Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1385 E. 2020/1051 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1385 Esas
KARAR NO : 2020/1051 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2020/143 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 03/02/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/10/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, dava dilekçesi ekinde sunulan cari hesap, fatura, irsaliye, kargo teslim belgeleri ile özellikle davalı yan tarafından kredi kartı ile yapılan ödeme belgeleri doğrultusunda, davalının müvekkili şirkete borçlu olduğunun bariz olduğunu, diğer yandan fatura ve cari hesap dayanağı ile başlatılan ilamsız takibe davalı tarafından itiraz edilerek takibin durmasının sağlandığını, hali hazırda davalının Denizli’de farklı bir şirket ünvanı ile ticaretine devam ettiğini, huzurdaki davanın davalısı tüzel kişilik nezdindeki tüm alacak ve maddi varlıkların da alacaklılardan mal kaçırmak maksadı ile tasfiye edildiğini, bu nedenle İİK’nun 257. Maddesinin aradığı tüm şartların huzurdaki dava kapsamında mevcut olduğunu, davalı tarafın mal kaçırma tehlikesine karşı alacakları karşılığında borçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerin ihtiyati haciz konulmasını ve iş bu haksız ve kötü niyetli itiraz sebebiyle duran takibin devamı için itirazın iptaline, davalı taraf aleyhine asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra-inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 03/02/2020 tarih 2020/143 Esas (Derdest Dava Dosyası) sayılı ara kararında;”İcra ve İflâs Kanunu’nun 257’nci 1’nci fıkrasında “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” hükmü düzenlenmiştir.İcra ve İflâs Kanunu’nun 258’nci maddenin 1’nci fıkrasında “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur.”hükmü getirilmiştir. İcra ve İflas Kanununun 259’uncu maddenin 1’nci fıkrasında ise “İhtiyati haciz isteyen alacaklı hacizde haksız çıktığı taktirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 96.maddesinde (HMK 87) yazılı teminatı vermeğe mecburdur.” hükmü bulunmaktadır.Yukarıda anılan yasal düzenlemeler, yapılan açıklamalar ve sunulan delil ve belgeler ile taraflar arasındaki hak ve menfaat dengesi göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın cari hesap ilişkisinden kaynaklandığı, dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre alacağın varlığının ve miktarının ve muaccel olup olmadığının yargılamayı gerektirdiği, bu aşamada vadesi gelmiş bir para alacağının/ borcunun bulunduğuna dair yaklaşık ispat ve ihtiyati haciz koşullarının bulunmadığı…”gerekçesi ile, Davacının ihtiyati haciz talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının eksik incelemeye dayandığını, Dava dilekçesi ekinde sunulan belgelerle müvekkili şirketin ödemelerini yapmış olduğunu, belgeler ve müvekkili şirketin defter kayıtları üzerinden yapılacak incelemelerle de anlaşılacağını, Taraflar arasında yapılan ticari faaliyetler neticesinde müvekkili şirketçe gönderilen malları kargo firmasından teslim alan davalının kaşesi ve teslim alan kişilerin imzası bulunmakta ve kargo firması tarafından teslim edildiğine dair makbuzların dava dilekçesi ekinde sunulduğunu,Taraflar arasında ticari bir ilişki olduğunu, davalı/borçlu hakkında başlatılan icra takibi ile temerrüte düşürüldüğünü, takibe konu alacağın likit bir alacak olduğunu, tarafların kendi iradeleri ile belirledikleri malların alım-satımı konusunda anlaştıklarını bu anlaşmaya istinaden müvekkili şirket tarafından belirli mallar teslim edildiğini ve borçlu adına fatura düzenlendiğini, borçlu firmanın da bu faturalara ve cari hesap ilişkisine istinaden kısmi de olsa ödemede bulunduğunu, Fatura ve cari hesap dayanağı ile başlatılan ilamsız takibe davalı yan tarafından itiraz edilerek takibin durmasının sağlandığını ve davalı tarafın Denizli’de farklı bir şirket ünvanı altında ticaretine devam ettiğini, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 23.11.2015 tarih 2015/12949 E. ,2015/12407 K.) İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davalı tarafın mal kaçırma tehlikesine karşı alacakları karşılığında borçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerin ihtiyati haciz konulması talebinin kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Talep, açık hesap ticari ilişki nedeniyle oluştuğu iddia edilen alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali davasında ihtiyati haciz istemine ilişkindir.İhtiyati haciz talep eden davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, dosyaya sunulan fatura, irsaliye ve davalı tarafça yapılan ödemeler ile ticari ilişkinin kanıtlandığını, davalının açık hesap ticari ilişkide borcunun bir kısmını ödemediğini, bunların tahsili için yaptıkları takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini ve ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiş, mahkemece verilen ara kararla ihtiyati haciz talebi reddedilmiş, bu karara karşı ihtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.İİK 257. maddesinde düzenlenen ihtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile borçlunun mallarına (önceden) geçici olarak el konulmasıdır. Maddeye göre rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’ nın 258/I. maddesinin ikinci cümlesinde; “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebebi hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur,” şeklinde yapılan düzenleme ile alacaklının ihtiyati haciz talep edebilmesi ve ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için kesin ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, sunulan delillerin alacağın varlığı konusunda yaklaşık ispata yeterli olmalıdır.Tek taraflı olarak düzenlenen fatura ve sevk irsaliyesi alacağın varlığını ve muaccel olduğunu yaklaşık olarak ispata yeterli değildir. Somut olayda ihtiyati haciz talep edenin sunduğu belgeler alacağın varlığını ve muaccel olduğunu yaklaşık ispata yeterli olmayıp, yargılamayı gerektirmektedir. İİK 257. Maddede öngörülen ihtiyati haciz şartları oluşmadığından talep eden vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir.Bu nedenle dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcının istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden alınması yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/10/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.