Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1439 E. 2022/1982 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1439 Esas
KARAR NO: 2022/1982 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/1249 Esas – 2019/1074 Karar
TARİH: 25/12/2019
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 29/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı %5, dava dışı … %75, Duygu … %5, … %10, … %5 oranında … AŞ (… AŞ) hissedar iken her 5 hissedar ile davalı … Hiz AŞ arasında 30/12/2011 tarihinde yapılan hisse satış sözleşmesi ile davacı hisselerinin %4.5’ini, dava dışı … hisselerinin %51’ini, … hisselerinin %5’ini, … hisselerinin %9’unu, … hisselerinin %4.5’ini davalı … AŞ’ye sattığını ve böylelikle … AŞ’deki hisse durumunun davacının %0.5, dava dışı …’in %24, …’ın %0, … in %1, …’ın %0.5 ve davalı … AŞ’nin ise %74 oranında hisse sahibi olduğunu va ancak sözleşmede yer alan hüküm nedeniyle davacının da aralarında bulunduğu satıcıların 31/12/2014 tarihinden itibaren geri kalan hisselerini davalı alıcı … Hiz. AŞ’ye satmak istediklerini yazılı olarak bildirmeleri halinde davalının hisseleri sözleşmede aşağıda belirtilen değer üzerinden almayı kabul ve taahhüt ettiğini, aksi halde davalı alıcının sözleşmenin 1.2/a,b,c bentleri kapsamında cezai şart ödemeyi kabul ettiğini, sözleşme hükmü nedeniyle davacının davalıya yönelik olarak Beyoğlu …. Noterliği’nin 23/06/2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile davalıya satış teklifinde bulunduğunu ve ancak buna rağmen davalının hisselerini satın almadığını, bu nedenle sözleşmede öngörülen cezai şart kapsamında fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL cezai şartın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekilinin 10/12/2019 tarihli dilekçesi ile talep sonucunu 140.085,87 TL arttırmak suretiyle 150.085,87 TL’nin tahsilini talep ettiği görülmektedir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalının, davacının da aralarında bulunduğu kişiler ile 30/12/2011 tarihinde akdettiği Hisse Alım Sözleşmesi ile … AŞ’nin (eski adı … Taş. AŞ) %74 oranındaki hissesini satın aldığını ve bedelini satıcılara tamamen ödediğini ancak sözleşme incelendiğinde bakiye hisselerin alınması taahhüdünün aşamalardan oluştuğunu ve buna göre hazırlık işlemleri yapıldıktan sonra hisselerin devralınacağının kararlaştırılmış olduğunu, sözleşmenin 1.2 maddesi kapsamında %26 bakiye hissenin değeri konusunda taraflar arasında bir mutabakat olmadığını, bu nedenle temerrütü mümkün bir alacak söz konusu olmadığını, bu nedenle ihtarnamelere ve davaya konu taleplerin sözleşmeye uygun olmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 25/12/2019 tarih 2016/1249 Esas 2019/1074 Karar sayılı kararında;”….Tüm dosya kapsamı ile alınan bilirkişi raporları denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan ve de taraflar arasında akdedilen satım sözleşmesi ile davalının davacıya ait hisseleri satın alma yükümü altına girmiş olması ve davacı tarafından davalıya sözleşmeye uygun olarak satış teklifinde bulunulmasına rağmen davalının satış bedelinin belirsizliği nedeniyle alımdan kaçındığı ve ancak satım sözleşmesinde satış bedelinin belirlenebilir olmasının yeterli olduğu ve sözleşme ile de satım bedelinin nasıl belirleneceğinin açıkça öngörülmüş olması karşısında davalının bu yöndeki savunmasına itibar edilemeyeceği, nitekim alınan heyet bilirkişi raporu ile 2013 yılı itibariyle dava dışı … AŞ’nin değerinin 30.017.175,00 TL olduğu ve sözleşmeye göre %0.5 hisse değerine tekabül eden cezai şart miktarının 150.085,87 TL olarak tespit edildiği, bu nedenle satış bedelinin belirsizliğinden ve bu nedenle alım yükümlülüğünden kaçınılmasının söz konusu olamayacağı şirketin değerinin 2013 yılı itibariyle 30.017.175,00 TL olarak tespit edilmiş olması karşısında bilirkişi heyetince tespit edilen 