Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1160 E. 2022/1698 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1160 Esas
KARAR NO: 2022/1698 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2015/641 Esas 2020/121 Karar
TARİH: 27/02/2020
DAVA: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/11/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı bankanın Yenibosna şube müdürünün görevini kötüye kullanmak suretiyle, bankacılık usul ve esaslarına aykırı olarak, müvekkilinin kendi müşterisine hileli öarak kefil edildiğini,galerici … firmasının çalışmış olduğu …Sanayi-Yenibosna şubesinden 120.000,00 TL’lik ticari kredi müracaatı yaptığı, ancak galericinin sicili bozuk olduğundan kredinin onaylandığını ve kendisinden gayrimenkulü olan birisini kefil olmasının talep edildiğini,galericinin yanında işçi olarak çalışan müvekkilinin yeğeni …’a şirketinden araç vereceğini söyleyerek kefil olmasını talep ettiğini, …’ın kendi adına taşınmaz olmadığı için müvekkili olan hizasından ricada bulunarak 120.000,00 TL için kefil olmasını talep ettiğini,müvekkilinin yeğeni …’ın, kredi borcunu kendilerinin ödeyeceğini ve …’in piyasada ticaret yapan biri olduğunu söylemesi üzerine onlara güvendiği ve 120.000,00 TL kredi kefaleti için şüpheli … ve … ile birlikte bankaya giderek bu bedel için kefil olmayı kabul ettiğini,müvekkilinin bankada kendisine sorumluluğunun 120.000,00 TL ile sınırlı olduğunun söylenmesi üzerine krediye kefil olduğunu,ancak ilerleyen süreç içinde galericinin kredi borcunu ödemediği için alacaklı olan …’nin icra takibirie başladığını,ödeme emrinde müvekkiline 326.000,00 TL’lik bir borç çıkarıldığını,bunun bir dolandırıcılık olayı olduğunu belirterek öncelikle İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında hacizli olan ve satışa çıkartılması meselesi olan müvekkiline ait taşınmazların satışının önlenmesi amacıyla takibin tedbiren ve teminatsız olarak durdurulmasını,yapılacak yargılama sonucunda, haksız ve hukuka| aykırı olan alacak yönünden müvekkilinin işbu krediler sebebiyle davalı tarafa borcu bulunmadığının tespiti, kredi sözleşmelerinin yasaya aykırı olması sebebiyle iptaline, sözleşmeye dayalı olan icra takibin bu surette müvekkili açısından iptaline,yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesine talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili bankanın Sanayi Yenibosna/İstanbul şubesi ile dava dışı … Tic. Ltd. Şti. arasında genel nakdi gayrinakdi kredi sözleşmelerinin imzalandığını,sözleşmeler kapsamında kendilerine kredi kullandırıldığını ve kullandırılan krediler kapsamında davacı …’ın da 300.000,00TL üzerinden kefil olduğunu,borçlu şirketin kredi borçlarını ödemede güçlük çekmesi üzerine hesapların kat edilerek,borçlu şirket adına ipotek verilen taşınmaza dayanılarak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığını,ayrıca yine borçlu şirket adına teminat olarak alınan rehinli aracın çevrilmesini teminen İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığını,banka alacağının kefiller adına da muaccel hale getirildiğini,tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından da kefiller hakkında ilamsız haciz yolu ile takip başlatıldığını,davacı tarafça her şeyden habersiz ve mağdur taraf imajı çizilmek istenmiş ise de, dava dilekçesinde yer aldığı üzere davacı devlet memuru dahi olacak yeti ve olgunluca olduğunu,müvekkili bankanın basiretli bir tacir konumunda olduğunu,verdiği kredileri teminatlandırmasının en doğal hakkı olduğunu,kişilerin iç ilişkilerinin gerek kredilendirme ve gerekse yargılama sürecini ilgilendirmediğini, davacı tarafca söz kredilere yalnızca 120.000,00 TL üzerinden kefil olunduğu iddia edilmiş ise haklarında başlatılan takibe de itiraz edilmediğini,davacının sözleşmelerde yer alan yazı ve rakamların eli ürünü olmadığı iddiasının doğruyu yansıtmadığı gibi, sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte olan kanun uyarınca bu yönde bir zorunluluğun da bulunmadığını,dayanaktan yoksun ve kanuna aykırı