Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1323 E. 2022/1429 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1323 Esas
KARAR NO: 2022/1429 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 11/02/2020
NUMARASI: 2018/16 Esas – 2020/122 Karar
DAVA: RücuenTazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/10/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirkete nakliyat sigorta poliçesiyle sigortalı … Tic.AŞ.nin İsviçre’de yerleşik … ünvanlı kardeş firması tarafından dava dışı … ünvanlı firmaya satılmış olan alüminyum levha emtiasının Türkiye-Fransa arasında taşıma işinin gerçekleştiği sırada 2 paket emtianın 11/01/2017 tarihinde hasara uğradığını, hasarın 04/01/2017 tarihli CMR belgesine şerh düşüldüğünü, taşımanın davalı tarafça üstlenildiğini, malların hasarlı teslim edilmesi nedeniyle oluşan hasardan davalının sorumlu olduğunu, hasar ihbarını müteakip yapılan eksper incelemesi neticesinde oluşan 2.697,60 Euro’nun sigortalıya 04/12/2017 tarihinde ödendiğini, bu şekilde sigortalının haklarına halef olunduğunu, davalıya 29/12/2017 tarihli rücu yazısıyla durumun bildirildiğini, ancak cevap alınamadığını beyanla 12.577,29.TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; öncelikle davacı tarafın aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, abonman sigorta sözleşmesiyle halefiyet iddiasında bulunulmuş ise de, dava konusu taşımayı kapsayan, teminat altına alan spesifik nakliyat sigorta poliçesi bulunmadığını, iddia edilen hasarın klozlar ile birlikte teminat altında olduğunun, sigortalıya lütuf ödemesi yapılıp yapılmadığının, dava dışı sigortalının emtia üzerinde devam eden bir menfaatinin olup olmadığının davacı tarafça kanıtlanması gerektiğini, olayda uygulanması gereken CMR Konvansiyonu’nun 30.maddesi uyarınca müvekkiline usulüne uygun bildirim yapılmadığını, meydana gelen hasarda müvekkilinin kusur ve sorumluluğu olmadığını, iddia edilen ürünlerin gerçek değerinin CMR Konvansiyonu’na göre hesaplanması gerektiğini, davacı şirketin talep ettiği faizin konvansiyon aykırı olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 11/02/2020 tarih 2018/16 Esas – 2020/122 Karar sayılı kararında; “Dava, hukuki niteliği itibari ile; rücuen tazminat istemine ilişkindir. Davacı sigorta şirketi nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı … AŞ.nin İsviçre’de yerleşik … ünvanlı kardeş firması tarafından dava dışı … ünvanlı firmaya satılmış olan alüminyum levha emtiasının Türkiye-Fransa arasında taşıma işinin gerçekleştiği sırada 2 paket emtianın 11/01/2017 tarihinde hasara uğradığını, hasarın 04/01/2017 tarihli CMR belgesine şerh düşüldüğünü, taşımanın davalı tarafça üstlenildiğini, malların hasarlı teslim edilmesi nedeniyle oluşan hasardan davalının sorumlu olduğunu, hasar ihbarını müteakip yapılan eksper incelemesi neticesinde oluşan 2.697,60 Euro’nun sigortalıya 04/12/2017 tarihinde ödendiğini, bu şekilde sigortalının haklarına halef olunduğunu, davalıya 29/12/2017 tarihli rücu yazısıyla durumun bildirildiğini, ancak cevap alınamadığını belirterek 12.577,29 TL.nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf öncelikle davacının aktif husumetinin bulunmadığını, abonman sigorta sözleşmesiyle halefiyet iddiasında bulunulmuş ise de dava konusu taşımayı kapsayan teminat altına alan spesifik nakliyat sigorta poliçesi bulunmadığını, iddia edilen hasarın klozlar ile birlikte teminat altında olduğunun, sigortalıya lütuf ödemesi yapılıp yapılmadığının, dava