Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1215 E. 2022/1594 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1215 Esas
KARAR NO: 2022/1594 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/387 Esas – 2020/109 Karar
TARİH: 17/02/2020
DAVA: Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 03/11/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket tarafından davalı şirkete kumaş siparişi verildiğini, satışa konu kumaşların dava dışı … şirketine satılacağını, verilen sipariş kapsamında üretilen kumaşların numuneye uygun olarak üretilmediğini, numuneye göre daha sert üretilen kumaşların … tarafından kabul edilmediğini, bu bağlamda numune ve sözleşmeye uygun olarak üretilmeyen kumaşlarla ilgili yapılan 35.915,85-TL ödeme ile 10.000-TL kar kaybı ve 10.000-TL manevi tazminat olmak üzere toplam 55.915,85-TL’nin avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, davacı tarafın sipariş etmiş olduğu kumaşların sözleşmeye uygun olarak imal edilip teslim edildiğini, davacının müşterisi olan …’nin kumaşların sertliği yönünde yapmış olduğu itiraz kapsamında müvekkili şirketten kumaşların yumuşatılması yönünde talepte bulunulduğunu, sürecin bu şekilde tezahür ettiğini, bu nedenlerle davacı tarafın talep edebileceği herhangi bir alacak bulunmadığını, bu kapsamda yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 17/02/2020 tarih 2019/387 Esas 2020/109 Karar sayılı kararında; “davacı tarafından davalı firmaya sipariş edilen kumaşların taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak üretilip teslim etme yükümlülüğünün davalı tarafa ait olduğu, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda üretilen kumaşların onay verilen numuneye göre daha sert olduğu, tuşe farklılığından dolayı … firmasının kumaşları kabul etmemesinde haklı olduğu, ancak kumaşların numuneye uygun olarak üretilmemesi, üretim sırasında kumaşların numuneye uygun üretilip üretilmediği hususunda basiretli iş adamı gibi davranıp gerekli denetimleri yapmadığı ve ayrıca termin gecikmesinde kumaşların yeniden yumuşatılması gibi talepte bulunmakla davacı tarafın da %30 oranında müterafik kusurlu olduğu, bu bağlamda davacı tarafın kumaş bedelinin ancak %70’ine tekabül eden 25.141-TL’yi talep edebileceği, sair kar kaybıyla ilgili dosyaya herhangi bir delil sunulmaması nedeniyle ve ayrıca manevi tazminat isteminin de koşulları oluşmaması nedeniyle tümden reddine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davacının davasının kısmen kabulüne, 25.141-TL ‘nin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kumaş bedeli isteminin reddine; kar kaybı ve manevi tazminat istemlerinin ise ayrı ayrı tümden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararında kumaş bedelinin %30 oranında müterafik kusurlu bulunulduğu için satış bedeli üzerinden kısmen reddolunan kısım için manevi tazminat ve kar kabının tümünden reddine karar verildiğini bu kararın hukuka aykırı olduğunu,Taraflar arasında ticari ilişki kapsamında uyuşmazlığın temelini oluşturan 06.12.2018 tarihli, … Nolu sipariş ”…” niteliğinde 35.737,68 TL bedelli kumaş siparişi oluşturulduğunu, davalı tarafından tedarik edilecek kumaşın kullanılması sonucu üretilecek ürünlerin alıcısı dava dışı … olup, davalı tarafından kumaşa ait numuneler …’ye gönderildiğini ve … tarafından kumaş numunesinin uygun olduğu belirtildiğini, ”Sipariş edilen kumaşların taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak üretilip teslim etme yükümlülüğünün davalı tarafa ait olduğu, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda üretilen kumaşların onay verilen numuneye göre daha sert olduğunu, tuşe farklılığından dolayı … firmasının kumaşları kabul etmemesinde haklı olduğunu, ancak kumaşların numuneye uygun üretilip üretilmediği hususunda basiretli bir iş adamı gibi davranıp gerekli denetimleri yapmadığını ve ayrıca termin