Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1416 E. 2020/1185 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1416 Esas
KARAR NO: 2020/1185 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/03/2020
NUMARASI: 2019/544 Esas 2020/237 Karar
DAVA TÜRÜ: Tazminat
KARAR TARİHİ: 22/10/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin 21/10/2011 tescil tarihli … marka aracının bulunduğunu, aracın şirket yöneticisinin günlük kullanımına tahsis edildiğini, aracın davalıdan satın alınmış olduğunu, müvekkilinin 2017 yılı Nisan ayı içerisinde aracın bakımını her zamanki gibi davalının servisinde yaptırarak teslim aldığını, ancak aracın bakımdan kısa bir süre sonra 17/05/2017 tarihinde seyir halinde iken aniden stop ederek hareketsiz kaldığını, eşi ve çocuğuyla birlikte büyük şok yaşayan müvekkilinin aracı yol kenarına çekerek servise haber verdiğini, aracın davalının servisine çekildikten sonra motor zincirinin kopması nedeniyle yolda kaldığının tespit edildiğini, ayrıca motorun komple değişmesi gerektiği söylenerek 51.684,00 TL masraf çıkarıldığını, servis yetkililerinin arızanın bir üretim hatasından kaynaklandığını, araçta zincirin bozulduğunu gösteren bir uyarı sisteminin bulunmadığını, bu nedenle servis bakımı sırasında bunu fark edemediklerini, bu nedenle hasar bedelini karşılayamayacaklarını, ancak indirim yapabileceklerini söyleyerek aracı 41.210,17 TL’ye onardıklarını, bu tutarın müvekkili tarafından davalıya ödendiğini, davalı tarafından müvekkiline satılan araç ayıplı olup müvekkilinin zarara uğramasına neden olduğunu, aracın ayıplı olması nedeniyle ortaya çıkan zararın davalı tarafından karşılanması gerektiğini belirterek 41.210,17 TL onarım bedeli ile 1.000,00 TL ikame araç bedelinin davalıdan tahsili ile müvekkili şirkete ödenmesine, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile müvekkili …’e ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı şirketin dav a konusu aracın maliki olup diğer davacının ise şirket yetkilisi olduğunu, bu nedenle davacı şirket yetkilisi yönünden davanın aktif husumet yönünden reddi gerektiğini, davacının ayıp ihbar yükümlülüğüne uygun davranmadığını, davanın bu yönden de reddi gerektiğini, aracın üretimden kaynaklanan ayıbının bulunmadığını, aracın periyodik bakımlarının eksik yaptırılmış olması nedeniyle arızanın bu nedenle meydana gelmesinin mümkün olduğunu, ayrıca araçta mevcut kaza veya hasar durumunun araştırılması gerektiğini, manevi tazminat talep edilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 03/03/2020 tarih ve 2019/544 Esas – 2020/237 Karar sayılı kararında; “Tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından davalıdan satın alınan aracın ayıplı olduğu iddiasıyla onarım bedeli, ikame araç bedeli ve manevi tazminat istemiyle her ne kadar iş bu dava açılmış ise de; yukarıda da belirtildiği üzere aynı davanın daha önce Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/107 Esas sayılı dosyasıyla açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verildiği ve kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Her iki davanın tarafları aynı olduğu gibi konusu, dava sebebi ve istem sonuçları da birebir aynıdır. HMK’nın 114. maddesinde dava şartları düzenlenmiş olup, derdestlik dava şartı da bunlardan birisidir. HMK’nın 115.maddesinde ise, dava şartlarının mevcut olmaması halinde davanın usulden reddine karar verileceği hükmü yer almaktadır. Bu itibarla davanın derdestlik dava şartı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş…”gerekçesi ile, Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkemece “davalı şirketin vermiş olduğu hizmetin ayıplı olması nedeniyle açtığımız maddi-manevi tazminat talepli Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/107 E. – 2019/827 K. dosyası” ile eldeki davanın tarafları, konusu, dava sebebi aynı olduğundan 6100 Sayılı HMK’nın 114. Maddesinde