Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1347 E. 2022/1506 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1347
KARAR NO: 2022/1506
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2019
DOSYA NUMARASI: 2018/328 Esas – 2019/1147 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
KARAR TARİHİ: 27/10/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı şirket arasında müvekkiline ait ofisin dekorasyonu ve donatma üzerine sözleşme düzenlendiğini, bu kapsamda müvekkilinin bir kısım emtiayı temin etmeyi üstlendiğini, davalı … A.Ş tarafından üretilen, diğer davalı …’ndan satın alınarak bedelinin ödendiğini, kısa süre sonra makinelerden su sızması ve iyi yıkamama şikayetlerinin müvekkiline bildirildiğini, durumun üretici firmaya bildirilerek çeşitli tarihlerde kontrol edildiğini ancak, iş sahibinin şikayetlerinin çözümlenmediğini, yapılan bakımlar sonrası iş sahibinin makinelerin bulaşıkları temiz yıkamaması, çalışma süresince köpük sızdırması nedeniyle ayıplı olduğunun İstanbul 14. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/3 Değişik İş sayılı dosyasında tespit edildiğini, yapılan tespitte toplam zararın 15.300,00TL olarak belirlendiğini, satılan emtianın ayıplı olması nedeniyle gönderilen ihtar gereklerinin yerine getirilmediğini ileri sürerek, ayıplı olarak satılan 4 adet sanayi tipi bulaşık makinesinin iadesine, satış bedeli ile uğranan zarar karşılığı, tespit dosyasında belirlenen 15.300TL’nin faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; ihbar süresinin geçtiğini, emtiaların diğer davalı tarafından 21/08/2017 tarihinde teslim edildiğini, yüklenici olan davacının 3. kişiye ait iş yerinde kullanılmak üzere satın aldığı emtiayı TTK’nın 23.maddesinde belirtilen sürelerde ihbarı gerektiğini, üretici olan müvekkilinden emtianının satın alınmaması nedeniyle müvekkilinin dava ile ilgisinin bulunmadığını, emtianın diğer davalıdan satın aldığını, zarar gören parkelerin dava dışı iş sahibine ait olması nedeniyle davacının dava ehliyetinin bulunmadığını, müvekkilinin gıyabında yapılan tespite itiraz edildiğini, satılan emtiaların usulüne uygun olarak imal edilip montajının yapıldığını, meydana gelen zararda müvekkilinin ilgisinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. … mirasçısı … vekili yazılı beyanında özetle; ihbar süresinin geçtiğini, teslim sonrası davacının servis çağırarak onarım talep etmesi nedeniyle diğer seçenek haklarını kullanamayacağını, talep edilen servis hizmetinin verildiğini, sürekli kullanılan emtianın 2 ay sonra kusurlu hale gelmesinin kullanımdan kaynaklandığını, zarar gören parkelerle ilgili davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/10/2019 tarih ve 2018/328 Esas – 2019/1147 Karar sayılı kararı ile; ” …Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında davalı şirket tarafından imal edilen, diğer davalı tarafından satılan 4 adet sanayi tipi bulaşık makinesinin 25/08/2017 tarihine davacıya satılarak bedelinin tahsil edildiği ve süresinde servis çağrılmak suretiyle ayıbın ihbar edildiği sabittir. Bilirkişi raporu ve tespit raporundan iki adet makinedeki ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu ve satılanan iadesi koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır. Diğer iki makine yönünden ise herhangi bir ayıbın bulunmadığı görülmüştür. Emtianın garanti süresi 2 yıl olup servis hizmeti verilmesi ile ayıp ihbarının yerine getirildiği, esasen Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 215/14396 -2016/3161 esas-karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere yetkili servis tarafından davacının aytınlatılmayarak sorunun giderilmemesi nedeniyle ihbar süresindedir. İmalatçı ve satıcı olan davalılar satılan emtianın ayıbından birlikte sorumludurlar. Bu durumda ayıplı olan iki makinenin iadesi ile bedelinin istirdadına, makinelerin sızdırdığı sular nedeniyle oluşan zararın tahsiline, iki adet makine yönünden ayıp bulunmaması nedeniyle talebin reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacının davasının kısmen kabulü ile; 9.400,00TL maddi tazminatın 3.500,00TLsinin dava tarihinden işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte bakiye 5.900,00TL’lik kısmına ise birlikte ifa kuralı gereği satılan iki adet makinenin davalılara iadesinden sonra değişen oranlarda avans faizi uygulanarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Bilirkişi raporunun sonuç kısmında 1. ve 2. sanayi tipi bulaşık makinesinin davacıdan alınarak birlikte ifa kuralı gereğince davalılara iadesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı … Tic. A.