Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1353 Esas
KARAR NO: 2020/1033 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/375 D.İş Esas- 2020/378 Karar
TARİH: 21/07/2020
DAVA: İhtiyat Tedbir
KARAR TARİHİ: 01/10/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile karşı yan arasında 2017 yılında distribütörlük sözleşmesi çerçevesinde 31/10/2019 tarihine kadar Rize, Artvin, Erzincan, Gümüşhane, Bayburt bölgesinde faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin imzalanmış sözleşme çerçevesinde karşı tarafa olan bütün hesaplarını görüp ödemelerini yapıp teslim faaliyetini gerçekleştirdiğini, karşı tarafın 31.03.2020 tarihinde müvekkil firmaya göndermiş olduğu cari hesap tablosunda 130.061,33TL müvekkil firmanın borç bakiyesi olduğunu bildirdiğini, müvekkil firmadan mutabakat bildirmeleri istendiğini, müvekkil firmanın karşı tarafa aynı gün bildirdiği mutabakatta kendi cari hesaplarında görünen borç miktarının 128.228,33TL olduğunu, karşı tarafın belirtmiş olduğu fazla miktarda mutabık olmadıklarını, karşı tarafın müvekkile fazla miktarda borç çıkarmış olmasına rağmen müvekkil firmanın belirtilen 130.061,33TL’lik borç bakiyesinin tamamını ödediğini, müvekkilin yapmış olduğu ödemelere rağmen karşı tarafın 16.06.2020 tarihinde 2019 Distribütör depo hareketleri /GIB olmayan faturaları açıklamasıyla 72.849,24TL bedelli bir e-fatura gönderdiğini, söz konusu faturaya ilişkin itirazların karşı tarafa süresi içerisinde Rize … Noterliği 24.06.2020 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi aracılığıyla bildirerek, fatura iadesi gerçekleştirildiğini, müvekkil firmanın karşı tarafa ödemesi gereken bedelleri zamanında ve tam olarak ödediğini, müvekkil firmanın distribütörlük sözleşmesinin teminat kısmında belirtilmiş olan; “Distribütör, bu Sözleşme’de yazılı her türlü beyan, taahhüt, edim ve yükümlülüklerinin ve bu Sözleşme’den doğmuş, doğacak her türlü borçlarının (gecikme veya temerrüt faizi, ceza koşulu ve tazminatlar dâhil) teminatını teşkil etmek üzere, … tarafından belirlenecek tutarda ve Türkiye’de mukim muteber bir banka tarafından tanzim edilecek kati ve süresiz bir banka teminat mektubunu …’e tevdi edecektir.” maddesi gereği olarak …’tan 250.000,00TL bedelli 27/09/2019 tarihli … numaralı teminat mektubununun karşı tarafa belirtilen şekilde tevdi edildiğini, iki taraf arasında yapılan sözleşmenin sona ermiş olmasına ve taraflar arasında herhangi bir borç ilişkisi kalmamış olmasına rağmen karşı tarafın söz konusu teminat mektubunu müvekkil firmaya iade etmediğini, …’ne karşı müvekkil firmanın herhangi bir borcu olmadığına ve ayrıca söz konusu teminat senedinin iadesine ilişkin karşı tarafa dava açılacağını, ancak dava açılana kadar geçen sürede ve dava süresince, karşı tarafın dava konusu olan teminat senedini bozdurması ve müvekkil firmanın ticari itibarını zedelemesi tehlikesi bulunduğunu, bu sebeple gecikmesinde tehlike ve zarar doğabilecek bu durumda … adına 250.000,00TL bedelli 27/09/2019 tarihli … numaralı teminat mektubuna tedbir konulmasını, gerek HMK m:389, gerekse m.390/2 çerçevesinde, durumun aciliyeti ve karşı tarafın tedbir konusu teminat senedini bozdurma ve müvekkil firmanın ticari itibarını zedelemesi tehlikesi dikkate alınarak karşı tarafa tebligat ve duruşma yapılmadan tedbire karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 21/07/2020 tarih ve 2020/375 D.İş Esas- 2020/378 D.