dışı sigortalının emtia üzerinde devam eden bir menfaatinin olup olmadığının kanıtlanması gerektiğini, olayda uygulanması gereken CMR Konvansiyonu 30.maddesi uyarınca kendisine usulüne uygun bildirim yapılmadığını, meydana gelen hasarda kusur ve sorumluluğu olmadığını, iddia edilen ürünlerin gerçek değerinin hesaplanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin 03/04/2018 günlü ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktalarının tespiti ile tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanarak bilirkişiden rapor alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir. Davacı, dava dışı sigortalısı için 01/03/2016 – 01/03/2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … no.lu nakliyat abonman sözleşmesini düzenlemiş olup, kamyon, gemi, uçak, tren nakil vasıtalarıyla yapılacak taşımalara ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Davacı ayrıca bu poliçeye istinaden nakliyat sigorta poliçesi emtia-kamyon taşıması içinde … no.lu alt poliçeyi düzenlemiştir. Bu poliçenin nakliyat abonman poliçesine istinaden düzenlendiği de belirtilmiş olup sigortalının Tuzla ve Dilovası tesislerinden 2016 yılı Aralık ayı Avrupa İhracaat Karayolu sevkiyatları için düzenlendiği poliçede açıklanmıştır. Davacı sigorta şirketi tarafından nakliyat sigortalı olan dava dışı sigortalı … AŞ.ye ait emtianın sigortalının Dilovası’ndaki fabrikasından Fransa’ya götürülmek üzere 31/12/2016 tarihinde davalıya ait … plakalı tıra yüklenerek İstanbul/Türkiye-Ferrieres En Brie/Fransa’ya sevk edildiği, emtianın varma yerine ulaştığında gönderilen 7 palet emtiadan 2 paletteki malzemenin hasarlandığının tespit edildiği, bu hususun davalıya ait 04/01/2017 tarihli CMR belgesine not edildiği de belirlenmiştir. Davalının bu taşıma işi için dava dışı sigortalı adına 05/01/2017 tarihli e fatura karşılığı navlun ücreti olarak 839,66 Euro ve varış yerinde gümrükleme ücreti olarak da 60.00 Euro talep ettiği dosyaya sunulan belgelerle tespit edilmiştir. Oluşan hasar nedeniyle davacı tarafından eksper incelemesi yaptırıldığı, eksper raporunda belirtilen 2.697,60 Euro’nun davacı tarafından dava dışı sigortalısına 04/12/2017 tarihinde ödendiği ve davalıya 29/12/2017 tarihli rücu yazısının gönderildiği, sonuçsuz kalması üzerine mahkememizde dava açıldığı sabittir. İleri sürülen iddia ve savunmalar uyarınca değerlendirme yapılıp davacının davalıdan rücuen talep edebileceği bir tutar olup olmadığının tespiti bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılıp kök ve taraf itirazlarını karşılayan ek raporlar alınmıştır. Yapılan yargılama toplanan deliller ve alınan bilirkişi heyeti kök ve ek raporları bir arada değerlendirildiğinde davacının dava dışı sigortalısı için 01/03/2016-01/03/2017 tarihlerini kapsayan nakliyat abonman sigorta sözleşmesini düzenlediği, bu poliçeye istinaden davaya konu taşınmazı içine alır şekilde ayrıca 2016 yılı Aralık ayı Avrupa ihracaat karayolu taşımalarını kapsayan spesifik nakliyat poliçesini de düzenlemiş olduğu, meydana gelen hasar nedeniyle bu poliçe kapsamında ödeme yaparak sigortalasının haklarına halef olduğu dolayısıyla aktif husumetinin bulunduğu kabul edilmiştir. Dava dışı …AŞ.ye ait olan alüminyum alaşımından levha malzemelerin ahşap paletli ve plastik film ile sarılı halde 7 palet olarak sigortalı firmasının Dilovasındaki fabrikasından Fransa’ya götürülmek üzere 31/12/2016 tarihinde davalının tırına yüklendiği ve emtianın varma yerine ulaşması ile 2 palet emtianın