Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1278 E. 2022/1426 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1278 Esas
KARAR NO: 2022/1426 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/1135 Esas – 2019/989 Karar
TARİH: 05/11/2019
DAVA: Banka Teminat Mektubunun İadesi Ve Depo Edilmesi (Depo Edilmesi İstemlİ)
KARAR TARİHİ: 12/10/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili banka ile … Tic. A.Ş. arasında Genel Alacaklı Cari Hesap Sözleşmesi imzalandığını ve adı geçen firma talebi sonrası gerekli tetkikler yapılmak suretiyle firmaya çek karnesi teslim edildiğini, davalı taraf adına keşide olunan Beyoğlu … Noterliği’nin 29/06/2017 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile tedavülde olan çek yaprakları ile ilgili toplam 6.690,00 TL gayri nakdi kredi borcu olduğu ve söz konusu bedelin yatırılması aksi halde kanuni yollara başvurulacağı, faiz, masraf ve vekalet ücretine muhatap olunacağının ihtar edildiğini, ancak davalı tarafından söz konusu bedelin yatırılmadığını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile çek sorumluluk bedeli olan 6.690,00 TL gayri nakdi kredi borcunun müvekkili banka nezdinde faiz getirmeyen bir hesaba depo edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar … Tic. A.Ş., … A.Ş. ve … Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile; öncelikle … A.Ş. ve … Tic. A.Ş.’nin Türk Ticaret Kanunu 136. ve devamı maddeleri uyarınca müvekkili … Tic. A.Ş. tarafından devralınmak suretiyle bu şirketle birleştiklerini, müvekkili şirkete Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun yetkilileri kayyum olarak tayin edildiğini, müvekkili şirketin TMSF gözetiminde, TMSF’nin atadığı yöneticiler tarafından yönetildiğini, ortak ve eski yetkililerine işi terk veya tutukluluk nedeniyle uzun süredir ulaşılamadığından ve şirket uhdesindeki tüm evrak ve kayıtlara adli ve idari makamlarca el koyulduğu ve inceleme yapıldığı için sağlıklı kayıtlara ulaşılmakta zorlanıldığını, davacının dava dilekçesindeki sözleşmenin hangi tarihli hangi içeriğe sahip olduğu ve tedavülde olan çek yapraklarının ne kadar bedelli, kime düzenlenmiş, hangi çek yaprakları olduğunun anlaşılamadığını, davacı yana HMK madde 119 ve 194 uyarınca iddiasını ve iddiasının dayanağı olan bütün vakıaları açıklattırılması ve somutlaştırılması gerektiğini, davacı yana ait müvekkili şirkette tespit edilen tüm boş çeklerin TMSF yetkililerinin kayyum olarak atanması sonrası davalı bankaya iade edildiğini, 678 sayılı KHK’nın 37. maddesi uyarınca müvekkili şirketin kefil olduğu borçlarından ötürü öncelikle asıl borçlulara müracaat edilmesinin zorunlu olduğunu, doğrudan müvekkili şirkete müracaat edilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; öncelikle davacının diğer davalı şirket ile bir kısım somut olmayan talepler ile ilgili müvekkilinden talepte bulunamayacağından husumet yokluğundan davanın reddini talep ettiklerini, davacının 29/06/2017 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesinin müvekkiline tebliğ edilmediğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile ortada kat edilmemiş bir hesap bulunmadığını, müvekkili diğer davalı şirketin hissedarı olup, bu bağlamda asıl muhatap ve tarafın davalı şirket olduğunu, müvekkilinin tüm mal varlığına ve şirketlerine Sulh Ceza Hakimliklerince el konulduğunu ve TMSF eliyle de kayyum atandığını, hukuki yönden müvekkilinin sorumluluğu olmadığını, çünkü müvekkilinin iradesinin ve tasarruf ehliyetinin, malvarlığı ile ilgili hiç bir iradesinin olmadığını, tasarruf yetkisinin ise halen TMSF tarafından davalı şirkete atanan ilgili kayyumlarda olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacı tarafın alacağı ispata muhtaç olupi neye göre ve nasıl hesaplandığının da belli olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/11/2019 tarih 2017/1135 Esas 2019/989 Karar sayılı kararında; “Yapılan yargılama, toplanan deliller ile dosya kapsamındaki tüm belge bilgiler ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğine göre; Dava, çek teminat bedelinin depo edilmesi istemine ilişkindir. Davacı banka ile davalılardan … Tic. A.