Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1291 E. 2020/1188 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1291
KARAR NO : 2020/1188
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2020
DOSYA NUMARASI : 2020/177 Esas – 2020/229 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 22/10/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firma tarafından davalı bankaya, 2004 yılı öncesi taahhüt işleri olmak üzere, 2004 yılından başlayarak her yıl yenilenen teknik hizmet sözleşmeleri kapsamında bina teknik hizmeti verildiğini, davalı …, 22/05/2018 tarihinden hizmet sözleşmesinin haksız feshi olan 10/10/2019 tarihine kadar müvekkili firmada elektrik teknisyeni olarak, davalı bankanın Genel Müdürlük binasında görevini ifa ettiğini, davalı … müvekkili firmaya haber vermeden iş akdini zımnen ve haksız olarak feshettiğini ve davalı firma …A.Ş.’de 01/01/2019 tarihinde işe başladığını, müvekkili firma ile davalı banka arasındaki sözleşme halen yürürlükteyken, davalı bankanın davalı firma ile aynı iş ile ilgili sözleşme imzaladığının öğrenildiğini, sözleşme imzalandığında müvekkili firma elemanları halen davalı bankaya hizmet vermeye devam ettiklerinden, davalı firmanın, müvekkili firmanın bir kısım elemanlarına, kendileri ile çalışmaları aksi takdirde iş sözleşmelerinin feshine karar verileceğini tedhitvari olarak bildirdiğini, davalı …’ın, müvekkili firmada 1,5 yıldır çalışmakta iken, herhangi bir haklı neden olmaksızın ve iş akdini feshine ilişkin hiçbir önele uymadan hatta müvekkili firmaya haber dahi vermeden, yeni işverenin teşviki ve tahriki ile hareket edip, yeni işveren ile hizmet ilişkisi kurduğunu, davalı …, 01.02.2019 tarihli, “Beyan ve Taahhütname” başlıklı tek taraflı kabulü ile, zarar sorumluluğu bulunduğunu, bu beyan ve taahhütnamede; “kendi isteğim ile işten ayrılmam halinde …. San. Ve Tic.ltd.şti. ile aynı ve benzer işi yapan bi şahıs ya da şirket bünyesinde çalışmam durumunda iş bu sözlşemeye ve rekabet etmeme taahhüdüne aykırılık sebebi ile … San. Ve Tic.ltd.şti’ne 3.000 USD cezai şart ödemeyi” kabul ettiğini, davalı banka ile davalı firma arasında aslında alt üst işveren ilişkisi mevcut olup, davalı bankanın, müvekkili firma ile sözleşmesini süresinden önce feshi ile, müvekkilini zarara uğratırken, bildiği ve güvendiği elemanlar eliyle bu hizmeti almayı da garanti ettiğini, müvekkilinin çalışanları ile yeni sözleşme imzalamaya karar vererek, davalı firmanın işe almasına ön ayak olduğunu, davalı işverenlerin rekabet yasağını ihlale teşvikte bulunduklarını, bu nedenle davalı …, müvekkili firmaya vermiş olduğu taahhüt kapsamında, taahhüt ettiği bedelden hem kendisi hem de, yeni işveren sıfatı ile davalı firma ve davalı bankanın birlikte müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarını belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalıların İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı dosyasına yapmış oldukları itirazın iptali ile TBK madde 99 uyarınca ödeme zamanındaki kur değeri karşılığından tahsiline, takip tarihinden itibaren kamu bankalarının döviz cinsi mevduata uyguladıkları en yüksek faiz oranında faiz işletilmesine ve davalıların takip bedeli üzerinden % 20 icra inkar tazminatı ile cezalandırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 11/03/2020 tarih ve 2020/177 Esas – 2020/229 Karar sayılı kararı ile; ” … Dava dilekçesi kapsamı dikkate alınarak Mahkememizin görevsiz olduğu kanaati oluştuğundan ve görev kamu düzenine ilişkin olduğundan davalı tarafa tebligat çıkarılmamıştır. Dava konusu olayda, davacı taraf, davalı …., yanında çalışırken hizmet ilişkisinin devamı sırasında davalı … A.