Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1152 E. 2022/1824 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1152 Esas
KARAR NO: 2022/1824 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/03/2020
NUMARASI: 2017/806 Esas – 2020/233 Karar
DAVA: Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin 20/07/2012 yılına kadar davalı şirketin % 25 oranında hissedarı ve kurucu ortağı olduğunu, davalının borçlarını ödemekte zorlandığı zamanlarda müvekkilinin kendi şahsi bütçesinden 3.308.734,06 TL borç para verdiğini, yine hisselerini şirketin diğer ortağı …’e devrettiğini, bu hususların karşılığı olarak davalı şirket tarafından alacağın tamamını karşılamamakla beraber keşide yeri İstanbul olan … Bursa Şubesi’ne ait, 12/02/2013 keşide tarihli, 5.000.000 TL bedelli çekin şirket tarafından müvekkiline verildiğini, vadesi geldiğinde çek bedelinin ödenmediğini, bankanın Kartal /İstanbul şubesine ibraz edildiğinde çekin karşılıksız olması nedeniyle karşılıksız kaşesi vurulduğunu, davalı şirketin müvekkilinden süre talep ettiğini, müvekkilinin iyi niyetli davranarak çeki icraya koymadığını, davalı şirketin 15/02/2013 tarihinde Bursa 2. Asliye Tİcaret Mahkemesi’nin 2014/768 Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açtığını, bunun üzerine müvekkilinin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya ile icra takibi başlattığını, ancak Bursa 2.Asliye Tİcaret Mahkemesi’nin 2014/768 Esas sayılı dosyasında % 15 teminatla icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini, davalı şirketin başlatılan icra takibine karşılık İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/271 Esas sayılı dosyasında dava açarak imzaya itiraz ettiğini, yapılan yargılama sonucunda itirazın kabulüne ve icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini ve kararın Yargıtayca onandığını, Bursa 2. Asliye Tİcaret Mahkemesi’nin 2014/768 Esas sayılı dosyasında dava konusu çekin imza incelemesi için Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesine karar verildiğini ancak davalı şirketçe çek teminatının yatırılmadığını, davalı şirketin müvekkili hakkında İstabul Cumhuriyet Başsavcılığı’na Resmi Evrakta Sahtecilik ve Nitelikli Dolandırıcılık konulu suç duyurusunda bulunduğunu, bunun üzerine müvekkili hakkında İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/81 Esas sayılı dosyası ile ceza davası açıldığını, ceza mahkemesinde çekin imza incelemesi için Adli Tıp Kurumu’na gönderildiğini, Adli Tıp Kurumu raporunda imzanın davalı şirketin ortağı ve yetkilisi olan keşideci …’e ait olduğunun tespit edilmesi ile müvekkili hakkında beraat kararı verildiğini, davalı tarafın Bursa 2. Asliye Tİcaret Mahkemesi’nin 2014/768 Esas sayılı dosyasında çekle ilgili açtığı menfi tespit davasından feragat ettiğini, bunun üzerine mahkemece feragat nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, müvekkilinin İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/271 Esas sayılı dosyasına yargılamanın iadesi talebinde bulunduğunu, mahkemece genel yetkili mahkemelerde alacak davası açılacağına karar verildiğini beyanla çek bedeli olan 5.000.000 TL’nin temerrüt tarihi olan çekin icraya konduğu 18/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; eldeki davaya bakma yetkisinin davalının adresinin Gemlik/Bursa olması nedeniyle Gemlik Ticaret Mahkemesine ait olduğunu, dava konusu çek için öngörülen 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, bu nedenle davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, davacının bu davada dava konusu ettiği alacağı da kapsar şekilde Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/518 Esas sayılı dava dosyasında dava açtığını, bu dava, iş bu dava yönünden derdest dava niteliğinde olup davanın bu nedenle de reddinin gerektiğini, davacının müvekkili şirkette % 0.05’lik hissesinin bulunduğunu, bu hisse için 5.000.000 TL’lik çek verildiğinin iddia edilmesinin hayatı olağan akışına aykırı olduğunu, davacının müvekkili şirkete hisse devrinden ya da şirkete şahsi bütçesinden vermiş olduğu borçtan dolayı herhangi bir borcunun bulunmadığını, dava konusu çekin müvekkili şirket tarafından verilmediğini, davalının davacıya çek nedeniyle yada başka bir nedenle borcunun bulunmadığını beyanla davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesinin 03/03/2020 tarih 2017/806 Esas 2020/233 Karar sayılı kararında; “…Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacının öncesi itibariyle davalı şirketin hissedarı olduğu, davalının zamanaşımına uğramadığı ve unsurları itibariyle kambiyo senedi vasfında olduğu anlaşılan … Bursa Şubesine ait 12/02/2013 keşide tarihli 5.000.000 TL bedelli çeki davacıya verdiği, verilen çek ile birlikte davacı ile davalı arasında kambiyo hukukuna ilişkin yeni bir ilişki doğduğu, çek ilişkisinin bizzat sözleşme olmadığı, çek ilişkisinin temelinde her zaman bir sözleşmenin bulunmasının zorunlu olmadığı gibi temelde bir sözleşme ilişkisinin bulunduğu durumlarda ise çekte bu ilişkiden bağımsız ve sözleşme olarak nitelendirilemeyecek bir kambiyo tahhüdünün doğduğu, bu suretle davacının doğrudan doğruya çekten doğan hakkı iktisap etmek suretiyle çek bedeli kadar davacının alacaklı olduğu, her ne kadar davalı tarafça çek bedeli kadar davalının davacıya borçlu olmadığı iddiasında bulunulmuş ve davacı tarafça da çek bedelinin davacının davalıya verdiği borçlardan ve hisse devrinden kaynaklandığı iddiasında bulunulmuş ise de, niteliği itibariyle kambiyo evraklarının sebepten mücerret olduğu, kaldı ki az yukarıda özetlenen İstanbul 16.Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/81 esas sayılı dava dosyası ve içeriği ile, davalının davaya konu çek ile ilgili açtığı ve feragat ettiği Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/768 esas sayılı dosyası ve içeriği itibariyle de davalının davacıya çek bedeli kadar borçlu olduğunun kabul edilmesi gerektiği, sonucuna ve vicdani kanaatine varılarak davanın kabulü yönünde aşağıda ki karar verilmiştir.”gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; dava konusu çekin zamanaşımına uğradığını, çekin keşide tarihinin 12.02.2013 olduğunu, Mahkemenin çekin icra takibine konu edilmesi nedeniyle zamanaşımının kesildiğini belirterek talebi reddettiğini, davacı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla başlatılan takip, İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/271 Esas sayılı dosyasıyla iptal edildiğinden 3 yıl olan zamanaşımı süresinin geçtiğini, çek zamanaşımına uğramış olduğundan huzurdaki davanın sebepsiz zenginleşme ya da alacak davası olarak nitelendirilmesi gerektiğini, davacının adresinin Bursa, şirket merkezinin Gemlik olması nedeniyle İstanbul Mahkemeleri yetkili olmayıp Gemlik Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/58 Esas sayılı dosyasıyla açmış olduğu 1.000 TL’lik kısmi davada müvekkili şirket nezdinde bulunan % 0,05 hissesini şirketin diğer ortağı …’e devretmesi karşılığında kendisine 5.000.000 TL’lik çek verildiğini, bu çekin karşılıksız çıkması ve alacağın tamamını karşılamaması nedeniyle işbu davanın açıldığını beyan ettiğini ve Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen dava devam ederken davacının eldeki davayı açtığını, Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde yapılan inceleme sonunda bilirkişinin, davacının %25 hissesi olduğu kabul edilirse hisse değerinin 5.831.632,98 TL olacağını, hissenin % 0,05 olarak kabulü halinde ise hisse değerinin 11.663,27 TL olacağını tespit ettiğini, davacı vekilinin bu rapor üzerine davacının hisselerinin değerinin 5.831.632,98 TL olduğundan bahisle davasını ıslah ettiğini, davacı tarafın ıslah dilekçesi ile her iki davanın konusu olan alacağın aynı olduğunu açıkca kabul ettiğini ve bu alacağın bir kısmının Bursa bir kısmının da İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmekte bulunan davalarda talep ettiklerini beyan ettiğini, HMK’nın 114-1 maddesi aynı davanın daha önceden açılmış ve görülmekte olmamasını emretmekte olup bu hususun dava şartı olarak kabul edildiğini, Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/518 Esas sayılı dosyası daha önce açılmış olduğundan huzurdaki davanın derdestlik nedeniyle reddinin gerektiğini, Mahkemenin kıymetli evrakların sebepten mücerret olduğu gerekçesiyle, İstanbul 16.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/81 Esas sayılı dosya içeriği ve Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/768 Esas sayılı dosyası içeriği itibariyle müvekkilinin davacıya çek bedeli kadar borçlu olduğuna karar verdiğini, Mahkemenin kambiyo senetlerinin sebepten mücerret olduğu gerekçesinin genel kural olarak doğru olduğunu, davacının dava dilekçesinde, davaya konu 5.000.000 TL’lik çekin, davacının şirkete vermiş olduğu borç ve dava dışı …’e devretmiş olduğu şirket hisseleri karşılığında müvekkili tarafından verildiğini iddia ettiğini, …’in davalı şirketin %100 hissesine sahip tek ortak olduğunu, 08.05.2018 tarihinde yapılan 2. celsede Mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın belirlendiğini, bu hususun taraf vekillerince imza edilerek kabul edildiğini, uyuşmazlık konusunu diğer bir ifadeyle dava konusu çekin hangi nedenle düzenlenmiş olduğunu açıkça kabul ve beyan etmiş olduğunu, bu beyanların gözönünde tutularak, müvekkilinin temel ilişkiye göre borçlu olup olmadığının araştırılması, taraf delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemede davacıya borçlu olmadığının aksine 103.154.41 TL alacağı olduğunun tespit edildiğini, davacının dava tarihi itibariyle müvekkili şirkette herhangi bir hissesinin bulunmadığını, dosyaya sundukları 12.07.2012 tarihli hisse devir sözleşmesinde davacının müvekkili şirkette %25 hissesinin bulunmadığının görüldüğünü, davacının % 0,05 olan hissesinin bedelini alarak …’e devrettiğini, hisse devirlerinde devir bedelini şirketin hissesini devralan kişinin ödediğini, davacının hisse devir bedelinin tahsili için … aleyhine açmış olduğu davanın Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/518 Esas sayılı dosyasıyla görüldüğünü ve hisse devir bedelinin ödenmiş olduğu gerekçesiyle reddedildiğini, Mahkemenin yapmış olduğu bilirkişi incelemesinde müvekkilinin davacıya borçlu olmadığının tespit