Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1195 E. 2022/1397 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1195 Esas
KARAR NO: 2022/1397 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/144 Esas – 2020/194 Karar
TARİH: 26/02/2020
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 06/10/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’den sattıkları malların karşılığında fatura alacaklarının bulunduğunu, bu alacaklarının ödenmemesi nedeniyle Gaziosmanpaşa … İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, takibe davalı şirketin itiraz etmesi üzerine de itirazın iptali davası açtıklarını belirtmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, gıda üretimi yaptıklarını, firmalara yaptıkları malların iade edilmesi durumunda mal alımlarında % 25 oranında fiyat farkı faturası kesilmesinin ticari adet olduğunu, davacı şirketin kendilerine iade ettiği malların % 25’i oranında fiyat farkı faturası kestiklerini ve davacı şirkete gönderdiklerini, davacı şirketin ise kendilerine bu faturayı iade ettiğini, davacıya faturayı ikinci kez gönderdiklerinde ise faturanın iade edilmediğini, bu nedenle davacıya karşı doğmuş borçlarının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesin talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/02/2020 tarih 2016/144 Esas 2020/194 Karar sayılı kararında;”Dava konusu olayda taraflar arasında fiyat farkı faturası düzenleneceğine ilişkin bir sözleşme bulunmamaktadır. Dolayısıyla Yargıtay’ın kararında ortaya koyduğu sözleşme bulunması koşulu dava konusu olayda gerçekleşmemiştir. Taraflar arasında dava konusu olaydan önce de fiyat farkı faturası düzenlendiği ve bu faturaların da itiraz edilmeksizin ödendiğine ilişkin bir bilgi bulunmamaktadır. Yani her iki taraf arasında sözleşme olmaksızın taraflardan birinin diğerine fiyat farkı faturası göndermesi, bu fatura bedeline diğer tarafın itiraz etmeyerek ödemesi ve bunun taraflar arasında devam ede gelen bir uygulama halini alması şeklinde gerçekleşmiş bir ticari teamül de oluşmamıştır. Fiyat farkı faturasının hangi koşullarda düzenlenebileceği ilgili esnaf odasından sorulmuş gelen esnaf odası cevabında da malın ayıplı olması durumunda mal değişime tabi tutulursa fiyat farkı istenemeyeceği, yeni verilen siparişin bir öncekine göre marka ve fiyat yönü ile farlılık oluşturması durumunda ödemenin ona göre yapılacağı, satın alan ve tedarikçi arasında sözleşme olmadığı sürece mal iadelerinden fiyat farkı her iki tarafçada talep edilemeyeceği bildirilmiştir. Dolayısıyla esnaf odasından gelen yazı cevabında belirtilen ticari örfe ilişkin uygulamalar da Yargıtay’ın kararında ortaya koyduğu tespitlerle örtüşmektedir. Bu gerekçelerle davalı tarafın davacıya gönderdiği fiyat farkı faturasının hukuka aykırı olduğu anlaşılmakla taraflar arasındaki alacak miktarından düşülmesi yönündeki talebi kabul edilmemiştir. 6098 sayılı TBK m. 117’ye göre; “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.” Yani borcun muaccel olması borçlunun temerrüde düştüğü anlamına gelmemektedir. Dosya içerisine alınan Gaziosmanpaşa … İcra Dairesinin … sayılı dosyasında davacı taraf 6.280,19 TL asıl alacak ve 952,35 TL asıl alacağın faizi olmak üzere toplam 7.232,54 TL alacak talebinde bulunmuştur. Ancak faturaya konu alacaklarının tarafına ödenmesi için 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 18/III’e göre davalı tarafı temerrüde düşürdüğüne ilişkin ihtarname ya da benzeri bir bildirim yazısını dosyaya sunmamıştır. Bu nedenle davanın asıl alacak yönünden kısmen kabulüne karar verilerek takip tarihine kadar işlemiş faiz yönünden davanın kısmen reddine yönelik olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. Davalı tarafın kendi defterlerine göre de davacı tarafa borçlu olduğunu bilebilecek durumda olmasına ve taraflar arasında fiyat farkı faturası kesileceğine ilişkin sözleşme olmadığı halde fiyat farkını gerekçe göstererek icra takibine itirazda bulunması iyiniyetli görülmemiş ve davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmiştir. Davacı tarafın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 18/III’e göre davalı tarafı temerrüde düşürmek için ihtarname