Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1371
KARAR NO : 2020/1161
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2019
DOSYA NUMARASI: 2018/51 Esas – 2019/307 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 22/10/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkil bankanın alacağını tahsili amacıyla borçlu davalıya karşı Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, söz konusu takibe karşı davalı tarafından borcun tamamına itirazda bulunulduğunu, müvekkilİ banka ile davalı arasına 13/10/2010 tarihinde Genel Kredi ve Teminat sözleşmesi akdedildiğini ve yine 08/11/2012 tarihinde de Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi akdedildiğini, kredi sözleşmesi uyarınca açılmış bulunan … sayılı esnek Ticari Kredi Hesabı açıldığını, ancak kredilerin geri ödenmemesi sebebiyle 23/01/2015 tarihinde kat edildiğini, davalı şahıs bahsi geçen sözleşmede müşterek ve müteselsil kefil olarak yer aldığını, ayrıca müvekkil banka ile davalı arasında … Kart sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme uyarınca açılan davalı şahıs ile şirketi adına, ortaklara münhasır 04/01/2015 tarihinde gönderilmiş olan … nolu Business kart hesapları 23/01/2015 tarihi itibariyle kat edildiğini, davalı şahsın 60958955 sayılı Esnek ticari hesabından dolayı 97.463,66 TL, … nolu Business kart hesabından dolayı toplam 26.850,46 TL alacağının bulunduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/102 Di.ş sayılı dosyada verilen ihtiyati haciz kararına taraflarınca yetki itirazında bulunulduğunu, mahkemece, ihtiyati haciz kararının müvekkili yönünden kaldırılmasına karar verildiğini, bu bağlamda yetkili mahkemenin müvekkil yönünden İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu, davacı tarafından müvekkili aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü nezdinde başlatılan icra takibinde de, borca ilişkin itirazları ile birlikte icra dairesinin yetkisine de itiraz ettiklerini, müvekkilinin, kredi kullanan şirketin ortaklığından 28.08.2013 tarihinde ayrıldığını, müvekkiline gönderilmiş herhangi bir kart mevcut olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesinin 12/03/2019 tarih ve 2018/51 Esas – 2019/307 Karar sayılı kararı ile; ” Davaya Bakırköy …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/102 D. İş 2015/104 karar sayılı kararı ile davalı aleyhinde ihtiyati haciz kararı alındığı, dosyamız davacısı tarafından davalısı aleyhine kredi sözleşmesi alacağı nedeniyle 10/03/2015 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının süresi içerisinde sunduğu itiraz dilekçesi ile icra dairesinin yetkisine itiraz ederek müvekkilinin ikametgah adresindeki Kadıköy Anadolu icra dairelerinin yetkili olduğunu ileri sürdüğü, bunun üzerinde Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/102 D. İş 2015/104 karar sayılı ek kararı ile alacaklı vekilinin 10/04/2015 tarihli dilekçesi ile yetki itirazının kabul ettiği gözetilerek borçlu …ın itirazının kabulü ile ihtiyati haciz kararının adı geçen borçlu yönünden kaldırılmasına karar verilmiştir. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2015/512 E – 2017/255 Karar sayılı yetkisizlik kararı üzerine mahkememizin yukarıda belirtilen esasına kaydedilen davanın incelenmesi neticesinde; talebin ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali olduğu, davacı tarafça davalının kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcu ödemediğinden bahisle takip başlatıldığı, davalı tarafça takipteki yetkiye edildiği anlaşılmıştır. İtirazın iptali davaları bakımından yetkili icra dairesinde usulüne uygun icra takibi yapılmış olması dava şartlarındandır. Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/102 D. İş 2015/104 karar sayılı kararı ile davalı aleyhinde ihtiyati haciz kararına itiraz üzerine verilen ek kararda, borçlu …’ın itirazının kabulü ile ihtiyati haciz kararının adı geçen borçlu yönünden kaldırılmasına karar verildikten sonra yetkili icra dairesinde takip yapılmadan ve davalıya yeni ödeme emri gönderilmeden eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Bu hali ile yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir takip bulunmadığından davanın usulden reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1.Usulüne uygun takip yapılmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, temlik alan davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Temlik alan davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İtirazın iptali davasına bakan mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyemeyeceğini, itirazın iptali davasının takip hukukuna ilişkin özel şartları ve sonuçları olsa da, sonuç olarak bu davanın bir alacak( eda) davası niteliğinde bulunduğunu ve genel mahkemelerde genel hükümlere göre görüleceğini,İcra takibinin yetkili icra dairesinde başlatıldığını, Yargıtay kararlarında, kefil aleyhine dava/takip açılması halinde, asıl borçlu için geçerli olan görevli ve yetkili mahkemenin kefil açısından da geçerli olacağının kabul edildiğini, kefille birlikte asıl borçlu veya diğer kefiller gibi kişilerle birlikte ihtiyati haciz istenecekse, alacaklının yerleşim yeri mahkemesinde veya takip borçlularından herhangi birinin yerleşim yerindeki icra dairesinde takibe girişilebileceğini, Davalının, hem icra dairesinin yetkisine hem de borca ilişkin itirazları olduğundan, itirazın iptali davasının konusu ve amacı ile birlikte düşünüldüğünde, icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazın, itirazın iptali davasının konusu dışında kaldığının görüleceğini belirterek, Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak ve/veya yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise res’en gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, banka kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın dava yartı yokluğundan reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibine dayanak Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/102 D.