Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1202 E. 2022/1678 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1202 Esas
KARAR NO: 2022/1678 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/1129 Esas – 2020/284 Karar
TARİH: 11/03/2020
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/11/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacılar ile davalı şirket yöneticilerinden … arasında 15/01/2009 tarihinde yapılan görüşme neticesinde davalı şirket tarafından üretilen … isimli ilacın alım satımı hususunda şifai olarak anlaşıldığındı, davalı şirket yöneticisi … ile davacı …’ın mail üzerinden irtibata geçtiğini, davacı yapılan ödemelerin bilgisini mail üzerinden davalı şirket yöneticisine bildirdiğini, davacının defaten davalı şirket ile sözleşme yapma hususunda talepte bulunduğunu, ancak davalı şirketin ödeme yapıldıktan sonra sözleşme yapacaklarını bildirmiş olmasına rağmen sözleşme yapmayarak ticari basiret ilkesini ihlal ettiğini, davacılardan …’in 25/02/2009 tarihinde … Bankası aracılığı ile 235.000 Euro, davacı …’in 12/02/2009 tarihinde … Bankası aracılığı ile 38.775 Euro, davacı …’ın 01/02/2009 tarihinde … Bankası aracılığı ile 50.000 USD davalı şirket hesabına ödeme yaptıklarını, davalı şirketin ödemeleri aldıktan sonra kararlaştırılan ilacın davacılara tesliminden imtina ettiğini ve edimini ifa etmediğini, anılan nedenlerle davalı şirkete ödenen 1.428.337 TL’nin davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … San ve Tic.Ltd.Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle dava dilekçesinde davalı tarafın net olarak anlaşılamadığını, her ne kadar davalı tarafın … San.ve Tic.Ltd.Şti olarak gösterilmiş ise de parantez içinde … AŞ olarak yazıldığını, … AŞ’nin davalı şirketin eski ünvanıymış gibi bir intiba uyandırılmaya çalışıldığını, ancak sicil kayıtlarına bakıldığında böyle bir hususun gerçek olmadığının anlaşıldığını, her iki şirketin ayrı tüzel kişiliklere sahip olduğunu, adreslerinin de farklı olduğunu, davacı tarafın ibraz etmiş olduğu eklerde de görüldüğü üzere davacı ile davalı şirket arasında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığını, davacının … AŞ’ye yapmış olduğu ödemelerin iadesini davalı şirketten haksız olarak tahsil etmeye çalıştığını, davacı ile akdedilmiş herhangi bir sözleşme, doğrudan yada dolaylı bir şekilde para alışverişi bulunmadığını, davalının hasım olarak gösterilmesinin hukuka aykırı olduğunu, anılan nedenlerle davacının davasının husumet yokluğu nedeni ile reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 11/03/2020 tarih 2017/1129 Esas 2020/284 Karar sayılı kararında; “Dava, taraflar arasında varolduğu ileri sürülen ticari ilişki kapsamında davacı tarafından davalıya ödenen bedelin tahsiline ilişkin alacak davasıdır. Mahkememizce davacı vekiline dava dilekçesini açıklaması, davayı sadece davalı … San.ve Tic.Ltd.Şti’ye mi karşı açtığı, yoksa hem … Şti, hem de … AŞ’ye mi yönelik açtığını açıklaması, ayrıca bir dilekçesinde … A.Ş şeklinde beyan sunulduğu görülmekle dava dilekçesini açıklaması ile dava dilekçesi ile sadece … İlaç … Ltd. Şti aleyhine dava açılmış, … Sağlık Hiz. A.Ş’de bunun halefi olarak gösterilmiş ise buna yönelik beyan dilekçesi sunması ve … Sağlık Hiz. A.Ş farklı bir tüzel kişilik ise (yada … İlaç Koz. A.Ş) bunlar aleyhine de dava açılıp birleştirme yapılması hususunda davacı vekiline süre verilmesine karar verilmiş olup, davacılar vekili sunmuş olduğu dilekçe ile dava dilekçelerinde sehven sadece … İlaç ve Kozmetik San.ve Tic.Ltd.Şti’nin gösterildiği belirtilerek, yargılamanın … İlaç Kozmetik Hiz.AŞ ile … İlaç ve Kozmetik San.Tic.Ltd.