hasarlı olduğunun tespit edilerek davalıya ait 04.01/2017 tarihli CMR Belgesine not edildiği, bu haliyle taşıma işi için davalı ile anlaşma yapıldığı ve davalının da bu taşıma işi için navlun faturası düzenlediği, CMR belgesinin de davalı adına olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Bilirkişi raporunda dosyada mevcut transit refakat belgesinden davalıya ait dava konusu emtiaların da taşındığı … plakalı araçta parsiyel taşımacılık yapıldığı belirlenmiştir. Bu noktaya kadar davalı yanın itirazları, dava konusu hasarın kendilerine usulüne uygun şekilde ihbar edilmeyerek CMR Konvansiyonu 30.maddesine aykırı davranıldığı, oluşan hasarda kendilerinin bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığı, bu nedenle davacının hatır ödemesi yaptığının kabulü gerektiği yönündedir. Dava konusu taşıma uluslararası karayolu taşıması olduğu için 2 tarafta uyuşmazlık çözümünde CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanacağı konusunda hem fikirdir. CMR 17/1 maddesi “Taşımacı yükü teslim aldığı andan teslim edinceye kadar bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasarından ve teslimindeki gecikmeden sorumludur.”düzenlemesini getirmektedir. Davalı yan hasarın istifleme ve ambalajlama yetersizliğinden kaynaklandığını CMR Konvansiyonu 17/4-c maddesinin bu konuyu düzenlediğini, gönderenin sorumluluğunda olan ambalajlama işlemindeki eksiklik için kendisine kusur yüklenemeyeceğini savunmaktadır. CMR 17/4 maddesinde CMR 18/2 ve 18/5 maddeleri saklı kalmak kaydıyla taşımacının hangi özel risklerin varlığı halinde sorumluluktan kurtulacağı düzenlenmiş olup davalının dayandığı 17/4-c maddesi “eşyanın gönderici, alıcı veya bunları temsilen hareket eden kişiler tarafından elden geçirilmesi, yüklenmesi, istiflenmesi veya boşaltılması”nı sorumluluktan kurtulma nedeni olarak saymıştır. Bilirkişi heyeti bu konuda her iki ek raporda da değerlendirme yapmış ve taşımaya konu emtiaların ağırlıkları ve palet boyutundan daha geniş yapıları ile Fransa’ya yapılan karayolu taşıması sürecinde aracın hareketine bağlı salınım yaparak ahşap paletlerin kırılmasına neden olduklarını dolayısıyla yer ile temaslarının artarak hasarlanmanın oluştuğunu, ürünlerin istiflenmesi veya ambalaj hatasının söz konusu olmadığını, TTK ve CMR(m10)kapsamında ambalajlama ve isitifleme gibi faaliyetler her ne kadar gönderenin sorumluluğunda olsa da taşıyıcının da ürünü teslim aldığı süreçte ürünün ambalajının dışarıdan kontrolünü yapıp varsa gördüğü eksiklikleri taşıma senedine şerh düşmesinin mevzuat gereği olduğunu, somut olayda böyle bir belirleme yapılmadığını, yükleme yapıldıktan sonra taşıtın kontrolünün taşıyıcı da olup, dosyaya sunulan görseller ve eksper raporu ile hasarın, doğrudan aracın hareketi, hızı, yaptığı manevralara bağlı olarak ahşap paletin kırılması sonucunda meydana geldiğinin anlaşıldığını, istiflemeden kaynaklı bir dengesizlik durumunun da bulunmadığını, sorumluluğun davalıya ait olduğunu açıklamışlardır. Bilirkişi heyetinin gerekçeli ve denetlenebilir nitelikteki bu tespitleri mahkememizce de yerinde görülmüş, davalı yönünden CMR 17/4 maddesindeki koşulların oluşmadığı kabul edilmiştir. CMR Konvansiyonu 30. m ile birlikte davalının usulüne uygun ihbar yapılmadığı yönündeki itirazı da değerlendirilmiş madde de “Alıcı, taşımacı ile beraber durumlarını kontrol etmeden veya ziyan ve hasarın açıkça görüldüğü hallerde teslim anında veya açıkça görülmediği hallerde teslimden 7 gün içinde durumu kendisine