Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1284 E. 2022/1427 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1284 Esas
KARAR NO: 2022/1427 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 11/07/2019
NUMARASI: 2014/1458 Esas – 2019/797 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/10/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin ayakkabı imalat ve satış işiyle uğraştığını, bu kapsamda davalı ile bir anlaşma yaptığını, buna göre müvekkilinin, davalıya malzeme ve nakit temin edeceğini, karşılığında davalının ürettiği ayakkabıları müvekkiline teslim edeceğini, müvekkilince davalıya muhtelif zamanlarda para ve malzeme gönderdiğini, ancak davalının aldığı malzemelerin ve paraların karşılığında eksik üretim gerçekleştirerek edimini eksik ifa ettiğini, müvekkilinin alacağını tahsil etmek için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzeinden takibe geçtiğini, itiraz üzerine takibin duduğunu beyanla itirazın iptaline, takibin devamına ve davalının alacağın %20’si oranında inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin davacının gönderdiği malzemeler ile ayakkabı imal ederek gönderdiğini ve yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdiği gibi alacaklı duruma da geçtiğini, sunulan faturalar ve muavin defterleri incelendiğinde müvekkilinin gönderdiği faturalardan 8 adedinin kayıtlarına işlenmemiş olduğunu, bu 8 adet fatura işlenmiş olsaydı müvekkilinin cari hesabında 31.277,63 TL alacaklı durumda olduğunun görüleceğini, faturaların kargo yolu ile davacıya gönderildiğini, müvekkilinin davacıya borcunun olmadığını beyanla davanın reddine ve davacı aleyhine %20 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 11/07/2019 tarih 2014/1458 Esas – 2019/797 karar sayılı kararında; “Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde; davacı tarafça, cari hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalinin talep edildiği; davalı tarafça, kendilerince kesilen faturaların davacının ticari defterlerine işlenmeyerek cari hesap bakiye çıkarıldığını savunarak davanın reddinin talep edildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, yazılı bir sözleşme bulunmadığı tarafların da kabulünde olup, uyuşmazlığın taraflarca düzenlenen faturaların yerinde olup olmadığı, faturaların ve fatura konusu malların teslim edilip edilmediği noktasında toplandığı anlaşılmaktadır. Tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmış olup, tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu tespit edilmiştir. Yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde, tarafların defter kayıtlarında 154.010,30 TL tutarında farklılık bulunduğu tespit edilmiştir. İş bu farklılığı davacı tarafça düzenlenen 26/05/2014 tarih ve 283,50 TL bedelli fatura ve davalı tarafından düzenlenen 16/05/2014 tarih ve 3.162,20 TL bedelli, 17/05/2014 tarih ve 228,60 TL bedelli, 20/05/2014 tarih ve 6.384,00 TL bedelli, 22/05/2014 tarih ve 13.296,96 TL bedelli, 24/05/2014 tarih ve 9.979,00 TL bedelli, 29/05/2014 tarih ve 12.337,92 TL bedelli, 30/05/2014 tarih ve 72.368,64 TL bedelli ve 30/05/2014 tarih ve 35.458,56 TL bedelli faturalardan kaynaklandığı tespit edilmiştir. Bu hali ile, uyuşmazlığın çözümü için iş bu faturaların değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacı tarafından düzenlenen 26/05/2014 tarihli 283,50 TL fatura bakımından; iş bu faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, fatura veya konusu malların teslim edildiğine ilişkin davacı tarafça herhangi bir yazılı delilin mahkememize verilmediği, faturanın tek başına alacağın varlığına delil teşkil etmediği, bu hali ile davacının, fatura ve konusu malları davalıya teslim ettiği hususunu ispatlayamadığı anlaşılmakla, iş bu fatura bedelinin davacı tarafça talep edilen alacak miktarından düşülmesi