tedbir talebinin reddini,davacı tarafın haksız ve dayanaktan yoksun kredi sözleşmesinin ve takibin iptali taleplerinin reddine,davacı tarafın haksız ve dayanaktan yoksun olarak açtığı davanın reddine,müvekkilinin uğradığı zararın tazmini amacı ile %20’den aşağı olmamak üzere tazminata çarptırılmasını,dava masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 27/02/2020 tarih ve 2015/641 Esas – 2020/121 Karar sayılı kararında;”…Davacı vekili takibe esas olan kredi sözleşmelerindeki rakam ve yazı karakterlerinin farklı kalem ve el ürünü olduğunu ve sonradan doldurulduğunu belirtmiş olsa da gerek ATK’nın uygulaması ve gerekse Yargıtay uygulaması dikkate alındığında halihazırda ve günümüzde yazı ve yazı yaşının tespiti noktasında ayrıntılı ve kesin tespit yapılamamaktadır.Ancak bundan daha önemlisi “kefalet limiti bölümünün farklı bir kalemle yazılmış olması, tek başına bu kısmın sonradan doldurulduğunu kanıtlamaya yeterli görülemez. Davacı kefalet limiti bölümünün sonradan doldurulduğunu kanıtlamaya elverişli ve yeterli delil sunmamıştır.Kefil, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumludur.”(Yargıtay 19 H.D.2013/16854 E. 2014/1389K.sayılı ilamı ) Bu durumda tarafların mevcut beyanları ve mahkemece belirlenen bilirkişi raporu doğrultusunda, takibe esas olan sözleşmeler çerçevesinde asıl borçluya kullandırılan ve ödenmeyen kredi borcundan gerekli düşümlerin ise yapılması sonrası davacı olan kefilin bu borçtan kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları çerçevesinde ödemek ile yükümlü olduğu miktarın ve yine sorumlu olmadığı miktarın tespit olunduğu,buna göre davacının açığa imza atıldığı ve sözleşmenin sonradan doldurulduğu iddiasının ise kanıtlanamadığı, davacının 120.000,00 TL için kefil olduğunu,bu çerçevede başkaca sorumluluğun olmadığını beyan ettiği açık ise de bu iddiasının da alınan bilirkişi raporu dikkate alındığında sübut bulmadığı mahkememizce kabul edilmiştir.(Yargıtay 19.H.D 2012/2765E.2012/8832K.sayılı ilamı) Mahkememizde açılan dava İİK m.72 hükmüne göre açılmış olup,aynı kanunun m.72/f.4 hükmüne göre davanın alacaklı lehine sonuçlanması halinde ihtiyati tedbirin kalkacağı ve alacaklının uğradığı zararın tazminattan tahsil olunacağı yazılıdır. Oysa somut olayda davalı alacaklı aleyhine olacak şekilde takibin durmasına yol açan ve infaz edilen,davalının alacağına geç kavuşmasına yol açan bir tedbir bulunmadığından davalının tazminat talebinin ret olunması gerekmiştir. Yapılan açıklamalar karşısında davacının davasının kısmen kabulüne,İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasına konu,Ticari taşıt kredisi yönünden,62.422,67TL asıl alacağın 1.835,33TL kısmından,25.996,57TL işlemiş %24,28 temerrüt faizi olan alacağın 11.177,84TL kısmından,1.299,83TL %5 BMSV’ye isabet eden alacağın 558,90TL kısmından,585,58TL masraf alacağının 585,58TL kısmından,90.304,65TL toplam olarak belirtilen alacağın ise sonuç olarak 14.157,65TL kısmından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,Taksitli ticari kredisi yönünden; 67.913,46TL asıl alacağın 303,10TL kısmından,39.643,06TL işlemiş %24,28 temerrüt faizi olan alacağın 31.702,73TL kısmından,1.982,15TL %5 BMSV’ye isabet eden alacağın 1.585,14TL kısmından,2.202,75TL masraf alacağının 2.202,75TL kısmından,111.741,42TL toplam olarak belirtilen alacağın ise sonuç olarak 35.793,72TL kısmından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, Kredili mevduat hesabı yönünden; 66.376,51TL asıl alacağın 11.380,45TL kısmından,38.502,26TL işlemiş %24,28 temerrüt faizi olan alacağın 12.278,59TL kısmından,1.925,11TL %5 BMSV’ye isabet eden alacağın 613,92TL kısmından,2.436,80TL masraf alacağının 2.436,80TL kısmından,109.240,68TL toplam olarak belirtilen alacağın ise sonuç olarak 26.709,76TL kısmından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,Ticari kredi kartı yönünden;8.597,72TL asıl alacağın 8.597,72TL kısmından,6.310,66TL işlemiş %24,28 temerrüt faizi olan alacağın 6.310,66TL kısmından,315,53TL %5 BMSV’ye isabet eden alacağın 315,53TL kısmından,294,78TL masraf alacağının 294,78TL kısmından,15.518,69TL toplam olarak belirtilen alacağın ise sonuç olarak 15.518,69TL kısmından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,bu suretle ve sonuç olarak adı geçen İstanbul 3.