Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1222 E. 2022/1799 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1222 Esas
KARAR NO: 2022/1799 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/583 Esas – 2019/1151 Karar
TARİH: 23/12/2019
DAVA: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, satın alınan malların gizli ayıplı olması nedeniyle sözleşmeden dönme hakkının kullanılması, peşinat olarak davalılara verilen çek için ödemeden men kararı yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve çekin müvekkiline iadesi, satılan ipliklerin ayıplı olduğunun tespitiyle müvekkilinin söz konusu çekten ve satın alınan ipliklerden dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı …esinin önlenmesi adına malı teslim almayı dahi teklif eden müvekkilinin ve diğer davalının iyi niyetli çabalarının yersiz kaldığını, gelinen aşamada tespit edilen maddi gerçeğin davacının malın bedelinin nasıl olur da ödemekten kaçınırım düşüncesinden ibaret olduğunu, müvekkilinin ve diğer davalının olumlu tavırlarına rağmen eğer varsa davacının tüm zarar ve ziyanına kendisinin sebebiyet verdiğini, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/12/2019 tarih 2017/583 Esas 2019/1151 Karar sayılı kararında; ” Davacının sipariş ettiği iplikleri davalı …Şti, … A.Ş ‘den alarak davacıya teslim ettiği,anılan ipliklerde örülmeye meydana çıkan gizli ayıp olduğu ,müşterilerinden geri iade yapıldığı ,ihtiyacını karşılamayan bu iplerin yerine piyasadan daha fazla maliyet ile iplik satın aldığı ,bu satım sözleşmesi çerçevesinde davacının … Merter Şubesinin 19/08/2017 tarihli 100.000,00 TL bedelli çeki davalıya verdiği,ürünlerin ayıplı çıktığı iddiası ile bu çekin de bedelsiz kaldığını beyanla; -sözleşimenin feshi ile tüm ipliklerin iadesi -çekin müvekkile iadesi – 100.000,00 TL bedelli çekten dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmekle; Taraflar arasında satım akdi konusunda uyuşmazlık bulunmadığı ,bir kısmı halen davacı uhdesinde bulunmakla; Sözleşmenin niteliğine göre ipliklerde ayıp bulunup bulunmadığı, varsa ayıbın türü, gizli mi açık mı olduğunun tespiti, buna göre davacının süresinde ayıp ihbarının bulunup bulunmadığı, taraflar arasındaki e posta yazışmaları ve dosya kapsamındaki belgeler dikkate alınarak mevcut ayıplı haliyle ipliğin miktarına göre piyasa rayiç değerinin de tespiti amacaı ile davacının deposunda yer alan ürünler üzerinde parti parti yapılan analiz sonucu düzenlenen bilirkişi incelemesi sonucunda hükme esas alınan 29/01/2019 tarihli bilirkişi … raporuna göre; Davacı işyerinde davacının davalıdan satın almış olduğu 627,90 kg ipliğin üzerinde yer yer uçuntu şeklinde topaklanmalar (nope), farklı renk uçuntularr ve iplik düzgünsİzJukleıi nedeniyle ayıplı olduğu, söz konusu ayıpların açık ayıp olduğu, kımızı ve lacivert renk ipliklerden örülen 94,97 kg kumaşın ayrıca üzerindeki koyulu açıklı renk dalgalamaları (abraj) hatası nedeniyle ayıptı olduğu, kırmızı ve lacivert renk ipliklerin de aynda abraj yönünden ayıplı olduğu, abraj ayıbının örme sonrası anlaşılabilecek gizli ayıp olduğu, 11.04.2017 ve 17.04.2017 tarihinde davacının satın aldığı krmızı, lacivert ve siyah renk ipliklerdeki açık ayıplar için teslim alındığı tarihten sonra 2 gün içerisinde ayıp ihbarında