Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1164 E. 2022/1320 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1164
KARAR NO: 2022/1320
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/09/2019
DOSYA NUMARASI: 2018/792 Esas – 2019/862 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 29/09/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin adresinin Sarıyer olduğunu ve yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle Mahkemenin davada yetkili olduğunu, davalı borçlu firma ile 01/04/2016 tarihinde 59.000,00 TL tutarında barter anlaşması yapıldığını, davalının müvekkiline olan yükümlülüğünü süresinde, eksiksiz ve sağlam olarak yerine getirdiğini ancak sözleşmesini aşan kısmın davalı tarafından tüm girişimlere rağmen ödenmediğini, müvekkilinin alacağının tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile icra takibine geçtiğini ancak davalının itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla davanın kabulüne, itirazın iptali ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına, yargılama gider ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin adresinin Beykoz olduğunu ve yetki itirazlarının bulunduğunu, yetkili mahkemelerin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davacının hak düşürücü süre içerisinde dava açmadığını ve dava açma hakkını kaybettiğini, davacı şirkete herhangi bir borçlarının bulunmadığını, tüm gönderilerin barter sözleşmesi gereğince gönderildiğini, davacı yanın sözleşme bedelinin sona erdiğini bildirmediğini beyanla davanın reddine, davacı aleyhine % 20 kötü niyet tazminatına, yargılama gider ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 25/09/2019 tarih ve 2018/792 Esas – 2019/862 Karar sayılı kararı ile; “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; taraflar arasındaki kargo taşıma sözleşmesi gereğince davacının cari hesaba dayanan alacağını icra takibine koyması üzerine davalı borçlu şirketin yetkiye, borca, faize ve ferilerine itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı ile davalı arasında 1 yıl süreli 50.000 TL +KDV tutarlı “kargo taşıma sözleşmesi”nin imzalandığı, karşılıklı hizmet alımı mahsuplaşmasının kararlaştırıldığı, aşan kısım taşıma bedelinin nakit tahsil edileceği hususunun sözleşmenin 6. maddesinde kararlaştırıldığı, sözleşme bitiminde davacı tarafın 8.856,66 TL cari hesap alacağı olduğundan davalıdan 15.05.2017 tarihli yazıyla borcun 1 hafta içinde banka hesabına ödenmesinin talep edilmesine rağmen borcun ödenmediği anlaşılmıştır. Davacı tarafın defter ve belgelerinin ticari 6102 sayılı TTK 64. Md. ve 213 sayılı VUK 221. md. göre açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun oalrak tasdik edildiği, HMK 222. maddesi gereği delil vasfını taşıdığı, takip tarihi itibariyle davacı defter kayıtlarında davalı cari hesap alacağının 8.856,66 TL borç bakiyesi verdiği hükme elverişli rapordan anlaşıldığından davacının bu miktar kadar davalıdan alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Davalı taraf ön inceleme duruşmasına mazeretsiz olarak katılmadığı gibi kendisine inceleme gün ve saati meşruhatlı davetiye ile tebliğ edilmesine rağmen incelemeye katılmayarak süresinde ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmeyerek bu delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılmıştır. Davalı tarafça davacının hizmet vermediği, taşıma işlerinin görülmediği yönünde bir savunma ve itirazın da bulunmadığı, barter sözleşmesi ile ödenen miktarın da belirlenen bakiye kadar aşıldığı hususunun davacı ticari defterlerine kayıt edildiği, davalı tarafça borcun ödendiğine ilişkin olarak bir ödeme belgesinin dosyaya sunulmadığı anlaşılmakla davanın kabulü ile takibin 8.856,66 TL üzerinden devamına, 8.856,66 TL ye takip tarihinden itibaren yasal takipteki taleple bağlı kalınarak yasal faiz işletilmesine, alacak likid ve belirlenebilir olduğundan %20 oranındaki icra inkar tazminatı olan 1.771,33 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesi ile davanın kabulü ile takibin 8.856,66 TL üzerinden devamına, 8.856,66 TL’ye takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, %20 oranındaki icra inkar tazminatı olan 1.771,33TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme kararının usul, yasa ve örnek kararlara aykırı olup bozulması gerektiğini, alınan bilirkişi raporunun son derece hatalı olduğunu, bu yöndeki itirazlarının yerel mahkemece dikkate alınmadığını, Yargıtay içtihatlarına göre davalı tarafından itiraz edilmiş bilirkişi raporuna karşı ek ya da yeni rapor alınması gerekirken yerel mahkemenin bu husustaki taleplerini kabul etmeyerek davayı karara çıkardığını, Davacı yanın davayı süresinde açmadığını, kanun gereği itirazın iptali davaları 1 yıl içerisinde açılmaz ise davacının dava açma hakkının kendiliğinden ortadan kalkacağını, davacı yanın itirazı bilmesine rağmen, hak düşürücü süre içerisinde dava açmadığını ve dava açma hakkını kaybettiğini, bilirkişinin raporunda bu hususa değinmediğini, Bilirkişinin, ödeme emrinin usulüne uygun olarak düzenlenmediği yönündeki itirazları konusunda bir açıklama ve değerlendirme yapmadığını, bilirkişinin