Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/144 E. 2020/244 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/144
KARAR NO : 2020/244
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/10/2019
DOSYA NUMARASI : 2018/596 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
DAVA : Ticari Şirket
KARAR TARİHİ : 20/02/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; …Yayıncılık ve Ticaret A.Ş.’nin 2016 yılında kurulduğunu, şirketin kuruluş aşamasında; sektörde tanınan ve bilinen müvekkilleri ile yayıncılık işi ile iştigal eden ve yapacağı sermaye katkısı ile … Kitaplar A.Ş.’nin bir araya gelerek, dağıtım sektöründe iş yapacak yeni bir şirket kurma konusunda anlaştıklarını, bu anlaşmaya ve şirket kuruluş ana sözleşmesine göre 300.000 TL sermaye ile kurulan şirketin sermaye payı ve miktar dağılımı şirket kuruluş sözleşmesinin 6. maddesine göre yapıldığını, ana sözleşmenin sermaye iç yapısı başlıklı 7. maddesinde ise; payların A ve B gruplarına ayrıldığını, buna göre 1500 paya tekabül eden 150.000 TL sermaye miktarındaki A grubunu; … Tic. A.Ş., …un oluşturduğunu, 1500 paya tekabül eden 150.000 TL sermaye miktarındaki B grubunu ise; …, S….., .., …’nın oluşturduğunu sözleşmenin hisse devrine ilişkin 8. maddesinde gruplara ait hissselerin devri ile ilgili sınırlamalar getirildiğini, pay gruplarına ikinci olarak tanınan imtiyazın ise sözleşmenin 10. maddesinde yer aldığını, yine pay gruplarına tanınan diğer bir imtiyazın şirketin temsili başlıklı 11. maddesinde yer aldığını, 08/06/2018 tarihinde yapılan 2017 yılı genel kurul toplantısında mevzuata, şirket ana sözleşmesine, iyiniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı ve usulsüzlükler yapıldığını, genel kurulun B grubu hissedarların etkisiz hale getirildiği bilinçli bir operasyon olduğunu, yönetim kurulu seçimine ilişkin olarak A grubu hissedarlardan … Kitaplar A.Ş. tarafından; …’ın A grubu yönetim kurulu üyeliğine önerildiğini, … ve …’ün ise B grubu hissedarlar tarafından; B grubu Yönetim kurulu üyeliğine önerildiğini, bu sırada A grubu hissedar olan ve B grubu hissedarlardan … ve …’ yı temsil eden … ve…’un bizzat kendilerini B grubu yönetim kurulu üyeliğine aday olarak önerdiklerini, toplantı başkanı olan ve …. Dağıtım A.Ş.’ nin de avukatı olan …’ın, B grubu hisedarların 4 kişiyi önerdiğini iddia ederek tek tek oylama yaparak, ana sözleşmeyi ve hukuku hiçe sayarak, iyiniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı bir tutumla, yönetim kurulu üyeliğine yapmış olduğu dayatma ile B grubunu temsilen A grubu üyelerini seçtirdiğini, nitekim bakanlık temsilcisinin toplantı başkanı olan …’a şirket ana sözleşmesinin 10. maddesini okuduğunu ve işbu maddeyi hatırlatma zaruretini hissettiğini, fakat gerek bakanlık temsilcisinin gerekse müvekkillerin itirazlarının nazara alınmadığını, böylelikle B grubuna tanınan imtiyazın, A grubu hissedarları tarafından ortadan kaldırıldığını, A grubu hissedarların hem A grubunu hem B grubunu temsil ederek, yönetimi ele geçirdiklerini, davalı şirketin 08/06/2018 tarihli genel kurulunda; şirket kuruluş sözleşmesine ve kanuna aykırı olarak seçilen yönetim kuruluna ilişkin karar yoklukla malul olduğundan ve şirket organsız kaldığından TTK. madde 530 gereği şirketin feshini ve şirkete kayyım atanmasını talep ettiklerini, Anonim Şirketlerde hisselerin gruplara ayrılmasının ve bu gruplara imtiyaz tanınmasının sebebinin, pay sahiplerini korumaya yönelik olduğunu, dava konusu olayda; A grubu hissedarların, B grubu hissedarlardan … ile içeriğini bilmedikleri bir anlaşma yaparak, genel kurulda onları temsil etmek adına vekalet aldıklarını, 08/06/2018 tarihli genel kurulda, A grubu hissedarların, toplam 552 adet pay sahibi olan B grubu hissedarlardan ikisini temsil etmesi ve işbu B grubu hissedarlar yerine (fakat kendi menfaatlerine) oy kullanmasının hukuka ve ana sözleşmeye aykırı olduğunu, ana sözleşme ile B grubu hissedarların payların devrinde öncelikle diğer B grubu hissedarlara teklif götürmesi gerektiği hüküm altına alınmış iken, hisselerini şimdilik devretmediğini bildikleri B grubu hissedar olan …nın ve …ün temsil ve oy hakkını A grubu hissedarlara vererek, B grubuna tanınan imtiyazı fiilen ortadan kaldırmalarının kabul edilemez