150.085,87 TL’nin aynen ifasının davalı şirketin ekonomik mahvına neden olmayacağından ve da dosya kapsamıyla ihtarnamelerin davalı şirkete hangi tarihte tebliğ edildiği anlaşılamadığından davalının dava tarihi olan 30/12/2016 tarihinde temürrüte düştüğü kabul edilerek davanın kabulü ile,150.085,87 TL’nin 30/12/2016 tarihinden itibanen avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir. …”gerekçesi ile, Davanın KABULÜ İLE, 150.085,87 TL’nin 30/12/2016 tarihinden itibanen avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının gerekçe ve deliller kısmında; “İhtilaf, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye konu alım taahhüdünün davalı şirket bakımından bağlayıcı olup olmadığı, satış bedelinin belirli olmamasının davalıyı alım taahhüdünden kurtarıp kurtarmayacağı, kurtarmayacak ise davalının alım yükümlülüğünü ihlal edip etmediği ve ihlal halinde davalının davacıya ödemekle yükümlü olduğu sözleşmesel ve seçimlik nitelikteki cezai şart miktarının tespiti ile sözleşmede öngörüldüğü şekliyle tahsili halinde davalı şirketin ekonomik mahvına neden olup olmayacağı noktalarında toplanmaktadır.” şeklinde beyanda bulunulduğunu, söz konusu beyanda cezai şartın seçimli olduğu kanaatine varıldığının tam olarak çıkarılamasa da ileride yorum farklılıklarına sebebiyet verecek mahiyette olduğunu, gerekçede yer alan beyanın düzeltilerek kararın onanması gerektiğini, Dava konusu cezai şartın seçimlik cezai şart olmadığını, tarafların sözleşme düzenlenirken iradelerinin ifaya eklenen cezai şart olarak düzenlendiğini, hissedarlar sözleşmesi kapsamında tarafların hisselerin satın alınmaması halinde hisse bedelini talep edebilecekken aynı hususu seçimlik cezai şart olarak düzenleyemeyeceklerini, ceza şartın yaptırım unsuru ve sağladığı hukuki menfaatin kalmadığını, davaya konu cezai şartın ifaya eklenen nitelikte cezai şart olduğunu, söz konusu kararın gerekçe kısmındaki “sözleşmesel ve seçimlik nitelikteki cezai şart miktarının tespiti” beyanın düzeltilmesi gerektiğini, İleri sürerek yerel mahkeme kararının gerekçesinde itiraz edilen hususların düzeltilerek onanmasına davalının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, Yerel mahkeme tarafından özellikle davacının müvekkili şirkete açtığı İstanbul 2. ATM 2017/229 E. Sayılı dosyasının değerlendirilmeden hüküm kurulmasının hukuki dinlenilme hakkını ihlal ettiğini, (Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 09.09.2014 tarih, 10047 E. 14910 K. numaralı kararı) Yerel mahkeme kararında; “davacı tarafından davalıya sözleşmeye uygun olarak satış teklifinde bulunulmasına rağmen davalının satış bedelinin belirsizliği nedeniyle alımdan kaçındığı ve ancak satım sözleşmesinde satış bedelinin belirlenebilir olmasının yeterli olduğu ve sözleşme ile de satım bedelinin nasıl belirleneceğinin açıkça öngörülmüş olması karşısında davalının bu yöndeki savunmasına itibar edilemeyeceği” şeklindeki gerekçesi ile müvekkili şirketin savunmasına itibar edilemeyeceği yönünde karar verildiğini, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, (Pekcantez Usül, Medeni Usûl Hukukuna Hakim Olan İlkeler, 15. Bası, 2017, s857 vd.) Kısmi dava olarak açılan işbu davada ıslah tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi gerekirken dava tarihi olan 30.12.2016 tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hukuka aykırı olduğunu, (Yargıtay 22. HD’sinin E. 2014/36066 K. 2016/4852 T. 23.2.2016 tarihli ilamı) Sözleşmeye ilişkin pay devir talebinden vazgeçmeyen davacı tarafın işbu davada seçimlik ceza koşulunu talep etmesinin borçlar kanunu m.179 uyarınca mümkün olmadığını, Davacı tarafın, … A.