bulunulmadığından ayıp ihbannın süresinde olmadığı, 16.05.2017, 18.05.2017 ve 30.05.2017 tarihlerinde satın alınan royal, gri meianj, off white ve lacivert renk ipliklerdeki açık ayıplar için ayıp ihbarının Ticaret Kanununa göre süresinde olduğu, Davacının kırmızı ve lacivert renk ipliklerdeki renk dalgalanmaları (abraj) gizli şyıbmın farkına varınca hemen davalıya ayıp ihbarında bulunduğu, ayıp ihbarının [Borçlar Kanununa göre süresinde olduğu, Ayıplı olan 68,65 kg siyah renk iplik için ayıp ihbarı süresinde olmadığından davacının siyah İplikleri kabul ettiği. Ayıplı olan 24,45 kg kırmızı renk iplik İçin açık ayıplar yönünden ayıp ihbarı süresinde olmamasına rağmen, kırmızı iplik ayrıca abraj hatası nedeniyle gizli ayıplı olduğundan ve gizli ayıp yönünden ayıp ihbarı süresinde olduğundan davacının zararını talep edebileceği, 230,4 kg lacivert (navy), 76,95 kg royal, 189,45 kg gri meianj ve 38 kg off white renk ipliklerde ayıp ihbarı süresinde olduğundan davacının zararını talep edebileceği, Kırmızı ve lacivert ipliklerden imal edilmiş 94,97 kg kumaş için açık ayıplar yönünden ayıp ihban süresinde olmamasına rağmen, abraj hatası nedeniyle gizli ayıplı olduğundan ve gizli ayıp yönünden ayıp ihbarı süresinde olduğundan davacının 94,97 kg kumaştaki zararını talep edebileceği, Davacının ayıp nedeniyle talep edebileceği zararının 4.148,77 $ olduğu, dava tarihi itibariyle davacının talep edebileceği zararın 14.596,28 TL olduğu rapor edilerek; Bir kısım ürünlerin geri alındığı ,kalan bir kısım ürünlerinin açık ayıplı olup süresinde ve de usulüne uygun ayıp ihabarı yapılamamakla ,bir kısım ürünlerin de gizli ayıplı olup raporda açıklandığı üzere usulüne uygun ayıp ihbarı yapılmakla; Davacının kabul ettiği/zımnen kabul ettiği ürünler sebebi ile sözleşmenin feshi talebinin yerinde olmadığı, Banka cevabi yazısı uyarınca dava konusu 100.00,00 TL lik çekin 18/08/2017 tarinde … Tic.A.Ş. tarafındanbankaya ibraz edildiği ve ödendiğinin ve bu hali ile menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğünün anlaşıldığı, Davacı taraf 23/08/2017 tarihli dilekçe ile … A.Ş.açısından davadan feragat ettiklerinin anlaşıldığı, Davacı taraf 12.celse duruşmasında dava dilekçelerinde yer alan ürünlerin iadesi talebinden vazgeçtiklerini beyan etmekle ;bilirkişinin ürünlerin davacı uhdesinde yer aldığı hali ile yaptığı zarar hesaplaması uyarınca dosyanın ek rapora gönderilmesine gerek olmaksızın aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, 1-Açılan davanın kısmen kabülüne, 2-Davalı … A.Ş.hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine, 3-Davalı … Ltd. Şti.hakkındaki davanın kısmen kabulü ile davalının dava konusu iplik satışından dolayı davacıya 14.598,28 TL dışında borcu olmadığının tespiti ile bu miktarın bu davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin ve sözleşmenin feshi talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkemece kabul edilen bilirkişi raporunda müvekkilinin uğradığı zararların tam olarak ortaya konulmadığını, bilirikişinin davada tarihi itibariyle USD cinsinden olan zararı Türk Lirasına çevirdiğini, müvekkilinin dava konusu iplikleri kullanamadığı için zarar ettiğini, bu yönüyle bilirkişi raporuna itiraz edildiğini ancak herhangi bir karar alınmadığını, Yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, Yargılama sırasında davalılardan … Tic. A.