Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/135 E. 2020/899 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/135 Esas
KARAR NO: 2020/899 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/11/2017
DOSYA NUMARASI: 2015/446 Esas – 2017/948 Karar
DAVA: Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan İstirdat
KARAR TARİHİ: 17/09/2020
Dairemizden verilen 17/10/2018 tarih ve 2018/217 Esas – 2018/985 Karar sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 05/11/2019 tarih ve 2019/87 Esas – 2019/6774 Karar sayılı ilamı ile bozulmakla; dosyanın Dairemizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp duruşmalı olarak yapılan incelenmesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Avcılar Şube müşterisi olduğunu, davalı banka ile müvekkil arasında düzenlenen 06/03/2013 tarihli 7.000.000,00 TL tutarında ticari kredi sözleşmesi imzalandığını, hesabın 07/11/2015 tarihinde kapatılarak ilişik kesilmek istendiğinde 14.391.138,82 TL hesap çıkarıldığını, müvekkilinin bu bedeli ödeyip krediyi kapattığını, ancak dökümün incelenmesinde müvekkil şirketten 472.500,00 TL erken kapama komisyonu tahsil edildiğinin anlaşıldığını, bunun neye göre hesaplandığının belli olmadığını, erken ödeme komisyonu oranın banka tarafından keyfi olarak arttırılamayacağını belirterek şimdilik 5.000,00 TL’ nin 07/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak banka mevduat faiziyle birlikte istirdatını talep ve dava etmiş olup, 15/11/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 152.618,33 TL’ ye çıkarmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasındaki sözleşmenin nakit akışına ilişkin madde hükümlerine göre tüm para trafiğinin kendi bankaları üzerinden yapılacağı yönünde taahhüt olmasına rağmen davacının sigorta işlemlerini hiç bir dönem yaptırmadığını, KKB raporlarına göre yıllık takas hacmine nazaran davacının 1 yılda bankalarından düşük miktarda nakit ve çek ödemesi yaptığını, sigorta ve vergi ödemelerini de kendi bankalarından yapmadığını, sözleşme hükümlerinin ihlali nedeniyle % 2 cezai şart kesintisi yapıldığını, erken kapama yönünden ise sözleşme uyarınca belirlenen oranın faiş olmadığını sözleşme öncesi bilgilendirme formunda da bu masrafın alınacağının davacıya bildirildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 29/11/2017 tarih ve 2015/446 Esas – 2017/948 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … ilgili banka yöneticisi davalı bankanın ticari vekili konumunda olup özellikle ilgili şubesi tarafından yapılan sözleşmelerde oran belirleme yetkisi mevcuttur. Dosyada mübrez mail yazışmalarında da %2 oranında mutabık kalındığı anlaşılmakta olup, diğer bankaların emsal erken kapama oranlarının artık uygulanma olanağı yoktur. Sözleşme hükmündeki boşluk taraflarca doldurulmakla bu noktadan sonra diğer bankaların yüksek miktardaki emsal uygulamalarının ileri sürülmesi TMK’nın 2. maddesi uyarınca dürüstlük kuralına da aykırılık teşkil edecektir. Bu nedenle %2’yi aşkın tutardaki fazla alınan erken kapama bedelinin iadesine ilişkin talep yerinde görülmüştür. Buna göre tüm bu anlatımlardan sonra usulüne uygun ıslah dilekçesi doğrultusunda kesinti tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte aşağıdaki şekilde davanın kabulü ile aşkın bedelin istirdatına … ” gerekçeleri ile; ” Davanın KABULÜ ile; 1-Aşkın kesinti tutarı 152.618,33 TL’nin ödeme tarihi 07/01/2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı faiz kanunun 2/2 maddesi uyarınca avans esasına göre değişen oranlarda işleyecek ve hesaplanacak faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin cezai şartın varlığını kabul etmesinin hukuka aykırı olup, bozmayı gerektirdiğini, Davalı bankanın sanki davacı müvekkilin krediyi erken kapatmasının cezası olarak, erken kapama komisyonunun yanında bir de ceza-i şart tahsil ettiğini beyan ettiğini, bu bağlamda davalı bankanın krediyi erken kapayan davacı şirketi, hukukun korumadığı bir şekilde çifte cezaya çarptırdığını, davalı bankanın cezai şart uyguladığına ilişkin iddiasının hukuken korunamayacağının Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 2012/19-670 E.2013/171 K sayılı kararıyla da sabit olduğunu, Genel işlem şartlarının sözleşmede