Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1277 E. 2020/1184 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1277
KARAR NO : 2020/1184
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 25/02/2020
DOSYA NUMARASI: 2019/538 Esas – 2020/154 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 22/10/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı icra dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun 01/02/2017 tarihinde asıl alacağa faize ve ferilerine itirazda bulunduğunu, borçlunun itirazlarının haksız olduğunu, çünkü davalıya icra dosyasındaki alacağın dayanağı olarak gösterilen ve ödeme emri ekinde de tebliğ edilen Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesi (iflas mahkemesi) 67a IN 237/08 Esas nolu dosyasında düzenlenen 282 seri numaralı ve 01/09/2008 başvuru tarihli iflas sıra cetvelinden de görüleceği üzere, borçlu davalının müvekkiline 8.216,096 Euro tutarında borcu olduğunu, bu borcun kesinleştiğini ve bu mahkeme iflas dosyasında kayıt altına alındığını, davalının Almanya’daki malvarlığının borcu karşılamadığını, müvekkili davacının alacağını Türkiye’de yasal yollarla takip etmek istediğini, dolayısıyla davalının borca itirazının yersiz ve kötü niyetli olduğunu, davalının Almanya da … nin ortağı ve yönetim kurulu başkanı olduğunu, davalının bu şirket üzerinden Güneş Tahvili (Anleihe Solar) ihraç ettiğini ve davalı müvekkilinin de 5.000 Euro tutarında bir satın alma yaptığını, bu tahvilin davalının şirketince %8,25 faizi ile 15/11/2010 tarihinde geri ödenmek üzere alındığını, Güneş enerjisinin Almanya da çok büyük bir pazar olduğundan müvekkili davacının bu şirketten tahvil alarak yatırım yapmaya yönlendiğini, davacı müvekkilinin yanında bir çok kişinin de davalı Yönetim Kurulu başkanlığı yaptığı bu şirketten 50.000 Euro ya varan rakamlarda tahvil satın aldığını, bu suretle davalının buyük bir sermaye topladığını, ancak daha sonra davalının bu şirket üzerinden güneş yatırımı yapmayıp 25 milyon Euro tutarında sanat eseri satın aldığını ve bunları 37,9 milyon Euroya … isimli şirkette sattığını, bunu öğrenen müvekkilinin sözleşmeyi feshettiğini ve ödediği parayı geri istediğini, davalı şirket ödeme yapmayınca davacı müvekkilinin Hamburg asliye Hukuk Mahkemesinde 328 O 373/07 Esas sayılı dosyadan davalının şirketine karşı açtığı davayı kazandığını ve mahkemece davalının büyük bir riske girdiği, şirketin sermayesini tehliye soktuğu ve şirketi aşırı borçlandırdığı gerekçesiyle davayı kabul ettiğini, karar hükmünde davalının davacıya 5.000 Euro yu % 5 lik faizi ile 06/08/2007 tarihinden itibaren ödemesine, ayrıca 489,45 Euro yargılama giderine hükmedildiğini, bu kararı Apostille şerhini onaylı tercümesi ile birlikte dilekçeleri ekinde sunduklarını, davalının ayrıca bu eylemlerinden dolayı Hamburg Asliye Ceza Mahkemesi’ nin 620 KLs 1/11 Esas sayılı dosyasında dolandırıcılık suçundan yargılandığını ve 5 sene hapis cezasına mahkum olduğunu, davalının şirketi üzerinden gerçekleştirdiği bu eylemleri sonucu, tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak, davalının kişisel malvarlığı ile de sorumlu addedildiğini, söz konusu toplam borcun 37,9 milyon Euro olduğunu, davalının bu meblağı kişisel olarak ödeyemeceğini belirterek Almanya da kişisel iflas yoluna başvurduğunu, müvekkilinin de karar altına aldığı alacağının masrafları ile birlikte iflas masasına kaydettiğini, bu nedenlerle davanın kabulü ile, davalıların İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazının iptali ile takibin aynı şartlarla devamına alacaklarının takip talebi çerçevesinde öngörülen oranlarda asıl alacağa işleyecek temerrüt faizi, vekalet ücreti ve masrafları ile birlikte tahsiline, haksız ve kötüniyetli itiraz nedeni ile İİK madde 67-2 uyarınca takip çıkışının %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalının Muğla