Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1365 E. 2022/1802 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1365 Esas
KARAR NO: 2022/1802 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/933 Esas – 2020/229 Karar
TARİHİ: 27/02/2020
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf
kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin, dava dışı merkezi Grabühlerstr. 9a 84048 Maınburg/Almanya olan … şirketi ile yaptığı anlaşma gereği ihraç etmek için imal ettiği ürünlerin nakliyesi için davalı … Taşımacılık A.Ş. İle anlaşıldığını, uluslararası kara taşımasının yapıldığı esnada yüklerin nakliyesini gerçekleştiren … / … (Çekici+Dorse) plakalı tır aracının sürücüsünün 25.01.2015 tarihinde Bulgaristan ülkesi sınırları içerisinde direksiyon hakimiyetini kaybederek aracı yol kenarında ki boş araziye devirmesi sonucu tek taraflı trafik kazası meydana geldiğini, nakliye aracının yoluna devam edemeyecek kadar ağır hasarlı olması sebebiyle ilerleyen süreçte emtianın Bulgar plakalı başka bir tır aracına aktarılarak Türkiye’ye geri getirilerek … Gümrüğü’ne giriş yaptığını, ürünlerin söz konusu kaza nedeniyle zamanında teslim edilemediğini, dava dışı 3. kişi şirketin, davacı şirkete malların yeniden imal edilerek ivedilikle kendilerine teslimini aksi halde yasal yollara başvuracağını bildirdiğini, iş bu durum üzerine müvekkilinin malları yeniden imal ederek ihraç ettiğini, müvekkili tarafından tanzim edilen 22.01.2015 tarih 2.259,21 -Euro bedelli fatura ile taşıma belgesi ve konşimentodan da anlaşılacağı üzere malın değeri ve müvekkilinin uğradığı zararın 2.259,21 Euro olduğunu, dava dışı …şirketine 12.02.2015 tarih ve… seri ve sıra numaralı 2.258,28 Euro bedelli ikinci faturayı tanzim ettiğini belirterek müvekkilinin, davalı şirketin sözleşmeye ve kanuna aykırı filleri nedeniyle uğradığı 2.259,21 Euro maddi zararının 21.09.2015 tarihinden itibaren işleyecek Kamu Bankalarınca Euro cinsinden döviz tevdiat hesaplarına uygulanacağı bildirilen azami faiz oranı ile tazminini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı şirketin huzurdaki davada aktif husumet sıfatının bulunmadığını, zira dosyada mübrez 24.01.2015 tarihli CMR konşimentosunda gönderici sıfatına haiz olmadığını, mezkur konşimento uyarınca göndericinin müvekkil şirketi olduğunu, gönderici kısmında müvekkil şirketin imzasının bulunmadığını, taşımanın zamanında ve usulüne uygun yapıldığını, bir hasar ihbarı bulunmadığını, bir başka hususun, kazaya dair bir eksper raporunun/survey’in dosyada olmadığını, davanın; husumet, zamanaşımı ve esas yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 27/02/2020 tarih 2017/933 Esas – 2020/229 Karar sayılı kararında; “Dava, davacı tarafından üretilip Almanya’da bulunan dava dışı şirkete davalı taşıyıcı vasıtasıyla gönderilen ürünlerin taşınması sırasında taşımayı gerçekleştiren aracın tek taraflı yaptığı trafik kazası sonucu aracın hasarlanması ve yoluna devam edememesi nedeniyle ürünlerin başka bir araçla Türkiye’ye geri getirilmesi sonucu dava dışı alıcı şirketin talebi üzerine ürünleri yeniden ürüterek gönderen davacı şirketin ilk ürettiği ürünlerin ekonomik değerinin kalmadığı gerekçesine dayalı olarak uğrandığı iddia edilen zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkememizin 07/03/2017 tarih ve 2015/1247 Esas – 2017/207 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” Dosya kapsamı, toplanan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde, CMR senedine göre malların 24.01.2015.tarihinde taşımaya alındığı, davanın da CMR Konvansiyonunun 32. Mad. Yazılı bir yıllık zamanaşımı süresinde olacak şekilde 30.12.