Ş.’de çalışmaya başladığını öğrendiğini, bu nedenle davalı işçinin güven ve sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesi ve iş ilişkisinin devamı sırasında haksız rekabet içeren eylemlerde bulunarak rekabet yasağını ihlal etmesi nedeniyle iş akdinin geriye dönük olarak 01/01/2019’da sonlandırıldığını beyanı karşısında, davalı … davacının işletmesinde yönetici veya ortak olmadığı, iş sözleşmesi kapsamında çalışan olduğu, davacı tarafın uğradığı iddia edilen zarara ilişkin eylemlerin davacı tarafın dava dilekçesi içeriğinde belirttiği üzere hizmet ilişkisinin devamı sırasında gerçekleştiği anlaşıldığından davaya bakma görevinin mahkememize ait olmadığı açıktır. Davalının haksız rekabete ilişkin eylemlerinin hizmet ilişkisinin devamı sırasında başlayarak devam ettiği göz önüne alındığında aradaki ihtilafın hizmet ilişkisi kapsamında taraflar arasındaki sözleşmedeki yükümlülüklerinden kaynaklanması nedeniyle 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5. maddesi gereğince; hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına bakma görevi İş Mahkemelerine aittir. Görev itirazı yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re’sen nazara alınarak yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5. maddesi gereğince davacı tarafça açılan davanın İstanbul İş Mahkemesi’ nde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-Davanın Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE, 2-Karar kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dilekçe verilmesi halinde dosyanın bu davaya bakmakla görevli İSTANBUL NÖBETÇİ İŞ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Her ne kadar dava dilekçesinin 2 nolu açıklamalarında davalı işçinin 01.01.2019 tarihinde davalı … A.Ş.’de çalışmaya başladığı yazılmışsa da, bu tarihin bir yazım hatasından kaynaklandığını, tüm dava dilekçesi içeriği ve SGK kayıtları doğrultusunda 01.10.2019 olduğunun açık ve net anlaşıldığını, davalı işçinin 01.10.2019 tarihinde davalı … A.Ş.’ de sigorta kaydı yapılarak diğer davalı … Bankası’nda müvekkili adına yapmış olduğu işi devam ettirdiğini, Görevsizlik kararına ilişkin olarak; İlk Derece Mahkemesinin, dava dilekçesinin bütününü değerlendirmediğini, davalı çalışanın SGK hizmet dökümünü ilgili kurumdan talep etmeden, göreve ilişkin gerekli delilleri toplamadan dosya üzerinden görevsizlik kararı verdiğini, halbuki, davaya konu rekabet etmeme taahhüdünden kaynaklanan alacağın, davalı çalışanın tek taraflı olarak bildirimsiz şekilde iş akdini eylemli olarak sona erdirip, davalı ISS A.Ş.’ nin çalışanı olarak çalışmaya başlaması sonrasında, yanı iş akdi sona erdikten sonraki döneme ait olduğunu, Dava dilekçesindeki davalı işçinin davalı firma yanında çalışmaya başladığı tarihe ilişkin sehven yapılan maddi hataya ilişkin yapılan açıklamalar doğrultusunda değerlendirildiğinde, davalı işçinin, davalı bankanın, hem kendisini hem de davalı firmayı yönlendirmesi ve açık talebi doğrultusunda … A.Ş. ile iş görüşmesi yaptığını ve SGK girişinin de … A.Ş. tarafından yapılarak, kesintisiz olarak, aynı işinde iş görme borcunu ifa ettiğini, hizmet devri yapılmışcasına, davalı bankanın aldığı hizmette bir değişiklik ve kesinti yaşamadan hizmet almaya devam ederken, müvekkili yerine yeni sözleşme yapılan davalının da tecrübeli elemanlarla, müvekkilinin uzun yıllarda kurmuş olduğu düzen üzerinden gelir elde etmeye başladıklarını, İş sözleşmesinin, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan iş ilişkisine girmesi durumu olduğunu, yazılı sözleşme olabildiği gibi işveren tarafından sözlü işin tanımı yapılarak, hadi gel başla ifadesi ile işe alımın gerçekleşmiş olabileceğini, hukuki açıdan yazılı sözleşmenin varlık bulmasının aranmayacağını, İşçi, işveren tanımı ve iş sözleşmesinin unsurları irdelendiğinde, davalı çalışan ile müvekkili arasında 01.10.2019 tarihi itibarıyla devam eden bir iş-işveren ilişkisi kalmadığını, SGK kayıtlarının, bu ilişkinin varlığını açısından sadece bir karine teşkil edebileceğini, dosyaya davalı firma tarafından sunulan davalı işçiye