Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1183 E. 2022/1321 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1183
KARAR NO: 2022/1321
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/12/2019
DOSYA NUMARASI: 2018/360 Esas – 2019/938 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/09/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davalı ile arasındaki ticari ilişkiye istinaden yüklenmiş olduğu edimin karşılığı olarak 12.10.2017 tarihli, … seri numaralı ve 7.077,64 TL bedelli faturayı tanzim ettiğini, müvekkili tarafından faturadan kaynaklanan sorumluluğunun yerine getirildiğini ve faturanın 12.10.2017 tarihli sevk irsaliyesi ile davalı şirkete teslim edildiğini ancak fatura bedelinin davalı tarafından ödenmediğini, bunun üzerine 12.10.2017 tarihli faturanın tahsili amacıyla 18.10.2018 tarihinde İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ancak davalı tarafından takibe haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz edildiğini, takibin durduğunu beyanla davalının yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, takip konusu fatura alacağı olan 7.077,64 TL’ye 12.10.2017 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icraya konu edilen 12.10.2017 tarihli, … numaralı faturaya istinaden müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacı tarafından başlatılan icra takibine konu faturanın müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini, tebliğ edilmemiş faturanın icraya konu edilmesinin haksız, hukuka ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, davacının icra inkar tazminat talebinin reddinin gerektiğini beyanla davanın reddine, haksız ve yersiz olarak başlatılan takip nedeniyle davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 24/12/2019 tarih ve 2018/360 Esas – 2019/938 Karar sayılı kararı ile; “Somut olayda; davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle incelenmesinde ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yapıldığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 7.077,64 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalı tarafın verilen kesin süreye ve kendi ticari defter ve kayıtlarına dayanmış olmasına rağmen süresi içerisinde ticari defter ve kayıtlarını mahkememize sunmamış olduğu görülmüştür. Ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak değerlendirilebilmesi için defterlerin usulüne uygun olarak açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olması ve ayrıca dayanak belgeleri ile birlikte bir bütünlük teşkil etmesi ve faturaların yanında teslim belgelerinin de bulunması gerekmektedir. Bu haliyle; davacının faturaya konu malın teslim edildiğini usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir. Davacı tarafça mal teslimine ilişkin sevk irsaliyesinin dosyaya sunulduğu, davalı tarafça sevk irsaliyesinde teslim alan bölümünde isim ve imzası bulunan kişinin çalışanı olmadığına yönelik itirazı üzerine SGK’ya müzekkere yazılarak davalı şirkete ait çalışan listesi celp edilmiş, incelenmesinde teslim belgesinde ismi bulunan kişinin davalı şirket çalışan listesinde yer almadığı, ispat yükü kendisine düşen davacı tarafından teslime ilişkin başkaca yazılı belge sunulmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.” gerekçesi ile davanın reddine, davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin gerekçeli kararında, “…Davacı tarafça mal teslimine ilişkin sevk irsaliyesinin dosyaya sunulduğu, davalı tarafça sevk irsaliyesinde teslim alan bölümünde isim ve imzası bulunan kişinin çalışanı olmadığına yönelik itirazı üzerine SGK’ya müzekkere yazılarak davalı şirkete ait çalışan listesi celp edilmiş, incelenmesinde teslim belgesinde ismi bulunan kişinin davalı şirket çalışan listesinde yer almadığı, ispat yükü kendisine düşen davacı tarafından teslime ilişkin başkaca yazılı belge sunulmadığı anlaşılmakla” gerekçesi ile açılan davanın reddine karar verildiğini, verilen bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğundan kaldırılması amacıyla istinaf kanun yoluna başvurduklarını, Öncelikle, yerel mahkemece eksik araştırma yapılarak haksız ve hukuka aykırı olarak davanın reddedildiğini, davacı taraf olarak açılış ve kapanış onayları usulüne uygun ticari defterlerini ve 12.10.2017 tarihli sevk irsaliyesi ile birlikte 12.10.2017 tarihli ve 7.077,64 TL bedelli faturayı sunmuş olduklarını, davalı tarafça kötü niyetli olarak ticari defterlerin sunulmasından imtina edildiğini, yerel mahkemece her ne kadar Kartal SGM’den SGK’lı çalışan listesi istenmişse de, bu listede SGK çalışanlara ilişkin bir veri olmadığını, sadece şirketin yönetici ve ortaklarının isimleri gözükmekte olup toplam aylık prim bedellerinin mevcut olduğunu, dolayısıyla Kartal SGM evraklarına dayanılarak davanın reddedilmesinin hatalı olduğunu, bu yönden davanın eksik incelemeye dayanmakta olduğunu, Ayrıca mahkemelerce tarafların bağlı bulundukları vergi dairelerine müzekkere yazılarak dava konusu yıla/ yıllara ait BA (Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu) ve BS (Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu) formları istenmekte olup, bu hususun her ne kadar taraflar ticari defterlerini sunmasa bile e-beyanname üzerinden maddi gerçeğe ulaşılmasına imkan vermekte olduğunu, yerel mahkemece bu formlar temin edilmemiş olup bu hususun da yerel mahkemenin eksik inceleme yaptığını göstermekte olduğunu, Ayrıca yerel mahkemece alınan 16.07.2019 tarihli bilirkişi raporu kendileri lehine olmasına rağmen, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, bu hususun da dosyadaki delillerin yeterince irdelenmediğini göstermekte olduğunu, Davacı müvekkili tarafından açılış ve kapanış tasdikleri usulüne uygun olan ticari defterler sunulmuş olmasına rağmen yerel mahkemece gerekçeli kararında ticari defterlerin dayanak belgeler ile bir bütünlük sergilemesi gerektiğini belirttiğini, kendileri tarafından sunulan 12.10.2017 tarihli sevk irsaliyesi ile 12.10.2017 tarihli ve 7.077,64 TL bedelli fatura, sunmuş oldukları ticari defterler ile bir bütünlük halinde olup şirket çalışanı …’in sevk irsaliyesi ve fatura teslim ettiği kişinin şirketin SGK’lı çalışanı olup olmadığını bilebilmesinin imkansız olduğunu, ayrıca ülkemizde bazı firmalarda kayıt dışı işçi çalıştırıldığı hususunun gözden kaçırılmaması gerektiğini, bu hususlar göz önüne alındığında davacı müvekkilinin bu hususta bir kusurunun bulunmadığını, bu hususun davacı müvekkiline zarar olarak yansıtılmasını kabul etmenin mümkün olmadığını, Bu nedenlerle yerel mahkemenin kararının hukuka aykırı olup istinaf incelemesi kanun yolu ile kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini beyanla istinaf başvurularının kabulü ile İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.12.2019 tarih ve 2018/360 E – 2019/938 K sayılı ilamının incelenerek kaldırılmasına ve talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, fatura alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Davacı, 12/10/2017 tarihli ve 7.077,64 TL bedelli mal faturasının ödenmediğini iddia ederek davalı aleyhine genel haciz yolu ile takip başlatmış, ödeme emri davalıya 16/11/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili aynı tarihli itiraz dilekçesi ile borca ve ferilerine itiraz etmiş, cevap dilekçesinde müvekkilinin fatura nedeniyle borçlu olmadığını, faturanın tebliğ edilmediğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, alınan bilirkişi raporunda davacının ticari defterlerinin incelendiği, usulüne uygun şekilde tutuldukları, faturanın defterlerde kayıtlı olduğu, fatura konusu malların “…” isimli kişiye teslim edildiği tespit edilmiş, davalı tarafından ticari defterleri incelemeye sunulmamıştır. Davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı, malların teslim edilmediğinden bahisle itiraz edilmiş, Mahkemece davacı tarafından sunulan sevk irsaliyesinin teslim alan kısmındaki isim, getirtilen SGK kayıtlarında davalının çalışanı olarak gözükmediği ve bu şekilde teslim olgusunun ispat edilemediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı tarafça, fatura konusu malların teslim edilmediği beyan edildiğinden, malların teslim edildiğinin ispat külfeti davacı satıcıya aittir. Kural olarak satıcı mal teslimini kanıtlamak zorundadır. Davacının delil olarak sunduğu sevk irsaliyesinin teslim alan kısmında imzası bulunan “…” gelen SGK kayıtlarında davalı çalışanı olarak gözükmemekte ise de, davacı tarafın ticari defterlerinde takip ve dava konusu faturanın kayıtlı olduğu, HMK’nın 222/3. maddesi uyarınca, davacının ticari defterlerinde yer alan kayıtların kendisi lehine delil olarak kabul edilebilmesi için davalı tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği, bilirkişi raporunun yalnızca davacı ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmak suretiyle düzenlendiği, Mahkemece 1 nolu celsede taraflara dayandıkları ancak sunmadıkları delillerini ibraz için kesin süre verilmekle birlikte, ticari defterlerin ibrazı hususunda, ibraz edilmemesinin sonuçlarını da gösterir şekilde usulüne uygun süre verilmediği, davalı vekilinin 18.07.2019 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, ticari defterleri, muhasebecinin değişmiş olması sebebiyle verilen süre içerisinde sunamadıklarını beyan ettiği, davacı vekilince BA-BS formalarının da incelenmesinin talep edildiği anlaşılmıştır. Buna göre, ilk derece mahkemesince davalı tarafa ticari defterlerin ibrazı hususunda usulüne uygun şekilde ihtaratlı kesin süre verilmesi ve ticari defterlerin dayanağı olan ilgili yıllara ait BA-BS formlarının dosyaya celbi ile, bilirkişiden kayıtlar üzerinde yapılacak inceleme neticesinde ek rapor alınması, sonucuna göre davacı tarafa, dava dilekçesinde dayandığı yemin delilinin de hatırlatılması ve tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde değildir. HMK’nın (Değişik:22/07/2020-7251/35md.) 353/1-a-6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/12/2019 tarih ve 2018/360 Esas – 2019/938 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/09/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.