Ş. vekili, davalı … mirasçısı … vekili ve davalı … Tic. A.Ş. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı … Tic. A.Ş. Vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, ilaveten; İstanbul Anadolu 14. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/3 D.İş sayılı dosyası kapsamında alınan 29.01.2018 tarihli bilirkişi raporunda, satın alınan 4 adet … marka (0710.50 EKO.01 – tahliye pompalı) sanayi tipi bulaşık makinesinin; kapağından su sızdırması ve bulaşıkları iyi yıkamaması sebebiyle ayıplı olduğunun tespit edildiğini ve sonuç olarak müvekkiline 4 adet bulaşık makine bedeli olan 11.800 TL ve etrafa verilen zarardan dolayı 3.500 TL maddi tazminatın ödenmesine karar verildiğini, mahkemenin hüküm verirken bu tespiti yok saydığını, mahkeme kararı ile 3. ve 4. makineler bakımından hukuki menfaatlerinin zarar gördüğünü, Mahkemenin görevlendirmiş olduğu bilirkişilerin raporunda ise, 1 ve 2. makinenin çalışır vaziyette olduğu, ancak çalışma esnasında köpürme yaptığı, bu nedenle ayıplı mal olduğu, 3. makinenin ise çalışmadığı, söz konusu arızanın makinenin içindeki cam kırıklarından kaynaklanabileceği ihtimali çerçevesinde kullanıcı hatası olabileceği ve son olarak da 4. makinenin çalışır vaziyette olduğu hususlarının tespit edildiğini, Mahkeme tarafından görevlendirilen bilirkişilerce düzenlenen ek raporun, ilk raporun tekrar mahiyetinde düzenlendiğini, mahkemenin yalnız bu raporlar doğrultusunda hüküm verdiğini, ayıplı malın tespitinde 3. ve 4. makinelerin de ayıplı olduğu hususunun “anlık incelemede görülmediği” gerekçesiyle göz ardı edildiğini, delil tespiti raporunun 29.01.2018 tarihli olduğu düşünüldüğünde, sonraki bilirkişi raporlarında zaten durumunun niteliği gereği gerçeklerden uzaklaşıldığının anlaşıldığını, Oysa bilirkişi incelemelerinde tespit edilen 3 ve 4. makinenin ayıplı olmadığı hususunun sabit olmadığını, zaman bakımından ilk önce yapılan delil tespiti incelemesinde ayıplı olduğuna karar verilen hususun, dava konusu dosyanın mahkemenin görevlendirdiği bilirkişilerin hazırladığı raporlarda 3. ve 4. makinelerin ayıplı olmadığını tespit ettiğini, elektrikli bir aletteki ayıbın tespitinde en az bir defaya mahsus ayıp tespiti o alet bakımından ayıbın ortaya çıktığı anlamına geleceğini, günlük hayatta ev tipi bulaşık makinelerinde ortaya çıkan ayıplarda dahi, yaşanan sorunların her yıkamada gerçekleşmeyeceğini, bir yıkama normal olabilirken, bir sonraki yıkamada ayıptan kaynaklanan sorunların görülebileceğini, burada makinenin ayıplı olduğu ölçütünün, yeni alınmış bir makinede en az bir defa dahi yıkamanın temiz olmaması durumu olduğunu, dolayısıyla mahkemenin esas aldığı 05.04.2019 ve 12.04.2019 tarihli bilirkişi raporlarında “o an için makinelerde su sızmaması veya bardakta leke kalmaması”nın, makinelerin ayıplı olmadığı anlamına gelmediğini, aksi kanaatte olan yerel mahkeme kararının İstanbul Anadolu 14. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/3 D. İş dosyası kapsamında yapılan tespiti yok saydığını, işbu davada müvekkilinin haklarına halel gelmesini önleyen delil tespiti müessesinin bir öneminin kalmadığı gibi bir sonuç ortaya çıktığını belirterek, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın ortadan kaldırılarak, davanın kabulü yönünde yeniden karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … mirasçısı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece, iki adet bulaşık makinesinde ayıp bulunmaması nedeniyle davacının talebinin reddine dair verilen karara karşı herhangi bir itirazları bulunmadığını, ancak bilirkişi raporunda belirtilen 1.ve 2. makinelerde ayıp bulunduğuna dair verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Zira bilirkişi raporunda 1. ve 2. makine olarak belirtilen makinelerin içinde cam kırıkları olmasının hatalı kullanımdan kaynaklandığını, makinelerin teslimi sırasında olmayan cam kırıklarının, kullanıcının makineleri hatalı kullanımı sonucu oluştuğunu ve makine içerisinde kalarak makineye zarar verdiğini, tahliye borusunu delerek makineden su fışkırmasına ve köpürme olmasına neden olduğunu, makinelerin kullanım talimatına uygun kullanılmadığını, dava dilekçesinde makinelerin yıkama yapmadığı, bulaşıkları kirli çıkardığı hususlarının iddia edildiğini, ancak bilirkişi incelemesinde görüldüğü üzere makinelerin çalışır vaziyette olup bulaşıkları temiz bir şekilde yıkadığı ve leke bırakmadığını, dolayısıyla makinelerin ayıplı olmadığı, çalışır vaziyette olduğu, makinelerin kullanıcı tarafından hatalı bir şekilde kullanıldığı, hatalı kullanım nedeniyle makinelerin hasara uğradığı hususlarının ortada olduğunu, Aynı şekilde 3. makinenin de içinde cam kırıkları olduğunu, cam kırıklarının makinede tıkanma yaptığı ve bu durumun kullanıcı hatasından kaynaklandığı hususlarının tespit edildiğini, bilirkişilerin bu tespitinin yerinde olduğunu, zira makinelerin teslimi sırasında içerisinde cam kırıkları bulunmayıp makinelerin çalışır vaziyette teslim edildiğini, ortaya çıkan durumun, kullanıcı hatasından kaynaklandığını, kullanıcının makineleri kullanım kılavuzuna uygun kullanmaması sonucu makinelerde cam kırıkları biriktiğini ve tahliye boruları ile tahliye motorlarına zarar verdiğini, aynı durum 1. ve 2. makineler için de geçerli olmasına rağmen bu makineler açısından kullanıcı hatası bulunmadığının kabulünün doğru olmadığını, Sızan sular nedeniyle kabaran laminant parkelerin değişmesi ve dolaplardaki kararmış baza altlarının değişim bedelinden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, sızdırmadan kaynaklı kararmaların uzun zaman diliminde oluşacak kararmalar olduğunu, bu nedenle bulaşık makineleri ile arasında illiyet bağı kurulmasının söz konusu olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere ayrıca bir makine su sızdırıyorsa bunun hemen tamirinin yapılması gerektiğini, arızalı kullanılmaması gerektiğini, arıza giderilmeyerek çevresine zarar vermesinin davalının ihmali olduğunu, bilirkişi raporunda da köpürmeye rağmen uzun süre kullanımın zemine ve dolap aksamlarına zarar verdiğinin belirtildiğini, buna rağmen kullanıcının kendi ihmalinden kaynaklı zararların müvekkilinden istenmesinin hukuka aykırı olup hakkaniyetli olmadığını, makinelerdeki hasarlar kullanıcı hatasından kaynaklandığından zeminde oluşan zararların müvekkiline yükletilemeyeceğini, Ayıplı malın söz konusu olabilmesi için malın teslim anında ayıplı şekilde alıcıya satılmış olması gerektiğini, ancak dava dilekçesinde, … firmasında hali hazırda 300 kişinin çalıştığı, bulaşık makinelerinin gün içerisinde sürekli olarak kullanıldığı hususlarının belirtildiğini, dolayısıyla makinelerin her gün sürekli olarak kullanılmasına rağmen ayıp ihbarı satılanın tesliminden yaklaşık bir ay sonra yapıldığından bu süre içerisinde makinelerin sorunsuz olarak çalıştığının ortada olduğunu, dava konusu makinelerin, bulaşıkları birkaç dakikada yıkayan sanayi tipi bulaşık makineleri olup, kullanım şekillerinin normal makinelerden farklı olduğunu ( ön yıkama işleminin yapılması zorunluluğu vb ), davacının makineyi teslim aldıktan sonra kullanım kılavuzuna uygun olarak kullanmadığını, makinelerin satın alındıktan sonra kullanım kılavuzunda belirtilen teknik kullanım şekillerine uyulmadan kullanılması nedeniyle oluşan zararlardan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, Davacı tarafın, dava konusu 4 adet sanayi tipi bulaşık makinesini müvekkilinden 21.07.2017 