Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1178 E. 2022/1396 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1178 Esas
KARAR NO: 2022/1396 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/1245 Esas – 2019/223 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/10/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket tarafından, 17/05/2016 tarihli ve … numaralı sipariş formu ile davalı şirketten bir adet “…” model jeneratör sipariş edildiğini ve bu siparişin davalı şirket tarafından kabul edildiğini, söz konusu sipariş formunda, teslim tarihi olarak 05/07/2016 tarihi belirlenmiş olmasına rağmen, söz konusu jeneratörün davalı tarafından ancak 28/07/2016 tarihinde teslim edildiğini, bu bakımdan jeneratörün tesliminin, sözleşme ile kararlaştırılan tarihe göre 21 gün gecikmeli olarak gerçekleştirildiğini, davalı şirketin sözleşme konusu jeneratörü teslimde gecikmesi sebebiyle müvekkili şirket tarafından 09/08/2016 tarihinde “…” nolu e-fatura düzenenerek yukarıda anılan sipariş formunun “Önemli Hususlar” başlığı altındaki 4. maddesine istinaden davalı aleyhine 21 günlük gecikme cezası olarak 7.665-EURO+KDV ve toplamda 9.044,70 EURO tutarında cezai şart işletildiğini ancak bu faturanın davalı tarafından Beyoğlu … Noterliğinin 12/08/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ürün bedeline ilişkin ödemenin 28/07/2016 tarihinde yapıldığından ve ürün sevkiyatının süresi içerisinde gerçekleştiğinden bahisle müvekkili şirkete iade edildiğini, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından Beyoğlu … Noterliğinin 15/08/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile gecikme cezasına ilişkin fatura davalı şirket tekrar gönderilerek fatura bedelinin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 5 iş günü içinde müvekkili şirketin banka hesabına ödenmesinin ihtar edildiğini, anılan bu ihtarnamenin davalı şirkete 18/08/2016 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı şirketin göndermiş olduğu Beyoğlu … Noterliğinin 23/08/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile söz konusu faturayı tekrar iade ettiğini, davalı şirketin göndermiş olduğu ihtarnamede, ürün bedelinin %25’inin teslimattan önce, %35’inin ise teslimat tarihinde ödenmesinin kararlaştırıldığını ve %25’lik kısma ilişkin ödemenin 26/07/2016 tarihinde, %35’lik kısma ilişkin ödeminin ise 28/07/2016 tarihinde gerçekleştirildiğini ve ürünün bu sebeple 28/07/2016 tarihinde teslim edildiğini iddia ettiğini, ayrıca sipariş formunda teslim tarihinin 05/07/2016 olarak sehven yazıldığını, bu tarih Ramazan Bayramı’nın 1. gününe denk geldiğinden bu tarihte sevkiyat yapılamayacağının müvekkili şirkete bildirildiğini ve bu bildirimin müvekkili şirket tarafından kabul edilmesi üzerine ödemelerin 26/07/2016 ve +-*,28/07/2016 tarihinde gerçekleştirildiğinin ileri sürüldüğünü, davalı tarafa gönderilen faturaların iade edilmesi ve davalı tarafın ödeme yapmayı reddetmesi sebebiyle söz konusu faturaya istinaden davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak davalı şirketin kendisine gönderilen ödeme emrine itiraz ettiğini, öncelikle davalının icra dairesinin yetkisine itirazının yersiz olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin 5. maddesi ile aralarında çıkacak uyuşmazlıklarda İstanbul Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili kılındığını, davacının teslimatı 21 gün geç yapmış olması sebebiyle müvekkilince ifaya eklenen gecikme cezası niteliğinde olan söz konusu faturanın düzenlendiğini, itirazların haksız olduğunu beyanla itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine İİK md. 67/II uyarınca %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama masraflarının ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının müvekkili şirketten jenaratör satın aldığını, bu hususta taraflar arasında 17/05/2016 tarihli sipariş formu düzenlendiğini, davacının öncelikle ifa yükümlüsü olduğunu ve edimini ifa etmesinden hemen sonra müvekkili tarafından teslimin gerçekleştirildiğini, davacının bedelin %25’ini teslimden önce hesaba havale şeklinde, kalan kısmı ise teslimat sırasında