bulunuyor olmasının da cezai şartın kabul edilmemesi gerektiğine başka bir sebep olduğunu, davalı taraf her ne kadar genel işlem koşullarının tacirlere uygulanmayacağını iddia etse de, durumun öyle olmadığını, TBK’nın yürürlüğe girmesi ve yeni TTK ile artık tacirler arasında da genel işlem koşullarından dolayı zayıf olan taraf korunmakta olduğunu, işletmelerin, ilgili piyasada kendilerinden ekonomik olarak daha üstün teşebbüslerle yapmış oldukları sözleşmelerde, tüketiciler gibi tacirlerin de genel işlem şartları denetiminden yararlanması gerektiğinin, hem doktrinde hem de Yargıtay içtihatlarında kabul edilmiş olduğunu, ayrıca TBK’da genel işlem koşullarının denetimine ilişkin düzenlemelerde tüketici/tacir ayırımı yapılmadığını, bu sebeple davalı bankanın genel işlem koşullarının tacirlere uygulanmayacağı iddiasının asla kabul edilemeyeceğini beyanla; Yerel Mahkeme kararının murafaalı olarak incelenerek cezai şart yönünden talepleri doğrultusunda bozulmasını ve davalı tarafın istinaf sebeplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Taraflar arasında akdedilen sözleşme ile erken kapama komisyonunun en az %2 kararlaştırıldığını tutara ilavereten kapama tarihindeki fonlama maliyeti ile kredi faizi arasındaki fark kadar ilave yapılarak belirleneceğinin kararlaştırıldığını, sözleşmenin her iki taraf için de bağlayıcı olduğunu, sözleşmenin karşılıklı müzakere edildikten sonra imzalandığını, Erken kapama komisyonu belirlenirken bu oran sözleşmeye uygun şekilde %2 erken kapama komisyonu oranına ilaveten kredi faizi ile fonlama maliyeti arasındaki farkın ilave edilmesi + BSMV uygulanmak sureti ile belirlendiğini, bilirkişilerin sözleşme hükümlerini yorumlayamadıklarını, %2′ nin asgari oran olarak kararlaştırılmış olup bu tutarın üzerine , kredi faizi ile fonlama maliyeti arasındaki fark +BSMV uygulanacağının sözleşme kapsamında açıkça belirlendiğini, dolayısı ile sözleşme hükümlerinde de herhangi bir boşluk olmadığını, Bilirkişi raporu ile bankaların ortalama kapama komisyon oranı %5,33 oranı esas alınarak yapılan hesaplamada müvekkil bankanın diğer bankalardan da az kapama ücreti almış olduğunun tespit edildiğini, % 5,33 oranı esas alınarak yapılan hesaplamada bankanın tahsil etmeye yetkili olduğu toplam tutarın 586.183 TL tespit edildiğini, müvekkil bankaca tahsil edilen tutarın ise cezai şart da dahil toplam 472.5000 TL olduğunu, Her iki taraf da tacir olup sözleşme şartlarının karşılıklı müzakere edildiğini, davacının erken kapama komisyonu ve cezai şartı öder iken hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürmediğini, davacının kredisini başka bir bankaya taşıdığını, bankayı elde edeceği faiz gelirinden yoksun bıraktığını, davacının davasında haksız ve kötü niyetli olduğunu, böylesine bir kötü niyetin hukuken himaye edilemeyeceğini, davacının davasında haksız ve kötü niyetli olduğunu, Sözleşme hükümlerinin gerek banka adına gerekse davacı tarafından müzakere ederek imzalandığını, banka adına temsil ilzam yetkisi bulunmayan bir şahsın maili dayanak gösterilerek imzalı sözleşme içeriğinin değiştirilemeyeceğini, böylesine bir yorumun hukuken kabul edilemeyeceğini, Davacının, krediyi kullanırken itiraz etmediği erken kapama ücretini müvekkil bankaya öderken de hiçbir çekince, ihtirazi kayıt ileri sürmediğini ve bu bedele ne yazılı ne şifahi itiraz dahi etmediğini, müvekkil bankanın da bu güvence ile erken kapama ödemesini kabul ettiğini, kapama yapıldıktan sonra ödenen bedelin iadesi talepli dava ikamesinin kötü niyetli ve reddi gerektiğini, Müvekkil bankada temsil ilzam yetkisi bulunmayan fethiye kızak isimli personelin maili dayanak gösterilerek sözleşme hükümlerinin değişirildiği erken kapama komisyonunun icap kabul ile % 2 gibi kabul edildiği gibi bir yorumun kabul edilemeyeceğini, Davacının davasının reddi gerekmekle birlikte, davacının davasını hiçbir şekilde kabul etmemekle birlikte mahkemece dava dilekçesi ile talep 5.000 TL’ ye dava tarihinden ıslah edilen tutara ıslah tarihinden itibaren faiz hükmedilmesi gerekirken , 152.618,33 TL’ ye ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesiinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkil bakımından temerrüt oluşmadığını, ödeme tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesinin hiçbir yasal dayanağı bulunmadığını, yerel mahkeme kararının bu açıdan da hatalı olduğunu beyanla; İstinaf taleplerinin kabulü ile İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2015/446 Esas, 2017/948 Karar sayılı davanın kabulüne ilişkin 29.11.2017 tarihli kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini, istinaf taleplerinin duruşmalı olarak incelenerek ve Tehiri icra Taleplerinin kabulü ile karar kesinleşinceye kadar icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DAİREMİZİN İLK KARARI: Dairemizin 17/10/2018 tarih ve 2018/217 Esas – 2018/985 Karar sayılı kararı ile; Sonuç olarak; kredinin erken kapatılması üzerine taraflar arasındaki sözleşmenin alt sınırı %2 üzerinden erken kapama ücretine hükmedilmesinin makul ve piyasa koşulları ile taraflar arasındaki mutabakata uygun olduğu, bunun dışında sözleşmede öngörülen işlem taahhüdüne uyulmaması nedeniyle cezai şartın da yerinde olup, her iki tutarın toplamını aşan ve davacıdan fazla alındığı belirlenen paranın davalıdan tahsiline karar verilmesi yönündeki mahkeme kararı usul ve yasaya, dosya içeriğine uygun olup, tahsil edilen tutarın geri ödenmesi konusunda davalı bankanın dava tarihinden önce temerrüde düşürülmediği anlaşılmakla faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerekmekle davalı taraf istinaf başvurusunun bu yönden yerinde olması nedeniyle hükmün HMK 353/1-b-2 maddesi kapsamında kısmen kaldırılması ve faiz başlangıç tarihinin düzeltilmesine “karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; “A-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, B-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/11/2017 tarih ve 2015/446 Esas – 2017/948 Karar sayılı gerekçeli kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; Davanın KABULÜ ile; 1-Aşkın kesinti tutarı 152.618,33 TL’ nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı faiz kanunun 2/2 maddesi uyarınca avans esasına göre değişen oranlarda işleyecek ve hesaplanacak faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, , ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, her iki taraf vekili de tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
YARGITAY BOZMA İLAMI: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 05/11/2019 tarih ve 2019/87 Esas – 20219/6774 Karar sayılı ilamı ile; 1- Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde ilk derece mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararın gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Dava, ticari çerçeve kredi sözleşmesi kapsamında kullanılan kredinin erken kapatılması nedeniyle tahsil edilen komisyonun istirdatı istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince verilen kararı istinaf edilmesi üzerine inceleyen bölge adliye mahkemesince yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında 04.03.2013 tarihinde çerçeve ticari kredi sözleşmesi ve bu sözleşmenin eki mahiyetindeki nakit akışına dair sözleşme imzalanmış olup, davacı şirket 07.01.2015 tarihinde kredi bakiyesini peşin ödemiş ve 13.01.2015 tarihinde davacıya ait kredi hesabından erken kapama komisyonu adı altında tahsilat yapılmakla sözleşme sona erdirilmiştir. Her ne kadar kredi sözleşmesinin eki mahiyetinde olan nakit akışına ilişkin sözleşmenin E/4 fıkrasında sözleşme maddelerinin ihlali de dahil olmak üzere borçlu temerrüdü hallerinde %2 cezai şart ödeneceği kararlaştırılmışsa da, sözleşmenin imza tarihinden sona erdiği tarihe kadar davalı banka sözleşmenin herhangi bir maddesinin ihlal edildiğini veya davacı şirketin temerrüde düştüğünü iddia etmemiş ve bu süre zarfında cezai şart da uygulamamıştır. Esasen kredinin kapatıldığı 13.01.2015 tarihinde davalı banka tarafından düzenlenen dekonta göre de dava konusu 472.500 TL davacıdan kredi erken kapama komisyonu adı altında tahsil edilmiştir. Bu durumda, davalının davaya cevabında, anılan paranın erken kapama komisyonu ve cezai şart toplamı olarak tahsil edildiği yönündeki savunmasına itibar edilerek karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı taraf lehine bozulması gerekmiştir. 