Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1132 E. 2022/1591 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1132 Esas
KARAR NO: 2022/1591 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/1012 Esas – 2020/298 Karar
TARİH: 16/06/2020
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/11/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin ortağı olduğu … Tic. A.Ş.’nin ortaklığından 12/01/2016 tarihinde Gebze … Noterliğinden düzenlenen Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesi ile yapını …’a devrederek aldığını, hisse devri Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığını, müvekkilinin ortağı olduğu şirket ile davalı banka arasında tanzim edilen 05/04/2017 tarihli ibranamesinden de anlaşılacağı üzere ortağı olduğu dönemde kefalete vesair sebeplerle oluşan tüm borçları ticari işleri ve hayatına devam ede bilmek için taşınmazı üzerindeki ipoteği kaldırmak için ödediğini, davalının müvekkili üzerinde hiç bir hak ve alacağı bulunmadığını, davalı banka tarafından müvekkili aleyhine 29/06/2016 tarihinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile kefalet sebebiyle … A.Ş.’nin borçları için takip başlattığını, müvekkilinin itirazı üzerine takip durduğunu, davalı bankanın itirazı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açtığını, müvekkilinin ticari olarak satması gerektiğinden banka ipoteklerinin kaldırılması için uzlaşma durumunda kaldığını, müvekkili davalı tarafa olan tüm borçlarını ödediğini, davalı banka kredi borçlusu … Tic. A.Ş.’nin sorumlu olduğunu, müvekkilinin bu borcuda ödediğini, müvekkili davalı banka adına İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığını, davalı tarafından takibe itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu, itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu, takibin devamına, itirazın iptaline, alacağın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı taraf ile müvekkili banka ile asıl borçlu arasında imzalanan kredi sözleşmelerini müşterek borçluya Kredi Sözleşmelerine istinaden kredi kartı kullandırılabileceğini, kredinin çek yaprağı verilmek veya kredili mevduat hesabı açılması suretiyle de kullandırılabileceği açıkça belirtildiğini, davacı kredi sözleşmesini müteselsil kefil olarak imzaladığından tüm dosya borcundan sorumlu olduğunu, çek yapraklarının her zaman ibraz edilmesi ve yasal yükümlülük bedellerinin müvekkili banka tarafından ödenmesi riski bulunduğunu, takibin iptaline müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davacıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 16/06/2020 tarih 2017/1012 Esas 2020/298 Karar sayılı kararında; “Dava hukuki niteliği itibariyle, davalı banka tarafından genel kredi sözleşmesi kapsamında haksız olarak davacının hesabındaki paraya el konulduğu iddiasına dayalı olarak bu paranın davalıdan tahsil istemine ilişkin başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemi ile icra inkar tazminatı talebine ilişkindir. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, icra dosyaları, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/953 esas sayılı dosyası celp edilmiş, bilirkişi raporları alınmış, yargılama sırasında 28/02/2018 tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır. İtirazın iptali istemine konu, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 14/08/2017 tarihinde başlatılan takibin alacaklısının … borçlusunun … olduğu; takibin 28.170,00-TL asıl alacak ve 75,25-TL işlemiş faiz toplamı 28.245,25-TL alacağın fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; ödeme emrinin borçluya 22/08/2017 tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından süresinde 25/08/2017 tarihli dilekçe, borca ve fer’ilerine yönelik itiraz dilekçesi sunulduğu; itirazı dilekçesinin davacıya tebliğine ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı bu doğrultuda hak düşürücü sürenin işlemeye başlamadığı, davanın 19/09/2017 tarihinde ve bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Belirlenen hukuki ihtilaf noktalarının incelenmesi teknik