vadeli çekler vasıtasıyla ödemesine karar verildiğini, buna rağmen davacının 05/07/2016 tarihinden önce müvekkiline herhangi bir ödeme yapmadığını, %25’lik ödemeyi 26/07/2016 tarihinde yaptığını, müvekkili tarafından iki gün sonra teslimi gerçekleştirdiğini, müvekkilinden kaynaklanan herhangi bir geç teslimin söz konusu olmadığını, gecikmenin davacıdan kaynaklandığını, davacının teslimat yeri ile teslimat tarihinin değiştirildiğine dair iddialarını kabul etmediklerini, taraflar arasındaki e-mail yazışmalarında da davacının bizzat teslimin kararlaştırılan tarihten sonra yapılmasını talep ettiğini, teslimin 11/07/2016 tarihinde yapılmasını istediğini, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun olmadığını, söz konusu faturaya da bu nedenle itiraz edildiğini, davacının iddia ettiği alacağın likit olmadığını, yargılamaya muhtaç olduğunu beyanla davanın reddine, davacı aleyhine kötü niyet tazminata hükmedilmesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 27/03/2019 tarih 2016/1245 Esas 2019/223 Karar sayılı kararında; ” taraflar arasında düzenlenen sipariş formu ile davacı tarafından davalıya bir adet jeneratör sipariş edildiği, bedelin 36.500,00 Euro olarak belirlendiği, sipariş formunda teslim tarihinin 05/07/2016 olarak belirlendiği ve ödemenin %25’inin teslimden önce hesaba havale şeklinde, geriye kalan bedelin teslimatta çek ile ödeneceğinin kabul edildiği, davalı tarafından teslimatın 28/07/2016 tarihinde yapıldığı ve davacı tarafından 21/06/2016 tarihinde teslimin yapılması gerektiği ve fakat 28/07/2016 tarihinde yapıldığından bahisle aradaki 21 günlük süre için sipariş formu uyarınca gecikme bedeli hesaplanarak davalıya fatura edildiği, davalı tarafından söz konusu faturanın kabul edilmediği, her ne kadar davacı taraf teslim tarihinin 21/06/2016 olduğunu iddia etmiş ise de bu tarihin imzasız sipariş formunda yer alan tarih olduğu, davalı tarafından imzalanan ve Mahkememizce de geçerli olduğu kabul edilen sipariş formunda teslim tarihinin 05/07/2016 olduğu, bununla birlikte taraflar arasında geçen e-maillerde davacının teslimin 11/07/2016 tarihinde yapılmasını talep ettiği, yine alınan bilirkişi raporu ile sabit olduğu üzere davacının teslimden önce yapması gereken kısmi ödemeyi 26/07/2016 tarihinde bundan iki gün sonra 28/07/2016 tarihinde ise kalan ödemeyi yaptığı, aynı gün teslimatın yapıldığı, bu aşamada artık taraflar arasındaki teslim tarihi hususundaki anlaşmanın geçerliliğini yitirdiği ve davacının öncelikle kendi üzerine düşen ödeme edimini ifa etmeden davalıdan teslimi talep edemeyeceği, davalı tarafından teslimin davacının ödemesi ile aynı gün yapılmış olduğu ve geç teslim söz konusu olmadığından davacının düzenlemiş olduğu faturanın haksız olduğu anlaşılmakla davanın reddine, davacı takipte kötü niyetli olduğundan aleyhine talep edilen alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir…”gerekçesi ile, Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, jeneratörün sipariş formunda teslim tarihinin 05/07/2016 olarak belirlendiğini ancak davalı tarafından 28/07/2016 tarihinde 21 gün gecikmeli olarak teslim edildiğini, Taraflar arasındaki sözleşmede ödemelerin vadesinin “%25 malzeme tesliminden önce hesaba havale, geriye kalan teslimatta %35’i 30 günlük çek, %40’ı 60 günlük çek ile ödenecektir.” şeklinde kararlaştırıldığını, müvekkili şirket tarafından sözleşme bedelinin %25 inin jeneratörün teslime hazır olduğu bildirilen 26/07/2016 tarihinde davalı şirketin hesabına havale edildiğini, diğer ödemelerin ise teslimatın gerçekleştirildiği 28/07/2016 tarihinde davalıya ödendiğini, Yerel mahkemenin gerekçeli kararında taraflar arasında geçen e-maillerde müvekkilinin teslimin 11.07.2016 tarihinde yapılmasını talep ettiğini ve bu aşamada taraflar arasında teslim tarihi hususundaki anlaşmanın geçerliliğini yitirdiğine hükmedilse dahi, yerel mahkemece yapılan bu yorumun hukuken geçerli olmadığını, müvekkilinin, malı 05.07.2016 tarihinden itibaren teslim almak istediğini ve bu konudaki irade beyanını davalıya ilettiğini, müvekkili, malın 05.07.2016 tarihinde halen teslime hazır hale getirilmemiş