Ş. arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiği, diğer davalıların kredi sözleşmesine kefil oldukları, davalı … A.Ş.’nin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredilmesi üzerine davacı şirket tarafından hesabın kat edilip çek teminat bedelinin istenildiği, hesap kat ihtarının davalılara tebliğ edildiğinin ispat olunamadığı, davacı banka ile davalı asıl borçlu … Tic. A.Ş. arasında bağıtlanan 25/07/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinin devam ettiği, davalı asıl borçlu şirketin sözleşme gereğince temerrüde düşmediği, sözleşme sorumluluklarını yerine getirdiği, Türk Borçlar Kanunu’nun 581 ve devamı maddeleri gereğince kefiller yönünden ise, asıl borçlunun kusur ve temerrüdü nedeniyle, borca aykırılık nedeniyle sorumluluk halinin oluşmadığı, bu nedenle davacı bankanın kefillerin sorumluluğunu gerektirecek talepte bulunamayacağı, bu aşamada davacı bankanın depo talebinin dürüstlük ve iyiniyet kurallarına aykırı olarak, hakkın kötüye kullanımı niteliğine olduğu sabit bulunmuş, istemin ve davanın reddine karar vermek…”gerekçesi ile davanın REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Mahkemenin kararının, dava konusu uyuşmazlığın çözümünde ve tespitinde eksik inceleme ve hatalı kanaate varılmış olması sebebiyle istinaf edildiğini, mahkemenin 05.11.2019 tarihli davanın reddine yönelik kararı usul ve yasaya aykırı olup, talepleri doğrultusunda kaldırılması gerektiğini, müvekkili ile … Tic. A.Ş. arasında Genel Alacaklı Cari Hesap Sözleşmesi imzalandığını ve adı geçen firmaya talebi sonrası gerekli tetkikler yapılmak suretiyle çek karnesi teslim edildiğini, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi hükümleri doğrultusunda temerrüde uğramış olan davalı şirketin kredi hesaplarının, Beyoğlu … Noterliği’nin 29/06/2017 tarih, … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile kat edildiğini, kat ihtarnamesinin davalıların kredi ve kefalet sözleşmelerindeki adreslerine tebliğ edildiğini, davalıların temerrüte düştüklerini, genel kredi sözleşmesi hükümlerinde açıkça yer verilen temerrüt şartları ile davalıların dava konusu çek yapraklarını teslim aldığına dair somut veri ve maddi olgulara rağmen taraflar arasındaki hukuki ihtilaf dosyaya sunulan tüm bilgi ve belgeler değerlendirilmeksizin karar verildiğini, müvekkili ile davalı kredi borçlusu arasında imzalanan sözleşmede davalıların nakit ve gayri nakit borçlara kefil olduklarının açıkça yer aldığını, davalılar tarafından dava konusu çeklerin müvekkili bankaya iade edildiği beyan edilmekle söz konusu çeklerin müvekkili bankadan teslim alındığı hususunun ikrar edildiğini, bilirkişi incelemesinde söz konusu hususa itibar edilmeksizin davalılar tarafından çeklerin teslim alınması aşamasında müvekkili bankaya sunulan taleplerin nazara alınmaması ve çeklerin davalılara teslim edildiğinin ispatlanması gerektiğinin belirtildiği, mahkemenin bilirkişi raporuna vaki itirazlarına itibar etmediğini, davalılar tarafından dahi dava konusu çeklerin teslim alınmadığının beyan edilmediğini, Taraflar arasında akdedilen sözleşmeden kaynaklanan kredi borcunun dava konusu edilen gayri nakit alacağı olduğunu, borçlu şirket söz konusu kredi sözleşmesi ve kefalet sözleşmesi kapsamında çek karnesini teslim almış olup, bu doğrultuda dava tarihi itibariyle tedavülde bulunan çeklerden dolayı 6.690,00 TL gayri nakit riski bulunduğunu, söz konusu hususun bilirkişi tarafından da tespit/teyit edildiğini, kredi sözleşmesi ve kefalet sözleşmesinde yer alan düzenlemelerin dava konusu gayri nakit alacağın depo edilmesi isteminin haklılığını gösterdiğini, kredi sözleşmesinin 5.06 maddesi kapsamında; “…Kredi Alan, Finansman Belgeleri tahtında doğmuş ve/veya doğacak