değerlendirmeyi gerektirmesi sebebiyle dosya, bankacılık alanında uzman bilirkişi …’a tevdi edilerek rapor alınmış bilirkişi tarafından sunulan 02/01/2019 tarihli rapora davalı vekili tarafından itiraz dilekçesi sunulmuş, itirazların değerlendirilmesi amacıyla dosyaya nitelikli hesaplamalar uzmanı hukukçu bilirkişi eklenerek bilirkişilerden yeniden rapor alınmış, anılan bilirkişiler tarafından 21/10/2019 tarihli rapor sunulmuştur. Tüm dosya kapsamı alınan bilirkişi raporlarının içeriği ile taraf vekillerinin iddia ve savunmaları incelendiğinde, uyuşmazlığın davalı banka ile dava dışı … Anonim Şirketi arasında imzalanan 500.000,00-TL tutarında genel kredi sözleşmesinde davacının müteselsil kefil sıfatı ile imzasının bulunduğu, davacının aynı zamanda ortağı bulunduğu dava dışı … Anonim Şirketi’ndeki hisselerini 12/01/2016 tarihinde devrederek ortaklıktan ayrıldığı, davaya konu bloke konulan paranın dayanağını teşkil eden 26/04/2016 tarihli 600.000,00-TL tutarındaki dava dışı şirket ile davalı banka arasında imzalanan sözleşmese imzasının bulunmadığı, davamızın konusu olmayan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra dosyasında davalı bankanın asıl borçlu dava dışı şirket ve kefillere yönelik kredi sözleşmesinden ve çek taahhütnamesinden kaynaklanan alacak için takip başlattığı , itiraz üzerine İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/953 esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığı ancak davacı …’ın İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosya borcunu 05/04/2017 tarihinde 35.000,00-l olarak ödediği ve İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/953 esas sayılı dosyasındaki davanın konusuz kalarak kesinleştiği görülmüştür. Bu hususlarda taraflar arasında herhangi bir ihtilaf yoktur. İhtilaf, davacı tarafından şirket ve kefillerin borçlarının ödenmesine rağmen , davalı bankanın davacının hesabına 28.170,00-TL tutarında çek taahhütnamesinden kaynaklı sorumluluk diyerek bloke koyulması ile başlamış olup, davacı gerek şirketten hisselerini devrederek ayrılmasını, gerek çek taahhütname bedellerine ilişkin yapılan sözleşmede imzasının bulunmadığını gerekse de davalı bankanın İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında takip talebinde açıkça çek taahhütname bedellerinden yalnızca dava dışı asıl borçlu şirket … Anonim Şirketi’ni sorumlu tuttuğunu belirterek bu paranın iadesini istemekte, davalı banka ise davacının ortaklıktan ayrılmasının sorumluluğunu kaldırmayacağını çünkü davacının müteselsil kefaleti ile sorumluluğunun devam ettiğini ayrıca çek yaprağı verilmek suretiyle de kredinin kullandırılabileceği imzalanan çek taahhütnamelerine ilişkin sözleşmenin genel kredi sözleşmesinin eki sayıldığı, davacının ihtirazı kayıt yapmadan ödeme yapması ve bunun yanında 05/04/2017 tarihli yazılı beyanının feragat niteliğinde olması sebebi ile bloke konulmasında hukuka aykırılık bulunmadığı yönünde savunma yaparak davanın reddini istemektedir. Öncelikle davalı itirazları bakımından değerlendirme yapacak olursak , gerçekten de davacının hisselerini devir etmesi onu tek taraflı irade beyanı ile kefalet sözleşmesindeki sorumluluklarından kurtarmayacaktır. Kefaleti müteselsil kefalet olup, kefaletinin geçerli olduğu tüm sözleşmelerde sorumluluğu devam edecektir. Dolayısıyla bu doğrultuda davacının iddiaları yerinde olmayıp davalı itirazında haklı görülmüştür. ( Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2012/9018 E. 2012/14916 K.) Ancak davacının imzasının bulunduğu genel kredi sözleşmesinde çek kredi tahsisine ve çek kredisi kullandırılmasına ilişkin özel bir hüküm bulunmamaktadır. Davalı vekili her ne kadar genel kredi sözleşmesinin 2.5 maddesine dayalı davacının sorumluluğunu belirtmiş , depo bedellerini davacıdan talep edebilmesine ilişkin destekleyici yargıtay kararlarını dilekçelerinde belirtmişse de çek hesabı açılış sözleşmesinden davacının sorumlu olması için ya imzalanan sözleşmede açıkça imzasının bulunması ya da genel kredi sözleşmesinde buna ilişkin özel hüküm bulunması