olması sebebiyle malı bayram dönüşü 11.07.2016 tarihinde teslim almak istediğini belirttiğini, bu hususun, davalının sözleşme ile yüklendiği edim konusunda herhangi bir değişiklik barındırmadığını, e-posta metninden anlaşılacağı üzere bunun bir teyit istemi olduğunu, malı teslim alacak olan tarafın müvekkili olduğundan bu hususta bir teyit beklediğini, Davalı tarafın; malın teslime hazır olduğu bildirimini sipariş formunda kararlaştırılan vade tarihinden önce gerçekleştirse ve malı teslime hazır hale getirse idi, müvekkili tarafından söz konusu bedelin yine teslimden önce ödeneceğini, müvekkilinin bedel ödeme konusunda sözleşme hükümlerine uygun hareket etme iradesi, davalının malın teslime hazır olduğunu bildirdiği 26.07.2016 tarihinde ödeme yapılması ile saptanabileceğini, davalının malı teslim etmekte temerrüde düştüğünü gecikme tamamiyle davalı tarafın kendi kusurundan kaynaklandığını, sözleşme hükümlerine kendi kusuru ile aykırı hareket eden davalının ifaya eklenen cezai şart miktarı olan toplam 9.044,70 Euro’yu ödemekle yükümlü olduğunu, Müvekkili aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Alacaklı müvekkilinin kötü niyetli olduğu konusunda ispat yükünün davalı borçluda olduğunu, müvekkilinin kötüniyetli olduğunun davalı tarafça kanıtlanamadığını, (Yargıtay 15. HD., E. 2019/291 K. 2019/3027 T. 27.6.2019 sayılı kararı) (Yargıtay 3. HD., E. 2017/8308 K. 2019/648 T. 4.2.2019 sayılı kararı) (Yargıtay 15. HD., E. 2018/4042 K. 2019/318 T. 23.1.2019 sayılı kararı) El yazısıyla teslim tarihini değiştiren ve yine de malı teslim tarihinde hazır bulundurmayarak temerrüde düşen davalının faturaya ve icra takibine itiraz etmesi sebebiyle icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava ticari satış sözleşmesinden doğan ceza-i şart alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67 maddesi kapsamında iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yukarıda belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Taraflar arasında 17/05/2016 tarihli jeneratör satış sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmeye göre davalı satıcı, davacı alıcı konumundadır. Davalı jeneratörü 05/07/2016 tarihinde teslim etmeyi, davacı da satış bedelinin %25’ini teslimden önce, kalan kısmını ise teslimat sırasında vadeli çeklerle ödemeyi taahhüt etmiştir. Sözleşmenin önemli hususlar kısmının 4. Maddesinde ise teslimde gecikilen her gün için ürün bedelinin %1′ oranında cezai şart ödenmesi kararlaştırılmıştır. Kararlaştırılan cezai şart ifa zamanına ilişkin olduğundan ifaya ekli cezai şart mahiyetindedir. Dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan e-mail yazışmalarından davacının, teslim borcunun vadesi (05/07/2016) henüz dolmadan önce 01/07/2016 tarihinde davalıya gönderdiği e-mail ile teslimin 11/07/2016 tarihinde gerçekleştirilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. Her ne kadar istinaf dilekçesinde; ürünün 05/07/2016 tarihinde halen teslime hazır hale getirilmemiş olması nedeniyle teslim tarihinin 11/07/2016 tarihine ertelendiği ileri sürülmüş ise de; e-mailin 01/07/2016 tarihinde gönderilmiş olması karşısında davacının bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Bu açıklamalar çerçvesinde; sözleşmede kararlaştırılan teslim tarihinin 11/07/2016 olarak değiştirilmesi yönündeki davacı talebinin davalı tarafça da zımnen kabul edildiği ve teslim tarihinin bu şekilde revize edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Davacının satış bedelinin %25’ini 26/07/2016 tarihinde ödediği, jeneratörün 28/07/2016 tarihinde teslim edildiği, davacının teslim tarihinde kalan satış bedelini çekle ödediği hususunda çekişme mevcut olmayıp çekişme; takip dayanağı, yirmi bir günlük gecikme nedeniyle tanzim edildiği belirtilen cezai şart faturasına dayalı alacak talebinin yerinde olup olmadığı, buna karşılık davalının ödemezlik def’i savunmasının yerinde olup olmadığıdır. 