3- Ayrıca, mahkemece mail yazışmalarına dayanılarak %2 oranında erken kapama komisyonunun taraflarca sözleşme öncesinde kararlaştırıldığı kabul edilip bu doğrultuda karar verilmişse de, anılan mail içeriğine göre yeni haliyle nakit akış sözleşmesi davacı şirkete gönderilmiş olup genel işlem koşulu içeren sözleşme hükümlerinin bu şekilde davacı şirket tarafından incelenmesi sağlandıktan sonra sözleşme taraflarca imzalanmıştır. Anılan şekilde imzalanan sözleşmeye göre, erken kapama halinde bankanın kapama gününde kalan bakiye tutar üzerinden %2’nin altında kalmamak üzere kapama gününde geçerli olan banka fonlama maliyeti oranı ve mevcut kredi faiz oranı arasındaki fark kadar erken kapama ücreti talep edebileceği kararlaştırılmıştır. Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre, erken kapama komisyonunun sözleşme ile belirlendiği bu gibi durumlarda başkaca araştırmaya gerek duyulmaksızın taraflarca kararlaştırılan şekilde hesaplama yapılarak tahsil edilen erken kapama komisyonu denetlenmelidir. Şu halde, mahkemece nakit akışına ilişkin sözleşmenin D/8. fıkrasında tarif edildiği gibi yapılacak hesaplama doğrultusunda bir değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden kararın bu nedenle davalı banka lehine bozulması gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” (1) nolu bentte açıklanan nedenle, taraf vekillerinin sair temyiz itirazının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının anılan taraf yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının anılan taraf yararına BOZULMASINA HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, ” karar verilmiştir. Dairemizce duruşma yapılarak, usul ve yasaya uygun görülen bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Uyuşmazlık konusu, taraflar arasındaki ticari kredi sözleşmesi kapsamında davacıdan tahsil edilen kredi erken kapama ücretinin içeriği ve taraflar arasındaki sözleşmeye ve hukuka uygun olup olmadığı, uygun değilse miktarıdır. Taraflar arasındaki Kredi Çerçeve Sözleşmesinin bir parçası olan Nakit Akışına İlişkin Sözleşmenin D- Ücret ve Komisyon Tarifesi’ nin 8. maddesinde erken kapama ücreti ve oranına ilişkin olarak kapama gününde kalan bakiye tutar üzerinden maksimum % 2 nin altında kalmayacak şekilde kapama gününde kalan bakiye tutar üzerinden kapama gününde geçerli olan banka fonlama maliyet ve mevcut kredi faiz oranı arasındaki fark kadar ilave erken kapama ücreti ödeneceğinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda taraflar arasında düzenlenen Nakit Akışına İlişkin Sözleşmenin D/8 maddesinde tarif edildiği gibi, talep edilebilecek erken kapama ücretinin hesaplanması için bilirkişi kurulundan dosyada mübrez 23/07/2020 tarihli ek rapor alınmıştır. Ek raporda, davalı bankanın bildirdiği %8,5 fonlama maliyetinin diğer bankaların uyguladığı fonlama maliyetleri dikkate alındığında, makul seviyede kabul edilerek davacının kredisine uygulanan yıllık %12 faiz oranı arasında farkın %3,5 oranı olup ödenmemiş bakiyeye uygulanması halinde, BSMV dahi 279.896,46. TL’nin erken hesaplama ücreti olarak talep edilebileceği tespit edilmiştir. Davacıdan erken kapama ücreti olarak BSMV dahil 472.500. TL tahsil edildiği sabittir. Tahsil edilen bu miktardan hesaplanan erken kapama ücreti olan BSMV dahil 279.896,46. TL çıkarıldığında kalan BSMV dahil 192.603.54. TL davalı tarafından fazla tahsil edilip iade edilmesi gereken miktar olduğu dairemizce tespit ve kabul edilmiştir. Mübrez bilirkişi ek raporunda; %2+%3,5 olmak üzere toplam %5,50 oranı üzerinden BSMV dahil 439.837,29 TL erken kapama ücreti hesaplanmış ise de, hesaplama yöntemi taraflar arasındaki sözleşmenin 8/D maddesine ve Yargıtay boza ilamına aykırı olduğundan Dairemizce itibar edilmemiştir. Davacı taraf ek rapora erken kapama ücreti olarak tarafların mutabık kalındığı %2 oranın uygulanması gerektiğinden ve davalı vekilinin cevap dilekçesinde bildirdiği mevduat maliyetlerinin yıllık %10,53 oranın ikrar mahiyetinde olup %8,5 oranından hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu ileri sürerek itiraz etmiştir. Uyma kararı verilen Yargıtay bozma ilamı içeriğine göre, taraflar arasında mutabık kalınan %2 oranın uygulanarak hesap yapılması hukuken mümkün olmadığından bu itiraz kabul edilmemiştir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 