gerekmektedir. Nitekim yargıtay kararları da esas itibariyle böyledir. Eğer özel hüküm genel kredi sözleşmesinde varsa davalı banka depo bedellerine ilişkin elbetteki davacının sorumluluğuna gidebilecektir. Ancak somut olayda genel kredi sözleşmesinde böyle bir hüküm bulunmamakta ayrıca imzalanan çek taahhütnamesinde de davacı imzası yer almamaktadır. Dolayısıyla davalının iddia ettiği gibi genel kredi sözleşmesinin ilgili maddesi davacının sorumlu olacağı şekilde geniş yorumlanamaz. ( Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2012/15421 E. 2013/1789 Karar ) Bu kapsamda davalı vekilinin bu hususa ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir. Her ne kadar davalı vekili tarafından ihtirazı kayıt konmadan ödeme yapıldığı ve davacının ibraname ile beyanının feragat niteliğinde olduğu savunulmuş ise de , davacının ödeme yaptığı miktar kredi sözleşmesinden kaynaklı alacaklara yönelik olup , çek taahhüt bedeline ilişkin bir ödemesi bulunmamaktadır. Dolayısı ile ihtirazı kayıt konmadan ödeme yapıldığı savunması bu davanın esasına teşkil edecek bir durum olmadığından yerinde değildir. İbranamenin niteliğinde ise davacı vekili tarafından imzalanan metinde icra dosyaları ile sınırlı olarak ödeme yapıldığı belirtilmiş, takip dosyasında da açıkça davalı tarafından çek taahhütnameleri dava dışı asıl borçlunun sorumluluğunda olarak gösterilmiştir. Bir an için aksi düşünülse bile bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere çek sorumluluk bedellerine ilişkin sorumluluğun hangi çekten kaynaklandığı ve her bir çek tutarına ilişkin ne kadar sorumlu olunduğuna ilişkin açık bir belirlemede yoktur. Dolayısıyla davacının açıkça feragat ettiği gibi bir durum söz konusu olmadığından davalının bu yöndeki itirazları da yerinde görülmemiştir. Toplanan tüm deliller ve mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen, gerekçeli ve denetime elverişli nitelikteki bilirkişi kök ve ek raporları ve açıklanan gerekçeler ile davacının davasını açmakta haklı olduğu ve davalının itirazlarının yerinde olmadığı anlaşıldığından, davanın kabulüne davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin 28.170,00-TL asıl alacak ve 75,25-TL işlemiş faiz olmak üzere (davacının dava konusu miktar için 01/08/2017 tarihli ihtarnamesi , davalı bankaya 03/08/2017 tarihinde tebliğ olmuş, ihtarname içeriğine göre davalı 04/08/2017 de temerrüte düşmüş olup, 14/08/2017 tarihine kadar geçen sürede mahkememizce resen yapılan faiz hesabında davacının 76,29-TL işlemiş faiz talep edebileceği anlaşılmış, icra dosyasındaki talebi 75,25-TL üzerinden karar verilmiş ancak davacının davasındaki talebinin yalnızca asıl alacak miktarına ilişkin olduğu anlaşılmış olmakla talebi aşan şekilde sehven karar verildiği anlaşılmış ise de gerekçeli kararın kısa karara aykırı olamayacağından işlemiş faiz ile ilgili de gerekçeli kararda hüküm kurulmuştur.) toplam 28.245,25-TL alacak ve işleyecek faiz yönünden asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek değişen oranlarda avans faiziyle devamına, alacak likit olup itiraz haksız olduğundan hükmedilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir…”gerekçesi ile, 1-Davanın kabulü ile, -Davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin 28.170,00-TL asıl alacak ve 75,25-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 28.245,25-TL alacak ve işleyecek faiz yönünden asıl alacağı takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek değişen oranlarda avans faiziyle devamına, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olup kaldırılması gerektiğini, Davacının genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil olarak imzalaması nedeniyle tüm dosya borcundan sorumlu olduğunu, Kefalet sözleşmesinin hisse devri ile son bulmayacağını, süresiz olarak imzalanan kefalet sözleşmesi nedeniyle kefalet limiti dahilinde imzalanan kredilerden ve bankacılık borçlarından davacının sorumlu olduğunu, Davalının kefili olduğu genel kredi sözleşmelerinde; sözleşmeye istinaden asıl borçluya çek yaprağı verilmek suretiyle kredi