Şti üzerinden davamına karar verilmesini talep etmiş olup, dava dilekçesi usulüne uygun olarak davalı ….AŞ’ye tebliğ edilmiştir. Taraf teşkili sağlandıktan sonra mahkememizce davalı şirketlerin ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak, davacılar tarafından davalı …. AŞ’ye gönderildiği belirtilen bedeller sebebiyle davacıların davalılardan alacaklı olup olmadığı, bu kapsamda davalı …. Hiz. A.Ş ile davalı … İlaç Koz. Ltd. Şti arasında organik bağ bulunup bulunmadığı, her iki şirketin ortakları ve yetkililerinin aynı olup olmadığı, faaliyet konularının aynı olup olmadığı, davalı …. Üretim Paz. AŞ tarafından davalı … İlaç Koz. Ltd. Şti’ne sermaye aktarımı yapılıp yapılmadığı, aralarında davalı …. Ürt. Paz. A.Ş’nin borçlarından kurtulması amacı ile herhangi bir ticari ilişki yada mal verme yada borçlandırıcı işlem bulunup bulunmadığı hususunda bilirkişi raporu aldırılmasına karar verilmiş, bilirkişi olarak Mali Müşavir …, Mali Müşavir … ve Dr.Öğr.Üyesi …, bilirkişi heyeti sunmuş olduğu raporunda özetle; taraflarca incelemeye yasal defterler ve kayıtların ibraz edilmediği, davalı … Şirketince whatsapp üzerinden gönderilen 2009 ve 2010 yıllarına ait ticari defterlerin açılış tasdiklerinin yasal süresinde yapıldığı, ancak kapanış tasdiklerinin yaptırılmadığının görüldüğü, davalılar tarafından internet ortamında paylaşılan bilgi ve belgeler incelendiğinde davalılardan … Şirketi nezdinde davacılara herhangi bir borcun görünmediği, ancak dava konusu alacak dayanağı ödemelerin diğer davalı … Şirketinin kayıtlarında yer aldığı ve söz konusu ödemelerin ödeme tarihindeki kur tutarları üzerinden kayıtlandığı ve bu tutarlar yönünden … Şirketinin borçlu olarak görüldüğünün anlaşıldığı, davalı … Şirketince borçlu olarak göründüğü bu tutarların davacılara geri ödendiğine dair veya karşılığında mal/hizmet verildiğine dair dosyada herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanmadığı, davacılardan … adına… Şirketinin … Bankası hesabından davalı … Şirketi hesabına yatırılan 09/04/2009 tarih ve 50.000 USD’nin davacı … tarafından yatırıldığı hususunun mahkemenin takdirinde olmak üzere, davacıların dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak tutarlarının dava tarihindeki efektif satış kurları dikkate alınmak sureti ile her bir davacı bazında; Ödeme Yapan Tutar Efektif Satış Döviz Kuru Dava Tarihindeki TL Karşılığı … 235.000 Euro 4,5354 1.065.819 38.775 Euro4,5354 175.860,14 … Teks Deri (…)50.000 USD3,8213 191.065 Şeklinde olduğu ve toplamda 1.432.744,14 TL olarak hesaplandığı, ancak davacılar tarafından 1.428.337,00 TL talep edildiği, bu hususta takdirin mahkemeye ait olduğu, davalı şirketlerce incelemeye sunulan 2008 ve 2010 yıllarına ait bilgi ve belgeler incelendiğinde; 2008 yılında sadece bir defaya mahsus olmak üzere … Şirketince … Şirketine toplamda 92.955,60 TL tutarında mal satışının olduğu, bunun dışındaki tüm işlemlerin karşılıklı olarak birbirlerine para ve çek transferi şeklinde gerçekleştiği ve davalı … Şirketinin davalı … Şirketine göre daha fazla para transferi yaptığı, netice itibari ile 2009 ve 2010 yılları sonu itibariyle davalı … Şirketinin diğer davalı … Şirketinden yüksek tutarlı alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalı şirket kurucu ortakları incelendiğinde, davalılardan … Şirketinin ortaklarından … ile diğer davalı … Şirketi ortağı …’ın soyadlarının aynı olduğu görülmüş, bu şahısların birbirleri ile ilişikli olup olmadığı hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu, yine davalı … Şirketi kurucu ortağı olan …’nın 20/05/2015 hisse devir sözleşmesi ile diğer davalı … Şirketinin hisselerini devralarak şirkete ortak olduğunun görüldüğü, davalı … Şirketinin ilaç üreticisi, diğer davalı … Şirketinin ise toptan ve perakende ilaç alım satımını yapan pazarlama şirketi şeklinde faaliyet gösterdiği, davalı şirketler arasında organik bağın olup olmadığının belirlenmesi açısından takdirin mahkemeye ait olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir. Yapılan yargılama, davacıların iddiaları, davalıların beyanları, ibraz edilen deliller, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu ibraz edilen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davacılardan … ve … tarafından davalı … Kozmetik Hiz.A.