gerekmiştir. Davalı tarafça düzenlenen 16/05/2014 tarih ve 3.162,20 TL bedelli, 17/05/2014 tarih ve 228,60 TL bedelli, 20/05/2014 tarih ve 6.384,00 TL bedelli, 22/05/2014 tarih ve 13.296,96 TL bedelli, 24/05/2014 tarih ve 9.979,00 TL bedelli ile 29/05/2014 tarih ve 12.337,92 TL bedelli faturalar bakımından; iş bu faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, faturalardan 24/05/2014 tarihli 9.979,20 TL bedelli fatura ve içeriği malların davalı tarafından kargo marifetiyle davacı şirket kaşe ve imzasına teslim edildiği, davacı tarafça teslim tutanağında yer alan imza ve kaşeye açıkça bir itirazda bulunulmadığı, bu hali ile iş bu fatura ve konusu malların davacıya teslim edildiğinin kabulünün gerektiği anlaşılmakla, davalı tarafından düzenlenen 9.979,20 TL fatura bedelinin davacı tarafça talep edilen alacak miktarından düşülmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Davalı tarafından düzenlenen mal satışına ilişkin düzenenen diğer faturalar bakımından ise; faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalı tarafça fatura ve konusu malların bir kısım kargo şirketleri aracılığıyla teslim edildiğine ilişkin, kargo firmalarına ödenen fiyat faturaları ve cari hesaplar sunulmuş ise de; … Kargo firmasınca teslim edildiği belirtilen fatura ve mallara ilişkin sunulan faturaların, ihtilaf konusu olmayan 26/03/2014 – 09/05/2014 tarihleri arasında düzenlenen fatura ve malların teslimine ilişkin kargo teslim faturaları olduğu, … Nakliye firmasınca teslim edildiği belirtilen fatura ve mallara ilişkin ise, yalnızca iş bu nakliye firması ile aralarındaki açık cari hesap ekstresinin sunulduğu, davalı tarafça teslime ilişkin başkaca herhangi bir yazılı delilin mahkememize sunulmadığı, faturanın tek başına alacağın varlığına delil teşkil etmediği, dolayısıyla iş bu faturalar yönünden davalının fatura ve konusu malları davacıya teslim edildiğini ispatlayamadığı kanaatine varılmıştır.Davalı tarafından düzenlenen 30/05/2014 tarih ve 72.368,64 TL bedelli fatura ile 30/05/2014 tarih ve 35.458,56 TL bedelli fiyat farkı faturaları bakımından ise; davalı tarafça, davacı tarafından gönderilen malzemelerin istenilen ayakkabı üretiminde yeterli gelmediği ve gönderilen bazı malların hatalı olması nedeniyle, malzemelerin kendilerince satın alındığı, piyasadaki artış nedeniyle de aradaki sözlü anlaşmaya göre fiyat farkı faturalarının düzenlendiğinin beyan edildiği, taraflar arasında davacının kabulünde olan ve imzasını taşıyan yazılı bir sözleşme bulunmadığı gibi böyle bir uygulamanın teamül haline geldiğine ilişkin bir delil de bulunmadığı, bu durumda yazılı sözleşmeye dayanmayan, teamül haline de gelmeyen fiyat farkı faturası ve hizmet bedeli faturası nedeniyle mahsup yapılmış olmasının doğru olmadığı, davalı tarafça davacının gönderdiği malzemelerin yetersiz ve hatalı olduğu iddia olunmuş ise de; buna ilişkin davacıya herhangi bir ihtarname gönderilmediği, faturanın tek başına alacağın varlığına delil teşkil etmediği, davalı tarafından tek taraflı olarak düzenlenen fiyat farkı faturalarının geçerli olarak kabul edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.Sonuç itibariyle; davacının davalıdan 112.186,47 TL cari hesap alacağının bulunduğu, tarafların tacir olduğu, taraflar arasındaki işin ticari iş olduğu, davacı tarafça takip tarihinden itibaren asıl alacağa avans faizi talep edilebileceği, takibe konu alacağın miktarı kesin ve belirli olduğu gibi hesaplanması bir tespit yapılmasını gerektirmediğinden davalının haksız itirazı nedeniyle alacaklının alacağına geç kavuşmasına neden olduğu, davacının kötüniyetinin sabit olmadığı, bu nedenle davalının kötüniyet tazminatı talebinin yerinde olmadığı, dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere Yasa ve Yargıtay İçtihatları gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın bu gerekçe ile kısmen kabulüne karar verildiği…”gerekçesi ile, davanın KISMEN KABULÜ ile sabit olan 112.186,47 TL alacağın, takip tarihinden itibaren artan azalan oranlarda uygulanacak avans faizi ile birlikte ve isabet eden takip giderleri ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmek üzere borçlu davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazının kısmen iptaline, takibin belirtilen şekilde devamına, aşan istemin reddine, Asıl alacağın %20′ si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Reddedilen miktar yönünden davacı tarafın kötü niyeti sabit olmadığından davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; davanın, istisna sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olduğunu, davacı tarafından müvekkili aleyhine İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyasında haksız olarak başlatılan icra takibine müvekkili itiraz edince davacı tarafından yine haksız olarak bu davanın açıldığını, müvekkilinin davacının gönderdiği malzemeler ile kendisine ayakkabı imal ederek gönderdiğini, davacı tarafa olan yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdiği gibi davacıdan alacaklı olduğu halde  icra takibi ve bu dava ile karşı karşıya kaldığını, Mahkemece 28.02.2019 tarihinde yapılan duruşmada alınan ara kararda, dosyanın bir önceki bilirkişiye verilmesi ile itirazları hususunda ek rapor alınmasına karar verilmiş olmasına rağmen raporun son bilirkişiden alındığını, yetkisiz kişi tarafından düzenlenen raporun kabul edilemeyeceğini, ek raporun itirazları dikkate alınmadan hazırlandığını, ayakkabı üretimi konusunda matematiksel gerçeklerle ortaya koydukları hususların hiç birinin bilirkişi ayakkabı üretimi konusunda uzman olmadığından değerlendirmede yer almadığını, bu nedenle mahkemece görev verilmeyen hukuka ve yasaya aykırı bilirkişi raporuna dayanılarak verilen kararın hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, Gerekçeli kararda eksik gözüken faturalarla ilgili dosyada bulunan 29.06.2016 tarihli Bilirkişi … tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda faturalar ile birlikte fatura konusu malların davacıya teslim edildiğinin tespit edildiğini, son bilirkişi raporunda ise kargo evraklarına rağmen bu faturaların teslim edilmediğinin kabul edidiğini, mahkemenin de gerekçeli kararındaki kabulünün aynı yönde olduğunu ancak bu kabulünde de gerçeklere, hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, davalının kesmiş olduğu tüm faturaların BS formlarıyla ilgili olduğu aylarda beyan edildiğini, aynı zamanda kendisine gönderilen faturaları da BA formlarıyla aynı şekilde beyan ettiğini, Talimat ile alınan bilirkişi raporunda, incelemeye tabi tutulan davalı tarafa ait 2014 yılı defterlerinin tamamının açılış tasdiklerinin yapıldığı ve yevmiye defterinin kapanış tasdikinin gününde yapıldığı, defterlerin birbirleriyle uygun olduğu, muhasebe ilke ve tekniklerine uygun tutulduğunun tespit edildiğini, defterlerin sahibi lehine delil niteliğinde olduğunun, … çıkan bakiyeye göre davacıdan 31.561,13 TL alacaklı görüldüğünün açıkça belirtildiğini, son bilirkişinin raporunda, bu bilirkişi raporunun hangi nedenle dikkate alınmadığı konusunda herhangi bir açıklama yapmadığını, mahkemece de gerekçeli kararda bu konuda açıklama yapılmadığını, Müvekkilinin ürettiği ayakkabıları ve iade malzemelerini kargo şirketi ile gönderdiğini, kargo şirketlerinin gönderilen malları teslim ettiklerinde nakliye ücretlerini davacı şirketten tahsil ettiklerini, kargo şirketinin gönderiyi teslim etmeden davacıdan kargo ücretini tahsil edemeyeceğine göre davacının kargodan teslim aldığı malları faturalarına işleyemeyeceğini, … nakliye firması ile gönderilen ve davacıdan nakliye ücretlerinin tahsil edildiği hesap ekstresinin dosyada mevcut