Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1234 E. 2022/1291 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1234
KARAR NO: 2022/1291
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2019
DOSYA NUMARASI: 2014/698 Esas – 2019/1040 Karar
DAVA: Alacak (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/09/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı …’ın maliki bulunduğu Bursa ili Osmangazi ilçesi … Mah. … ada … parsel numarasında kayıtlı taşınmaz üzerinde 12/06/2008 tarihinden geçerli olmak üzere 20 yıl süreyle intifa hakkı tanındığını ve bayilik faaliyetlerinin yürütmek üzere davalı …’a 2.212.500 USD ve 5.568.125 TL tutarında gayri maddi hak bedeli ödemesi yapıldığını, davalı … tarafından dava konusu akaryakıt istasyonuna yapılan yatırım bedellerinin müvekkiline faturalandırıldığını, anılan davalıya ödendiğini, daha sonra davaya konu taşınmazın üzerindeki intifa yüküyle birlikte temlik sözleşmesi dahilinde diğer davalı …Turizm tarafından satın alındığını, davalı … Turizm tarafından Bayilik Taahhütname belgesi imzalandığını ve diğer davalı …’ın bu belgeyi Garanti ve Taahhüt Eden sıfatıyla imzaladığını, söz konusu taahhütnameye istinaden davalıların 2.650.000 USD+KDV’yi müvekkiline ödemeyi kabul ve taahhüt ettiklerini, davalı … Turizm tarafından bayilik sözleşmesinin ve intifa hakkının 12/06/2013 tarihinde sonlandırıldığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle intifa hakkı kapsamında ödenen; gayri maddi hak bedellerinden işlememiş süreye isabet eden güncel değeri karşılığında şimdilik 5.419.637,34 TL’nin ve yatırım bedellerinin işlememiş süreye isabet eden güncel değeri karşılığında şimdilik 325.108,88 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Turizm vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin adresinin Bursa olduğunu, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını; davacının müvekkilinden herhangi hak ve alacak talebinde bulunma imkanı bulunmadığını, davacı tarafından verilen tüm malların iade edildiğini, bu sebeple herhangi bir borç alacak kalmadığını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında dava konusu taşınmaz üzerine davacı lehine 20 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiğini, resmi senedi kapsamında intifa hakkı bedelinin 169.990 TL olduğunu, davaya konu taşınmazın tüm hak ve borçlarıyla birlikte diğer davalı şirkete satıldığını ve devredildiğini, dolayısıyla davacının müvekkilinden sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca hak talep edebilmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek, dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/12/2019 tarih ve 2014/698 Esas – 2019/1040 Karar sayılı kararı ile; “…. davacı ile davalı … arasında yapılmış ve daha sonra bayilik taahhütnamesi ve temlik sözleşmesi gereği davalı … Turizm’e devredilmiş bayilik sözleşmesinin süresinden önce feshedildiği ve davacının dava konusu taşınmaz üzerindeki intifa hakkının 12/06/2013 tarihinde sonlandığı; bu kapsamda benimsenen bilirkişi kurulu raporunda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere intifa hakkının süresinden önce sonlandırılması nedeniyle davacı tarafça talep edilebilecek bakiye intifa bedelinin 125.849,61 TL; sözleşme tarihinde ve sonrasında davacı tarafça yapılan ödemelere ilişkin davacı tarafça talep edilebilecek teşvik piriminin (gayri maddi hak bedeli) 2.464.916,11 TL olduğu; sözleşme tarihinden önce yapılan ödemelere ilişkin istemin yerinde olmadığı, davalılar arasında yapılmış bayilik taahhütnamesi ve temlik sözleşmesi gereği davalı …’ın davalı … Turizm’in davacıya karşı olan borç ve yükümlülüklerine garantör olduğu, davanın yasada öngörülen zamanaşımı süresi içinde açıldığı anlaşıldığından benimsenen bilirkişi kurulu raporu ile tespit edilen 125.849,61 TL intifa bedeli ve 2.464.916,11 TL teşfik primi (gayrimaddi hak bedeli) olmak üzere toplam 2.590.765,72 TL’nin ödemenin davalılardan talep edildiği ihtarname tebliğ tarihi olan 29/01/2014 tarihinden itibaren (temerrüt tarihi) avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline; belirlenen-tespit edilen alacak miktarını aşan davacı taraf isteminin açıklanan nedenlerle yerinde olmadığı kanaatine varıldığından reddine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” Davanın KISMEN KABULÜ İLE; 1-125.849,61 TL intifa bedeli ve 2.464.916,11 TL teşfik primi (gayrimaddi hak bedeli) olmak üzere toplam 2.590.765,72 TL’nin temerrüt tarihi olan 29/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, Davacı tarafın fazlaya ilişkin isteminin