Ş ile yapılan anlaşma gereği 50.000,00.TL iade alındığını bu nedenle 50.000,00.TL iplik üzerinden talep sonucunun değiştirilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin de eksik inceleme sonucu olduğunu, kararın kaldırılması gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yerel mahkeme tarafından verilecek kararın Amerikan Doları cinsinden verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, davacıya gönderilen ipliklerde ayıp bulunmadığını, dava konusu ipliklerin ayıplı olduğu düşünülse dahi bilirkişi raprounda görüleceği üzere açık ayıp niteliğinde olduğunu, TTK md 23 uyarınca 2 gün içinde bildirilmesi gerektiğini, davacının asıl amacının ödeme yapmaktan kaçmak ve haksız menfaat sağlamak olduğunu, Davacı tarafın bir kısım ipliklerin tedariki için müvekkiline sipariş verdiğini ve işbu ürünlerin derhal temin edilip davacıya gönderildiğini işbu alışverişte müvekkilinin yalnızca aracı konumunda olduğunu davaya konu iplikleri gönderenin diğer davalı … olduğunu, davacı tarafça asıl iplikleri gönderen şirket açısından davadan feragat edilip tüm sorumluluğu müvekkiline yıkma çabasının, davacının ödeme yapmaktan kaçması olduğunu, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava iplik satışına ilişkin sözleşmeden ayıp nedeniyle dönüldüğünün, satın alınan iplikler karşılığında davalı … firmasına verilen 100.000,00-TL bedelli çekten ötürü davalılara borçlu olunmadığının tespiti ile ipliklerin iade alınması ve çekin davacıya iadesi istemlerine ilişkindir. Dava dilekçesinde maddi zarara ilişkin hakların saklı tutulduğu, iş bu davanın ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme ve menfi tespit taleplerine ilişkin olduğu açıkça belirtilmiştir. Yargılama sırasında; davacı hesabından keşide edilen dava konusu çekin, davalı … şirketi tarafından 18/08/2017 tarihinde muhatap … A.Ş.’ye ibraz edildiği ve ödendiği, banka yazısından anlaşılmış olup, dava istirdat davasına dönüşmüştür. Davacı vekili tarafından davalı … Şirketi’ne karşı açılan davadan feragat edildiği anlaşılmıştır. Davacı vekili 18/03/2019 tarihli celsede; “Ödeme yasağı konulmadığı için çeki ödemek zorunda kaldık, … iplik ile yapılan protokol gereği ayıplı olan 50.000 TL’lik iplikler iade edilmiştir, bedeli alınmıştır, geriye kalan 50.000 TL’lik iplikler halen şirketin deposunda bulunmaktadır, ayrıca bilirkişi tarafından ayıplı olan ürünler TL’ye çevrilmiştir, tekstil sektöründe ödemeler dolar üzerinden yapılmaktadır” şeklinde beyanda bulunulmuştur.Dosya kapsamına sunulu satış faturaları ve e-mail yazışmaları kapsamından; davacının dava konusu iplikler ile ilgili davalı … Şirketi’ne sipariş verdiği, bu ipliklerin, davalı … şirketi tarafından, diğer davalı ve üretici …’den temin edilerek davacıya teslim edildiği, satış faturalarının da davalı … tarafından davacı şirket adına kesildiği, faturaların dava dilekçesi ekinde sunuldukları tespit edilmiştir. Şu halde satış ilişkisi davacı ile davalı … şirketi arasında kurulmuştur. Çek fotokopisi dosyada olmamakla birlikte; çekin iplik satışına ilişkin kısmi ödeme olarak davacı tarafından keşide edilip davalı …’ya verildiği, davalı … şirketinin de bu çeki kendi tedarikçisine