Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1357 E. 2022/918 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1357 Esas
KARAR NO: 2022/918 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/01/2020
NUMARASI: 2018/353 Esas 2020/42 Karar
DAVA TÜRÜ: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 09/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların tacir olup, aralarında ticari ilişki bulunduğunu, ticari ilişkinin/cari hesabın teminatı olarak davaya konu takibe dayanak bononun boş olarak davalı şirkete verildiğini, takibe konu senedin teminat senedi olduğunu, senet metninde bulunan tanzim ve vade tarihleri, senet bedeli ve sair hususların, imza dışındaki hiçbir yazının müvekkili eli ürünü olmadığını, senet metninin davalı yanca doldurulduğunu, davalı şirketin müvekkiline Polietilen F2 plastik hammaddesi sattığını, tarafların açık hesap/cari hesap şeklinde çalıştıklarını, davalının cari hesabın ve dolayısıyla alacağının teminatı olarak müvekkilinden davaya konu senedi teminat olarak aldığını, davalının tüm alacaklarını tahsil etmiş olmasına rağmen bonoyu iade etmediğini, taraflar arasında karşılıklı olarak alacak-borç ilişkisi kalmadığını, müvekkilinin teminat olarak davalıya verdiği senedi cari hesapların sıfırlanmasına müteakip defaatle istemesine rağmen davalının iade etmeyerek ve müvekkilinin rızası hilafına doldurularak bedelsiz senedi Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe koyduğunu, tarafların ticari defter kayıtları, cari hesap kayıtları ve sair tüm kayıtları incelendiğinde müvekkilinin davalıya borcu olmadığının, tarafların cari hesaplarının sıfırlanmasında mutabık kaldığının sübut bulacağını belirterek, davaya konu 29.08.2016 tanzim 07.09.2016 vade tarihli 123.000,00 TL bedelli bono ve bononun icraya konulduğu Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya borcunun ferileri dahil tamamı bakımından müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, cebri icra baskısı altında icra dosyasına yatırılacak paranın davalı tarafa ödenmesi halinde, ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, müvekkiline ödenmesine/ istirdatına, asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla davalı aleyhine tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline borca karşılık verilen senedin, davacının iddia ettiği gibi teminat senedi olmadığını, teminat senedi vasıflarına da haiz olmadığını, davaya konu senet üstünde teminat senedi olduğuna yönelik şerh bulunmadığı gibi neye karşılık teminat verildiğine ilişkin bir sözleşme de bulunmadığını, davacının söz konusu senedi müvekkili tarafından kendisine ödenen bedel makabilinde verdiğini, davacı tarafın müvekkiline göndereceği mallar karşılığında söz konusu mal bedelinin teslimden önce peşin olarak istediğini, müvekkilinin ise davacıdan alacağı mal bedeline yönelik 122.376,80 TL’yi 01.08.2016 tarihinde davacı …-…’in … Bankasındaki hesabına EFT yoluyla gönderdiğini, müvekkilinin alacağı malların bedelini peşinen ödemesine rağmen teslim edilmesi beklenen malların davacı tarafından teslim edilmediğini, müvekkilinin davacı taraftan 122.376,80 TL’Lik alacağı doğduğunu, davacının borcu kabul ederek müvekkiline işbu borcuna kaşılık davaya konu senedi vade tarihinde ödemek üzere verdiğini, ilgili senet vade tarihi geldiğinde ödenmediğinden Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu belirterek; davanın reddine, davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 14/01/2020 tarih 2018/353 Esas 2020/42 Karar sayılı kararında; “….Kambiyo senetleri sebepten mücerret olup, bu nedenle davacının bonoların bedelsiz olduğunu yazılı delillerle ispatlaması gerektiği, senedin üzerinde teminat senedi ibaresine rastlanılmadığı ve bununla birlikte dosya kapsamında yapılan incelemede söz konusu senedin teminat senedi olduğuna ilişkin de herhangi bir sözleşmeye de rastlanılmadığı tüm deliller değerlendirildiğinde davacı tarafça davaya konu bonolar yönünden iddiaları ispat edilememiş olup, yemin deliline de dayanılmadığı anlaşılmakla…”gerekçesi ile, Açılan davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Tarafların tacir olup, ticari defterlerinin incelendiğini ve taraflar arasında ticari ilişki olduğunun tespit edildiğini, davaya konu senedin ticari alacakların teminatı olarak davalıya verildiğini, davalının senedi müvekkilinin rızası hilafına doldurarak icra işlemi başlattığını, ticari defterlerde müvekkilinin davalıya herhangi bir borcu