olduğunu, bilirkişinin raporunda, bu ekstreden, teslimlerin tek tek tarih ve ücretleri yazmasına rağmen, teslimlerin tespit edilemeyeceğini iddia ettiğini, bilirkişinin burada gönderilen kesilen faturaların mallarla birlikte ertesi gün davacı tarafından nakliye ücreti ödenerek teslim alındığını net olarak görmesi gerektiğini, bu arada davacının, kargo firmasından malları teslim almasına rağmen defterlerine bu malların faturasını işlemediğini, bunun da VUK’a göre suç olduğunu, Gerekçeli kararda “… Kargo firmasınca teslim edildiği belirtilen fatura ve mallara ilişkin sunulan faturaların, ihtilaf konusu olmayan 26/03/2014 – 09/05/2014 tarihleri arasında düzenlenen fatura ve malların teslimine ilişkin kargo teslim faturaları olduğu, … Nakliye firmasınca teslim edildiği belirtilen fatura ve mallara ilişkin ise, yalnızca iş bu nakliye firması ile aralarındaki açık cari hesap ekstresinin sunulduğu, davalı tarafça teslime ilişkin başkaca herhangi bir yazılı delilin mahkememize sunulmadığı, faturanın tek başına alacağın varlığına delil teşkil etmediği, dolayısıyla iş bu faturalar yönünden davalının fatura ve konusu malları davacıya teslim edildiğini ispatlayamadığı kanaatine varılmıştır.” denilmişse de, sundukları belge incelendiğinde görüleceği üzere gönderinin 24.05.2014 tarihinde gönderilen mallar ve fatura dahil bilgileri kapsadığını, mahkemenin bu hususu kargo şirketinden sormak yerine adeta siz sunsanız da kabul etmiyorum demek suretiyle karar verdiğini,Yine gerekçeli kararda “… Nakliye firmasınca teslim edildiği belirtilen fatura ve mallara ilişkin ise, yalnızca iş bu nakliye firması ile aralarındaki açık cari hesap ekstresinin sunulduğu, davalı tarafça teslime ilişkin başkaca herhangi bir yazılı delilin mahkememize sunulmadığı, faturanın tek başına alacağın varlığına delil teşkil etmediği, dolayısıyla iş bu faturalar yönünden davalının fatura ve konusu malları davacıya teslim edildiğini ispatlayamadığı”nın kabul edildiğini, bu mallar ve birlikte düzenlendiği faturalar kargo firmasınca davacı şirkete teslim edilmemiş olsa kargo şirketleri tarafından bu malların müvekkiline iade edilerek taşıma ücretlerinin de müvekkilinden tahsil edileceğini, kargo şirketlerinin taşıma ücretini tahsil etmeden taşıdığı malları alıcıya teslim etmeyeceğini, kargo şirketleri ücretlerini davacıdan alarak malları ve faturaları teslim ettiğinden mahkemece gönderilen malların teslimi ile ilgili kargo şirketlerine yazı yazmadan taraflarınca sundukları belgelere de itibar edilmediğini, davacının kendisine gönderilen malların teslimi konusunda herhangi bir itirazının olmadığını, müvekkilinin ticari kayıtlarının delil olarak kabul edilmediğini, ancak teslim aldığı malların faturalarını bile işlemediği ortaya çıkan davacı şirketin kayıtlarının esas alındığını, bu nedenle gerekçeli kararın bu yönüyle de hukuka ve yasaya uygun olmadığını,Davalının dosyaya sunduğu faturalar ve muavin defteri incelendiğinde müvekkilinin gönderdiği faturalardan 8 adedinin kayıtlarına işlememiş olduğunu, böylelikle bu 8 fatura yekunu olan 153.726,80 TL nin cari hesapta müvekkilinin alacak hanesine geçirilmesi gerekirken geçirilmediğini, bu nedenle cari hesapta müvekkili borçluymuş gibi gözüktüğünü, bu durumun aynı zamanda davacının V.U.K hükümlerini de uygulamadığını gösterdiğini, bu 8 fatura bedeli yekunu olan 153.726,80 TL müvekkilinin alacak hanesine işlenmiş olsaydı cari hesapta 31.277,63 TL müvekkilinin alacaklı olduğunun görüneceğini,Gerekçeli karar ve bilirkişi raporunda taraflar arasında, fiyat farkı hususunda yazılı bir anlaşma olmadığı gibi davacının defterlerinde, daha önceden gelen ticari ilişkide, fiyat farkı uygulamasına ilişkin bir teamül de bulunmadığının belirtildiğini, fiyat farkı faturalarının kesilmesini iki ana sebep halinde mahkemeye bilirkişi raporlarına