Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1440 E. 2022/1720 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1440
KARAR NO: 2022/1720
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 12/03/2020
DOSYA NUMARASI: 2018/104 Esas – 2020/279 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/11/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile müvekkili arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilinin, davalı firmaya hizmet verdiğini, verdiği hizmet karşılığında fatura kestiğini, müvekkili şirketin 28.09.2017 tarihli 5.698,80TL bedelli 18 adet kuru tip … akü için fatura kestiğini, her ne kadar takibe konu fatura … Tic. Ltd.Şti adına kesilmiş olsa da davalı vekili tarafından icra dosyasına şirket unvanının değiştiğine dair beyanda bulunulduğunu, bu nedenle iş bu davanın borçlu firmanın yeni unvanı aleyhine başlatıldığını, davalı firmanın takibe konu cari hesap bakiyesini müvekkili firmaya ödemediğini, bu nedenle davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ederek takibin durmasına neden olduğunu belirterek, takibe yapılan itirazın iptaline, takibin devamına ve davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın sunmuş olduğu dava dilekçesinde iddia etmiş olduğu hususların yasal dayanaktan yoksun olduğunu, somut bir delile dayanmadığını, soyut iddialardan ibaret olduğunu, davacı şirket ile müvekkili şirket arasında uzun soluklu ve birden fazla ticari ilişkinin söz konusu olmadığını, davacı şirket ile toplamda bir defa ticari ilişki ve sözleşme kurulduğunu, kurulan bu ilişki neticesinde 30/04/2017 tarihli 22.000,00 TL bedelli fatura kesildiğini ve alınan mal karşılığı 10/05/2017 tarihli 22.000,00 TL’nin davacıya ödendiğini, davacı ile bundan başka bir ilişki kurulmadığını, bahsi geçen 031791 sıra numaralı 20/09/2017 tarihli 5.698,80 TL bedelli 18 adet kuru tip … akü alımına dair faturanın haksız ve hukuka aykırı olarak düzenlendiğini, müvekkili şirketin böyle bir mal ve hizmeti kesinlikle almadığını, mail ortamında yapılan yazışmaların delil olarak kullanılamayacağını, bir an için kullanıldığı kabul edilse dahi bu yazışmalar şirket yetkilisi yada çalışanı tarafından yapılmadığı için şirketi bağlamadığını, ayrıca bu yazışmalarda dahi alındığı iddia edilen mal-hizmetin kabul edilmediğinin açıkça belirtildiğini belirterek, davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/03/2020 tarih ve 2018/104 Esas – 2020/279 Karar sayılı kararı ile; “….Dava, davacı tarafından fatura konusu hizmetin verildiği iddiası ile fatura bedelinin tahsili istemine ilişkin başlatılan icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, taraf kayıtlarında yapılan inceleme neticesinde davalı defterlerinde takip ve dava konusu faturaya ilişkin bir kaydın bulunmadığı, davacı tarafından akülü redresörün davalıya satıldığı ve davalı tarafından ise ASKİ’ye teslim edildiği, ASKİ’ye teslimden sonra arızalanması sebebiyle tamir işlemi ve parça değişimi yapıldığı, takibe konu faturanın ise bu hizmete ilişkin olduğu iddiası üzerine ASKİ’ye yazılan müzekkereye verilen cevapta davalı şirket ile ilgili herhangi bir belge ve kaydın olmadığının belirtildiği, davacı takip ve dava konusu faturaya ilişkin hizmet verdiğini ispat edilemediğinden son olarak yemin deliline dayandığı, davalı şirket yetkilisinin ise teklif olunan yemini eda ettiği, tüm dosya kapsamından davacının davasını ispatlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir. İİK 67/2 maddesinde “…borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü yer almakta olup, davacının takibinde kötüniyetli olduğunun tespit edilememesi gerekçesi ile davalı lehine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın REDDİNE, 2-Davalının tazminat isteminin koşulları oluşmadığından REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılamada talepleri doğrultusunda inceleme yapılmadığını, eksik inceleme sonucunda hukuka aykırı karar verildiğini, müvekkilinin redresör üretimi yapan bir firma olduğunu, davalı firma ile ticari ilişkisinin de bu yönde başladığını, davalı şirketin ASKİ’ye satmak üzere üreticisi müvekkili olan redresörü müvekkilinden dava dosyasında görselleri mevcut olan … Bankası Mecidiyeköy Meydan Şubesi 05.08.2017 keşide tarihli çek karşılığında … Akülü redresör aldığını, redresör bedelinin müvekkiline ödendiğini, … Akülü redresöre ait faturanın da dosyada mevcut olduğunu, çek ve faturaya konu redresörün dava dışı ASKİ’nin bünyesinde olduğunu, işbu redresörlerin ASKİ’nin merkezinde olduğu yapılacak bir keşifle ispatlanabilecekken mahkemenin bu hususta bir karar vermediğini, dava dışı ASKİ’den davaya konu fatura içeriğinde yer alan ürünler ve ürünlerin teslim ve tamire ilişkin kayıtlarının celbi talep edilmiş olsa da dava dışı ASKİ’nin, yazılan müzekkere içeriğine uygun olmayan cevapta bulunduğunu, ASKİ tarafından gönderilen cevaba bakıldığında müvekkili