tarihinde satın alarak siparişlerini verdiğini, 25.08.2017 tarihinde ise makinelerin davacı tarafından teslim alındığını, makinelerin ayıplı olduğunu kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı tarafından kanunda açıkça yazan ayıp ihbar sürelerine uyulmadığını, bu sürelerden çok uzun süre sonra 12/02/2018 tarihinde süresini geçirdikten sonra ihtar keşide ettiğini, bu durumda TTK m.23/c ve TBK m.223/2 maddeleri uyarınca, ayıp ihbarını ve malın gözden geçirilmesini süresinde yapmayan davacının, artık satılanı kabul etmiş sayılacağını ve ayıptan doğan seçimlik haklarını kullanamayacağını, dava dilekçesinin 12 nolu bendinde, … firmasında halihazırda 300 kişinin çalıştığı, bulaşık makinelerinin gün içerisinde sürekli olarak kullanıldığı belirtildiğinden, davacının malı teslim aldıktan hemen sonra inceleme imkanının olduğu ve malı gözden geçirdiği, buna rağmen ayıp ihbarını süresinde yapmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, Davacının makinelerde sorun olduğunu bildirmesi üzerine makinelerin onarımını yapmak üzere yetkili servis gönderildiğini, dosya içerisinde bulunan servis formlarında da görüldüğü üzere, makinelerin hiçbir arızası olmadan, sorunsuz ve tam çalışır vaziyette teslim edildiği hususunun yazdığını, servis formlarının altının, yetkili servis elemanı ve şirket yetkilileri tarafından imzalanmış olup makinelerde arıza olmadığı hususunun … firması tarafından da kabul edilmiş olduğunu, Kabul anlamına gelmemekle birlikte, ayıplı mal nedeniyle alıcının seçimlik haklarından birini yalnız bir kere kullanabileceğini, davacının makineleri teslim aldıktan yaklaşık bir ay sonra servis çağırarak, seçimlik haklarından ” ücretsiz onarım ” hakkını kullandığını, bu nedenle davacının seçimlik hakları sona ermiş olduğundan yeniden, diğer seçimlik hak olan sözleşmeden dönme hakkını kullanamayacağını, Müvekkili ile diğer karşı davalı arasında acentelik ilişkisi olup müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkilinin diğer karşı tarafın imal ettiği sanayi tipi bulaşık makinelerinde meydana gelmesi muhtemel şikayetlerden sorumlu olmayıp, muhatabın, diğer karşı taraf olan imalatçı olduğunu, ayrıca davacı tarafından malların … firmasına satıldığını, bu nedenle makinelerin ve zarar gördüğü iddia edilen parkelerin maliki olmayan davacının dava açmada hukuki yararı bulunmadığını belirterek, istinaf nedenlerinin kabulü ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Tic. A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Ticari satışlarda ayıplı mal iddiası olan davacı tacirin yasadan doğan haklarını kullanabilmesi için satıcıya TTK’nun 23. maddesinde öngörülen yasal süre içerisinde ayıp ihbarında bulunması gerektiğini, davacı tarafından yasal süreler içerisinde satıcıya ayıp ihbarında bulunulmadığından davanın reddi gerekirken kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacı tarafından dava konusu ürünlerin diğer davalı …’ndan 25.08.2017 tarihinde satın alındığını, davacı ile dava dışı “… A.Ş.” arasında yapılan müteahhitlik sözleşmesi uyarınca davacının … No:… K:B…’de bulunan ofisin dekorasyon ve malzeme tedariği ile donatma işini üstlenmiş olduğunu, davacının mesleği gereği malzeme tedariki ve ofis donatımı üzerine iştigal ettiği ve bu konuda uzman oluğu gözetildiğinde satın alınan malları TTK’nun 23. maddesinde öngörülen süreler içerisinde inceleyip varsa ayıp durumunu tespit ederek satıcıya bu durumu bildirmesi gerektiğini, davacı tarafından satıcı olan diğer davalıya yasal süresi içerisinde yapılmış herhangi bir ayıp ihbarının dava dosyasında yer almadığını, bu sebeple yasada öngörülen süreleri geçirdikten sonra davacı tarafından açılan işbu davanın “süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı” gerekçesi ile reddi gerektiğini, eksik inceleme nedeniyle ilk derece mahkemesi tarafından verilen kısmen kabul kararının bu nedenle usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacının, dava konusu bulaşık makinelerinin ve zarar gördüğü iddia