Ş.’ye sırasıyla 235.000 Euro ve 38.778 Euroluk bedellerin davalı şirket tarafından üretilen … isimli ilacın alım satımı için gönderildiği, bu hususun ödeme dekontları ile sabit olduğu, davalı şirket tarafından yapılan ödemelerin geri iade edildiğine veya karşılığına mal veya hizmet satışının sağlandığına yönelik bir iddia ve belgenin de sunulmadığı dolayısı ile bu iki davacı tarafından davalı … Kozmetik Hiz.A.Ş.’ye 273.775 Euro ödemenin yapıldığı ve bu ödemenin halen davalı … Kozmetik Hiz.A.Ş.uhdesinde bulunduğu sabittir. Diğer davalı … İlaç ve Kozmetik San.ve Tic.Ltd.Şti.’nin ise davalı … Kozmetik Hiz.A.Ş.arasında organik bağ bulunduğu, davalı … Kozmetik Hiz.A.Ş.’den diğer davalıya sermaye aktarımı yapıldığı iddia edilmiştir. Mahkememizce kabul gören bilirkişi raporuna göre davacılar tarafından davalı … şirketine gönderilen paraların bu davalının ticari defter ve belgelerinde gözüktüğü, davalı … İlaç ile davacılar arasında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığı ancak her iki davalı arasında 2008 yılında tek bir satış işlemi 92.955,60 TL’lik mal satış işleminin bulunduğu ancak bunun dışında her iki davalı arasında karşılıklı olarak para ve çek transferi işleminin olduğu, 2009 ve 2010 yılı sonu itibarı ile … şirketinin diğer davalı … şirketinden yüksek tutarlı alacaklı olarak bulunduğu, burdanda anlaşılacağı üzere her iki davalı şirketin gerçek bir mal yada hizmet alım satımına dayanmayan karşılıklı çek ya da para transferi suretiyle fiktif işlemler ile davalı … şirketinden diğer davalı şirkete para ve sermaye aktarımının yapıldığı, davalı … şirketinin diğer davalıdan alacaklı hale getirildiği ancak bugüne kadar söz konusu alacağın tahsil edilmediği gibi tahsili için yasal yollara başvurulduğunun her iki davalı tarafından da ileri sürülmediği, bu suretle davalı …’in sermayesinin ve aktif mal varlığının diğer davalı … şirketine aktarıldığı, davalı …’in %40 oranında hissedarı ve ortağı olan …’nın hisse devri suretiyle aynı zamanda diğer davalı … şirketinin %30 oranında hissedarı olduğu ayrıca davalı … firmasının %47 oranında hissedarı olan …’ın diğer davalı … şirketinin %57 oranında ortağı …’ın babası olduğu, dolayısıyla her iki şirketinde %87’lik kısmını aynı şahıs ve ailelerin kontrol ettiği, bu bağlamda davalı … şirketinin içinin boşaltılması ve hiçbir mal varlığı bırakılmamak suretiyle alacaklılardan mal ve sermaye kaçırdığı ve … şirketine aktarım yapıldığı, her iki davalı arasında organik bağ bulunduğu bu nedenle davacılar … ve …’in alacağından her iki davalının da sorumlu olduğu görülmüş yine davacı … tarafından yatırılan 235.000 Euronun dava tarihindeki kur üzerinden değeri olan 1.063.727,50 TL’nin ve davacı … tarafından yatırılan 38.775,00 Euro’nun karşılığı olan 175.515,03 TL (kur 4,5265) her iki davalıdan tahsilde mükerrer olmamak şartıyla müteselsilen tahsiline karar vermek gerekmiştir. Davacı … yönünden ise her ne kadar bu davacı tarafından da davalı …’e 50.000 USD gönderdiğinden bahisle dava açılmış ise de gerek dava dilekçesi ekinde sunulan dekonttan gerekse yargılama aşamasında ilgili bankadan celp edilen dekonttan davalı … şirketine 50.000 USD’yi gönderenin … Gıda Tekstil Deri şirketi olduğu dolaysıyla alacaklı olan şirketin bu şirket olduğu, davacı …’ın bu şirketin ortağı olduğunun iddia edildiği ancak buna ilişkin dosyaya bir belgenin sunulmadığı ayrıca parayı gönderen şirket tüzel kişiliği ile gerçek kişi …’ın farklı kişiler olduğu, …’ın bu nedenle aktif dava ehliyeti bulunmadığından bu davacı tarafından açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir. “gerekçesi ile, 1-Davalı … İlaç Kozmetik Limited Şirketi ile … İlaç Kozmetik Üretim Pazarlama A.