düzenlenen derdestlik dava şartı nedeniyle davamızın reddine karar verildiği, Ancak derdestliğe esas görülen Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/107 E. – 2019/827 K. dosyası davalı şirket tarafından sunulan eksik ve ayıplı servis hizmeti sonucu oluşan zararın tazmini istemine ilişkin olup, derdest kabul edilen dava ise bahse konu dava dosyasındaki bilirkişi raporu ile haberdar olunan araçtaki gizli ayıp nedeniyle uğranılan zararın tazmini davası olduğunu, Her iki davada tazminat istemine dayanak sebepler (ayıplı hizmet nedeniyle tazminat- satışı yapılan araçta sonradan öğrenilen gizli ayıp nedeniyle tazminat) farklı olduğundan derdestlikten söz edilmesi mümkün olmadığı, yerel mahkeme kararı usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay 11. H.D.’nin 2016/ 11507 Esas 2017 / 3129 Karar sayılı 29/05/2017 tarihli ilamında; “6100 sayılı HMK`nın 114/1-ı bendinde aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması dava şartı olarak düzenlenmiştir. Tarafları, dava sebebi (vakıaları) ve dava konusu (talep sonucu) aynı olan bir dava ikinci kez açılırsa, ikinci davada bu husus re`sen veya talep üzerine dikkate alınır ve ikinci dava dava şartı yokluğundan esasa girilmeksizin reddedilir. Bir davanın derdestlik nedeniyle usûlden reddedilebilmesi için her iki davanın taraflarının, konusunun ve dava sebeplerinin (vakıalarının) aynı olması gerekir. İşbu davada talep edilen tazminat miktarı ek dava niteliğinde olduğundan derdestlikten söz edilemez.” şeklinde belirtildiğini, Yargıtay kararında da belirtildiği üzere, birinci ve ikinci davanın aynı dava sayılabilmesi için gerekli ilk şart her iki davanın taraflarının aynı kişiler olması olduğu, tarafların aynı sayılması, tarafların her iki davada da aynı sıfatla, yani davacı ve davalı sıfatıyla hareket etmiş olmaları gerekmeyeceği, birinci davada; davacı olan taraf, ikinci davada, davalı olabileceği gibi, tam tersi de söz konusu olabileceği, Davaların aynı dava sayılabilmesinin bir diğer şartı her iki davanın sebebinin aynı olması olduğunu, dava sebebinin aynı olmasından kasıt hukuki sebepler değil, davacının davasını dayandırdığı vakıalar olduğu, Son şart ise; davaların konularının aynı olması olduğunu, dava konularının aynı olup olmadığını tespit edebilmek için davaların ilkinde verilebilecek kararın, ikinci davada verilebilecek kararı gereksiz hale getirip getirmeyeceği, ya da ikinci davada verilebilecek kararla aynı sonuçların sağlanıp sağlanamayacağına bakılmalı olduğunu, Bunun yanı sıra derdestliğe esas görülen ve derdest kabul edilen dava dosyalarındaki tazminat miktarlarının aynı olması, tazminat istemine dayanak olan sebeplerin aynı olduğu anlamına gelmeyeceğini, Nitekim detayları aşağıda izah edeceğimiz şekilde ayıplı hizmet kavramı ile ayıplı mal kavramı birbirinden farklı olup, bunlardan kaynaklanan tazminat istemlerinin derdestlik dava şartı etrafında birleştirilmesi hukuka aykırı olduğunu, İncelemeye konu dava imalat hatasından kaynaklanan gizli ayıp nedeniyle oluşan zararın tazminine ilişkin olup, derdestlik itirazına dayanak olan Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/107 E. – 2019/827 K. sayılı dosyasında görülen dava ise davalı şirket verilen eksik ve ayıplı servis-onarım hizmetinden kaynaklanan zararın giderilmesine ilişkin olduğunu, Mahkemece, davanın derdestlik nedeniyle reddine karar verilmiş ise de; eldeki davada dava konusu araçta imalat hatasından kaynaklanan gizli ayıp sonucunda zamanlama zincirinin kopması nedeniyle oluşan zararın tazmini istendiği, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/107 E. – 2019/827 K. sayılı davasında ise davalı şirketçe verilen bakım-onarım-periyodik muayene servis hizmetinin eksik ve ayıplı olması nedeniyle ortaya çıkan zararın giderilmesine ilişkin olup her iki davadaki tazminat istemine dayanak olan sebepler aynı olmadığını, Dava konusu