Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1255 E. 2020/835 K. 10.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1255 Esas
KARAR NO: 2020/835 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/950 Esas (Derdest Dosya)
TARİH: 27/02/2020 Tarihli Ara Karar
TALEP: Teminatın İadesi Talebi
KARAR TARİHİ: 10/09/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekilince birleşen dava dosyasına sunulan dava dilekçesi ile; davacılar … İle … Şirketi tarafından davalı … Şirketine yönelik asıl dava dilekçesinde belirtilen toplamda 17 adet dilekçede keşide tarihleri ve çek noları yazılı her biri 500.000,00TL bedelli çeklerin davacıdan tehdit ve baskı ile alındığını, iş bu çeklerden ilk üç tanesi (20/05/2018-22/06/2018-20/07/2018 keşide tarihli) hakkında menfi tespit davası açma hazırlığı yapılırken çeklerin arkasının yazılmaması amacıyla davalılara ödendiğini, iş bu çeklerin zorla alınması nedeniyle Balıkesir CBS 2017/17997 soruşturma sayılı dosyasında inceleme yapıldığını ve 23/05/2018 tarihinde iş bu soruşturma dosyasında kovuşturmaya yer olmadığını dair karar verildiğini, bu çeklerden dolayı davalılara borçlu olmadığının tespiti için İstanbul 7. ATM sinin 2018/950 sayılı dosyasında dava açıldığını, ancak iş bu dava devam ederken …’nin bu çekleri sahibi olduğu davalı şirkete ciro ettiğini belirterek davalı … Şirketine yönelik iş bu çeklerden dolayı menfi tespit istemli açılan bu davanın İstanbul 7. ATM sinin 2018/950 sayılı dosyasıyla birleştirilmesine, davalıların iyiniyetli 3. kişi olmadıklarının tespiti ile müvekkillerinin iş bu çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespitine, hiçbir borca dayanmayan bu çeklerin İstanbul 7. ATM sinin 2018/940 sayılı ana dosyasında teminat karşılığında durdurulmuş olması nedeniyle tedbir kararına muhalefet yoluyla yapılan icra takiplerinin kaldırılmasını talep ve dava etmiş, davada, davalıların kötüniyetli olarak davaya konu çekleri takibe koyduklarını belirterek davanın sonuçlanmasına kadar icra takiplerinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesi 10/01/2020 tarih 2018/950 Esas (üzerinden birleşen İst. And. 11. ATM’nin 2019/252 Esas sayılı dosyası yönünden) sayılı ara kararında;İlk derece mahkemesince, 10.01.2020 tarihinde birleşen dosya yönünden ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile birleşen davanın davalısı tarafından başlatılan icra takiplerinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilmiştir.Davalı vekili ihtiyati tedbir kararına itiraz dilekçesi ile, İhtiyati tedbir kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında takibin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğini belirterek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesi 27/02/2020 tarih 2018/950 Esas (üzerinden birleşen İst. And. 11. ATM’nin 2019/252 Esas sayılı dosyası yönünden) sayılı ara kararında;”İİK 72. maddesinin menfi tespit ve istirdat davalarında ihtiyat tedbir kararının hangi hallerde verileceği açıklanmıştır. İş bu maddeye göre “borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir” hükmü yer almaktadır.İİK 72/2 maddesi ise icra takibinden önce açılan menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir kararının hangi durumda verileceği belirtilmiş ve buna göre “icra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme talep üzerine alacağın %15 inden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir” hükmü yer almaktadır.İİK 72/3 maddesi ise icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında, ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına dair karar verilemeyeceği açık bir şekilde belirtilmiştir.Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2012/14719 esas, 2013/2145 karar sayılı ilamında da İİK 72 maddesinin 3. Fıkrasına göre icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği ancak borçlunun gecikmeden doğan zararı karşılamak ve alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceği, somut olayda menfi tespit davasının icra takibinden sonra açılmış olduğundan kanun hükmü gözetilerek karar verilmesi gerekirken, tedbiren icra takiplerinin durdurulmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilmiştir. Bu haliyle icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği ve ancak tedbir yoluyla icra veznesine yatan paranın alacaklıya verilmemesi yönünde tedbir kararı verileceği, nitekim davacılar vekilince mahkememize sunulan talep dilekçesinde ve birleşen dava dosyasına sunulan dava dilekçesinde takibin kaldırılmasına yönelik talepte bulunduğu anlaşılmıştır.Yukarıdaki bilgilerden de anlaşılacağı üzere tedbire konu edilen takip dosyalarının birleşen davadan önce başlatıldığı anlaşılmaktadır. İİK’nun 72/3 maddesinde de belirtilmiş olduğu üzere icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği belirtilmiştir. Davalı vekilinin arabuluculuk dava şartının birleşen dava dosyası yönünden gerçekleşmediği yönündeki itirazlarının değerlendirilmesinde ise; Davalı vekilince ihtiyati tedbir kararı unsuruna ilişkin sunulan 11/01/2020 tarihli itiraz dilekçesinde, itiraz sebeplerinden biri olarak öncelikle birleşen dosyada davacı tarafın arabuluculuk dava şartını yerine getirmeden iş bu davayı açtığı ve bu haliyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği ve mahkememizce verilen tedbir kararınında yerinde olmadığı belirtilmiştir. Davalı vekilinin iş bu itirazının değerlendirilmesinin mahkememizin 26/12/2019 tarihli celsesinde 2 nolu ara karara göre arabuluculuk hususunun celse arasında incelenmesine ve duruşmanın 09/04/2020 tarihine bırakılmasına dair karar verilmiştir. Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2019/2348 Esas – 2019/1894 Karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesinin 2020/141 Esas – 2020/237 Karar, Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 22. Hukuk Dairesinin 2019/2276 Esas – 2020/186 Karar sayılı ilamlarında kambiyo senetlerinden kaynaklı açılan menfi tespit davalarında arabuluculuğun dava şartı olduğu ve dava açılmadan önce arabuluculuk yoluna başvurulmaması halinde 6325 sayılı yasanın 18/A-2 maddesine göre davanın usulden reddine dair karar verilmesinde yasaya aykırı bir durum olmadığını belirttiği ,İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 2019/521 E-2019/423 K. Sayılı kararında, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16.Hukuk Dairesinin 2019/215 E. Sayılı ve benzer kararlarında menfi tespit davalarında arabuluculuğun dava şartı olmadığına dair kararlar verildiği 7155 S.Y ile değişen 6325 S.Y eklenen 18/A maddesindeki düzenlemenin ilk Derece Mahkemeleri ve Bölge Adliye Mahkemelerince farklı olarak uygulandığı henüz Yargıtay tarafından verilmiş bir karar bulunmadığı anlaşılmıştır.İhtiyati tedbire itiraz dilekçesi ve tarafların iddialarının incelenmesinden, her ne kadar Mahkememizce 10.01.2020 tarihinde birleşen dosya yönünden davalı …Ltd.Şti aleyhine İİK 72/2 maddesi gereğince tedbir kararı verilerek takiplerin durdurulmasına karar verilmiş ise de, Mahkememizce verilen bu kararın birleşen dosyanın davacıları hakkında yapılan takiplerden sonraki tarihte açılmış olduğu anlaşılmakla, tedbir talebinin ancak İİK 72/3 maddesi gereğince değerlendirilebileceği, İİK 72/3 maddesindeki düzenlemeye ve amir hüküm gereğince Mahkemelerin verilecek tedbir kararlarında takdir hakkı bulunmaksızın ancak icra veznesine girecek paranın teminat karşılığında alacaklıya ödenmemesi şeklinde karar verilmesi gerektiği, birleşen dosya yönünden verilen tedbir kararının İİK 72/2 maddesindeki yasal koşulları taşımadığı ve kaldırılması gerektiği, Birleşen dosya davalısının dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine yönelik talebinin Mahkememizin kök dosyasının duruşma günü olan 09.04.2020 tarihinde değerlendirilebileceği anlaşılmakla Mahkememizce verilen 10.01.2020 tarihli davalı tarafından yapılan takiplerin durdurulmasına yönelik İİK 72/2 maddesi gereğince verilen tedbir kararının kaldırılmasına…”gerekçesi ile; Davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına itirazının kabulü ile,Mahkememizce