gecikmesinde kumaşların yeniden yumuşatılması gibi talepte bulunmakla davacı tarafında %30 oranında müterafik kusurlu olduğunu, bu bağlamda davacı tarafın kumaş bedelinin ancak %70’ine tekabül eden 25.141 TL’yi talep edebileceği” yönünde yerel mahkemece hüküm kurulduğunu, Davalı tarafından teslim edilen kumaşların … tarafından onay verilen numune kumaşla uygunluk göstermediği, aynı nitelikte olmadığının görüldüğünü, davalı taraf ve dava dışı … ile yapılan görüşmeler sonucunda siparişin tamamen iptali yerine, davalı tarafında zarara uğramaması adına iyiniyetli olarak kumaşın daha önce taahhüt edilen niteliğe getirilip getirelemeyeceği konusu üzerinde durulduğunu ve tarafların uzlaştığını, Davalının numuneye uygun olmayan sert kumaşları göndermesi sonradan da bu kumaşları yumuşatma vaadiyle geri almasının ardından kumaşın yıkama sonrası renginde sorun olabileceğini bildirmesinın basiretli bir iş adamının sergileyeceği davranış olmadığını, davalının gösterdiği ağır kusur yüzünden yerel mahkemece %30 oranında müvekkilinin kusurlu gösterilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Davalı tarafın numuneye uygun kumaş göndermediğini ve daha sonrasında 21.02.2019 tarihinde yumuşatılmış olarak iade edileceğini taahhüt ettiğini ancak taahhüte uymayan davalı tarafın üstelik 21.02.2019 tarihinde geri göndermediği kumaşı bu tarihten itibaren yaklaşık 1 aydan fazla bir süre sonra ihtarname keşide ederek teslim edilmek istemesinin iyiniyet ve dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağını, bu davranışın basiretli bir tacirden beklenen bir tutum olmadığını, Davalı tarafın bu kusuru neticesinde siparişin gereği gibi yerine getirilmemesi sebebiyle davacı müvekkilinin ticari itibarının zarara uğradığını, siparişin muhatabı olan dava dışı …’nin piyasaya hakim bir ticari şirket olduğu gözönüne alındığında bu çapta bir şirkete karşı edimini yerine getirememiş olmanın verdiği sonuçların, ileriye dönük siparişlerin alınamaması başta olmak üzere kötü sonuçlara yol açacağını, müvekkili firmanın maddi ve manevi zarara uğradığını, bu hususların yerel mahkemece nazara alınmadığını, (Yargıtay – 11. HD. E. 2016/12412 K. 2018/4152 kararı) İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, manevi tazminat ve sair kar kaybına ayrı ayrı tümden reddolunan kararın kaldırılmasana, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkemenin verdiği kararın usul ve yasaya aykırı olup bozulması gerektiğini, Davanın, davalı tarafından davacı yana gönderdiği Bakırköy … Noterliği’nin 03.04.2009 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesinin tebliğinden sonra açıldığını, Gerek ihtarname içeriğinde, gerek cevap dilekçesine ekli bilgi, belge ve yazışma içeriklerine, gerekse de olayların kronolojik sıralamasına bakıldığında davalının tüm edimlerini zamanında ve usulune uygun olarak yerine getirmiş olduğunun, kendisinden talep edilen kumaşı aynen tedarik ederek davacı yana resmi olarak teslim ettiğinin, davacı yanın talebi üzerine teslim ettiği kumaşı istediği şekle ve yumuşaklığa eriştirerek tekrar davacı yana teslim etmek istediğinin, ancak davacı firmanın dava dışı … firması ile yaşadığı sorunlar nedeniyle davacı firma iş bu ürünleri satın almak istemediğinden davayı açmış bulunduğunun anlaşılacağını, Davacı yanca tüm sorumluluğun davalı müvekkil firmaya yüklenmeye çalışıldığını, davacı yanca davalıya iade edilen,yumuşatılarak işlenmesi talep edilen kumaşlar üzerinde … ibaresinin yazılı olduğunu, başka bir kişi yada kuruma iş bu kumaşların satılmasının da imkansız olduğunu, satım halinde davalı müvekkili firmanın cezai soruşturma geçireceğinin de basiretli bir tacir olan davacı yanca bilindiğini, Davacı yana davalı tarafından teslim edilen ürünlerin ayıplı olarak değerlendirelemeyeceğini, ürünlerin davacı yanca görülerek, bilinerek ve test edilerek satın alındığını, bedelinin