bulunmadığının, davalı tarafından müvekkili hesabına 122.376,80 TL gönderildiğinin tespit edildiğini, müvekkilinin hesabına gönderilen para küsuratlı olup davaya konu senetle örtüşmediğini, ödemenin başka kaynaklı olduğu, evvelce mevcut bir borcun ödendiğinin açık olduğunu, Açıklamada “BORÇ OLARAK” yazılmadı ise, ya da herhangi bir açıklama mevcut değilse ödemenin mevcut bir borcun ödendiğine dalalet edeceğini, davalı tarafın davaya konu senedin bu ödemeye ilişkin verildiğini iddia ettiğini, senet alacağını başka bir ilişkiye ya da şarta bağlamadığını, bu halde açıklamasında borç şeklinde bir ibare bulunmadığı, davalı tarafça ikrar edildiği ve davaya konu senetle de ilişkilendirilmediğinden davanın kabulü gerektiğini, (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Esas No:2014/35352 Karar No:2015/34495 K. Tarihi:25.11.2015, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Tarih: 05.10.2017 Esas: 2017 / 8060 Karar: 2017 / 9191) Bilirkişilerce yapılan incelemede, davalının ticari defterlerinde davaya konu senede rastlanmadığının tespit edildiğini, bu tespitten de anlaşılacağı üzere, söz konusu senedin davalı ticari defterlerinde dahi alacak hanesine kaydedilmeyip teminat senedi olduğunu, aradaki ticari ilişkinin teminatı olarak verildiğini, senedin imzası dışındaki tüm unsurlarının davalı tarafça doldurularak işleme konulduğunu, bu hususta da inceleme yapılmasını talep ettikleri halde mahkemece bu yönde bir inceleme yapılmadığını belirterek, İlk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bonoya istinaden başlatılan icra takibinden borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, davalı şirketin davacıya Polietilen F2 plastik hammaddesi sattığı, dava konusu bononun, taraflar arasındaki cari hesap şeklinde yürüyen ticari ilişki kapsamında, cari hesabın ve davalının alacağının teminatı olarak verildiği, alınan malların tamamının bedeli ödenmesine rağmen teminat olarak verilen bononun iade edilmeyerek takibe konulduğu, bono üzerindeki imzanın davacıya ait olup, sair unsurların davalı tarafça davacının rızası hilafına doldurulduğu belirtilerek, söz konusu bono ve bu bonoya istinaden başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı vekili ise, dava konusu senedin teminat senedi olmayıp, davacının söz konusu senedi müvekkili tarafından kendisine ödenen bedel makabilinde verdiğini, davacının, müvekkiline göndereceği mallar karşılığında mal bedelini teslimden önce peşin olarak istediğini, müvekkilinin, davacıdan alacağı mal bedeline yönelik 122.376,80 TL’yi 01.08.2016 tarihinde davacı …-…’in … Bankasındaki hesabına EFT yoluyla gönderdiğini, müvekkilinin alacağı malların bedelini peşinen ödemesine rağmen teslim edilmesi beklenen malların davacı tarafından teslim edilmediğini, müvekkilinin davacı taraftan 122.376,80 TL’Lik alacağı doğduğunu, davacının borcu kabul ederek müvekkiline işbu borcuna kaşılık davaya konu senedi vade tarihinde ödemek üzere verdiğini, ilgili senet vade tarihi geldiğinde ödenmediğinden Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir. Davaya ve Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe dayanak 29.08.2016 tanzim, 07.09.2016 vade tarihli 123.000,00 TL bedelli bononun keşidecisinin davacı …, lehtarının … Ltd. Şti. olduğu görülmektedir. Mahkemece de tespit edildiği üzere, takibe dayanak bono üzerinde teminat olarak verildiğine dair bir ibare mevcut olmadığı gibi, dosya kapsamında söz konusu senedin teminat olarak verildiğine ilişkin taraflar arasında yapılmış bir sözleşmenin de bulunmadığı; bu hali ile davalı tarafça, söz konusu bononun iddia edilen ilişkinin teminatı olarak verildiği kabul edilmediğinden, davacının bononun anılan ilişki nedeniyle verildiğini ve teminat fonksiyonunun sona erdiğini yazılı delillerle ispatlaması gerektiği; elinde kayıtsız şartsız borç ikrarını havi emre muharrer bir senet bulunduran davalının, ayrıca alacağının nereden kaynaklandığını açıklama mecburiyeti olmadığı gibi, bonoda yazılı miktarda alacaklı olduğunu ispatlama yükümlülüğünün de bulunmadığı, öte yandan, davaya konu bononun geçerliliğinin davalı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olması gibi bir zorunluluğun da olmadığı dikkate alındığında mahkemece davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olup, ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde değildir. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 09/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.