bildirmeden malı tesellüm ederse, bu husus onun yükü sevk mektubunda belirtilen şekilde aldığına kanıt oluşturur.”hükmü yer almaktadır. Somut olayda CMR belgesinde “paletler uyumlu olmadığından PES 2 palet reddedilmiştir.”ifadesi yer almakta olup davalının imza ve kaşesi de mevcuttur. Dolayısıyla ürünlerin beyan edildiği gibi teslim alınmadığı, teslim anında hasarın tespit edilerek CMR senedi üzerine şerh düşüldüğü ve dolayısıyla davalı taşıyıcının hasardan haberdar olduğu, bu durumda ayrıca ihbar şartının aranmasına gerek olmadığı sonucuna varılmıştır. Davalı yanın bir diğer itirazı ise hasar bedeline ilişkin olup bu konuda bilirkişi heyeti tarafından CMR Konvansiyona 23 m.de değerlendirilerek hesaplama yapıldığı talep edilen tutarın sınırlı sorumluluk üst limitinin altında kaldığı davalının 2.697,60 Euro karşılığı 10.041,01 TL.den sorumlu olduğu, aynı hesaplamanın karar tarihinde de yapılması gerektiği, davacının CMR 27 m.gereği dava tarihinden itibaren yıllık %5 faiz talep edebileceği açıklanmıştır. Bu hesaplama biçimine 2 tarafta itiraz etmiş olup davacı vekilinin itirazı sigortalıya ödemenin Euro olarak yapıldığı, TBK 99 maddesindeki seçimlik hakkın kullanılmış olup, açılan dava ile fiili ödeme günündeki rayiç üzerinden TL.olarak talepte bulunulduğu, yabancı para cinsinden talepte bulunulmadığından CMR 27/1 maddesinin uygulanmayacağı, CMR 27/2 maddesi uyarınca ödeme tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesi gerektiği yönündedir. Bilirkişi heyeti tarafından sunulan her iki ek raporda da , tazmin edilmesi gereken zarar miktarı 2.697,60 Euro olarak hesaplanmış olup davacının ödediği tutara karşılık gelmektedir. Yapılan hasar değerlendirmesi mahkememizce yerinde görülmekle birlikte davacının ileri sürdüğü itirazların ayrıca değerlendirilmesi gerekmiştir. Davacının dosyaya sunduğu banka dekontu uyarınca sigortalısına 2.697,60 Euro ödeme yaptığı ödeme tarihinin 04/12/2017 tarihi olup öncelikle bu tarih itibariyle 1 Euro’nun efektif satış kuru karşılığının 4.6626 TL.olduğu, bilirkişi heyetinin ise 1 Euro karşılığını 3.7222 TL.alarak hesap yaptığı görülmüştür. 1 Euro = 4.6626 TL.den 2.697,60 Euro x 4.6626 TL. = 12.577,29 TL.ye tekabül etmekte olup davacının talebi de bu rakama karkşılık gelmektedir. Davacı aynı zamanda ödeme tarihinden itibaren avans faizi isteminde bulunmuştur. TBK 99 maddesindeki seçimlik hakkını kullanmıştır. CMR Konvansiyonu 27.maddesinde öngörülen %5 faiz oranı ancak tazminatın yabancı para üzerinden hüküm altına alındığı hallerde uygulanabilecek olup (Yargıtay 11 Hukuk Dairesi 2015/11200 E. 2016/6319 K. Sayılı kararı uyarınca)davacının talebi bu nednenle yerinde görülmüş, CMR Konvansiyonu 23.maddesindeki üst sınırın karar tarihi itibariyle de aşılmadığı (11/02/2020 tarihi itibariyle 1 SDR = 8.2632 TL. 18.900 SDR x 8.2632 TL. = 156.174,48 TL. üst sınır olmakla) anlaşıldığından davanın kabulüne, 12.577,29 TL.nin 04/12/2017 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesi…”gerekçesi ile davanın KABULÜNE, 12.577,29 TL’nin 04/12/2017 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; davacının aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yerel mahkeme tarafından davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirdiğini, davacı tarafın aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davacı sigorta şirketi abonman sigorta sözleşmesi ile halefiyet iddiasında bulunmuşsa da, dava konusu taşımayı kapsayan ve teminat altına alan spesifik