İş sayılı dosyasında verilen ihtiyati haciz kararının, aynı mahkeme tarafından, davalının yetki itirazının davacı tarafça kabul edilmesi nedeniyle verilen ek karar ile kaldırıldığı, mahkemece de, borçlu davalı yönünden ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra yetkili icra dairesinde takip yapılmadığı ve davalıya yeni ödeme emri gönderilmediği, usulüne uygun bir takip bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. İtirazın iptali davasının öncelikle görülme şartı; yetkili icra müdürlüğünde usulüne uygun yapılıp süresinde itiraz ile durmuş bir icra takibinin bulunmasıdır. İcra müdürlüğünün yetkisine itiraz edildikten sonra itirazın iptali davası açılması halinde, mahkemece öncelikle icra müdürlüğünün yetkili olup olmadığı incelenmeli, icra müdürlüğü yetkisiz ise dava, dava şartı yokluğundan HMK 114/2. maddesi uyarınca usulden ret edilmeli, eğer icra müdürlüğü yetkili ise ara kararı ile gerekçesi yazılarak icra müdürlüğünün yetkisine vaki itiraz ret edilerek, şayet mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş ise, mahkemenin görevli ve yetkili olup olmadığı incelenmelidir. Dava, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılmış, mahkemenin 2015/512 Esas 2017/255 Karar sayılı kararı ile yetkisizlik kararı verilerek, dosya İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmiştir. Davalı tarafça hem icra müdürlüğünün hem de mahkemenin yetkisine itiraz edildiği nazara alındığında, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce öncelikle icra müdürlüğünün yetkisine yapılan itirazın değerledirilmesi gerekirken, mahkemenin yetkisine itiraz değerlendirilerek yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmamış ise de, verilen kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır. İcra takip dayanağının kredi taahhütnamesi/sözleşmesi/ihtarname/hesap özeti olarak gösterildiği dikkate alındığında, davalı yönünden ihtiyati haciz kararının iptaline karar verilmiş olmasının, eğer yetkili ise icra müdürlüğünün yetkisini ortadan kaldırmayacağı, davalının icra müdürlüğünün yetkisine itirazının İİK 50. maddesi yollaması ile HMK’nın ilgili hükümleri uyarınca değerlendirilme yapılarak karar verilmesi gerekir iken, bu değerlendirme yapılmadan yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu hususta mahkemece delillerin toplanıldığı ek tahkikat yapılmasına gerek olmadığı anlaşılmakla, davalının icra müdürlüğünün yetkisine itirazı HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca Dairemizce değerlendirilmiştir. Takip dayanağı olarak dosyaya ibraz edilen genel kredi sözleşmesinin … Ticaret A.Ş ile temlik eden … Bankası arasında imzalandığı, davalının genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı, bankanın adresinin Levent/ İstanbul, asıl borçlunun adresinin Şişli/İstanbul, davalının adresinin Üsküdar/ İstanbul, diğer müteselsil kefilin adresinin ise Beşiktaş/İstanbul olduğu görülmektedir. İcra takibinde yetki İİK 50. maddede düzenlenmiş olup, İİK 50. madde icra takibinde yetki hususunda HMK’ ya gönderme yapmıştır. İİK. 50. maddesi yollaması ile uygulanacak olan HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme davalı gerçek veya tüzel kişinin dava açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. HMK’ nın 10. maddesine göre, sözleşmeden doğan davalar sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. TBK’ nın 89. maddesinde, aksine bir anlaşma yoksa, para borçlarının, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceği düzenlenmiştir. HMK’ nın 17. maddesine göre, tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır. HMK’ nın genel yetki kuralını düzenleyen 6. maddesine göre; davalı … yönünden İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğü, davalı dışında diğer borçluların adreslerine göre İstanbul İcra Müdürlüğü yetkilidir. HMK 10 ve TBK 89. maddelerine göre ifa yeri icra dairelerinin de yetkili olduğu anlaşılmakla, anılan maddelere göre para borcu alacaklarında alacaklı yerleşim yeri icra dairesi de yetkili olduğundan ve söz konusu takipte genel kredi sözleşmesini temlik eden bankanın adresi dikkate alındığında ifa yeri bakımından da İstanbul İcra Müdürlüğü yetkilidir. Taraflar arasında imzalanmış genel kredi sözleşmesinde yetkiye dair bir düzenleme yapılmamıştır. Buna göre taraflar arasında usulüne uygun düzenlenmiş bir yetki sözleşmesi de bulunmamaktadır. Buna göre, davalı yönünden takipte İstanbul Anadolu icra dairesi yetkili olduğundan, İstanbul İcra Dairelerinin yetkili olduğuna ilişkin taraflar arasında düzenlenmiş yetki sözleşmesi de bulunmadığından takibin yapıldığı Bakırköy İcra Dairesi yetkili değildir. Davalı borçlu kendine tebliğ edilen ödeme emrine süresinde yaptığı itiraz ile İstanbul İcra dairesinin yetkisine itiraz ederek İstanbul Anadolu icra dairesinin yetkili olduğunu belirttiğinden ve itirazın iptali davasında yetkili icra dairesinde usulüne uygun yapılmış ve süresinde itiraz ile durmuş bir takibin bulunması dava şartı olduğundan, mahkemece dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi sonucu itibarı ile doğrudur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının gerekçesi düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak üzere kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca gerekçesi düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/03/2019 tarih ve 2018/51 Esas – 2019/307 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle, Usulüne uygun takip yapılmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine, İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Dairemiz karar tarihi itibari ile alınması gereken karar ve ilam harcı olan 54,40 TL’nin, peşin alınan 2.501,56 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.447,16 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7/2. maddesine göre belirlenen 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, 4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6-Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi ve talep halinde ilgili tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 8-Davacı tarafından sarf edilen istinaf kanun yoluna başvurma harcı 148,60 TL ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş dönüş gideri 48,5 TL olmak üzere toplam 197,1 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 22/10/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.