6098 Sayılı TBK’nun 97/1 fıkrasına göre; karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir. Anılan düzenlemede ifadesini bulan ödemezlik defi; karşılıklı borç yükleyen/signallamatik sözleşmelerde, kendi edimini yerine getirmemiş veya yerine getirmeyi önermemiş tarafın, bu edim ile karşılıklılık içerisinde olan edimin ifasını ilke olarak talep edemeyeceği kuralına dayanır. Kendi borcunu ifa etmemiş alacaklıya, ifa talebiyle karşılaşması halinde ifayı erteleme imkanı sağlar. Ödemezlik definin ileri sürülebilmesi için öncelikle signallamatik bir sözleşmenin varlığı gerekli ancak yeterli değildir. Bu defiye dayanarak kendi borcunu ifadan kaçınan borçlunun edimi ile karşı tarafın edimi karşılıklı değişim ilişkisi içerisinde olmalıdır. Aynı sözleşme içerisinde yer almakla birlikte karşılıklılık içerisinde bulunmayan edimler ve yan edimler için ödemezlik defi ileri sürülemez. Ödemezlik definin ileri sürülebilmesi için bu defiyi ileri sürecek tarafın, karşılılık ilişkisi içerisindeki karşı edimi talep edebilir olması, başka ifade ile karşı edimin muaccel olması gerekir(bkz. Kocayusufpaşaoğlu/ Hatemi/ Serozan/ Arpacı, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Üçüncü Cilt, Prof. Dr. Rona Serozan, İfa, İfa Engelleri, Haksız Zenginleşme, Gözden Geçirilmiş 7. Bası, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2016 , 2016/s. 68 v.d; M.Kemal Oğuzman/ M.Turgut Öz; Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Üçüncü bası, Filiz Ktabevi, İstanbul 2002, s. 262 vd,) Ödemezlik def’inin en önemli sonucu, şartları gerçekleştiği takdirde, borçluya alacaklı kendi edimini ifa edene veya ifasını teklif edene kadar ifadan kaçınma imkanı vermesidir. Bu niteliği itibariyle ödemezlik def’i, hak sahibinin borçlandığı edimin ifasını geçici olarak erteleyici, borcun muacceliyetini engelleyici etki doğurur.(bkz. Eren, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 8. Bası, Beta Yayınevi, İstanbul 2003, s.946 vd ) Somut olayda taraflar arasındaki satış sözleşmesinde, teslim ediminin ifasını talep eden davacının, bu edim ile karşılıklık içerisindeki satış bedelini ödeme edimi bakımından önce ifa ile yükümlü olup olmadığını değerlendirmek gerekecektir. Sözleşmenin ödeme bilgileri kısmında bedelin %25’inin teslimattan önce havale yolu ile ödeneceği, kalan kısmının ise teslimatta çek ile ödeneceği kararlaştırılmıştır. Davacının satış bedelinin %25’i bakımından önce ifa yükümlülüğü bulunduğu açıktır. Her ne kadar davacı tarafça, bedelin %25’nin ürünün teslimata hazır olduğu bildirildiğinde ödeneceğinin kararlaştırıldığı, bu yönde bir bildirim yapılmadığından ödeme yapılmadığı ileri sürülmüş ise de; sözleşmenin notlar kısmında yer alan “malzemenin sevkiyattan önce hazır ihbarı yapılacaktır” ifadesi ile davalıya teslimin gerçekleştirilme süreci bakımından bir yan edim yükümlülüğü getirildiği, bu yan edimin, satış bedeli asli edimi ile karşılıklılık ilişkisi içerisinde olmadığı gibi, sözleşmenin ödeme bilgileri kısmında, bedelin %25’inin malzemenin teslime hazır olduğunun ihbarı halinde yapılacağına dair bir kaydın da yer almadığı anlaşılmış, davacının bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir. Tüm bu açıklamalar çerçevesinde; davacının satış bedelinin %25’lik kısmını teslimden önce ifa etmemiş olması nedeniyle, kendi edimini ifa etmediği veya ifasını önermediği sürece teslim ediminin(karşı edim) ifasını isteyemeyeceği, davacının satış bedelinin %25’lik kısmını 26/07/2016 tarihinde ödediği, bu tarihe dek edimini ifa etmediği gibi, ifasını önerdiğini de ispat edemediği, davalının teslim ediminin muacceliyetinin/vadesinin 26/07/2016 tarihine ertelendiği, davalının 26/07/2016 tarihinden itibaren makul süre içerisinde 28/07/2016 tarihinde teslim edimini yerine getirdiği anlaşılmıştır. Yapılan bu saptama karşısında; teslim ediminin ifasında gecikme bulunmaması nedeniyle, davalının ifaya ekli ceza-i şart talebi yerinde değildir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna uygun olup, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle; ilk derece mahkemesi kararı usul ve kanuna uygun olup, kamu düzenine aykırılık da mevcut olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerektiği sonucuna ulaşılmıştır
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/10/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.