anapara, faiz, temerrüt faizi, komisyon, ücret, masraf dahil bütün borç ve yükümlülüklerinin teminatı olarak, Banka tarafından uygun görülecek miktar, tutar ve nitelikte ve Banka tarafından kabul edilebilir şekil ve içerikte her türlü teminatı Banka lehine tesis etmeyi ve bu amaca uygun her türlü sözleşme ve belgeyi Bankaya temin etmeyi taahhüt eder… denildiğini, kefalet sözleşmesi hükümlerinin de davalıların gayri nakdi kredi borçlarındaki hukuki sorumluluk ve yükümlülüklerini açıkça düzenlendiğini, Kefalet Sözleşmesinin sözleşmenin konusu başlıklı 2. maddesinde; “…Müşteri ‘nin (“Kredi Alan”) Banka ile akdetmiş olduğu;… Kredi Alan’ın kullandığı ve/veya kullanacağı nakdi ve/veya gayri nakdi kredilerden kaynaklanan doğmuş ve/veya doğacak tüm borçlar ile her ne surette olursa olsun asaleten ve kefaleten doğmuş ve doğacak tüm borçlara Kefil’in Kredi Alan ile beraber kefil olması işbu sözleşmenin konusunu oluşturmaktadır. Kefil, aşağıda belirtilen kefalet tutarı ile sınırlı olmak üzere işbu kefalet sözleşmesinde belirtilen taahhütlerinin yukarıda yer alan sözleşme/sözleşmeler kapsamında Banka tarafından Kredi Alan’a bir defadan fazla kullandırılan ve/veya kullandırılacak nakdi ve/veya gayrinakdi kredilerden doğmuş ve doağacak tüm borçları da kapsadığını kabul, beyan ve taahhüt eder.” denildiğini, söz konusu hükümlerin davalıların gayri nakit kredi borcuna ilişkin olarak hukuki sorumluluk ve yükümlülüklerini ifade ettiğini, davalıların teslim aldıkları çek karnesinde kullanmadıkları çek yapraklarını bankaya teslim etmeleri, teslim edilmediği takdirde çek yaprakları için bankanın ödeyebileceği miktarın müşteri hesabına rehnedilmesinin gerektiğini, çekilen ihtara karşın söz konusu bedelin, davalılar tarafından haksız olarak halen depo edilmediğini beyanla İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.11.2019 tarih ve 2017/1135 esas ve 2019/989 karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, genel kredi sözleşmesi kapsamında açılan çek hesabına bağlı olarak verilen çek karnesinden iade edilmediği iddia edilen çeklerin, bankaca ödenecek yasal sorumluluk bedelinin depo edilmesi talebine ilişkindir. Dosya kapsamına göre; davacı banka ile davalı … Tic. A.Ş. arasında 25.07.2012 tarihli ve 16.000.000 TL bedelli genel kredi ve cari hesap kredi sözleşmesinin imzalandığı, diğer davalıların söz konusu sözleşmeye aynı miktar ile müşterek ve müteselsil kefil oldukları, davalı asıl borçlu şirketin talebi ile tarafına 25 yapraklı çek karnesi verildiği, davalı kefil şirketler … A.Ş. ve … A.Ş.’nin, diğer davalı kefil şirket … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye devredildikleri, adı geçen devralan şirkete İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin 26.10.2016 tarihli kararı ile TMSF’nin kayyım olarak atandığı, davacı banka tarafından Beyoğlu … Noterliği’nden davalılara keşide edilen e 29.06.2017 ihtarname ile “çek yaprakları ile ilgili yasal sorumluluk miktarı için toplam 6.690 TL gayri nakit, protesto ve komisyon masraflarından kaynaklı olarak 2.036,92 TL nakit kredi borcunun bulunduğu, kredi hesaplarının kat edilmiş olması sebebiyle ihtarnamenin tebliğinden itibaren 1 günlük süre içerisinde nakdi kredi borcunun fiili ödeme tarihine kadar hesap edilecek faizi ile birlikte ödenmesi, ayrıca çek yaprakları sebebiyle banka yasal sorumluluk miktarı olan 6.690 TL’nin muhatap hesabına 3 günlük süre içerisinde yatırılması”nın ihtar edildiği, ihtarnamenin tebliğine dair tebliğ şerhleri ile genel kredi sözleşmesinin dosya içerisinde bulunmadığı, Mahkemece verilen süre içerisinde davacı banka vekili tarafından talebe konu çeklerin …-…-…-… ve … seri numaralı çekler olduğunun beyan edildiği, bilirkişi raporu ekinde söz konusu çeklerle ilgili dökümde, bildirilen son üç çekin ibraz edildiği ve karşılıksız çıktığı, ilk iki çekin ise müşteride olduğu bilgisinin yer aldığı, bilirkişi raporunda da söz konusu beş adet çekin