kullandırılabileceğinin açıkça belirtildiğini, asıl borçlu … Şirketi’ne genel kredi sözleşmesi ve ek sözleşmelere istinaden çek yaprağı verildiğini, çek yapraklarının ibraz edilmesi ve yasal yükümlülük bedellerinin ödenmesi riski bulunduğundan, davalının davacıdan henüz ibraz edilmeyen çek yaprakları için çek depo bedellerini talep edebileceğini, Davacının hesabına, davalı ile davacı arasında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına ilişkin yapılan anlaşmaya istinaden bloke konulduğunu, davacı tarafından dosyaya sunulan ibranamede de görüldüğü üzere, davacının söz konusu icra takibi nedeniyle davalı bankadan alacaklı olmadığını açıkça ifade ettiğini, Hükme esas bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere; davacının aleyhine başlatılan takibe itiraz ettiğini, akabinde davacı aleyhine İstanbul Anadolu 1 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/953 Esas sayılı itirazın iptali davası açıldığını, dava devam ederken davacının icra takibine itirazından feragat ederek, indirimli takip tutarının tamamını ödediğini, borcu ikrar eden davacının ihtirazi kayıt koymaksızın ödeme yaptıktan sonra, ödediği tutarın bir miktarını talep etmesinin TBK’ya MK’nın dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, Kabul anlamına gelememek kaydıyla; davacı tarafından ödeme sırasında ihtirazi kayıt konulmamasının, ileride bu alacak kalemi nedeniyle sorumlu olmadığını iddia etmesine engel olduğunu, Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 2005/1784 esas 2005/11360 karar sayılı, 17/11/2005 tarihli; Yargıtay 13 Hukuk Dairesi’nin 2004/15958 esas, 2005/6878 karar sayılı, 21/04/2005 tarihli; Yargıtay 10 Hukuk Dairesi’nin 2018/5093 esas, 2018/8553 karar sayılı, 25/10/2018 tarihli emsal kararlarının da bu yönde olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, kötü niyet tazminatı, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; davalı banka tarafından davacı hesabına konulan ve kaldırılmayan 28.170,00-TL tutarındaki blokeye konu bedelin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı bankanın, davacının müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı 10/02/2015 tarihli genel kredi sözleşmesine dayalı olarak, dava dışı borçlu … Şirketi’ne verilen çek yapraklarından henüz ibraz edilmeyenlerin depo bedelleri için davacı hesabına bloke koymasının haklı olup olmadığı, konulan blokenin ihtara rağmen kaldırılmaması nedeniyle davacının, bloke edilen bedelin ödenmesi amacıyla davalı aleyhine başlattığı İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibine yapılan itirazın yerinde olup olmadığı, davacının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosya borcunu 05/04/2017 tarihinde 35.000,00-TL olarak ödemesi ve takibe itirazdan vazgeçmesinin, yine 05/04/2017 tarihli ibranamenin uyuşmazlığa etkisinin ne olduğu noktalarında toplanmaktadır. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra dosyası kapsamından, takip alacaklısı/iş bu dosya davalısı Banka asıl borçlu ve aralarında kefil …’ın da bulunduğu kefiller aleyhine genel kredi sözleşmeleri ile çek hesabı açılış sözleşmesine dayalı nakdi ve gayrınakdi kredi alacaklarının tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, gayrınakdi çek depo bedeli alacağı bakımından talebin yalnızca asıl borçlu … Şirketi’nden olduğunun takipte belirtildiği, davacı tarafından yapılan itiraz üzerinde takibin durduğu ve davacı aleyhine itirazın iptali davası açıldığı, takip borçlusu/iş bu dosya davacısının, banka ile anlaşarak takibe itirazdan vazgeçtiği ve buna ilişkin dilekçeyi icra dosyasına sunduğu, davacı aleyhine açılan itirazın iptali davasında ise karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Davacının anılan takipte çek depo bedellerinden sorumlu tutulmamış olması karşısında, takibe itirazdan feragat etmiş olması yalnızca takipte sorumlu tutulduğu nakdi alacaklar bakımından sonuç doğurur, itirazdan vazgeçme davacıyı takipte sorumlu tutulmadığı gayrınakdi alacak bakımından sorumlu hale getirmez. Tarafların anlaşması ve davacının takibe itirazdan vazgeçmesi üzerine, davacının dosya borcuna istinaden davalı bankaya 05/04/2017 tarihinde 35.000,00-TL ödediği, tarafların aynı tarihli ve karşılıklı ibraname düzenledikleri sabittir. 