Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1212 E. 2022/1798 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1212 Esas
KARAR NO : 2022/1798 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/183 Esas – 2018/1398 Karar
TARİH: 11/12/2018
DAVA : İtirazın İptali (Taşima Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile,müvekkilinin davalı şirkete vermiş olduğu, hafriyat taşımacılığı karşılığı düzenlenip tebliğ ettiği faturaya süresinde itiraz etmediğini, borcun ödenmemesi üzerine Bakırköy 8.İcra Müdürlüğül’nün … esas sayılı itirazın iptali ile %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının takip konusu 135.700,00-TL bedelli faturaya dayalı olarak hafriyat taşıma işi yaptığı iddiasının gerçek olmadığını, faturanın müvekkiline tebliğ edilmediğini, icra takibi ile faturadan haberdar olunduğunu, taraflar arasında takip konusu iş ile ilgili yazılı ya da sözlü hiçbir anlaşma yapılmadığı gibi fatura konusu hizmetinde davalıdan alınmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 11/12/2018 tarih 2017/183 Esas 2018/1398 Karar sayılı kararında;
” Dava, İİK.’nın 67. Maddesinde düzenlenen itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı taraf, takip talebinde 135.700,00-TL’lik taşıma faturasına dayalı olarak takipte bulunmuş, itiraz üzerine hafriyat taşıma hizmeti verdiğinden bahisle eldeki davayı açmıştır. Ancak yukarıda belirtildiği üzere 15.11.2017 havale tarihli dilekçesi ile taraflar arasındaki ticari ilişkinin niteliği değiştirilerek, davacının Düzce ilindeki siyasi, bürokratik ve sempatik ilişkilerini davacının ise, sermaye koyarak kamu ihalelerinin alınıp adi şirket şeklinde gelirinin bölüşülmesinden kaynaklı davacı alacağının bulunduğu ileri sürülmüştür. Gerçekten de davacının takip ve dava konusu taşıma hizmetini vermediği, alacağın yukarıda bahsedilen örtülü ilişkiden kaynaklı kar payı alacağı olduğu anlaşılmıştır. İtirazın iptali davası takibe sıkı sıkıya bağlı dava olup, bu tür bir davada takip talebinde istenen dışında bir alacağın talep edilmesi mümkün değildir. Davacının taşıma alacağı bulunmadığı sabit olduğuna göre, takip konusu edilmeyen adi ortaklıktan kaynaklı alacağın bu davada değerlendirilmesi mümkün olmadığından davacının sabit görülmeyen davasının reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile,
Davacının davasının reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; ilk derece mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu,
İlk derece mahkemesi tarafından, 15/11/2017 tarihli dilekçe ile taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin değiştirildiğine yönelik gerekçenin yerinde olmadığını, bu dilekçenin hiçbir yerinde dava konusu fatura alacağının dayanağı hafriyat işinin yapılmadığının hiçbir şekilde beyan ve ikrar edilmediğini, Bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere; taraflar arasında 2015-2017 senelerin arasında yoğun bir ticari ilişki ve işlem ağı olduğunu, 15/11/2017 tarihli dilekçede bahsi geçen hususların, davalı tarafından müvekkili şirket temsilcisi …i şikayet etmesi üzerine müvekkili hakkında açılmış olan Düzce Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/258 esas sayılı dosyasına ve taraflar arasındaki yoğun ilişkiye açıklık getirmek ve mahkemeyi bilgilendirmek amacıyla beyan edildiğini, yoksa fatura konusu işin gerçekleşmediği ile ilgili bir açıklama olmadığını, Davaya konu faturanın davalıya tebliğ edildiğini ve davalı tarafından 01/02/2016 tarihinde bağlı bulunduğu Esenler Vergi Dairesi’ne beyan edildiğini, BA formunun dilekçeye ekli olduğunu, davalının 26/04/2016 icra takibine 02/05/2016 tarihinde itiraz ettiğini, itirazın hemen akabinde de 05/05/2016 tarihinde bildirimini yaptığı faturayı düzeltme bildirimi ile yok sayarak yerine aynı miktarlı başka bir üçüncü kişiye ait fatura bildirimi yaptığını, İncelemeye konu davacı defterlerinin tasdikli, davalı defterlerinin ise tasdiksiz olduğunu, bilirkişi raporunda dava konusu fatura dışında taraf defterlerinin uyumlu olduklarının da tespit edildiğini,
İleri sürerek; ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, hafriyat taşıma işi nedeniyle düzenlenen faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine ilişkin olup, mahkemece yukarıda belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bakırköy 8.İcra Müdürlüğül’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu alacağın dayanağının; 10/12/2015 tarihli, hafriyat bedeli açıklamalı KDV dahil, 137.500,00-TL bedelli fatura olduğu, davacının takibe faturanın KDV hariç bedeli olan 115.00,00-TL’yi ve 3.771,37-TL işlemiş faiz talebini konu ettiği anlaşılmıştır.