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmakla zamanaşımı itirazının reddine karar vermek gerektiği, Dava konusu olayda faturalar, gümrük beyanamesi, dolaşım belgesi, konişmento talimatında, davacı ihracatçı firma, dava dışı …ise alıcı olarak yer aldığı, Davalının da akdi taşıyıcı sıfatında olduğu ve fiili taşımanın dava dışı … firması tarafından yapılmış olduğu, dolayısıyla davalının aktif husumet itirazının reddi gerektiği, Dava konusu 620.00 kg. ağırlığındaki 500 adet meta flans niteliğindeki emtianın fiili taşıyıcı … firması tarafından … /… pkalı çekici -dorse tır ile taşınmakta iken 25.01.2015 tarihinde Bulgaristan’da tek taraflı trafik kazası yaparak devrildiği, olay sonrası yapılan inceleme sonucu düzenlenen ekspertiz raporuna göre dava konusu emtianın sağlam olduğunun tespit edildiği, emtianın taşıma sırasında hasarlandığına dair her hangi bir hasar tespiti bulunmadığı, davacının dava konusu malların hasarlandığı gerekçesi ile uğradığı zarar bedeli 2.259,21 Euronun talep edildiği, faturalarda da mal değerinin 2.259,21 Euro olarak yazılı olduğu, ancak bilirkişi raporunda ve ekspertiz raporunda malın hasarlanmadığı tespit edilmekle; davacının hasar bedeli talep edemeyeceği, gecikmeden doğan zarar bedeli ve navlun bedeli talep edebileceği; oysa davacının dava dilekçesinde sadece hasar bedeli talep ettiği, gecikmeden doğan zarar bedeli ve navlun bedeli talebinin bulunmadığı anlaşılmakla; taleple bağlılık ilkesi de dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerektiği ” gerekçesi ile ” Davanın reddine, ” dair verilen karar davacı tarafça istinaf edilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 2017/439 Esas 2017/493 Karar sayılı ve 27/09/2017 karar tarihli ilamıyla; “… Davacı vekilinin dava ve istinaf dilekçesinde de açıkça belirtildiği gibi davacının tazminat talebi taşıma konusu ürünlerin zarar görmesi nedenine dayalı olmayıp bu ürünler yerine üretilip alıcıya gönderilen ürünler nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararın tazmini istemine ilişkindir. Ancak ilk derece mahkemesince dava; taşıma esnasında meydana gelen kaza sonucu emtiada meydana gelen hasar sebebiyle uğranılan maddi zarar olarak nitelendirilmiş ve bu yöndeki deliller toplanarak meydana gelen kazada emtianın hasar görmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince; davacının talebine ilişkin deliller toplanarak ve gerektiğinde yeni bir bilirkişi heyeti oluşturarak; Davacının defter ve belgeleri de incelenmek suretiyle ; davacının, taşıma konusu mala ilişkin mal bedelini ve sonradan gönderdiğini iddia ettiği mal bedelini tahsil edip etmediği, taşıma konusu olup kaza sonrası Türkiye’ye getirildiği belirtilen ürünlerin akıbetinin ne olduğu, bu ürünlerin davacıya iadesinin hangi şartlarda mümkün olduğu, bu ürünlerin özel üretim olup olmadığı ve davacıya iadesi halinde piyasa da değerlendirilmesinin mümkün olup olmadığı, hususlarında gerekil araştırma ve incelemede yaptırılarak davacının talebi ile ilgili bir karar verilmesi gerekirken, davacının talebi ile ilgili deliller toplanıp bu delillerle ilgili olarak bir değerlendirme yapılmadığından davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince kaldırılarak dava dosyasının ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmiştir.” gerekçesiyle kaldırılarak mahkememize gönderilmiş ve yukarıdaki esas sırasına kaydı yapılmıştır. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Muratbey Gümrük Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye verilen cevapta; … San. ve Tic. Ltd. Şti. firması adına tescilli … sayı ve 25/02/2015 tarihli beyanname muhteviyatı eşyalar ile ilgili müdürlüğün … sisteminde yapılan incelemede beyannamenin “Fiili İthalatı Gerçekleşmiş” statüde olduğunun görüldüğü bildirilmiştir. Tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde inceleme günü belirlenerek SMMM bilirkişisinden rapor alınmasına karar verilmiş, alınan bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafından sunulan ticari defterlerin T.T.K. ve V.U.K. hükümleri doğrultusunda sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğu, bu hesabın 31/12/2015 tarihi itibariyle 2.259,39-EUR [ TL karşılığı 7.193,45-TL ) borç bakiyesi verdiği, bu bakiyenin dava dışı firmaya düzenlenen 22/01/2015 