İş Karar sayılı kararında; “Yargılamayı gerektiren hususta esası çözer mahiyette tedbir kararı verilemeyeceğinden HMK 389 ve diğer madde şartları taşımayan tedbir talebinin reddine…”gerekçesi ile, İhtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili ile karşı yan 2017 yılında imzalamış oldukları distribütörlük sözleşmesi çerçevesinde 31/10/2019 tarihine kadar Rize, Artvin, Erzincan, Gümüşhane, Bayburt bölgesinde faaliyet göstermişlerdir. Müvekkil, taraflar arasında imzalanmış sözleşme çerçevesinde karşı tarafla olan bütün alacak verecek hesaplarını gördüğü, ödemelerini yapıp teslim faaliyetini gerçekleştirdiğini, Karşı tarafın, 31.03.2020 tarihinde müvekkili firmaya göndermiş olduğu cari hesap tablosunda 130.061,33TL müvekkili firmanın borç bakiyesi olduğunu bildirdiği, müvekkili firmadan mutabakat bildirmeleri istendiği, Müvekkili firma karşı tarafa aynı gün bildirdiği mutabakatta kendi cari hesaplarında görünen borç miktarının 128.228,33TL olduğunu, karşı tarafın belirtmiş olduğu fazla miktarda mutabık olmadıklarını belirterek cevap verdiklerini, ancak karşı tarafın müvekkiline fazla miktarda borç çıkarmış olmasına rağmen müvekkili firma belirtilen 130.061,33TL’lik borç bakiyesinin tamamını ödeyerek karşı tarafla olan tüm alacak verecek hesabını kapattığı, karşı tarafa, müvekkili firma tarafından yapılan ödemelere ilişkin banka dekontlarını sunduklarını, Müvekkilinin yapmış olduğu ödemelere rağmen karşı tarafın, 16.06.2020 tarihinde 2019 Distribütör depo hareketleri /GIB olmayan faturaları açıklamasıyla 72.849,24TL bedelli bir e-fatura gönderdiği, söz konusu faturaya ilişkin itirazlarımızı karşı tarafa süresi içerisinde Rize … Noterliği 24.06.2020 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi aracılığıyla bildirerek, fatura iadesi gerçekleştirildiği, Müvekkili firmanın, karşı tarafa ödemesi gereken bedelleri zamanında ve tam olarak ödediği, ancak buna rağmen karşı tarafın, müvekkili firmaya borcu olmayan bir fatura çıkardığı, Müvekkili firmanın distribütörlük sözleşmesinin teminat kısmında belirtilmiş olan; “Distribütör, bu Sözleşme’de yazılı her türlü beyan, taahhüt, edim ve yükümlülüklerinin ve bu Sözleşme’den doğmuş, doğacak her türlü borçlarının (gecikme veya temerrüt faizi, ceza koşulu ve tazminatlar dâhil) teminatını teşkil etmek üzere, … tarafından belirlenecek tutarda ve Türkiye’de mukim muteber bir banka tarafından tanzim edilecek kati ve süresiz bir banka teminat mektubunu …’e tevdi edecektir.” maddesi gereği olarak …’tan 250.000,00TL bedelli 27/09/2019 tarihli … numaralı teminat mektubunu karşı tarafa belirtilen şekilde tevdi ettiği, İki taraf arasında yapılan sözleşme sona ermiş olmasına ve taraflar arasında herhangi bir borç ilişkisi kalmamış olmasına rağmen karşı taraf söz konusu teminat mektubunu müvekkili firmaya iade etmediği, iade etmediği gibi müvekkiline yukarıda bahsedilen borç içerikli faturayı gönderdiği, Müvekkili şirketin, yasal yükümlülüklerini yerine getiren bölgemizde yatırımlar yapan ticari anlamda güçlü bir şirket olduğu, Karşı taraf alacağının doğması durumunda tahsilinde sıkıntı yaşanmayacağını, açılacak dava sonunda aleyhe hükmolunacak bir ödeme olması halinde müvekkili şirketin ödeme gücü bulunmakta olduğu, distribütörlük sözleşmesinin gereği olarak karşı tarafa verilmiş teminat senedinin kötüniyetli şekilde kullanılması hali müvekkili firmanın ticari itibarını sarsacağı, bu nedenle ihtiyati tedbir talebinde bulunmak zaruriyet gerektirdiği, Yerel mahkemenin yapmış olduğu