ödendiğini, bu konuda davalıya isnad edilecek hiçbir kusur olmadığını, davacı yanca hiçbir aşamda davalı müvekkile ayıp ihbarı yapılmadığını, Davacı yanın dava dışı … firması ile yaşadığı sorunlardan yada anlaşmazlıklardan davalıyı şirketin sorumlu tutamayacağını, ayrıca davacının davalıdan satın aldığı ve işleme tabii tuttuğu ürünleri de davalı müvekkil şirketten teslim almayarak müvekkil şirketi depolama maliyetine de katlanmak zorunda bıraktığını Yerel mahkeme kararına esas teşkil eden Bilirkişi Raporunun Sonuç Kısmının ” e ” bendinde kısaca “… taraflar arasında yapılan imzasız ve kaşesiz formda termin tarihinin 20.12.2018 olarak beliritilmesine rağmen, davalı tarafından kumaşların 02.04.2019 tarihinde davacıya sevk edildiği, bu durumda davalının termin tarihine uymamakla sözleşmeye aykırı davrandığı, termin tarihinde yaşanan geçikmede üretim onayını geç verilmesinden dolayı davacınında sorumlu olduğu…” rapor beyan edildiğini, Bilirkişi heyetinin dosyayı yeterince incelemediğini, dosya içerisinde yer alan tarihsel kronolojiye bakmadığını, aslında ürünün süresinde ve istenilen şekilde davacı yana teslim edildiğini; ancak davacı firmanın davalı müvekkil firmadan aldığı kumaşta/ üründe değişiklik/yumuşatma istemesi nedeniyle ürün tesliminin davacı yanın kendisinden kaynaklandığı hususunu görmediğini, davalının müvekkili firma elinde hazır olan ve davacı yanın katalogdan begendiği ürünü davacı yana günü gününe teslim ettiğini, mahkemece bu husus tespit edilmişken davalıya müterafik kusur yüklenemeyeceğini, Davacı firma tarafından davalı müvekkil şirkete müracaat edilerek … kumaş ürünün katoloğlarında görüldüğünün, ürünün ellerinde olması halinde üründen almak istediklerinin, varsa numunesinin gönderilmesinin talep edildiğini, davalının da talep edilen ürünün stoklarında talep edilen miktar bazında bulunduğunu davacı yana numunesi ile bildirdiğini, davacının bu bildirim üzerine üründen almak istediklerini beyan ettiğini, fiyat konusunda anlaşıldığını ve davacı yana 15.12.2018 tarihli, … Fatura numaralı, … kumaş vasıflı, 35.915,85 TL bedelli fatura tanzim edilerek, iş bu fatura bedelinin de 60 gün vadeli çek ile ödenmesinin taraflarca kararlaştırıldığını, davacı yandan da 30.03.2019 vade tarihli çekin 22.01.2019 tarihinde teslim alındığını, Dava ve fatura konusu olan ürünün davacı yana tesliminden sonra, davacı yanca; teslim alınan kumaşın davacı yanın müşterisi tarafından incelendiğini, bu ürünün dava dışı müşterilerinin talep ettiği ürüne tam uygun olmadığını, kumaşın üretilecek ürün için biraz yumuşatılması gerektiğinin ifade edildiğinin söylendiğini, bu konuda davalı müveklkilden yardım talep edildiğini, davalı müvekkilin de davacı yana bu konuda yardımcı olabileceğini iyi niyetle söylemesi üzerine, davacı yanca davalıya 22.02.2019 tarihli, … fatura nolu fatura ile tekrar işlem için ürünün resmi olarak iade edildiğini, Adı geçen kumaşın davacı yanın istediği şekle ve yumuşaklığa getirildiğinin davacı yana bildirildiğini, ürünü teslim alabileceğinin sözlü, yazılı ve mail ortamında davacı yana iletildiğini, ancak davacı yanın dava dışı firma ile olan anlaşmazlığından ötürü ürün alınmından vazgeçildiği gerekçesi ile davalı müvekkile iade faturası kesildiğini, fatura kabul edilmeyerek davacı yana tekrar iade edildiğini, Bu konuda uzunca bir süreç yaşandığını, davacı yanın ürünü almaması üzerine Bakırköy … Noterliğinin 03.04.2019 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarı çekildiğini, çekilen ihtar üzerine davacı yanın da arabuluculuk sürecini başlattığını, Olayların kronolojik tarihine bakıldığında davalı müvekkilin tüm termin ve teslimlerini süresinde yaptığını, ürünü almayan ve aldığı ürünü değiştirmek için yardım isteyen, haliyle termin tarihine ve termin süresine uymayan tarafın davacı olduğu açıkça ortada olmasına rağmen davalı müvekkile %70 kusur yüklenmesinin