verdiği, nihayetinde çekin hamil … tarafından tahsil edildiği anlaşılmıştır. Davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde dosyaya sunduğu, davalı … tarafından tanzim edilmiş beş adet satış faturasına göre; davacı davalıdan muhtelif tarihlerde, 1kg=11,50-USD birim fiyatla toplam 2.866,35-kg yün akrilik karışımı boyalı iplik satın almıştır. Fatura tutarları toplamı 35.600,07-USD olup, davacı tarafından davalıya 100.000,00-TL tutarlı ödeme yapılmıştır. Tekstil mühendisi … tarafından mahallinde yapılan inceleme sonucu tanzim edilen ilk raporda; mahallinde davacı elinde net 627.90 Kg ipliğin varlığının tespit edildiği, yine bu ipliklerle ayrıı renk ve kalitede ipliklerden üretilmiş 94,97 Kg örülü ve ayıplı parça varlığı tespit edildiği, dava konusu ipliklerin ayıplı olduğu, ayıbın, açık ayıp niteliğinde olduğu, tarafların 1 Haziran 2017 tarihinde birbirlerine gönderdikleri mailllerindeki beyanları ile davacının Beyoğlu … Noterliği aracılığıyla gönderdiği 05/06/2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtamamesinin ayıp ihbarı olarak kabulu hususundaki değerlendirmenin mahkeme takdirinde olduğu, ipliklerin mevcut haliyle piyasa rayiç fiyatının 5,75 $ ve ayıpsız hali ile 11,50 $ fiyatla satış imkanı bulduğu belirtilmiş, 09/03/2018 tarihli ek raporda kök rapordaki kanaatler tekrar edilmiştir. Hükme esas alınan 29/01/2019 havale tarihli tekstil mühendisi … tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunda; Davalı …San. Tic. Ltd.Şti. tarafından davacı … Ltd. Şti.’ne 11.04.2017 tarihinde 771,15 kg kırmızı, 17.04.2017 tarihinde 407,65 kg lacivert (navy) ve 294 kg siyah, 16.05.2017 tarihinde 355,25 Kg royal, 18.05.2017 tarihinde 505,90 kg gri melanj, 107,10 kg off white ve 30.05.2017 tarihinde 424.70 kg lacivert (navy) renk olmak üzere toplam 2.866.35 kg 2/28 yün akrilik boyal iplik satıldığı, daha önceki bilirkişi raporu ekinde sunulan fotoğraflar ve CD’nin incelenmesi neticesinde; 627,90 kg iplik ve dava konusu kırmızı ve lacivert renk ipliklerden imal edilmiş 94,97 kg kumaş üzerinde yapılan yerinde incelemede, iplikler üzerinde yer yer uçuntu şeklinde topaklanmalar(Nope), farklı renk uçuntular ve iplik düzgünsüzlükleri bulunduğu, örülmüş kumaşlarda ise ipliklerde tespit edilen ayıplar ve ilave olarak koyulu açıklı renk dalgalanmaları (abraj) olduğunun tespit edildiği, davacıda 68,65 kg siyah, 24,45 kg kırmızı (red), 189,45 kg gri melani, 230,4 kg lacivert (navy), 76,95 kg royal ve 38 kg off white rerik olmak üzere toplam 627,90 kg 4/28 yün akrilik boyalı iplik bulunduğu, iplikler üzerinde yer yer uçuntu şeklinde topaklanmalar (nope), farklı renk uçuntuları ve iplik düzgünsüzlüklerinin ışıklı ortamda çıplak gözle incelemeyle anlaşılabilecek açık ayıplar olduğu, kırmızı ve lacivert rerik ipliklerden örülen kumaşlar üzerindeki koyulu açıklı rerik dalgalanmalarının (abraj hatası), ancak iplikler kullanılarak kumaşın örülmesi sonrasında anlaşılabileceğinden, dava konusu kırmızı ve lacivert renk ipliklerde ayrıca renk dalgalanmaları (abraj) gizli ayıbı bulunduğu, Taraflar arasında iplik alım satım ticareti gerçekleşmiştir. 