eksik inceleme sonucu vermiş olduğu karar usul ve yasaya aykırı olduğunu, …’ne karşı müvekkili firmanın herhangi bir borcu olmadığına ve ayrıca söz konusu teminat senedinin iadesine ilişkin karşı tarafa dava açacaklarını, ancak dava açılana kadar geçen süre ve zorunlu arabuluculuk süresi ve dava süresince, karşı tarafın dava konusu olan teminat senedini bozdurması ve müvekkili firmanın ticari itibarını zedelemesi tehlikesi bulunmakta olduğu, bu sebeple gecikmesinde tehlike ve zarar doğabilecek bu durumda … adına 250.000,00TL bedelli 27/09/2019 tarihli … numaralı teminat mektubuna tedbir talep etmek zorunluluğu hasıl olduğu, Banka teminat mektuplarının muhatap tarafından kötüye kullanılmasının mümkün olduğu, bu gibi hallerde muhatap bankaya başvurduğunda, banka sırf itibari değerinin zedelenmemesi için teminat mektubunun ödemesini yapmakta olduğu, oysaki kötüniyetin var olduğu hallerde bankanın muhataba ödeme yapmasının engellenmesi gerekli olduğu, bu engelleme de ancak lehtarın mahkemeye başvurarak ihtiyati tedbir kararı aldırması ile mümkün olabileceği, mahkeme kararıyla konulan ihtiyati tedbir bankanın teminat mektubu bedelini muhataba ödemesini durduracak tek hukuki imkân olduğunu, Yerel mahkemece somut duruma aykırı hüküm tesis edilmesi hukuka aykırı olduğu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, müvekkili lehine yeniden hüküm tesisine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. İstinafa konu talep, 250.000,00 TL. bedelli, 27/09/2019 tarihli ve … numaralı teminat mektubunun paraya çevrilmesinin önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir talebidir. Mahkemece, tedbir isteminin reddine karar verilmiş ve karara karşı talep eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK’nın 389/(1). maddesine göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. 6100 Sayılı HMK’nın 390. maddesine göre de: Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Mevcut durumun değişmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi söz konusu olan hallerde ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilebilir. Kanun koyucu bu konuda hakime oldukça geniş bir takdir alanı bırakmıştır. İhtiyati tedbir talep eden taraf, tedbire esas olan hakkını, ihtiyati tedbir sebep veya sebeplerini keza davanın esası yönünden de haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi gerekir. (HMK m.390/3) Yani ispatı gereken hususların tam olarak olmasa da kuvvetle muhtemel gösterilmesi gerekmektedir. Somut olayda, ileri sürülen iddia, mevcut deliller ve dosya kapsamı gözetildiğinde, taraflar arasında yapılan distribütör sözleşmesinden kaynaklı ve talep dilekçesinde belirtilen 16/06/2016 tarihli ve72.849,24 TL. Lik faturadan kaynaklı talep edenin karşı tarafa borçlu olup olmadığı, borçlu ise miktarının tespiti ve teminat mektubunun iade şartlarının oluşup oluşmadığının tespiti yargılamayı gerektirdiği, dosyaya sunulan belgelerin HMK 390/3. maddesindeki yaklaşık ispat yükümlülüğünü karşılamadığı ve mahkemece tedbir talebinin reddine dair verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan, talep eden vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak; ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, talep eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir talep edenin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcı istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/10/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.