05/04/2017 tarihli ibranamede davalı banka vekili tarafından imzalanan kısımda; İstanbul Anadolu …lcra Müdürlüğünün … E. ve İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyaları ile aleyhinde icra takibi yapılan … Tic, A.Ş. … ve … Tic.Ltd.Şti. dosya borcunu nakden ödenmiş olup İcra dairesinde doğacak tüm harçlar söz konusu borçluya aittir. Borçlu tarafından dosya borcunun tamamının nakden ödenmesi sebebiyle banka nezdinde başkaca bir alacağında bulunmaması ve barçlu … ve … Diş Tic.Ltd. Şti. vekili tarafından ve İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına yapılan itirazdan feragat edilmesi halinde …, …, …, …, …, …ve 28.170,00 TL’lik güncel çek taahhüt tutarından kaynaklanan alacaklar faiz indirimi yapılarak tahsil edildiğinden icra dosya numaralarına göre açılan takibe ilişkin başkaca hak ve alacağımız bulunmamaktadır. Dosya borcu tüm ferileri ile birlikte ibra edilmistir. 05.04.2017″ ifadeleri yer almakta; davacı vekili tarafından imzalanan kısımda ise; “İstanbul Anadolu …lcra Müdürlüğünün … E. ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyaları aleyhe açılan icra takiplerine istinaden alacaklı … Bankası A.Ş.’den, vekillerinden, bu dosyadan kaynaklanan herhangi bir maddi, manevi alacağımız bulunmamaktadır. … Bankası A.Ş. ve vekillerini bu dosya ile sınırlı olmak üzere ibraz ederim.” ifadesi yer almaktadır. Davalı banka tarafından verilen ibranamede; dosya borcunun tamamının nakden ödendiği, itirazdan feragat edilmesi halinde, 28.170,00-TL’lik güncel çek taahhüt tutarından kaynaklanan alacaklar faiz indirimi yapılarak tahsil edildiğinden icra dosya numaralarına göre açılan takibe ilişkin başkaca hak ve alacaklarının bulunmadığı belirtilerek, davacının dosya borcundan tüm ferileri ile birlikte ibra edildiği belirtilmiştir. Davalı banka cevap dilekçesinde bloke işleminin bu ibranameye istinaden yapıldığını savunmuştur. Ancak ibranamede güncel çek taahhüt tutarının davacı tarafından dosya borcuna istinaden ödendiğine dair bir açıklık olmadığı gibi, kim tarafından ödendiği de belirtilmemiştir. Bloke işleminin hangi tarihte yapıldığı dosya kapsamından anlaşılamamakla birlikte, ibraname tarihinden sonra yapıldığı taraflar arasında ihtilaf konusu değildir. İbranamede davalı banka tarafından dosya borcunun tamamının nakden tahsil edildiği açıkça kabul edilmiş ve davacının tüm dosya borcundan ve ferilerinden ibra edildiği belirtilmiştir. Şu halde “dosya borcunun tamamı” ibaresinden nakdi ve gayrınakdi alacak tutarının tamamı anlaşılacak ise; davacının takipte sorumlu tutulmamasına rağmen gayrınakdi depo bedeli bakımından üçüncü kişinin borcunu ifa kapsamında ödeme yaptığı kabul edilecek ve davalının nakden tüm borcu tahsil ettiğini açıkça beyan etmesine, davacıyı da ibra etmesine rağmen, yeniden çek taahhüt tutarı kadar bloke işlemi yapmasının haklı bir nedeni bulunmadığı sonucuna ulaşılacaktır. Zira ibranamenin aksini ispat eder yazılı kanıt sunulmamıştır. İbranamede yer alan “dosya borcunun tamamı” ibaresinden, yalnızca davacının takipte sorumlu tutulduğu nakdi tutar anlaşılacak ise bu kez kefalet sözleşmesinde davacının gayrınakdi çek depo bedellerinden sorumlu olup olmadığına ilişkin açık bir düzenleme mevcut olup olmadığı değerlendirilmek gerekecektir. Mahkeme gerekçesinde ve hükme esas alınan kök ve ek bilirkişi raporlarında isabetle belirtildiği üzere; davacının imzasının bulunduğu, 10/02/2015 tarihli genel kredi sözleşmesinde kefilin sorumluluğuna ilişkin V.madde hükmü; kefilin çek depo bedellerinden sorumlu olacağına ilişkin açık düzenleme içermemektedir. 