02.11.2017 tarihli yerinde, davacının elinde satın almış olduğu 2.866,35-kg ipliklerden 627,90 kg’lik kısmının bulunduğu, buradan davacının satın aldığı ipliklerin çoğunu kullandığının yada iade ettiğinin anlaşıldığı, davacı işyerindeki 627,90 kg ipliğin tamamının, uçuntu şeklinde topaklanmalar (nope), farklı renk uçuntuları ve iplik düzgünsüzlükleri nedeniyle açık ayıplı olduğu, 01.06.2017 tarihinde davalının …’nın e-mail adresinden, davacı şirket e-mail adresine gönderilen e-mailde tarafımıza 17.04.2017 tarihinde hiçbir yazılı veya sözlü iplik hatası ile ilgili bilgi ulaşmamıştır. Bize gelen sözlü bilgi 18.05.2017 tarihindedir…” yazdığı, buradan 11.04.2017 ve 17.04.2017 tarihinde davacının satın aldığı krmızı, lacivert siyah renk ipliklerdeki açık ayıplar için teslim alındığı tarihten sonra 2 gün içerisinde ayıp ihbarında bulunulmadığının anlaşıldığı, ayıp ihbarının süresinde olmadığı, 16.05.2017, 18.05.2017 ve 30.05.2017 tarihlerinde satın alınan royal, gri melanj, off White ve lacivert renk ipliklerdeki açık ayıplar için ayıp ihbarının süresinde olduğunun anlaşıldığı, davacının kırmızı ve lacivert renk ipliklerdeki renk dalgalanmaları (abraj) gizli ayıbnın farkına varınca hemen davalıya ayıp ihbarında bulunduğu, ayıp ihbarının Borçlar Kanununa göre süresinde olduğu, açık ayıplı olan 68,65 kg siyah renk iplik için ayıp ihbarı süresinde olmadığından davacının siyah iplikleri kabul ettiği, ayıplı olan 24,45 kg kırmızı renk iplik için açık ayıplar yönünden ayıp ihbarı süresinde olmamasına rağmen, kırmızı iplik ayrıca abraj hatası nedeniyle gizli ayıplı olduğundan ve gizli ayıp yönünden ayıp ihbarı süresinde olduğundan davacının zararını talep edebileceği, 230,4 kg lacivert (navy), 76,95 kg royal, 189,45 kg gri meianj ve 38 kg off white renk ipliklerde açık ayıp ihbarı süresinde olduğundan davacının zararım talep edebileceği, kırmızı ve lacivert ipliklerden imal edilmiş 94,97 kg kumaş için açık ayıplar yönünden ayıp ihbarı süresinde olmamasına rağmen, abraj hatası nedeniyle gizli ayıplı olduğundan ve gizli ayıp yönünden ayıp ihbarı süresinde olduğundan davacının 94,97 kg kumaşdaki zararını talep edebileceği, davacının iplikleri 11,50-USD birim fiyatla aldığı, ayıplı ipliklerin piyasa fiyatının 5,75-USD olduğu, kumaşın ise ayıp nedeniyle 3kg birim fiyatla satılabileceği, buna göre davacının talep edebileceği zararının 4.148,77 $ olduğu, dava tarihi itibariyle davacının talep edebileceği zararın TL karşılığının 14.596,28 TL olduğu bildirilmiştir. Taraf vekillerinin bilirkişi raporuna itiraz ettikleri; davacı vekilinin rapora itiraz dilekçesinde; bilirkişinin raporunu hazırlarken belirlediği tazmin sorumluluğu kısmını dolar olarak hesaplayıp, daha sonra Türk Lirası cinsinden karşılığını yazdığı, buna itiraz ettiklerini, tekstil sektöründe döviz cinsiyle alışveriş yapıldığını, davacının alımları döviz olarak yaptığını, edimlerini davalıların davranışından dolayı yerine getiremeyen davacının iplikleri başka yerden daha pahalı elde ettiğini, dolayısıyla da döviz cinsinden daha da fazla zarara uğradığını, halen o zararı atlatamadığını, bu nedenle dava tarihi itibarıyla dövizin Türk Lirası’na çevirilmesi hukuka aykırı olacağını, borcun döviz olarak kalmasının gerektiğini ileri sürmüş; davalı vekili ise, bilirkişi raporundaki gizli ayıba yönelik değerlendirmeleri kabul etmediklerini, daha önceki bilirkişi raporunda ipliklerin açık ayıplı olduğu tespitine yer