Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/128 E. 2022/271 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/128 Esas
KARAR NO: 2022/271 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/235 Esas – 2019/1111 Karar
TARİH: 14/10/2019
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/02/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Asıl davada davacı vekili, müvekkilince ithal edilip bayi olan davalıya gönderilen malların bedellerinin ödenmediğini, alacağın tahsili için başlatılan Küçükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl davada davalı vekili, tarafları, konusu ve miktarı aynı olan iki ayrı icra takibi başlatılmış olması nedeniyle derdestlik itirazlarının bulunduğunu, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Birleşen davada davacı vekili, müvekkilince ithal edilip bayi olan davalıya gönderilen malların bedellerinin ödenmediğini, alacağın tahsili için başlatılan Büyükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davalı vekili, aynı alacağa ilişkin ikinci icra takibine itirazın iptali davasının usulden reddedilmesi üzerine, davacının ilk icra takibine itirazın iptali istemiyle bu davayı açtığını, icra takibinde mükerrerlik nedeniyle derdestlik itirazlarının mevcut olduğunu, ayrıca asıl davada davacının iş bu davaya konu ilk icra takibinden vazgeçtiğini beyan ettiğini, müvekkilinin davacıya borcunun olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
DAİREMİZİN ÖNCEKİ KARARI: Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/09/2017 tarih 2017/113 E., 2017/804 K. sayılı kararı ile mükerrer takip nedeniyle asıl davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 27/02/2019 tarih 2018/579 E., 2019/283 K. sayılı kararı ile, davalının kötüniyet tazminatı talebi hakkında olumlu olumsuz karar verilmemiş olması nedeniyle hükmün kaldırılmasına ve mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 14/10/2019 tarih ve 2019/235 Esas 2019/1111 Karar sayılı Kararı ile; ” ….…. Bakırköy 1.ATM 2018/655 esas 2019/466 karar sayılı ilamıyla birleştirme kararı vererek dosyayı mahkememize göndermiş, yargılamaya mahkememizin 2019/235 esas sayılı dava dosyası üzerinden devam olunmuştur. Davalı vekili birleşen ve asıl dava yönünden müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkili hakkında mükerrer icra takipleri yapıldığını, bu nedenlerle asıl dava yönünden müvekkili lehine %20 kötü niyet tazminatı kararı verilerek her iki davanın da usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasında İBAM 13.HD 2018/579 esas 2019/283 karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi daha önce borçlu aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında 60.712,57-TL alacak üzerinden icra takibi yapıldığı ve söz konusu takip derdestken davacı tarafından aynı miktar üzerinden Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyası ile icra takibi yaptığı, bu bağlamda mükerrer takip nedeniyle asıl dava yönünden itirazın iptali istemli davanın usulden reddine; davacı alacaklı taraf davalı borçlunun söz konusu takip yönünden borcu bulunmadığı halde kendisi aleyhine icra takibi yapmış olması nedeniyle davalı borçlu lehine İİK 67.md gereğince %20 kötü niyet tazminatına, birleşen dava yönünden, davacı vekili asıl davanın ön inceleme duruşmasının yapıldığı 25/09/2017 tarihli oturumda açıkça, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasında borçlu tarafın borca itiraz ettiğini ve itiraz tarihinden itibaren 1 yıllık iptal davası açma süresinin geçmiş olması nedeniyle ve ayrıca söz konusu takipten vazgeçildiğinden dolayı iş bu davayı açtığını beyan ettiği, dolayısıyla asıl davanın açıldığı tarih olan 03/02/2017 tarihi itibariyle davacı tarafın Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasına yönelik itirazı öğrendiği ve bu itiraz yönünden 1 yıllık hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle asıl davayı açtığını duruşma sırasında açıkça beyan ettiği, bu bağlamda birleşen dava yönünden itirazın iptali davasının 03/02/2017 tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre geçirildikten sonra 07/09/2018 tarihinde itirazın iptali davası açıldığı, bu bağlamda açılan birleşen davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar vermek gerektiği(Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2018/13-602 esas 2019/218 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere) kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.”gerekçeleri ile; “Asıl dava yönünden; Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın mükerrer takip nedeni ile usulden reddine, Davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin kabulü ile takip konusu alacağın %20’si