Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1424 E. 2022/1531 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1424
KARAR NO: 2022/1531
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 26/02/2020
NUMARASI: 2018/1141 Esas – 2020/157 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/10/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirket ile davalılar murisi … arasında ticari ilişkiden kaynaklı 11.922,21 TL cari hesap alacağı bulunduğunu, bu borcun ödenmemesi sebebiyle muris aleyhinde 29.01.2018 tarihinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak borçlunun vefat etmiş olduğunun öğrenilmesi üzerine mirasçılık belgesi çıkartılarak davalı mirasçılar …, …, …’a muhtıra gönderildiğini ve takibin bu şahıslara yöneltildiğini, bu muhtıraların mirasçılara tebliğ edildiğini, ancak davalıların haksız ve mesnetsiz olarak açılan takibe itiraz ettiklerini ve bu itiraz neticesinde takibin durduğunu, davalıların icra takip dosyasına sunmuş oldukları dilekçelerinde belirttikleri yetki itirazlarının ve zamanaşımı/hak düşürücü süre defi itirazlarının yersiz olduğunu beyanla icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, % 20’den az olmamak şartıyla icra inkâr tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; takibin … (…)’dan mirasçılarına kalan borç nedeniyle başlatıldığını, …’ın son yerleşim yerinin Yalova olduğunu ayrıca ticaretin gerçekleştiği …’in Yalova’da faaliyet gösterdiğini, üç mirasçıdan ikisinin de Yalova’da ikamet etmesi sebebiyle yetkili icra müdürlüğünün Yalova İcra Müdürlüğü olduğunu, borcun konusu olan cari hesap ekstresinin taraflarına tebliğ edilmediğini, müvekkillerinin davalı ile yapılan ticaretten dolayı borçlarının kalmadığını, müvekkillerinin vermiş oldukları 5.000,00 TL tutarındaki karşılıksız çekten dolayı davacının bankadan tahsil ettiği 1.120,00 TL borca mahsup edildiğinde kalan cari hesap bakiyesinin 8.635,00 TL olduğunu, bu borca karşılık 03/07/2015 tarihinde 2015 yılı 9. ayına 2.000,00 TL, 10. ayına 2.000,00 TL, 11. ayına 2.500,00 TL ve 12. ayına da 2.000,00 TL olmak üzere toplam 8.500,00 TL bedelli 4 adet senet düzenlendiğini, kalan 135,00 TL’nin de elden nakit ödendiğini lakin bu ödeme için makbuz alınmadığını, düzenlenen senetlerden 9 ve 11.ay senetlerinin ödendiğini diğer ödenmeyen senetler için İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacı tarafın aynı alacağı mükerrer olarak talep ettiğini, aynı alacak için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyanın mevcut olduğunu, davacının aynı alacak için 2 ayrı takip başlatarak davalıları zarara uğratma kastıyla hareket ettiğini ve kötü niyetli olduğunu beyanla davanın reddine ve davacı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/02/2020 Tarih, 2018/1141 Esas – 2020/157 Karar sayılı kararında; “….Tüm dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre açılan itiraz iptali davasındaki dayanağın davacı ile davalıların murisi arasındaki cari hesaptan kaynaklandığı,davacının ticari defterlere dayanmış olması nedeni ile davacı ile davalıların mirasçısı … (…) kayıtlarının incelenmesinden davacı ile diğer tarafın defterlerinin TTK 84 ve devamı ile V.U.K hükümlerine göre usulüne uygun olarak tutulmadığı ve HMK 222 maddesi anlamında delil olarak değerlendirilemeyeceği, davacı tarafından 31.12.2014 tarihi itibarı her iki tarafın kayıtları mutabık iken 2015 yılı temmuz ayında taraflar arasında hesap görüldüğü davalı tarafından davacıya 4 adet senet verildiği ve bu senetlerinde en son 4.220,00 TL olarak tahsil edildiği borcun kapatıldığı, ancak davacı tarafından bildirilen ödemelerin aleyhine delil olacağı, davacı tarafından her ne kadar 2014 den devir açıklamalı 9.904,58 TL lik mal tesliminin ayrıca ispata muhtaç olduğu davacı tarafından bu konuda herhangi bir belge sunulmadığı, defter ve kayıtlarında TTK anlamında usulüne uygun olmadığı ve HMK 222 maddesi anlamında delil olarak da değerlendirilemeyeceği anlaşılmakla itirazın iptali davasının reddine, davalı tarafından her ne kadar İİK 67/2 maddesi gereğince kötüniyet tazminat talep edilmiş ise de davacının takibi yapmakta hem haksız hemde kötüniyetli olduğuna dair delil bulunmadığından davalının tazminat talebinin reddine karar vermek …”gerekçesi ile davanın ve davalının şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; davalılar murisi … ile müvekkili şirket arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı 11.922,21 TL cari hesap alacağı