itiraz dilekçelerinde de ayrıntılı olarak defaatle sunduklarını, istenilen ayakkabıların üretilebilmesi için dışarıdan alınan malzemelerin ayakkabı üretiminde fiyat farkı meydana gelmesinin sebeplerinden biri olduğunu, davacı tarafından gönderilen malzemeler istedikleri ayakkabıların üretiminde yeterli gelmediğinden ve ayrıca gönderilen bazı malların da hatalı olması nedeniyle müvekkilinin bu malzemeleri dışarıdan satın almak zorunda kaldığını ve davacı tarafından istenen ayakkabıların üretimlerini tamamladığını, istenilen ayakkabıları teslim ettiklerini, bu ayakkabıların üretimi ile ilgili müvekkili tarafından satın alınan malzemelerin faturalarını mahkemeye sunduklarını, istenilen ayakkabıların üretilebilmesi için dışarıdan alınan malzemelerin ayakkabı üretiminde fiyat farkı meydana gelmesinin sebeplerinden biri olduğunu, faturalar dosyada olmasına rağmen bilirkişinin bu konuda da bir incelemesi ve değerlendirmesinin olmadığını, zaten ayakkabı imalatı konusunda bir uzmanlığı da bulunmadığından bir değerlendirme yapabilmesinin mümkün olmadığını, buna rağmen bu faturalara itibar edilmemesi gerektiğini belirtmiş olmasının gerçeklere, dosyadaki bilgilere uygun olmadığını, fiyat farkı meydana gelmesinde ikinci sebebin üretilecek ayakkabılar ile ilgili olarak müvekkili ile davacının Mart 2014 ayı içerisinde sözlü anlaşma yaptıklarını, bu anlaşma uyarınca müvekkiline, ayakkabılarda kullanılacak olan malzeme birim fiyatlarının ne olacağının davacı tarafından belirtileceğini, belirtilen bu fiyatlara göre üretilen ayakkabının fiyatının belirleneceğini, ancak süreç içerisinde davacı ayakkabı için gönderdiği malzeme birim fiyatlarının arttırmış olduğundan, ayakkabı üretim maliyeti artmış ve bu artışın hangi ayakkabıların üretiminden meydana geldiği de belirtilerek müvekkili tarafından faturalandırılıp davacıya gönderilmiş olduğunu, ilk bilirkişi raporunun 11. sayfasında; “davacı ile davalı arasında ayakkabılar için 12 TL/adet olan fiyatlara 8 TL/adet fiyat farkı faturası kesileceğine ilişkin; Herhangi bir yazılı sözleşme veya dosya içeriğinde bulunmadığı ayrıca tarafların aralarında işleyen ticari ilişkide davacı tarafından kabul edilen; taraflar arasında bu yönde alışa gelmiş bir uygulamadığının bulunmadığı görülmektedir. Bu nedenle fiyat farkı faturalarının kabul edilmemesi gerektiği düşünülmektedir.” ibaresinin yer aldığını, ancak bu değerlendirmenin bilirkişinin görev verilmeyen bir konuda, tek taraflı, objektif olmayan bir değerlendirmesi olduğunu, dosya içersinde fiyat farkı kesilemeyeceğine ilişkin de bir yazılı sözleşme olmadığı halde sadece kesileceğine ilişkin bir sözleşme olmadığından bahsetmenin hukuka uygun olmadığını, taraflar arasında mahkemeye yansıyan dışında bir ticari ilişki olmadığını, dolayısıyla taraflar arasında bu yönde alışa gelmiş bir uygulama bulunmadığını bilirkişinin nasıl tespit ettiğini anlayamadıklarını, Bilirkişinin davacı tarafından gönderilen malzeme fiyatlarındaki artışlarla ilgili bir bilgisi olmadığı halde bu konudan hiç bahsetmeyerek ve davacının gönderdiği malzemelerle bir ayakkabı maliyetinin ne olacağı hesaplanmadan sadece 8 TL/adet (%40) artıştan bahsettiğini, bu nedenle bilirkişinin sözlü anlaşmada belirlenen malzemelerde davacının yaptığı fiyat artışlarını ve dosyada bulunan davacının gönderdiği malzeme bedel faturalarını incelemeden, zaten ayakkabı imalatı konusunda bir uzmanlığı da bulunmadığından bir değerlendirme yapabilmesinin mümkün olmadığını, buna rağmen bu faturalara itibar edilmemesi gerektiğinin belirtildiğini, gönderilen malzemelerle 12 TL’ye istenen ayakkabıların üretilmesinin imkansız olduğunu, bu hususun ancak ayakkabı imalatı konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınarak açıklığa kavuşturulabileceğini, davacının malzeme ve taban fiyatlarını konuşulan