edildiğini, Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/518 Esas sayılı dosyasında hisse devri nedeniyle borçlu olunmadığı yönünde karar verildiğini, buna rağmen davanın reddi yerine çekin sebepten mücerret olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirket yetkilisinin davacının dava konusu çeki bankaya ibraz ederek karşılıksız kaşesi vurdurması üzerine Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/768 Esas sayılı dosyasıyla menfi tespit davası açtığını, davacının açtığı icra takibi üzerine müvekkili tarafından açılan ve İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/271 Esas sayılı dosyası ile görülen davada alınan bilirkişi raporunda imzanın …’e ait olmadığının tespit edildiğini ve davanın kabulüne karar verilerek kararın kesinleştiğini, davanın kabul edilip takibin iptal edilmesi nedeniyle müvekkilinin hukuki yararı kalmadığından Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ndeki davadan feragat ettiğini, müvekkilinin yapmış olduğu şikayet üzerine davacı ve eşinin sanık olarak yargılandığı İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/81 Esas sayılı dosyasında dava konusu çek Adli Tıp Kurumu’na gönderilerek imza incelemesi yaptırıldığını, bu raporda imzanın …’e ait olduğuna ilişkin tespit yapıldığını ve sanıklar hakkında beraat kararı verildiğini, Mahkemenin, İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/271 Esas sayılı dosyasındaki bilirkişi raporunu yok sayarak İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/81 Esas sayılı dosyasında mevcut Adli Tıp Kurumu raporunu esas alarak davanın kabulüne karar verdiğini, aynı hususta farklı iki rapor bulunması nedeniyle imzanın şirket yetkilisi …’e ait olup olmadığının tespiti amacıyla yeni bir inceleme yapılması yönündeki taleplerinin Mahkemece dikkate alınmadığını beyanla İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, çeke dayalı alacağın tahsili talebine ilişkindir.Davacı taraf, … Bursa Şubesi’ne ait, 12.02.2013 keşide tarihli, 5.000.000 TL bedelli, keşidecisi davalı … Ticaret Ltd. Şti., lehtarı davacı olan çek bedelinin icra takibine konulduğu tarihten itibaren işletilecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davalı taraf çekin zamanaşımına uğradığını, davada derdestlik bulunduğunu, Mahkemenin yetkisiz olduğunu, çekin taraflarınca davacıya verilmediğini ve davacının vermiş olduğu herhangi bir şahsi borç ve şirket hisse devri nedeniyle alacağının bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur. 6100 sayılı HMK’nın 14/2. maddesi hükmü uyarınca; özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. Dava tarihinden önce şirket ortağı olan ve ancak dava öncesi ortaklık sıfatı sona eren kişinin, daha sonra ortaklık ilişkisinin mevcut olduğu tarihlerden kaynaklanan hukuki ilişkilere dayalı uyuşmazlık nedeni ile ortak veya ortaklığa ya da devir alan kişiye karşı dava açması durumunda da aynı kural geçerlidir. (Bkz. Yargıtay 11. HD; 2021/9104 Esas, 2022/2412 Karar, 25.03.2022 Tarih) HMK’nın 114/1-ç maddesi uyarınca kesin yetki bir dava şartı olduğundan, yetkisizlik iddiası taraflarca yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi, mahkemece de yetkili olup olmadığının her aşamada re’sen incelenmesi ve araştırılması gerekir. Somut dava, limited şirket ortağı tarafından şirkete karşı verilen borç ve yapılan hisse devri bedelinin tahsili temeline dayalı olarak açılmış olup, Mahkemece de ön inceleme duruşmasında taraflar arasındaki uyuşmazlık bu şekilde belirlenmiştir. Davalı şirketin merkez adresinin Gemlik/Bursa olduğu anlaşıldığından Mahkemece, davaya bakmakla Bursa Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle yetkisizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın esasına yönelik karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulü ile, HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dairemizce yenide karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun usulen KABULÜ ile; İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/03/2020 tarih ve 2017/806 Esas – 2020/233 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, Davanın kesin yetki dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nın 114/1-ç ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE, 2-HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık hak düşürücü süre içerisinde taraflarca İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne başvurularak talep edilmesi halinde dava dosyasının yetkili Bursa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi takdirde İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine, 3-HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususlarında yetkili mahkemece karar verilmesine, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti hususunda da karar verilmesine, 4-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, 6-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 7-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde bakiye gider avansı var ise avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 08/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.