bu incelemeyi yapmamasının Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, Davacı tarafından müvekkiline gönderilen ödeme emrinin usulüne uygun düzenlenmediğini, ödeme emrinin dayanağı olan faturalar ve olduğu iddia edilen cari hesap ekstresinin, ödeme emri ekinde kendilerine gönderilmediğini, davacının açtığı takibin İİK’nın 58. maddesine aykırı olduğunu, Alacaklı görülen şirkete, gönderilen ödeme emrinden dolayı hiçbir borçlarının bulunmadığını, işbu dilekçe ile dosya borcunun tümüne, ödeme emrine, faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itirazlarını sunmakta olduklarını, müvekkili şirket ticari defter ve kayıtları ile banka kayıtları incelendiğinde bu hususun açıklığa kavuşacağını, davacının istediği faizin de fahiş ve kanuna aykırı olduğunu, bilirkişinin müvekkilinin defter ve belgelerini incelemeden raporunu oluşturduğunu, bu haliyle raporun kabul edilemeyeceğini ve karara dayanak teşkil edemeyeceğini, Davada ispat yükünün davacıda olduğunu, davacının mevcut olduğunu iddia ettiği alacağı hak ettiğini ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafından gönderilen dilekçe ekinde deliller sunulmadığı için davacı delillerine itiraz haklarını saklı tuttuklarını, alacak likit olmadığı için davacının % 20 icra inkar tazminatı talebinin de reddinin gerektiğini, Müvekkili ile davacı arasında barter sözleşmesi olduğunu, müvekkili şirketin davacı yana bir borcunun bulunmadığını, tüm gönderilerin barter sözleşmesi gereğince gönderilmiş olduğunu, davacı yanın hiçbir zaman barter sözleşmesindeki bedelin sona erdiğini kendilerine bildirmediğini, böyle bir bildirim yapılmadığından faiz istenemeyeceğini beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bakiye cari hesap alacağına dayalı icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Davacı taraf İstanbul … İcra Dairesi’nin .. Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine, 8.856,68 TL alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %9 oranında faizi ile tahsili istemiyle genel haciz yolu ile takip başlatmış, davalı taraf ödeme emrinin 18.07.2017 tarihinde tarafına tebliği ile 24.07.2017 tarihli dilekçesi ile icra dairesinin yetkisine, borca ve ferilerine itiraz etmiştir. İtiraz üzerine açılan davada ilk derece mahkemesince davacının, takip tutarı kadar borçlu olduğunun tespiti ile davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Taraflar arasında, davacı tarafından, davalının teslim edeceği kargo taşımacılığına ait her türlü evrak ve emtianın, Türkiye sınırları içerisinde hizmet verildiği noktalarda alıcılarına teslim edilmesi, davalı tarafından ise sahip olduğu tv ve radyo kanallarında, belirlenen birim bedellerle davacıya ait reklamların yayınlanmasına dair 01.04.2016-2017 tarihleri arasında 1 yıl süre ile geçerli kargo taşıma sözleşmesinin imzalandığı, sözleşme bedelinin 50.000 TL olduğu, sözleşmenin 6. maddesi ile, 50.000 TL bedele kadar tarafların düzenleyecekleri faturaların karşılıklı olarak takas edileceği, davalı tarafın gönderilerinin sözleşme bedelini aşması halinde ise aşılan miktarın davacı tarafından nakit olarak tahsil edileceği ve davalının ödemede geciktiği her ay için %6 oranında faiz işletileceği, 8. maddesinde ise, sözleşmeden doğacak anlaşmazlıklarda her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarının kesin delil sayılacağı kabul edilmiştir. İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda, davacının ticari defterlerinde taraflarca düzenlenen faturaların kayıtlı olduğu ve alacak ve borç kayıtlarına göre davacının 8.856,66 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalı tarafça usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerin ibraz edilmediği, sözleşme ve ticari ilişkinin inkar edilmediği, sözleşme ile davacıya, “sözleşme bedelinin aşıldığının davalıya bildirilmesi” hususunda bir yükümlülük yüklenmediği, davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defter kayıtları ve sözleşme hükümleri uyarınca alacağını ispat ettiği, davalının borcu ödediğine dair bir delil ibraz etmediği, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime açık olduğu, davalı tarafın kök rapora itirazlarının yeniden rapor alınmasını gerektirir nitelikte olmadığı, icra takip dosyasında itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğine dair belge bulunmadığı ve bu nedenle davanın süresi içerisinde açıldığının kabul edileceği, ödeme emrinin usulüne uygun şekilde düzenlenip düzenlemediğinin bu dava içerisinde incelenecek hususlardan olmadığı ve ilk kez istinaf dilekçesi ile ileri sürüldüğü, takipte talep edilen faiz miktarının sözleşmeye uygun olduğu, takip konusu alacak likit ve davalının itirazı haksız olduğundan İİK’nın 67/2. maddesinde yer alan tazminatın koşullarının oluştuğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gibi, kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 605,00 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin olarak yatırılan 205,00 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 400,00 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/09/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.