Ş.’de sahip olduğu ve satışa arz ettiği paylara ilişkin olarak İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2017/229 Esas numarasıyla pay devir bedelinin tespiti ve payların devrine ilişkin bir dava ikame ettiğini, yerel mahkemenin İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2017/229 Esas sayılı dava dosyasını değerlendirmediğini, seçimlik cezai şart koşuluna atıfta bulunulduğunu, Yerel mahkemenin 25.12.2019 tarihli kararı aksine; müvekkilinin zilyetliğine giren herhangi bir pay bulunmadığını, müvekkili şirketin BK. m.234 uyarınca davacıya muaccel bir borcu bulunmadığını, muaccel bir borcun bulunmaması sebebiyle de müvekkili şirketin BK m.117 uyarınca temerrüde düşmediğini davacının cezai şart talep hakkı bulunmadığını, söz konusu hüküm uyarınca; dava dışı pay senetlerinin zilyetliğini müvekkili şirkete devrinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin önemli olduğunu, pay senetlerinin zilyetliğinin devri halinde pay devir bedelinin muaccel olacak ve müvekkili şirketten talep edilebilir duruma geleceğini, yerel mahkemenin 25.12.2019 tarihli gerekçeli kararında söz konusu kanun hükmüne atıfta bulunmadığını oysa ki davacı tarafın dava dışı şirkette sahip olduğu pay senetleri müvekkili şirket zilyetliğine girmiş olduğunu, müvekkili şirketin pay senetleri üzerinde hakimiyeti bulunmadığını, davacı … dava dışı şirket genel kurullara katılarak paydaşlığın getirdiği oy haklarını da kullandığını, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2017/229 Esas numarasıyla ikame edilen davada pay devir bedeli belirlenmesi ve pay senetlerinin zilyetliğinin müvekkili şirkete geçirilmesi halinde satış bedelinin muaccel olacağını, henüz satış bedelinin muaccel hale gelmediğini ancak muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla temerrüde düşebileceğini, müvekkili şirketin ortada muaccel bir borç bulunmamasına rağmen yerel mahkemece 13/10/2016 tarihli ihtarnameyle temerrüde düştüğü ve sözleşmesel cezai şartın tahakkuk ettiğine yönelik 25.12.2019 tarihli kararının hukuka aykırı olduğunu, (Borçlar Kanununun Borçlunun Temerrüdüne ilişkin m.117. maddesi) Yerel mahkemenin 25/12/2019 tarihli kararı aksine işbu davaya konu hisse alım sözleşmesinde yer alan cezai şartın hangi oran üzerinden ödeneceğinin belli olmadığını, 30/12/2019 tarihli hisse alım sözleşmesine aykırı hesaplamalar içeren ve de bilirkişi tarafından sağlıkla hesaplama yapılmadığına yönelik beyanda bulunduğu 20/06/2019 tarihli ek bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, 20.06.2019 tarihli bilirkişi raporunda mali müşavir bilirkişi; hisse alım sözleşmesi uyarınca sözleşmedeki metoda sadık kalarak dava dışı şirket defter ve kayıtları üzerinden bir hesaplama yapmak yerine, davacı tarafın iddia ve savunmasının genişletme yasağı başladıktan sonra sunmuş olduğu banka kayıtları ve dekontlar üzerinden bir hesaplama yaptığını, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasında imzalanan 30/12/2011 tarihli hissedarlar sözleşmesi ve hisse alım sözleşmesindeki hisse alım yükümlülüğünün ihlali nedeniyle öngörülen cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkin alacak davasıdır. Mahkemece, davanın kabulüne, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dosya arasında bulunan 30/12/2011 tarihli hisse alım sözleşmesi başlıklı sözleşme incelendiğinde; ” Bir tarafta…., …, …, … ,…, … (her biri satıcı, birlikte satıcılar olarak anılacaktır.), diğer tarafta …adresinde kain bir anonim şirket olan … Loj. Hiz. A.Ş. Arasında imzalanmıştır. Buna göre; A) Satıcılar, İstanbul Ticaret Sicili nezdinde … sicil numarası ile tescilli, ….Kabataş/İstanbul adresinde kain bir anonim şirket olan … Şirketi’nin (şirket) , toplam 2.800.000 TL.’lik sermayesini temsil eden ve her biri 1 TL. İtibari değeri haiz 2.800.000 adet nama yazılı hissenin %100’ünü ellerinde bulundurmaktadır. B) … Hiz. A.Ş. , Satıcılardan, şirket sermayesinin %74’üne tekabül eden 2.072.000 TL. Adet hisseyi, iş bu sözleşme içeriğinde belirtilen tarihlerde ve şartlarda kademeli olarak (satışa konu hisseler) devralmayı ve satıcılarda anılan tutarda hisseyi … A.