reddine, … “karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili ile davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davadaki taleplerinden olan sabit yatırım bedeline ilişkin olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediğini, talepleri arasında sabit yatırım bedelinin 325.108,88 TL’sinin davalılardan temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsili talebinin de bulunduğunu, yapılan bilirkişi incelemesinde sabit yatırımların hali hazırda dava konusu taşınmazda yer aldığı ve değerlerinin 223.724,76TL olarak hesaplandığının tespit edildiğini, söz konusu yatırım bedellerinin davalılar tarafından karşılanması gerektiğini (YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ E. 2014/5086 K. 2014/10737 T. 1.7.2014 –YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ E. 2014/14184 K. 2014/12432 T. 24.9.2014 ),taleplerinin kabulü gerekirken, bu konuda bir karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Her iki davalının da imzasını taşıyan Bayilik Taahhütnamesi’nin 7/b maddesi ile davalı … Turizm’in, dava konusu gayri maddi hak bedelinin 2.650.000,00 USD +KDV’sini ilk talepte müvekkili şirkete ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, davalı …’ın da davalı … Turizm’in söz konusu taahhüdünün yerine getirilmesini garanti eden sıfatıyla üstlendiğini, bu kapsamda dava konusu 5.419.637,34 TL tutarındaki taleplerinin tamamının kabulü gerekirken, davanın 2.590.765,72 TL üzerinden kısmen kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davalıların müvekkilinin ilk talebi ile müvekkiline ödemeyi taahhüt ettiği tutarın dava tarihindeki Türk Lirası karşılığı 2.650.000 USD +KDV=3.127.000,00 USD X 2.0935 = 6.546.374,50TL olarak hesaplandığından, sabit yatırım bedeli ile birlikte davaya konu taleplerinin tamamının kabulü yönünde hüküm kurulması gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde hukuka aykırı olduğunu, Hükme esas alınan 09.07.2019 tarihli bilirkişi raporunda, davalı …’a yapılan gayri maddi hak bedeli ödemelerine ait bir kısım faturaların sözleşme tarihinden önce olması sebebiyle davaya konu edilemeyeceği şeklindeki tespitin kabulünün mümkün olmadığını, davalılar tarafından akdedilen Taahhütname’de söz konusu gayri maddi hak bedelinin dava konusu intifa hakkı ve bayilik anlaşması kapsamında …’a ödendiği hususunun açıkça ikrar edildiğini ve bu tutarın 2.650.000 USD +KDV’sinin de iade edileceği hususunun kabul edildiğini, öte yandan … ile müvekkili arasındaki ilk anlaşmanın 18.05.2007 tarihinde akdedilmiş olup, ödemelerin anlaşma dönemi içerisinde gerçekleştiğini, Davalı tarafa ödenen ve iadesi gereken bedelin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca güncellenmesi de gerekmesine rağmen bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu (YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 1991/10-576 K. 1992/76 T. 12.2.1992 ), Davalıların sözleşmelerin süresinden önce sona ermesi nedeniyle dava konusu tutarın çok üzerinde bir kazanım elde ettiklerini, açıklanan durum karşısında davalıların iyi niyetli olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, öte yandan davalıların iade yükümlülüğünün kusursuz sorumluluğa dayandığını, dolayısıyla davalıların iyi niyetli olmasının dahi denkleştirici adalet ilkesinin uygulanması gerekliliğini ortadan kaldırmayacağını (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi E. 2015/6511 K. 2015/17289 T. 21.12.2015 – Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E. 2001/1576 K. 2001/3730 T. 10.4.2001 – Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2000/13-1729e. 2001/32 K. -yargıtay 14. Hukuk Dairesi E. 2005/3606 K. 2005/8936 T. 13.10.2005) belirterek, İlk Derece Mahkemesi ilamının davanın reddine dair kısmının kaldırılarak davanın tüm talepleri yönünden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının taşınmaz üzerine 20 yıllık intifa hakkı için ödediği bedelin169.990 TL olduğunu, buna karşılık davacı tarafça, intifa hakkı için ödenen bedelin 5.419.637,34 TL olduğu şeklinde resmi senet ile çelişen asılsız bir iddia ileri sürüldüğünü, davacının gerçek dışı beyanının resmi akit karşısında hiç bir hukuki anlamı ve geçerliliği olmadığını, bilirkişi raporunun 11. ve 12. sayfasında da intifa hakkının 169.990.TL bedel ile tesis edildiğinin tespit edildiğini, mahkemenin ise, davacının intifa hakkı olarak ödediğini iddia ettiği ancak resmi senetlerle çelişen beyanına teşvik primi gayri nakdi hak olarak tanımlama yaparak geçerlilik kazandırdığını, oysa davacı şirketin gerek davalı müvekkile gerekse