İcra Müdürlüğünün …E.sayılı takibe konu tüm alacak ile ilgili genel toplama konu 326.805,44TL alacağın 92.179,82TL kısmından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,davalı aleyhine verilen ve infaz olunan bir tedbir bulunmadığından davalının tazminat talebinin reddine,davacının fazlaya ilişkin talepleri sübut bulmadığından reddine dair karar vermek gerekmiştir. …”gerekçesi ile, Davacının davasının kısmen kabulüne, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasına konu, a)Ticari taşıt kredisi yönünden; 62.422,67TL asıl alacağın 1.835,33TL kısmından, 25.996,57TL işlemiş %24,28 temerrüt faizi olan alacağın 11.177,84TL kısmından, 1.299,83TL %5 BMSV’ye isabet eden alacağın 558,90TL kısmından, 585,58TL masraf alacağının 585,58TL kısmından, 90.304,65TL toplam olarak belirtilen alacağın ise sonuç olarak 14.157,65TL kısmından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, b)Taksitli ticari kredisi yönünden; 67.913,46TL asıl alacağın 303,10TL kısmından, 39.643,06TL işlemiş %24,28 temerrüt faizi olan alacağın 31.702,73TL kısmından, 1.982,15TL %5 BMSV’ye isabet eden alacağın 1.585,14TL kısmından, 2.202,75TL masraf alacağının 2.202,75TL kısmından, 111.741,42TL toplam olarak belirtilen alacağın ise sonuç olarak 35.793,72TL kısmından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, c)Kredili mevduat hesabı yönünden; 66.376,51TL asıl alacağın 11.380,45TL kısmından, 38.502,26TL işlemiş %24,28 temerrüt faizi olan alacağın 12.278,59TL kısmından, 1.925,11TL %5 BMSV’ye isabet eden alacağın 613,92TL kısmından, 2.436,80TL masraf alacağının 2.436,80TL kısmından, 109.240,68TL toplam olarak belirtilen alacağın ise sonuç olarak 26.709,76TL kısmından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, d)Ticari kredi kartı yönünden; 8.597,72TL asıl alacağın 8.597,72TL kısmından,6.310,66TL işlemiş %24,28 temerrüt faizi olan alacağın 6.310,66TL kısmından, 315,53TL %5 BMSV’ye isabet eden alacağın 315,53TL kısmından, 294,78TL masraf alacağının 294,78TL kısmından, 15.518,69TL toplam olarak belirtilen alacağın ise sonuç olarak 15.518,69TL kısmından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, 2-Bu suretle ve sonuç olarak adı geçen İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E.sayılı takibe konu tüm alacak ile ilgili genel toplama konu 326.805,44TL alacağın 92.179,82TL kısmından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, 3-Davalı aleyhine verilen ve infaz olunan bir tedbir bulunmadığından davalının tazminat talebinin reddine, 4-Davacının fazlaya ilişkin talepleri sübut bulmadığından reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Davalı banka, Kredi Sözleşmelerinin boş olan yerleri daha sonradan başka bir yazı ve kalem karakteri ile yazılmak suretiyle doldurulduğu, sözleşemeden sonra çekilen kredilerden sorumlu tutulduğu, imzalamadığı diğer kredilerden de sorumlu tutulmak suretiyle toplam 326.000 TL üzerinden icra takibi başlatıldığı bilgisini aldıklarını, işbu usulsüzlükler sebebiyle huzurdaki işbu davayı ikame etmek zorunda kaldıklarını, Dosya içerisindeki bilirkişi raporlarından; 29/05/2017 ve 31/01/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda sonuç olarak 154.540,00.TL’den sorumlu olunabileceği şeklinde rapor verildiğini, 08/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda, davacının en fazla 129.338,00.TL’den sorumlu olabileceği şeklinde rapor verildiğini, 3. Bilirkişi raporunda ise, seçenekli olarak tespitlerde bulunulduğu, ilk iki raporda ileri sürülen tespitleri genel olarak kabul etmekle birlikte, davacının toplam 158.478 TL borcu olabileceğini rapor ettiğini, ancak Mahkemenin “Taksitli Ticari Kredi….” bedelinden dolayı sorumluluk yüklemesi halinde borcun 234.625 TL sorumlu tutulabileceğinin