verildiğini, bu raporda da tüm ipliklerin açık ayıplı olduğunun tespit edildiğini, ancak bu ipliklerden nihai mamül haline getirilen kumaşlarda ise gizli ayıp olduğunu mütalaa etiğini, kumaşta kullanılan iplikler açık ayıplı iken iş bu ipliklerden örülen kumaşların ise gizli ayıplı olabileceği değerlendirmesinin yerinde olmadığını, bilirkişinin açık ayıplar yönünden ayıp ihbarının süresinde olmadığını beyan etmesine rağmen, ayrıca abraj hatası nedeniyle gizli ayıp bulunduğu ve bu yönden ayıp ihbarının süresinde olduğu yönündeki beyanının kabul edilemeyeceğini, açık ayıplara karşı ihbarda bulunma süresinin TTK madde 23’e göre 2 (iki) gün olduğunu, davacı tarafça süresinde ve usulüne uygun yapılmış bir ayıp ihbarı bulunmadığını, davacı tarafın, iplikleri kabul edip nihai mamul haline getirdiğini, müvekkili tarafından gönderilen faturalara itiraz edilmediğini, dava konusu iplikleri diğer davalı … isimli şirketin sevk ettiğini, müvekkilinin aracı olduğunu, davacı tarafın diğer davalı açısından dava ve talebinden açıkça feragat ettiğini, davacının ödeme yapmaktan kaçındığını ileri sürerek, yeni bir bilirkişiden rapor alınmasını talep etmiştir.Mahkemece 18/03/2019 tarihli celsede rapora itirazların reddine karar verilmiştir. Taraf vekillerinin hazır olduğu, 23/12/2019 tarihli celsede davacı vekili; “Her nekadar dava dilekçemizde ürünlerin iadesini istemiş isek de şu aşamada ürünlerin iadesine gerek yoktur, hesaplama buna göre yapılmıştır” şeklinde beyanda bulunmuş, aynı celsede mahkemece tahkikat bitirilerek hüküm kurulmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının ayıp nedeniyle uğradığı zarar hesap edilmiş olup, mahkemece bilirkişinin belirlediği tazminat tutarı menfi tespit iken istirdada dönüşen talebe esas kabul edilerek, davalının dava konusu iplik satışından dolayı davacıya 14.598,28-TL dışında borcu olmadığının tespiti ile bu miktarın bu davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin ve sözleşmenin feshi talebinin reddine karar verilmiştir.Yukarıda da belirtildiği gibi, dava iplik satışına ilişkin sözleşmeden ayıp nedeniyle dönüldüğünün, satın alınan iplikler karşılığında davalı … firmasına verilen 100.000,00-TL bedelli çekten ötürü davalılara borçlu olunmadığının tespiti ile ipliklerin iade alınması ve çekin davacıya iadesi istemlerine ilişkin olup, menfi tespit talebi yargılama sırasında istirdada dönüşmüştür. Dava dilekçesinde maddi zarara ilişkin hakların saklı tutulduğu açıkça belirtilmiş olup, dava ayıp nedeniyle uğranılan maddi zararın tahsili davası olmamakla birlikte; 6100 Sayılı HMK’nun 177/1 fıkrasına göre ıslah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. Maddenin 3. Fıkrasına göre; ıslah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir. Yine HMK’nun 180 maddesi uyarınca; davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi hâlde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.Yargılamada; 18/03/2019 tarihli celsede alınan davacı vekilinin sözlü beyanının, dönmenin tespiti ve menfi tespit davasının ayıp nedeniyle uğranılan maddi zararın tespiti davasına dönüştürülmesi/davanın tamamen ıslahı mahiyetinde olup olmadığının davacıya açıklattırılması, davanın tamamen ıslahı söz konusu ise HMK’nun 180 maddesi uyarınca davacıya, duruşmadaki