üzerinden hesaplanan 12.142,00-TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Mahkememiz dosyası ile birleşen Bakırköy 1.ATM 2018/655 esas 2019/466 karar sayılı dosyası yönünden davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra açılmış olması nedeniyle reddine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Asıl dava yönünden mükerrer takip bulunması nedeniyle usulden red kararı vermiş ise de bu kararın hukuka aykırı olduğunu, asıl dava yönünden iptali talep edilen icra müdürlüğü dosyasının açılma tarihi işbu davada iptali istenen takibin açılma tarihinden çok daha sonrası olduğunu, yani işbu davanın konusu icra takibi, diğer icra takibinden çok daha önce açıldığını, ayrıca takiplerde talep edilen alacaklar başkaca borçlara ilişkin olup, borç konuları farklı olduğu için de derdestliğin söz konusu olmadığını, Birleşen dava yönünden verilen kararın da hukuka aykırı olduğunu, icra takiplerine yapılacak itirazlar, itiraz eden tarafça karşı tarafa (Alacaklıya) tebliğ edilmedikçe hak düşürücü sürenin başlamayacağını, söz konusu icra dosyasına yapılan itiraz da aynı şekilde resmi tebliğ ile müvekkiline ya da yasal temsilcisine tebliğ edilmediği için hak düşürücü sürenin başlamış kabul edilemeyeceğini, YHGK Esas : 2015/1048 Karar : 2017/380 Tarih : 1.03.2017 kararının da bu yönde olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl ve birleşen dava, cari hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takiplerine itirazların iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafça cari hesaba dayalı olarak 60.712,57 TL alacağın tahsili için önce 05/10/2016 tarihinde birleşen davaya konu Büyükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibi başlatılmış, söz konusu icra takibinin davalının borca itirazı ile durması üzerine, bu kez 04/01/2017 tarihinde asıl davaya konu Küçükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibi başlatılmış, bu takip de davalının yasal sürede borca itirazı üzerine durmuştur. Davacı, ilk icra takibi itiraz üzerine durmuş ve derdest iken bu icra takibine itirazın iptali istemiyle dava açmak yerine, asıl davaya konu icra takibini başlatmış ve itiraz üzerine itirazın iptali istemiyle asıl davayı açmış olup, bu durumda asıl davada mükerrer takibin söz konusu olduğu, dolayısıyla davacının asıl davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı açıktır. Öte yandan asıl davanın usulden reddedilmesi üzerine, bu kez davacı ilk icra takibine itirazın iptali istemiyle birleşen davayı açmıştır. İİK 67/1 m. uyarınca itirazın iptali davasının itirazın tebliği tarihinden itibaren 1 yılık hak düşürücü süre içinde açılması gerekir. Birleşen davaya konu icra takip dosyasında itirazın tebliğine dair belgeye rastlanılmamıştır. Asıl davanın açıldığı tarih itibariyle ancak asıl davaya konu icra takibinden haberdar olunduğu kabul edilebilir. Davacı vekili asıl davada 25/09/2017 tarihli duruşmada birleşen davaya konu icra takibine borçlunun itiraz ettiğini, itiraz tarihinden itibaren 1 yıllık iptal davası açma süresi geçtiği için bahsedilen takibin hukuken geçerliliğini yitirdiğini, ayrıca müvekkilinin bu takipten de vazgeçtiğini beyan etmiş ise de, birleşen davaya konu icra takibine itirazın iptali davası açmaları için hak düşürücü süreyi geçirmiş olmaları nedeniyle asıl davayı açtıkları yönünde bir beyanı bulunmamaktadır. Dolayısıyla asıl davanın açıldığı tarih itibariyle birleşen davaya konu icra takibine itirazdan haberdar olunduğu kabul edilemez, mahkemenin aksi yöndeki gerekçesi haklı görülmemiştir. Ayrıca söz konusu beyan tarihi öğrenme tarihi olarak kabul edilse dahi buna göre 1 yıllık hak düşürücü süre içinde birleşen dava açılmıştır. Bu itibarla mahkemece asıl davanın reddinde bir isabetsizlik görülmemiş ise de, birleşen davanın hak düşürücü süre içinde açıldığı dikkate alınarak yargılamaya devam edilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden, davacı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a4 m. uyarınca birleşen davaya ilişkin hükmün kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 m. uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/10/2019 tarih ve 2019/235 Esas – 2019/1111 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a4 maddesi uyarınca birleşen davaya ilişkin olarak KALDIRILMASINA, dava dosyasının mahkemesine İADESİNE, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, asıl davaya yönelik olarak karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, birleşen davaya ilişkin olarak iadesi gerek karar harcı bulunmadığından bir karar verilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/02/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.