tarihinde 70841 numaralı ve 2.259,21-EUR ( TL karşılığı 6.115,46-TL ) tutarlı faturadan kaynaklandığı, yani 22/01/2015 tarihinde 70841 numaralı ve 2.259.21-EUR (TL karşılığı 6.115,46-TL) tutarlı fatura bedelinin dava dışı firmadan tahsil edilmediği, davalı tarafından sunulan ticari defterlerin T.T.K. ve V.U.K. hükümleri doğrultusunda sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğu, incelenen defterlere göre davalının davacı ile ticari ilişkisinin mevcut olduğu ve bu ilişki çerçevesinde tutulan hesabın herhangi bir borç / alacak bakiye vermediği, mahkemece Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Muratbey Gümrük Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye karşılık gelen cevabi yazıdan … sayı ve 25/02/2015 tarihli beyanname muhteviyatı eşyalar ile ilgili müdürlüğün … sisteminde yapılan incelemede beyannamenin fiili ithalatı gerçekleşmiş statüde olduğunun tespit edilmiş olduğu kanaati bildirilmiştir. Gümrük Müdürlüğüne yeniden müzekkere yazılarak dava konusu ürünlerin fiili ” fiili ithalatlı gerçekleşmiş” statüde olduğunun ne anlama geldiğini, bu ürünlerin Bulgaristanda gerçekleşen kaza sonrası Türkiyeye getirilip getirilmediği, sonuçta bu ürünlerin kime teslim edildiğini veya hala antrepoda bulunup bulunmadığı , davacıya teslimi için gerekli şartların ne olduğu hususlarında bilgi ve belgelerin gönderilmesinin istenmiş, verilen müzekkere cevabında; “Fiili ithalatı gerçekleştirilmiş” statüsünün; Tahakkuk eden vergilerin ödenerek veya teminata bağlanarak eksik beyan kapsamında işlem yapılmak üzere beyannamenhin 44 nolu hanesinde yer alan belgelerden herhangi biri için “sonradan ibraz edilecek” anlamına gelen “S” ibaresinin beyan edilmesi durumunda … sisteminde görülen bir ibare olduğu, eşyanın tesliminde bir sakınca oluşturmadığını, … sayı ve 25/02/2015 tarihli serbest dolaşıma giriş beyannamesinde de Vergi Dairesi yazısı “S” olarak belirtilen belgenin sonradan müdürlüğe ibraz şartı ile işlemleri tamamlandığı, ilgili beyannamenin gümrük işlemleri tamamlandığından, ilk konulduğu antreponun 03/02/2017 tarih ve … kayıt sayılı dilekçe ile Gümrük Yönetmeliği’nin 516. maddesi kapsamında kapatılması talebine istinaden “…” sisteminde yapılan sorgulama neticesinde ambar içeriğinin boş olduğu görülerek kapatıldığından müdürlüğü denetiminde söz konusu eşyanın olmadığı hususu bildirilmiştir. Müzekkere cevabına göre bozma öncesi bilirkişi raporu sunan makina mühendisi …’ndan söz konusu ürünlerin davacıya iadesi halinde piyasada değerlendirilmesinin mümkün olup olmadığı, mümkünse teslim tarihindeki değerinin ne olduğu hususunda ek rapor alınmasına karar verilmiş, makine mühendisinden alınan bilirkişi ek raporunda özetle; Dosya içeriğine göre; Brüt 620,00 kg ağırlığındaki 500 adet Metal Flanş emtiasının ambalajının sağlam olduğu ve emtianın CIP bedelinin de 2.259,21-Euro olarak belirtildiği sabit olduğu, Bu emtianın birim fiyattan göz önüne alındığında (4,00 Euro/adet) toplam 500 adet flanş ederi 2.000,00 Euro olup bununda; A-Fatura Tarihi (22.01.2015) için: 2.7345-TL/Euro x 4 Euro/adet x 500 adet = 5.469,00-TL B-Takribi Teslim Tarihi (26.01.2015) için: 2.6602-TL/Eurox4 Euro/adetx500 adet = 5.320,40-TL olabileceği, dosyada bu flanşlann imalat özellikleriyle ile ilgili başkaca bir belge de bulunmadığına göre, Metal Flanşlar (Çelikten mamul) çok özel bir imalat (standart dışı) olmayıp genelde kullanılan hatta aynı yurt dışında talep eden fabrikaya tekrar gönderilmiş de olunabilecek emtialar olduğu kanaati bildirilmiştir. Taraf vekilleri bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarını sunmuş, davacı vekili ilk taşımaya konu malların Türkiye’de gümrüğe döndükten sonra taraflarına davalı tarafça teslim edilmediğini, ayrıca dava konusu mallara ilişkin teknik çizimleri de dilekçe ekinde sunduklarını beyan etmiştir. Bunun üzerine; dava konusu ilk taşımaya konu üğrünlerin davacıya teslim edilip edilmediği, edildiyse ne şekilde edildiği konusunda