Ş.’ye devretmesi konusunda anlaşmaya vardıkları ve satıcıların geriye kalan %26 oranındaki hissesinin alımı konusunda sözleşmenin 1.2/c maddesi sayfa 5, 2-3. paragraflarında yer alan ” Aynı şekilde 31/12/2014 tarihinden itibaren satıcılar (… şirketin %24, … %1, …%0.5 ve … %0.5) %26’lık hisseyi … Hiz. AŞ’ye satmak istediklerini yazılı olarak bildirdiklerinde, … Hiz. AŞ bakiye %26’lık hisseyi aşağıdaki belirtilen değer üzerinden almayı kabul, beyan ve taahhüt eder. Aksi durumda … Hiz. AŞ, satıcılara işbu sözleşme içeriğinde 1.2 madde (a), (b), (c) bentlerinde belirlenen hisse değerleri üzerinden cezai şart ödemeyi kabul, beyan ve taahhüt ederler. Bakiye %26’lık hisselerin devir ve satılmasında; hisse değeri son iki yılın FAVÖK ortalamasının 7 ile çarpılması ile hesaplanacak ve %26’lık hisse bedeli ödenerek tüm hisselerin satışı gerçekleştirilecektir. %26’lık hisselerin bedellerinin belirlenmesinde faiz ve borçlar göz önüne alınmayacaktır. Bu konuyu örnek olarak vermemiz gerekirse, 2015 yılı sonunda mevcut KTT ortakları, tüm hisselerini devredecek olurlar ise, 2014 yılı FAVÖK 4m TL, 2015 yılı FAVÖK 5m TL olduğunu düşünürsek, şirket değeri (4+5=9/2=4.5*7=31.5 mTL) olarak hesaplanacaktır. Bu şirket değeri karşılığı mevcut KTT ortaklarına kalan %26 hisseleri için 31.5*%26 = 8.19m TL ödenecektir,” şeklindeki düzenleme ile anlaşmaya varıldığı görülmektedir. Davacı … tarafından Beyoğlu …. Noterliği’nin 23/06/2016 tarih ve … yevmiye nolu muhatap … A.Ş.’ye gönderdiği ihtarname ile … A.Ş.’de bulunan hisselerinin tamamını satışa arz ettiğini, bu çerçevede satış bedelinin hesaplanarak tarafına bildirilmesini, mutabakat sağlandıktan sonra hisse devrinin tamamlanması için işlemleri yapmaya hazır olduğunun ihtaren bildirildiği görülmektedir. Davacı tarafından davalıya yönelik olarak Beyoğlu …. Noterliği’nin 11/07/2016 tarih ve … yevmiye nolu evrak üzerinden keşide edilen ihtarname ile … A.Ş.’de bulunan hisselerinin tamamını satışa arz ettiğini ve satış bedelinin hesaplanarak kendisine bildirilmesini ihtar ettiği görülmektedir. Davacı tarafından davalıya yönelik olarak Beşiktaş … Noterliği’nin 13/10/2016 tarih ve … yevmiye nolu evrakı üzerinden keşide edilen ihtarname ile daha önce Beyoğlu …. Noterliği’nin 11/07/2016 tarih ve … yevmiye nolu evrak üzerinden keşide edilen ihtarname ile 31/12/2011 tarihli Hisse Alım Sözleşmesi kapsamında hisselerinin satın alınması konusunda teklifte bulunulmasına rağmen alımın gerçekleştirilmediği, bu nedenle satışı önerilen hisselerin satışının 3 gün içinde gerçekleştirilmesi, aksi halde sözleşmede öngörülen cezai şartın talep edilecek olduğunun bildirildiği görülmektedir. Davacı tarafından davalıya yönelik olarak Beyoğlu …. Noterliği’nin 29/11/2016 tarih ve … yevmiye nolu evrak üzerinden keşide edilen ihtarname ile davalının alım taahhüdünü ifa etmemesi nedeniyle cezai şartın ödenmesinin talep edildiği görülmektedir. (dosya içerisinde ihtarnamelerin muhataba tebliğ edildiğine yönelik tebliğ parçasının olmadığı, Davacı taraf ;Davacının Davalının %74 pay sahibi olduğu, … A.Ş.’ nin 0,05 hisse sahibi olduğunu, davacı ile diğer hissedarlar …,… ,…, … ile davalı şirket arasında bağımsız denetçiler tarafından inceleme ve değerlendirmenin sonucu olarak 31/12/2011 Tarihinde hissedarlar Sözleşmesi ve aynı tarihli hisse devir sözleşmesi imzalandığını, usulüne uygun satış çağrısına rağmen davalının hisseleri satın almaktan imtina ettiğini belirterek cezai şart alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf;Devre konu hisse senetlerinin değerinin muayyen olmadığını, davalının temerrüde düşmediğini,cezai şart talebinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili 15/05/2018 tarihli dilekçesi ile, davacı tarafın … A.