Ş arasında organik bağ ilişkisinin bulunduğunun TESPİTİ ile, A) Davacı … tarafından açılan davanın KISMEN KABULÜ ile, 1.063.727,50 TL’nin davalı … İlaç Koz. LTD. ŞTİ’den dava tarafından itibaren işleyecek reeskont faiz oranıyla birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısımlar yönünden davanın reddine, B) Davacı … tarafından açılan davanın KISMEN KABULÜ ile, 175.515,03 TL’nin davalı … İlaç Koz. LTD. ŞTİ’den dava tarafından itibaren işleyecek reeskont faiz oranıyla birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısımlar yönünden davanın reddine, C) Davacı … tarafından açılan davanın AKTİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Tasfiye Halinde Tasf. Hal. … İlaç Kozm. Ür. Paz. A.Ş vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkil şirket ve davacı taraf arasında 2009 yılında … adlı ilacın Cezayir’de satılması konusunda yetki verilmesi hususunda anlaşma sağlandığını, anlaşmaya göre davacılar ilacın Cezayir’de satılması için “Registration” (ülke Sağlık Bakanlığı onayı) alacağını, ardından müvekkili şirket tarafından ilacın üretimine başlanacağını ve Cezayir’de satılması için davacı tarafa müvekkili şirket tarafından ilaç temini sağlanacağını, anlaşılan rakamın 5.000.000-USD olup, müvekkili şirkete gönderilecek avans sonrasında sürecin başlayacağını, davacı tarafın registration alamaması durumunda ise bu bedelin iade edilmeyeceğini, sağlanan anlaşma gereği davacı taraflar dava ile talep edilen miktarları avans ödemesi olarak gönderdiğini, dekont açıklamalarına bakıldığında ORFE CEZAYİR İÇİN AVANS ÖDEMESİ yazdığının görüleceğini, davacılar bu alacakların, satın alınacak ilaç bedeli olduğunu iddia ettiklerini ancak dekont açıklamalarından da görüldüğü üzere bu hususun gerçeğe aykırı olduğunu, alınan bedelin yalnızca avans olduğunu, anlaşılan malın bedeli olmadığını, hükme esas bilirkişi raporunda ise bedelin mal karşılığı avans olduğu konusuna değinilmediğini malın bedelinin talep edilen miktar olduğu kanısına varıldığını, yerel mahkeme tarafından da talep edilen bedelin avans ödemesi olduğunun göz ardı edildiğini davacı tarafça malın tam bedeli ödendiğini ancak müvekkili şirket tarafından malın temin edilmediği gibi hakkaniyete aykırı bir karar verildiğini, davacılara verilecek ilaçların depoda hazır edildiğini ancak davacıların gerekli izmi alamadıkları için malın kendilerine verilemediğini, mal verilse dahi davacıların Cezayir’de satamayacakları bu nedenle müvekkili şirketten mal temini için talepte bulunmadıklarını, geri kalan ödemeyi gerçekleştirmediklerini, davacıların 2009 yılında gönderdikleri avansı 2017 yılına dek müvekkili şirketten talep etmemelerinin nedeni gerekli registration belgesini alamamaları nedeniyle oludğunu, müvekkili şirketin ifaya hazırken davacı tarafın kendi kusuruyla anlaşma gereğini yerine getirmediğini dava konusu bedelin talebi konusunda kötüniyetli olduğunu, davacıların 2009 yılından 2016 yılına kadar belgeyi alacakları sözüyle müvekkili şirketi oyaladığını, Cezayir için başka şirketlerle anlaşmalarını engellediğini, 2 defa üretim yaptırıp ilaçların depolarda beklettiğini ve üretim tarihinin geçmesine sebep olduğunu müvekkili şirketi