otomobil müvekkili şirket adına 21.10.2011 tarihinde tescil edilmiş olup, bahse konu araç şirket yetkilisi olan müvekkili …’in şahsi kullanımına tahsis edildiği, Yine dava konusu aracın; satın alındığı tarihten itibaren tüm periyodik bakımı ve onarımları davalı şirket tarafından yapıldığı, Her yıl olduğu gibi müvekkili aracın muhtelif onarımlarının yapılması için 2017 yılı Nisan ayında aracı davalı şirkete bıraktığı, gereken onarımlar yapıldıktan sonra aracı davalıdan teslim aldığı, Ancak bu servis hizmetinden çok kısa bir süre sonra aile üyeleriyle İstanbul- Edirne istikametinde seyir halinde olan müvekkili ve ailesi, aracın bir anda stop etmesi ile çok büyük bir kaza atlattıkları, felaketin eşiğinden döndüklerini, Müvekkilince hemen yetkili servis bilgilendirildiği, araç … Otomotiv’in Avcılar’da bulunan şubesine çekildiği, daha sonra davalı şirket aracın motor zincirinin koptuğunu bu yüzden yolda bir anda aracın stop ettiğini, motorun komple değişmesinin gerekli olduğunu, bu haliyle 51.684,00 TL onarım bedelinin de müvekkil tarafından karşılanması gerektiğini beyan ettiğini, Bunun üzerine müvekkilinin; daha aracı 15 gün önce servise bıraktığını, bu aşamada motor kontrolünde yapılması gerektiğini, ancak gerekli kontroller yapılmadığından, eksik ve ayıplı şekilde verilen servis hizmetinden dolayı mezkur olayın vuku bulduğunu, bu nedenle de zarardan sorumlu olmadığını beyan etmişse de davalı şirketçe cüzi bir miktar onarım bedelinden indirim yapılmakla yetinildiği ve müvekkiline başka bir alternatif sunulmadığını, Müvekkilinde davalı tarafça verilen eksik ve ayıplı hizmet nedeniyle uğramış olduğu işbu zararın tazmini için Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/107 E. dava açtığı, Bahse konu davanın ilerleyen aşamalarında dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda; “dava konusu araçtaki krank mili ile kam milleri arasında senkronizasyonu sağlayan zamanlama zincirinin motor içerisinde bulunduğu, kopmasında kullanıcının ya da kullanım karakteristiğinin bir etkisi olmadığı, maldan yararlanmayı ve seyir güvenliğini ortadan kaldıran aynı zamanda maliyeti çok yüksek olan motor zinciri kopması hasarının araçta imalata dayalı ayıbın varlığını gösterdiğini, bu nedenle de söz konusu aracın gizli ayıplı olduğu” tespitinde bulunularak, ayıplı hizmetten söz edilemeyeceği ancak esasen dava konusu aracın gizli ayıplı olduğu ve bundan ötürü bahse konu olayın vuku bulduğu tespit edildiği, Taraflarınca hizmetin ayıplı olduğu yönünde rapora karşı itirazları sunulmuşsa da, bilirkişinin görüşünün değişmediği ek rapor üzerine sayın mahkemece “…..davalının vermiş olduğu servis hizmetinin ayıplı olmadığı…..” gerekçesiyle tazminat isteminin reddedildiğini, Derdestliğe esas görülen Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/107 E. – 2019/827 K. sayılı dosyasının konusu; dava dilekçesinin davanın konusu bölümünde de açıkça yer aldığı gibi ayıplı hizmet nedeniyle tazminat olduğu, İstinaf talebine konu derdest kabul edilen dava ise araçtaki gizli ayıp nedeniyle uğranılan zararın tazmini davası olduğu, Ayıplı hizmetin sözleşmede belirlenen süre içinde başlamaması veya taraflarca kararlaştırılmış olan ve objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan hizmet olduğu, Hizmet sağlayıcı tarafından bildirilen, internet portalında veya reklam ve ilanlarında yer alan özellikleri taşımayan ya da yararlanma amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren hizmetler ayıplı olduğu, Hizmet edimi ihtiva eden sözleşmeler, bir şeyin yapılması borcunun ifasına yönelik sözleşmeler niteliğinde olup, bir başkasının yararına bedeni ya da fikri bir faaliyetin yürütülmesi şeklinde ortaya çıkacaklarını, Genellikle seyahat sözleşmeleri zayıflama kurları, tamir faaliyetleri(otomobilin onarılması), elbise temizleme, uzaktan öğrenim sözleşmeleri, konaklama sözleşmeleri ile (dil, kayak, yelkenli