şirket ya da davalı şirket ile arasında hukuki çelişki olup olmadığına cevap vermiş olduğunu, bu nedenle müzekkere cevabına itiraz ettiklerini, ancak mahkemenin itirazlarını göz ardı edip müzekkerenin yinelenmesi taleplerini reddettiğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, Taraflar arasındaki ticari ilişkinin, davalı firmanın ASKİye teslim edilmek üzere müvekkili firmadan redresör almasıyla başladığını, akabinde ASKİye teslim edilen redresörlerin arızalanarak davalı firmaya başvurması ve davalı firmanın da redresörün üreticisi olan müvekkili firmadan arızanın giderilmesini talep etmesiyle devam ettiğini, şifaen söylenen ve dosyada mevcut mail yazışmalarından anlaşılacağı üzere davalı firmanın ASKİ’de bulunan redresörlerin arızasını gidermesini ve arıza giderim bedelinin müvekkiline kendilerinin ödeyeceği yönünde olduğunu, ancak dava konusu olan arıza onarım bedelinin müvekkili firmaya ödenmediğini, işbu nedenle davalı firma adına icra takibi başlatıldığını, hukuka aykırı olarak davalı firmanın icra takibine itiraz ettiğini, Müvekkilinin redresörün satımında da arıza giderilmesi yönündeki kendisini davalı firma yetkilisi olarak tanıtan … ile iletişime geçtiğini, dosyada mevcut mail yazışmalarından ve …’e ait elektronik imzalardan ve mail adreslerinden anlaşılacağı üzere söz konusu şahsın davalı firma ile ilişkili olduğunu, ancak alınan SGK kayıtlarında …’in davalı firmada SGK kaydı bulunmadığını, işbu husus ile ilgili de çelişkili beyanlar mevcut olup bununla da ilgili şikayet haklarının baki olduğunu, ayrıca yerel mahkemede gerçek dışı yemin eden şirket yetkilisi aleyhine de yalan beyanda bulunmadan ötürü şikayet haklarını saklı tuttuklarını, çünkü ödemekle yükümlü oldukları fatura bedelini ödememek için borcu sürüncemede bırakmak için yalan beyana başvurduklarını, Davaya konu fatura içeriğinin, davalı firma tarafından Aski adına alınan redresörde ortaya çıkan arızanın giderilmesi için kullanılan akülerin bedeli olduğunu, işbu Aski’de yapılan hizmetin servis bakım formunun mahkeme dosyasına sunulduğunu, davaya konu fatura üzerinde yer alan kaşeden de anlaşılacağı üzere “mal alıcıya müessesede teslim edildiğinden 213 sayılı V.U.K nun 230/5 fıkrası hükmünce sevk irsaliyesi düzenlenmemiştir.” ibaresinin yer aldığını, bu nedenle arıza giderimine ilişkin olduğu için sevk irsaliyesi bulunmadığını, davalı firmanın talebi doğrultusunda hizmet verildiğini ve davalı firmaya fatura edildiğini, davalı firma yetkilisinin müvekkili firma ile arasında ticari ilişki bulunmadığını beyan etmesinin gerçeği yansıtmadığını, davalının kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, söz konusu alacaklarının ticari defter kayıtlarında sabit olduğunu belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, davalıya verilen hizmet karşılığı 28.09.2017 tarihli 5.698,80TL bedelli 18 adet kuru tip … akü için fatura düzenlendiği, fatura bedelinin davalı tarafça ödenmediği, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine de itiraz edildiği belirtilerek, davalının itirazının iptaline karar verilmesi talep edilmiş; davalı ise, dava dilekçesinde bahsi geçen 20/09/2017 tarihli 5.698,80 TL bedelli 18 adet kuru tip … akü alımına dair faturanın haksız ve hukuka aykırı olarak düzenlendiğini, müvekkili şirketin böyle bir mal ve hizmeti kesinlikle almadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir. HMK 190/1 maddesine göre ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Fatura içeriği malların teslim edildiğini ispat külfeti davacı satıcıya aittir. Tek başına fatura düzenlenmesi alacağı kanıtlamadığı gibi faturanın tebliğ edilmiş olması da fatura içeriği malların teslimi sonucunu doğurmayacaktır. 28.09.2017 tarihli 5.698,80 TL bedelli fatura, 18 adet Kuru Tip … akü satışına ilişkindir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği; davacı tarafından düzenlenen takibe dayanak faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmasının mal teslimi/hizmet verildiğini tek başına ispata yeterli olmadığı, davacı vekili, davaya konu fatura içeriğinin, davalı firma tarafından Aski adına alınan redresörde ortaya çıkan arızanın giderilmesi için kullanılan akülerin bedeli olduğunu beyan etmiş ise de, faturanın akü satışına ilişkin olduğu, Aski’de bulunduğu belirtilen redresörde tamirat yapılmış olması halinde dahi davalı talebi ve davalının ödeme taahhüdü ile iş yapıldığı/ hizmet verildiğinin ispatlanmadığı, dosya kapsamına göre, davalı şirket adına davacı ile mail yazışması yaptığı iddia edilen … isimli şahsın davalı çalışanı olmadığı, bu hali ile davacının takibe dayanak faturaya konu malları davalıya sattığı ve teslim ettiğinin, ya da davalı talebi ile hizmet verdiğinin ispatlanamadığı, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin karar vermek için yeterli olduğu anlaşılmakla; ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.