23/02/2017 tarihli dava dilekçesinde; davalının faturanın tanzim nedeninin davalı şirkete verilen hafriyat taşıma işi olarak açıkladığı, davalının 09/03/2017 tarihli cevap dilekçesi ile fatura konusu hizmetin alınmadığını, faturadan takip tarihi itibariyle haberdar olunduğunu savunduğu, tarafların cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri vermedikleri tespit edilmiştir. Davacı vekili 16/11/2017 tarihinde UYAP siteminden sunduğu; “taraflar arasındaki ticari ilişkinin açıklanması ve delil celbi” konulu dilekçesi ile; davacı firma sahibi olan …’in, aynı zamanda yaşadığı çevre olan Düzce’de tanınan, sevilen, etrafta bürokratik ve siyasi nüfusu olan, tanınır, güvenilir biri olduğunu, ağırlıklı olarak hafriyat taşımacılığı ve inşaat işleri ile iştigal olan davacının, Düzce İl Özel İdaresinin köy heyelanlarının yapımı işinin ihalesi olduğunu öğrendiğini, o dönem parası olmadığı için bu işe para koyabilecek ve karşılığında ortak olarak çalışabileceği bir firma olarak daha önce tanıdığı olan davalı şirkete teklif götürdüğünü, davalı şirketin, davacı tarafından söz konusu ihalenin alınması ve sonrasında işlerin de beraber yürürtülmesi durumunda, işi beraber, ortak yapabileceklerini bildirdiğini, tarafların ihaleye davalı şirket üzerinden katılınması konusunda anlaşıltıkları, davacı şirket sahibi …’in çabaları ve çevresi, etkisi sayesinde davalı şirket adına alındığını, ihale işinin alımında davalının hiç bir rolü, katkısı, emeğinin olmadığını, işin yapım süreci ile ilgili bir tecrübesi ve bilgisi de bulunmadığını, taş ocakları ve diğer tüm işlerle ilgili işin idaresi ve bağlantılarını davacının yaptığını, karşılıklı güvene dayalı olarak tarafların kendi aralarında ortaklık hususunda anlaştıklarını, anlaşmaya göre ise, ortaklaşa yapılacak iş sebebiyle kazanılan ücretin eşit şekilde pay edilmesine karar verildiğini, resmiyette ihale işini alan davalı şirket olduğu için, bu şirketin kurumdan olan hak ediş ve alacaklarının yine davalı şirket adına kesildiğini, ihalenin alınmasını sağlayan davacının aynı zamanda işin sonuna kadar yapımı için bizzat sahada ve bürokratik işlemlerde bilfiil sürekli etkin şekilde çalıştığını, işin sürekli kontrolü ve denetimi ile uğraştığını, adi ortaklık kuran tarafların ortaklaşa alınan ihale işinin yapım sürecinde sürekli beraber hareket ettiklerini, aralarındaki anlaşmaya göre; davalı şirketin alınan ihale işi için ihaleyi veren kuruma yapılan işlerin karşılığı ve hak edişi için fatura keseceğini, davacının ise ortaklık sebebiyle kendi payına denk düşen miktar için, kendisine ait olan şirket üzerinden (davacı şirket üzerinden) davalıya fatura keseceğini ve ihale sebebiyle kazanılan miktarın bu şekilde pay edileceğini, işin yapım sürecinin sonuna gelindiği aşamaya kadar ilişkinin bu şekilde devam ettiğini, davacının kendisine ait olan şirket üzerinden davalı şirkete hakkı olan ücret miktarı kadar fatura kestiğini, davalının da bu ücreti ücreti ödediğini, ancak işin sonuna doğru gelindiğinde davalı şirketin, davacının hak ettiği ve kendisine fatura ettiği davaya konu miktarı ödemediğini, davacı müvekkil ile davalı arasındaki ilişkinin adi ortaklık temelinde, davacı sayesinde alınan ve ortaklaşa yapılan işten, davacının yaptığı işin karşılığı olan ücretin müvekkile ödenmemesine dayandığını, tarafların ticari defterleri, Vergi Dairesi kayıtları incelendiğinde bu durum daha net anlaşılabileceğini, davalının, davacı ile ortaklık ilişkisini inkar etmesinin, dosyaya sunulu, Düzce 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/258 esas Sayılı dosyasında ifade veren tanıkların beyanı karşısında bir hüküm ifade etmediğini, davalı davaya konu faturadan haberinin olmadığını söylese de faturayı vergi dairesine bildirdiğini beyan etmiş ve BA-BS formlarının celbini talep etmiştir.Mahkemece 16/11/2017 tarihinde ön inceleme duruşması icra edilmiş, yalnızca davacı tarafın hazır olduğu duruşmada uyuşmazlığın “taraflar arasındaki ilişkinin davacı tarafından davalıya hafriyat taşıma hizmeti verilip verilmediği noktasında” olduğu tespit edilmiş, davacı vekilince mahkemece tespit edilen uyuşmazlığa itiraz edilmemiş olup, ön inceleme tutanağı altına imza atılmıştır. 