nakliyat sigorta poliçesinin bulunmadığını, dava konusu hasarın Almanya’dan Türkiye’ye taşıma esnasında meydana geldiğinin iddia edildiğini, ancak yerel mahkeme tarafından, iddia edilen hasarın klozlar ile birlikte teminat altında olup olmadığı, davacı tarafından sigortalısına lütuf ödemesi yapılıp yapılmadığı, dava dışı sigortalının emtia üzerinde devam eden menfaatinin bulunup bulunmadığı araştırılmaksızın davanın kabul edilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, davacı tarafından yerel mahkemeye sunulan Nakliyat Emtia Sigorta Poliçesinde Prim Ödeme Koşulunda “sigorta priminin tamamının, primin taksitle ödenmesi kararlaştırılmışsa peşinatın ilk taksidi akit yapılır yapılmaz ve en geç poliçenin teslimi karşılığında ödenmesi gerekir. Aksi kararlaştırılmadıkça, prim veya peşinat ödenmediği takdirde poliçe teslim edilmiş olsa dahi sigortacının sorumluluğu başlamaz” şeklinde olduğunu, her ne kadar yerel mahkeme tarafından dikkate alınmamış olsa da, dava dışı sigortalının prim ödemesini gösteren dekontun dava dosyasında mevcut olmadığını, bu nedenlerle davacı tarafın aktif dava ehliyetini ispatlaması gerekmekte olup aksi halde hatır ödemesi yaptığından davanın usulden reddinin gerektiğini, Dava konusu taşıma, emtianın uluslararası taşıması olup, Anayasamız ve CMR 1. madde gereği usulüne uygun şekilde onaylanıp yürürlüğe giren CMR Konvansiyonu kanun hükmünde sayılmakla somut ihtilafa uygulanması gerektiğini, iddia edilen zarardan müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmamakla birlikte; dava konusu iddia edilen zararın müvekkili şirkete usulüne uygun şekilde ihbar edilmediğini, CMR Konvansiyonun 30. maddesine göre, açıkça görülebilen hasarlarda teslim anında, açıkça görülemeyen hasarlarda teslimden 7 gün içinde taşımacıya yapılması lazım gelen yazılı ihbar yapılmadığından iddia edilen zarardan müvekkilinin sorumlu tutulmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının beyanına göre taşıma işlemi 11.01.2017 tarihinde sona erdiğinden ve Konvansiyonun 30. maddesinde düzenlenen 7 günlük süre içinde yapılması lazım gelen yazılı ihbar şartı yerine getirilmediğinden, hatır ödemesinde müvekkili şirketin sorumluluğuna gidilmesinin hukuka aykırı olduğunu,Davayı kabul ve ikrar anlamına gelmemekle birlikte, iddia edilen ürünlerin gerçek değer hesaplamasının yapılmadığını, hiçbir suretle kabul ve ikrar anlamına gelmemekle birlikte yerel mahkemece müvekkilinin sorumluluğuna hükmedilmesi halinde tazminat miktarının CMR Konvansiyonuna uygun şekilde tespiti gerektiğini, davacı tarafça talep edilen dava dışı taraflar arasında düzenlenen satış faturası dikkate alınarak objektif olmayan ve CMR 23. maddeye aykırı şekilde belirlenen tazminat miktarını kabul etmediklerini, tazminat miktarının hasar gören emtianın hasarlı kısmının eksik brüt ağırlığının beher kg. başına 8.33 SDR hesap birimi karşılığını aşmamak üzere ve değeri objektif olarak Konvansiyonda öngörülen usul dikkate alınarak tespit edilmesi, müterafik kusur tespiti yapılması gerektiğini, Mahkemece dava konusu hasardan müvekkili şirketin sorumlu olduğuna hükmedilmesi, dava dışı sigortalı ile müvekkili şirket yönünden müterafik kusur tespit edilmesi ve yerleşik yargıtay kararları uyarınca müterafik kusur oranında da kusurun ağırlıklı bölümünün dava dışı yük ilgilisi üzerinde kalacak şekilde olması gerektiğini, yine bu ekspertiz raporlarında, sigorta poliçesi detayları bölümünde %10 ilave bedelin kararlaştırıldığının