bildirildiğini, Genel Kredi Sözleşmesi imzalanmadan evvel işbu sözleşmelerin imzalanmıştır. Sadece kredi kullandırılması daha sonraki tarihlerde kullandırıldığını, bu sözleşme ve kredilerden dolayı müvekkilini sorumlu tutmanın son derece talihsiz olduğunu, daha evvel imzalanan bir sözleşmeden dolayı müvekkili hiçbir surette sorumlu tutulamayacağını, bilirkişinin zorlama yorumlar ile Yargıtay kararlarının ruhuna ve özüne aykırı tespitlere ulaştığını, Kaldı “Genel Kredi Sözleşme…” başlıklı sözleşmenin hukuka aykırı olduğunu defalarca ifade ettiklerini, hal böyleyken, müvekkilinin hiçbir imzasının bulunmadığı yukarıda arz olunan kredi sözleşmelerinin geçersizliğini tespit etmek yerine, bunları geçerli kılmak için “Genel Kredi sözleşmesine…” atıf yapılmasının son derece hatalı olduğunu, Davacı müvekkilinin asıl borçlu tarafından çekilen sözleşme sonrası kredilerden, bu kredilerin geri ödeme taksitlerinde imzası bulunmadığı için taksitlerden, kredi sözleşmesi dışında çekilen başkaca kredi ve borçlardan (kredi kartı, KM hesabı, araç kredileri taksitli ticari kredi vs.. )dolayı sorumlu olmadığını, esas Mahkemenin bu hususta uyuşmazlığı çözecek nitelikte insiyatif almadığını, müvekkilinin bankaya karşı savunmasız kalarak mağdur olmasına sebebiyet verdiğini, Genel Kredi Sözleşmesindeki imza dışında kalan yazı ve rakamların tamamının müvekkiline ait olmadığını, Hileli hareketlerle taraf iradesini yanıltarak veya baskı ile sözleşmeye mecbur bırakılmak suretiyle sonuçlanan sözleşmelerin hiçbir hukuki geçerliliği olmadığını, Dava konusu kredi kefalet sözleşmelerinin tahrifat nedeniyle geçersiz olduğunu, davalının sözleşmenin bedel kısmında elle oynama yaptığını, Aksi kabul anlamına gelmemek üzere, dosyada bulunan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde davacı müvekkilinin borcu 120.000,00 TL üzerinden hesaplanması gerektiğini, gerçekten de, davacı müvekkili kefil olduğu rakam üzerinden dava dışı asıl borçlu (…) tarafından yapılan ödemeler mahsup edilmek kaydıyla kalan bedel üzerinden müvekkilin sorumlu tutulması yasal zorunluluk olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, tüm yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasındaki takibe konu borçtan kaynaklı borçlu olmadığının tesbiti istemine ilişkin İİK. 72 madde uyarınca açılan menfi tesbit davasıdır.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekilinin müvekkilinin imzası bulunmayan kredi sözleşmelerinden kaynaklı borçlardan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin imzası bulunan kredi sözleşmesindeki rakam ve yazıların müvekkilinin eli ürünü olmadığını,sonradan doldurulduğunu, bu sebeple iptalinin gerektiğini, ayrıca davaya konu kredi sözleşmelerinin ödeme planlarında müvekkilinin imzası olmaması sebebiyle de iptali gerektiğini belirtmiştir.Davaya konu İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası incelendiğinde, alacaklı bankanın genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesi dayanak gösterilerek 90.304,68 TL. Ticari taşıt kredisinden, 111.741, 42 TL. Taksitli ticari krediden, 109.240,68 TL. Ticari kredili mevduat hesasından , 15.518,69 TL. Ticari kredi kartından kaynaklı olmak üzere toplam 326.805,44 TL. Lik alacağın tahsili talebiyle davacı ve dava dışı borçlular aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır. Dosya arasında suretleri bulunan kredi sözleşmeleri incelendiğinde, 1-) Dava dışı asıl borçlu … Limited Şirketi ile davalı banka arasında 150.000,00 TL. Miktarlı tarihsiz Ticari Taşıt Kredisi ve Rehin Sözleşmesi başlıklı sözleşme imzalandığı, bu sözleşmeyi dava dışı …’in 150.000,00 TL. Miktar yönünden müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığı, bu sözleşmede davacının kefil olarak imzasının olmadığı görülmüştür. 2-) Dava dışı asıl borçlu … Tic. Limited Şirketi ile davalı banka arasında 15/09/2008 tarihli … sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmede davacının kefil olarak imzasının olmadığı görülmüştür. 