10/02/2015 tarihli çek hesabı açılış sözleşmesinde de davacının imzası mevcut değildir. Yargıtay’ın ve dairemizin yerleşik uygulamalarına göre de; kefalet sözleşmesinde açık hüküm bulunmadıkça, kefil gayrınakdi çek taahhüt bedellerinden sorumlu tutulamaz. Davalının davacı hesabına gayrınakdi çek depo bedellerine istinaden bloke koymasının sözleşmesel dayanağı da mevcut değildir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davalı vekilinin davacı hesabına, asıl borçluya verilen ancak henüz ibraz veya iade edilmeyen çek sorumluluk tutarları nedeniyle ve 05/04/2017 tarihli ibranameye istinaden bloke konulduğu, davacının kefil sıfatıyla imzaladığı genel kredi sözleşmesine göre bu bedellerden sorumlu olduğu, ayrıca İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibine yaptığı itirazdan vazgeçen ve itirazi kayıt ileri sürmeksizin ödeme yapan, ayrıca banka ve vekillerini 05/04/2017 tarihinde ibra eden davacının borcu kabul etmiş sayılacağı yönündeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Dava dilekçesi incelendiğinde; davacının harca esas değeri takipte talep ettiği asıl alacak tutarı 28.170,00-TL olarak gösterdiği ve davasını bu değer üzerinden açtığı, mahkemece talep aşılarak 75,25-TL faize de hükmedildiği, bu hatanın farkedildiğinin gerekçeli kararda belirtildiği, kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki oluşturmamak için hüküm fıkrasının olduğu gibi korunduğu belirtilmiş olup, talep aşılarak hüküm kurulması 6100 Sayılı HMK’nun 26 maddesine aykırı olup, bu yönde bir istinaf bulunmamakla birlikte, kamu düzenine ilişkin bu husus HMK’nun 355 maddesi uyarınca re’sen nazara alınmıştır. 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 fıkrası uyarınca; yargılama eksiklik bulunmamakla beraber, kanunu olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde istinaf aşamasına kararın düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulması mümkündür. Yukarıda izah edilen eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; davalının istinaf başvurusunun usulen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 355 maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dairemizce 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca yeniden hüküm kurularak; davanın 28.170,00-TL asıl alacak yönünden kabulü ile takibe itirazın asıl alacak tutarı üzerinden kaldırılmasına, alacak likit nitelikte olduğundan davalı aleyhine %20 oranında inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi gerektiği kanaati oluşmuş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun USULEN KABULÜNE; İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1012 Esas, 2020/298 Karar sayılı, 16/06/2020 tarihli kararının 6100 Sayılı HMK’nun, 355 ve 353/1-b2 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; 1-Davanın KABULÜ ile davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 28.170,00-TL asıl alacak yönünden İPTALİNE, takibin 28.170,00-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte devamına, 2- İİK’un 67 maddesi uyarınca, hüküm altına alınan alacağın yüzde yirmisi oranında 5.634,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 3- Dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte olan Harçlar Tarifesi’ne göre hesap edilen 1.924,29-TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 339,85-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.584,44-TL harcın davalıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına, 4-Davacı tarafça yatırılan 339,85-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından tarafından yapılan 31,40-TL başvuru harcı, 4,60-TL vekalet harcı, 141,00-TL tebligat ve müzekkere gideri, 600,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 777,00-TL’nin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, 6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, 7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. Uyarınca hesap edilen 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 10-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine 11-Dosyanın istinafa gidiş-dönüş gideri davacı avansından karşılandığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 12-Artan gider avansı olması halinde, yatıran tarafa iadesine, 13-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 03/11/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.