belirlendiğini, Yargıtay 11.HD’nin 27.07.2007 Tarih, 2005/12054 E.2007/3624 Sayılı Kararında davacı ile sigortalısı arasında sigorta sözleşmesinden kaynaklanan %10 ilave bedel anlaşmasının, sigorta sözleşmesinin tarafı olmayan müvekkilini bağlayıcılığı bulunmadığına ve müvekkilinden talep edilemeyeceğine dair emsal nitelikte olduğunu, Sigorta şirketi olan davacı, sigortalısına gerçek zararı ödemekle yükümlü olup, işbu rücuen tazminat davasında da gerçek zarar miktarından fazlasını haksız şekilde müvekkiline rücu etmesi mümkün olmadığından davacının talebinin reddi gerektiğini, davacı şirketin konu ettiği zarar bedeli ve talep ettiği faizin türü ve oranının kabulünün mümkün olmadığını, somut olaya uygulanacak olan CMR Konvansiyonunun 27. maddesinde taşımacıdan talep edilebilecek faizin yıllık %5 oranında olduğu ve başlangıç tarihinin de taşımacıya yazılı istem tarihi olduğunun öngörüldüğünü, bu nedenle ticari avans faizi talebinin kabulü haksız ve Konvansiyona aykırılık teşkil edeceğinden hatalı olduğunu beyanla açıklanan ve re’sen göz önüne alınacak nedenlerden ötürü; davalı müvekkili şirketin istinaf başvurusunun esastan kabulüne, İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/16 Esas sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, sigorta şirketi tarafından taşıma sırasında emtiada meydana geldiği iddia edilen hasar bedelinin sigortalıya ödenmesi neticesinde ödenen tazminatın TTK’nın 1472. maddesi uyarınca hasara sebep olduğu iddia edilen taşıyandan tazmini talebine ilişkindir. Davacı taraf; davalı tarafından Türkiye’den Fransa’ya taşınmakta olan … no.lu nakliyat abonman poliçesi kapsamındaki emtiada meydana gelen hasar nedeniyle dava dışı sigortalısına 04.12.2017 tarihinde 2.697,60 EURO ödeme yaptığını beyan ederek TTK’nın 1472. maddesi kapsamında sigortalısının haklarına halef olduğu ve hasarın taşıma sırasında davalı taşıyıcının kusuru ile meydana geldiğinden bahisle ödediği bedelin ödeme tarihindeki Türk Lirası karşılığı olan 12.577,29 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiş, davalı taraf cevap dilekçeleri ve aşamalardaki beyanları ile; ödemenin poliçe kapsamında olmaması sebebiyle davacının aktif dava ehliyetinin olmadığı, CMR Konvansiyonu uyarınca tarafına 7 günlük süre içerisinde ihbarda bulunulmadığı, meydana gelen hasarda kusuru ve sorumluluğunun olmadığı, aksinin kabulü halinde de CMR Konvansiyonu’nun 17/4-c ve 23. maddelerinin değerlendirilmesi ve gerçek hasar bedelinin belirlenmesi gerektiği, CMR Konvansiyonu uyarınca kendisinden ancak yazılı istem tarihinden itibaren %5 oranında faiz talep edilebileceği, poliçedeki %10 ilave bedelin kendisinden talep edilemeceyeğinden bahisle davanın reddini savunmuş, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili tarafından, davacı tarafça dosyaya sunulan nakliyat emtia sigorta poliçesinin prim ödeme koşulunun “sigorta priminin tamamının, primin taksitle ödenmesi kararlaştırılmışsa peşinatın ilk taksidinin, akit yapılır yapılmaz ve en geç poliçenin teslimi karşılığında ödenmesi gerekir. Aksi kararlaştırılmadıkça, prim veya peşinat ödenmediği takdirde poliçe teslim edilmiş olsa dahi sigortacının sorumluluğu başlamaz.” şeklinde olduğu ve davacı tarafından sigortalısının prim ödeme borcunu yerine getirdiğine dair dekontun sunulmadığına yönelik istinaf sebebi ilk kez istinaf aşamasında ileri sürülmüş olduğundan 6100 sayılı HMK’nın 357/1. maddesi uyarınca bu istinaf sebebi hakkında değerlendirme yapılmamıştır.Mahkemece taraf