ya da benzeri bir bildirim yazısı göndermemiş olmasına karşın asıl alacakla birlikte takip tarihine kadar işlemiş faiz talebinde de bulunması iyiniyetli görülmeyerek davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmiştir…”gerekçesi ile, 1-Davanın kısmen kabulü ile İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 6.280,19 TL üzerinden devamına, asıl alacağın takip tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine, 2-Fazlaya ilişkin istemin reddine, 3-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan 6.280,19 TL üzerinden %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,4-Davanın reddedilen 952,35 TL üzerinden %20 kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel mahkeme tarafından dava değeri üzerinde hataya düşüldüğünü, icra takibinin 6.280,19.TL asıl alacak ve 952,35.TL faiz yönünden başlatıldığını, dava harcının asıl alacak değerine göre yatırıldığını, Bilirkişi incelemesi ile davalı ticari defterlerinde asıl alacak olan 6.280,19.TL alacak kaydı olduğunun sabit olduğunu ve davanın kabul edildiğini ancak yerel mahkeme tarafından talep edilmemesine rağmen işlemiş faiz yönünden de hüküm kurulduğunu, aleyhine yönelik kötüniyet tazminatı ve vekalet ücreti kararı verildiğini, taleple bağlılık ilkesinin gözetilmediğini, (Yargıtay 4.HD 2017/174 E. , 2019/3732 K. Sayılı ilamı) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kısmi kabul kısmi reddin düzeltilmesi, davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama gideri ve kötü niyet tazminatı yönünden kararın düzeltilerek onanmasını mümkün değil ise kararın bozulmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, davacı tarafın 11 duruşmadan sadece bir tanesine katıldığını, yargılama aşamasında delil sunma konusunda sorunlar yaşadığını, yargılamanın uzamasına ve yargılama giderlerinin artmasına sebep olduğunu, bu nedenle yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılması gerektiğini, Müvekkili şirket defterinde kayıtlı olan fiyat farkı faturalarının davacı şirket uhdesinde kayıtlı olmamasının sorumlusu olamayacağını, Müvekkili şirketin davacı şirkete fiyat farkı faturası kestiğini, davacı şirketin bu duruma itiraz etmediğini, tebliğ edip 8 gün içeresinde itiraz edilmeyen faturaların kesinleştiğini, müvekkilinin davacı şirkete bir borcunun bulunmadığını, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticari satış ilişkisine dayalı tanzim edilen mal iade faturasından bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında takip dayanağı 23/07/2013 tarihli irsaliyeli faturalara konu ürünlerin davacı tarafından davalıya iade ve teslim edildikleri hususunda uyuşmazlık mevcut olmayıp, uyuşmazlık bu iadeler üzerinden davalının davacıya kestiği 01/08/2013 tarihli ve 6.292,35-TL bedelli fiyat farkı faturasının sözleşmeye veya teamüle dayalı olup olmadığı, faturanın davacıya tebliğ edilip edilmediği, buna göre davacının takip tarihi itibariyle davalıdan talebi gibi 6.280,19-TL bakiye iade bedeli alacağı bulunup bulunmadığı hususundadır. Davalı vekili tarafından, davacının yargılama sırasında ticari defterlerini dört yıl boyunca sunmayarak yargılamanın uzamasına ve fazladan yargılama gideri yapılmasına sebep olduğu, bu nedenle aleyhlerine yargılama giderine hükmedilmemesi gerektiği, uyuşmazlık konusu fiyat farkı faturasının davacıya … kargo aracılığı ile tebliğ edildiği ve faturaya sekiz günlük süre içerisinde itiraz edilmediği, mahkemece … Kargo firmasına bu konuda yazı yazılmadığı, tebliğ edilen faturanın davacı defterlerine kaydedilmemesinin bu nedenle aleyhlerine sonuç doğurmayacağı, faturanın ticari teamül gereği kesildiği, mahkeme kararının hatalı olduğunu ileri sürülerek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili tarafından; dava konusu icra takibinde hem asıl alacak hem işlemiş faiz talep edilmiş ise de; itirazın iptali davasının yalnızca asıl alacak üzerinden açıldığı, buna rağmen mahkemece toplam takip tutarı üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve aleyhlerine yargılama gideri ile kötü niyet tazminatına hükmedildiği ileri sürülerek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dava konusu Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası kapsamından; davacının davalı aleyhine 6.280,19-TL asıl alacak, 952,35-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.232,54-TL alacak için, 27/07/2013 tarihli irsaliyeli faturaya dayalı ilamsız takip başlattığı, davalı tarafından yasal süre içerisinde yapılan itiraz üzerine takibinin durduğu, davacının bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde İİK 67 maddesine dayalı itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Kabule göre de; Mahkemece davacı defterleri üzerinde talimat yolu ile inceleme yapılmasına yönelik ara kararın 30/10/2018 tarihinde kurulduğu, defter ibraz etmemenin sonuçlarının hatırlatılmadığı, davacı vekiline delil avansının yatırılması için iki haftalık kesin olmayan süre verildiği, davacı tarafça delil avansının 11/03/2019 tarihinde yatırıldığı, Kütayha Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne 13/09/2013 tarihinde talimat yazıldığı, talimat yazısında defter ibraz etmemenin sonuçlarının hatırlatılmasına yönelik bir talep bulunmadığı, talimat mahkemesi tarafından davacı şirkete veya vekiline defter ibrazı için HMK’nun 220/3 ve 222 maddeleri kapsamına uygun meşruhatlı tebligat çıkartılmaksızın dosyanın doğrudan bilirkişiye tevdii edildiği, davacı tarafça defterlerin ibraz edilmemesi nedeniyle incelemenin cari hesap dökümü ve faturalar üzerinde yapıldığı ve raporun 05/06/2019 tarihinde ibraz edildiği, davacı vekilinin 11/06/2019 tarihli rapora itiraz dilekçesi ile; şirket muhasebecisi tarafından kaybedilen defterlerin bir aya yakın süren arşiv araştırması sonucunda bulunduğu, bilirkişiye defterlerin hazır olduğunun bildirildiği, buna rağmen bilirkişinin defter ve kayıtları incelemeden dosya üzerinden rapor tanzim ettiği hususlarının açıklandığı, akabinde ilk derece mahkemesinin 26/11/2019 tarihli ara kararı ile her iki tarafın defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verdiği, davacının defterlerini asıl mahkemeye ve bilirkişi incelemesine sunduğu, bilirkişinin tarafların 2013 yılı ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaparak 17/01/2020 teslim tarihli raporunu dosyaya sunduğu anlaşılmıştır. Davalı tarafından, davacının dört yıl boyunca defterlerini dosyaya sunmayarak yargılamanın uzamasına ve fazladan gider yapılmasına sebep olduğu ileri sürülmüşse de; mahkemece defter ibrazına karar verilmeden tarafın dosyaya defter sunmaması, gereksiz yere davanın uzamasına veya gider yapılmasına sebebiyet vermek olarak değerlendirilmeyeceğinden, 6100 Sayılı HMK’nun 372/1 fıkrası koşullarının oluştuğundan bahsedilemez. Bu nedenle davalı yanın, davacının yargılama giderlerine mahkum edilmesi gerektiği yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı tarafından, uyuşmazlık konusu fiyat farkı faturasının ticari teamül gereği kesildiği, faturanın davacıya kargo aracılığı ile tebliğ edildiği, faturaya sekiz günlük süre içerisinde itiraz edilmediği, ellerinde kargo takip bilgileri bulunmamakla birlikte mahkemece … Kargo firmasına bu konuda yazı yazılmadığı, tebliğ edilen faturanın davacı defterlerine kaydedilmemesinin aleyhlerine sonuç doğurmayacağı ileri sürülmüştür. Taraflar arasında fiyat farkı faturası kesilmesine ilişkin sözleşme veya teamül bulunduğunu, bunlardan biri mevcut ise fiyat farkı faturasının davacı yana tebliğ edildiğini ispat yükü davalı üzerindedir. Davalı tarafından fiyat farkı faturasına ilişkin taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunduğuna dair delil sunulamadığı gibi, bilirkişi incelemesi neticesinde taraflar arasında fiyat farkı faturası kesilmesine dayanak bir teamül bulunduğu da tespit edilememiştir. Davalının taraflar arasında fiyat farkı faturası kesilmesine dayanak sözleşme veya teamül bulunduğunu ispat edememiş olması karşısında; fiyat farkı faturasının davalıya tebliğ edilmiş olduğu ispat edilmiş olsa dahi, davacı defterlerinde kayıtlı olmayan ve yasal yahut sözleşmesel dayanağı bulunmayan bu faturanın davacı aleyhine borç doğurmayacağı açıktır. Davalı yanın bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir. Dava dilekçesi incelendiğinde; davacının 6.280,19-TL asıl alacak üzerinden dava açtığı, harcı bu tutar üzerinden yatırdığı