Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1286 E. 2022/1238 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1286 Esas
KARAR NO: 2022/1238 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/23 Esas 2020/210 Karar
TARİH: 05/03/2020
DAVA: Ticari Şirket
KARAR TARİHİ: 21/09/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalı şirkette pay sahibi olduğunu, 2009-2014 döneminde davalı şirketin yönetim kurulu başkanı ve genel müdürü olarak görev yaptığını, müvekkilinin görevi bıraktığı 14/05/2014 tarihinden sonra yeni seçilen yönetimin müvekkilinin çeşitli tarihlerde keşide ettiği ihtarnamelere rağmen, şirkete ait bilgileri kendisine vermediğini, bilgi alma hakkının engellendiğini, şirketin faaliyet raporunda belirtildiği üzere, alınan yönetim kurulu kararı ile Finlandiya da kurulu bir şirketin %5,80’lik hissesine iştirak ettiğini, daha sonra da kendisi dışında kalan pay sahiplerinin davalı şirkette olan paylarını takas yolu ile yine Finlandiya da kurulu başka bir şirket olan …’ye devrettiklerini, müvekkilinin iş planları gibi şirket işlemleri hakkında bilgi sahibi olmaması sebebi ile sürece dahil olmadığını, şirket yönetiminin almış olduğu kararlar ile şirketin finansal yapısının istikrarsızlaştırıldığı, 15/10/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısına sunulan faaliyet raporunun , bilanço ve kar/zarar hesaplarının gerçeği yansıtmadığı gerekçesi ile onaylanmasına, kar dağıtımı için ve yönetim kurulunun ibrası için alınmış genel kurul kararlarına muhalefet ettiğini, muhalefetini gerekçeleri ile tutanağa geçirttiğini bildirerek 15/010/2018 tarihli 2017 yılına ait olağan genel kurulunda alınmış bulunan 3,4,5 ve 6 nolu kararlarının iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalı şirket hisselerinin pay sahiplerince yurt dışında kurulu başka bir şirkete devir edilmesi ve hisse değişim anlaşmaları ile ilgili vermiş olduğu çeşitli bilgiler nitecesi davacının toplantı gündemine ilişkin dava konusu etmiş olduğu gündemin 3.maddesinde yer alan yıllık faaliyet raporunun dürüst ve pay sahiplerinin anlayabileceği bir şekilde ve bu hususta belirlenmiş yönetmelik koşullarına uygun ve içeriksel olarak eksiksiz bir şekilde hazırlanmış olduğunu, gündemin 4.maddesinde yer alan kar zarar hesaplarının onaylanması ile gündemin 5 ve 6.maddelerinde yer alan kar dağıtım kararı ve yönetim kurulunun ibrasına ilişkin alınmış olan kararlarının hukuka uygun alınmış olduğu gerekçeleri ile davanın usul ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/03/2020 tarih ve 2019/23 Esas – 2020/210 Karar sayılı kararında; “….Tüm dosya kapsamı ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda; davalı şirketin 15/10/2018 tarihinde yapılan 2017 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan 3,4,5 ve 6 nolu kararlarının ana sözleşme, kanun ve objektif iyi niyet kurallarına herhangi bir aykırılık taşımadığı, iptalini gerektirir herhangi bir koşulun bulunmadığı, hüküm vermeye elverişli denetime açık bilirkişi raporu ile anlaşıldığından açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesince eksik ve hatalı inceleme sonucunda davanın reddine karar verildiğini, Şirketin söz konusu hukuka aykırı uygulamaları ile basiretsiz bir şekilde yönetimi neticesinde alınan kararların iptali talepli olarak huzurdaki dava ikame edilmiş olsa da yerel mahkeme tarafından yapılan eksik ve yanlış inceleme neticesinde haklı talebin reddedildiğini, Birleşme işleminin yönetim