nitelikte olduğunu, bu sebeple genel kurulun 1. gündem maddesine ilişkin olarak müvekkilleri tarafından muhalefet şerhi konularak alınan karara itiraz edildiğini, B pay grubuna tanınan imtiyazın usulsüz olarak, A pay grubu tarafından ortadan kaldırıldığını, yönetim kurulu seçimine ilişkin kararın yoklukla malul olduğunu, genel kurulda, B grubu hissedarlar içinde çoğunluk hisseye sahip olanların önerdiği ve oy çoğunluğu ile kabul edilecek üyelerin yönetim kuruluna seçilmesi gerektiğini, aksi halde, ana sözleşme ile tanınan imtiyazın hiç bir ehemmiyeti kalmayacağını, dava konusu olayda A grubu hissedarların, B grubunu adeta ortadan kaldırdığını, davalı şirket organlarından yönetim kurulunun yoklukla malul olması sebebiyle davalı şirketin TTK’nun 530. maddesi uyarınca feshine, işbu taleplerinin kabul edilmemesi halinde; davalı şirketin TTK’nun 531. maddesi muvacehesinde; haklı nedenlerle feshine; şirketin feshinin kabul edilmemesi halinde 531. madde gereği mahkemeye tanınan takdir yetkisi kapsamında; davacı pay sahibi müvekkillerin, paylarının gerçek değerlerinin ödenerek davacı pay sahiplerinin şirketten çıkartılmasını, dava sonuçlanıncaya kadar davalı şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 31/10/2019 tarih ve 2018/596 Esas sayılı ara karar ile;
” … Somut olayda davacı vekili,feshini talep ettiği şirkete yönetim kayyımı atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talep etmiş ise de; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekli olup davalı şirkete kayyım atanmamasının davacı yönünden hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağı konusunda mahkememizde kanaat oluşmadığı, davanın şirketin feshi davası olmadığı takdirde ortaklıktan çıkma davası olup davalı şirketin TTK’nun 530 ve TMK’nun 427/4.maddesine göre organsız olmadığı,talep sahibi davacının, hakkını tehdit eden yakın bir tehlike nedeniyle ivedi bir koruma ihtiyacı içinde bulunmadığı,şirketler hukukunda asıl olanın şirketin en geniş yetkili karar organı genel kurul tarafından seçilen yöneticiler ile yönetilmesi olup Mahkemece yönetime yapılacak müdahalenin çok kısıtlı olarak ve zorunlu hallerde yapılması gerektiği,bu gerekliliğin somut olay bakımından oluşmadığı” gerekçesi ile,
Davacılar vekilinin,davalı şirkete yönetim kayyımı atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle;
08.06.2018 tarihli genel kurulda alınan 6 ve 8 nolu kararların Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/599 E sayılı dosyasından tesis edilen karar ile iptal edilmiş olup davalı şirketin organsız kaldığını,
Kendileri tarafından Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/599 E. sayılı dosyası ile 08.06.2018 tarihli genel kurulda alınan 1, 6. ve 8. numaralı kararların iptalinin talep edildiğini ve davanın kısmen kabulüne karar verilerek 6. ve 8 numaralı kararların iptaline karar verildiğini, 1 numaralı kararın hukuka aykırı bir şekilde iptal edilmemesi nedeniyle istinaf kanun yoluna başvurulduğunu,
İşbu kararlardan yönetim kurulu seçimine ilişkin olan 6 numaralı kararın usul ve yasaya aykırı olduğunun Yerel Mahkeme tarafından açıkça tespit edildiğini, bu hususun Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/599 E sayılı dosyasından tesis edilen karara esas teşkil eden 05.03.2019 tarihli bilirkişi raporunda;
“Somut olayda, (B) grubu pay sahipleri tarafından 4 aday önerilmiş ve (B) grubu pay sahipleri azınlığını oluşturan pay sahiplerinin önerdiği (A) grubu pay sahipleri yönetim kuruluna seçilmiştir…ADAY ÖNERME HAKKININ KULLANIMINA ESAS ALINMASI GEREKEN ADAYLAR, (B) GRUBUNUN ÇOĞUNLUĞU TARAFINDAN ÖNERİLEN ADAYLARDIR. Anonim şirketler hukukuna hakim olan çoğunluk ilkesi bunu gerektirir. Dava konusu genel kurulda yönetim kurulu seçiminde B grubunun azınlığını oluşturan pay sahiplerinin önerdiği adayların seçilmesi esas sözleşmeye ve kanuna aykırıdır.” şeklinde açıkça belirtildiğini,
Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/599 E – 2019/587 K sayılı kararı ile davalı şirket tarafından hukuka aykırı bir şekilde müvekkillerin hakkının gasp edildiği ve davalı şirketin organsız kaldığı hususlarının açıkça tespit edildiğini, Kendileri tarafından işbu somut delillin dosyaya ibraz edilmesine rağmen Yerel Mahkeme tarafından tedbir taleplerinin reddedildiğini, Davalı şirketin, müvekkillerin haklarının gasp edildiği genel kuruldan birkaç ay sonra şirket mal varlığını tükettiğini, şirketin içini boşalttığını ve Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2019/140 Esas sayılı dosyasından konkordato talep ettiğini, Müvekkillerin tüm deneyim ve tecrübeleri ile birlikte son derece iyi konuma getirdikleri şirketin yönetim kurulundan da uzaklaştırıldıkları, 08.06.2018 tarihli genel kurul kararının hukuka aykırılığı mahkeme kararı ile tevsik edildikten çok kısa bir süre sonra, dava dilekçesinde iddia ettikleri ve öngördükleri gibi şirketin tamamen işlemez hale geldiğini, Hal böyle iken Yerel Mahkeme tarafından müvekkillerin haklarının tehdit altında olmadığına ilişkin tespite katılmanın imkansız olduğunu, aksine müvekkillerin büyük zarar tehlikesi altında olduklarını,
İhtiyati tedbirin şartlarının düzenlendiği HMK’ nın 389. maddesinin;
“Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ” hükmünü havi olduğunu,
Müvekkillerin yatırımlarının risk altında olduğunu ve şirketin hukuka uygun bir yönetim kurulu bulunmaması nedeniyle organsız kaldığını, Yerel Mahkeme tarafından gerekli inceleme yapılmadan ihtiyati tedbir taleplerinin reddedildiğini,
Şirkette çoğunluğu baskı ve kötü niyetli davranışlarla ele geçiren, azınlık olan müvekkillerin haklarını hiçe sayan, müvekkillerin şirket adına yapılacak işlemlerden haberdar olmalarını engelleyen ve yatırımlarını tehlikeye sokan A grubu hissedarların şirketi daha fazla zarara uğratmalarının engellenmesi amacıyla dava süresince şirkete kayyum atanmasını talep ettiklerini beyanla;
Açıklanan nedenlerle;
– Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/596 E sayılı dosyasında tesis edilen 31/10/2019 tarihli ihtiyati tedbir taleplerinin reddine ilişkin kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına,
– Müvekkiller ve şirket aleyhine yapılabilecek iş ve işlemlerin önüne geçilmesi adına tedbiren şirket yönetimine kayyum atanmasına,
– Yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise re’ sen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Talep, şirketin feshi, ortaklıktan çıkma davasında yönetim kayyımı atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davalı şirketin feshi, fesih talepleri kabul edilmez ise haklı nedenle şirket ortaklığından çıkma talepli açtıkları davada şirkete yönetim kayyımı atanması konusunda ihtiyati tedbir talep etmiş, mahkemece tedbir talebinin reddi üzerine bu karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Genel kurul kararının iptali davasının görüldüğü Bakırköy 1 ATM 2018/599 E. sayılı dosyasında davacıların davalı şirkete kayyım atanması talebi reddedilmiştir. Her ne kadar Bakırköy 1 ATM’ nin 2018/599 E. sayılı davasında genel kurulun 6. nolu kararının iptaline karar verilmiş olsa da, yeni yönetim kurulu üyeleri seçilip göreve başlayana kadar eski yönetim kurulu üyelerinin görevi devam edeceğinden davalı şirkette organ eksikliği veya boşluğu oluğundan bahsedilemeyecektir. Mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere esas olan şirketin en yetkili organı olan genel kurul tarafından seçilmiş yönetim kurulu tarafından yönetilmesidir. Kayyım tayini ancak yönetim kurulunun teşkil edilememesi, organ boşluğunun bulunması, yönetim kurulunun bir şekilde görev yapamaz hale gelmesi, görevlerini ağır şekilde ihmal etmesi veya savsaklaması gibi zorunlu hallerde yapılması gereken bir durumdur. Davacılar kayyım tayininin gerekli olduğu yolunda yaklaşık ispata yeterli delil sunmamışlardır. Dava da yöneticilerin azli veya sorumluluğu davası değildir. Bu nedenle davacıların istinaf sebepleri yerinde olmayıp istinaf taleplerinin reddi gerekir. Buna göre, gelinen aşamada dosya içinde bulunan belge ve bilgilere göre uyuşmazlığı esastan inceleyerek çözecek olan ilk derece mahkemesinin tedbir talebinin reddine dair kararının gerekçesinde delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmadığından, davacıların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından istinaf edenler tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL’ nin davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/02/2020 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.