mevcut olduğunu, bu borcun ödenmemesi sebebiyle muris hakkında ve aleyhinde 29.11.2018 tarihinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını ancak borçlunun vefat etmiş olduğunun öğrenilmesi üzerine mirasçılık belgesi çıkarılarak tüm mirasçılarına muhtıra gönderilmiş ve takibin bu şahıslara yöneltilmiş olduğunu, davalıların haksız ve mesnetsiz olarak açılan takibe itiraz ettiklerini, davalıların borca itiraz nedenine ilişkin herhangi bir açıklamada bulunmadıklarını, taraflarınca davalı borçlu aleyhine başlatılan icra takibinde hukuka ve yasaya aykırılık bulunmadığını, davalıların cevap dilekçesinde borcun var olduğunu kabul ettiğini ancak ödeme yapıldığına ilişkin ispat yükü davalılarda olmasına rağmen ödeme yapıldığının ispat edilemediğini, davalı tarafın cevap dilekçesinden sonra sunduğu beyan dilekçesi ile zamanaşımı itirazında bulunamayacağını, dosyaya ibraz edilen senetler senet zamanaşımına uğramadığından adi yazılı belge hükmünde olduğunu beyanla İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/02/2020 Tarih, 2018/1141 Esas ve 2020/157 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Davacı tarafından 29.01.2018 tarihinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalılar murisi … aleyhine 11.922,21 TL cari hesap alacağı ile işlemiş faizin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, …’ın 19.01.2015 tarihinde vefat etmiş olması nedeniyle davacı tarafından 20.06.2018 tarihinde borçlunun mirasçılarına muhtıra gönderilmesinin talep edildiği, düzenlenen ödeme emrinin davalılara tebliğ edildiği, davalılar vekilinin süresi içerisinde sunduğu dilekçesi ile icra dairesinin yetkisine, borca ve ferilerine itiraz ettiği ve zamanaşımı itirazında bulunduğu, takibin durduğu ve somut davanın açıldığı, Mahkemece davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi uyarınca ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması ile diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması, diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi veya defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gereklidir.Dava cari hesap alacağına dayanmakta olup Mahkemece davacı ve davalılar murisinin ticari defter ve kayıtları ile sunulan deliller üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi raporunda davacı defterlerinin usulüne uygun şekilde tutuldukları, davalı tarafın 2014 yılı ticari defterlerinin ise usulüne uygun şekilde tutulmadıkları, 2015 yılı ticari defterlerinin sunulmadığı tespit edilmiştir. Davalı tarafça sunulan hesap ekstresinde 31.12.2014 tarihi itibariyle davacıya 8.634,39 TL borçlu olduğu, davacı tarafından sunulan hesap ekstresinde 31.12.2014 tarihi itibariyle davalıdan 8.635,58 TL alacaklı olduğu, davacı tarafından 2015 yılı hesap başında 2014 yılından devir açıklaması ile davalı taraf aleyhine 9.904,58 TL alacak kaydının girildiği, davalı tarafın savunmalarında mevcut borcun senet ve elden ödeme ile kapatıldığının beyan edildiği, davalı tarafın verdiğini iddia ettiği senetler ile elden ödemelerin davacının hesap ekstresinde kayıtlı olduğu, buna göre davalı tarafından 10.124,58 TL ödeme yapıldığı, davacı tarafından davalı aleyhine yapılan 9.904,58 TL devir kaydının çıkarılması halinde davalı tarafın davacıdan 1.489 TL alacaklı olduğu, davacının 31.12.2014 tarihi itibariyle 8.635,58 TL alacaklı görünmekte iken 2015 yılı hesap başında 2014 yılından devir adı altında davalı aleyhine kaydettiği 9.904,58 TL alacağın dayanağının olmadığı, davalının cari hesap ekstresinde böyle bir kaydın bulunmadığı, davacı tarafından cari hesap ekstresi dışında alacağın varlığını ispata yarar başkaca bir delil sunulmadığı gibi takibin cari hesap alacağı nedeniyle başlatılmış olduğu, davacının hesap ekstresinde davalı tarafından ödeme için verilen senetlerden ilk ikisinin tahsil edilmediğine dair bir alacak kaydının bulunmadığı, iki senet için yapılan alacak kaydının ise “avukattan gelen ödeme” açıklaması ile borç kaydı ile kapatıldığı, bu şekilde davalı tarafın ödenmeyen iki senedin icra takibi ile tahsil edildiği savunmasının da doğrulandığı, dolayısıyla takibin haksız olduğu ve Mahkemece itirazın iptali davasının reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır.Açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine de aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine,6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/10/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.