diğer davalı şirkete teşvik primi gayri nakdi hak adı altında bir ödemesi olmadığını, bu yönü ile yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu, Davalı müvekkili şirket ile diğer … firması arasında imzalandığı iddia edilen 23.01.2009 tarihli sözleşmenin 7. maddesinin davayı ve davacıyı haklı gösteren her hangi bir değeri olmadığını, öncelikle neden ve hangi hukuki gerekçe ile müvekkilinden alacak talep ettiği hususunu ispat etmesi gereken davacının TMK Mad. 6 gereğince ispat külfetini yerine getirmediğini, davacı ile davalı müvekkil şirket ya da … firması arasında imzalanan bayilik sözleşmesinde de; davacının 5.419.637,34 TL’yi 20 yıl süre için ödediğine dair her hangi bir hüküm olmadığını, 20 yıl için ödenen bedelin intifa bedeli olduğunu ve bu bedelin de resmi akit tablosunda yazılı olduğu gibi 169.990 TL olduğunu, Ödendiği iddia edilen 5.419.637,34 TL’nin ise, davacı şirketin markası adı altında dava konusu parsel üzerinde ürün satılması için bir defaya mahsus olarak ödenen bir ücret olduğunu, bu bedelin intifa süresi için ödendiğine dair davacı iddiasının asılsız ve gerçek dışı bir beyan olduğunu, aksine bir karar ile davacının bu asılsız beyanı üzerine hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davacı tarafından diğer davalı … firmasına ödendiği ifade edilen 3 adet gayri ayni hak bedelinin müvekkili ile bir ilgisi bulunmadığını, ayrıca hükme esas alınan bilirkişi raporunda; bu bedelin hangi istasyon/ istasyonlar için ödendiğine dair bir hüküm de bulunmadığının ifade edildiğini, bu sebeple TMK md 6 gereğince ispat külfeti üzerinde bulunan davacının ispat külfetini yerine getirmediğini, Ödemelerin ne için ve hangi istasyon ile ilgili olarak yapılmadığı belirli olmamasına rağmen; bilirkişi heyetinin “bayiye 20 yıl intifa süresince satış teşvik primi olduğu değerlendirilirse” şeklindeki varsayımı ile bu varsayımdan hareketle mahkemece hüküm tesis edilmesinin hukuka ve maddi delillere aykırı olduğunu, Davacı firmaya ait tüm ürünlerin davacıya eksiksiz olarak teslim edildiğini, bu kalem yönünden de müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, bu sebeple bahse konu istemlerin hüküm altına alınmamasının hukuka uygun olduğunu, ancak mahkeme tarafından bu yönde bir ret kararı tesis edilmemesinin eksiklik olduğunu, Davacı şirketin, davalı … ve diğer borçlularına ait taşınmazların satışından para tahsil ettiğini, bu hususun davacı ve davalı … kayıtlarının ya da icra dosyalarının incelenmesi neticesinde ortaya çıkacağını, oysa bu konuda bir inceleme yapılmadığını ve mahkeme kararının bu yönü ile de hatalı olduğunu, davacının diğer davalı … şirketi ile var olan ticari ilişkisindeki alacak – borç bakiyesinin tespiti için davacının güncel ticari defterlerinin incelenmesi gerekirken, eksik bir değerlendirme ile bu yönde bir inceleme yapılmamasının hatalı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi ilamının ortadan kaldırılarak, davanın tüm istemler yönünden reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davanın reddi kararı çerçevesinde tesis edilerek davacıdan tahsili ile müvekkili davalıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bayilik sözleşmesinin süresinden önce sonlandırılması nedeniyle intifa hakkı kapsamında ödendiği ileri sürülen gayri maddi hak ve kalıcı yatırım bedellerinin işlememiş süreye isabet eden kısmının denkleştirici adalet ilkesi gereğince güncel değerlerinin davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı vekili ve davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili UYAP sistemi üzerinden 19/04/2022 günü dairemize sunmuş olduğu dilekçesi ile; davalılardan … hakkında dava kapsamındaki tüm talep ve haklarının saklı olduğunu ve istinaf taleplerinin devam ettiğini; mühhasıran davalılardan … hakkındaki davadan feragat ettiklerini, feragat nedeniyle davanın … Turizm yönünden reddine karar verilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir. Davalı … vekili Uyap sistemi üzerinden sunduğu 27/08/2020 tarihli dilekçesi ile; dava dosyası her ne kadar taraflarınca istinaf edilmiş olsa da, taraflar arasında uzlaşma sağlanmış olduğundan istinaftan feragat ettiklerini, iş bu dosya nedeni ile davacıdan herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını, feragat beyanları dikkate alınarak dosyanın kesinleştirilmesine karar verilmesini talep edilmiştir. Davalı … vekili Uyap sistemi üzerinden sunduğu 13/04/2022 tarihli dilekçesi ile; istinaf dosyasının İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/698 esasında kayıtlı olup, söz konusu davaya ilişkin ödemelerin tamamı yapılmış ve dosyadaki tarafların tamamının istinaftan feragat beyanlarını göndererek dosyanın kesinleşmesini talep ettiklerini, bu sebeple dosyanın kapatılarak yerel mahkemesine iadesine ve dosyanın kesinleştirelerek yatırılmış olan harçların müvekkiline iadesine karar verilmesini talep edilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 297 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. Anılan Yasa’nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Anayasa’nın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur. Taraflar, ancak kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki nedene dayandırıldığını anlayabilirler.