beyanda bulunmak ve buna ilişkin bilgi ve belgeleri sunmak üzere davalı vekiline 3 haftalık kesin süre verilmiş, davalı vekilince bu konuda beyanda bulunulmamıştır. Taraf vekillerinin itiraz ve beyanlarının ve davacı vekilince itiraz dilekçesi ekinde sunulan dava konusu flanşlara ilişkin olduğu belirtilen teknik çizimlerin değerlendirilerek ek rapor sunulması için önceki bilirkişi …’ndan ek rapor alınmasına karar verilmiş, makine mühendisinden alınan 2. ek raporda özetle; kök rapor sonuçları aynı kalmak üzere (1. Ek Rapordaki Flanşların standart/genel her yerde kullanılabilir olduğu kanaat değişerek) Dosya içeriğine göre “Brüt 620,00 kg ağırlığındaki 500 adet Metal Flanş emtiasının ambalajının sağlam olduğu ve emtianın CIP bedelinin de 2.259,21-Euro olarak belirtildiğinin sabit olduğu, bu emtianın birim fiyatları göz önüne alındığında (4,00 Euro/adet) toplam 500 adet flanş ederi 2.000,00-Euro olup bununda TL karşılığının:A-Fatura Tarihi (22/01/2015) için: 2.7345-TL/Euro x 4 Euro/adet x 500 adet= 5.469,00-TL B-Takribi Teslim Tarihi (26.01.2015) için: 2.6602-TL/Euro x 4 Euro/adet x 500 adet= 5.320,40-TL olabileceği, C-Davacı vekilinin talep ettiği teslim tarihi (eğer kendilerine teslim edildiyse/davacı vekili talebi gibi Başaraneller Makine İmalat firmasının… firmasına 22/01/2015 tarihli kestiği fatura değerleri göz önüne alınarak) 25/02/2015 tarihi için (TCMB Efektif Satış): 2.8031-TL/Euro x 4 Euro/adet/500 adet = 5.606,20-TL olabileceği, D-Söz konusu flanşların ; “geometrik şekli” açısından Özel İmalat olduğu ve bunların belirli/özel tasarlanmış makine bölgelerinde kullanılabileceği kanaatine ulaşıldığı, böylece her tür makinada ve aksam olarak kullanılabilecek flanş özelliğine sahip olmadığı kanaati bildirilmiştir. Dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirilmiştir. Davacı şirketçe dava dışı …şirketi için imal edilen ürünlerin uluslar arsı taşıması ve teslimi için davalı ile anlaşmış olup yükün nakliyesi esnasında …/ … (Çekici+Dorse) plakalı TIR aracının 25.01.2015 tari.inde Bulgaristan ülkesi sınırları içerisinde tek taraflı trafik kazası meydana gelmiş ve ürünler söz konusu kaza nedeniyle, …şirketine teslim edilememiştir. Davacı şirket dava dışı 3. kişi şirket …için malları yeniden imal ederek yine davalıya taşıttırarak dava dışı şirkete teslim etmiştir. İlk taşımaya konu ürünleri davacıdan teslim alan fakat kaza nedeniyle alıcısına teslim etmeyen davalı, bu ürünleri davacıya iade ettiğini de, davalı vekiline verilen süreye rağmen ispata yarar delil sunmayarak ispatlayamamıştır. Tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesine ilişkin bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, davacı ile davalı arasındaki hesabın 31.12.2015 tarihi itibariyle 2.259,39 EUR ( TL karşılığı 7.193,45 TL ) BORÇ bakiyesi verdiği, bu bakiyenin dava dışı firmaya düzenlenen 22.01.2015 tarihinde 70841 numaralı ve 2.259,21 EUR ( TL karşılığı 6.115,46 TL ) tutarlı faturadan kaynaklandığı, yani 22.01.2015 tarihinde … numaralı ve 2.259,21 EUR ( TL karşılığı 6.115,46 TL ) tutarlı fatura bedelinin dava dışı firmadan tahsil edilmediği tespit edilmiştir. Bu durumda davacının ilk taşımaya konu ürünlerin dava dışı alıcı firmaya teslim edileme nedeniyle nedeniyle ürün bedelleri keder davalıdan alacaklı olduğu, dava dışı firmaya teslim edilmeyen ürünlerin kaza sonrasında davacıya teslim edildiğinin de davalı tarafça ispatlanamadığı anlaşılmıştır. Bu durumda ürünlerin özel üretim olup olmadığı ve davacıya iadesi halinde piyasa da değerlendirilmesinin mümkün olup olmadığının tespiti davacının alacağı açısından bir önemi bulunmamakla birlikte makine mühendisinden alının ikinci ek bilirkişi raporunda taşımaya konu ürünlerin “geometrik şekli” açısından Özel İmalat olduğu ve bunların belirli/özel tasarlanmış makine bölgelerinde kullanılabileceği, böylece her tür makinada ve aksam olarak kullanılabilecek flanş özelliğine sahip olmadığı kanaati bildirilmiştir. Bu durumda davacı taraf dava dışı firmaya teslim edilemeyen ürünlerin bedeli olan 2.259,21 Euro’yu davalı taraftan talep edebilecektir. Davacı tarafça söz konusu kaza nedeniyle uğranılan zararın tazminine yönelik Kocaeli … Noterliğinin 10.06.