8/D maddesinde; davalı bankanın kapama gününde geçerli kredi fonlama maliyeti ile mevcut kredi faiz oranı arasındaki fark kadar ilave erken ödeme alınacağı kararlaştırılmıştır. Sözleşmede kast edilen davalının kredilere uyguladığı fonlama maliyetidir. Davalı vekili cevap dilekçesinde genel bir ibare ile hesaplama tarihinde mevduat maliyetinin yıllık %10,53 olduğu şeklinde genel nitelikte beyanda bulunmuştur. Dolayısıyla dava konusu krediye ilişkin kapama tarihindeki kredi fonlama maliyetine ilişkin açık ve somut bir bağlayıcı beyanı olmadığından davacının aksi yöndeki itirazıda kabul edilmemiştir. Davalı tarafın ek raporaki erken kapama oranı ve cezai şarta ilişkin itirazlarınında uyulan bozma kararı içeriğine göre kabulü mümkün olmamıştır. Tarafların istinaf nedenleri bozmaya konu Dairemiz kararında tartışılıp diğerlendirildiğinden ve Dairemizce verilen karar taraflarca temyiz edilip Yargıtay 11. HD.si tarafından bozma nedeni dışındaki tarafların tüm temyiz talepleri reddedildiğinden tarafların sair istinaf nedenleri yeniden inceleme ve değerlendirme konusu yapılmamıştır.Sonuç olarak; uyulan Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davacıdan fazla alındığı belirlenen 192.603.54. TL.den taleple bağlı kalınarak 152.618,33 TL’ nin davalıdan tahsiline karar verilmesi yönündeki mahkeme kararı usul ve yasaya, dosya içeriğine uygun olup, tahsil edilen tutarın geri ödenmesi konusunda davalı bankanın dava tarihinden önce temerrüde düşürülmediği anlaşılmakla faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerekmekle davalı taraf istinaf başvurusunun, cezai şarta ilişkin davacı istinaf başvurusunun yerinde olması nedeniyle hükmün HMK 353/1-b-2 maddesi kapsamında kısmen kaldırılması ve faiz başlangıç tarihinin düzeltilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere; 1-Tarafların istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile;İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/11/2017 tarih ve 2015/446 Esas – 2017/948 Karar sayılı gerekçeli kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; Davanın KABULÜ ile; Taleple bağlı kalınmak suretiyle fazla kesinti tutarı olan 152.618,33 TL’ nin dava tarihi olan 21/04/2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı faiz kanunun 2/2 maddesi uyarınca avans esasına göre değişen oranlarda işleyecek ve hesaplanacak faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
İLK DERECE YÖNÜNDEN: 2- Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gereken 10.425,35 TL harçtan peşin alınan 85.39 TL ile ıslah suretiyle tamamlanan 2.521,00 TL olmak üzere toplam 2.606,39 TL harcın mahsubu ile, bakiye 7.818,96 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacının peşin yatırdığı 2.606,39.TL (85,39. TL + 2.521,00.TL) harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Yargılama sırasında davacı tarafından yatırılan gider avansından harcanan 154,40.TL tebligat ve posta gideri, 2.100,00.TL bilirkişi gideri toplamından oluşan 2.254,40.TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. uyarınca hesap ve takdir edilen 18.448,74 TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 8-Artan gider avansı var ise, karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9- Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 35,90. TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, 10- Harçlar Kanunu gereğince istinaf yönünden davalı tarafından yatırılan 85,70 TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 2.607,00 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa iadesine, 11-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 2. kısım 2. bölüm 17/c maddesine göre davacı lehine takdir olunan 3.400,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 12-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 2. kısım 2. bölüm 17/c maddesine göre davalı lehine takdir olunan 3.400,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 13-İstinaf aşamasında tarafların yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 14-Artan gider avansı olması halinde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dair olarak, hazır olan davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/09/2020