davacı tarafından davalı asıl borçlu şirkete verildiği ve bankaya iade edilmediğinin, ayrıca genel kredi sözleşmesinde davacı bankanın, davalı asıl borçlu şirketten gayri nakdi çek taahhüt bedelini talep edebileceğine dair bir düzenleme olmadığından davacının, asıl borçlu şirketten depo talebinde bulunamayacağının, davalı kefil şirketlerin depo bedelinden sorumlu tutulabileceklerinin ancak 678 sayılı KHK’nın 37/2 maddesinin buna engel teşkil ettiğinin, ayrıca kefalet sözleşmesinde davalı kefillerin çek depo bedelinden sorumlu tutulacaklarına dair açık hüküm olmadığının, davalı kefil …’dan ise TBK’nın 581 ve TTK’nın 7. maddesi uyarınca depo talebinde bulunulamayacağının tespit edildiği, Mahkemece; kat ihtarnamesinin davalılara tebliğ edildiğinin ispat edilemediği, davacı banka ile davalı asıl borçlu şirket arasındaki genel kredi sözleşmesinin devam ettiği, davalı borçlunun temerrüde düşmediği, sözleşmesel sorumluluklarını yerine getirdiği, bu nedenle talebin haksız olduğu, davalı kefiller yönünden ise TBK’nın 581 ve devamı maddeleri uyarınca borca aykırılık nedeniyle sorumluluk halinin oluşmadığından bahisle davalılardan talepte bulunulamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı banka tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır. Davacı banka tarafından, davalı asıl borçlu şirketin genel kredi sözleşmesi hükümlerine aykırı davrandığı ve temerrüde düştüğü, çek bedellerinin depo edilmesi gerektiği iddia edilmiş olup, Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; dava tarihi itibariyle davalı asıl borçlu şirketin genel kredi sözleşmesi hükümlerine aykırı davranıp davranmadığı, temerrüde düşüp düşmediği, rapor ekinde yer alan dava konusu çeklerle ilgili dökümde üç çekin ibraz edildiği ve karşılıksız çıktığı, iki çekin ise müşteride olduğu bilgisi yer almasına rağmen, rapor içeriğinde beş adet çekin davacı bankaya ibraz veya iade edilmedikleri beyan edilerek çelişkiye sebep olunduğu, buna göre de ibraz edilen çekler var ise davacı tarafından yasal sorumluluk bedellerinin ödenip ödenmediği, dava tarihi itibariyle deposu talep edilebilir alacak olup olmadığı, davalıların temerrüde düşüp düşmedikleri hususlarında bir inceleme yapılmadığı, Mahkemece davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazları ve anılı hususlar değerlendirilmek üzere ek rapor alınmaksızın eksik inceleme ile karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.HMK’nın (Değişik:22/07/2020-7251/35md.) 353/1-a-6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin dosyaya celbi, davacı tarafa ihtarnamelerin tebliğ şerhini sunmak ve bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere kat ve dava tarihi itibariyle beş adet çek için yasal sorumluluk bedeli 7.050,00 TL iken dava dilekçesinde 6.690,00 TL’nin deposunun talep edilmesinin sebebini açıklamak üzere süre verilmesi, asıl borçlu şirkete TMSF’nin kayyım olarak atandığına dair bir karar da bulunmadığı gözetilerek bankacı bilirkişiden, dava tarihi itibariyle davacı bankanın çek yaprakları nedeniyle yasal sorumluluk bedellerini ödeyip ödemediği, talep edilen alacağın nakdi alacağa dönüşüp dönüşmediği, davalı asıl borçlu şirket ve diğer davalılardan sözleşme hükümleri ve keşide edilen ihtarname kapsamında depo talebinde bulunup bulunamayacağı hususunda gerekli olması halinde banka kayıtları da yerinde incelenmek suretiyle ek rapor alınması, sonuca göre asıl borçlu şirket yönünden yapılacak değerlendirme ile, 678 sayılı KHK ve kefalete ilişkin yasal düzenlemeler ile davacı banka ile davalılar arasında imzalanan kefalet sözleşmesi hükümleri nazara alınarak davalı kefiller yönünden de değerlendirme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerektiğinden davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/11/2019 tarih ve 2017/1135 Esas – 2019/989 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/10/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.