kurulu faaliyet raporunda belirtildiği tarih ve içerikte gerçekleşmemiş olduğu, dolayısıyla faaliyet raporunun gerçeği yansıtmadığının ortada olduğunu, İptali talep olunan 3. madde bu koşulları taşımaması nedeniyle iptal edilmesi gerekirken yerel mahkeme tarafından rapor içeriği denetlenmeksizin sadece müvekkili tarafından genel kurulda faaliyet raporuna yönelik yöneltilen sorulara davalı şirket yönetim kurulu üyelerince cevap verilmiş olması gerekçe gösterilerek, kararın iptal talebinin reddine karar verilmesi eksik ve hatalı bir incelemenin göstergesi olduğunu, Bilançonun gerçeği yansıtmadığı ve mali tabloların kaynağı olan işlemlerin soruşturulması ve incelenmesi gerekirken, tatmin edici herhangi bir açıklama ve inceleme yapılmadığını, Dosya kapsamında defter ve kayıtlarda yer alan bilgiler ile finansal tabloların bunlara nasıl yansıtıldığı, finansal tabloların doğru ve gerçeği yansıtacak şekilde hazırlanıp hazırlanmadığına ilişkin mali tabloların kaynağı olan işlemler soruşturulmamış ve incelenmediğini, Açıklanan nedenlerle, finansal tabloların doğru ve gerçeği yansıtacak şekilde hazırlanıp hazırlanmadığı, şirket defter, kayıtları ve hesapları üzerinde detaylı olarak yapılacak incelenme sonucunda anlaşılabilecek ise de, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun istinaf denetime elverişli olmamasına rağmen yerel mahkemece doğrudan hükme esas alınmış olmasının hatalı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı şirketin 15/10/2018 tarihinde yapılan 2017 lılına ait genel kurulunda alınan 3,4,5 ve 6 nolu kararların TTK 445 vd maddeleri uyarınca iptali talebine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı şirketin 2 ortaklı olup Davacı …’in 5000 hisse adedi ile davalı şirkette % 3,9 hisseye sahip olduğu, dava dışı ortak …’in de 122.175 hisse adedi ile davalı şirkette % 96,1 hisseye sahip olduğu anlaşılmıştır. Dava 11/01/2019 tarihinde açılmış olup, TTK 445 maddesi uyarınca davanın 3 aylık yasal süresi içerisinde açıldığı ve TTK. 446/1-a maddesi uyarınca davacının dava açma haklarının olduğu anlaşılmıştır. 15/10/2018 tarihli 2017 yılına ait olağan genel kurul toplantısı hazirun tutanağına göre toplantıya katılanların 5.000 hisse adedi ile % 3,9 hisseye sahip Davacı …, 122.175 hisse adedi ile % 96,1 hisseye sahip … olduğu görülmüştür. Şirket ortaklarının vekaleten temsil edilerek toplantıya katıldıkları, iptali istenen 3,4,5,6 nolu kararların davacının sahip olduğu 5000 pay oranına karşılık gelen olumsuz oy , 122.175 paya karşılık gelen olumlu oy ile oy çokluğu ile kabul edilmiş olduğu görülmüştür. İptali istenen genel kurul kararlarından 3. Nolu gündem maddesinde 2017 yılı yönetim kurulu faaliyet raporunun onaylanmasına, 4. Nolu gündem maddesinde 2017 yılına ait bilanço ve kar-zarar hesaplarının müzakere edilip onaylanmasına, 5. Nolu gündem maddesinde kar dağıtılmamasına, 6 Nolu gündem maddesinde yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin karar alınmış olup tüm bu maddelerin oylamasında davacı olumsuz oy kullanmış, muhalefet şerhini tutanağa kaydettirmiştir. Mahkemece 24/10/2019 tarihli duruşmanın ara kararı uyarınca,tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları ve dosya incelenerek iptali talep edilen genel kurul kararlarının iptalinin gerekip gerekmediği, bu kararların ana sözleşme, objektif iyiniyet kuralları ve kanuna aykırı olup olmadığının tespiti açısından rapor düzenlenmesine karar verildiği, mahkemece alınan