gibi, yalnızca asıl alacağa yönelik dava açtığını dilekçesinde açıkladığı görülmüştür. Mahkemece davacı talebi aşılarak, tüm takip tutarı üzerinden yargılama yapıldığı, işlemiş faiz talep koşullarının oluşmadığından bahisle, davanın kısmen kabulüne ve asıl alacak üzerinden itirazın iptaline karar verildiği, ayrıca reddedilen 952,35-TL işlemiş faiz talebi üzerinden davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedildiği, yine takip talebinde davacı tarafça yasal faiz talebinde bulunulmuş olmasına rağmen, takipten itibaren asıl alacağa ticari faiz işletilmesine karar verildiği tespit edilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nun 26/1 maddesinde ifadesini bulan taleple bağlılık ilkesi uyarınca hakim, tarafların talepleri ile bağlı olup talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebilir. Bu ilke gereğince talepten fazlasına hükmedilemeyeceği gibi, talep edilmeyen bir hususta hüküm de kurulamaz. İİK’nun 67 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davası, takibe sıkı sıkıya bağlı bir dava türü olup, yine taleple bağlılık ilkesi uyarınca hakim takip talebinde talep edilenden fazlasına itirazın iptali davasında hükmedemez. Somut olayda mahkemece, takibe konu işlemiş faiz tutarı itirazın iptali davasına konu edilmemiş olmasına rağmen, davacı talebi aşılarak işlemiş faiz tutarı yönünden kısmen red kararı verilmesi ve kısmen reddedilen tutar üzerinden davacı aleyhine yargılama gideri, vekalet ücreti ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesi HMK’nun 26/1 maddesine aykırı olup, davacı yanın bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davalı yanın istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine, davacı yanın istinaf başvurusunun kabulüne, yapılacak başkaca tahkikat işlemi ve toplanacak delil bulunmadığından, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak davanın kabulüne, kabul edilen tutar üzerinden davalının inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine ulaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A-Davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, B-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/02/2020 tarih 2016/144 Esas 2020/194 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak sureti ile; 1-Davanın KABULÜ ile; davalının Gaziormanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibine yaptığı itirazın 6.280,19-TL asıl alacak yönünden kabulü ile takibin bu tutara takip tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faiz işletilmek suretiyle devamına, 2- Hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında 1.256,04-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Dairemiz karar tarihi itibari ile Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 429,00-TL nispi karar harcından, davacı tarafından yatırılan 107,25-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 321,75-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yargılama sarf edilen; 107,25-TL peşin harç, 29,20-TL başvuru harcı, 700,00-TL bilirkişi ücreti, 575,05-TL talimat gideri, 196,88-TL posta ve tebliğ gideri toplamı, 1.608,38-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap edilen 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Artan gider avansı bulunduğu takdirde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına, 9-Davacı tarafından yatırılan 54,40.TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 10-Dairemiz karar tarihi itibari ile Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 428,98.TL harçtan, istinaf eden davalı tarafından yatırılan 150,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 278,98.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,11-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 31,50.TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş- dönüş masrafı olmak üzere; toplam 180,10.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 12-Davalı tarafından sarf edilen istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,13-Artan gider avansı olması halinde, yatıran tarafa iadesine, 14-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/10/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.