Ş. (eski ünvan … Anonim Şirketi)’de sahip olduğu ve satışa arz ettiği hisselere ilişkin İstanbul 2 ATM.’nin 2017/229 Esas sayılı dosyası ile hisse devir bedeli alacağının müvekkilinden tahsili talebiyle dava açıldığını, müvekkilinin ilgili davada hisselerin devralınmasını kabul ettiğini, davacı tarafın TBK. 179 uyarınca hisse devir bedeliyle cezanın ifasını talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, cezai şart hesaplama yönteminin ise sözleşmede açık olduğunu belirtip davanınreddini talep etmiştir. Mahkemece 14/11/2018 tarihli duruşmanın ara kararı gereğince, İstanbul 2.ATM’nin 2017/229 Esas sayılı dosyasının celbine karar verildiği, 17/12/2018 tarihli cevabi müzekkere ile dosyanın uyap üzerinden kayıtlarının gönderildiği anlaşılmıştır. Mahkemece mali müşavir bilirkişiden 14/11/2017,14/05/2018 teslim tarihli rapor, 04/09/2018 teslim tarihli ek rapor ve mahkemece mali müşavir bilirkişinin yanına hukukçu bilirkişide atamak suretiyle bilirkişi heyetinden alınan 21/06/2019 teslim tarihli 2. Ek rapor alındığı ve alınan raporlar doğrultusunda istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece hükme esas alınan 2. Ek raporda, mali inceleme bölümünde ilk raporda talep edilmiş olan cezai şartın sözleşmeye göre hesap yapılması için gerekli olan veriler sunulmaması sebebi ile dosya kapsamında sunulu olan belgeler ile hesaplama yapıldığının belirtildiği, hukukçu bilirkişi tesbitlerinde ise sözleşmenin satış bedeli başlıklı 1.2. Hükmünde cezai şartın kararlaştırılmış olduğu, söz konusu cezai şart hükmünün taktir mahkemeye ait olmak üzere TBK m.179 f.1 kapsamında seçimlik ceza koşulu olarak değerlendirilmeye elverişli olduğu, tarafların sözleşmede hisseleri alma yükümlülüğüne ilişkin bir süre şartı kararlaştırılmadığının anlaşıldığı, diğer deyişle sözleşmede borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için cezai şart kararlaştırılmamış olduğu, borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesine yönelik bir düzenleme yapıldığı kanaatine varıldığı, taraflar arzu etmiş olsalardı açık bir şekilde hem ifanın hem ceza koşulunun istenebileceği yönünde bir ceza hükmü koyabilecekken bu şekilde bir düzenleme tercihinde bulunduklarının anlaşıldığı, inceleme ve değerlendirme bölümünde 2. Madde de izah edilen koşullar çerçevesinde hesaplama yapıldığı, buna göre cezai şart miktarının 150.085,87 TL olduğu ve bu miktarın nihai olarak tespitinin mahkemenin takdirinde olduğu belirtilmiştir. Davalı vekili bilirkişi ek raporuna karşı itirazlarını içerir verdiği beyan dilekçesinde, dosya kapsamında alınan 20.06.2019 tarihli bilirkişi raporu dahil tüm bilirkişi raporlarında temerrüde ilişkin taşınır satışı hükümlerine kapsamında herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, davacı tarafın, pay devrine ilişkin İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/229 Esas sayılı dosyası ile ifayı talep etmesi ve huzurdaki davada talep edilen cezai şartın taraflar arasındaki sözleşmede seçimlik olarak düzenlenmesi nedeniyle huzurdaki davanın reddine dair hukuki gerekçeleri yanında; söz konusu itirazları da değerlendirilerek yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasını talep etmiştir. Mahkemece 04/12/2019 tarihli duruşmanın ara kararı ile, Davalı tarafın rapora itirazlarının reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece verilen gerekçeli kararda, davalı tarafın gerek bilirkişi raporlarına karşı verdiği beyan dilekçesinde, gerekse esasa yönelik verdiği beyan dilekçesinde ileri sürdüğü, Netlog hisse bedelinin ödenmesi ve davacıya ait hisseleri devralma borçlarının ifasında temerrüde düşmediği, Davacı tarafın, … A.