6100 Sayılı HMK’nun 140/3 fıkrası uyarınca; ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh ve arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür. Ön incelemenin yapıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan; 6100 Sayılı HMK’nun 141/1 maddesi uyarınca taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe, ön inceleme duruşmasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir veya değiştirebilirler. Taraflardan biri ön inceleme duruşmasında hazır değil ise diğer taraf, gelmeyen tarafın muvafakatı aranmaksızın iddia ve savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Somut olayda davacı vekilince ön inceleme duruşması ile aynı tarihte sunulan beyan dilekçesi dava ve takip konusu alacağın dayanağı temel ilişki değiştirilmiş ise de; davalı yanın hazır bulunmadığı ön inceleme celsesinde dava ve takip konusu alacağın dayanağının hafriyat taşıma hizmeti olduğuna yönelik mahkeme tespiti kabul edilmiştir. Bu nedenle artık iddianın değiştirilmesi mümkün olmayıp, ilk derece mahkemesince davacı yanca da kabul edilen uyuşmazlık tespiti tahkikata esas alınarak yargılamaya devam olunmuştur. Davacı vekilince, 16/11/2017 tarihli dilekçenin mahkemece hatalı yorumlandığı, faturanın tanzim ediliş nedeninin değiştirilmediği, anılan dilekçenin davalı yanın cevabı ve delil olarak bildirilen ceza davalarının içeriğine göre taraflar arasındaki ilişkinin en başından itibaren açıklanmasına yönelik olduğu, faturanın dayanağı ticari ilişkinin niteliğinin değişmediği, hafriyat taşımasına ilişkin hizmetin bu ortaklık ilişkisi kapsamında verildiği ileri sürülerek istinaf kanun yoluna başvurulmuş ise de; mahkemece yargılamaya hafriyat taşıma hizmetinin verilip verilmediğine yönelik tespit esas alınarak devam edildiğinden davacı yanın bu yöndeki istinaf sebebi yerinde bulunmamıştır. Davacı vekili tarafından, davalının dava konusu faturayı defterlerine kaydetmese dahi vergi dairesine bildirdiği beyan edilmiş, BA-BS formları ilgili vergi dairesinden celbedildikten sonra alınan bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde davacının dava ve takip konusu faturayı vergi dairesine bildirdiğine ilişkin BA formu örneğini dosyaya sunmuş, davalının takibe itiraz ettikten sonra, fatura ile ilgili vergi dairesine düzletme beyanı verdiğini iddia etmiş ve bu konuda vergi dairesine yazı yazılmasını talep etmiştir. Dilekçe ekinde sunulan BA formu kapsamından, davalının dava ve takip dayanağı faturayı vergi dairesine bildirdiği görülmektedir. Mahkemece tahkikata esas teşkil eden hafriyat taşıma hizmetinin verilip verilmediğine yönelik uyuşmazlığın çözümü için, davacının, davalının takibe itiraz ettikten sonra, takip konusu fatura ile ilgili vergi dairesine düzeltme beyanı verilip vermediğinin sorulması yönündeki talebinin karşılanmaması hatalı olmuş, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde bulunmuştur. 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b3 maddesi uyarınca; istinaf aşamasında yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra başvurunun, duruşma açılmaksızın, esastan reddine veya yeniden esas hakkında karar verilebileceği düzenlenmiştir. Dairemizce anılan hüküm uyarınca Esenler Vergi Dairesi’ne yazı yazılmış olup, taraflar arasında düzenlenen 10/12/2015 tarih 024028 nolu KDV dahil 137.500,00.TL tutarlı faturanın davalı tarafından BA kapsamında müdürlüğe bildirilip bildirilmediği, bildirilmiş ise faturaya ilişkin davalı tarafından 26/04/2016 takip tarihi ve sonrasında herhangi bir düzeltme beyanı verilerek düzeltme işlemi yapılıp yapılmadığı sorulmuştur. Dairemizce Esenler Vergi Dairesi’ne yazılan yazı cevabı kapsamından, davalı tarafından dava ve takip konusu 10/12/2015 tarihli, hafriyat bedeli açıklamalı KDV dahil, 137.500,00-TL bedelli faturanın Vergi Dairesi’ne hiç bildirilmediği, bu faturanın ait olduğu 2015/12 dönemi için davalı yanın sonradan herhangi bir düzeltme beyanında bulunmadığı, 2015/12 dönemi için davalının, başka bir şirket tarafından kesilmiş satış faturası için tek bildirimde bulunduğu, sonrasında düzeltme beyanında da bulunmadığı anlaşılmıştır. Şu halde davacı; dava ve takip dayanağı fatura konusu hafriyat taşıma işini gerçekleştirdiğini ispat edememiştir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın reddine yönelik mahkeme kabulü sonucu itibariyle yerinde ise de; gerekçede eksiklik bulunduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine ulaşılmış olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun usulen kabulü ile; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/12/2018 tarih, 2017/183 Esas – 2018/1398 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak;
2-Davanın REDDİNE;
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN:
3-Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gerekli 80,70 TL karar harcının peşin alınan 1.434,46-TL harçtan mahsubu ile 1.353,76-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan Avukatlık ücret tarifesine göre, hesaplanan 18.815,71-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 160,00-TL bilirkişi ücreti, 42,00-TL posta ve tebligat gideri toplamı 202,00-TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN:
8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
9-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
10-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
11-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 18,00-TL posta giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
13-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 01/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.