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ve Kadıköy … Noterliği 11.09.2015 Tarihli … Yev no.lu ihtarnameleri ile davalı taraftan talep edilerek davalı taraf 21.09.2015 tarihinde temerrüte düşürüldüğü anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. “gerekçesi ile, Davanın kabulü ile; 2.259,21 Euro’nun 21.09.2015 tarihinden itibaren, Kamu Bankalarının 1 yıllık kısa vadeli Euro cinsinden yabancı mevduata uyguladığı en yüksek faiziyle birlikte tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, dava dilekçesinin incelenmesi halinde davacının, ilk taşımaya ait 22.01.2015 tarih ve … seri numaralı 2.259,21 Euro bedelli fatura tutarını talep ettiğinin anlaşıldığını; dosyada mübrez davacı ihtarnamesinde de bu tutarın talep edildiğini, bila tarihli dava dilekçesinin sonuç ve istem başlıklı kısmının 1 numaralı maddesinde bu ihtarnamenin özellikle belirtildiğini ve sadece ilk taşıma bedelinin talep edildiğini; bütün yargılama sürecinin de ilk taşımaya ve ilk fatura bedeline ilişkin olarak yürütüldüğünü; bundan maada 30.06.2016 tarihli ön inceleme duruşmasında davacının talebinin, 2.259,21 Euro bedelli ilk taşımaya ilişkin fatura tutarı olduğunun zapta geçtiğini, davacı vekilinin de bu duruma itirazda bulunmadığını, Davacının talebinin ikinci taşımaya, yeniden ürettirilen mala ve buna ilişkin ikinci fatura bedeline dair olduğuna hangi mantıkla, hangi hukuki çıkarımla erişildiğini anlamakta güçlük çektiklerini; davanın bu nedenle reddedildiğini müvekkile de anlatamadıklarını; İstinaf mahkemesi tarafından HMK madde 26 taleple bağlılık ilkesinin dışına çıkıldığını; sonuç ve talep kısmında yer almayan bir isteme dayanarak kararın bozulmasının hatalı ve hukuka aykırı olduğunu; Taleple bağlılık kuralının sebep olduğu bir diğer yasağın, hâkimin talep edilenin dışında farklı bir şeye karar verememesi olduğunu (Kuru/ Arslan/ Yılmaz, Medenî, s. 304; Pekcanıtez/ Atalay/ Özekes, Medenî, s. 219; Zimmermann, Zimmermann Komm., § 308 kn. 2. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 06.12.2017 tarihli 2017/7116 E. ve 2017/17144 K. sayılı kararında: “HMK.nun 26/1 maddesinde “Hakim tarafların talep sonucuyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez” hükmüne yer verilmiştir. Davacı dava dilekçesinde sürenin sona ermesi sebebiyle taşınmazın tahliyesini ve 02/05/2015 tarihinden dava tarihine kadar olan fazlaya dair talep ve dava hakkının saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL kira bedelinin davalıdan tahsilini istemiş, mahkemece temerrüt sebebiyle tahliyeye ve 1.000 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Hakim HMK.nun 26.maddesi gereğince taleple bağlı olup talep dışına çıkamaz. Bu sebeple mahkemece; davacının talebi doğrultusunda sözleşme süresinin sona ermesi sebebiyle tahliye ve alacak talebine göre araştırma ve inceleme yapılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken talep dışına çıkılarak yazılı şekilde temerrüt nedenine dayalı olarak tahliyeye karar verilmesi doğru değildir.” şeklinde belirtildiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.02.2017 tarihli 2014/22-2229 E. ve 2017/264 K. sayılı kararında da, Özel Daire tarafından verilen bozma kararının HMK madde 26 hükmüne aykırı olması sebebiyle, kısmen kaldırılmasına karar verildiğini,”Hakimin tarafların isteminden fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceğini ifade eden taleple bağlılık ilkesi 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. maddesinde düzenlenmiştir…. davacının talebinin 29.04.2010 tarihinden sonrasını kapsamadığının açık olmasına göre, Özel Dairece 2010 yılının tamamı yönünden değerlendirme yapılması ve ilave tediye yükümlülüğünün 29.04.2010 tarihine kadar söz konusu olduğu gerekçesiyle kıstelyevm esasına göre hesap yapılması gerektiğinin belirtilmesi de doğru değildir. Bu itibarla, bozma kararının iki numaralı bendinde geçen “…Ancak, işçi tam yıl çalışmamış ise, ilave tediye o yıl için kıstelyevm esasına göre hesaplanıp ödenecektir. Hal böyle olunca, 2010 yılı için kıstelyevm esası yerine, tüm yıl için ilave tediye alacağına hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.” kısmının bozma ilamından çıkarılması gerekmektedir.” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 16.03.2017 tarihli 2017/162 E. ve 2017/209 K. sayılı kararında: “Davada, HMK’un 26. maddesine aykırı, tahsilde tekerrür olacak şekilde karar verilmiş olması HMK. nun 355.ve 353. maddelerine göre kamu düzenine ilişkin ve resen dikkate alınacak hususlardan kabul edilmekle, Marmara Ereğlisi Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/118 esas, 2017/6 sayılı kararının kaldırılmasına” şeklinde vurgulandığını, birinci taşımaya ilişkin müvekkili şirketin herhangi bir kusur sorumluluğu olmadığını; emtianın da hasarlanmadığının dosya kapsamındaki bütün bilirkişi raporları ile sabit olduğunu; davacının bu durumun aksini ispat edemediğini, Kazaya dair eksper / hasar raporunun veya surveyin dosyada olmadığını; kökleşmiş yargıtay kararları uyarınca, zararın kanıtlanması için bu belgelerin sunulmasının zorunlu olduğunu; bu belgelerin davacı tarafından hiçbir zaman dosyaya sunulamadığını, Davacı tarafından sunulan tek belgenin yalnızca Trafik Kazası Tespit Tutanağı olduğunu; hasarın kötü ambalajlamadan mı, yanlış istiflemeden mi, malın kendi özelliğinden mi, ezcümle kimin kusurundan kaynaklandığını açıklamadıklarını; davacının, hasardan doğan zararını usulüne uygun somut belgelerle kanıtlayamadığını, 06.08.2018 tarihli bilirkişi raporunda, davanın tarafları arasında ticari defterlerde kayıtlı herhangi bir borç – alacak ilişkisi olmadığının açıkça belirtildiğini; yine davacının, dava dışı … firmasından alacağı olmadığının da belirtildiğini; bozmadan önce aldırılan bilirkişi raporlarında da herhangi bir zarar ziyan oluşmadığının açıkça tespit edildiğini, 16.07.2019 tarihli raporda da hasarın sabit olmadığının, davaya konu ürünlerin de kolay kolay hasarlanacak yapıda olmadığının açıkça belirtildiğini; Halkalı Gümrük Müdürlüğü’nün yazısının da aynı yönde olduğunu; yine aynı raporda bu ürünlerin herhangi bir yerde rahatlıkla kullanılabileceğinin de yazıldığını; davacının ispatlanmış herhangi bir zararının olmadığını bir kez daha yinelediklerini, Davacı vekilinin 16.07.2019 tarihli ek bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi sunduğu ancak tarafına tebliğ edilmediğini, dilekçe ekinde sunulan dava konusu ürünlere ait olup olmadığı belli olmayan bir kısım teknik çizimler sunarak yeniden rapor talep ettiğini, Delil sunma süresi üzerinden yıllar geçtikten sonra sunulan ve konuyla ilişkisi de belli olmayan delillere muvafakatlerinin olmadığını belirtmelerine rağmen bunların ve dayanağı olan raporun karara konu edilmesinin hatalı olduğunu; ayrıca bu flanş çizimlerinin davacının yaptığı iş ile ilgisinin olup olmadığının belli olmadığını, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamaya itiraz ettiklerini; davacının, zararını usulüne uygun delillerle ve süresinde kanıtlayamadığını, Tüm bu sebepler tahtında, var olmayan bir talebe dayanılarak verilmiş istinaf mahkemesi bozma kararının ve akabinde verilen davanın reddi kararının kamu düzenine ve hukuka aykırı olduğunu, bu hatalı ve hukuka aykırı olduğunu düşündüğü kararın kaldırılması gerektiğini, İleri sürerek yerel mahkeme tarafından ve re’sen de göz önüne alınacak sebeplerle, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla, istinaf başvurularının kabulüyle kararın kaldırılmasını, istinaf başvurusu sonuna kadar tehir-i icra kararı verilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki taşıma ilişkisine istinden; davacı tarafından üretilip Almanya’da bulunan dava dışı şirkete