdiğini, davacının bu faturanın dayanaklarını göstermediğinden davanın reddedildiğini, müvekkilin ticari defterinde kayıtlı davalı şirkete gönderilen para ve çeklerin davalı şirket tarafından kullanılması karşısında ticari ilişki olmadığı yönündeki savunmasının hukuksal dayanaktan yoksun olduğunu kararın bu yönden bozulması gerektiğini, İleri sürerek; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava dilekçesinde; taraflar arasında varlığı iddia olunan ve açık hesap üzerinden yürütülen, etiket, amblem ve reklam ürünleri satışına yönelik ilişki kapsamında bakiye açık hesap alacağının tahsili istenilmiştir. Davacı vekili ön inceleme celsesinde; “dava dilekçemizi tekrar ederiz. Davalı taraf, müvekkilime etiket, amblem ve reklam yhizmeti verecekti bnu konuda taraflar arasında yazılı anlaşma da vardır. Fakat yapılan çekle ve nakit ödemelere karşılık davalı taraf, edimini yerine getirmediğinden çek bedellerinin iadesi amacıyla iş bu davayı açtık.” şeklinde beyanda bulunmuş ve mahkemece ön inceleme celsesinde uyuşmazlık “Dava, cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın, taraflar arsında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, davacının davalıya etiket, amblem ve reklam hizmeti almak amacıyla yaptığı nakit ödeme ve çekle ödemeler karşılığında davalıın edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle davalıdan alacaklı olup olmadığı alacaklı ise miktarının ne olduğu” şeklinde tespit edilmiş ise de; dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nun 4/2 fıkrası uyarınca basit yargılama usulüne tabi davada ön inceleme celsesinde iddiasnın değiştirilmesi ve genişletilmesi mümkün değildir. Mahkemece taraflarca gösterilen deliller toplanmış, davacının açık hesabına kaydettiği toplam 18.000,00-TL bedelli çeklerin ibraz ve ödeme bilgileri muhatap bankalardan celbedilmiş, taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Davalı taraf usulüne uygun ve HMK’nun 219, 220 ve 222 maddeleri meşruhatlarını içerir davetiyeye rağmen inceleme günü defterlerini ibraz etmemiş, davacı defterleri üzerinde yaptırılan inceleme sonucunda, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan açık hesap bakiyesi olarak 7.690.00-TL alacaklı göründüğü tespit edilmiştir. Davacı da bu tutarı dava konusu etmiştir. Davacı defterlerinde kayıtlı çeklerin tamamının davalıya verildiği, çeklerin üçüncü kişilere ciro edildiği, tamamının ibraz edilerek ödendikleri, banka cevabi yazılarından ve ekindeki çek görüntülerinden anlaşılmıştır. Mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere; davacı defterlerinde kayıtlı bu çekler ile yapılan ödemeler toplam 18.000,00-TL tutarlı olup, bunun dışında toplam 8.040,00-TL tutarlı iki adet eft kaydı, toplam 17.050-TL tutarlı davalı aleyhine dört adet fatura kaydı bulunmakta olup, davalının lehine 35.400,00-TL bedelli bir adet fatura kaydı bulunmaktadır. Mahkemece davacı yana; 8.040,00-TL tutarlı iki adet eft kaydı ile toplam 17.050-TL tutarlı davalı aleyhine dört adet fatura kaydının dayanaklarını dosyaya sunması için 3 haftalık kesin süre verilmiş, bu süre içerisinde sunulmadığında mevcut dosya kapsamına göre değerlendirme yapılacağı ihtar edilmiştir. Davacı yanca bu kayıtlar verilen kesin süre içerisinde dosyaya sunulmamıştır. Ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 6100 Sayılı HMK’nun 222/2 fıkrası uyarınca; ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Davacı defterlerindeki kayıtların sahibi lehine delil olabilmesi için, defterlerdeki kayıtların dayanakları ile birbirini doğrulaması gerekmekte olup, davacı defterlerinde ödendiği ispat olunan çekler dışındaki ödeme/eft kayıtları ile davacının davalıya kestiği ve davalıyı borçlandırdığı faturalara ilişkin dayanak belgeler dosyaya sunulmamıştır. Ticari defterlerdeki kayıtlar dayanakları ile bir bütün olup, karşı taraf kayıtlarında olmayan ve inceleme kararının verildiği ve incelemenin yapıldığı tarihte yürürlükte olan HMK’nun 222/3 fıkrasına göre karşı taraf kayıtlarında olduğu tespit edilemeyen(diğer tarafında defterlerini ibraz etmemesine bağlanan sonuçlara yönelik düzenleme inceleme kararının verildiği ve incelemenin yapıldığı tarihte henüz yürürlükte değidlir) tek taraflı kayıtlar ancak dayanakları ile ispat edilebilirler. Bu nedenle davacı vekilinin, davalı yanın defter ibraz etmemesi nedeniyle davasının kabul edilmesi gerektiği yönündeki istinaf sebebi haklı bulunmamıştır. Davacı vekilince; davalının 35.400,00-TL bedelli fatura konusu edimini yerine getirmemesi nedeniyle çek bedellerinin iadesinin talep edildiği ileri sürülmüş ise de, yukarıda belirtildiği üzere dava açık hesap bakiyesinin tahsili istemi ile açılmış olup, ıslah yahut karşı tarafın açık muvafakatı bulunmaksızın iddianın değiştirilmesi mümkün değildir. Davalı taraf ticari ilişkiyi inkar etmiş, davacı yan ise çeklerin ve ödemelerin etiket ve amblem satışına ilişkin olduğunu iddia etmiş ise de; davacının defterlerine kaydettiği, davalıyı alacaklandırdığı 35.400,00-TL tutarlı fatura için fazladan ödeme yaptığını ispat edemediği anlaşılmıştır. Öncelikle davacı defterinde yer alan çekler dışındaki ödeme kayıtları ispat olunmamış, mahkeme gerekçesinde belirtildiği üzere bu kayıtlara konu ve ispat edilemeyen tutarlar düşüldüğünde davacının davalıdan bakiye açık hesap alacağının bulunmadığı tespit edilmiştir. Diğer taraftan defterlerde kayıtlı çeklerin kayıt tarihlerinin 35.400,00-TL tutarlı faturadan önce oldukları, çekin kural olarak bir ödeme aracı olduğu ve avans olarak verildiği iddiasının davacı tarafça yazılı delil ile kanıtlanmasının gerektiği, davacının iddia ettiği gibi bu çeklerin 35.400,00-TL tutarlı fatura konusu ürünlerin satış avansı olarak verildiğini de yazılı delille ispat edemediği görülmüştür. Bu nedenle davacı vekilinin, kendi defterlerine göre davalıdan 7.690,00-TL alacaklı olduğuna dair istinaf sebebi de yerinde bulunmamıştır. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; mahkemece davanın reddine ilişkin verilen karar usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.