delillerinin ibrazı sağlanarak, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, 3 ayrı rapor alınarak istinafa konu karar verilmiştir. HMK’nın 282 maddesinde “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” yasal düzenlemesi yer almaktadır. Davalı tarafça ileri sürülen ve yukarıda açıklanan sebep dışında kalan tüm istinaf sebepleri yargılama aşamasında sunulan cevap, itiraz ve beyan dilekçeleri ile de ileri sürülmüş, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporlarında bu iddialar ve itirazlar değerlendirilmiş, gerekçeli kararda davalının faiz başlangıç tarihinin taşımacıya yazılı istem tarihi olduğuna yönelik istinaf sebebi ile, davacının sigortalısına ödediği poliçedeki %10 ilave bedelin tazminat hesabında dikkate alınamayacağına dair istinaf sebebi dışında her bir savunma sebebi hakkında ne şekilde değerlendirme yapıldığı açıklanmıştır. Dava, sigortacının TTK’nın 1472. maddesine göre, kanuni halefiyet hakkına dayanarak açtığı rücuen tazminat talebine ilişkin olduğuna göre, 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortalısının zararını karşılayarak haklarına halef olan davacı sigorta şirketinin, sigorta tazminatını sigortalısına ödediği tarihten itibaren temerrüt faizi isteyebileceğinin kabulü gerekmektedir. Buna göre Mahkemece faiz başlangıç tarihinin ödeme tarihi olarak esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık görülmemişse de, davalı taşıyıcının davacının sigortalısının gerçek zararından sorumlu olacağı, davacının dava dışı sigortalısına yaptığı hasar ödemesinde poliçedeki %10 ilave bedelden, sözleşmenin (poliçenin) tarafı olmayan davalı taşıyan sorumlu olmayacağından Mahkemece 2.697,60 EURO bedelden 489,47 EURO %10 ilave bedelin tenzili ile 2.208,13 EURO karşılığı (1 Euro = 4.6626 TL) 10.295,62 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın tam kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/02/2020 tarih ve 2018/16 Esas – 2020/122 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; 1-DAVANIN KISMEN KABULÜ ile; 10.295,62 TL’nin 04/12/2017 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Karar harcı 703,30 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 214,79 TL harcın mahsubu ile bakiye 488,51‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına, 3-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 255, 89 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, 4-İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında, davacı tarafından sarf edildiği anlaşılan 41,10 TL ilk masraf, 182,20 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.423,30 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren ( %82 kabul ) 1.167,20 TL’sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafı ödenmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediği anlaşılmakla; bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.281,67‬ TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Bakiye gider avansının talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 214,78 TL (54,40TL+160,38TL) istinaf karar harcının talep halinde davalı tarafa iadesine, 10-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 31,50 TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere; toplam 180,10.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11-Bakiye gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 12-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/10/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.