verilen 10/01/2020 tarihli İHTİYATİ TEDBİR KARARININ KALDIRILMASINA, karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili 16/03/2020 tarihli istinaf dilekçesi ile, Davalı tarafın tüm iddialarının hukuka aykırı olduğunu, çeklerdeki imzaların zorla attırıldığını, müvekkilinin dava konusu çeklere bağlı olarak hiçbir borcu bulunmadığını, Davalıların, müvekkilinin baba ve kardeşi olması, akrabalık ilişkisi nedeniyle müvekkilinden maddi talepler istenildiğini, bu taleplerin yerine getirilmesi için ikrah, cebir, tehdit, zor kullanmak sureti ile çeklerin elinden zorla alındığını, müvekkilinin şirketinin ticari faaliyetlerinin düzenli olması nedeniyle, itibarının zedelenmemesi, kredi işlemlerinin aksamaması için ilk 3 adet çeki istirdat hakları saklı olmak üzere ödemek zorunda kaldığını, Diğer çeklere ilişkin İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/950 Esas sayılı dosyasında Menfi Tespit davası açıldığını, bu davada 10/08/2018 tarihinde ” Dava konusu 14 adet çek yönünden işleme konulmaması ve yazdırılmaması için İhtiyati Tedbir kararı” verildiğini, Asıl davanın davalılarından …’nın asıl davada tedbir kararı alındıktan sonra bu tedbir kararını bertaraf etmek için dava konusu çekleri asıl davada taraf olmayan ve davalı … ‘ya ait olan …ne kötüniyetle ciroladığını, bu davalı tarafından bankaya ibraz edilerek ihtiyati hacze konu edildiğini, her ne kadar birleşen İstanbul Anadolu 11.ATM.’nin 2019/250 Esas sayılı davası icra takiplerinden sonra açılmış ise de somut olayda, asıl davanın davalısı …’nın …nin yetkilisi ve tek ortağı olup, asıl davada verilen 10/08/2018 tarihli İhtiyati Tedbir kararından sonra çekleri kendi şahsi şirketine ciro ederek, mahkemece verilen İhtiyati Tedbir kararını dolanmak suretiyle kötü niyetli olarak icra takiplerine başladığını, hukukun kötü niyeti himaye etmeyeceğini, şirkete karşı açılan menfi tespit davası icra takiplerinden sonra açılsa dahi mevcut organik bağ nedeniyle İİK.nun 72/2 maddesi gereğince dava konusu çeklere ilişkin İhtiyati Tedbir kararı verilmesi gerektiğini, İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesi başkanının görüşü ve oyunun bu yönde olmasına rağmen ve ayrıca Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2014/33305 E., 2015/7857 K. Sayılı kararlarında da açıkça vurgulandığı üzere, taraflarından dosyaya ibraz edilen Ticaret Sicil Gazetesi ve defterlere ilişkin ticaret sicil kayıtlarının celbi ile davalı …’nın davalı şirketin sahibi ve temsilcisi olup olmadığı incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde İhtiyati Tedbir kararının kaldırılmasının isabetsiz olduğunu, İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/950 Esas sayılı ( üzerinden birleşen Anadolu 11 ATM.’nin 2019/250 Esas sayılı dosyası yönünden) … aleyhine 10/01/2020 tarihinde İİK.nun 72/2 maddesi gereğince tedbir kararı verilerek takiplerin durdurulmasına karar verilmiş ise de, Mahkemece verilen bu kararın birleşen dosyanın davacıları hakkında yapılan takipten sonraki tarihte açılmış olduğu anlaşılmakla, tedbir talebinin ancak İİK.72/3 maddesince değerlendirilebileceği, İİK. 72/3 maddesindeki düzenlemeye ve amir hüküm gereğince mahkemelerin verilecek tedbir kararlarında takdir hakkı bulunmaksızın ancak icra veznesine girecek paranın teminat karşılığında alacaklıya ödenmemesi şeklinde karar verilmesi gerektiği, birleşen dosya yönünden verilen tedbir kararının İİK.72/2 maddesindeki yasal koşulları taşımadığı ve kaldırılması gerektiği, mahkememizce verilen 10/01/2020 tarihli İhtiyati Tedbir Kararının kaldırılmasına karar verildiği, 27/02/2020 tarihli Mahkeme Kararının hangi gerekçelere dayandığı açıklanmadığı sadece soyut ifade ile İİK.72/2 maddesindeki yasal koşulları taşımadığı belirtildiği,10/01/2020 tarihinde aynı mahkeme tarafından gerekçeler açıkça ifade edilerek İİK.nun 72/2 maddesi gereğince tedbir kararı verilerek takiplerin durdurulmasına karar verildiği, ihtiyati tedbir kararına ilişkin olarak gerekçe ve koşullarda herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen gerekçe gösterilmeden usul ve yasaya aykırı olarak 10/01/2020 tarihli İhtiyati Tedbir Kararının kaldırılmasına karar verildiğini, Mahkeme tarafından 27/02/2020 tarihli kararında ”tedbir talebinin ancak İİK.72/3 maddesince değerlendirilebileceği, İİK. 72/3 maddesindeki düzenlemeye ve amir hüküm gereğince mahkemelerin verilecek tedbir kararlarında takdir hakkı bulunmaksızın ancak icra veznesine girecek paranın teminat karşılığında alacaklıya ödenmemesi şeklinde karar verilmesi gerektiği” gerekçelendirilmiş ise de, İİK.72/3 maddesi uyarınca bulundukları takdirde taleplerinin hukuka uygun bir gerekçe gösterilmeden red olunduğunu, Mahkemece hukuka aykırı şekilde verilen bu kararlar ile, yargılama esnasında ve İhtiyati Tedbir aşamasında, davacı müvekkilinin İİK.72/2 ve 72/3 maddesindeki yasal haklarının kullanılmasının engellendiğini, dava konusu çeklere ilişkin olarak sunulan delillerin değerlendirilmediğini, Ticari defterler ve kayıtlar tamamlanmadığı, bilirkişi incelemesi yapılmamış olmasına rağmen, ayrıca Davalılardan diğer kardeş olan …’nın çeklerin silah zoruyla tehditle alındığı esnada davalılarla birlikte olması sebebi ile bu hususu kabul eden beyanlarına rağmen esas mahkeme Üyelerinin Hukuğu davalının savunmasını yapar mahiyette uygulamayarak davayı sonuçlandırır şekilde karar tensip olunduğunu, esas mahkemenin Kendi Üstü BAM 16 daire kararlarına aykırı Menfi tesbit davalarında Arabuluculuğun dava şartı olamayacağına uymayarak üstelik birleşen dosyada Hakimin verdiği 2 haftalık sürede Arabuluculuk işlemide yapılmış olmasına rağmen sübjektif ve taraflı hukuka aykırı olarak oyları ile Tedbir i kaldırarak müvekkili şirketi bankalar nezninde hacizli gösterilmesine ve çıkmış teşviklerini kullanılmasına engel olarak verdikleri bu kararla büyük zarara uğrattıklarını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin 27.02/2020 tarihli tarihli kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, İhtiyati Tedbir Kararının birleşen Anadolu 11 ATM.’nin 2019/250 Esas sayılı dosyası yönünden de devamına karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir. Davacı vekili, davaya konu çeklerin müvekkilinden tehdit ve baskı ile alındığını, çeklerden dolayı borçlu olmadığını, asıl davada lehdar hakkında menfi tespit davası açtıklarını, asıl davada talep ettikleri ihiyati tedbirin kabul edilerek söz konusu çekler yönünden ödemeden men kararı verildiğini, asıl davanın davalısının bu tedbir kararını etkisiz kılmak için söz konusu çekleri sahibi olduğu şirket adına cirolayarak devrettiğini, çeklerin bu davalı şirket tarafından haksız olarak icra takibine konulduğunu belirterek birleşen dava ile çeklerin hamili olan davalı şirket hakkında söz konusu çekler nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitini talep etmiş, birleşen bu davada söz konusu çekler icra takibine konu edildiğinden ihtiyati tedbir yoluyla takiplerin durdurulmasını talep etmiş, mahkemece tedbir talebi kabul edilerek teminat karşılığında başlatılan icra takiplerinin durdurulmasına karar verilmiştir. Mahkemenin bu tedbir kararına davalı şirketin itirazı üzerine istinafa konu iş bu tedbirin kaldırılmasına ilişkin karar verilmiştir.İİK 72/3 maddesinde “icra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir “ hükmü düzenlenmiştir.Söz konusu olayda davaya konu çeklerin hamili olan davalı şirket hakkında birleşen İstanbul Anadolu 11. ATM’nin 2019/250 E. sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davası icra takibinden sonra açılmıştır.İİK 72/3 maddesinin 1. cümlesinin amir hükmü gereğince icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden ve tedbir talep eden davacının talebide takibin tedbiren durdurulması yönünde olduğundan istinaf sebepleri yerinde değildir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacılar tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40.TL istinaf karar harcı, istinaf edenler tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/09/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.