izahtan vareste olduğunu, Dosyada yer alan iletilere, noter ihtarına rağmen; dava konusu uyuşmazlığa konu ürünleri zamanında ve talep şekline uygun olarak teslim eden, iyi niyetle üründe değişiklik yapan müvekkile hiçbir kusur atfedilemeyeceğini, yerel mahkemece davacı yönünden belirlenen %30 luk kusur oranının tamamen usul ve yasaya aykırı olduğunu; yerel mahkeme kararının bu haliyle karar vermeye yeterli ve denetlebilir olma özeliğine sahip olmadığını Nitekim bilirkişi raporunun değerlendirme ve sonuç kısmının “f ” bendinde “…davalının iş bu kumaşlarda kullanılan desenin dava dışı … firmasına ait olmasından dolayı kumaşları bir başka firmaya satıp kar elde edemeyeceği…” hususunun rapor edildiğini, Kumaşı görerek satın alan, daha sonra değişiklik isteyen ve daha sonrada kumaşı almaktan vazgeçen tarafın davacı olduğu açıkça ortada iken davalı müvekkilin ayrıca hem satamayacağı kumaştan hemde davacı yana %70 kusur karşılığı olarak 25.141,095 TL ödemek zorunda olduğu iddiasının hiçbir hukuk kaidesi bağdaşmadığını, Borçlar Kanununun “…Sözleşmelerin yorumu, muvazaalı işlemler…” üst başlıklı 19 uncu maddesinde “…Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır…” hükmüne, Yine aynı kanunun “…Yanılmada kusur…” üst başlıklı 35 inci maddesinde ise “…Yanılan, yanılmasında kusurlu ise, sözleşmenin hükümsüzlüğünden doğan zararı gidermekle yükümlüdür…” hükmüne, 4721 sayılı Medeni kanunun “ Dürüst davranma” üst başlıklı 2. Maddesinde “…Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz….” hükmüne, Aynı yasanın “…İyiniyet…” üst başlıklı 3. Maddesinde ise “… Kanunun iyiniyete hukukî bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz…” hükmüne havi olduğunu Kısacası var olan mer-i mevzaut kapsamında; davalının davacı yanın talep ettiği ürünleri teslim etmesine rağmen davacı yanın üründe değişiklik istediğini, haliyle bu talebin süre aldığını, bu durumdan davalının sorumlu tutulamayacağını, davacının davalıdan teslim alması gereken ürünleri, hazır olmasına rağmen teslim almadığını, yerel mahkemenin bu yönden davalı müvekkil şirketi sorumlu tutmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının davacıda var olan eksikliklerden ötürü tüm kusurdan sorumlu olmasının da hayatın olağan akışına ters olduğunu İleri sürerek; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. İlk derece mahkemesi tarafından, davacının manevi tazminat ve kar mahrumiyeti talepleri reddedilmiş, bedel iadesi talebi ise, üretim sırasında kumaşların numuneye uygun üretilip üretilmediği hususunda basiretli iş adamı gibi davranıp gerekli denetimlerin yapılmaması, termin gecikmesinde kumaşların yeniden yumuşatılması talebinde bulunması nedeniyle, müşterisinin ürünleri kabul etmemesinde davacının da yüzde otuz oranında kusurlu olduğundan bahisle kısmen kabul edilmiştir. Karara karşı davacı vekili bedel iadesi talebinin reddedilen kısmı ile maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden, davalı ise bedel iadesi talebinin kabul edilen kısmı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacının kendi müşterisi dava dışı … firmasına üretim yapmak üzere davalıdan kumaş satın aldığı, davalının imal etiği kumaşların desen, renk ve sertlikleri ile ilgili, … firmasına gönderilen numuneler üzerinden tarafların anlaştıkları ve davalının davacıya kestiği 15/12/2018 tarihli 35.915,85-TL tutarlı fatura karşılığında davacı tarafından davalıya dava konusu olmayan 29/01/2019 tarihli makbuz ile 58.027,14-TL tutarlı çek keşide edilerek verildiği, kumaşların davacıya teslim edildiği, davacının, müşterisi …’nin teslim edilen kumaşların numunelere göre daha sert olduğunu beyan ettiği iddiası üzerine, 15/02/2019 tarihli sevk irsaliyesi ile kumaşların yıkama yapılarak yumuşatılmak üzere davalıya iade edildiği anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, yıkama için davalıya teslim edilen