ait işe giriş bildirgesinin de müvekkili ile davalı arasındaki iş ilişkisinin, davalı işçi tarafından feshedildiğini ispatladığını, SGK kaydının işçi-işveren ilişkisini değil, işçinin sosyal güvenlik alanındaki haklarına ilişkin olduğunu, çıkış kodunun istifa olarak gösterildiğini, Rekabet yasağının, davaya dayanak Beyan ve Taahhütname iş akdinin kendi isteği ile sona ermesi hali için düzenlendiğini, rekabet yasağı iş sözleşmesinin feshi ile birlikte yürürlüğe girdiğinden, davaya konu uyuşmazlığın iş akdinin devamı sırasında olduğu yönündeki kararın usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, görevsizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,Davalıların, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere, haksız rekabet ile müvekkilini zarara uğrattıklarını, ilk derece mahkemesince tüm bu hususlar değerlendirilmeksizin görevsizlik kararı verildiğini, Hizmet akdinin sona ermesinden sonra gerçekleşen rekabet yasağına aykırılığın mülga 818 sayılı Borçlar kanunu 348. maddesi ve yeni TBK 444 ve 447. maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, bu kapsamdaki davaların 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu 4/1-c maddesi (mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu 4/1-3) açık hükmü karşısında mutlak ticari davalardan olduğunu, bu yöne değinen Yargıtay ilamlarının emsal teşkil ettiğini belirterek; İlk derece mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılarak, mahkemenin görevli olduğunun “kabulüne” karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, haksız rekabet hükümlerine aykırılıktan kaynaklanan zararın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davaya bakmaya iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, davalı işçi … 22.05.2018 tarihinden hizmet sözleşmesinin haksız feshi olan 10.10.2019 tarihine kadar davacı firmada elektrik teknisyeni olarak, davalı Bankanın Genel Müdürlük binasında davacı firma elemanı olarak çalıştığı, davalı …, davacı yanında çalışırken, davalı … A.Ş.’de 01/01/2019’da çalışmaya başladığının öğrenildiği, bu şekilde davalı işçinin, haksız rekabet içeren eylemlerde bulunması nedeniyle SGK’ya geriye dönük olarak çıkış bildiriminin yapıldığı, davalı banka ve davalı firmanın, yeni işveren sıfatı ile birlikte hareket ederek, ortak çıkarlarını ele edebilmek amacıyla davacı firma çalışanı olan … davacı ile olan iş akdini haksız olarak feshetmeye teşvik ettikleri, bu nedenle uğranılan zarardan tüm davalıların sorumlu oldukları iddia edilmektedir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, dava dilekçesinde davalı İşçinin 01.01.2019 tarihinde davalı … A.Ş.’de çalışmaya başladığı yazılmışsa da, bu tarihin bir yazım hatasından kaynaklandığını, tüm dava dilekçesi içeriği ve SGK kayıtları doğrultusunda bu tarihin 01.10.2019 olduğunun anlaşıldığını beyan etmiştir. Belirtilen bu beyan ve dosya kapsamından, davalı … 22.05.2018 tarihinden 10.10.2019 tarihine kadar davacı firmada hizmet sözleşmesi ile çalıştığı, davacı şirketle olan hizmet aktinin devamı sırasında 01.10.2019 tarihinde davalı … A.Ş.’de çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağı 6098 sayılı TBK’ nın 444-447. maddeleri arasında yer almaktadır. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5/1-a maddesine göre: “6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına iş mahkemelerinde bakılır. İş aktinin devamı sırasında işçinin sadakat borcundan kaynaklanan rekabet etmeme yasağına aykırılık halinde, bu tür davalara bakmakla görevli mahkeme iş mahkemesidir. Dolayısıyla mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun HMK’ nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcı davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından; başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda 22/10/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.