zarara uğrattığını, Davacı tarafın alacak için müvekkili şirkete talepte bulunduğuna dair herhangi bir belge sunmadığını, yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, müvekili şirketin 2009-2010 yıllarında faal olduğunu, içinin boşaltılması gibi bir durumun öz konusu olamayacağını, diğer yıllara ait cari hesapların incelendiğinde müvekkili şirketin diğer davalı …’den borçlu olduğun, gerçek bir ticari ilişki içerisinde bulunduğunu, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Gıda İlaç Kozm. San. Ve Tic. Ltd. Şti. Vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme tarafından gerekçede tutarın davalılardan müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, hükümde ise yalnızca müvekkili şirketten tahsiline karar verdiğini, alacağın kimden tahsil edileceği konusunda tereddüt oluştuğunu, gerekçeye göre alacağın tahsilde tekerrür olmamak şartıyla her iki davalıdan müteselsilen hükme göre ise müvekkili şirketten talep edileceğini, (Yargıtay 13. H.D. 2015/43275 E. 2017/8054 K. sayılı 04.07.2017 tarihli kararı ), hükme göre ise sadece müvekkilinden tahsil edileceğini, Müvekkili şirket yetkililerine 2009-2010 yılları dışında diğer yıllara ait bilgi ve belgelerin sunulmasının istenilmesine rağmen bilirkişilerin ısrarla başka yıllara ait belgeleri alamayacaklarını incelenmesine gerek olmadığını, diğer davalı … şirketine ait bilgi ve belgelerden de sadece 2008/2010 yıllarına ait olanların incelendiğini, Bilirkişilerin her iki davalı şirketin yalnızca 2009-2010 tarihlerindeki bilgi ve belgelerine dayanarak müvekkili şirkete diğer davalı … şirketi tarafından daha fazla para transferinin gerçekleştirildiğinin belirtildiğini davalı … şirketinin müvekkili şirkete yüklü miktarda para transferiyle alacaklılardan mal kaçırma niyeti olduğunun ima edildiğini ancak 2015 yılı cari hesapta …’in müvekkili şirketten alacaklı değil 2015 yılı sonu itibariyle 250.068,37.TL borçlu olduğunun açıkça görüldüğünü, Müvekkili şirket … 2004 yılında, diğer davalı … şirketi ise 2006 yılında kurulduğunu, … şirketinin %40 hissedarı …’nın, hisse devri sözleşmesi ile 2015 yılından itibaren müvekkili şirkette %30 oranında hissedar olduğunu, müvekkili şirket kurucularından … ile … şirketi kurucularından …’ın oğul-baba olduğunu, böylelikle her iki şirketin de %87’lik kısmının aynı şahıs ve ailelerce kontrol edildiğini, …’nın müvekkili şirketle hisse devri sözleşmesi yapması 20.05.2015 tarihinde olduğunu, bu tarihe kadar şirketlerin hakim sermaye ortaklarının aynı olmadığını, 2015 yılına kadar olan tüm bilgi ve belgeler incelendiğinde her iki şirketin gerçek bir iş ilişkisi içerisinde bulunduğunun görülebilecek ise de, her iki şirket ortaklarından … ile … arasında baba-oğul ilişkisi olması organik bağın tespitinde tek başına yeterli olmadığını, akrabalık ilişkisinden bahisle şirketler arasında organik bağ kurulması hâlinde, işbu davada müvekkili şirket hakkında olduğu gibi, şirketlerin borçlu olmadığı bir meblağı ödemeye mahkum edilebileceğini, kişilerin akraba olmasının, aynı şirketi yönetmelerine engel olmadığını, farklı-bağımsız şirketleri yönetmelerinin de engel olmaması gerektiğini, Müvekkili şirket ile diğer davalı … şirketinin kayıtlı adreslerinin aynı olmadığı ayrıca faaliyet gösterdikleri adreslerin aynı olmadığının belirtilidğini, şirketlerin kayıtlı adreslerinin ve faaliyet gösterdikleri adreslerin farklı olduğunun tespiti ile bu yönden organik bağ kurulamadığını, Adil yargılanma ilkesi gereğince, öncelikle davacılar ve diğer davalı arasındaki ticari ilişkinin araştırılması gerektiğini, davacılara mail yazışmalarında belirttikleri (malı teslim alabilmek için gerekli olan) izni alıp alamadıkları sorulması