kumaşların, termin süresi içerisinde teslime hazır hale getirilip getirilmediği, davalının kumaşları teslim almadığını iddia ettiği davacıyı alacaklı temerrüdüne düşürüp düşürmediği, davacının sözlemeden dönme, bedel iadesi ve kar mahrumiyeti ve manevi tazminat taleplerinin yerinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. Davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde dosyaya sunduğu ve taraflarca inkar edilmeyen, davacı çalışanı … ile ile davalı çalışanı …arasında yapılan whatssap yazışmaları kapsamından, dava konusu kumaşların yıkama için davalıya 15/02/2019 tarihinde teslim edildikleri, davalı çalışanı tarafından kumaşların en geç 21/02/2019 perşembe günü teslim edileceğinin belirtildiği, davacı çalışanının 20/02/2019 tarihinde kumaşların ertesi gün teslim edilip edilmeyeceğine yönelik soruya, davalı çalışanının, yıkamacı tarafından, yıkama ve yumuşatma işlemi renklerde sorun çıkarabileceği için bir top kumaşın denenmesi gerektiği yönünde cevap verdiği, davacı çalışanının 22/02/2019 tarihli mesajı ile bir top kumaşın teslim edilmesi gerektiğini, bunun numune için gerekli olduğunu bildirdiği anlaşılmıştır. Davacı şirket tarafından davalıya 22/02/2019 tarihli 35.915,85-TL iade faturası kesildiği, davalının 07/03/2019 tarihinde aynı tutarda karşı iade faturası kestiği, 02/04/2019 tarihine kadar tarafların birbirlerine 35.915,85-TL tutarında karşılıklı iade faturaları kestikleri, her iki tarafın kendi ticari defterlerine göre birbirlerinden bu tutarda alacaklı göründükleri, dosya kapsamına sunulan fatura örnekleri ve mali bilirkişi incelemesinden anlaşılmıştır. Davacı çalışanı … tarafından, davalı çalışanı …’e gönderilen 29/02/2019 tarihli e-mail ile, yıkama ve yumuşatma için davalıya gönderilen kumaşların kendilerine halen iade edilmediği, çek ile ödeme yapılmasına rağmen, ayrıca peşin ödeme istenildiği, gecikme yüzünden siparişin müşteri tarafından iptal edildiği belirtilerek, çekin iadesi talep edilmiştir. Davalı şirket tarafından davacıya gönderilen Bakırköy … Noterliğinin 03/04/2019 tarihli ve … nolu ihtarnamesi ile davacıya, yumuşama için kendilerine gönderilen ve depoda hazır bekleyen kumaşların üç iş günü içerisinde teslim alınması aksi halde tevdii mahalli tayini talep edileceği ihtar edilmiş, ihtarname 14/04/2019 tarihinde davacıya tebliğ edilmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalardan, davacının kendisine ilk teslim edilen ürünlerin numuneye göre daha sert olmaları nedeniyle, TBK’nun 227/1-3 bendinde düzenlenen seçimlik haklardan onarım hakkını kullandığı ve davalıya kumaşları yumuşatma için iade ettiği anlaşılmıştır. Bu hakkın kullanılması ile birlikte davalının asli edimi kumaşların onarımının(yumuşatma) yapılarak davalıya teslim edimi haline gelecektir. Bu edimin yerine getirilmesinde temerrüde düşülmesi halinde davacının TBK’nun borçlunun temerrüne ilişkin TBK’nun 117 ve devamı maddelerine dayalı olarak davalıya başvurması mümkündür. Davalının 15/02/2019 tarihinde yumuşatma için iade aldığı kumaşları 03/04/2019 ihtarname tarihinden önce onararak teslime hazır hale getirdiğine dair dosyada delil bulunmamaktadır. Davalı çalışanı … tarafından iade alınan ürünlerin 21/02/2019 tarihinde teslim edileceği bildirilmesine rağmen, kumaşların bu tarihte hazır olmadığı sabittir. Davacı çalışanı tarafından 22/02/2019 tarihinde teslim edilen kumaşlardan bir topunun yumuşatılarak hazır edilmesi istenilmiş olmasına rağmen, bunun da yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. TBK’nun 106 /1 fıkrası uyarınca borçlunun alacaklıyı temerrüde düşürebilmesi için, edimin gereği gibi alacaklıya önerilmiş olması, alacaklının haklı bir sebep olmaksızın borcun ifasını kabulden kaçınması şarttır. Somut olayda teslim edimini taahhüt ettiği termin süresi içerisinde yerine getirmeyen davalının TBK’nun 106/1 fıkrasına dayalı olarak davacıyı