ili, … ilçesi, … Mah. … ada parselde kayıtlı taşınmazı üzerine ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz konulmasını, davalı borçludan tahsiline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkilinin adresinin Berlin Almanya olduğunu, davada yetkili Mahkemenin de Berlin Mahkemeleri olduğunu, davacının dava dışı … şirketinden alacaklı olduğunu iddia ettiğini, bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, derdestlik itirazlarının da bulunduğunu, davacının müvekkilinden alacaklı olduğunu gösterir hiçbir belge sunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 25/02/2020 tarih ve 2019/538 Esas – 2020/154 Karar sayılı kararı ile; “…Davacı taraf, dava dilekçesinde dava dışı Almanya’ da mukim … şirketine yatırımcı olarak para yatırdığını, davalının şirket hesaplarını kendisine aktararak dolandırıcılık yaptığını, şirketin Almanya’da iflasına karar verildiğini, müvekkilinin alacağını tahsil edemediğini, bu nedenle müvekkilinin alacağını davalıdan tahsil etmek amacıyla icra takibi başlattığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini beyan ederek itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep etmiş, davalı taraf gerek icra dosyasında gerekse cevap dilekçesinde adresinin Almanya’da olduğunu beyan ederek yetki itirazında bulunmuştur. Bu davanın davalısı hakkında aynı sebeple açılmış dosyalarda verilen kararların istinaf edilmesi sebebiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2018/2230 Esas ve 2018/1551 Karar sayılı ilamında, davalıya yüklenen yatırımcılardan toplanan paraların başka amaçlar için kullanılması eylemi haksız fiil olarak kabul edilmekle davanın, davacının alacağını dayandırdığı dava dışı şirketin iflas masası tarafından verilen kayıt belgesi tarihine göre yürürlükte olan mülga Türk Ticaret Kanunu’nun 336. maddesinde yer alan; ” İdare meclisi azaları şirket namına yapmış oldukları mukavele ve muamelelerden dolayı şahsan mesul olamazlar. Ancak aşağıda yazılı hallerde gerek şirkete gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler. 5.Gerek kanunun gerek esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden veya ihmal neticesi olarak yapılmaması,” düzenleme kapsamında, şirket ortağına karşı açılmış sorumluluk davası olarak nitelendirildiği, 12. Hukuk Dairesinin 2019/481 Esas ve 2019/359 Karar sayılı ilamında da benzer şekilde nitelendirme yapıldığı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 553/1. maddesinde de benzer bir düzenleme olduğu anlaşılmakla Mahkememizce de davanın hukuki nitelendirmesi bu madde kapsamında kabul edilmiştir. Bu minvalde Türk Ticaret Kanunu’nun 561. maddesine göre sorumlular aleyhine açılacak davalarda şirket merkezinin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemesi kesin yetkili olup, dava dışı şirketin merkezinin de Almanya’da olduğu ve Mahkememizde yargılama yapılamayacağından davanın usulden reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-Davalının yetki itirazının kabulü ile HMK nın 114/1 a maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece, yetki dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine ilişkin verilen kararın yasaya ve usule aykırı olduğunu,Mahkemece eksik inceleme ile karar verildiğini, davalının mutad meskeni ya da ikinci adresinin bulunduğunu, Türkiye ile olan organik bağlantılarının hiçbir şekilde irdelenmediğini,Davalının itirazına gerekçe gösterdiği TTK 561. madde de belirlenen yetki kuralının HMK’da belirlenen genel yetki kuralına ek bir seçenek olarak sunulduğunu, bunun kesin bir yetki kuralı olmayıp, seçimlik yetkinin söz konusu olduğunu, haksız fiilin etkilerini Türkiye’de gösterdiğini, Davanın, özel hukuk tüzel kişisinin (şirketin) bir ortağına veya bir ortağın bu sıfatla diğer ortaklara karşı açtığı bir dava olmadığını, müvekkilinin dolandırılan 3.kişi olduğunu, şirket ortağı