davalı vasıtasıyla gönderilen emtianın, fiili taşımayı gerçekleştiren şirket aracının yaptığı tek taraflı trafik kazası neticesinde alıcıya teslim edilemeyerek başka bir araçla Türkiye’ye geri getirilmesi sonucu, dava dışı alıcı şirketin talebi üzerine ürünleri yeniden üreterek gönderen davacı şirketin ilk ürettiği ürünlerin ekonomik değerinin kalmadığı gerekçesine dayalı olup, bu nedenle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Uyuşmazlık uluslararası karayolu taşımasından kaynaklanmakta olup, CMR Konvasiyonu hükümlerine tabidir. Davacı vekili; ilk taşımada, taşımayı gerçekleştiren aracın yoluna devam edemeyecek şekilde kaza yapması sonucu emtianın Türkiye’ye geri getirildiğini ve Halkalı Gümrüğü’ne giriş yaptığını, davacının, dava dışı alıcının talebi üzerine ürünleri yeniden imal ederek gönderdiğini, ilk imal edilen ve davacı tarafından teslim alınmayan ürünlerin özel üretim olmaları nedeniyle ekonomik değerlerinin kalmadığını ileri sürerek; ilk taşıma konusu emtianın fatura değeri olan 2.259,21 Euro maddi zararın tahsilini talep etmiştir. Davacı talebi, alıcısına teslim edilememesi nedeniyle Türkiye’ye geri getirilen emtianın özel üretim olduğu ve piyasada başka şekilde değerlendirilemeyeceği yönünde olduğundan, özünde taşıma konusu emtianın tam hasarlı hale gelmiş bulunduğu iddia edilmiş ve emtianın değerinin dava dışı alıcıya fatura edilen tutar olduğundan bahisle tazminat talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince; İlk taşımaya konu ürünleri davacıdan teslim alan fakat kaza nedeniyle alıcısına teslim etmeyen davalının, bu ürünleri davacıya iade ettiğini, verilen süreye rağmen ispata yarar delil sunmayarak ispatlayamadığı, tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesine ilişkin bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, davacı ile davalı arasındaki hesabın 31.12.2015 tarihi itibariyle 2.259,39 EUR ( TL karşılığı 7.193,45 TL ) BORÇ bakiyesi verdiği, bu bakiyenin dava dışı firmaya düzenlenen 22.01.2015 tarihinde 70841 numaralı ve 2.259,21 EUR ( TL karşılığı 6.115,46 TL ) tutarlı faturadan kaynaklandığı, yani 22.01.2015 tarihinde 70841 numaralı ve 2.259,21 EUR ( TL karşılığı 6.115,46 TL ) tutarlı fatura bedelinin dava dışı firmadan tahsil edilmediğinin tespit ediliği, davacının ilk taşımaya konu ürünlerin dava dışı alıcı firmaya teslim edilemesi nedeniyle ürün bedelleri kadar davalıdan alacaklı olduğu, dava dışı firmaya teslim edilmeyen ürünlerin kaza sonrasında davacıya teslim edildiğinin de davalı tarafça ispatlanamadığı, bu durumda ürünlerin özel üretim olup olmadığı ve davacıya iadesi halinde piyasa da değerlendirilmesinin mümkün olup olmadığının davacı alacağı açısından bir öneminin bulunmadığı, bununla birlikte makine mühendisinden alının ikinci ek bilirkişi raporunda taşımaya konu ürünlerin “geometrik şekli” açısından Özel İmalat olduğu ve bunların belirli/özel tasarlanmış makine bölgelerinde kullanılabileceği, böylece her tür makinada ve aksam olarak kullanılabilecek flanş özelliğine sahip olmadığı kanaatinin bildirildiği gerekçeleri ile davanın kabulüne karar vermiştir. İlk derece mahkemesince; Halkalı Gümrük Müdürlüğü’ne, Türkiye’ye geri gönderilerek Halkalı Gümrüğü’ne giriş yapan ve 04/02/2015 tarihinde geçici depolama firması antreposuna teslim edilen emtianın akıbeti sorulmuş, Gümrük Müdürlüğü’nün cevabi yazısında; … Ticaret Limited Şirketi firması adına tescilli … sayı ve 25.02.2015 tarihli beyanname muhteviyatı eşyalar ile ilgili müdürlüğün … sisteminde yapılan incelemede beyannamenin “fiili ithalatı gerçekleşmiş statüde” olduğu bildirilmiştir. Bu kez mahkemece Gümrtük Müdürlüğü’ne; ” fiili ithalatlı gerçekleşmiş” statüde ifadesinin ne anlama geldiği, bu ürünlerin Bulgaristan’da gerçekleşen kaza sonrası Türkiye’ye getirilip getirilmediği, sonuçta bu ürünlerin kime teslim edildiği veya hala antrepoda bulunup bulunmadığı, ürünler dravacıya teslim edilmemişse davacıya teslimi için gerekli