3-) Dava dışı asıl borçlu … Tic. Limited Şirketi ile davalı banka arasında 10.000,00 TL. Miktarlı 30/07/2008 tarihli Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi başlıklı sözleşme imzalandığı, bu sözleşmeyi dava dışı …’in 10.000,00 TL. Miktar yönünden müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığı, daha sonra bu sözleşmenin limitinin 90.000,00 TL. Artırılarak limitin 100.000,00 TL.’ ye çıkarıldığına dair tarihsiz sözleşme limitinin artırılması belgesinin asıl borçlu şirket tarafından imzalandığı, dava dışı …’in 90.000,00 TL. Miktar yönünden müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak bu belgeyi imzaladığı, daha sonra bu sözleşmenin limitinin 1.000,00 TL. Artırılarak limitin 101.000,00 TL.’ ye çıkarıldığına dair 27/01/2009 tarihli sözleşme limitinin artırılması belgesinin asıl borçlu şirket tarafından imzalandığı, dava dışı Leyla Kalacı’nın 15.000,00 TL. Miktar yönünden müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak bu belgeyi imzaladığı, daha sonra bu sözleşmenin limitinin 99.000,00 TL. Artırılarak limitin 200.000,00 TL. ‘ye çıkarıldığına dair tarihsiz sözleşme limitinin artırılması belgesinin asıl borçlu şirket tarafından imzalandığı, dava dışı …’in 99.000,00 TL. Miktar yönünden ve dava dışı …’un 200.000,00 TL. Miktar yönünden müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak bu belgeyi imzaladığı, bu sözleşmede ve limit artırım belgelerinde davacının kefil olarak imzasının olmadığı görülmüştür. 4-) Dava dışı asıl borçlu … Tic. Limited Şirketi ile davalı banka arasında 200.000,00 TL. Miktarlı 30/07/2008 tarihli ve 202 nolu Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesinin eki olduğu belirtilerek 08/03/2011 tarihli yeni bir sözleşme imzalandığı, sözleşme limitinin 100.000,00 TL. Artırılarak 300.000,00 TL. ‘ye çıkartıldığı, bu sözleşmeyi dava dışı …’in 100.000,00 TL. Miktar yönünden, davacı …’ın ise 300.000,00 miktar yönünden müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığı görülmüştür. Davacı tarafça menfi tesbit davasını imzası bulunan kredi sözleşmesindeki rakam ve yazıların eli ürünü olmadığı sonradan doldurulduğu, bu sebeple iptalinin gerektiği, ayrıca davaya konu kredi sözleşmelerinin ödeme planlarında imzası olmaması sebebiyle de iptali gerektiğini ileri sürmüş olup mahkemece verilen hüküm gerekçesinde davacının imzası bulunan kredi sözleşmesindeki rakam ve yazıların eli ürünü olmadığı, bu nedenle sözleşmenin geçersiz olduğu iddiasının değerlendirildiği halde davacının davaya konu kredi sözleşmelerinin ödeme planlarında ve tüm kredi sözleşmelerinde imzası olmaması sebebiyle de iptali gerektiğine ilişkin iddiası yönünden değerlendirme yapılmadığı anlaşılmıştır.HMK’nın 297. maddesine uygun olarak verilmeyen kararın istinaf aşamasında denetlenmesine imkan bulunmamaktadır. Gerekçesi bulunmayan bir hususun istinaf aşamasında denetlenmesi mümkün değildir.Davacı, davalı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında imzalanan 08/03/2011 tarihli genel kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzalamıştır. Dava konusu borcun sadece taksitli ticari krediden kaynaklanmadığı, davalı bankanın alacağının davacının imzasının bulunmadığı yukarıda yazılı diğer sözleşmelerden de kaynaklandığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davacının ileri sürdüğü imzasının bulunmadığı sözleşmelerden kaynaklı sorumlu tutulamayacağına ilişkin bu iddia yönünden de Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2014/17624 Esas- 2015/6206 Karar sayılı kararında ki kriterlerde gözetilmek suretiyle inceleme ve değerlendirme yapılarak ve gerektiğinde bilirkişilerden ek rapor alınarak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekir iken, eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. HMK.nun (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir.Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/02/2020 tarih ve 2015/641 Esas – 2020/121 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/11/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.