alacaklı temerrüdüne düşürmesi mümkün değildir. Aksine taahhüt edilen vadede edimin yerine getirilmemesi nedeniyle davalı TBK’nun 117/2 fıkrası uyarınca borçlu temerrüdüne düşmüştür. Dava konusu kumaşları taahhüt edilen sürede teslime hazır hale getirdiğini ispat edemeyen davacının, borcun ifa edildiği, kumaşların teslime hazır durumda bulunduğu, davacının kendi müşterisi …’den aldığı siparişin iptal edilmesinin davalının kusuruna dayanmadığı yönündeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. TBK’nun 123 maddesi uyarınca karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde borçlunun temerrüde düşmesi halinde alacaklı borcun ifası için borçluya uygun bir süre vererek, verilen süre içerisinde edimin ifa edilmemesi halinde TBK’nun 125 maddesinde düzenlenen seçimlik haklarından sözleşmeden dönme hakkını kullanabilir ve borçlu temerrüde düşmekte kusursuz olduğunu ispat edemezse sözleşmenin hükümsüz kalması nedeniyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir. Ancak TBK’nun 124/3 maddesine göre borcun ifasının belirli bir süre içerisinde gerçekleşmemesi üzerine, ifanın artık kabul edilemeyeceği sözleşmeden anlaşılıyorsa borçluya ayrıca süre verilmesine gerek yoktur. Yukarıda belirtildiği üzere; davacı çalışanı… tarafından, davalı çalışanı ….’e gönderilen 29/02/2019 tarihli e-mail ile, yıkama ve yumuşatma için davalıya gönderilen kumaşların kendilerine halen iade edilmediği, çek ile ödeme yapılmasına rağmen, ayrıca peşin ödeme istenildiği, gecikme yüzünden siparişin müşteri tarafından iptal edildiği belirtilerek, çekin iadesi talep edilmiştir. Bu beyan sözleşmeden dönme beyanı mahiyetinde olmakla birlikte, TTK’nun 18/3 fıkrasına uygun bir dönme beyanı olmadığından sonuç doğurmayacaktır. Şu halde davacının dönme beyanını dava ikamesi yoluyla ileri sürdüğü kabul edilmelidir. Davacının, dava konusu kumaşları müşterisi …’ye üretim yapmak üzere davalıdan tedarik ettiği, … tarafından ise şiparişin iptal edildiği tarafların kabulünde olup, davacının davalıya TBK’nun 124/3 fıkrası uyarınca ayrıca süre vermesine de gerek bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesi tarafından; davacının üretim sırasında kumaşların numuneye uygun üretilip üretilmediği hususunda basiretli iş adamı gibi davranıp gerekli denetimleri yapmadığı, ayrıca termin gecikmesinde kumaşların yeniden yumuşatılması gibi talebinin de etkisi olduğu gerekçeleri ile davacının %30 müterafik kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de; öncelikle davacının TBK’nun 227/1-3 maddesinde düzenlenen ayıba dayalı seçimlik haklarından onarım talep hakkını kullanarak kumaşların yumuşatılmasını istemesi, davacıya kusur olarak yükletilemez. Öte yandan davacı çalışanları ile davalı çalışanları arasında ilk teslim tarihi olan 15/12/2018 tarihinden önce düzenli yazışma yaptığı, kumaşların numuneye göre sert olmaması gerektiğinin bu yazışmalarda davalı çalışanlarına bildirildiği, dosyaya mübrez e-mail dökümleri içeriğinden anlaşılmakta olup, davacının üretim sırasında kumaşların numuneye uygun üretilip üretilmediği hususunda basiretli iş adamı gibi davranıp gerekli denetimleri yapmadığı bu nedenle kusuru bulunduğu yönündeki mahkeme kabulü dosya içeriği delillere uygun bulunmamıştır. Kaldı ki davacı kusuru olsa olsa maddi tazminat talebi bakımından dikkate alınabilir. Sözleşmeden dönme ile taraflar verdiklerini iade borcu altına gireceklerinden davacının semen iadesi talebinden müterafik kusur gerekçesi ile indirime gidilmesi yerinde değildir. İzah edilen gerekçelerle davacının bedel iadesi talebi bakımından kendisine kusur atfedilerek, kusur oranında indirim yapılmasının hatalı olduğuna yönelik istinaf sebebi yerinde bulunmuştur. Davacının maddi ve manevi tazminat talepleri bakımından ileri sürdüğü istinaf sebeplerinin değerlendirilmesinde; sözleşmeden dönen davacı; TBK’nun 125/3 fıkrası uyarınca