gerektiğini, gerekirse Sağlık Bakanlığına yazılarak süreç hakkında bilgi edinilmesi ve tüm bu hususların değerlendirildikten sonra alacak konusunda değerlendirme yapılması gerektiğini ancak bu aşamalarla alacağın tespitinden sonra organik bağ tespitine geçilmeliyken dosyada bunların hiçbirinin yapılmadığının görüldüğünü, eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeler ile müvekkili şirkete yüksek tutarda bir para borcu ödemeye mahkum edildiğini, yerel mahkeme kararın müvekkili şirket yönünden kaldırılması gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; davacılar ile davalı … Şirketi arasında ilaç satım sözleşmesi yapıldığı her bir davacı tarafından … şirketine ayrı ayrı yapılan havalelere rağmen satın alınan ilaçların teslim edilmediği, diğer davalı … İlaç Şirketi ile … Şirketi arasında organik bağ bulunduğu iddialarına dayalı olarak, davalı … şirketine yapılan ödemelerin her iki davalıdan müteselsilen tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece; her iki davalı arasında organik bağ bulunduğu, bu nedenle davacılar … ve …’in alacağından her iki davalının da sorumlu olduğu, davacı … tarafından yatırılan 235.000 Euronun dava tarihindeki kur üzerinden değeri olan 1.063.727,50 TL’nin ve davacı … tarafından yatırılan 38.775,00 Euro’nun karşılığı olan 175.515,03 TL (kur 4,5265) her iki davalıdan tahsilde tekerrür olmamak şartıyla müteselsilen tahsiline karar vermek gerektiği, Davacı …’ın davalı …’e 50.000 USD gönderdiğinden bahisle dava açılmış ise de gerek dava dilekçesi ekinde sunulan dekonttan gerekse yargılama aşamasında ilgili bankadan celp edilen dekonttan davalı … şirketine 50.000 USD’yi gönderenin … Gıda Tekstil Deri şirketi olduğu, davacı …’ın aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçeleri ile; ” Davalı … İlaç Kozmetik Limited Şirketi ile … İlaç Kozmetik Üretim Pazarlama A.Ş arasında organik bağ ilişkisinin bulunduğunun TESPİTİ ile, A) Davacı … tarafından açılan davanın KISMEN KABULÜ ile, 1.063.727,50 TL’nin davalı … İlaç Koz. LTD. ŞTİ’den dava tarafından itibaren işleyecek reeskont faiz oranıyla birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısımlar yönünden davanın reddine, B) Davacı … tarafından açılan davanın KISMEN KABULÜ ile, 175.515,03 TL’nin davalı … İlaç Koz. LTD. ŞTİ’den dava tarafından itibaren işleyecek reeskont faiz oranıyla birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısımlar yönünden davanın reddine, C) Davacı … tarafından açılan davanın AKTİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE,” karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetleri, incelenen maddi ve hukuki olayın özü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmeli, hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hüküm açık ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmelidir. Keza Anayasanın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Öte yandan, yazılacak kararın gerekçesinde gerek kendi içerisinde, gerekse gerekçe ile hüküm kısmı arasında çelişki olmamalı, mahkeme kararı bütünsellik esasına uygun olmalıdır. HMK’nın 298/2. maddesinde de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı açıkça düzenlenmiştir. Gerekçe ile hüküm arasında çelişki, kanuna ve kamu düzenine açık aykırılık hali olup, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir. Somut olayda mahkemece; davacılardan … ile … ile davalılar … Şirketi arasında ilaç satışına ilişkin ticari ilişki kurulduğu, alıcı olan davacıların davalıya havale yolu ile ilaç bedellerini gönderdikleri, ancak davalının ilaç teslimini gerçekleştirdiğini ispat edemediği, diğer davalı … Şirketi ile … arasında organik bağ bulunduğu kabul edilmiş ve gerekçe de