(Yargıtay 11. HD 2019/3137 Esas 2020/3699 Karar) Ayrıca, karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da kanun yolu incelemesi sırasında gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı denetlenebilir. Yukarıda belirtildiği üzere davacı tarafça, bayilik sözleşmesinin süresinden önce sonlandırılması nedeniyle intifa hakkı kapsamında ödendiği ileri sürülen gayri maddi hak ve kalıcı yatırım bedellerinin işlememiş süreye isabet eden kısmının davalılardan tahsili talep edilmiş olup; davacının intifa hakkının işlememiş süreye isabet eden kısmının değerinin davalılardan tahsiline yönelik bir talebi bulunmamasına rağmen, mahkemece işlememiş süre yönünden intifa hakkı bedelinin tahsiline karar verilmiş, davacının ikinci talebi olan kalıcı yatırım bedelinin tahsili yönünden ise gerekçesi de açıklanarak bir hüküm kurulmamıştır. Hükümde fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiği belirtilmiş ise de, davacının kalıcı yatırım bedeli talebinin red edildiği açık olarak anlaşılamadığı gibi, neden red edildiğine dair de herhangi bir gerekçe bulunmamaktadır. Mahkemece, davacının kalıcı yatırım bedelinin işlememiş süreye isabet eden tutarının tahsili talebi hakkında dosyada mübrez deliller değerlendirilerek yeterli ve denetime elverişli gerekçelerle sonuca varılması gerekirken, gerekçesi açıklanmadan karar verilmesi- olumlu/ olumsuz açık bir hüküm kurulmaması, ayrıca davacının denkleştirici adalet ilkesi uyarınca güncelleme yapılması talebi hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmaması mahkeme kararlarının gerekçeli olması gereğine ilişkin Anayasal ve yasal düzenlemelere, HMK’ nın 353/1-a.4 madde düzenlemesine aykırılık oluşturmaktadır. Yine, talep bulunmamasına rağmen intifa hakkının işlememiş süreye isabet eden kısmına yönelik hüküm kurulması da HMK’nın 26. maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Davalı … San.ve Tic.Ltd.Şti vekili Uyap sistemi üzerinden sunduğu 13/04/2022 tarihli dilekçesi ile, söz konusu davaya ilişkin ödemelerin tamamının yapıldığını ve dosyadaki tarafların tamamının istinaftan feragat beyanlarını göndererek dosyanın kesinleşmesini talep ettiklerini beyan ettiği anlaşılmakla, uyuşmazlığa ilişkin yapılan ödeme bulunup bulunmadığı, davacı tarafça talep edilen alacağın devam edip etmediği hususlarında taraf vekillerinin beyanları da alınarak varılacak sonuca göre ve davacı vekilinin feragat beyanı da gözetilerek bir karar verilmesi gerekmektedir. Bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 297 ve 298 maddelerine uygun biçimde gerekçeli karar yazılarak hüküm kurulması bakımından, HMK’nınn 26, 297, 298 ve 353/1-a.6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine iadesine, davacının sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, davalı …Ürünleri San.ve Tic.Ltd.Şti vekilinin istinaftan feragat beyanına göre, istinaf başvurusunun HMK’nın 349/2 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin istinaf başvurusunun HMK’nın 349/2. maddesi gereğince FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/12/2019 tarih ve 2014/698 Esas – 2019/1040 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 26, 297, 298 ve 353/1-a6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, Dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf talep eden davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından yatırılan 44.243,8‬ TL harcın (44.189,4.TL+54,40.TL) talep halinde davalı … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ye iadesine, 5-Davacının, davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’den harç ve yargılama gideri talebi bulunmadığına ilişkin herhangi bir beyanı olmadığından; davacı tarafından istinaf aşamasında yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 7-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/09/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.