değerlerin çok üstünde bir fiyatla fatura edip gönderdiğini, bu fiyatların yüksek olduğuna itiraz eden müvekkiline işin bitiminde farkların telafi  edileceğinin söylendiğini, fakat iş bitiminde fark faturalarını bildikleri halde teslim almayarak müvekkilini zarara uğratmaya çalıştıklarını, dolayısı ile hiçbir ticaret erbabının zararına mal satmak gibi bir hareket yapamayacağını, Bu arada TTK’na uygun olarak kesilmiş KDV ve vergileri ödenip yasal defterlerinde işli olan faturaları hiçbir bilirkişinin yok hükmünde kabul edemeyeceğini, ek bilirkişi raporunda davacının müvekkiline gönderdiği malzeme faturalarının toplamının 206.292,67.TL olduğunun açıkça belirtildiğini, yine raporda davacının müvekkilinden 14 fatura ile 125.781,00 TL mal ve hizmet alımı yaptığının belirtildiğini, sadece bu faturalara göre müvekkilinin davacının istediği ayakkabıları üretmek için 206.292,67 TL lik malzeme aldığını ve ayakkabıları üreterek davalıya teslim ettiğini, bu durumda müvekkilinin bu ayakkabıları üretmek için harcadığı giderler, emek ve hiç bir kar olmadan zararına üretim yapmış olacağını, Oluşan fiyat farkı ile ilgili olarak hangi ayakkabıların üretimi ile bu farkın oluştuğu belirtilerek 30.05.2014 tarih, … Seri No, 72.368,64 TL bedelli fatura ve 30.05.2014 tarih, … Seri No, 35.458,56 TL bedelli faturaların müvekkili tarafından düzenlenerek 04.06.2014 tarihinde PTT kargo ile davacının dava dilekçesinde de belirttiği ve Ticaret sicilinde kayıtlı adresine gönderildiğini, PTT kargodan bu güne kadar teslim edilemediğine dair bir evrakın müvekkiline ulaşmadığını, müvekkiline iade edilmeyen ve 1 yıl geçmesi nedeniyle imha edildiği bildirilen bu kargonun gönderildiğine ilişkin gönderi reklamasyon bildirimini mahkemeye daha önce sunduklarını, davacının kayıtlarında müvekkili tarafından gönderildiği halde bulunmayan faturaların Bursa … Noterliğinin 25.12.2014 tarih ve … numaralı ihtarnamesi  ile müvekkili tarafından tekrar gönderildiğini ancak davacı tarafından bu ihtarname ve ekindeki faturaların teslim alınmadığını, bunun üzerine 19.01.2015 tarihinde yine Bursa … Noterliğinin 25.12.2014 tarih ve … numaralı ihtarnamesi ekinde davacının dava dilekçesinde belirttiği adresine müvekkili tarafından tekrar faturaların gönderildiğini, ancak davacı tarafından bu ihtarname ve ekindeki faturaların yine teslim alınmadığını, iade edildiğini, bütün bu hususların davacının kendisine gelen mektup, ihtarname vs. kabul edip teslim almadığının açıkça göstergesi olduğunu, müvekkilinin bütün çabalarına rağmen davacının bu faturaları almaktan ısrarla imtina ettiğini, müvekkilinin de bu faturaları davacıya teslim edebilmek için elinde bir kamu gücü bulunmadığını, İstanbul’da düzenlenen mali müşavir bilirkişinin sadece kayıtlar konusunda rapor düzenlemesi gerekirken görev ve uzmanlık alanında olmayan ayakkabı maliyeti konusunda, dosyada bulunan davacının sunduğu ayakkabı malzeme ve işçilik faturalarını incelemeden, bir ayakkabının bu malzemelerle imalat fiyatının ne olacağını tespit etmeden, müvekkilinin aldığı malzeme ve o tarihte benzer ayakkabıların satışı ile ilgili faturalar incelenmeden görüş beyan etmesi, dosyada bulunmayan hususlarda açıkça davacı lehine yorum ve kişisel değerlendirmede bulunması, mallar ile birlikte gönderilen faturaların müvekkilinin ticari kayıtlarında yer almasına rağmen dikkate alınmaması, davacının ticari kayıtlarının yok sayılması, Bursa’da düzenlenen bilirkişi raporuna hangi nedenlerle itibar edilmediği hususunun da bilirkişi raporunda yer almaması, davacı ile müvekkili arasında bulunmayan kabullerin bilirkişi tarafından varmış gibi değerlendirilmesi ve mahkemenin gerekçeli kararında da bu raporun esas alınması nedenleriyle İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1458 E. 2019/797 K. sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bakiye