davacılar tarafından yapılan ödemelerin davalılardan müteselsilen tahsiline karar verildiği belirtilmesine rağmen, hüküm fıkrasında davacıların ödedikleri tutarların dava tarihindeki TL karşılıklarının yalnızca davalı … Şirketi’nden tahsiline karar verildiği, böylece gerekçe ile hüküm fıkrası arasında açık çelişki oluşturulduğu anlaşılmıştır. Kamu düzenine ilişkin olan bu hata HMK’nun 297 ve 298/2 fıkralarına aykırı olup, davalı … Şirketi vekilinin buna yönelik istinaf sebebi haklı bulunmuştur. Kabule göre de; davacıların davalı … ile ilaç satışına ilişkin ticari ilişki kurduklarını, görüşmelerin bu şirket yetkili … ile yapıldığını iğleri sürerek, delil olarak havale dekontlarına ve yazışma örneklerine dayandıkları anlaşılmıştır. Davacılardan …’nın 25/02/2009 tarihli havale ile … Bankası 235.000 Euro’yu, …’in 12/02/2009 tarihli havale ile 38.775 Euro’yu davalı şirket hesabına gönderdikleri çekişme konusu değildir. Ancak havale dekontları üzerinde, ödeme nedenine ilişkin bir açıklama bulunmamaktadır. Yine dilekçe ekinde sunulan yazışmaların tamamının … ile ödemelerin yapıldığı tarihte davalı … yetkilisi olduğu sicil kayıtlarından anlaşılan … arasında yapıldığı, yazışmaların ilaç tedarik yahut siparişine ilişkin olmadığı, Cezayir’de kurulan “…”şirketinin …’in Cezayir’deki yetkilisi olmasına ilişkin olduğu, ödemelerin ilaç satışı karşılığında yapıldığına dair yazışma da bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı şirketler arasında organik bağ bulunup bulunmadığının yahuıt omut olayda tüzel kişilik perdesinin aralanması koşullarının oluşup oluşmadığının tespitinden önce çözülmesi gereken uyuşmazlık, davacıların davalıdan alacaklarının varlığı ve miktarıdır. TBK’nun 55 maddesinde düzenlenen havale hukuksal nitelik olarak (tıpkı onun özel biçimlerinden biri niteliğindeki çek gibi) bir ödeme vasıtası olup, havalenin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin tersini, havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını, ileri süren havaleci iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Somut olayda Davalı … Şirketi’nin davaya cevap vermediği, inkar eden durumunda olduğu da nazara alındığında, havaleci durumundaki davacıların, davalıya yaptıkları havalenin, ilaç satışına ilişkin gönderilen avans olduğunu yazılı delil ile ispat etmeleri zorunlu olup, mahkemece taraflar arasında ticari satış ilişkisi bulunduğu yönündeki sonuca ne şekilde ulaşıldığının gerekçelendirilmediği anlaşılmıştır. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; mahkemece davacıların yemin deliline dayandıkları hususu ile davalıların istinaf dilekçeleri ile sundukları beyanlar da nazara alınarak, öncelikle havale tutarlarının davalı … Şirketi’ne ilaç satışına yönelik ticari ilişki kapsamında avans olarak gönderildiğini ispat edip edemedikleri üzerinde durulması, alacağın varlığının ispat edilmesi halinde diğer davalı … Şirketi yönünden organik bağ veya tüzel kişilik perdesinin aralanması değerlendirmesi yapılması gerekirken, yazılı şekilde sonuca gidilmesi, yine gerekçeli karar ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulması hatalı olmuş, davalı … İlaç ve Kozmetik San. ve Tic. Ltd. Şti ile Davalı … İlaç Kozmetik Üretim Pazarlama A.Ş vekillerinin bu hususlara yönelik istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 355 ve 353/1-a6 maddeleri uyarınca kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalıların istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2020 tarih ve 2017/1129 Esas – 2020/284 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep edenler tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/11/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.