sözlü bildirimden itibaren bir hafta içinde tazminat talebine yönelik yeni dava dilekçesini sunmak üzere kesin süre verilmesi, aksi halde ıslah hakkının kullanılmış sayılacağınıun ve davaya ıslah yapılmamış gibi devam edileceğinin ihtar edilmesi, kesin süre içerisinde gereği yerine getirilmez ise menfi tespit ve istirdat talepleri yönünden değerlendirme yapılarak davanın sonuçlandırılması gerekirken, HMK’nun 26/1 maddesine aykırı şekilde sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur. Mahkemece davanın ayıp nedeniyle uğranılan zararın tazmini davası olarak mı, dönmenin tespiti ve istirdat davası olarak mı değerlendirildiği gerekçe ve hüküm fıkrasından anlaşılamamaktadır. Gerekçede bilirkişi raporu haricinde; “Bir kısım ürünlerin geri alındığı ,kalan bir kısım ürünlerinin açık ayıplı olup süresinde ve de usulüne uygun ayıp ihabarı yapılamamakla ,bir kısım ürünlerin de gizli ayıplı olup raporda açıklandığı üzere usulüne uygun ayıp ihbarı yapılmakla ; davacının kabul ettiği/zımnen kabul ettiği ürünler sebebi ile sözleşmenin feshi talebinin yerinde olmadığı, banka cevabi yazısı uyarınca dava konusu 100.00,00 tl lik çekin 18/08/2017 tarinde … tic.a.ş. tarafından bankaya ibraz edildiği ve ödendiğinin ve bu hali ile menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğünün anlaşıldığı , davacı taraf 23/08/2017 tarihli dilekçe ile … tic.a.ş.açısından davadan feragat ettiklerinin anlaşıldığı, davacı taraf 12.celse duruşmasında dava dilekçelerinde yer alan ürünlerin iadesi talebinden vazgeçtiklerini beyan etmekle ;bilirkişinin ürünlerin davacı uhdesinde yer aldığı hali ile yaptığı zarar hesaplaması uyarınca dosyanın ek rapora gönderilmesine gerek olmaksızın aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” denilerek hem istirdat hem de zararın tahsiline ilişkin değerlendirme yapıldığı, yukarıda belirtildiği gibi davanın ıslah yolu ile zararın tahsili davasına dönüşüp dönüşmediği tespit edilmeden, hem zarar, hem dönme, hem de istirdat talepleri bakımından çelişkili hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Mahkeme kararlarının neleri kapsaması gerektiği HMK’nin 297. maddesinde düzenlenmiştir. Ayrıca Anayasa’nın 141. maddesi “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli yazılır” hükmünü amirdir. Anılan HMK’nın 297/1-c maddesinde, hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği öngörülmüştür. Kararlarda bulunması gereken gerekçeler sayesinde taraflar, hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da kanun yolu incelemesi bu gerekçe ve hüküm sonucuna göre yapılabilecektir. İstinaf Kanun Yoluna tabi olan mahkeme kararının HMK’nin 297. maddesine uygun ve denetime elverişli gerekçeli biçimde oluşturulması gerekmekte olup anılan niteliklere uygun olmayan kararlar Anayasa’nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesini, HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkını ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını ihlal edecektir. HMK 297/1-c ve 297/2. maddesi uyarınca taleplerden her biri hakkında ne hüküm verildiği ve gerekçesinin açıklanması gerekmektedir. Yukarıda izah edildiği üzere; mahkemece davanın ıslah yolu ile zararın tahsili davasına dönüşüp dönüşmediği tespit edilmeden, hem zarar, hem dönme, hem de istirdat talepleri bakımından çelişkili hüküm kurulduğu, gerekçesinde de benzer çelişkinin mevcut olduğu anlaşılmış olup, ortada istinaf denetlemesine uygun bir karar yoktur. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup, HMK’nun 355 maddesi uyarınca istinaf incelemesinde re’sen nazara alınmak durumundadır.Kabule göre de; davaya ayıp nedeniyle sözleşmeden dönüldüğünün tespiti ve istirdat davası olarak devam edildi ise; gizli ayıplı ürünler yönünden ayıp ihbarının süresinde olduğu, açık ayıplı ürünler yönünden ise ayıp ihbarının süresinde olmadığı, bu ürünler yönünden dönme talebinin yerinde olmadığı belirtilmesine rağmen, gizli ayıplı ürünler yönünden dönme hakkının kullanılıp kullanılamayacağına yönelik bir değerlendirme yapılmadığı, istirdada dönüşen menfi tespit talebinin esasında satış bedelinin iadesine ilişkin olduğu göz önüne alınmadan, gizli ayıplı ürünler yönünden istirdadı talep edilebilecek bir tutarın bulunup bulunmadığının değerlendirilmediği; davacının diğer davalı yönünden davadan feragat ettiğini, bu davalının bir kısım ürünleri iade aldığını ve tahsil olunan çek bedelinin bir kısmını iade ettiğini beyan etmesi, dosyaya mübrez satış faturalarından davacının toplam 2.866.35 kg ürün aldığının, toplam satış bedelinin 35.600,07-USD olduğunun, davacı deposunda ise 627,90 kg ürün kaldığının, davacı tarafından da 100.000,00-TL ödeme yapıldığının sabit olması karşısında; davacı ve dava dışı … Şirketi defterleri üzerinde inceleme yapılarak, ne miktarda ürün iade edildiğinin, ne miktarda ürünün davacı tarafından kullanıldığının, davacının davalı …’den ne tutarda ödeme aldığının, davacı uhdesinde kalan ürünlerin bedeli de hesap edilip düşüldükten sonra, istirdadı talep edilebilecek bir tutar kalıp kalmadığının tespit edilmesi gerekirken bu yönde bir inceleme yapılmaması isabetsiz olmuştur. Davaya tazminat davası olarak devam edildi ise esasında zararın tespitine ilişkin de hiçbir delil toplanmamış, davacı defterleri incelenmemiş, davacının dava dışı bir firmadan ayıp nedeniyle daha yüksek fiyata iplik temin ettiği iddiası üzerinde de durulmadığı anlaşılmıştır. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 355 ve 353/1-a4, 353/1-a6 maddeleri uyarınca kaldırılmasına, kaldırma kararı doğrultusunda; davanın ıslah yolu ile zararın tahsili davasına dönüşüp dönüşmediğinin HMK’nun 180 maddesi usulüne uyularak tespiti ile dava, ıslah yolu ile ayıba dayalı tazminat istemine dönüşmüş ise buna göre yargılama yapılarak, dava sözleşmeden dönüldüğünün tespiti ve istirdat istemlerine ilişkin kalmaya devam ediyor ise buna ilişkin yargılama yapılarak HMK’nun 26/1 maddesi ile 297 maddeleri uygun hüküm kurulması amacıyla ilk derece mahkemesine iadesine, taraf vekillerinin sair istinaf başvurularının bu aşamada değerlendirilmesine gerek olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; İstinaf eden tarafların istinaf başvurularının KABULÜ ile; Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/12/2019 tarih ve 2017/583 Esas- 2019/1151 Karar sayılı kararının HMK’nın 355, 353/1-a4,a6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafların yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, davacı tarafından yatırılan bir karar harcı bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.