olunan laminant parkelerin bulunduğu taşınmazın maliki olmadığını, davacı malik durumunda olmadığından dava açmakta hukuki yararı ve aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, her ne kadar davacı taraf dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde dava dışı “…” firması ile arasında imzalanan müteahhitlik sözleşmesi uyarınca tüm zararın “…” firmasına ödendiğini beyan etmiş olsa da zararın giderildiğine ilişkin dosyaya herhangi bir delil sunulmadığını, bu sebeple davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, Davacının ayıplı mal sebebiyle uğradığı zararı, ayıplı maldan dolayı satıcının sorumluluğunu düzenleyen TBK. m. 219 v.d hükümlerine göre istediğini, dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerektiğini, davacının satın aldığı ürünleri 06.06.2017 tarihli müteahhitlik sözleşmesi uyarınca dava dışı “…” ya satıp teslim ettiğini, yani dava konusu ürünlerin malikinin davacı olmadığını, bunun yanında parkelerin zarar gördüğü taşınmazın mülkiyetinin de davacıya ait olmadığını, davacı ürünlerin ayıplı olduğu nedeniyle sözleşmeden dönme ve bedel iadesi ile hasar görmüş parkelerin değişimi nedeniyle zararının tazmini talebinde bulunmuşsa da ayıplı olduğu iddia edilen bulaşık makinalarının ve parkeleri zarar gören taşınmazın maliki davacı firma olmadığından davacının dava açmakta hukuki yararı ve aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, her ne kadar davacı taraf dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde dava dışı “…” firması ile arasında imzalanan müteahhitlik sözleşmesi uyarınca tüm zararın “…” firmasına ödendiğini beyan etse de, zararın giderildiğine ilişkin dosyaya herhangi bir delil sunulmadığını, davacı taraf “…” firmasının zararını ödediğini ispat edemediğinden rücuen tazmin talebinde bulunamayacağını, dava dışı 3. kişinin zararını giderdiğini ispat edemeyen davacının aktif dava ehliyeti ve dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını, Dosyadan alınan bilirkişi raporunda dava konusu cihazların tamamının gerekli bakım ve temizliğinin yapılmadığı, makinelerin içerisinde cam kırıklarının bulunduğu hususlarının tespit edildiğini, bu durumun açık olarak ürünlerde kullanıcı hatası bulunduğu ve üretimden kaynaklı bir hata bulunmadığını gösterdiğini, bilirkişi raporuna itirazlarında, endüstriyel mutfak malzemeleri konusunda uzman bilirkişinin de bulunacağı konusunda uzman bilirkişilerce gerekirse yeniden keşif yapılmak suretiyle rapor alınmasının talep edildiğini, ancak mahkeme tarafından cihazlarla ilgili yeterli açıklama içermeyen, denetime ve hüküm kurmaya elverişsiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulduğunu, ayrıca zararı kabul anlamına gelmemek kaydıyla mahkeme tarafından zararın doğumu ya da artmasında davacının müterafik kusurlu olup olmadığı hususunun hükümde tartışılması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğini, eksik incelemeyle hüküm tesis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, 6100 Sayılı HMK’nun 119/2-h maddesi uyarınca “dava dilekçesinde davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzası”nın bulunması gerektiğini, dava dilekçesinde davacının imzasının eksik olup bu eksikliğin dava dilekçesinin iptalini gerektirdiğini, bu sebeple davanın reddi gerekirken kısmen kabul kararının hatalı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden esas hakkında talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ayıplı mal satışı iddiasından kaynaklanan satılanın iadesi ile bedelin istirdatı istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, davalı … tarafından üretilen, diğer davalı tarafından satışı yapılan 4 adet sanayi tipi bulaşık makinesi alındığı, makinelerin kurulumundan kısa bir süre sonra arızalandığı, servis tarafından bakılmasına rağmen arızaların giderilemediği, satılan malların gizli ayıplı olduğu belirtilerek, satın alınan makinelerin iadesi ile ödenen bedelin istirdatına karar verilmesi talep edilmiş; davalı tarafça, satılan makinelerin ayıplı olmadığı, arızaların kullanım hatasından kaynaklandığı, ihbarın süresinde yapılmadığı, davacının makineleri dava dışı “…” firması ile arasında imzalanan müteahhitlik sözleşmesi uyarınca satın aldığı, dolayısıyla mülkiyete haiz olmadığından, ayrıca oluştuğu iddia edilen zararın “…” firmasına ödendiği beyan edilmiş ise de zararın giderildiğine ilişkin dosyaya delil sunulmadığı belirtilerek, davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir. Davacı tarafça dava açılmadan önce İstanbul 14. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/3 Değişik İş sayılı dosyasında delil tespiti yaptırılmış, mahkemece dava konusu makineler üzerinde bilirkişiler tarafından yapılan keşif sonucu tanzim edilen rapor ve itirazların değerlendirilmesi hususunda ek rapor alınarak, ayıplı olan iki makinenin iadesi ile bedelinin istirdadına, makinelerin sızdırdığı sular nedeniyle oluşan zararın tahsiline, iki adet makine yönünden ayıp bulunmaması nedeniyle talebin reddine karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta; dosyaya ibraz edilen faturadan da anlaşılacağı üzere makinelerin davacı tarafça satın alındığı ve davacının yüklenici olarak dava dışı …AŞ firması ile yaptığı sözleşme kapsamında yapılan işlerden kaynaklanan zararlardan sorumluluğu bulunmakla, gerek makine bedeli gerekse makinelerden sızan sular nedeniyle oluşan zararların talep edilebileceği; makineler 25/08/2017 tarihinde satın alınmış olup, 20/09/2017 tarihinde arıza şikayeti ile servise bildirim yapıldığı, 2 makinede bilirkişi raporu ile tespit edilen ayıpların kullanımla ortaya çıkacak nitelikte olduğu ve arızanın giderilemediği, davacının arızayı fark etmesinden sonra yetkili servise başvurusunun dahi ayıp ihbarı niteliğinde olduğu (Yargıtay kapatılan 19. Hukuk Dairesi’nin 04/04/2019 tarihli 2017/4068 E., 2019/2268 K. sayılı emsal kararı) anlaşılmakla, TBK’nun 223/2 madde hükmü uyarınca ihbarın süresinde yapıldığının kabulünün gerektiği, öte yandan davacı önce onarım hakkını kullanmış ise de arıza onarım ile giderilemediğine göre, bedel iadesi talebinde bulunmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı; dava konusu dört makineden ikisinin gizli ayıplı, diğer iki makinenin ise herhangi bir ayıbının bulunmadığının bilirkişi raporu ve ek raporu ile tespit edildiği, raporda makinelerin keşif sırasında teker teker çalıştırıldığı ve birden fazla yıkama yaptırılarak tespit edilen sonuçlara ulaşıldığının belirtildiği, tespit dosyasında kullanım hatasının değerlendirilmediği de dikkate alındığında raporlar arasında çelişki bulunduğunun kabul edilemeyeceği; tespit edilen zarardan imalatçı ile birlikte satıcının müteselsilen sorumlu tutulmalarında bir isabetsizlik olmadığı; iadesine karar verilen iki makinenin ayıplı olmasında davacının herhangi bir kusuru bulunmadığından müterafik kusur değerlendirilmesi yapılması gerekmediği gibi dava dilekçesi davacı vekilince imzalanmış olmakla imza eksiğinin de bulunmadığı; ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde taraf vekillerinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki hüküm kurulmuştur. … karar vermek gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70.TL istinaf harar harcından, peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,3 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalı … mirasçısı …’ndan alınması gereken 642,11 TL istinaf karar harcından, peşin olarak yatırılan 162,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 479,96 TL harcın davalı … mirasçısı …’ndan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalı … Tic. A.Ş.’den alınması gereken 642,11 TL istinaf karar harcından, peşin olarak yatırılan 160,52 TL(44,40TL+116,12TL) harcın mahsubu ile bakiye 481,59 TL harcın davalı … Tic. A.Ş.’den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 7-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 8-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/10/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.