şartların ne olduğu hususlarında bilgi ve belgelerinin gönderilmesi içerikli yazı yazılmış; Gümrük Müdürlüğü’nün cevabi yazısında; “Fiili ithalatı gerçekleştirilmiş” statüsünün; tahakkuk eden vergilerin ödenerek veya teminata bağlanarak eksik beyan kapsamında işlem yapılmak üzere beyannamenin 44 nolu hanesinde yer alan belgelerden herhangi biri için “sonradan ibraz edilecek” anlamına gelen “S” ibaresinin beyan edilmesi durumunda … sisteminde görülen bir ibare olduğu, eşyanın tesliminde bir sakınca oluşturmadığını ifade ettiği, … sayı ve 25/02/2015 tarihli serbest dolaşıma giriş beyannamesinde de Vergi Dairesi yazısı “S” olarak belirtilen belgenin sonradan müdürlüğe ibraz şartı ile işlemlerinin tamamlandığı, ilgili beyannamenin gümrük işlemleri tamamlandığından, ilk konulduğu antreponun 03/02/2017 tarih ve … kayıt sayılı dilekçe ile Gümrük Yönetmeliği’nin 516. maddesi kapsamında kapatılması talebine istinaden “..” sisteminde yapılan sorgulama neticesinde ambar içeriğinin boş olduğu görülerek kapatıldığından müdürlüğün denetiminde söz konusu eşyanın olmadığı, şeklinde cevap verilmiştir. Davacı vekilince; makina mühendisi bilirkişinin düzenlediği ek bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde ilk kez sunulan bir kısım çizimler esas alınarak, makine mühendisi bilirkişi tarafından ikinci ek raporun tanzim edildiği, emtianın özel üretim olduğunun ve başka makinalarda kullanılmasının mümkün olmadığının tespit edildiği, davalı vekilinin süresinden sonra ibraz edilen bu delile muvafakat etmediğini, ayrıca sunulan çizimlerin, dava konusu emtiaya ilişkin olup olmadığının da belli olmadığını beyan ettiği, mahkemece emtianın davacıya teslim edildiğinin ispat olunamadığı gerekçesi ile kabul kararı verildiği, bu durumda emtianın özel üretim olup olmadığının hükme etkisinin bulunmadığının gerekçede açıklandığı görülmekle, sonradan dosyaya sunulan bu delil hükme esas alınmadığından davalı yanın bu yöndeki istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere; davacının dava dışı alıcısına akdi taşıyıcı olan davalı vasıtasıyla gönderdiği emtianın, fiili taşıyıcının kullandığı kamyonun karıştığı tek taraflı kaza neticesinde alıcısına teslim edilemediği, emtiada hasar bulunmamasına rağmen kamyonda ağır hasar olması nedeniyle taşımanın devam ettirilemediği ve emtianın yine davalının temin ettiği bir başka araç vasıtasıyla Türkiye’ye geri getirilerek Halkalı Gümrüğü geçici antreposuna indirildiği, bu sırada davacının dava dışı alıcısının talebi üzerine ikinci bir üretim yaparak dava dışı alıcısına gönderdiği, mahkemece Halkalı Gümrük Müdürlüğü’ne yazılan yazı cevabında, dava konusu ilk taşımanın muhtevasını oluşturan emtianın ambarda olmadığının bildirildiği, ilk taşımaya konu emtiayı davacıdan teslim alan fakat kaza nedeniyle alıcısına teslim etmeyen davalının, bu emtiayı davacıya iade ettiğini de verilen kesin süreye rağmen ispata yarar delil ile ispat edemediği, CMR Konvansiyonu’nun 17/1 maddesi uyarınca; taşıyıcının yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumlu olduğu, Konvasiyon’un 23/1ve 2 fıkraları uyarınca taşıyıcının sorumluluğunun kural olarak sınırlı olduğu, buna göre; konvasiyon hükümleri gereğince bir taşıyıcı, yükün kısmen veya tamamen kaybından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğunda, bu tazminatın yükün taşınmak üzere kabul edildiği yer ve zamandaki kıymetine göre hesaplanacağı, dava konusu emtianın taşıyıcı davalıya teslim edildiği tarih itibariyle değerinin 2.259,21- Euro olduğunun fatura kapsamından anlaşıldığı, davalının Konvansiyon’un 17/1, 23/1 ve 2 fıkraları uyarınca bu zarardan sorumlu olduğu anlaşılmış olup, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde davalı vekilinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 494,29.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan (54,40.TL + 69,20.TL=) 123,60.TL harcın mahsubu ile bakiye 370,69.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.