kurslarına yönelik) öğretim organizasyonlarına ilişkin sözleşmeler hizmet edimi ihtiva eden sözleşmeler arasında sayılmakta oludğu, Bu açıklamalar doğrultusunda; derdestliğe esas görülen Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/107 E. – 2019/827 K. sayılı dosyasında taraflarınca mahkemeye verilen dilekçede de yer aldığı üzere talep sonucu kısmında açıkça; “ayıplı hizmet dolayısıyla davalı şirkete ödenen 41.210,17 TL’nin, 1000 TL ikame ücreti ve manevi tazminatın tahsili” dava edildiği, Yine tüm yargılama boyunca vuku bulan olay nedeniyle davalının sunmuş olduğu servis hizmetinin ayıplı olup olmadığı araştırıldığı, Keza davalı şirketçe de aşamalarda;“hizmetin ayıplı olmadığı, raporda esasen aracın gizli ayıplı olduğu tespit edilmişse de, müvekkilin mevcut davada gizli ayıptan kaynaklanan bir iddia ve talebinin bulunmadığı, sadece ayıplı hizmet nedeniyle tazminat isteminde bulunulduğu” beyan edidiği, Ayıplı mal ise; tüketiciye teslim anında kararlaştırılan örnek ya da modele uygun olmayan ya da sahip olması gereken özellikleri taşımayan dolayısıyla da sözleşmeye aykırı mal olduğu, Ambalaj, etiket kullanma kılavuzu, internet portalı, reklam ve ilanlarda yer alan özellikleri taşımayan mal da ayıplı olarak kabul edildiği, satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan, tüketicinin beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddî, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak nitelendirildiğini, Yerel mahkemece derdest kabul edilen istinaf incelemesine konu davada ise; …’nin Türkiye’deki distribütörü olan davalı şirketçe satışı yapılan dava konusu otomobilde imalat hatasından kaynaklanan,motor içerisinde yer alan krank mili kam mili arasındaki senkronizasyonu sağlayan zamanlama zincirinin kopması üzerine gizli ayıp nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararın tazmini talep edildiği, Nitekim esasen dava konusu araçta imalat hatasından kaynaklı gizli ayıp bulunduğu, zamanlama zincirinin kopmasında kullanım karakteristiğinin ve kullanıcının hiçbir surette etkili olmadığı, araçtan yararlanmayı ve seyir güvenliğini ortadan kaldıran böylesine maliyeti yüksek bir hasarın onarımının müşteriye yükletilmesinin hakkaniyete uygun olmadığı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/107 E. – 2019/827 K. sayılı dosyasında yer alan 05.04.2019 tarihli bilirkişi raporuyla da sabit olduğu, (Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/107 E. – 2019/827 K. sayılı dosyasında yer alan 05.04.2019 tarihli bilirkişi raporu.) Zaten başından beri araçta bulunan veherhangi bir şekilde de anlaşılması mümkün olmayan rapor ile tespit edilen bu ayıp; aracın değerini azaltan husus olup, davalı şirket dava konusu aracın Türkiye’deki sağlayıcı bayii olduğundan bu ayıptan kaynaklı zararları tazmin etmekle yükümlü olduğu, Sonuç itibariyle daha önce davalı şirketin sunduğu servis hizmetinin ayıplı olduğu zannıyla oluşan zararın tazmini istemiyle açılan dava ile, aslında en başından beri müvekkiline imalat hatalı şekilde satışının yapıldığı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/107 E. – 2019/827 K. sayılı dosyasında yer alan 05.04.2019 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edilen, dava konusu otomobilin gizli ayıplı olması nedeniyle uğranılan zararın tazmini amacıyla açılan eldeki davada tazminat istemine dayanak sebepler farklı olduğundan derdestlikten söz edilmesi mümkün olmadığını, İncelemeye konu dava ve derdestlik itirazına mesnet davada yer alan tazminat istemlerine dayanak gösterilen sebepler ve hukuki dayanaklarının farklı olduğu hususu gözetilerek davanın esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, derdestliğe dayalı olarak dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, gizli ayıplı maldan dolayı ödenen 41.210,17 TL. Onarım bedeli, HMK. 107 madde uyarınca artırılmak kaydıyla ikame