cari hesap alacağına dayalı genel haciz yolu ile takibe vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Davacı, taraflar arasında kendisinin davalıya malzeme ve nakit temin etmesi, davalının da aldığı malzeme ve ücret ile ürettiği ayakkabıları kendisine teslim etmesi şeklinde işleyen bir ticari ilişki bulunduğunu, davalının aldığı malzeme ve para karşılığı kadar ayakkabı üretip teslim etmediğini iddia etmiş, davalı ise, aldığı malzeme ve ücret kadar ayakkabı üreterek davacıya teslim ettiğini, davacı tarafından bir kısım mal faturası ile malzeme fiyatlarındaki artış ile yetersiz/eksik malzemenin dışarıdan temin edilmesi sebebiyle düzenlenen iki adet fiyat farkı faturasının teslim alınmadığını ve ticari defterlerine işlenmediğini, bu nedenle asıl olarak kendisinin alacaklı olduğunu savunmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında, tarafların ticari defter ve kayıtları arasındaki farklılığın davacı tarafından düzenlenen altı adet mal faturası (ayakkabı faturası) ile iki adet fiyat farkı faturasından kaynaklandığı, bu faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalı tarafından sunulan kargo belgelerine göre 24.05.2014 tarihli ve 9.979 TL bedelli fatura ile bu faturaya konu malların davacıya teslim edilmiş olduğu, taraflar arasında fiyat farkı uygulaması olmadığı ve son bilirkişi tarafından düzenlenen kök ve ek raporda davacının 112.186,47 TL alacaklı olduğu tespit edilmiş, Mahkemece davacının 112.186,47 TL alacaklı olduğu kanaati ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mali bilirkişi tarafından tarafların ticari defter ve kayıtları ile dosya kapsamına göre düzenlenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, yalnızca fatura düzenlenmesinin alacağın varlığını ispat etmeyeceği, faturanın ve faturaya konu malların davacıya teslim edildiğini davalının ispat etmesi gerektiği, davalı tarafından uyuşmazlığa esas altı adet mal faturasından yalnızca 24.05.2014 tarihli ve 9.979 TL bedelli olan fatura ile bu faturadaki malların davacıya teslim edildiğinin ispat edildiği, sunulan kargo belgelerinin diğer faturalar ve mallara ilişkin olup olmadıklarının anlaşılamadığı, davacı tarafından kayıtlarına alınmayan iki adet fiyat farkı faturası yönünden ise, taraflar arasında malzeme birim fiyatının belirlenmesi ve davalı tarafından ileride fiyat farkı faturası düzenleneceğine dair bir anlaşmanın olmadığı, davalı tarafından bu hususu ispat eder bir delil sunulmadığı gibi iddiası kapsamında yanlış/eksik malzeme verildiği ve bu malzemenin dışarıdan temin edildiğinin de ispatlanamadığı, taraflar arasında fiili olarak fiyat farkı faturası uygulamasının da bulunmadığı, davalının, davacı tarafından düzenlenen malzeme faturalarına süresi içerisinde itiraz etmediği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince davalının ayakkabı üretiminde uzman bir bilirkişiden fatura konusu ayakkabıların hangi fiyat ile üretileceği konusunda rapor alınması talebinin reddi ile HMK’nın 282. maddesi uyarınca alınan bilirkişi raporlarının dosya kapsamındaki tüm deliller ile birlikte değerlendirilmesi neticesinde gerekçelendirilmek suretiyle davacının alacaklı olduğunun kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenle davalının istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak, dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde davalı vekilinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 7.663,45 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin olarak yatırılan toplam (44,40 TL + 1.871,47 TL=) 1.915,87 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 5.747,58 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde ve karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere 12/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.