bilirkişi raporunda davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelendiği belirtildiği halde defter kayıtlarına ilişkin bir tesbitin olmadığı ve raporun denetime elverişli olmadığı görülmüştür.Bilirkişi raporuna karşı davacı vekili tarafından verilen itiraz dilekçesi ile, bilirkişi raporunun yeterli olmadığı, eksik inceleme içeren bilirkişi raporu ile karar verilemeyeceği yönünde itiraz edilerek yeni heyetten yeni rapor alınması talep edilmiştir. Mahkemece davacı vekilinin bu talebi hakkında olumlu/olumsuz bir karar verilmediği gibi yeterli olduğuna ilişkin gerekçesininde olmadığı anlaşılmıştır.Mahkemece davalı şirketin ticari defter ve kayıtları inceletilmek suretiyle alınan bilirkişi heyet raporunda; Dava dosyası ve 15/10/2018 tarihli genel kurul hazır bulunanlar listesinin incelenmesi sonucu, davacının davalı şirkette sahip olduğu 5.000 pay ile toplam 127.175 pay , 127.175 TL sermaye payına sahip olan davalı şirket toplam sermayesinin %5,8’ine isabet eden pay ile pay sahibi olduğu, davacının sahip olduğu hisse adedi itibariyle TTK azlık hisse sahiplerinin tanınan hakları kullanması için sahip olması gereken toplam sermayenin 1/10’na sahip olmadığı, toplantı tutanağının incelenmesi neticesinde davacı tarafından iptali talep edilen gündemin 3,4,5 ve 6 maddeleri üzerinde davacının muhalefet ettiği konularda müzakereler yapıldığı ve davacı pay sahibinin TTK.437 maddesinde kendisine tanınmış, şirket faaliyetleri hakkında bilgi alma hakkını kullandığı, sorduğu sorular üzerine ilgili yönetim kurulu adına çeşitli bilgilerin verildiğinin görüldüğü, davacı tarafından iptali istenilen 15/10/2018 tarihli genel kurul toplantısı gündemine ilişkin 3,4,5 ve 6 nolu kararlar bakımından iptal koşullarının oluşmadığı bildirilmiştir.Davacının 3 ve 4 nolu karara karşı faaliyet raporunun, şirketin finansal ve mâli durumunun gerçeğe uygun bir şekilde yansıtmadığı, yeterli ve tatmin edici bir bilgi içermediği ve eksik olduğu gerekçesi ile muhalif kaldığı anlaşılmıştır.Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davalı şirketin finansal tablolarının itiraza uğrayan ve toplantı tutanağına geçmiş bulunan noktaları hakkında, değerlendirme ve inceleme yapılmadığı, davacı tarafça gerçeği yansıtmadığı iddia edilen danışmanlık harcamaları, personele yapılan tazminat ödemeleri, konaklama seyahat ve ağırlama giderleri, mobil teknik için yurt dışına yapılan ödemeler, sözleşmesiz marketing (pazarlama) hizmeti için …’ya yapılan ödemeler ve …’a yapılan ödemeler hakkında defter kayıtlarına göre ilgililer tarafından, dürüst hesap verme ölçüsü ilkesi uyarınca cevap verilip verilmediği yönünde inceleme ve değerlendirme yapılmadığı, bu hali ile bilirkişi raporunun karar vermeye yeterli olmadığı görülmüştür.Bu nedenle mahkemece, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları da incetilmek suretiyle yukarıda tesbit edilen hususlarda ve davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı verdiği beyan dilekçesindeki vaki itirazlarının da karşılanmak suretiyle rapor alınıp oluşacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ve eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması yerinde görülmemiştir.HMK.nın (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine, karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/03/2020 tarih ve 2019/23 Esas – 2020/210 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/09/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.