araç bedeli ve 50.000,00 TL. Manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesi talepli maddi ve manevi tazminat davasıdır. Mahkemece, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacılar vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde, Derdestlik 6100 sayılı HMK’nın 114/I-ı. maddesinde olumsuz bir dava şartı olarak düzenlenmiş olup, davanın görülmekte olması anlamına gelmektedir. Derdestlik nedeni ile davanın reddi üç koşula bağlıdır. Bunlar; davanın daha önce aynı veya başka bir mahkemede açılmış olması,birinci davanın görülmekte olması ve daha önce açılmış ve görülmekte olan dava ile ikinci davanın yani bu davanın aynı olması şeklinde sayılabilir. Bir dava ile görülmekte olan başka bir davanın aynı dava olduğunu söyleyebilmek için ise, maddi anlamda kesin hüküm gibi her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve konusunun aynı olması gerekir. (Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. IV, B. 6, İstanbul 2001, s. 4217-4244). Açıklanan ilkeler çerçevesinde somut olayın değerlendirilmesine gelince; mahkemece, Mahkeme Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/107 Esas- 2019/827 Karar sayılı dosyasının eldeki dava açısından derdestlik oluşturduğu kabul edilmiştir. Asıl davanın dava sebebinin, gizli ayıplı maldan dolayı ödenen 41.210,17 TL. Onarım bedeli, HMK. 107 madde uyarınca artırılmak kaydıyla ikame araç bedeli ve 50.000,00 TL. Manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesi talepli maddi ve manevi tazminat davasıdır. Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/107 Esas- 2019/827 Karar sayılı dosyasının dava sebebinin ise, ayıplı hizmetten dolayı ödenen 41.210,17 TL. Onarım bedeli, HMK. 107 madde uyarınca artırılmak kaydıyla ikame araç bedeli ve 50.000,00 TL. Manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesi talepli maddi ve manevi tazminat davasıdır. Görüldüğü üzere davacılar tarafından farklı tarihlerde aynı davalıya karşı dava açılmış olup asıl davada davalı tarafından davacılara satılan aracın gizli ayıplı olması nedeniyle zarara uğradığı iddiasıyla maddi ve manevi tazminat talep edilmekte olup Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/107 Esas- 2019/827 Karar sayılı dosyasında ise davalı tarafça davacıya ayıplı servis hizmeti verildiğinden bahisle zarara uğradığı iddiasıyla maddi ve manevi tazminat talep edilmektedir. Her iki davanın davacıları, davalısı aynı olmakla beraber dava sebepleri aynı değildir. Bura göre mahkemece, 6100 sayılı HMK’nın 114/I-ı. Maddesindeki derdestlik dava şartları değerlendirilmeden derdestlik bulunduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi yerinde olmayıp davacılar vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Davada tarafların iddia ve savunmalarının bir kısmının hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması da istinaf incelemesi yapılmaksızın kararın HMK 353/1-a-6 maddesine göre kararın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için mahkemeye gönderilmesi halleri arasında değerlendirilmelidir.Sonuç itibariyle, yukarıda belirtildiği üzere derdestlik dava şartının oluşmadığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin esasa yönelik diğer istinaf sebebi incelenmeden bu yöndeki istinaf başvurusu kabul edilerek, ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-a4,6 maddeleri uyarınca kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacıların istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 03/03/2020 tarih ve 2019/544 Esas – 2020/237 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a4 ve 353/1-a6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dava dosyasının mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacılara iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/10/2020 tarihinde HMK’ nın 353/1-a4 ve 353/1-a6 maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.