Ş.’de sahip olduğu ve satışa arz ettiği paylara ilişkin olarak İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2017/229 Esas numarasıyla pay devir bedelinin tespiti ve payların devrine ilişkin bir dava ikame ettiğini, Sözleşmeye ilişkin pay devir talebinden vazgeçmeyen davacı tarafın işbu davada seçimlik ceza koşulunu talep etmesinin borçlar kanunu m.179 maddesi uyarınca mümkün olmadığına ilişkin itirazlarının değerlendirilmediği gibi davalı tarafın belirttiği ve dosyaya uyap kayıtları getirtilen İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2017/229 Esas sayılı dava dosyasının değerlendirilmediği anlaşılmıştır. Mahkemece, 07/02/2018 tarihli duruşmanın ara kararı uyarınca, Dava dışı … A.Ş. Nin ticari defterlerinin ve bilirkişi raporunda belirtilen belgelerin incelenmesini müteakiben değerlendirme yapılabileceği anlaşılmakla önceki Mali Müşavir bilirkişiye ilgili şirketin ticari kayıtları üzerinde inceleme yapabilmesi için yetki verilmesine, aynı zamanda inceleme günü verilmek suretiyle bilirkişiden taraflar arasında düzenlenen hissedarlar sözleşmesinin 6. Maddesinde cezai şartın nasıl hesaplanacağı hususunun açıkça belirtildiği gözönünde bulundurularak taraflar arasında düzenlenmiş bulunan hisse alım sözleşmesi, ön alım sözleşmesi dikkate alınarak davacı taraf açısından 29/11/2016 tarihli ihtarname dikkate alınarak ihtarnamede belirtilen 7 günlük süre gözönünde bulundurularak cezai şart miktarının belirlenmesinin istenilmesine karar verildiği, bu ara kararın 14/05/2018 teslim tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği halde bilirkişinin mahkemece verilen yetkiye rağmen Dava dışı …A.Ş. Nin ticari defterlerinin mahallinde incelenmeden dosya kapsamına göre rapor düzenlendiği, davalı vekili tarafından dosyaya ibraz edilen aynı sözleşmeye dayalı davacı ile aynı miktarda hisse sahibi olan … İstanbul 9 ATM’nin 2016/1290 Esas sayılı dava dosyası ile görülmekte olan davada alınan bilirkişi heyet raporunda …ın hisse bedelinin 15.236,64 TL. Olarak hesaplandığı halde eldeki davada ise davacının talep edebileceği miktarın 150.085,87 TL. Olarak hesaplanmış olup aynı sözleşme ve aynı orandaki hisse miktarına göre hesaplanan miktarlar arasında bariz farklılık olduğu halde bu farklılığın neden kaynaklandığının değerlendirilmediği ve düzenlenen raporun sözleşmede belirtilen hesaplama yöntemine uygun olmadığı, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun karar vermeye yeterli olmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda Mahkemece, davaya konu sözleşmedeki cezai şartın TBK. 179/1 maddesinde düzenlenen seçimlik cezai şart mı yoksa TBK. 179/2 maddesinde düzenlenen ifaya eklenen ceza-i şart mı olduğunun açıkça tesbit edilip,TBK. 179/1 maddesinde düzenlenen seçimlik cezai şart olduğu kabul edildiği taktirde davacı tarafın, … A.Ş.’de sahip olduğu ve satışa arz ettiği paylara ilişkin olarak İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2017/229 Esas numarasıyla pay devir bedelinin tespiti ve payların devrine ilişkin dava dosyasının da incelenmek suretiyle, davalı vekili tarafından ibraz edilen 15/05/2018 tarihli dilekçedeki, davacı tarafın İstanbul 2 ATM.’nin 2017/229 Esas sayılı dosyası ile hisse devir bedeli alacağının müvekkilinden tahsili talebiyle dava açıldığını, müvekkilinin ilgili davada hisselerin devralınmasını kabul ettiğine yönelik beyanı da değerlendirilerek sözleşmeye ilişkin pay devir talebinden vazgeçmeyen davacı tarafın işbu davada ceza-i şart talep etmesinin mümkün olup olmadığının tesbit edilip sonucuna göre iddia, savunma ve sözleşme hükümleri ve yukarıdaki tesbitler de gözetilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde olmayıp taraf vekillerinin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.HMK.nın (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurularının KABULÜ ile; İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/12/2019 tarih ve 2016/1249 Esas- 2019/1074 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harçlarının talep halinde iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.