olmadığını, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğunun açıklanan nedenlerle kabul edilemeyeceğini, Somut olayda, davalının Alman Hukuku’na göre “KİŞİSEL” iflası ve ayrıca gerçek kişinin kişisel malvarlığı ile sorumluluğunun söz konusu olduğunu, davanın tarafının tüzel kişilik olmadığını, Gerçek kişi davalının kişisel iflası ve Almanya’da bu gerçek kişiye karşı tüm yasal yollar tüketilmiş olduğundan, davalı gerçek kişinin Türkiye’de kayıtlı resmi adresleri dikkate alınmadan yanlış bir karar verildiğini, yer itibari ile yetkili bir Türk Mahkemesi bulunmasının, milletlerarası yetkinin doğması için gerekli ve yeterli olduğunu, Türk vatandaşlığı bulunan davalının vekili adına düzenlettirdiği vekaletnamedeki adresinin, dava dilekçesinde belirtmiş oldukları adresle aynı adres olduğunu,Davacı müvekkil ile aynı konumda olan diğer müvekkilleri adına ve davalı aleyhine açılan davalarda verilen dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine ilişkin kararların BAM denetiminden geçerek kaldırıldığını, İst. BAM 12 HD. 2020/344 E., 2020/431 K.,- 2020/161 E., 2020/427 K., – 2020/345 E., 2020/429 K.,- 2020/278 E., 2020/430 K., – 2020/158 E., 2020/426 K., 2020/129 E., 2020/425 K. Ve İst. BAM 13 HD. 2020/42 E., 2020/349 K sayılı ilamlarının da aynı yönde olup, yerel mahkeme kararlarının kaldırıldığını, Açıklanan nedenlerle; Türk Mahkemeleri’ nin ihtilafı çözmeye yetkili olduğunu, davanın esasına girilmesi gerektiğini belirterek; yerel mahkeme kararının kaldırılması sureti ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı olarak alacaklının yaptığı takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, Türk Ticaret Kanunu’nun 561. maddesine göre sorumlular aleyhine açılacak davalarda şirket merkezinin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemesinin kesin yetkili olup, dava dışı şirketin merkezinin de Almanya’da olduğu ve mahkemece yargılama yapılamayacağından davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. MÖHUK 40. maddede “Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder.” hükmü düzenlenmiştir.TTK’nın 553. maddesinde şirket kurucularının, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğu düzenlenmiş, 561. maddesinde de sorumlular aleyhine şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde dava açılabileceği düzenlenmiştir.Anılan yetki düzenlemesi kesin yetki kuralı olmayıp genel yetki kuralının yanında ek bir yetkili mahkeme düzenlenmektedir. Buna göre TTK 561. maddesinde belirtilen yetki kuralı kesin yetki olmayıp, genel mahkemelerin yetkisini kaldırmamaktadır.HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir ve yine 9. maddede Türkeye’de yerleşim yerinin bulunmaması halinde yetki düzenlenmiş olup, maddeye göre Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayanlar hakkında genel yetkili mahkeme davalının Türkiye’de mutad meskeninin bulunduğu yer mahkemesidir. Buna göre davalının mutad meskeninin bulunduğu yerin tespiti önem taşımaktadır. Davaya konu takibe davalı tarafça yapılan itirazda verilen vekaletnameye göre davalının adresi Şişli İstanbul olarak belirtilmiştir. Buna göre Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayan davalının mutad meskeni Şişli/ İstanbul’dur. HMK 9. maddesine göre açılmış olan davada mahkeme yetkili olup, mahkemece yetkisizlik kararı verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle davacı istinaf başvurusunun kabulü ile, davalının Türkiye’de mutad meskeni bulunmakta olup, buna göre ilk derece mahkemesi yetkili olduğundan mahkemenin yetkisizlik kararının kaldırılmasına, tarafların delillerinin toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/02/2020 tarih ve 2019/538 Esas – 2020/154 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a4 ve HMK 353/1-a6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/10/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.