sözleşmenin hükümsüzlüğü nedeniyle uğradığı zararların tazminini, zararını ispat koşulu ile isteyebilecektir. Alacaklının ispat edeceği zarardan, temerrüde düşmekte kusursuz olduğunu ispat etmediği sürece borçlu sorumludur. Bu hüküm kapsamında talep edilebilecek zarar menfi zarardır. Davacı maddi tazminat istemini kar kaybı adı altında ileri sürmüştür. Taraflar arasındaki sözleşmeye dayalı kar kaybı talebi müspet zarar olup, sözleşmeden dönme halinde talep edilemez. Ancak davacının, borçlunun temerrüdü nedeniyle başka bir sözleşmeyi yerine getirememesi halinde, bu diğer sözleşmeye dayalı kar kaybı talebi menfi zarar kapsamında değerlendirilebilir(bkz. Yavuz, Nihat, Borçlar Hukuk El Kitabı, Adalet Yayınevi, 1. Bası, Ankara, 2018, s. 426 vd.). Davacı tarafından dosyaya sözleşmenin uygulanacağına ve yerine getirileceğine duyulan güven nedeniyle uğranıldığı iddia olunan menfi zararını ispatlar delil delil sunulmamıştır. Yine davacı tarafından, davalı tarafın onarım edimini süresinde yerine getirmemesi nedeniyle ticari itibarının zedelendiğine dair ispata elverişli delil sunulmamıştır. Davacının maddi ve manevi tazminat istemlerine yönelik ileri sürdüğü istinaf sebepleri bu gerekçeler ile yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak; davalının yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, yargılamada toplanan başkaca delil ve yapılacak tahkikat işlemi bulunmadığından ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 fıkrası uyarınca dairemizce yeniden hüküm kurularak; davacının bedel iadesi talebinin kabulü ile 35.915,85-TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine ulaşılmış, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE; 2- Davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/387 Esas, 2020/109 Karar sayılı, 17/02/2020 tarihli kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; 3-Davanın KISMEN KABULÜNE;Davacının bedel iadesi talebinin kabulü ile; 35.915,85-TL’nin dava tarihinden itibaren itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 4-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 2.453,41.TL karar harcından peşin alınan 954,91.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.498,50.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Davacı tarafından yatırılan 954,91.TL peşin harç ve 44,40.TL başvuru harcı toplamı 999,31.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı tarafından sarf edilen 47,30.TL tebligat gideri, 1.200,00.TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.247,30.TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre (%64) 798,27.TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Davalı tarafça yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,8-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği kabul edilen tutar hesap edilen 9.200,00.TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-Maddi tazminat talebi yönünden; davalı vekili için reddedilen maddi tazminat yönünden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 9.200,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, 10-Manevi tazminat talebi yönünden; davalı vekili için reddedilen manevi tazminat yönünden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 9.200,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, 11-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 12-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde talep halinde yatırana iadesine, 13-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 43,00.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam: 191,60.TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 134,12-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 14-Bakiye gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 15-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 03/11/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.